Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Naciye KAYNAK

Yüz ülkede kardeşe kurban

İHH İnsanî Yardım Vakfı çalışanları bu yılki Kurban Bayramı’nda yüz ayrı ülkede kurban dağıtımı yapacak. Biz de “İHH, İstanbul’dan haritanın her yerine, diyerek kurbanlarımızıfarklı ülkelerdeki kardeşlerimize ulaştıracak” diyen İHH İnsanî Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım ile, vakfı ve kurban çalışmasını konuştuk. Buyurun birlikte okuyalım.

*Bosna Savaşı’nın ardından bir grup duyarlı insanın girişimleriyle oluşan İHH, on bir yılı geride bıraktı . İnsanî yardım konusunda geniş kapsamlı çalışmalar yapan kurumunuzun ardından birçok dernek de kuruldu. Bu süreç hakkında neler söylersiniz?

Evet, İHH bu anlamda Türkiye’de ilk kurulan organizasyon. Önce biz vardık, daha sonra gerçekten güzel çalışmalar oldu. Birçok dernek açıldı. Bunlar yurtdışına gitmeye başladılar. Böylece İHH’nın açmış olduğu yoldan dünyanın her tarafına ulaşıldı. Gerçek bilgiler elde edildi. İnsanlarda infak duygusu gelişti, yardımlaşma bilinci arttı. Şu anda herkes hem yanındakine, hem daha uzaktakine ulaşma gayreti içine girdi. Türkiye’de bir ‘merhametliler topluluğu’ oluştu. Herhangi bir doğal afette, bu afeti yaşayanlar hemen Türkiye’ye gelmeye başladılar. Aslında kanaatimce Türkiye Osmanlı’daki merkezi olma özelliğini tekrar kazandı. Bunun da en önemli sebebi bu yardımlaşma faaliyetleri. Ben güzel gelişmeler olduğunu düşünüyorum.

*Her yıl olduğu gibi bu yıl da kurban kesim ve dağıtım çalışmalarınız olacak. Bu bayram kaç ülkeye gideceksiniz?

Bu yıl yüz ülkede kurban kesim ve dağıtım çalışmamız olacak. Bu ülkeler arasında Latin Amerika ülkeleri, Afrika’dan birçok ülke, Kafkaslar ve Balkanlardan ülkeler bulunuyor. “İstanbul’dan haritanın her yerine” sloganımız ile dünyanın hemen her yerine yardımlarımızı ulaştıracağız. Bizim çalışmalarımızda bir diğer prensibimiz de “İyilik her zaman her yerde”. Bu ilkeyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

*Latin Amerika’dan Doğu Türkistan’a, Kafkaslardan Afrika’ya kadar geniş bir alana yayılmış olan bu kurban çalışmalarınızın sizin açınızdan önemi nedir?

Bir kere kurban faaliyeti dinin gereği olan bir faaliyet. Özellikle aynı dine mensup insanların birbirleriyle selâmlaştığı, tanıştığı bir dönem. Tabiî Müslümanlar dünyanın her tarafına yayılmış durumda. Brezilya’da, Arjantin’de, Bolivya’da insanlarımız var. Hatta birçoğu Osmanlı olarak anılır. Osmanlı parçalanmadan evvel buradan gitmişler ve o kimlikle anılıyorlar. Onlara, “Osmanlı siyasî olarak dağıldı ama o düşüncede olan insanlar hâlâ var ve sizi unutmadılar” diyoruz. Ve bu çalışmayı başlattığımız yıllardan itibaren gerçekten çok önemli bilgilere ulaştık, insanlarla tanıştık. Onlar için de moral oldu, kendi içlerindeki çalışmalarını yoğunlaştırdılar. Yalnız olmadıklarını gördüler. Müslümanlar Osmanlı imparatorluğu dağıldıktan sonra adeta bir öksüzleşme sürecini yaşadılar. Biz kurbanla bunların yanına gidiyor ve beraber oluyoruz.

*Yurtdışındaki kurban çalışmalarınız sadece Müslümanlara yönelik mi?

Sadece Müslümanlara değil ama yoğun olarak onlara yardım yapıyoruz. Çünkü bu bölgelerde hem fakir, hem çok ezilmiş, toplumdan dışlanmış insanlar ne yazık ki Müslümanlar. O sebeple, önce onların yanında olmak istiyoruz. Ama bu arada hangi dinden olursa olsun gerçekten yardıma ihtiyacı olanlara da bu yardımı ulaştırıyoruz. Umarım Müslümanlar yoksulluk imtihanını aşarlar da diğer topluluklara daha çok hizmet etme imkanını bulurlar.

*Yardım ulaştırdığınız insanların İslâma ısınma, Müslüman olma gibi durumları oluyor mu?

Evet. Afrika’da kurban yardımlarımızı ulaştırdıklarımız insanlardan bir kısmı Müslüman olmuştur. Ki biz oraya gittiğimizde Müslüman değillerdi. Biz onlara Müslüman olun da demiyoruz. İnsanî yardım götürüyoruz. “Siz insansınız, birtakım hak ve özgürlüklere sahipsiniz, biz de elimizdekini sizinle paylaşmak istiyoruz” diyoruz. Bunların bir kısmı bu duyguya sebep olan anlayışı sorguluyor ve Müslüman oluyor. Bir kısmı da “Gerçekten dünyada iyi insanlar var” deyip mutlu oluyor.

*Vakfınızın çalışanları Kurban Bayramlarını ailelerinden uzakta geçiriyorlar. Bu zor olmuyor mu? Aileleri açısından sorun olmuyor mu?

Bazı arkadaşlarımız on beş yıldır kurbanı ailelerinden uzak geçirdiler. Bu gerçekten büyük bir fedakârlık. Vakfın ilk kurulduğu günden beri vakfımızda görev alan arkadaşlarımız var. Ama sevindirici bir hadise, aileleri bunu hiç problem yapmadılar. Onların niçin bu fedakârlığı yaptığını biliyorlar. Mutlu oluyorlar. Hatta bu arkadaşlarımızın çocuklarından yedi yaşında, on yaşında, on beş yaşında olanlar var, onlar bile “Niçin babamız kurbanda bizim yanımızda değil?” demiyorlar, “Babamız kurbanda bizim gibi bir çocuğun başını okşuyor veya gönlünü alıyor” diye mutluluk duyuyorlar.

*Diğer Müslüman ülkelerde İHH benzeri, bu kadar geniş kapsamlı çalışmalar yapan yardım kuruluşları mevcut mu? Bu konuda bir bilginiz var mı?

Aslında İHH birçok açıdan Türkiye’de ilki başlattı diyoruz ama bunun yanında diğer Müslüman topluluklara da örnek oldu. Bütün Arap dünyasında tanınan çok ünlü bir televizyon kanalındaki bir arkadaşımız bize, “Arap dünyasında birçok yardım kuruluşu var. Bunların gerçekten maddî güçleri de iyi. Bölgelere gidip yardım ediyorlar. Fakat iki konuda çok zayıftılar. Sizin bu çalışmalarınızla bunlar biraz açıldılar ve örnek kabul ettiler. Birincisi, yardım toplama işinin halka yayılması. Genelde orada çok zenginler bir kuruluş gerçekleştirir. Ve bu kuruluşun ihtiyaçlarını bu zengin aileler verir, onlar da götürür bir tarafta yardım ederlerdi. Ama şimdi siz kermesler gerçekleştirdiniz, geceler düzenlediniz, sivil toplum kuruluşlarını işin içine kattınız. Yani adam maddî durumu kötü olsa bile cebindekini bölüşmeyi öğrendi. Bunlar da kitle iletişim araçlarıyla bütün Arap toplumlarını harekete geçirdi” demişti. O arkadaşımızın aktardığına göre, İHH’nın Arap ülkelerine bir diğer örnek olma yönü de, hiçbir topluluğun kendi yapısına dokunmamak. Evvelden bir ülkeden bir ülkeye yardım gittiği zaman yardım kuruluşları kendi anlayışını oraya götürüyorlardı. Biz ona çok dikkat ettik. Hiçbir topluluğun mezhebine, kendi yapısına dokunmadık. Kendimiz götürdük yardımları dağıttık, o insanların değerlerine önem verdik ve böylece yerel yapıların, yerel derneklerin güçlenmesine imkân verdik.

*Evet. Ülkemizde yardımlaşma duygusunun yaygınlaşmasında önemli katkınız oldu.

Bizim için önemli olan şu, gelen yardımın azlığı çokluğu önemli değil. Biz her insanın başkası için bir şeyler verebilecek konuma gelmesini istiyoruz. Yani bencillikten kurtulup, daha cömert, empati yapabilen, başkasının derdiyle gerçekten dertlenebilen insanlar olsun istiyoruz. Aksi takdirde bir kuruluş sırtını sadece birkaç zengin, infak sahibine dayasa o yardımı yaparken merhamet duygusuna çok fazla sahip olamıyor. Ama zenginin yanı sıra çok fakir halktan da yardım geldiğinde, yardım kuruluşu o ayni veya nakdi yardımı alıp götürürken bir de o yoksul insanın yüreğini alıp götürüyor. Ve merhamet böylece daha derinleşiyor, genişliyor.

*Buna örnek olabilecek bir hatıranız var mı?

En son Lübnan ve Filistin hadiselerinde fotoğraf sergisi açılsın istedik ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde bir çalışma gerçekleşti. Bir kız çocuğu hergün geliyor, bozuk paralarını kumbaraya atıyor, gidiyordu. Arkadaş takip etti, baktı ki kâğıt mendil satıyor bu kız çocuğu. Kâğıt mendilini satıyor, yol kenarında aldığı parayı Filistin’li çocuklara götürüyor. Onun yardımı çok anlamlıydı. Sadece bu da değil. Çeçen savaşında Çeçen ve Filistin halkı birbirine yardım gönderdi. İkisi de maddî olarak çok zor durumda. Ama burada işte milyonlarca dolar yardım gidecek, büyük bir problemi çözecek değil. İki tarafın yüreklerinin birbirine ulaşması. Duâlarının birbirine ulaşması önemli.

*Her kurumun kurban fiyatı farklı. Siz kurban fiyatlarını neye göre belirliyorsunuz?

Biz öncelikle Türkiye’deki ekonomik durumu göz önünde bulunduruyoruz. İnsanlar bu ibadeti yerine getirmek istiyor ve son dönemde sadece kurban kesmek, kan akıtmak değil de gerçekten yüreğinin bir parçasını Filistin’e, diğerini Irak’a, bir diğerini Doğu Türkistan’a, bir diğerini Afrika’nın en ücra köşesine taşımak isteyen insanlarımız var. Bunlar da yardım yapmak istiyorlar. Ama fiyatı çok yüksek tutarsak imkânları olmuyor. O zaman kurban dağıtımı yapacağımız ülkeleri alıyor ve buradaki fiyatları değerlendiriyoruz. Her yerde farklı fiyatlar. Biz ortalama bir fiyat belirliyoruz, o fiyatla pahalı olan yerde de, ucuz olan yerde de herkesin kurbanını kesmiş oluyoruz.

*Türkiye’de kaç ilde kurban dağıtımı yapacak İHH?

Türkiye’de on beş ilde kurban yardımı yapacağız, özellikle sel felâketi yaşanan yerlere.

*Yardımda önce kendi yakın çevremizden başlamamız gerekiyor. Siz ise yurtdışı ağırlıklı yardım çalışmaları yapıyorsunuz. Türkiye’de sadece on beş ilde kurban dağıtımı yetersiz değil mi?

İnşallah bunu tedrici olarak arttırıyoruz. Biliyorsunuz Türkiye’de bir kısım sivil toplum kuruluşları var ve bunların bir kısmı yurtiçi, bir kısmı yurtdışı ağırlıklı. Ve bu süreçten sonra artık herkes her yere çalışma konusunda gayret gösteriyor. Umarım gelecek sene Türkiye’de yardım yaptığımız illerin sayısını daha da arttıracağız. Bunun yanında biz sene içerisinde bütün bu bölgelere ulaşmaya çalışıyoruz.

Bir de şu var, artık bu yakın komşu olayı değişti. Ulaşım araçlarının ve kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte birkaç saat içerisinde dünyanın öbür ucuna gidebiliyorsunuz. Yani Afrika da artık sizin için bir komşu oldu. Eminönü’ndeki bir yoksul da sizin için bir komşu oldu. Öğrendiğiniz her yere, ulaşım imkânı varsa gidebilmelisiniz.

*İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın başkanı olarak sizin bu yılki kurbanınız nereye gidecek?

Ben genelde savaş bölgelerinde kestiriyorum kurbanımızı. Çünkü o bölgelerdeki acılar çok daha fazla. Yani hem kan ödüyorlar, işkence görüyorlar, bunun yanında yoksulluğu da yaşıyorlar. O nedenle ben öncelikle savaş bölgelerini tercih ediyorum. Meselâ Çeçenistan bölgesi herkesin unuttuğu ama insanların gerçekten öldürüldüğü, yok edildiği, her türlü haklarının ellerinden alındığı bir bölge. Ben o bölgede kestirmeyi arzuluyorum. En azından yarın Rabbimin huzuruna gittiğimizde “Ya Rabbi, biz bu kardeşlerimizi unutmadık” diyebilmek istiyorum.

*Türkiye halkının güvenini kazandınız. İnşallah bu güveni sarsacak bir yanlış yapılmaz kurumunuzda.

Evet. Biz bu konuda duâ istiyoruz. Onun yanında, çok samimiyetle söylüyorum insanların bizde yanlış gördüğü bir şey varsa gelip uyarsınlar. Çünkü bu kurumu gerçekten siyasetin dışında ama bütün duyarlı insanların ortak paydası haline getirmek istiyoruz. O nedenle yardım veren herkes veya bizi tanımak isteyen herkes yanlış yaptığımızı düşündüğü bir konuda gelip bizi uyarma hakkına sahiptir ve bu bizim onlardan isteğimizdir. İnşallah insanların bu konudaki beklentilerini ne biz ne de diğer kuruluşlar olumsuzlaştırmazlar diye duâ ediyoruz.

ONLİNE BAĞIŞ DA MÜMKÜN

İHH'nın Kurban organizasyonu dahilinde kurban bağışında bulunmak isteyenler, kurbanının kesilmesini istediği coğrafyayı belirleyebiliyor. Kurban bağışı ücretleri, vakıf merkezine nakit olarak ödendiği ya da banka hesap numaralarına yatırılabildiği gibi internet üzerinden online bağış da yapılabiliyor.

Bilgi için: www.ihh.org.tr

Naciye KAYNAK

27.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (26.12.2006) - Başörtüsünü tartışıyor olmak utanç verici

  (25.12.2006) - En büyük ceza okur tepkisi

  (22.12.2006) - 'Duvarların Arkasında'n kadın fotoğrafları

  (19.12.2006) - Başörtüsünü Belçikalılardan çok Türkler tartıştı

  (18.12.2006) - Acarİstanbul belediye mi olacak?

  (14.12.2006) - Senai Demirci: TRT milletin televizyonu olmalı

  (11.12.2006) - Kemalizm değil, demokrasi

  (06.12.2006) - Çocukların sevgilisi “Minik Duâlar”

  (04.12.2006) - Ediz Hun’dan “kenetlenelim” çağrısı

  (02.12.2006) - Moskova’dan bir hidayet hikâyesi

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004