Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 13 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çakır 301’den hakim önünde

Gazetemizin sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Çakır’ın, TCK 301. maddeden yargılanmasına devam ediliyor. Danıştay saldırısı sonrası 23 Mayıs 2006 tarihinde yayınlanan “Oyun geri tepti” başlıklı haberle ilgili olarak açılan dâvânın ikinci duruşması bugün yapılacak.

Cumhuriyet Başsavcılığı, Faruk Çakır hakkında, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği” ve “devletin askerî organlarını basın yoluyla aşağıladığı” gerekçesiyle 20 Haziran 2006 tarihinde dâvâ açmıştı. Bağcılar Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesinde saat: 09.45’de yapılacak ikinci duruşmada Çakır, TCK’nın 301/2 ve 288. maddeleri uyarınca yargılanacak.

Kamuoyunun kaldırılmasını istediği TCK’daki ilgili maddeler şöyle:

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs

TCK Madde 288 - (1) Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar savcı, hâkim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında arttırılır.

Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama

TCK Madde 301 - (1) Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

/ İSTANBUL

13.02.2007


 

Çetelerin eline düşüyorlar

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğüne tedbir kararıyla gelen cinsel istismara uğramış, madde bağımlısı ve kanunla ihtilâfa düşmüş çocukların sayısının her yıl hızla arttığını bildirdi. Çubukçu, devlet koruması altındaki çocukların, çeteler tarafından hırsızlık ve kapkaç olaylarında kullanılmasını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruyu cevaplarken, sosyal ve ekonomik değişimler, yoğun iç göç ve aile değerlerindeki çözülmelerin toplumu, özellikle de çocukları olumsuz etkilediğini kaydetti.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, SHÇEK Genel Müdürlüğüne tedbir kararıyla gelen cinsel istismara uğramış, madde bağımlısı ve kanunla ihtilâfa düşmüş çocukların sayısının, her yıl hızla arttığını bildirdi. Devlet Bakanı Çubukçu, milletvekillerinin SHÇEK ile ilgili soru önergelerini cevapladı.

Çubukçu, devlet koruması altındaki çocukların, çeteler tarafından hırsızlık ve kapkaç olaylarında kullanılmasını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruyu cevaplarken, sosyal ve ekonomik değişimler, yoğun iç göç ve aile değerlerindeki çözülmelerin toplumu, özellikle de çocukları olumsuz etkilediğini kaydetti.

Bakanlığına bağlı kuruluşlara yeni gelen çocukların özelliklerinin farklılaştığını ifade eden Çubukçu, şöyle devam etti: “Özellikle kurumumuza tedbir kararı ile gelen çocuklar, cinsel ihmale ve istismara uğramış, psikososyal yönden incinme yaşamış, madde bağımlısı ve kanunla ihtilâfa düşmüş çocuklardır. Her yıl, bu özellikteki çocukların sayısı hızla artmaktadır. Yoğun incinme yaşamış bu çocukların psikososyal tedavileri uzun sürmektedir. Kurum bakımına alınmadan önce hırsızlık, madde bağımlılığı, kaçma, intihar ve benzeri olumsuz davranışları olan çocuklarımız, bu tedavi sürecindeyken daha önce yaşadıkları incinmeye bağlı olarak aynı olumsuz davranışları sürdürme eğilimi de gösterebilmektedir.’’ Çubukçu, bu çocukların olumsuz davranışlarını, Kurum bakımına alır almaz terk edemediklerini belirtti.

/ ANKARA

13.02.2007


 

301 somutlaştırılmalı

Hozat Cumhuriyet Savcısı Şahin Çiftçi, Türk Ceza Kanununun 301. maddesindeki “Türklük” ve “aşağılamak” kavramlarının sübjektif ve soyut olmaları sebebiyle bu kavramların yerine, objektif ve daha somut kavramların getirilmesi gerektiğini söyledi.

Hozat Cumhuriyet Savcısı Çiftçi, Anadolu Hukukçular Derneğinin (AHUDER) yayın organı AhuderGi’de ifade özgürlüğü ile TCK’nin 301. maddesini değerlendirdi. İfade özgürlüğünün demokrasinin temelini oluşturduğunu belirten Çiftçi, “Düşünceyi açıklama özgürlüğü olarak da adlandırılan ifade özgürlüğü demokratik toplumların ilerlemesi ve bireylerin gelişimi için temel şartlardan biridir” dedi.

Yazısında Türkiye ve uluslar arası mevzuatta ifade özgürlüğünü karşılaştıran Savcı Çiftçi, 301. maddede geçen “aşağılamak” ve “Türklük” kavramlarının objektif olarak belirlenemeyen kavramlar olduğunu belirtti. Çiftçi, 5237 sayılı TCK’nin 301. maddesinin 4. fıkrasının “Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” şeklinde düzenlendiğini, söz konusu madde ile eleştirinin fiilî suç olmaktan çıkarıldığını söyledi. Eleştiri kavramının doktrinde “hakim fikirden farklı düşünmek” şeklinde tanımlandığını, 301. maddede sayılan kurumların eleştirilemeyeceğini savunmanın mümkün olmadığını ifade eden Şahin Çiftçi, “Burada önemli olan bir ifadenin ne zaman eleştiri, ne zaman aşağılama sayılacağıdır. Bu konuda kesin ve objektif kriterler belirlemek mümkün değildir” dedi.

301 TADİL EDİMELİ

Savcı Şahin Çiftçi, yazısının sonuç bölümünde ifade özgürlüğünün sınırsız olamayacağını ve sınırlarının esaslarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde (AİHS) ve diğer uluslar arası sözleşmelerde düzenlendiğini hatırlatarak bu anlamda 301. maddenin mevcudiyetini koruyarak tadil edilmesi yoluna gidilmesi gerektiği düşüncesinde olduğunu anlattı. Çiftçi, “Bu değişiklik çeşitli yönlerden söz konusu olabilir” görüşünü dile getirdi.

Çiftçi, 765 sayılı TCK’da olduğu gibi, takibat şartı getirilebileceğini, “Daha önceki düzenlemede olduğu gibi, Adalet Bakanlığının izni takibat şartı olarak maddeye eklenebilir” dedi. Madde metninde geçen soyut kavramların objektif ve somut kavramlarla değiştirilebileceğini belirten Çiftçi, “aşağılama” ibaresi yerine “hakaret” ve “sövme” kavramlarının daha objektif ve somut olabileceğini, “Türklük” kavramı yerine ise İtalya’da yapılan değişiklikte olduğu gibi (İtalya Ulusu) “Türk Ulusu” şeklinde bir değişiklik yapılabileceğini vurguladı.

Hozat Cumhuriyet Savcısı Şahin Çiftçi, diğer tekliflerini ise şöyle sıraladı:

“AİHM kararlarında belirtildiği gibi yaptırımın makul olması yönünden, öngörülen cezaların erteleme ve paraya çevirme kapsamında kalacak şekilde düzenlenmesi yoluna gidilebilir. 301/3 bendinin; bu suç bakımından ülkeler arasındaki sınır çizgilerinin şeklî bir anlam taşıdığından bahisle, yerinde bir düzenleme olmadığını ve bu düzenlemeye yer verilmemesi gerektiği kanaatindeyim.”

Yeni Asya / İSTANBUL

13.02.2007


 

301 kalkmalı

Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Türk Ceza Kanununun 301. maddesinin, değiştirilen 159. maddenin devamı olduğunu ifade ederek, “Demokrasi ve insan hakları konusunda samimiysek, bu madde tamamen kaldırılmalı” görüşünü dile getirdi.

Kaboğlu, TMMOB, KESK, DİSK Adana Şubeleriyle, Düşünceye Özgürlük İçin Hukukçular Komitesi tarafından düzenlenen ‘’301. Madde’’ konulu paneldeki konuşmasında, 301. maddenin, ceza yasasının diğer maddeleri düşünüldüğü zaman, bireyi sürekli tedirgin ettiğini söyledi. Yasanın 2004 yılında hazırlanmaya başladığını ve AB reform sürecinin uzantısı olarak sunulduğunu belirten Kaboğlu, ‘’2001 Anayasa değişikliği, reformlar bakımından bir dönüm noktası olabilir. Ancak daha sonraki bu 301 ve 216 gibi düzenlemelerde hata yapıldı. Hiç bir sivil toplum örgütünün görüşü alınmadı. Toplumun katılımı sağlanmadan düzenleme yapıldı’’ diye konuştu. Madde ile düşüncenin suç olmasının açık hale getirildiği, devletin kurumları arasında ayrım yapıldığını ifade eden Kaboğlu, ‘’Düzenleme tamamen üstün körü yapılmıştır’’ dedi.

Maddenin en çok, ‘’Türklük’’ kavramı noktasında tartışma doğurduğunu anlatan Kaboğlu, çok sayıda kişinin de bu tanımdan dolayı sanık sandalyesine oturduğunu söyledi. Maddenin bu yönüyle, uluslararası standartlara, Anayasa’nın yurttaşlık tanımına ve Cumhuriyetin kuruluş temeline aykırı olduğunu kaydeden Kaboğlu, şöyle konuştu: ‘’Bu madde, Gagavuz Türkü’nü, Türkmenistan Türkü’nü korunmaya değer görüyor. Ama bu topraklarda yaşayan, etnik kökeni farklı olanların korunmaya ihtiyacı yoktur. Onun için bu madde Türklük değerini ön plana çıkarmasıyla ciddi şekilde tehlikeli bir özellik taşıyor. Eğer, demokrasi ve insan hakları konusunda samimiysek bu madde tamamen kaldırılmalı.’’

/ ADANA

13.02.2007


 

Erdoğan: Hedef gönülleri kazanmak

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’AK Partiye oy kazandırmak bizim için öncelikli bir hedef değildir. Bizim için öncelikli hedef gönülleri kazanmaktır’’ dedi.

Erdoğan, Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 87. yıl dönümü dolayısıyla AKP İl Başkanlığı tarafından İSKUR Tesislerinde düzenlenen yemekte yaptığı konuşmada, halktan kopuk iktidarların, seçimden seçime anlattıklarını, hakla iç içe olan bir iktidar olarak, kendilerinin her an anlatmaları gerektiğini söyledi. Kendilerinden önceki iktidarların bir yıla sığdırdıkları çalışmaları, bir aya sığdırdıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Onun için anlatmalıyız. Türkiye bugün geldiği noktaya istikrarla gelmiştir. Hareket kabiliyeti olan bir yönetimle gelmiştir. Bu istikrarı kaybetmememiz gerekiyor. Bu ahengi, dinamizmi, bu vizyonu kaybetmememiz gerekiyor. Meselâ, AK Partiye oy kazandırmak bizim için öncelikli bir hedef değildir. Bizim için öncelikli hedef, gönülleri kazanmaktır. Bizim için öncelikli hedef, Türkiye’ye geleceğini kazandırmaktır. Mesele iktidarımızı korumak değil, Türkiye’nin geleceğini, milletimizin menfaatlerini, çocuklarımızın umutlarını, ideallerini korumaktır.’’

Erdoğan, Türkiye’nin, siyasetini milletin rotasında tutamayan yönetimler yüzünden yıllarını kaybettiğini vurgulayarak, bugün hâlâ bu kayıpların sıkıntısını çektiklerini kaydetti. Erdoğan, ‘’Açıkça ifade ediyorum, Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin bunca zenginliği varken, potansiyeli varken, bu sıkıntıları aslında çekmemesi gerekirdi. Milletini kendinden daha çok seven, ülkesinin menfaatlerini kendi menfaatlerinden daha önemli, daha öncelikli gören yönetimler olsaydı, yani siyasetçi en temel görevini yapabilseydi, Türkiye bugün çok daha ileri noktalarda olmaz mıydı?’’ diye konuştu.

/ KAHRAMANMARAŞ

13.02.2007


 

Cumhurbaşkanını Meclis seçer

Cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında konuşan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Cumhurbaşkanı, başkomutan olduğuna göre askerin seçimde söz hakkı var mıdır?’’ sorusuna ‘’Öyle bir şart yoktur’’ şeklinde cevap verdi. Demirel, Cumhurbaşkanı seçiminde tek yetkili mercinin TBMM olduğunu söyledi.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Aksiyon’un cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili sorularını cevaplandırdı. “Cumhurbaşkanının başkomutan sıfatını taşıdığını, o halde ordunun kimin cumhurbaşkanı olacağı konusunda görüş açıklama hakkının olabileceği” konusunun sorusu üzerine Demirel, şunları söyledi:

“Öyle bir şart yoktur. Cumhurbaşkanını seçmek, doğrudan doğruya bugünkü şartlarda Meclis’indir. Kimseden izin almaya da gerek yoktur. Türkiye’deki yüksek irade, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir ve Anayasa’da tarif edilmiş usullere göre cumhurbaşkanını seçer. Yalnız bu seçimin halkın içine sinmesi lâzımdır. Sinmezse ne olur? Tartışma konusu olur. Yani seçildikten sonra olur, seçilirken de olur. Devletin başını tartışma konusunu yapmamak lâzımdır. Benim hareket noktam şudur: Devleti eskitmeyin, devlet herkese lâzımdır. Bir gün demokratik otoriteyi ararsınız. Onun için her kötülüğün faturasını devlete çıkarmayın, zanla, şüpheyle hareket etmeyin. Devlet bir büyük kurumdur. Devletin içinde yanlış yapan insanlar vardır, kim yanlış yapmışsa o suçludur. Yani yanlış ve kusur kurum olarak devlete değil, o yanlış ve kusuru yapanlara aittir.”

/ ANKARA

13.02.2007


 

Agos Gazetesine tehdit mesajına gözaltı

Kayseri’de bir kişi, Agos Gazetesine tehdit muhtevalı elektronik posta gönderdiği iddiasıyla gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Agos Gazetesine Kayseri’den tehdit muhtevalı elektronik posta gönderdiği öne sürülen ismi açıklanmayan kişi, polis ekiplerince yakalandı. İfadesi alınan zanlı, daha sonra serbest bırakıldı. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü, Agos Gazetesine tehdit içerikli elektronik posta gönderen kişinin bilgisayarına teknik inceleme yapılması için el konulduğunu kaydettiler.

Bu arada, İstanbul’d aDink cinayeti soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 2 kişi, serbest kaldı.

/ KAYSERİ

13.02.2007


 

İnsan Hakları Komisyonu İstanbul Emniyetinde

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ve 8 milletvekilinden oluşan heyet, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görüşmelerde bulundu.

Vatan Caddesi’ndeki emniyet kompleksine gelen heyet, yaklaşık 3 saat süreyle temaslarda bulundu. Komisyon Başkanı Elkatmış, buradan ayrılırken gazetecilere, “çocuk pornografisi, sokak çocukları ve uyuşturucuyla mücadele” konusunda bilgi aldıklarını söyledi. Elkatmış, gazetecilerin, “Hrant Dink cinayeti olayıyla ilgili görüşmeniz oldu mu?’’ şeklindeki sorusunu, “Yargıya intikal etmiş bir konu. Bu konuyla ilgili asla bir şey konuşulmadı’’ diye cevapladı. Elkatmış, dün İstanbul Valisi Muammer Güler’i de ziyaret etti.

/ İSTANBUL

13.02.2007


 

Gül: 301'de değişiklik yapılması gerekiyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, TCK’nın 301. maddesinde değişiklik yapılması gerektiğine inandığını, hükümette de bu yönde kuvvetli bir inanç olduğunu söyledi.

Gül, Avustralya Dışişleri Bakanı Alexander Downer ile ortak basın toplantısında, Amerikalı yetkililerin TCK’nın 301. maddesine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, “301. madde, Amerikalıların ya da Avrupalıların değil, bizim kendi meselemizdir’’ dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin konuyla ilgili genel düşüncesinin değişiklik yapılması yönünde olduğunu kaydeden Gül, “Bununla ilgili çalışmaları da sivil toplum örgütleriyle beraber yürütüyoruz. Amerikalıların ya da Avrupalıların bu işe müdahil olması, yapılacak işleri yapılmaz hale getirir” dedi.

“Nitekim Amerika’da bu konuya ilişkin bir görüşmenin söz konusu olmadığını” ifade eden Gül, “Bazı gazeteci arkadaşlar bazı şeyleri yazıyorlar, ama o, onların görüşüdür. Benim görüşlerim gayet açıktır. Bazı düşünce kulüplerinde yaptığım konuşmalarda bu konuyla ilgili bazı şeyler soruldu, onlara da bu yönde cevaplar verdim. Bu konunun özellikle değişmesini şundan arzu ediyorum: Türkiye’nin reform sürecini gölgeliyor” diye konuştu.

“KÖTÜ İMAJ VE İSTİSMAR VAR”

Bakan Gül, ancak mahkemelerin kararlarını takip ettiklerini ifade ederek, şunları söyledi:

“Mahkemelerin kararlarında tam nihaî neticeler ortaya çıkmadı, ama gördüğümüz kadarıyla uygulamada bazı yanlışlıklar da oluyor doğrusu. Bizim istemediğimiz istikamette bazı savcılar dosyalar açıyorlar, bunlar sıkıntı yaratıyor ve Türkiye hakkında çok yanlış imaj oluşturuyor dışarıda. Biz bir taraftan Türkiye’de çok güzel şeyler yaparken, dünya kamuoyunda da Türkiye aleyhinde kötü imaj ve istismar söz konusu oluyor. Bundan dolayı burada bir değişikliğin yapılması gerektiğine ben şahsen inanıyorum. Hükümetimizde de bu yönde kuvvetli bir inanç var.”

/ ANKARA

13.02.2007


 

Anavatan’dan eski bakanına gensoru

Anavatan Partisi’nin, Özal döneminde de aynı bakanlığı üstlenen İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında verdiği gensoru önergesi bugün Genel Kurul’da görüşülecek. Gensoruda, Aksu döneminde suçların arttığı ve tedbirlerinin alınmadığı iddia edildi.

Aksu’nun görevini yürüttüğü dönemde suç olaylarının artış gösterdiğinin ileri sürüldüğü önergenin gerekçesinde, “Sayın İçişleri Bakanının dönemi ne yazık ki terörün, asayiş olaylarının, töre cinayetlerinin, ahlâkî çöküntünün ve fuhuş olaylarının geometrik artış gösterdiği yıllar olmuştur. İçişleri Bakanlığı genel asayişin sağlanmasında da acziyet içerisindedir. Halk sokağa çıkamaz, yolda yürüyemez, can ve mal güvenliği sağlanamaz hale gelmiştir. Ayrıca İçişleri Bakanlığının önleyici ve koruyucu işlevlerini yerine getirememesinden dolayı yaşanan olaylar vatandaşta Devlete karşı güven zaafı oluşturmuştur” ifadelerine yer verildi.

Aksu’nun “görevi sıfır terörle devraldığı”nın ifade edildiği önergede, halkta genel çöküntü yaşandığı, toplumun ayrışmaya başladığı, yönlendirilmeye ve provokasyona açık hale geldiği vurgulanarak, “geliyorum” diyen suçların önlenemediği, Danıştay saldırısı ile Hablemitoğlu, Rahip Santoro ve Hırat Dink cinayetlerinde “olayın çözüldüğü intibaının verilmeye çalışıldığı” açıklandı.

Kemal BENEK / ANKARA

13.02.2007


 

Hırvatistan’dan AB sürecine tam destek

Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine ülkesinin tam destek verdiğini bildirdi.

TBMM Başkanı Bülent Arınç, konuğu olarak Türkiye’de bulunan Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks ile makamında görüştü. Daha sonra iki başkan, TBMM Başkanlık Divanı Toplantı salonunda gerçekleştirilen heyetler arası görüşmeye başkanlık etti. Parlamento heyetleri arasındaki görüşme öncesinde Arınç, Şeks ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Türkiye’nin, Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden olduğunu ifade eden Arınç, iki ülkenin AB sürecinde müzakerelere aynı tarihte başladıklarını, müzakere sürecinin iki ülke açısından da başarıyla geçtiği ve Türkiye ile Hırvatistan’ın bu süreçte birbirlerine destek olduklarını kaydetti.

Konuk parlamento Başkanı Şeks, TBMM Başkanı Arınç’tan 1 yıl sonra gerçekleştirdiği ziyaretin iki ülke arasında fevkalade düzeyde olan ilişkileri pekiştireceğini ve ilişkilere ivme kazandıracağını kaydetti. Hırvatistan ile Türkiye arasındaki sadece ikili düzeyde değil, bölgesel ve uluslararası düzeyde de ilişki bulunduğu belirten Şeks, Türkiye’nin, Hırvatistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden olduğunu unutmayacaklarını ifade etti. Şeks, ‘’Türkiye’nin Avrupa ile bütünleşme sürecinde Hırvatistan’ın tam desteği mevcuttur’’ diyerek, Türkiye’nin AB üyeliğine açık destek verdiklerini söyledi. Şeks, Hırvatistan’ın NATO üyeliği için Türkiye’nin verdiği desteğe teşekkür etti.

/ ANKARA

13.02.2007


 

Orhan Erinç: İsteğimiz ‘hakarete özgürlük’ değil

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, son zamanlarda bazı siyasi parti temsilcilerinin, “Türk milletine hakaret ettirmem”, “Hakaretin önünü açmayız” gibi ifadeleriyle 301. madde tartışmalarının olmaması gereken siyasal ortama çekildiğini söyledi.

Erinç, “Sanki gazeteciler Türk milletine hakarete özgürlük istediği yoluna çekiliyor. Bu çok haksız bir suçlama” dedi.

TGC Başkanı Orhan Erinç, Türk Ceza Hukuku Derneği ile birlikte hazırladıkları 301. madde değişiklik önerilerini hatırlatmak üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Gazetecilik meslek ilkelerinin zaten hakareti suç saydığını ifade eden Erinç, siyasilerin son dönemdeki beyanatlarını eleştirdi. Erinç, oy alma endişesiyle yapıldığını iddia ettiği bu açıklamaların Türkiye’nin demokratikleşme gayretlerine zarar vereceğini söyledi. Konunun asıl sahibinin gazeteciler olmasına rağmen 301. maddeyle ilgili çalışmalara TGC’nin davet edilmemesini de eleştiren Erinç, Başbakan Erdoğan’ın tüm sivil toplum kuruluşlarının ortak bir 301. madde tasarısı oluşturmasını istemesini de çoğulculuğa aykırı bulduklarını belirtti. Erinç, Türk Ceza Hukuku Derneği’yle birlikte yaptıkları 301. madde değişiklik önerisinde “Türklük” kavramı yerine “Türk milleti” ifadesinin, “aşağılama” ifadesi yerine ise “hakaret” kelimesinin getirilmesini uygun gördüklerini anlattı. Erinç, Türk milleti ve cumhuriyet dışındaki diğer organ ve kurumlara hakaret halinde soruşturmanın, ilgili organ veya kurumun iznine bağlı olmasının da tavsiyeleri arasında olduğuna değindi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erinç ayrıca, 301. maddenin tümden kaldırılmasının da şu aşamada mümkün olmadığını belirtti. Erinç, ANKA Haber Ajansı İstanbul Şubesi’nden Hrant Dink cinayeti soruşturmasıyla ilgili bilgileri içeren bilgisayarın çalınması ve Can Dündar’ın yazıları, tv söyleşisi sebebiyle tehdit edilmesini de kınadı. Erinç, yetkililerden, bu olayların faillerini bularak adalete teslim etmelerini istedi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

13.02.2007


 

Karlı dağları aştılar

Muş’ta, yarıyıl tatilini köylerinde aileleriyle birlikte geçiren öğrenciler, bugün açılan okullarına gidebilmek için karlı dağları güçlükle aşarak il merkezine ulaştı.

Muş’un güneyinde yer alan ve dağlık bir arazi yapısına sahip olan Üçevler, Alaniçi, Arıköy ve Cevizlidere köylerinde yaşayan ve yarıyıl tatilini geçirmek için köylerine giden öğrencilerin tatil dönüşü adeta çileye döndü. Kış mevsiminde 6 ay süreyle yolu kapalı olan köylerde yaşayan öğrenciler, ikinci yarıyılda ders başı yapabilmek için 9 saat dağ yolu kat ederek Muş’a vardılar. Yatılı okullarda, pansiyonlarda ve yakınlarının evinde kalarak eğitim ve öğretimlerini sürdüren 40 öğrenci, 32 kilometrelik dağ yolunu dondurucu soğuğa ve kara rağmen yaya olarak aştı.

/ MUŞ

13.02.2007


 

Ders ziline bir hafta rötar

Dünya Sağlık Örgütünden 2 uzmanın, kuş gribinin tesbit edildiği Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı 3 köyde incelemelerde bulunduğu bildirildi.

Gercüş Kaymakamı Tarkan Keskin, yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütünden 2 uzmanın dün, kuş gribinin tesbit edilmesi sebebiyle karantina altına alınan Boğazköy, Rüzgârlı ve Aydınlı köylerinde incelemelerde bulunup, yetkililerden bilgi aldığını söyledi. Bu köylerde oturup taşımalı eğitimle Gercüş ilçesine getirilen 127 öğrencinin tedbir amacıyla bu hafta okula getirilmeyeceğini ifade eden Keskin, şöyle konuştu: “Karantinada yer alan köyler ile çevre köylerde çalışmalarımız sürüyor. Bu 3 köy ile bağlı merkezde oturan tüm vatandaşlarımızı tek tek sağlık kontrolünden geçirdik. İlçeye bağlı 48 köyde ise sağlık taramalarımız sürüyor. 7 kişiden kan örneği alınmıştı, bunların 4’ünde virüs tesbit edilmedi. 3’ünün kan sonucunu bekliyoruz. Bunların da kan sonuçlarının temiz çıkacağını düşünüyoruz.’’

/ BATMAN

13.02.2007


 

Dünya Sağlık Örgütü’nden 2 uzman Batman’da

Dünya Sağlık Örgütünden 2 uzmanın, kuş gribinin tespit edildiği Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı 3 köyde incelemelerde bulunduğu bildirildi.

Gercüş Kaymakamı Tarkan Keskin, yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütünden 2 uzmanın önceki gün, kuş gribinin tespit edilmesi nedeniyle karantina altına alınan Boğazköy, Rüzgarlı ve Aydınlı köylerinde incelemelerde bulunup, yetkililerden bilgi aldığını söyledi. Bu köylerde oturup taşımalı eğitimle Gercüş ilçesine getirilen 127 öğrencinin önlem amacıyla bu hafta okula getirilmeyeceğini ifade eden Keskin, şöyle konuştu: “Karantinada yer alan köyler ile çevre köylerde çalışmalarımız sürüyor. Bu 3 köy ile bağlı merkezde oturan tüm vatandaşlarımızı tek tek sağlık kontrolünden geçirdik. İlçeye bağlı 48 köyde ise sağlık taramalarımız sürüyor. 7 kişiden kan örneği alınmıştı, bunların 4’ünde virüs tespit edilmedi. 3’ünün kan sonucunu bekliyoruz. Bunların da kan sonuçlarının temiz çıkacağını düşünüyoruz.’’

Kaymakam Keskin, kuş gribi ile ilgili muhtarlarla ilçe merkezinde toplantı yapacaklarını ve toplantıda uzmanların muhtarları hastalık konusunda bilgilendireceğini söyledi. Bu arda, Boğazköy köyünde kuş gribi şüphesiyle Diyarbakır’a sevk edilen 3 kişinin kan tahlilinde, virüs tespit edilmediği bildirildi.

/ BATMAN

13.02.2007


 

‘Kaçak petrolle mücadeleye’ onay

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5576 sayılı ‘’Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’u onayladı. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Sezer, kanunu yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununu değiştiren kanuna göre, akaryakıt dışında kalan solvent, madeni ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünlerinden elde edilen akaryakıt ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca belirlenen seviyede ‘’ulusal marker’’ içermeyen akaryakıt, petrol boru hatlarında yapılacak tahribat ile petrol ürünü hırsızlığı da kaçak petrol kapsamında olacak. Yasada, dağıtıcı lisans sahiplerinin, bayilerinde kaçak petrol satışını önleyen bir denetim sistemi kurmaları ve uygulamaları öngörülüyor. Bir ihbar sonucunda kaçak petrolün sahipli yakalanması halinde; petrolün satışından elde edilen toplam gelirin yüzde 10’u tutarında ihbar edene, yüzde 10’u tutarında kaçak petrolün yakalanmasına katılan kamu görevlilerine ikramiye ödenecek.

/ ANKARA

13.02.2007


 

Daha çok proje daha çok pay

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB 7. Çerçeve Programı’nın bu yıl ki bütçesinin 54 milyar euro olduğunu belirterek, üniversite, şirket ve araştırmacılarda, “Daha çok proje üretin, fonlardan daha çok pay alalım” çağrısı yaptı.

TÜBİTAK, TOBB ETÜ ve TURBO-ppp işbirliği ile düzenlenen, “7. Çerçeve Programı Türkiye Forumu Ulusal Açılış Konferansı” yapıldı. Toplantıda konuşan Babacan, Türkiye’nin AB’ye aday bir ülke olmaktan çıktığını müzakere eden katılımcı bir ülke konumuna geldiğini hatırlattı. 2006 yılı sonunda Kıbrıs eksenli tartışmalar sonunda AB ile belirli ilişkilerin tonunda olumsuzluklar yaşansa da Türkiye’nin sapasağlam müzakereyi sürdüren bir ülke olmaya devam ettiğini ifade eden Babacan, bu tür olumsuzlukların gelecekte de yaşanabileceğinin altını çizdi. AB 7. Çerçeve Programı’nın bu yıl ki bütçesinin 54 milyar Euro olduğunu hatırlatan Babacan, 54 milyar euro az bir rakam değil. Bu üniversite, araştırma camiası ve özel sektör için fırsat kapısıdır. Bu çok önemli fırsatı iyi kullanırsak Türkiye iyi noktada olur. İlgilenmezsek, proje üretemezsek Türkiye’nin önemli bir kaybı olur” diye konuştu.

/ ANKARA

13.02.2007


 

Okul bahçelerinin altı otopark olacak

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kentin otopark sorununu çözmek için giriş ve çıkışa uygun okul bahçelerinin altına katlı otopark yapacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın başkanlığında yapılan koordinasyon toplantısında alınan karar, bu yıl eğitim öğretim yılının sonunda uygulamaya konulacak. Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mesut Pektaş’ın yürüttüğü projede, İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yapılarak uygun okullar belirlenecek. Proje uyarınca özellikle otopark ihtiyacının yoğun olduğu bölgelerde, araçların giriş çıkışına müsait olan okulların bahçelerinin altına iki ya da üç katlı otoparklar inşa edilecek. Otoparkların üstü yine okul bahçesi olarak hizmet verecek.

/ İSTANBUL

13.02.2007


 

Barış için yemin ettiler

Muş’un Malazgirt İlçesi’nin Yolgözler Köyü’nde 6 kişinin ölümü, 11 kişinin yaralanmasına sebep olan kan dâvâsı, barışla son buldu.

Kur’ân-ı Kerim’in altından geçerek yemin eden taraflar, dört yıldan beri devam eden kan dâvâsına son verdiler. Yolgözler Köyü’nde Fisi Aşireti’ne mensup Aslan, Demir ve Karataş aileleri arasında dört yıl önce arazi anlaşmazlığı sebebiyle başlayan kan dâvâsı, Malazgirt’in Kümbet Camii’nde düzenlenen törenle noktalandı. Düzenlenen barış törenine Muş Valisi İbrahim Özçimen, AKP Muş Milletvekilleri Sebahattin Yıldız ve Medeni Yılmaz, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Eyüp Bölük, Muş Cumhuriyet Başsavcısı ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşan İl Müftüsü Ali Melek’in, kin, nefret ve düşmanlığın İslâmiyet’te yerinin olmadığını belirten konuşmasının ardından taraflar, Kur’ân-ı Kerim’in altından geçerek yemin ettiler.

/ MUŞ

13.02.2007


 

İkinci yarı yıl dersleri başladı

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında ikinci yarıyıl başladı. İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki 14 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmenin ikinci dönemdeki ders maratonu yaklaşık 4 ay sürecek.

Öğrenciler, 19 Haziran 2007 Salı günü karne alacaklar ve 3 aylık yaz tatili başlayacak. Öğrenciler açısından 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı, sınavlar sebebiyle ilk yarıyıldan daha yoğun geçecek. Anadolu, fen ve sosyal bilimler liselerinde okumak isteyen ilköğretim son sınıf öğrencileri, 10 Haziran 2007’de gerçekleştirilecek Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (OKS), lise son sınıflarındaki öğrenciler de 17 Haziran 2007’de Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS), üniversitelerin yabancı dil ile ilgili bölümlerinde okumak isteyen adaylar da 24 Haziran 2007’de Yabancı Dil Sınavı’na katılacaklar. Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ile meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş için başvurular, dün başladı. Adaylar, başvuru merkezlerinden randevu alarak 23 Marta kadar başvuruda bulunabilecek.

/ ANKARA

13.02.2007


 

Ankara’da 3. Şefkatevi hizmete girdi

Ankara Büyükşehir Belediyesi, dar gelirli hasta ve hasta yakınlarına yönelik hizmet veren Şefkatevleri’nden üçüncüsü hizmete açıldı.

Yenimahalle İlçesi Varlık semtinde Toptancı hal bitişiğinde yapımı tamamlanan Varlık Şefkatevi, Aile ve Kadından sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından törenle hizmete açıldı. Açılış törenine Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay ve vatandaşlar katıldı. Gökçek açılışta yaptığı konuşmada, Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal ve kültürel projelerinden ve yardımlarından Ankara’da 2 milyon 398 bin 251 kişinin yararlandığını belirtti. Devlet Bakan Nimet Çubukçu da konuşmasında Şefkatevlerinin insan odaklı ve kültürel geçmişimizle uygarlığı buluşturan bir anlayışın ürünü olduğunu belirterek, “Bu anlayış yolda kalan insanı konuk eden bir kültürden kaynaklanmaktadır” dedi. Artık hastahane yakınlarında sokakta yatan hasta yakını görmediklerine dikkat çeken Bakan Çubukçu, bu hizmetin tüm belediyelere örnek olması gerektiğini söyledi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

13.02.2007


 

Sıvı yağ bir kez kullanılmalı

Evlerde yapılan kızartmalarda kullanılan sıvı yağın, birden fazla kullanımının riskli olduğu bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cahide Yağmur, yağda kızartmayı beslenmede çok fazla tavsiye etmediklerini, ancak yapılması durumunda yağın kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

Kızartmalarda aynı yağın birden fazla kullanımının bazı sağlık sorunları doğurabileceğini belirten Yağmur, şunları kaydetti:

“Evlerde yapılan kızartmalarda yağın 2-3 kere kullanılması durumunda sağlık riski ile karşılaşılmayacağı gibi yanlış bir kanı var. Oysa, kızartmaya koyduğunuz yağ ısındığı zaman kimyasal yapısında değişiklik başlar. Isınmayla başlayan bu değişim, ısı bittiği zaman ve bekleme dönemlerinde de sürer. Yağın, ilk kullanımından sonra oksidasyon dediğimiz değişim kendi içinde devam eder. Dolayısıyla değişen yapı, ortaya çıkan toksik maddelerin miktarını artırır. Tekrar ısı ise toksik madde oluşumunu daha da hızlandırır. Her bekleme ve ısınma dönemlerinde değişim artarak devam eder.’’

Bekleme süresinde ortaya çıkan toksik maddelerin kanserojen etkiye sahip olabileceğini belirten Yağmur, bu yağların kullanımıyla yiyeceklere geçen bu özelliklerin, tüketim sırasında ise vücuda alındığını söyledi.

Yağdaki toksiklerin vücutta hücre ve DNA yapısına etki edebileceğinin altını çizen Yağmur, ‘’İkinci kez kullanılan kızartma yağının kimyasal yapısı bozulur ve toksikler kanserojen maddelerin oluşumu hızlanır. Aynı zamanda yemeğin lezzet ve rengini de bozar’’ dedi.

/ ADANA

13.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004