Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sağlık

Kemik erimesi

Kemik doku deyince aklımıza genelde vücudumuzdaki yapıları koruyucu ya da desteklik sağlayıcı bir yapı gelir. Ama bu dokunun bilimin ilerlemesi sonucu yalnız bu iki görevle vazifelendirilmediği, bunun haricinde şimdilik bildiğimiz kan hücresi yapımı ve kalsiyum fosfor metabolizmasıyla da yakından ilişkili olduğu gösterilmiştir.

Kalsiyum ve fosfor gibi mineraller vücutta birçok olayda hücreler arası iletişimin sağlamasında ve hücrelere ait belirli bir elektriksel yük oluşturmada görevlidirler. Kalsiyum ve fosfat metebolizmasında çok sayıda hormon rol oynamakla beraberönde gelen hormonlar kalsitonin , parothormon ve VitaminD3‘tür. Kısaca bu üç hormonun görevlerini tanımlamak kemik erimesini tanımlamak için faydalı olacaktır. Parathormonun görevi kandaki kalsiyum miktarını arttırmaktır. Bunu kemiklerdeki osteoklast hücrelerini (kemik yıkıcı hücre) aktive ederek kemiklerden kalsiyum çıkışını sağlayarak ya da böbrekten kalsiyum emilimini arttırarak yapar.Ayrıca dolaylı olarak vitaminD3 yapımını arttırarak kandaki kalsiyum seviyesini artırır.

VitaminD3 ise incebağırsaktan kalsiyum emilimini arttırır, parathormonun salınımını azaltır ve böylece parathormonun kemik üstündeki yıkıcı etkisi azaltılmış olur. Kalsitonin ise neredeyse parathormona zıt etki gösterir. Kandaki kalsiyumu azaltır kemikte kalsiyum birikimini sağlar. Böbrekten kalsiyum ve fosfat atımını arttırır.

Kemik erimesi hastalığında sadece bu üç hormon değil; diğer cinse özgü hormonlar , troit bezi hormonları, böbrek üstü bezi hormonları , tümörler ve kronik hastalıklar(şekerhastalığı v.b.)kemik dokudaki hücrelerin reseptörleri üzerine etki ederek bu hastalığın sebepleri içinde yer alırlar.

Şimdi bu bilgilerden sonra kısaca hastalığı özetlersek; normal bir insanda kemik yıkımı ve yapımı birbirini dengeleyecek şekilde devam eder, böylece kemik çatı sağlamlığını devam ettirebilir. Ama bu denge kemik yıkımı lehine bozulursa kemik yapımı yetersiz kalır ve kemik yoğunluğu azalarak, sağlamlığını yitirmeye başlar. Kemik erimesini basitçe bu şekilde düşünebiliriz.

Osteoporoz (kemik erimesi) genel olarak Tip1 ve Tip2 olmak üzere ikiye ayrılır. Tip1 osteoporoz menapoz sonrası kadınlarda görülen , o yaştaki normal kemik yıkımını aşan kemik hastalığıdır. Burada sorun cinse özgü hormonların (östrojen gibi) azalması sonucu kemik dokudaki hücrelere yeterli kemik yapımı uyarımı verilememesiyle beraber kemik yıkımının yapımını aşmasıyla sorun ortaya çıkar. Tip2 çeşidi ise , başka bir sebebe bağlı gelişen osteoporozdur yaşlanma ve menapoz sonrası dönem değişiklikleri dışındakiler bu guruba dahildir. Tip2’ ye örnek olarak cinse özgü hormonların yaşın dışında başka bir nedene bağlı azalması, troid hormonlarının fazla olması, parthormonun fazla salınımı, bazı ilâçlar ve kronik hastalıklar verilebilir.

Osteoporozun belirtileri ise bu hastalığa özgü olmamakla beraber; bel ve sırt ağrısı, boyda kısalma, sırtta kamburlaşma, kaburga kemiğinde kırıklar ve el bileğinde kırık ve çatlamalar şeklinde düşünülebilir. Belirtilerden de anlayacağımız gibi genel olarak hasta şikâyetleri, fiziksel yetersizlikler ve kayıplar şeklinde geç dönemde karşımıza çıkmaktadır ve genelde ağrı, sızı gibi durumlarla pek karşılaşılmamaktadır.

Yani, osteoporozu (kemik erimesi) kemik dokunun normal yapısını ve doluluğunu kaybederek, içi boşluklu sert bir sünger halini alması şeklinde düşünebiliriz. Tedâvisini konuşacak olursak; başta amaç kemik kütlesini arttırmak ve bu şekilde oluşabilecek kırık ve çatlakları önlemektir. Gelişme çağında kalsiyum ve proteinden zengin beslenmenin ilerde gelişebilecek bir osteoporoz riskini azalttığı düşünülmektedir. Menapozdan sonra da eksik östrojen gibi hormonların verilmesi de önemli bir koruyucu tedâvi şeklidir. Ayrıca tedâvide aktif VitaminD3 analogları, düşük doz parathormon, bifosfanatlar ve kalsitonin verilebilir.

Tavsiye edilebilecek hayat tarzı değişiklileri ise; kırıklara ve dışardan gelen fiziksel uyarılara karşı daha dikkatli olunması, dengeli şekilde spor yapılması ve diyette peynir, süt ve yoğurt gibi kalsiyum içeriği fazla olan besinlere daha çok yer verilmesi şeklinde düşünülebilir.

Dr. Fatih GÜZELKARA

18.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Tiroid, tiroid hormonları, sentezi, etkileri

  Kemik erimesi

  22. deva

  Vesvese hastalığı (obsesyon)


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004