Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Lahika

ÂYET-İ KERİME MEÂLİ

Onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette, "Kudreti her şeye galip olan ve ilmi her şeyi kuşatan Allah yarattı" der.

Zuhruf Sûresi: 9

14.05.2007


HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ

Dünyadan sakınınız. Çünkü dünya Harut ve Marut'tan daha fazla büyüleyicidir.

Câmiü's-Sağîr, c: 1, no: 145

14.05.2007


Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz

(Demokratlara büyük bir hakikatı ihtar )

Şimdi Kur’ân, İslâmiyet ve bu vatan zararına üç cereyan var:

Birincisi: Komünist, dinsizlik cereyanı. Bu cereyan, yüzde otuz, kırk adama zarar verebilir.

İkincisi: Eskiden beri müstemlekâtların Türklerle alâkalarını kesmek için, Türkiye dâiresinde dinsizliği neşretmek için, ifsad komitesi namında bir komite. Bu da yüzde on, yirmi adamı bozabilir.

Üçüncüsü: Garplılaşmak ve Hıristiyanlara benzemek ve bir nevî Purutluk mezhebini İslâmlar içinde yerleştirmeye çalışan ve dinde hissesi olmayan bir kısım siyasîler heyetidir. Bu cereyan yüzde, belki binde birisini Kur’ân ve İslâmiyet aleyhine çevirebilir.

Biz Kur’ân hizmetkârları ve Nurcular, evvelki iki cereyana karşı daima Kur’ân hakikatlerini muhafazaya çalışmışız. Mümkün olduğu kadar dünyaya ve siyasete bakmamaya mesleğimiz bizi mecbur ediyormuş. Şimdi mecburiyetle bakmaya lüzum oldu. Gördük ki, Demokratlar, evvelki iki müthiş cereyana karşı bize (Nurculara) yardımcı hükmünde olabilirler. Hem onların dindar kısmı daima o iki dehşetli cereyana mesleklerince muarızdırlar. Yalnız dinde hissesi az olan bir kısım garplılaşmak ve garplılara tam benzemek mesleğini takip edenler ise, üçüncü cereyana bir yardım ediyorlar. Madem o cereyanın yüzde ancak birisini, belki binden birisini Purutlar ve Hıristiyan gibi yapmaya çevirebilirler. Çünkü, İngiliz iki yüz sene zarfında tahakküm ettiği iki yüz milyon İslâmdan iki yüz adamı Purutluğa çevirememiş ve çeviremez. Hem hiçbir tarihte bir İslâm, Hıristiyan olduğunu ve kanaatle başka bir dini İslâmiyete tercih etmiş olduğu işitilmediğinden, iktidar partisinde bulunan az bir kısım, dinin zararına siyaset namıyla üçüncü cereyana yardım etse de, madem o Demokrat Partisi, meslek itibarıyla öteki iki cereyan-ı azîmenin durmasında ve def etmesinde mecburî vazifeleri olmasından, bu vatana ve İslâmiyete büyük bir faydası dokunabilir.

Bu cihetten biz, Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz. Onlardan hayır beklemek değil, belki dehşetli, baştaki iki cereyana siyasetlerince muarız oldukları için, onların az bir kısmı dine verdikleri zararı, vücudun parçalanmasına bedel, yalnız bir parmağı kesmek gibi pek cüz’î bir zararla pek küllî bir zarardan kurtulmamıza sebep oluyorlar bildiğimizden, o iktidar partisinin lehinde ehl-i dini yardıma dâvet ediyoruz. Ve dinde lâübali kısmını dahi cidden îkaz edip “Aman, çabuk hakikat-i İslâmiyeye yapışınız!” ihtar ediyoruz ki, vatan ve millet ve onların hayatı ve saadeti, hakaik-i Kur’âniyeye dayanmak ve bütün âlem-i İslâmı arkasında ihtiyat kuvveti yapmak ve uhuvvet-i İslâmiye ile 400 milyon kardeşi bulmak ve Amerika gibi din lehinde ciddî çalışan muazzam bir devleti kendine hakikî dost yapmak, iman ve İslâmiyetle olabilir. Biz bütün Nurcular ve Kur’ân hizmetkârları onlara hem haber veriyoruz, hem İslâmiyete hizmete muvaffakiyetlerine duâ ediyoruz. Hem de rica ediyoruz ki, bu memleketin bir ehemmiyetli mahsulü ve vatanda ve şimdi âlem-i İslâmda pek büyük faydası ve hizmeti bulunan Risâle-i Nur’u müsaderelerden kurtarıp neşrine hizmet etsinler. Bu vatandaki dindarları kendine taraftar etsinler. Ve selâmeti bulsunlar.

Emirdağ Lâhikası, s. 423-24

14.05.2007


Muhammed çeşmesi

Damla damla coşarak cihana can getirdi

Âb u zem ırmağındır ey Muhammed çeşmesi

Ruhlara sürur oldu, kalbe iman getirdi

Kevserler kaynağındır ey Muhammed çeşmesi

Aktığı vadilere çiçekler serpip durdu

Güller ile donattı baştan başa bu yurdu

Celâl ile seslendi cemal ile buyurdu

Cennetler oymağındır ey Muhammed çeşmesi

Sakarya’yla kıvrıldı Fırat ile dolaştı

Karlı dağlardan akıp deryalara ulaştı

Nil ile Tuna’yla nice menziller aştı

Suyunda dudağımdır ey Muhammed çeşmesi

Arş-ı Rahman’ın nuru reşhalara dönüştü

Kâinat simasında dile gelip konuştu

Gönüller aşkın ile alev alev tutuştu

Semalar yumağındır ey Muhammed çeşmesi

Beşer asırlar önce sularına kavuştu

Yedi iklim-i cihan sana yandı tutuştu

Doğuya irfan sundun, batıya muştu

Selsebil ırmağındır ey Muhammed çeşmesi

Âb u hayat olarak susayan gönüllere

Rayihâ-i cennetsin tüm nurânî kalplere

İki cihan saadetini götürdün her yere

Mutluluk bardağındır ey Muhammed çeşmesi

Nisan yağmuru gibi gül oldun, gülşen oldun

Baharın sinesinde haşre erişen oldun

Mevsimler gelip geçti ne sararıp ne soldun

Bereket kaynağındır ey Muhammed çeşmesi

Günde beş vakitte ezanlarla çağladın

Kubbelerin altında kalbi Hakka bağladın

İmsak ile burkuldun iftar ile ağladın

Hakikat bardağındır ey Muhammed çeşmesi

Bezmine yüzler sürmek ne büyük saadet

Suyundan abdest almak bize büyük ibadet

Fasl-ı baharın mü’minlere Asr-ı Saadet

Uhuvvet çerağındır ey Muhammed çeşmesi

Asya’da çağlayan oldun, Avrupa’da şelale

Hidayet zemzemidir yazılan her Risâle

Arayanlar nurun ile ulaşırken visale

Kur’ân kaynağındır ey Muhammed çeşmesi

Gece gündüz demeden sinende nur akıyor

Yüreklere inşirah, kalbe huzur akıyor

Muhtaç olan ruhlara her dem sürur akıyor

Gönüller otağındır ey Muhammed çeşmesi

Ol derya-yı rahmetten mü’minlere şifasın

Nur-u çeşm-i evliya, burhan-ı asfiyasın

Nübüvvet divanında Muhammed Mustafasın

Resulullah ünvanındır ey Muhammed çeşmesi

Minarenin burcunda her günde beş defa

Can kulağıyla seni dinledi ehl-i safa

Bu nurânî dâvete kim eylemez can feda

Cennetler budağındır ey Muhammed çeşmesi

Her bir katre bizlere hakikî elmas olur

Her asırda sakî ile sunulan bir tas olur

Sana ulaşan gönüller altın gibi has olur

Rahmetler burağındır ey Muhammed çeşmesi

Suyundan hayat buldu huzur ile bu ümmet

Bir bârân-ı rahmetsin bize serepa hidayet

Gönüllere nur serper bu mânâ, bu uhuvvet

Nisandır zümrüd çağın ey Muhammed çeşmesi

Nurun sayfalarında Mektubâtsın, Şuâsın

Gece gündüz sönmeyen nurânî bir ziyasın

Hak feyziyle çağlayan zülâl-i kibriyasın

Nübüvvet otağındır ey Muhammed çeşmesi

Yetiş bizlere bağlarımız bir bir solmadan

Yüreklerimiz küfrün dikeniyle dolmadan

Nesl-i âtî bu asrın çölünde kaybolmadan

Muhabbet duvağındır ey Muhammed çeşmesi

Kana kana içince gözümüze fer oldun

Bir yudum bile suyun cihana değer oldun

Bundan insanların ufkunda seher oldun

Risâlet Nur dağındır ey Muhammed çeşmesi

Ulaştığın her bir yer Cennet bağına döndü

Güzeller güzeli cemalin bize göründü

Cihan baştan başa nurlarına büründü

Risâle çerağındır ey Muhammed çeşmesi

Hanifi ÖRNEK

14.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004