Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Bir demagoji örneği

Cumhurbaşkanı Sayın Sezer cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliği paketini veto etti. Başkanlık veya yarı başkanlık gibi bir sistem değişikliği olmadan, zaten aşırı yetkileri olan cumhurbaşkanını bir de halk seçerse, aşırı derecede güçlenmiş olur, iki başlılık çıkar, denge bozulur... Gerekçesinin özeti bu.

Sezer şöyle diyor:

“Anayasa’nın parlamenter sistemi öngören hiçbir kuralına dokunmadan yalnızca cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin öngörülmesi, örneği ve uygulaması duyulmayan yeni bir sistem getirilmesi anlamına gelmektedir...”

İyi ama bilinen bir sisteme benzememiz şart mı?! “Biz bize benzeriz” diye düşünmek daha iyi değil mi? Bize göre bir sistem niye olmasın?!

Biz bize benzeriz!

Tarih 1 Aralık 1921; Meclis’te rejim, sistem tartışmaları yapılıyor. Meclis’in sol ve sağ kanadından eleştiriler geliyor; Mustafa Kemal’in uyguladığı sistemin dünyada ‘örneği ve uygulaması duyulmayan’ bir sistem olduğunu söylüyorlar.

Mustafa Kemal Paşa kürsüye çıkıyor:

“Ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, sosyalizme benzemiyormuş, hiçbir şeye benzemiyormuş. Efendiler! Biz benzememekle ve benzetmemekle iftihar etmeliyiz. Çünkü biz bize benziyoruz!”

Peki, bugün niye başkalarına benzeyelim?! Dünyada ‘örneği uygulaması olmayan’, ‘bize benzeyen’ bir cumhurbaşkanlığı sistemini niye getirmeyelim?!.

Hayır, bu yazdıklarım tam demagoji örneğidir! Sırf dogmatizmin ne kadar yanıltıcı olabileceğini göstermek için yazdım. Tarihte bambaşka şartların ürünü olan sözleri, vecizeleri, kuralları aktararak günümüzün problemlerini çözemeyiz!

Zaten, Atatürk bu sözlerinin devamında 1921’deki sistemin “değişmeyeceğini, değişmeden devam edeceğini” söylemiş ama ondan sonra, hem kendi hayatında hem izleyen dönemlerde sistem defalarca değişmiş, 1930’lardaki “Parti Devleti” sisteminden 1946’da Batılı demokrasiye karar verilmiştir.

Bu sütunda ısrarla yazdığım gibi, bugünün sorunları bugünün verileriyle düşünülmelidir. Tarih değişim süreçlerini, dinamiklerini görmek için gereklidir.

Sistem ve Çankaya

Seçilmişlerin başına bir vesayet makamı olsun diye 12 Eylül rejiminin aşırı yetkilerle donattığı cumhurbaşkanına bir de halk tarafından seçilmek gibi üstün bir siyasi kudret verilirse, gerçekten dengesizlik olur. Bunu daha önce de yazdım.

Anayasa değişikliğinde iktidarın ısrarını yanlış buluyorum; siyaseten de yanlış, sistem teorisi açısından da yanlış... Konu gelecek Meclis’e bırakılmalıdır.

Ancak “toplantı yeter sayısı”nı kolaylaştıran düzenlemede ısrar edilebilir; çünkü bir sistem meselesi değildir; hatta mevcut sistemin işlerliğini güçlendirir.

Sistem konusunda Sezer’e de bir eleştiri: Anayasa Mahkemesi başkanı iken, cumhurbaşkanının yetkilerinin aşırı olduğunu defalarca söylemiş, düzeltilmesini istemiş ama Çankaya’ya kendisi çıkınca bunları tamamen unutmuştur!

Elbette bu yetkileri kullanmadan edemezdi ama parlamentoya ve kamuoyuna bu yönde çağrı yapabilir, parlamenter sistemin normal dengesine kavuşmasını isteyebilirdi...

Aksine, dün eleştirdiği aşırı yetkilere dört elle sarılmış, bunları kullanarak ideolojik ve siyasi bir kadrolaşma yapmıştır. Yüksek mahkemeye bile partili üye atamaktan çekinmemiştir!

Milliyet, 28.5.2007

Taha AKYOL

29.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

 

  Kanmayın kıymayın!

  Bir demagoji örneği

  47 yıl önce, 47 yıl sonra...

  Yeni cuntacılar

  Kaşınan yaralar, kompleksler

  Bu sözlerin sahibi kim?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004