Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Gül: Atatürk’ün hedeflerini yerine getiriyoruz

İngiltere’de yayınlanan The Times gazetesine konuşan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’yi Avrupa ile bütünleştirmek isteyen Atatürk’ün mirasının bekçiliğini kimin yaptığı sorusuna karşılık, “Biz bunu yapmaktayız. Atatürk’ün bize gösterdiği hedefi yerine getirmekteyiz” dedi.

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İngilterede yayımlaman Times gazetesine mülakatında, Atatürk’ün mirasının gerçek bekçilerinin muhafazakar partiler olduğunu söyledi.

Gül’ün açıklamalarından bazı bölümler şöyle: “Gizli gündemimiz yok. Biz Türkiye’yi modernleştirmeye çalışıyoruz. Gizli gündemimiz olsaydı, Türkiye’yi Avrupa Birliği üyesi yapmak için bu kadar çaba harcar mıydık? Benim cumhurbaşkanlığımı ordu engellemedi. Siyasetçiler engelledi. Yeterince güçlü olmayan siyasetçiler askeri suistimal ediyor, diğerlerini suistimal ediyor. Askere cevap verildi ve mesele kapandı. Ordu kişisel olarak bana karşı olamaz. Hükümette ve özellikle Dışişleri Bakanlığında askerle omuz omuza çalışıyoruz. Türkiye’nin yakın tarihine bakarsanız malesef darbelerin çok başarılı olmadığını görürsünüz. Son zamanlarda bir türbülans oldu fakat geçti. Demokrasi çalışıyor.”

Gül, “Atatürk’ün ana hedefi Türkiye’yi modernleştirmek ve Türkiye’yi Avrupa’ya yakınlaştırmaktı. Atatürk’ün mirasının gerçek bekçileri kim” sorusuna şu cevabı verdi: “Söylemlerine bakınca sol partiler. Ama icraata bakınca muhafazakâr partiler. Atatürk Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmak zorunda olduğumuzu söyledi. Bu, demokrasi, ekonomik kalkınma, modernleşme, özgürlük demek. Dört-buçuk yıllık iktidarımızda yüzde 35 ekonomik büyüme sağladık. Modern tarihimizde böyle başka bir örnek yok. Dolayısıyla biz, Atatürk’ün gösterdiği hedefleri gerçekleştiriyoruz. Abdullah Gül, “Atatürk için eşinizin başörtüsü takması sorun olur muydu?” sorusuna da “Hayır, Atatürk’ün eşi de başörtüsü takıyordu” diye cevap verdi.

/ LONDRA

02.06.2007


 

Namaz kılanlar terörist mi?

İstanbul Bağcılar Lisesi’nde namaz kılan öğrencilerin medyada suçlu gibi gösterilmesine sert tepki gösteren Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, kız çocuklarının soyunma odalarında gizli kamera görüntüleriyle çekilen görüntülerle çocukların, uyuşturucu veya satanist eylemlerde bulunuyorlarmış gibi gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Yeni Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Hasan Tanrıverdi de, “Bu kızlar uyuşturucu mu kullanmışlar, terörist saldırı mı planlıyorlarmış, silâh veya bomba mı imal ediyorlarmış?” diye sordu.

İstanbul Bağcılar Lisesi’nde namaz kılan öğrencileri de suç işliyormuş gibi sunan bazı gazete ve TV kanallarına tepkiler çığ gibi büyüyor.

Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bazı illerde düzenlenen etkinlikleri irticai faaliyet olarak kamuoyuna lanse eden medya, Bağcılar Lisesi’nde namaz kılan öğrencileri de suç işliyormuş gibi sundu. Medyanın aşağılayıcı ve korkutucu üslubu, kendi okurunun yanı sıra sivil toplum örgütleri ve vatandaşın büyük tepkisini çekti.

Yeni Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Hasan Tanrıverdi, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Bağcılar Lisesi’nde kız öğrencilerin İslamın emri olan namazlarını kılmalarının medyayı yine harekete geçirdiğine dikkat çekerek, “Yine bir bardak suda fırtına koparmak istiyorlar” dedi.

Milletin olanları üzülerek ve ibretle seyrettiğini vurgulayan Tanrıverdi, “Bu kızlar uyuşturucu mu kullanmışlar, terörist saldırı mı planlıyorlarmış, silah veya bomba mı imal ediyorlarmış?” diye sordu. Tanrıverdi, şunları kaydetti:

“Anayasal teminat altına alınmış olan din ve vicdan hürriyetinin gereğini yerine getirerek, İslamın beş şartından biri olan namaz kılıyorlarmış. Namaz kılmak ne zaman suç oldu da; bu çocuklar hedef tahtası haline getiriliyor? “İnsanlar ister genç, ister yaşlı olsun ibadet yapma hürriyetine sahiptir. Ancak bu konuda işin en acı veren yönü kız öğrencilerin cep telefonu ile kayıt yapılıp, bunun medyada yayınlamasıdır. Açıkça suç işlenmiştir. Biz bu filmi daha önce çok seyrettik. Artık kabak tadı vermeye başladı. Malum medyanın namaz kılmayı bir suçmuş gibi lanse etmesi, Müslüman Türk milletini üzmüştür. Bu konuda RTÜK ve savcılıkların görevini derhal yerine getirmesini bekliyoruz.”

AKSU: BU HABERLER 28 ŞUBAT’I HATIRLATIYOR

Memur-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu da, kız çocuklarının soyunma odalarında gizli kamera görüntüleriyle çekilen görüntülerle çocukların, uyuşturucu veya satanist eylemlerde bulunuyorlarmış gibi gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Son zamanlarda basın yayın organlarında yer alan dini içerikli haberleri, her seçim öncesinde olduğu gibi irtica bahanesiyle bir bardak suda fırtınalar koparılması olarak değerlendiren Aksu, “Her seçim öncesinde olduğu gibi bir takım senaryolarla, aynı elden sevk edildiği düşüncesi uyandıran, kamuoyunu yanıltıcı ve yönlendirici haberler yapılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu haberler bize 28 Şubat’ı hatırlatmaktadır” diye konuştu.

Türkiye’nin laik ve herkesin din ve vicdan özgürlüğüne sahip bir ülke olduğunun altını çizen Aksu, “Anayasa’nın 24. maddesinde, her vatandaşa dinini rahatlıkla öğrenme ve yaşama hürriyeti tanınmıştır” diye konuştu.

Aksu, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu hatırlattı.

GÜNDOĞDU: BU İNSANLAR

HANGİ ÜLKEDE YAŞIYOR

Eğitimciler Birliği Sendikası(Eğitim-Bir-Sen) Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, haberlere sert tepki göstererek, “Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede gizli mescit olmaz. Kaldı ki ortada bir mescidin bulunduğunu söylemekte mümkün değil” dedi.

Öğrencilerin inançlarını yaşamaya dayalı namaz kılmalarını başka amaçlarla tanımlamanın ancak kötü niyetle izah edilebileceğini dile getiren Gündoğdu, “Bu olayda asıl tartışılması gereken namaz kılınması değil namaz kılmalarının gizlice görüntülenerek medyaya servis yapılmasıdır. Bu olayın bizce en anlamlı sonucu öğrencilerimizin ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak birimlerin tefriş edilmesi gerektiğidir. Bu gereklilik Anayasa’nın 24. maddesiyle de paralellik arz etmektedir. Haberin kaynağını oluşturan görüntülerin özel hayatın gizliliğinin açık ihlali olduğu gerçeğini göz ardı ederek, söz konusu öğrencileri kaybedilmiş ve beyni yıkanmış bireyler olarak göstermeleri anlaşılır değil. Namaz kılan öğrencilerin her şeyden önce birey ve insan olduklarını, inançlarını veya inançlarını yaşama şekilleri konusunda bireysel tercih ve haklara sahip bulunduklarını reddederek konuyu ele almaları gazetecilik ve haberciliğe ilişkin evrensel ilkelerle bağdaşmıyor. Namaz kılınmasının sistem ve rejim için tehlikeli olduğu kanaatini uyandırmaya dayalı bu habercilik anlayışının sahipleri, hangi ülkede yaşadıklarını unutmamalıdır.”

KENDİ OKURLARI DA İSYANDA

Okulda çekilen görüntülerin medyaya servis edilmesi, haberlerde ‘gizli kamera’, ‘gizli takip’ gibi ifadelerin kullanılması rahatsızlık oluşturdu. Söz konusu gazetelerin internet sayfaları, okuyucu tepkilerinin akınına uğrarken, özetle şu yorum yapıldı: “İsteyen öğrencilerin namaz kılmalarından daha doğal ne olabilir? Aileler bundan sadece memnun olur.”

Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin internet sitelerine haberle ilgili tepki yağarken bazı yorumlar şöyle:

Bu nasıl bir anlayış: Ben ABD de yaşayan bir eğitimciyim. Yahu üç-beş çocuğun bir yerde ibadet etmesinin kime ne zararı var? Burada böyle bir şeyi anlatsanız size gülerler.

Uğraştıkları işe bakın: Şehit cenazelerine ağlayan binlerce anne varken uğraştıkları işlere bakın.

Namaz İslâm’ın şartı: Öğrencilerin aileleri mutlu olacaklarına sanki onlar ahlak dışı bir şey yapıyormuş gibi kameraya çekiyor, TV’lere gönderiyor. Allah aşkına biri çıkıp da söylesin namaz kılmak İslam’ın şartlarından biri değil mi?

Namaz kılmak suç mu?: Namaz kılmak ne zaman suç oldu. Uyuşturucudan, içkiden, sapıklıktan kurtuluş yolunu bulmuşlar. Daha ne istiyorsunuz? Size zorla orada namaz mı kıldırıyorlar?

BAŞOĞLU: NAMAZ DİNİ GÖREV

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, öğrencilerin namaz kılmalarının görüntülenmesi üzerine basında ve kamuoyunda meydana gelen tepkinin “infial” haline dönüştüğünü belirten “Namaz kılmayı kötü bir işmiş gibi gösteren bu düşünceyi şiddetle kınıyorum. Bu ülkenin İslamî terbiyeye uygun insanlara ihtiyacı vardır. Namaz kılan öğrencileri ve buna imkan veren okul yöneticilerini kutluyorum” dedi.

Namazın İslâma inananların belli bir yaştan sonra yerine getirmesi gereken bir dini görev olduğunu hatırlatan Başoğlu, “Okullarımızda çocuklara İslam ahlakı, iyi insan olma kuralları devletine milletine sahip olma ilkeleri öğretiliyorsa buna üzülmek değil sevinmek lazım. Bu ülkenin en büyük ihtiyacı İslamî terbiyeye uygun insanlar yetiştirmektir. Yapılan araştırmalarda gençler arasında sigara ve uyuşturucu bağımlılığının 12 yaşlarına kadar düşmüştür. Böyle bir ortamda namaz kılmayı ve dini öğretmek çocuklarımızı başlarına gelebilecek muhtemel tehlikelerden koruyacak en önemli mekanizmadır” diye konuştu.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

02.06.2007


 

Türkiye sessiz, dünya tepkisiz

Mazlum-Der Ankara Şubesi tarafından düzenlenen bir eylemle İsrail’in Filistin’de yaptığı insanlık dışı eylemler protesto edildi.

Mazlum-Der Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Ali Dalaz, eylem sırasında yaptığı konuşmada, işgalciler bugün Filistin topraklarında uygulaya geldiği saldırgan politikayı son dönemde daha da azgınlaştırarak devam ettirdiğini, sivil hedeflere yönelik saldırılar ve haksız tutuklamaların sistematik biçimde gerçekleştirildiğini söyledi. Yaşanan insanlık suçu karşısında uluslar arası mekanizmalar caydırıcı hiçbir tutum ortaya koymazken, bölge ülkelerinin de etkin bir karşı duruşu sergileme yoluna gitmediklerini söyleyen Dalaz, “Seçilmiş bir parlamentonun ve hükümetin üyelerini keyfi biçimde gözaltında tutan işgalci kan akıtmayı meslek haline getirmiş yönetim, uluslar arası hukuku açıkça çiğnemekten geri durmamaktadır. Ortadoğu’da barış iddialarını tümüyle anlamsız kılacak işgal politikaları devam ederken, sergilenen duyarsızlık sadece Filistin için değil başta Ortadoğu halkları olmak üzere bütün insanlık için endişe vericidir” diye konuştu. Ali Dalaz, Türkiye’yi içerisine girdiği, kısır iç politik çekişmelerden kurtularak uluslar arası gelişmelere duyarlı olmaya çağırarak şöyle dedi:

“Bölgeye dışarıdan gelmiş saldırganlar topluluğunun 40 yılı aşkın zulümlerine ‘dur’ diyerek haykırma zamanıdır. Filistin yönetimine yönelik baskılar ve ambargonun devam ettiği, Mülteci kamplarındaki insanlık dışı uygulamaların tümüyle katlanılamaz hale geldiği bir dönemde kamuoyunu yaşanan vahşete sessiz ve tepkisiz kalmamaya çağırıyor bu vahşeti ve haksız göz altıları kınıyoruz. “

Recep GÖREN / ANKARA

02.06.2007


 

CHP, Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Anayasa değişikliğine ilişkin yasanın iptali için 4 Haziran Pazartesi ya da salı günü Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını bildirdi.

Topuz, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Genel Kurulda, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de içeren Anayasa değişikliğine ilişkin yasanın iki tur oylamasında da gizlilik ilkesinin çiğnendiğini iddia etti. Bir çok içtüzük ihlali ve kural hatası işlendiğini ileri süren Topuz, partinin yetkili kurullarında, Anayasa Mahkemesine başvurulması konusunda karar verildiğini söyledi. Topuz, ‘’Muhtemelen pazartesi veya salı günü Anayasa değişikliğinin tümünün iptalini öngören ve içinde başka çeşitli unsurları da içeren kapsamlı bir taleple, Anayasa Mahkemesine başvuracağız. Pazartesi öğleden sonra, yetişmezse en geç Salı sabahı bu başvuru yapılacak’’ diye konuştu.

/ ANKARA

02.06.2007


 

Teröre karşı ortak hareket

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ‘’Politikalarımız, düşüncelerimiz ne olursa olsun, ortak hareket etmeliyiz. Tüm ülkeler, terörle mücadelede ortak bir yaklaşım benimsemeli’’ dedi.

Orgeneral Büyükanıt, Harp Akademileri Komutanlığında düzenlenen, ‘’Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler’’ konulu uluslararası sempozyum dolayısıyla, Harbiye Orduevi’nde resepsiyon ve akşam yemeği verdi. Orgeneral Büyükanıt, sorunları çözmenin en iyi yolunun konuşmak olduğuna işaret ederek, görüşler çok farkı olsa bile bunun, problem edilmemesi gerektiğini anlattı. Büyükanıt, ‘’Politikalarımız, düşüncelerimiz ne olursa olsun, ortak hareket etmeliyiz. Tüm ülkeler, terörle mücadelede ortak bir yaklaşım benimsemeli’’ diye konuştu. Yemeğe, Orgeneral Büyükanıt’ın yanı sıra, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutanı, diğer üst düzey generaller, emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ile sempozyum için 55 ülkeden davet edilen 800 katılımcı yer aldı.

/ İSTANBUL

02.06.2007


 

Bolat: Özgürleşme olmadan kalkınma olmaz

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Bolat, ‘’Düşüncede, ifade etmede, teşebbüs hayatında, inanç ve ibadette özgürleşme olmadan, kalkınma ve refah artışı mümkün olmaz’’ dedi.

MÜSİAD Başkanı Bolat, Antalya Organize Sanayi Bölgesinde yapımı tamamlanan 6 fabrikada incelemelerde bulundu. Fabrika yetkililerinden bilgi alan Bolat’a, dernek üyesi işadamları eşlik etti.

MÜSİAD’ın, geçen 17 yıl içinde başta KOBİ’ler olmak üzere tüm müteşebbislerin büyüme, yenileşme ve modernleşme aşamasından geçmesinde büyük katkılarının olduğunu da belirten Bolat, özellikle teşebbüslerin dünya pazarlarıyla tanışmalarında çok büyük rol oynadığını söyledi.

Bolat, şunları kaydetti: ‘’Gelişme, kalkınma, zenginleşme ancak istikrarı korumak, demokrasiyi yükseltmek ve özgür ortamı geliştirmekle sağlanabilir. Düşüncede, ifade etmede, teşebbüs hayatında, inanç ve ibadette özgürleşme olmadan, kalkınma ve refah artışı mümkün olmaz. Bir ülkenin başarısı ve gelişmişlik düzeyi, dogmalarla, statükoculukla değil, rekabet gücüyle, kaliteli ürünleri, dünya çapındaki markaları, ihracat rakamı, milli gelir büyüklüğü ve eğitimli insan gücüyle ölçülür. Sunun için müteşebbislerin önünü açmak, ülkemizin önünü açmak demektir.’’

Bolat, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu şöyle cevapladı: ‘’Bu süreç Türkiye açısından talihsiz bir dönem oldu, iyi bir süreç olmadı. Türkiye’deki demokrasi standartları açısından, Anayasamızın hükümlerinin uygulanması açısından, millî iradenin tecelli ettiği parlamenter sistem açısından, uluslar arası itibarımız açısından, ciddî bir yara aldığımız bir süreç. Ancak anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin aşılmaya alışılması, erken seçim kararı nispeten işlerin tekrar rotasına girmesini sağladı.’’

Abdullah ERAÇIKBAŞ / ANTALYA

02.06.2007


 

Sivil ve demokrat bir ülke istiyoruz

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, ‘’Türkiye, sivil ve demokratik bir ülke olmak ve demokratik bir Anayasaya sahip olmak durumundadır’’ dedi.

TİM, Mayıs ayı ihracat rakamlarını Antalya’da düzenlenen toplantı ile açıkladı. TİM Başkanı Satıcı toplantıda yaptığı konuşmada, son gelişmelerle seçim atmosferine girilmesiyle birlikte malî disiplinde tehlike sinyallerinin ortaya çıkmaya başladığını gösterdiğini öne sürdü. Satıcı, ‘’Türkiye, seçim dönemlerinde oy avcılığına yönelik, kaynaksız, desteksiz vaatler dönemini artık geride bırakmalı, oy avcılığı için devlet kasasından vaatte bulunulması girişimlerine de gereken tepkiyi göstermelidir’’ dedi.

Türkiye’nin içinden geçtiği gerilimli ve tartışmalı dönemin, çeşitli görüşlerin giderek bulanıklaşmasına neden olduğunu ifade eden Satıcı, şöyle devam etti: “Artık bu iki durumda da Türkiye’nin eski popülist politikalara geri dönmesi ihtimali yoktur. Türkiye’nin ihtiyacı, tek parti ya da koalisyon hükümeti değil kararlı, güçlü ve etkin bir hükümettir. Bu açıdan bakıldığında halkın mitingler yoluyla Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmasını iyi değerlendirmek gerekiyor. Halkın bu tepkisi demokrasinin yerleştiğinin bin kanıtı olarak algılanmalıdır, o açıdan halkın gösterdiği bu tepki son derece sağlıklıdır.’’

Sandıktan çıkacak her sonuca saygı duymak gerektiğini vurgulayan Satıcı, demokratik toplum olmanın gereğinin bu olduğuna dikkat çekti.

Türkiye’nin 84 yıllık devlet geleneği olduğunu, bu geleneği sonuna kadar koruyacaklarına işaret eden Satıcı, sözlerini şöyle tamamladı:

‘’Fakat şu da açık bir gerçektir ki cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde yaşanan siyasi gerilimler sonucunda 5 yılda kazanılan siyasî istikrar ile uluslararası itibarımız yara almıştır.

Türkiye, sivil ve demokratik bir ülke olmak ve demokratik bir anayasaya sahip olmak durumundadır. Siyaseti Avrupa normlarında, gerçek demokrasi niteliklerine kavuşturmak gerekliliği ortadadır. Mesele, nicelikten ziyade nitelik meselesidir.

Bu anlamda, bu seçim sürecinin önümüzdeki döneme umutla ve heyecanla bakabilmeye vesile olmasını diliyor, ülke olarak ortak hedefimizin daha güçlü bir ekonomi ve daha ileri bir demokrasi olması gerektiğini, her fırsatta olduğu gibi bu kez de vurguluyoruz.’’

/ ANTALYA

02.06.2007


 

Seçim trafiği yoğun

Trafik Araştırma Enstitüsü Başkanı İhsan Memiş, 22 Temmuz’da yapılacak milletvekilleri seçimi öncesinde kara yolu trafiğinin 4 kat artacağını belirterek, seçim bölgelerine gitmeye hazırlanan siyasilere trafik kurallarını hatırlattı.

İhsan Memiş, yaptığı yazılı açıklamada, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ölümlü trafik kazalarının ‘’diğer aylara göre en az iki kat arttığı’’ belirtilerek, milletvekili seçimine katılacak siyasi partilerin de 81 il ve 4 bine yakın ilçe ve beldede partilerin miting yapacağı kaydedildi.

Açıklamada, siyasî partilerin şehirler arası yolların yanı sıra yerleşim merkezlerinde de konvoy oluşturacağı ifade edilerek, ulaşım ağında otoyol ve bölünmüş yol kısmının çok az olduğu, ayrıca bölünmüş yol yapımında da ‘’mıcır riskinin’’ bulunduğu hatırlatıldı.

Siyasî partilerin genel merkezlerinin sorumluları, il ve ilçe başkanlarının da uyarıldığı açıklamada, şu önerilerde bulunuldu:

*‘’Havanın sıcak olması nedeniyle uzun yollarda mutlaka en geç üç saatte bir mola verilmeli. Araç kullananlar ve makam araçlarında bulunanlar emniyet kemeri takmalı.

*Mitinge giden yetkililer kesinlikle hız kurallarına uymalı ve sürat yapmamalı ve yaptırmamalı. Bunun yerine miting yerine (erişim noktalarına) zamanında ulaşmak için daha erken bir saatte yola çıkmalı.

*Siyasi parti konvoyları devlet kara yollarında öne geçme yarışında bulunmamalı, çift sıra yaparak karşıdan gelen araçlara geçiş yollarını kapatmamalı. Akşam saat 20.00 den sonra klakson çalarak toplumu rahatsız etmemeli.

*Siyasi parti konvoyları şehirler arası yollarda yakın takip yapmamalı. Konvoydaki araçlardan bir tanesinin ani fren yapması halinde arkadaki araçların zincirlemeli kaza yapmaları kaçınılmazdır.

*Havanın çok sıcak olması nedeniyle araçlarda bulunan insanlar araçlardan sarkmamalı veya araçların kapasitesinin üzerinde yolcu alarak olası bir trafik kazasında daha fazla can ve mal kayıplarını önlemeli.

*Partiler karşılama ve uğurlama törenlerinde şehirlerin giriş ve çıkış trafiklerini kapatmamalı veya ters yönden araç kullanılmamalı.’’

/ ANKARA

02.06.2007


 

ANAVATAN'ın son kongresi

ANAVATAN Partisi’nin, bugün yapılacak 9. Olağan Büyük Kongresinde partinin Demokrat Parti’ye (DP) katılma kararı alınacak.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun 5 Mayıs’ta kamuoyuna açıkladıkları, iki partinin DP çatısı altında birleşerek seçimlere girmelerini öngören protokol doğrultusunda DYP’nin ismini DP olarak değiştirmesinin ardından ikinci adım ANAVATAN Partisi kongresinde atılacak. ASKİ Spor Salonu’nda bugün gerçekleştirilecek 9. Olağan Büyük Kongrede, ANAVATAN’ın DP’ye katılım kararı alınacak.

Kongrede gündem değişikliği yapılarak DP’ye katılım önergesi oylanacak ve partinin 24 yıllık siyasî hayatına son verilmiş olacak.

/ ANKARA

02.06.2007


 

Referandum Kanunu Mecliste

AKP, referandum süresinin 120 günden 45 güne düşürülmesini öngören kanun değişikliğini Meclis Başkanlığı’na sundu. 22 Temmuz’da halkın önüne iki sandık gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Gelecek şekilde ayarlanır” dedi.

AKP Meclis Grup Toplantısı öncesi soruları cevaplandıran Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, referandum süresinin 120 günden 45 güne düşürülmesini öngören kanun değişikliğinin Anayasa Komisyonu’na geldiğini ve komisyonda beklediğini söyledi. Sürenin 40 veya 45 güne inebileceğini ifade eden Kuzu, “40 olmazsa 45 olur. . Maksat yetiştirmekse. Bir formül bulunur” dedi. “22 Temmuz’da halkın önüne iki sandık konulacak diyordu Başbakan” denilmesi üzerine Kuzu, “Gelecek şekilde ayarlanır. Bakalım komisyonda nasıl bir tartışma çıkar?” diye konuştu.

Anayasa paketi yeniden Köşk'te

Bu arada Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, bir kez daha görüşülmek üzere TBMM'ye iade ettiği ve önceki gün Anayasa Komisyonu ile Genel Kurulda değişiklik yapılmadan aynen kabul edilen kanun, dün cumhurbaşkanlığına sunuldu.

/ ANKARA

02.06.2007


 

Şırnak'ta hain pusu: 6 yaralı

Şırnak’ın Uludere ilçesinde terör örgütü PKK tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu 6 asker yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Andaç köyü yakınlarında terör örgütü PKK mensuplarınca yola döşenen mayının patlaması sonucu 6 asker yaralandı. Helikopterle Şırnak Asker Hastanesine götürülen yaralılar, tedavi altına alındı. Bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.

/ ŞIRNAK

02.06.2007


 

Korsana 19 yıl istendi

Diyarbakır-İstanbul seferini yapan Pegasus Havayolları’na ait yolcu uçağını kaçıran hava korsanı Mehmet Gökşingöl’ün, ‘’ulaşım araçlarının kaçırılması’’, ‘’hürriyeti tahdit ve çalışma ve iş güvenliğinin ihlali’’ ve ‘’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’ suçlarından 6 aydan 19 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtıtığı davanın iddianamesinde, Gökşingöl’ün, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 109. maddesinde düzenlenen ‘’kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’’, 223/3-4. maddelerinde düzenlenen ‘’ulaşım araçlarının kaçırılması’’, 117. maddesinde düzenlenen ‘’hürriyeti tahdit ve çalışma ve iş güvenliğinin ihlali’’ suçlarından 6 aydan 19 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.

/ ANKARA

02.06.2007


 

İlköğretim okullarında kayıtlar başladı

İlköğretim okullarına kayıtlar dün başladı. Bütün okullarda internet üzerinden yapılacak kayıtlarda; öğrenci velilerinin okul müdürlüklerine müracaat etmeleri gerekiyor. Velilerden kayıt sırasında hiçbir şekilde zorla bağış istenemeyecek.

Veliler, okul müdürlüklerine doğrudan müracaat ederek e-okul sisteminde aday kayıt bölümüne geçici kayıt yaptıracak. Velilerin, nüfus cüzdanını yanında bulundurmaları gerekecek. İlgili genelgeye göre; şehit, malül ve muharip gazi çocuklarının talepleri halinde istedikleri okula kayıtları yapılacak. Okulun kontenjanının dolmaması halinde, kardeşlerin aynı okulda birleştirilmesi, anasınıfını okuduğu okulda devam edebilmesi ve çalışan anne ve babanın işyerlerinin bulunduğu alanın dahil edildiği okula kayıt yaptırma talepleri değerlendirilecek. Türkiye genelinde bütün ilköğretim okullarına kayıtlar, e-okul sistemi üzerinden yapılacak. Öğrenci velilerinden kayıt sırasında hiçbir şekilde bağış istenemeyecek.

/ ANKARA

02.06.2007


 

Polis hayatın içinde

Polisin vatandaşın arasına girmesini sağlayamak amacıyla Türkiye genelinde uygulanacak olan “Güven Timleri” ve “Yıldırım Ekipleri” projesi İstanbul’da uygulamaya başlandı.

Halkın arasına simitçi, kurye, boyacı, işportacı, çöpçü ya da çiçekçi olarak karışacak olan Güven Timleri’nin, yankesicilik, hırsızlık ve kapkaç gibi asayiş olaylarında çok etkili olmaları bekleniyor. Proje, İçişleri Bakanı Osman Güneş tarafından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde törenle başlatıldı. Konuşmaların ardından Bakan Güneş, Emniyet Genel Müdürü Köksal, Vali Güler ve Emniyet Müdürü Cerrah birlikte kurdele keserek, yeni katılan “Güven Timleri”nin çalışmaları hakkında bilgi aldı. Güven Timleri içindeki çiçekçi kılığındaki polisler protokole çiçek verdi. Asayiş Şube Müdürlüğü ve İlçe Emniyet Müdürlükleri bünyesinde görev yapacak olan Güven Timleri ve Yıldırım Ekipleri, sokakta halkın arasına karışarak, simitçi, çöpçü, gazozcu, çiçek satıcısı, seyyar satıcı kılıklarında istihbarat toplayacak. Meydana gelen suçları en yakın Yıldırım ekibine bildirecek.

/ İSTANBUL

02.06.2007


 

Savaşımız sağlık için

Atatürk Üniversitesi’nin 50. Yıl Kutlamaları kapsamında düzenlenen ‘Tıbbın Arkasındaki Savaş Teknolojisi’ adlı konferansa katılan Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Savaşlarda kullanılan teknolojik aletleri tıbba uyarladığımızda insanlık sağlıkta büyük bir yol kat edecektir.” diye konuştu.

Prof. Dr. Sönmez, savaşlardan örnekler vererek sunumuna şu şekilde devam etti; “Savaşların ortaya çıkardığı salgın hastalıklar, yaralanmalar ve ölümler, tıbbı mecburen gelişime zorlamıştır. Meselâ I. Dünya Savaşı’nda protez cerrahi, Kore Savaşı’nda damar cerrahisi, Vietnam ve Körfez Savaşı’nda ise yanık konularında tıp bir hayli ilerleme kaydetmiştir. Gönül isterdi ki tıp gelişimini barışçıl bir ortamda gerçekleştirsin ancak dönemin olayları her alanda olduğu gibi tıp ilmini de savaşa yöneltmiştir.” Savaşta kullanılan teknolojik aletlerin, tıp ilmine de ilham kaynağı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sönmez konuyu şu şekilde açıkladı; “Nokta atışı yapmak için kullanılan lazerli silâhlar, tıpta göz ve akciğer ameliyatlarında, karanlıkta millerce ötedeki cisimleri tesbit etmek için kullanılan savaş radarları ise tıpta anjiyo operasyonlarında ve ultrason görüntülemede kullanılıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, görünen o ki insanlığı sefalete ve kaosa sürükleyen ağır sanayi savaş aletleri, tıp ilminde insanlığın huzuru ve sağlığı için kullanılabiliyor. Hayalet uçak olarak bilinen Amerikan yapımı savaş makinesinin 1 saatlik uçuşunda, 3 adet tam donanımlı hastane yapımı için gerekli olacak kadar para harcanıyor, bu durum dünyada barıştan ve sağlıktan çok savaşa ve kaosa ne kadar yatırım yapıldığını gösteriyor.”

/ ERZURUM

02.06.2007


 

11 bin öğrenciye sağlık taraması

Ümraniye Belediyesi başlattığı ‘Sağlık Taraması’ hizmeti ile 11 bin çocuğu sağlık kontrolünden geçirdi. Belediyenin hedefi Ümraniye’de bulunan 51 ilköğretim okulundaki 80 binden fazla öğrencinin tamamına bu hizmeti ulaştırmak.

Geçtiğimiz Şubat ayından başlayarak ilçede bulunan bütün ilköğretim okullarındaki öğrencileri sağlık taramasından geçirmeyi hedefleyen Ümraniye Belediyesi, bugüne kadar 11 binin üzerinde çocuğa sağlık kontrolü yaptırdı. İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nün de katkıları ile gerçekleştirilen hizmetle, belediyeye ait 2 adet gezici sağlık aracı ile bu okullardaki öğrenciler tek tek sağlık kontrolünden geçiriliyor. Sağlık kontrolünde ‘Genel Muayene’, ‘Ağız ve Diş Sağlığı’ ile ‘Göz Sağlığı’ alanlarında muayeneler yapılıyor.

Sağlık taraması hizmetinin önemli bir sosyal belediyecilik hizmeti olduğunu vurgulayan Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, başlattıkları bu uygulamayla önemli bir eksiği doldurduklarını belirtti. Başkan Can şunları söyledi: ‘Bu hizmeti sosyal belediyecilik anlayışının bir gereği olarak görüyoruz. Vatandaşlarımızın maddî imkânları sınırlı. Sadece kendi sağlık sorunlarını değil, çocuklarının sağlık sorunlarıyla da yeterince ilgilenemiyorlar. Biz de belediye olarak ilçemizde bulunan bütün ilköğretim okullarındaki öğrencilerimizi sağlık kontrolünden geçirerek bu konudaki eksiği doldurmaya çalıştık. Bu hizmetle hem çocuklarımızın sağlığı konusunda bir girişimde bulunmuş hem de velilerimize bu konuda katkıda bulunmuş olduk. Şu ana kadar 11 bini aşkın çocuğumuzu sağlık kontrolünden geçirdik. Hedefimiz ilçemizdeki 51 ilköğretim okulunda okuyan 80 binden fazla öğrencimizin tamamının bu hizmetten faydalanmasını sağlamak.’

Yeni Asya / İSTANBUL

02.06.2007


 

Sigara içen hamilelerde bebek ölümleri 5 kat fazla

Niğde İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Yılmaz, sigara içen hamile kadınlarda bebek ölümlerinin 5 kat arttığını söyledi.

Nikotinin güçlü bağımlılık yapıcı bir madde olması sebebiyle, sigarayı bırakmak isteyenlerin kısa bir süre sonra tekrar kendilerini sigara içerken bulduklarını ifade eden Dr. Mustafa Yılmaz, bu alışkanlıkla birlikte bilinen 45 hastalığın daha vücuttaki yerini aldığını belirtti.

Yaşayan herkesin, ölümlere sebep olan sigaranın tehlikesinden kurtulmak zorunda olduğunun altını çizen Dr. Yılmaz, “Sigara içen ya da sigara dumanından pasif etkilenenler büyük risk altındadır. Gebelik sırasında sigara kullanımı, gebelik boyunca kanamalara, düşük riskine ve erken doğum gibi birçok komplikasyonlara yol açar. Anne karnında gelişme geriliğine ve bebeğin doğum ağırlığının düşük olmasına neden olur. Anne sigara içtiği ya da sigara dumanına maruz kaldığı zaman anne karnında ve doğduktan hemen sonra çocuk ölümleri daha yüksek oranda görülmektedir. Sigara içen gebelerde ani bebek ölümü sendromu sigara içmeyen gebelere oranla 5 kat daha fazladır” dedi.

/ NİĞDE

02.06.2007


 

151 hacıya bir sağlık personeli

Diyanet İşleri Başkanlığı, hacca 659 sağlık personeli götürmeye hazırlanıyor. Başkanlık hacıların sağılık durumlarını sürekli kontrol altında tutabilmek ve herhangi bir soruna acil müdahale edebilmek için hacca görtüreceği sağlık personelini belirlemek için çalışma başlattı.

Planlandığı gibi gerçekleşirse bu sene hacda yaklaşık 151 hacıya bir sağlık personeli düşecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, 2007 yılı hac organizasyonunda görev almak isteyen sağlık personelinin 8 Haziran günü mesai saati bitimine kadar www.diyanet.gov.tr adresindeki başvuru formunu doldurarak Hac Dairesi Başkanlığı’na başvurmaları gerekiyor.

Başkanlık hacca götürülecek sağlık ekibinde 14 dahiliye, 11 göğüs hastalıkları, 7 kardiyoloji, 1 anestezi, 9 acil uzmanı, 7 genel cerrahi, 7 ortopedi, 7 nöroloji, 4 psikiyatri, 4 üroloji, 4 cildiye, 4 göz, 7 KBB, 4 kadın doğum, 4 intaniye, 12 aile hekimi, 4 radyoloji, 7 diş hekimi ve 150 pratisyen olmak üzere toplam 267 doktor, 146 ebe veya hemşire, 66 sağlık memuru, 44 erkek 34 bayan olmak üzere toplam 78 yardımcı sağlık personeli (hastabakıcı), 26 laboratuar teknisyeni, 20 EKG tekniker veya teknisyeni, 8 eczacı, 11 eczacı kalfası, 7 tıbbî cihaz teknisyeni, 7 anestezi teknisyeni, 2 ameliyathane teknisyeni, 11 röntgen teknisyeni, 6 diş teknisyeninin ve 4 sterilizasyon teknisyeni olmak üzere topla 659 sağlık personeli bulundurmayı planlıyor. Ek kontenjanlarla yaklaşık 100 bin hacının gittiği Mekke’de böylece 151 hacıya bir sağlık personeli düşecek.

Başkanlık, görevlendirilmesi uygun görülen personelin, kurumlarından muvafakatlarını isteyecek. Görevlendirilmesi yapılanlara, Başkanlıkça uygun görülecek hac malzemeleri verilecek.

/ ANKARA

02.06.2007


 

İkinci tüp tünelde rötar

Asya ile Avrupa’yı denizin altından bağlayacak lastik tekerlekli araçların geçebileceği yeni tüp tünel projesinin ihalesi, firmaların jeoteknik çalışmaları nedeniyle 2 ay ertelendi.

Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Demiryolları, Limanlar, Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğünün (DLH) yürüttüğü projenin inşaat ihalesinde, 12 Haziran 2007 tarihinde tekliflerin alınacağı duyurulmuştu.

Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda firmanın ortak girişimler halinde ilgi gösterdiği ihalede, bazı firmalar Ulaştırma Bakanlığına altyapı çalışmalarını tamamlayamadıklarını bildirdi. Bakanlık, üniversiteler ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünün zemin etüt çalışmalarına ilave olarak yeni tüp tünelin güzergahında yapılacak jeoteknik çalışmaların ihaleye kadar tamamlanamayacağını gerekçe gösteren firmaların erteleme talebini makul buldu.

Proje, Avrupa yakasında Florya-Sirkeci Sahil Yolu’nun (Kennedy Caddesi) Kazlıçeşme mevkinden başlayarak, Anadolu tarafında Ankara Devlet Yolu’nun Göztepe Kavşağı mevkinde bitecek. Boğaz’ın altından geçen tünelli bölüm iki katlı ve ikişer şeritli olacak. Sadece hafif araçların geçiş yapabileceği tüneli ağır vasıtalar kullanamayacak ve tünelin uzunluğu toplam 5.4 kilometre olacak.

İHALE AĞUSTOS AYINA KALDI

Proje teklifinde bulunacak firmaların jeoteknik çalışmaları tamamlamaları gerektiği için 12 Haziran 2007 tarihinde yapılacağı duyurulan ihale, 13 Ağustos 2007 tarihine ertelendi. Ulaştırma Bakanlığı, firmaların talepleri doğrultusunda ertelenen ihalede, jeoteknik çalışmaların bitirilmesiyle daha rekabetçi bir ihalenin gerçekleştirilebileceğini öngörüyor. İstanbul Boğazı’nda demiryolu tüneline ek olarak yapılacak lastik tekerlekli araçların kullanacağı kara yolu tünelinde yıl sonunda ilk kazmanın vurulması planlanmıştı. Ancak ihale sürecindeki gecikmeden dolayı, projenin inşaatının yılın başına kaydırılması ihtimali ortaya çıktı.

/ ANKARA

02.06.2007


 

Mucitler hırsızlara karşı

Bursa’da bir grup lise öğrencisi tarafından geliştirilen, çelik kapılara takılan ve uzaktan kumandayla çalıştırılan ‘’Mandalmatik’’ sayesinde evlerin artık hırsızlara karşı daha güvenli olacağı iddia edildi.

Bursa Demirtaşpaşa Teknik, Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri Ali Dindar, Emir Güngör ve Mehmet Yılmaz ‘’Mandalmatik’’ takılan kapıların, hırsızlar tarafından açılmasının mümkün olmadığını savunuyor. Öğrencilerden Ali Dindar, yaptığı açıklamada, projelerini arkadaşlarıyla birlikte katıldıkları bir konferanstan yola çıkarak geliştirdiklerini söyledi. En güvenli kapı sistemleri olarak bilinen çelik kapıların bile hırsızlar tarafından kolaylıkla açılabildiğini ifade eden Dindar, şunları söyledi: ‘’Biz de buradan yola çıkarak kapı mandallarının uzaktan kumandayla dışarıdan kilitlenebilmesini sağlayan bir sistem geliştirdik.’’

Projenin danışman öğretmeni Galip Yalçın da sistemin kullanıma sunulması için kapı üreten firmalarla görüşmelerinin sürdüğünü belirterek, bundan sonraki amaçlarının bu projenin patentini alarak yurt içi ve yurt dışında kullanıma sunmak olduğunu söyledi.

/ BURSA

02.06.2007


 

Acil Servis'e eğitim

Hastane ve 112 acil servislerinde görevli hekimler, zehirlenmelerde yeni yaklaşımlar konusunda eğitiliyor.

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı Zehir Araştırmaları Müdürlüğü Ulusal Zehir Danışma Merkezi (UZEM) tarafından düzenlenen seminerde, bütün illerden devlet hastaneleri ile 112 acil servislerinde görevli yaklaşık 100 hekime ‘’Toksikolojik İlkeler ve Acil Tedavi Yaklaşımları’’ konulu eğitim verildi. Seminere katılan hekimlerin toksikoloji ve zehirlenmeler konusundaki bilgileri tazelenip güncellenirken, UZEM’in işlevleriyle ilgili görüş alış verişinde bulunmaları sağlandı. Acil servis hekimleri, aynı zamanda tıp ve eczacılık fakültelerinden öğretim üyeleriyle daha önce bu konuda eğitim alarak sertifikalandırılmış UZEM elemanlarından da ders aldılar.

Bu dersler sırasında seminere katılan hekimlere gebelikte ve çocukluk çağında zehirlenmeler; boğucu gaz, bitki, mantar, gıda, alkol ve karbonmonoksit zehirlenmeleri; böcek ve yılan sokmaları gibi konularda son gelişmelerle ilgili bilgiler verildi.

/ ANKARA

02.06.2007


 

İstanbul'dan Çanakkale'ye gemi seferi

İstanbul, İzmir ve Bodrum seferleri yapan ‘’Samsun’’ ve ‘’Ankara’’ gemileriyle gelecek yıl Çanakkale-İstanbul arasında yolcu ve otomobil taşınması planlanıyor.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Çanakkale İl Temsilcisi Hanifi Araz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Denizcilik İşletmeleri’ne ait ‘’Samsun’’ ve ‘’Ankara’’ gemilerinin özelleştirmeden sonra Deniz Ticaret Odası önderliğinde oda mensupları ve TÜRSAB’dan oluşan bir konsorsiyum tarafından satın alınıp, aynı konsorsiyum tarafından kurulan Deniz Cruise and Ferry Lines adlı şirket tarafından işletildiğini söyledi.

Gemilerin çok ciddî bir bakım çalışmasının ardından günün şartlarında hizmet verecek konforlu şekilde hazırlandığını belirten Araz, gemilerin geçen yıl İstanbul-İzmir seferlerinde başarılı bir sezon geçirdikten sonra, bu yılda İstanbul-Bodrum güzergahında sefer yaptıklarını belirtti.

Araz, çabalarına rağmen gemilerin gerek zaman gerekse maliyetlerdeki artış sebebiyle şimdilik şehre uğramasının mümkün olmadığını bildirdi.

Çanakkale'nin en önemli problemini çözeceğiz

Gelecek yıl Mart ayında başlamak üzere Nisan ve Mayıs aylarını da kapsayan bir dönemde gemilerle İstanbul- Çanakkale arasında sefer düzenlenmesinin planlandığını anlatan Araz, ‘’Bu seferler başladığında, Çanakkale’nin çok önemli bir sorununu çözmüş olacağız. Gemilerin İstanbul-Çanakkale arasında haftada 3 sefer yapması planlanıyor’’ dedi.

Bu seferlerin başlamasında TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’un çok büyük katkısı olacağını ifade eden Araz, seferler sayesinde Çanakkale’ye alternatif yollarla ulaşımın sağlanacağını ve turizmin teşvik edileceğini kaydetti.

/ ÇANAKKALE

02.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004