Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Her şeyde hayır görmek

“Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. Bazen de sevdiğiniz bir şey sizin için şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara Sûresi, 216.)

Şöyle geçmişe doğru bir bakıp bugüne kadar yaşadıklarınızı kısaca gözden geçirecek olursanız, uzun yıllara sığan olayların aslında dakikaları aşmadığını görürsünüz. Bir zamanlar çok önemli olduğunu düşündüğünüz, kimi zaman heyecanla, kimi zaman endişeyle, kimi zaman da merakla beklediğiniz bütün olaylar sizin için artık birer hatıra olmuştur. Tüm bunlardan dünyevî anlamda geriye kalan sadece hafızanızdaki birkaç hatıradır. Ancak bütün bu zaman dilimi içerisinde sarf etmiş olduğunuz her söz, göstermiş olduğunuz her tavır, aklınızdan geçirdiğiniz her düşünce, Allah (cc) katında sizin adınıza saklanmış durumdadır.

Allah’ın hayatınız üzerindeki mutlak hâkimiyetini ve hikmetli yaratışını fark ederek ömrünüzü geçirirseniz, karşınıza çıkan tüm olayları hayra yorup, Allah’ın tüm kaderinizi en hayırlı şekilde yarattığının şuuruna varırsınız.

Allah’a iman eden bir insan zahiren terslik veya hata gibi görünen bir olayla karşılaştığında, aslında bunun kendisi için mutlaka en hayırlısı olduğunu bilmelidir. Aksilik, terslik gibi görünen olayları ise ancak ibret gözüyle görüp ders alır.

Ne var ki, insan kimi zaman aceleci yapısı sebebiyle karşılaştığı olaydaki hayrı hemen görmek isteyebilir. Eğer bunu o an için göremezse, kendisinin zararına olacak şeylerde ısrarcı ve inatçı bir tavır sergileyebilir. Kur’ân’da insanın bu aceleci yönü şöyle bildirilmiştir.

“İnsan hayır için nasıl duâ ediyorsa, şer için de öylece duâ eder. Çünkü insan pek acelecidir.” (İsra Sûresi, 11.)

Genellikle insanlar hayatları boyunca karşı karşıya kaldıkları inişler ve çıkışlar karşısında farklı tepkiler verebilirler. Olaylar arzuladıkları şekilde geliştiği ve menfaatlerine bir zarar gelmediği sürece olumlu tepkiler verir, ancak beklenmedik gelişmelerle karşılaştıklarında hemen isyan eden bir tavır içerisine girerler. Olayların sonuçlarına göre bu isyankâr tavırları daha da şiddetlenir.

Günümüz toplumunda insanlar sürekli olarak gelecekleri için planlar yaparlar ve bu planlarının her zaman kendi tasarladıkları şekilde gelişmesini beklerler. Bu yüzden de ani gelen bir hastalık veya beklenmedik bir kaza ile karşılaştıklarında bir anda bütün hayatları alt üst olur. Çünkü kendi yaptıkları planlar içinde hastalık veya kaza gibi olaya hiç yer vermemişlerdir. Bu yüzden, böyle bir durum oluştuğunda hemen isyankâr tutum içine girerler. “Niye benim başıma böyle bir olay geldi?” gibi kader gerçeğine son derece ters davranış gösterirler. Bu mantıkla hareket eden insanlar için bir hastalık veya kaza anında tevekkül etmek ya da karşılaştıkları olaya hayır gözüyle bakmak mümkün değildir.

Kader gerçeğini kavrayamamış olan bu insanlar, başlarına gelen bir hastalığın sebebi olarak yalnızca virüsleri veya mikropları görürler. Yine aynı şekilde bir trafik kazası geçirdiklerinde, bunun tek sebebinin kötü araba kullanan bir insan olduğunu zannederler. Hâlbuki gerçek böyle değildir. Hastalığa sebep olan her mikroorganizma veya insana zarar veren her araç, her insan Allah’ın sebep olarak yarattığı varlıklardır. Ve bu varlıkların hiçbiri başıboş değildir; bütünü ancak ve ancak Allah’ın kontrolü ile hareket etmektedirler. Çünkü kader bir bütün olarak yaratılır. Ve sonsuz kudret sahibi Allah’a teslim olan, O’nun sonsuz ilmine ve rahmetine güvenip dayanan insan için hastalık da, kaza da, musibet de sonu hayırla bitecek geçici imtihanlardır.

Önemli olan, Allah’a iman eden, O’nun yaratmış olduğu kadere teslim olan insanların bu tür zorluk ve hastalık anlarında gösterecekleri güzel ahlâktır. Hastalıklar ve kazalar, mü’minlerin sabırlarını ve ahlâklarının güzelliğini gösterebilecekleri bir dönem ve Allah’a yakınlaşmak için çok önemli imtihan ve fırsattır. Allah Kur’an’da zorluklar karşısında gösterilecek sabrın önemini bir Kur’ân âyetinde şöyle belirtir: “Her nefis ölümü tadıcıdır. Sizi denemek için, hayırla da şerle de imtihan ederiz. Sonunda ise Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya Sûresi, 35.)

Oysa ki, hastalık insana âciz olduğunu ve Allah’a muhtaç olduğunu hatırlatır. Hastalıkla birlikte sağlıklı olmanın, Allah’ın bir lütfu ve nimeti olduğu daha iyi anlaşılır. İnsan ciddî bir hastalıkta dünyanın geçiciliğini, ölümü ve ahireti daha çok düşünür hâle gelebilir. İnsanın Allah’a olan duâsı ve yakınlığı artar. Allah’tan gelen hayır ve hikmetin kesintisiz devam ettiğini bilir. Bu hakikati kavramak dünyada mü’min için büyük bir nimettir. (Bizim Aile, Haziran 2007)

Nuran YELKENCİ

11.06.2007


Açıklamayı açıklayan açıklama

8 Haziran tarihli Genelkurmay Basın açıklamasını ne yazık ki, yine tv izlemediğim bir zamanda ve biraz gecikerek öğrendim. İlk hissiyatım “yine mi, yine ne oldu?” şeklindeydi. TV’ler açıklamayı İP Diyarbakır mitingi ile bağlı bir şekilde veriyordu. Açıklamanın son maddesinde geçen “kitlesel” ve “refleks” kelimeleri adeta “gözlerime bakın ne demek istediğimi anlarsınız” kabilinden.

Hem bu açıklamada, hem de tarihimize e-muhtıra olarak geçen açıklamada dört ortak nokta dikkati çekiyor.

*Adeta vereceği adresten emin olmadığından ilân ederek, “herkes hissesini alsın” deniyor. *Günün ilerlemiş saatlerinde yayınlanıyor. *En vurucu kelimeler son cümle veya paragrafta veriliyor. *Açıklamayı kaleme alan kişinin psikolojisi sıkıntılı görünüyor. İfadelerin gerisinde kendini yukarılara ve milleti er-altı rütbede gören bir anlayış görülüyor.

Açıklamanın yapılmasından hemen sonra siyasetini bu tür açıklamalara paralel dizayn edenlerden destek gelirken, anlaşılan o ki İP desteğinden rahatsız olunmuş. Fakat, İP’in özellikle 1980 darbesi sonrası siyasetini dikkatle incelenirse, aşırı devletçi, aşırı milliyetçi bir çizgiye yöneldiğini bu yönüyle MHP’yi ve CHP’yi geçtiğini görebiliriz. Bu sebeple kendi açıklamasına açıklama getirme ihtiyacında bulunan Genelkurmay bunu da oldukça hızlı bir refleks ile yaptı.

Bu açıklama millet üzerinden hükümete yansımalar yapmakla birlikte, adeta “benim kurumsal kimliğim hükümetin üzerinde ve ondan bağımsızdır” diyen bir tarz içeriyor. Ayrıca, halk ile doğrudan bir iletişim kurarak, kendisinin bir siyasî tink-tank gibi algılanmasına sebep olacak biçimde davranıyor.

“Açıklamayı açıklayan açıklama” İP için ise, ilk açıklama “kimin içindi ve amacı neydi?” Burada muhatap ağırlıklı olarak millet veya bu milletin batısında yaşayanların hedeflenmiş olabileceği gibi vahamet kurgu gözleniyor. Fırat’ın doğusunda yaşayanlar potansiyel tehlike olduğuna göre, bize düşen nedir? Doğrusunu isterseniz, birey olarak askerliğini yapmış ve vergisini ödeyen, kanun ve nizam dairesinde yaşamaya çalışan, demokratik hak ve hukukunu bilmek, kullanmak konusunda gayretli, milletine ve devletini seven bir kişiyim. Buradan kendime, durumdan vazife çıkarmak durumunda değilim. Bununla birlikte, paralel siyaset izlemeyi tercih edenler ne yapacaklar onu merak ediyorum.

Açıklamayı açıklayan açıklamada, “…teröre karşı toplumsal refleksimizi gösterme çağrısı belirli gruplara veya kesimlere mal edilemez. Bu çağrıda kastedilen; toplumsal tepkinin, kesinlikle şiddet içermeyen demokratik kurallar içerisinde gösterilmesidir” denilerek, kitlesel refleksin sınırları çizilmeye çalışmakla birlikte, kitlesel refleks talebinden vazgeçilmemektedir.

Bütün bunlarla birlikte tırmanan veya maşalar vasıtası ile tırmandırılan terör olaylarının Kuzey Irak’a bir harekât ile biteceği gibi hava yayılmak isteniyor. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanının seçilememiş olması, 22 Temmuz 2007 milletvekili seçimlerine çok kısa bir süre kalmış olması göz önüne alınırsa, yapılacak bir harekâtın seçimi nasıl etkileyeceği bir çok komplo teorisine açıktır. Zira, büyük sayılarla harekât yapıldığı sırada güney illerimizde seçim güvenliği nasıl sağlanabilecek?

İçte ve dışta sıkıştırılan hükümet bunlara boyun eğmemeli ve önce seçimin yapılmasını ve yeni meclisin oluşmasını sağlamalıdır.

Emin Talha KARAMUSA

11.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004