Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Bu defa da minarelerini yıktılar

Irak’ta başşehir Bağdat’ın kuzeyinde Samarra şehrindeki kutsal Askeriye Altın Kubbe Türbesinin geçen yılki facianın ardından dün sabah yeniden bombalanması üzerine Irak Şiilerinin lideri Mukteda Sadr, ‘’itidal çağrısı’’ yaptı.

Türbe-cami külliyesindeki minarelerin ikisinin birden yıkılması üzerine geçen yılki mezhepler arası çatışmaların tekrarını engellemeye çalışan Sadr, ‘’3 günlük yas’’ ilan ederek, ‘’birlik içinde terörden uzak durmalıyız’’ dedi.

Bu arada, Irak Başbakanı Nuri El Maliki, başşehir Bağdat’ta görüştüğü Amerikan ordusu komutanlarından Samarra için takviye istedi.

Şubat 2006’da faciaya sebep olan Askeriye türbesinin kubbesi çökmüş ve ertesi gün şehirde 140 kişi katledilmiş, ülke genelinde takip eden günlerde mezhepler arası çatışmalarda 34 bin 452 insan ölmüştü.

Askeriye Türbesi-Camisi, 60 komando ve 25 Irak polisince korunuyor.

BAĞDAT’TA SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI

Bu arada, Irak hükümeti, başşehir Bağdat’ta yerel saatle 15.00’ten itibaren süresiz olarak sokağa çıkma yasağı ilan etti. Başbakanlık bürosu tarafından yapılan açıklamada, Bağdat’ta saat 15.00’ten itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacağı bildirildi.

Bağdat’ın kuzeyinde Samarra şehrindeki Askeriye Altın Kubbe Türbesinin geçen yılki saldırının ardından dün sabah yeniden bombalanması sonucu iki minaresi de yıkılmıştı. Geçen yıl türbeye düzenlenen saldırının ardından Irak’ta iç savaş endişelerini artıran mezhep çatışmaları tırmanmıştı.

/ BAĞDAT

14.06.2007


 

Filistin'de kanlı iç savaş: 9 ölü

Gazze Şeridi’nde Hamas ile El Fetih arasındaki çatışmalar sürerken, El Fetih sözcüsü Mahir Mikdat’ın evinin önündeki çatışmada 9 kişi öldü.

Gazze şehir merkezinde korumalarıyla kaldığı ev önceki günden bu yana kuşatma altında olan El Mikdat’ın apartmanının önünde korumalar ile Hamas mensupları arasında dün sabah çatışma çıktı.

Mikdat’ın korumalarıyla evi saran İzzeddin El Kassam Tugayları üyeleri arasındaki çatışmalarda, Mikdat’ın korumalarından 6’sının hayatını kaybettiği öğrenildi.

Hamas tarafında ise İzzeddin El Kassam Tugaylarının Şeyh Rıdvan özel timlerinin sorumlusu İmad Ebu Kaduz’un da aralarında bulunduğu 3 kişi hayatını kaybetti.

Apartmanda Mikdat’ın dairesinin bulunduğu bölümün bomba ve roketlerle tahrip edildiği öğrenildi. Mahir Mikdat’ın ise evden ayrıldığı belirtiliyor. Öte yandan kuzeydeki Beyt Lahya’da silahlı ve maskeli kişilerin, bölgenin en büyük hastanesi Kemal Edwan’a ait, yaralı taşıyan bir ambulansı durdurup, içindekileri indirdikten sonra ambulansı götürdükleri bildirildi. Ayrıca hastanenin başka bir ambulansının da çalındığı, ancak aracın daha sonra geri getirildiği ifade edildi.

Çalınan ambulansların, “silahlı saldırılarda” kullanıldığı öne sürülüyor. Bu arada Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Filistin halkına hitap etmesi bekleniyor.

İÇ SAVAŞ ADIM ADIM HAZIRLANDI

Bu arada, Başyazısında Hamas ve El Fetih’in yaptığı yanlışları sıralayan Independent, ancak sorunun bu boyuta ulaşmasında dış dünyanın da sorumluluğu olduğunu vurguluyor. “ABD ve AB’nin Filistin yönetimine uyguladığı mali boykot, Filistin halkını çaresizliğe sürükledi. İşsizlik fırladı. Nüfusun üçte biri, hayatta kalabilmek için Birleşmiş Milletler’in (BM) gıda yardımına muhtaç. İsrail’in sınırı kapatması ve uyguladığı seyahat kısıtlamaları, bu umutsuzluk atmosferini daha da yoğunlaştırdı.”

/ GAZZE

14.06.2007


 

3 Amerikan askeri daha öldürüldü

ABD ordusu, Irak’ta 3 askerinin öldürüldüğünü bildirdi. Askerlerden birinin Pazartesi günü Bağdat’ın doğusunda yol kenarına konan bombanın patlamasıyla öldüğü kaydedildi.

Önceki gün de bir askerin yine yol kenarına yerleştirilen bombadan öldüğü, 2 askerin de yaralandığı ifade edildi. ABD ordusu, bir Amerikan deniz piyadesinin de önceki gün Anbar eyaletinde çatışmada öldüğünü bildirdi.

Bunlarla ABD’nin bu ay şimdiye kadar Irak’ta kaybettiği asker sayısı 31’e, 2003 senesindeki savaştan bu yana olan kayıpları da 3 bin 506’ya yükseldi.

/ BAĞDAT

14.06.2007


 

BM’den ABD’ye Filistin eleştirisi

Türk kamuoyunun, Genel Sekreter’in Kıbrıs özel temsilciliği görevinden tanıdığı Perulu diplomat Alvaro de Soto, görev süresinin dolması sebebiyle, üst düzey BM yetkililerine sunulmak üzere hazırladığı raporda, ABD’nin baskısı sebebiyle, kuruluşun Orta Doğu’daki çabalarının başarısızlığa uğradığını savundu.

Guardian, de Soto’nun eleştirilerini dört başlıkta topladı.

“Hamas’ın geçen yılki seçimleri kazanması ardından uygulamaya konan uluslar arası boykot, en hafif tabiriyle son derece dar görüşlü bir adımdı ve Filistin halkı için yıkıcı sonuçlar doğurdu.

İsrail, Filistinliler’i tamamen dışlayan bir siyaset yürüttü. Amerika, AB, Rusya ve BM’den oluşan Ortadoğu dörtlüsü, etkisini yitirdi. Filistinliler ise, İsrail’e yönelik saldırıları durdurma konusunda çok kötü bir sınav verdi.”

/ LONDRA

14.06.2007


 

İki Lübnan askeri öldürüldü

Lübnan’daki Filistin mülteci kampı Nehr El Bared’de orduyla Fethülislam militanları arasında devam eden çatışmalarda 2 Lübnanlı askerin öldüğü bildirildi.

Lübnan’daki Filistin mülteci kampı Nehr El Bared’de orduyla Fethülislam militanları arasında devam eden çatışmalarda 2 Lübnanlı askerin öldüğü bildirildi.

/ NEHR EL BARED

14.06.2007


 

Barak, yeniden İşçi Partisi Lideri

ilistin Dışişleri Bakanı Ziyad Ebu Amr, İsrail’de eski başbakan Ehud Barak’ın İşçi Partisi liderliğine seçilmesinin, Orta Doğu barışı için hayırlı olmasını diledi.

Tokyo’da bulunan Filistinli bakan, basın toplantısında, “İsrail hükümetini kimin yönettiği bizim için önemli değil. Filistinlilerin savaşa barışçı çözüm bulma konusunda İsrail’le müzakere azmimiz değişmez” dedi. Ebu Amr, “İsrail’de zirvedeki değişiklikler ne olursa olsun, bunların barış ve güvenliğe hizmet edeceğini umarız” diye konuştu. Barak’ın parti lideri seçilmesi, İşçi Partisi’nin büyük ortağı olduğu koalisyon hükümetinde büyük çaplı değişiklik sonucunu doğurabilir.

/ TOKYO

14.06.2007


 

Prens Harry da annesinin ölüm biçiminden şüpheli

İngiltere tahtının varislerinden Prens Harry, trafik kazasında kaybettiği annesi Prenses Diana’nın ölümü hakkındaki gerçeği kimsenin bilemeyeceğini söyledi.

ABD’de yayınlanan NBC kanalına demeç veren Prens Harry, annesinin ölümüyle ilgili olarak tünelde olanların hiçbir zaman bilinemeyeceğini, insanların bu olayla ilgili düşüncelerinin süreceğini kaydetti.

/ LOS ANGELES

14.06.2007


 

El Sabah'ın yayın yönetmenini kaçırdılar

Irak’ta resmi yayın organı El Sabah gazetesinin yayın yönetmeni Fileyh Vadi Mitcab’ın kaçırıldığı bildirildi.

Polis, başşehir Bağdat’ta bir araç konvoyundaki silahlı kişilerin oğluyla Sadr semtine giden Mitcab’ı kaçırdığını, Mitcab’ı alan kişilerin oğlu ve şoförünü serbest bıraktığını söyledi.

Mitcab, Irak’ta bu yıl kaçırılan sekizinci gazeteci oldu. Merkezi Paris’teki Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Irak’ta bu yıl işini yaparken ölen gazeteci sayısının 27 olduğunu bildirmişti.

Irak’ta, savaşın başladığı 2003 yılının Mart ayından beri ölen gazeteci ve yardımcı personelin sayısının ise 182 olduğu ve bu kişilerin çoğunun Iraklı olduğu bildiriliyor.

/ BAĞDAT

14.06.2007


 

Soydaşlar bağımsız liste oluşturuyor

Batı Trakya Türkleri, Yunanistan genel seçimlerine bağımsız listelerle girmeye hazırlanıyor. Batı Trakya’nın İskeçe kentinde yaşayan Türkler, iki dönemdir temsil edilemedikleri meclise girebilmek için bağımsız liste oluşturuyor.

İskeçe’de Bağımsız Liste’nin öncülüğünde, bağımsız adayların belirlenmesi için bir toplantı düzenlendi. Toplantıya İskeçe eski milletvekilleri, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, belediye başkanları, İl Meclisi üyeleri, Belediye Meclisi üyeleri ve sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda Türk katıldı. Gazeteci Bilal Budur’un tüm bağımsız adaylar adına yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, seçimlerin önemine ilişkin konuşmalarla devam etti. Toplantıda yapılan konuşmalarda Batı Trakya Türkleri’nin en kısa zamanda organize olup mecliste temsil edilmesinin önemine işaret edildi. Toplantıda söz alan İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, “Bizim her şeyden önce birbirimize sahip çıkmamız gerekiyor” dedi. Batı Trakya Türkleri için büyük önem taşıyan bu tür toplantıların önümüzdeki haftalarda da tekrarlanacağı ifade edildi.

/ İSKEÇE

14.06.2007


 

NATO savunma bakanları toplanıyor

NATO üyesi 26 ülkenin savunma bakanlarının ilkbahar dönemi olağan toplantısı, bugün Brüksel’de başlayacak.

Türkiye’nin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül tarafından temsil edileceği toplantılar iki gün sürecek. Bakanlar, bugün sabah Kuzey Atlantik Konseyi düzeyinde bir araya gelerek ittifakın dönüşüm projelerini ve çeşitli operasyonlara ilişkin raporları ele alacak.

Avrupa Konvansiyonel Kuvvet İndirimi Anlaşması (AKKA) ve ABD’nin önerdiği füze savunması konuları açısından önem taşıyan NATO-Rusya Konseyi de bugün toplanacak. NATO üyesi ve ittifakla işbirliği yapan ülkelerin toplam 49 bakanını bir araya getiren Avrupa Atlantik Ortaklık Konseyinde ise bu işbirliğine ilişkin çeşitli temel dosyalar ele alınacak. Savunma bakanlarının toplantıları, cuma günkü Nükleer Planlama Grubuyla devam edecek.

/ BRÜKSEL

14.06.2007


 

“Yahudiler ‘soykırımı’ suistimal ediyor”

Yahudi soykırımının, Yahudi çevrelerince tazminat elde edebilmek ve İsrail’in Filistinlilere baskısını örtmek için suiistimal edildiğini savunan ünlü akademisyenin ABD üniversitesine yaptığı “tenure” başvurusunun reddedilmesi tartışmalara sebep oldu.

Yahudi soykırımının, Yahudi çevrelerince tazminat elde edebilmek ve İsrail’in Filistinlilere baskısını örtmek için suiistimal edildiğini savunan ünlü akademisyenin ABD üniversitesine yaptığı “tenure” başvurusunun reddedilmesi tartışmalara sebep oldu. Holokost Endüstrisi adlı kitabıyla tanınan ünlü akademisyen Norman Finkelstein’in, kendisinin de ders verdiği ülkenin en önemli Katolik eğitim kurumlarından biri olan DePaul Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi Fakültesine yaptığı “tenure” başvurusunun reddedilmesi, üniversite çevrelerinde “akademik özgürlük” tartışması başlattı.

ABD Üniversitelerinin siyaset bilimi alanında en tartışmalı isimlerinden biri olan Norman Finkelstein, bazı Yahudi çevrelerin Yahudi Soykırımı’nı tazminat elde edebilmek ve İsrail’in Filistinlilere yaptığı baskıyı örtmek için suiistimal ettiğini ileri sürüyor. Kendisi de Holokost’tan sağ kurtulmayı başarmış bir Yahudi’nin oğlu olan Finkelstein, yakın zamanda yayınlanan “Beyond Chutzpah: On the Misuse of Anti-Semitism and the Abuse of History” adlı kitabıyla ve ABD’de İsrail’i en yüksek tonda savunan akademisyenlerden biri olan Harvard Hukuk Profesörü Alan Dershowitz’in İsrail’i savunmak amacıyla yazdığı “The Case of Israel” adlı kitabındaki bilgilerin çoğunun sahte ve düzmece olduğunu çeşitli belge ve bilgilerle ortaya koyunca bazı Yahudi çevrelerin boy hedefi haline gelmişti.

Ülkenin en önemli Katolik eğitim kurumlarından biri olan DePaul Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi Fakültesinde ders veren Finkelstein’ın, fakülteye “tenure” için başvurmasından sonra, başta Alan Dershowitz olmak üzere birçok Yahudi çevre, başvurunun reddi için kampanya başlatmıştı. Yetkili kurulun aylar süren iç tartışmaları sonucunda başvuru 3’e karşı 4 oyla reddedildi.

Akademik çalışmalarının ve diğer tüm şartlarının başvurunun kabulü için yeterli olduğunu belirten Finkelstein, kurulun kararının, “akademik” olmaktan çok, akademik özgürlüğü yaralayacak “politik” bir karar olduğunu savundu. Kararın, finansal açıdan kendini zora sokmak istemeyen üniversite açısından “rasyonel” olduğunu kabul ettiğini belirten Finkelstein, “Ancak, inandıklarımı söylememe kimse mani olamayacak” dedi.

Karardan duyduğu memnuniyeti dile getiren Profesör Dershowitz ise, “Doğru olanı buydu” diye konuştu. 1988 yılında Princeton Üniversitesinde doktorasını tamamlayan Finkelstein, 2001 yılından beri DePaul Üniversitesinde politik teori dersi veriyordu. Üniversitenin kararından sonra New York’a yerleşeceğini açıklayan Finkelstein, “Öğretmenlik benim için vazgeçilmez. Ancak bir kere kara listeye girince bir daha beni herhangi bir sınıftan içeri sokabilecek üniversite olur mu bilemem” diye konuştu.

Tenure nedir?

Amerika’da ‘Tenure’ tasdiki, Amerikan Üniversite sisteminde, akademik faaliyetin tasdik edilerek, iş ve akademik güvenlik sağlaması açısından akademik kariyerin en kritik aşaması kabul ediliyor. Genellikle doktorayı takip eden 6-7 yıl sonunda yetkili akademik jürinin onayıyla ulaşılan bu mesleki konum, akademisyene üniversitenin kadrolu elemanı olma imkanı vererek işini kaybetme korkusunu yok ettiği için, akademik özgürlüğün de teminat altına alındığı aşama olarak görülüyor.

14.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004