Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Hesaplaşma anayasası olmayacak

Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, sivil anayasa çalışmalarıyla ilgili olarak, “Anayasalar hesaplaşmak için değil demokrasi zeminini genişletmek ve özgürlükleri derinleştirmek için yapılır” dedi.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ değerlendirmeleriyle ilgili İyimaya, şu anda anayasa değişiklik çalışmalarında benimsedikleri yöntemin doğru olduğunu ifade etti.

İyimaya, AKP Komisyonunun temel amacının toplumun taleplerini ve milletin yüzyıllara uzanacak ihtiyaçlarını karşılayacak bir model arayışı olduğunu belirterek şunları söyledi:

“AKP’nin oluşturacağı taslak, toplumsal değerlendirmeye, toplumsal tenkide ve toplumsal karşı taleplere elbette sunulacaktır. TBMM’deki teklifleştirme ve inşa süreci, her biri kurucu iktidar yetkisi ile donatılmış partilerin katkı ve ortak çalışmalarına amadedir. Anayasa yapım tekniği ve başlangıç taslaklarını, kamuoyuna kapalı olarak oluşturma yöntemi, bilinmeyen ve uygulanmamış bir yöntem değildir. Anayasalar hesaplaşmak için değil demokrasi zeminini genişletmek ve özgürlükleri derinleştirmek için yapılır.”

“MİLLETE SUNULACAK”

İyimaya, anayasa taslağını kamuoyuna sunacakları saydamlık döneminde, TÜSİAD’dan katılımcı görüşlerini beklediklerini belirtti. İyimaya, “Bu anayasa, toplumun yahut kurucu iktidarın kendisi olan milletin tercihine sunulacaktır. Seçkinci yaklaşımların yönteme katabileceği birşey yoktur” dedi.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Sözler eyleme dönüşmeli

Ankara’daki AB Büyükelçilikleri, yeni hükümet programına ilişkin inceleme ve değerlendirmeleri tamamladı. Hükümet programının çok spesifik olmamakla birlikte AB ve AB sürecine geniş referans yapılması olumlu bulundu. Üst düzey bir AB diplomatı da taahhüt edilen reformlar ile ilgili olarak da “Şimdi sözler, eyleme dönüşmeli. Artık Çankaya bahanesi yok” ifadesini kullandı.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan yeni hükümet programı, dikkatle inceleyen Ankara’daki AB büyükelçiliklerinin çoğu, çalışmalarını tamamladı. Programa ilişkin görüş ve değerlendirmelerini aktaran üst düzey bir AB diplomatı, şu noktalara vurgu yaptı:

*Hükümet programı, seçim programına göre, AB’yi ve AB sürecine daha çok gönderme yapıyor. Geniş bir referans yapılıyor. Bu olumludur.

*Programın bir çok unsurlarında AB çerçevesinden ölçü ve kılavuz olarak söz ediliyor. Önceki hükümet tarafından belirlenen ve 200 civarında yasa çıkarılması veya değiştirilmesini öngören “Yol Haritası”na net bir referans yapılıyor.

*“Sivil Anayasa” konusunda Kopenhag kriterleri kılavuz olarak kabul ediliyor.

*Programın çok spesifik değil, bazı alanlarda muğlaklık var. Ancak bu hükümet, başka bir partinin, şimdiye kadar muhalefette olan bir partinin hükümeti değil, önceki hükümetin devamı olduğu için tutum ve politikaları biliniyor. Önceki dönemde tamamlanmayan çok işler var. Bu nedenle kaldıkları yerden devam etmeleri gerekir.

*Hükümetin kişi başına gelirin 10 bin dolara çıkartılması veya “Sivil Anayasa” gibi programın spesifik hedeflerinin gerçekleşmesinde ilerleme sağlanıp sağlanmadığı kolayca çek edilebilecek.

“SİVİL ANAYASA İÇİN ULUSAL

KONSENSÜS LAZIM”

Hükümetin yeni dönemindeki başlıca hedeflerinden birini oluşturan “Sivil Anayasa” projesi, AB çevrelerinde olumlu karşılanıyor. Ancak, bu konudaki tartışmaları yakından izleyen AB diplomatları, “Anayasalara gelince, bir anayasa empoze edilemez. En iyisi, anayasa konusunda ulusal bir konsensüs sağlanmasıdır. Yeni anayasayı hazırlama süreci çok sağlıklı bir biçimde yürütülmeli” dediler.

AB büyükelçiliklerinin, yeni anayasa konusunda yapılan çalışmalar konusunda pek bir bilgisine sahip olmadıkları belirtilmekle birlikte yine de hükümeti cesaretlendirdiği ifade ediliyor.

ÇANKAYA KÖŞKÜ BAHANESİ ARTIK YOK

Öte yandan, yeni hükümetin, programını uygulama kararlığını göstermesinin öneminin vurgulandığı AB çevrelerinde yapılan değerlendirmelerde önceki hükümet döneminde reformların gecikmesi konusunda “Çankaya Köşkü” faktörünün öne sürüldüğü hatırlatılarak, artık bu faktörün ortadan kalktığına dikkat çekiliyor.

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesi ile hükümetin, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in karşı çıkması nedeniyle geciken bazı reformların ise hızlı gerçekleştirme imkanına kavuştuğuna dikkat çekilen üst düzey AB diplomatı, “Şimdi sözler, eyleme dönüşmeli. Artık Çankaya bahanesi yok” şeklinde konuştu.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Çiçek: Türkiye ödevini yapacak

Almanya’nın birleşmesinin 17. yıl dönümü dolayısıyla Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğinde verilen resepsiyonda konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye’nin AB ile ilişkiler açısından üzerine düşeni yerine getirme azminde olduğunu, bu sürecin farklı gerekçelerle belirli ülkelerin tutsağı olmasına izin verilmemesi gerektiğini kaydetti.

Almanya’nın birleşmesinin 17. yıl dönümü Almanya’nın Ankara Büyükelçiliğinde verilen ve çok sayıda dâvetlinin katıldığı bir resepsiyonla kutladı.

Büyükelçiliğin bahçesinde düzenlenen resepsiyona Türk hükümetini temsilen katılan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek yaptığı konuşmada, Türkiye-Almanya ilişkilerinin 800 yıl gibi uzun bir geçmişe dayandığını hatırlattı.

Çiçek, iki ülke arasındaki bu tarihi derinliğin yanı sıra ilişkilerin siyasi, ekonomik ve diğer açılardan çok yönlü ilerlediğini söyleyerek, Avrupa kıtasının yaşadığı 2 büyük dünya savaşı ve diğer pek çok savaş göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye ve Almanya arasında çok uzun yıllar barış ortamı bulunmasının Avrupa siyasetinde kayda değer bir gelişme olduğunu bildirdi.

İki ülkenin geçmişte olduğu gibi şimdi de Doğu ile Batı arasında önemli bir köprü olduğuna dikkat çeken Çiçek, 1894 yılında inşa edilmeye başlanan Berlin-Bağdat demiryolunun bu çerçevede çok önemli olduğunu, çünkü bu yolun Doğu ile Batıyı birbirine yakınlaştırarak, Türkiye’nin kalkınmasına katkı sağladığını kaydetti.

Türkiye’nin AB perspektifinin güçlü olmasının Avrupa’da yaşayan yabancıların entegrasyonu için rahat bir ortam oluşturduğuna işaret eden Çiçek, entegrasyon meselesinin tüm Avrupa’da ana gündem maddesi olduğunu ve Türkiye’nin de Almanya’da yaşayan vatandaşlarının entegrasyonunu çok yönlü çabalarla desteklediğini kaydetti. Cemil Çiçek konuşmasında Türkiye’deki istikrar ortamının yabancı yatırımların miktarı ve sayısının artmasında önemli rol oynadığını belirterek, Alman yatırımcıların Türkiye’de yaptıkları yatırımlardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

BÜYÜKELÇİ CUNTZ

Resepsiyonun ev sahibi Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz ise yaptığı konuşmada Türkiye’nin Almanya’nın birliğine verdiği destekten dolayı minnettar olduklarını söyleyerek, Alman hükümetinin AB dönem başkanlığını yürüttüğü sırada Türkiye için güvenilir bir ortak olduğunu kanıtladığını kaydetti. Almanya’nın dönem başkanlığı sırasında 3 müzakere başlığının daha açılmasının mümkün olduğunu anımsatan Cuntz, yeni hükümete başarılar dileyerek Avrupa yolundaki reformların azimli ve cesur bir şekilde devam etmesi temennisinde bulundu.

Alman hükümeti olarak Türkiye’ye bu konuda destek vermeye devam edeceklerini belirten Cuntz, Türkiye’nin, Almanya ve Avrupa’nın önemli ve büyüyen stratejik ortağı olduğunu bildirdi.

/ ANKARA

09.09.2007


 

D’Alema: Beklentimiz, reformların devam etmesi

İtalya Dışişleri Bakanı Massimo D’Alema, “Yeni Türk hükümetinden beklentimiz reformlara devam etmesidir” diye konuştu. D’Alema ayrıca, “Türkiye’nin 2013 yılında AB üyesi olması hedefinde sapma görüyor musunuz” sorusuna da, “Bu zamana saygı gösterilmeli” cevabını verdi.

AB Dönem Başkanı olan Portekiz’in kuzeyindeki Viana do Castelo kentinde düzenlenen AB dışişleri bakanları gayri resmi toplantısına katılan Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’deki seçim sürecinin Türkiye’de birinci sınıf demokrasi olduğunu gösterdiğini belirtti.

Toplantılar süresince ikili temaslarda bulunan Bakan Babacan, İtalya Dışişleri Bakanı Massimo D’Alema ile yaklaşık yarım saat süren bir görüşme yaptı.

Görüşmeden sonra iki bakan kendilerine yöneltilen soruları cevaplarken, Babacan, Türkiye’de yapılan genel seçimler ve Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olarak, “Seçim süreci önemli bir demokrasi testi oldu. Türkiye’de birinci sınıf demokrasi olduğu seçim sürecinde görüldü. Gerçek demokrasi ve özgürlükler içinde bir seçim süreci geçirildi” dedi.

Babacan, Türkiye’nin AB’ye giriş süreciyle ilgili olarak da, “Müzakere sürecimiz devam ediyor. Fasıllar teker teker açılıyor, ilerlemelere devam ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Massimo D’Alema da “Yeni Türk hükümetinden beklentimiz reformlara devam etmesidir” diye konuştu. D’Alema ayrıca, “Türkiye’nin 2013 yılında AB üyesi olması hedefinde sapma görüyor musunuz” sorusuna da, “Bu zamana saygı gösterilmeli” cevabını verdi.

/ VİANA DO CASTELO

09.09.2007


 

Rehn: Müzakere süreci masada

AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Avrupa Komisyonun, Türkiye’nin AB üyeliği müzakerelerinin devamı konusunda, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy tarafından talep edilen, AB’nin geleceğinin tartışılacağı “akil adamlar komitesinin’’ kurulmasıyla ilgili olarak Perşembe günü toplanacağını söyledi.

Rehn AFP’ye yaptığı açıklamada, 13 Eylül’de Avrupa Komisyonunun seminerinde söz konusu komitenin tartışılacağını belirterek, ‘’bu konudaki görüşmelerin AB başkentlerinde zaten başladığını’’ kaydetti. Olli Rehn, Fransa’nın daha fazla görüşme gerektiren bazı şartlar sunmasına rağmen Türkiye’nin müzakere sürecinin devam etmesine hazır olmasının önemli olduğunu kaydetti.

Sarkozy, geçen ay yaptığı açıklamada, yıl sonuna kadar AB’nin geleceği konusunda bir akil adamlar komitesi kurulması şartıyla Türkiye’yle katılım müzakerelerinin devamına engel olmayacağını söylemişti.

/ VİANA DO CASTELO

09.09.2007


 

Fırat: Taleplere açığız

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, “sivil Anayasa” taslağını 3-4 ay boyunca toplumun bütün kesimlerinde tartışmaya açacaklarını belirterek, “Özgürlükleri artırıcı, demokrasiyi geliştirici her talebe açık olacağız” dedi.

Fırat, AKP Gaziantep İl Teşkilâtını ziyaretinde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin modern, demokratik, özgürlükçü, sivil bir Anayasasının hayata geçirilmesinin en önemli hedeflerinden birisi olduğunu vurguladı. Fırat, şunları kaydetti:

“Sivillerin yazmış olduğu Anayasa sivil bir Anayasa mıdır? Biz ondan önce başka sıfatları da söylüyoruz. Bu sıfatlar nedir; odağa bireyi alan, onu özgür kılan, onu hürriyetlerinin kısıtlanmasını çok zor şartlar altına getiren, özgürlüğü kısıtlamanın çok istisnai hale getirildiği bir demokratik hukuk devleti içerisinde oluşmasını sağlayacak bir Anayasayı anladığımızı söylüyoruz.” “Bu yolda yapacağımız çalışmalar tabii ki AK Parti’nin bir Anayasası olmayacaktır” diyen Fırat, “Özgürlükleri artırıcı demokrasiyi geliştirici her talebe açık olacağız. O talepleri de o Anayasanın içine koyduktan sonra Meclise teklif olarak sunacağız. Şu anda Mecliste 549 milletvekili var. 549 milletvekilinin kabul oyuyla geçse dahi o Anayasayı milletin tasdikine sunacağız. Çünkü, bu Anayasanın bu millete ait olduğunun yine milletin kendi oyuyla tasdiki ve onun özümsenmesi gerektiği kanısıyla böyle bir yöntemi uygulayacağız” diye konuştu.

Fırat, çıkacak olan taslağın 1961 Anayasanın önünde olan bir taslak olacağını söyledi.

/ GAZİANTEP

09.09.2007


 

Gül’ün ikinci dâveti ‘siviller’e

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devlet erkânı ve yabancı misyon temsilcilerine verdiği ilk resepsiyonun ardından sivil toplum örgütleri, iş dünyası, basın temsilcilerini Çankaya Köşk’ünde kabul etti.

Yaklaşık 500 davetlinin çağrıldığı merasime iş dünyasını temsilen TÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, gibi isimler katıldı.

Gazetelerin üst düzey yönetici ve yazarlarının da iştirak ettiği davete gazetemizi temsilen Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz ile Ankara Temsilcimiz Mehmet Kara katıldı.

“ŞEFFAF ANAYASA YAPILMALI”

Resepsiyonda Cumhurbaşkanı Gül, basın mensuplarının sorularını da cevapladı. Sivil anayasa hazırlıklarının ve Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin kısıtlanacağının hatırlatılması üzerine Gül, “Bundan rahatsız olmam” karşılığını verdi. Cumhurbaşkanlığı makamının icraat değil, temsil makamı olduğunu dile getiren Gül, geniş katılımlı, şeffaf ve Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir anayasa yapılmasını istedi. Gül, “Benim için önemli olan, bu çalışmaya pozitif katkıda bulunmaktır” diye konuştu. İzmir Expo 2015 gibi, BM Güvenlik Konseyi’ne daimi üyelik gibi büyük projeleri takip edeceğini bildiren Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yarın yapacağı ziyarete ilişkin sorulara da, “Normal şeyler. Daha önce kararlaştırılmıştı” cevabını verdi.

Bu arada, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resmi kabulüne ‘’Cumhuriyet mitinglerini düzenleyen derneklerin çağrılmadığı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı’’ bildirildi.

Yeni Asya / ANKARA

09.09.2007


 

Eker: En önemli projemiz sivil Anayasa

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 60. hükümet olarak en önemli projelerinin, sivil ve özgürlükçü Anayasa’yı hayata geçirmek olduğunu söyledi.

Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’in Ankara Dedeman Otelinde yapılan 11. Olağan Genel Kuruluna katılan Eker, burada yaptığı konuşmada, 60. hükümet olarak yeni dönemde en önemli projelerinin sivil ve özgürlükçü bir Anayasa’yı hayata geçirmek olduğunu vurgulayan Eker, ‘’Bu, milletimizin eriştiği demokratik olgunluğu göstermesi bakımından son derece önemlidir. Anayasa değişikliğini en kısa zamanda tamamlayacağız inşallah’’ dedi.

Bakan Eker, sivil Anayasa’nın tamamlanmasının ardından iş ve işveren ilişkileriyle ilgili yeni düzenlemelerin yapılacağını da belirtti.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Minikler okul yolunda

Türkiye genelinde ilköğretim 1. sınıfa kayıt yaptıran yaklaşık 900 bin öğrenci ve 750 bin anaokulu öğrencisi yarın “uyum sağlamak” için okula başlıyor.

İlköğretim 1. sınıf öğrencileri ile anaokulu öğrencileri dışında diğer öğrenciler ise 2007-2008 eğitim öğretim yılı için 17 Eylülde ders başı yapacak. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ankara Vali Yardımcısı Mehmet Kurdoğlu, Ankara’daki okulların temizlik ve bakımları, fizikî standartları noktasındabütün hazırlıkları tamamladıklarını belirtti.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Tek kartlı sisteme geçiliyor

Nüfus cüzdanı, SSK, Bağkur ve vergi kartları bundan böyle kredi kartı şeklinde tek bir kartta toplanıyor. Pilot uygulama ise Düzce’den başlatılıyor.

59. hükümet döneminde başlatılan Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi’nin (MERNİS) son aşaması olan vatandaşlık kartı (tek kart) projesiyle pembe-mavi nüfus cüzdanlarının yerini kredi kartı görünümünde yeniden tasarlanan ve üzerinde sadece TC Vatandaşlık Numarası ve fotoğraf bulunan kartlar alacak. Diğer tüm bilgiler ise kartın içinde yer alacak. Çok sayıda kart taşıma dönemini kapatarak kamuda bütün kapıları tek başına açacak olan kartın pilot uygulaması önümüzdeki günlerde Düzce’de sağlık ve sosyal güvenlik alanında başlatılacak.

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü koordinasyonunda yürütülen proje kapsamında yeni vatandaşlık kartları, TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü tarafından tasarlanacak. Üzerinde sadece fotoğraf ve kimlik numarası bulunması beklenen tek kartta, diğer nüfus bilgileri ise karta işlenecek.

TÜBİTAK, vatandaşlık kartlarını yüksek güvenlik özellikleriyle donatacak. Tamamen milli yazılımla görsel olarak dizayn edilecek vatandaşlık kartlarının boyutları küçük olacak, kredi kartına benzeyecek, çipli olacak. Ancak kartta şifre uygulaması bulunmayacak. Kartın güvenliği, parmak izi sistemiyle sağlanacak. İçerisinde kişinin parmak izini barındıracak yeni kartlar, taklit edilemeyecek ve başkası tarafından kullanılamayacak. Böylelikle, vatandaşın nüfus cüzdanını kaybettiğinde yaşadığı mağduriyetlerin de önüne geçilmiş olacak.

/ İSTANBUL

09.09.2007


 

Başbakanlık Müsteşarlığına Efkan Ala getirildi

Başbakanlık Müsteşarlığı’na Diyarbakır Valisi Efkan Ala’nın atanmasına dair karar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlandı.

Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanan atama kararlarına göre Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı’na da Seyfullah Hacımüftüoğlu getirildi. Öte yandan, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı Kars Bölge Müdürü Settar Kaya başka bir göreve atanmak üzere görevinden alınırken, yerine APK Uzmanı Mehmet Tolon atandı. Bayburt İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahri Akbulut ile Tokat İl Kültür ve Turizm Müdürü Abdurrahman Akyüz başka bir göreve atanmak üzere görevlerinden alındılar. Akbulut’un yerine Hüseyin Günaydın, Akyüz’ün yerine de Hüsnü Küçükarslan getirildi.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Muhalifler, Baykal’a karşı yürüdüler

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül taraftarları, “Parola 999” sloganıyla bugün Ankara CHP Genel Merkez binası önünde düzenleyecekleri eylem öncesi İstiklal Caddesi’nde yürüyerek Deniz Baykal’ı istifaya davet etti.

Bazı Avrupa Parlementosu eski ve yeni milletvekillerinin de destek verdiği yürüyüşte, Sarıgül yandaşları üzerlerinde “Baykal gitme vaktin geldi” yazılı şemsiyeler açtıkları gözlendi. Yaklaşık 200 kişilik grup, basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı.

/ İSTANBUL

09.09.2007


 

Demiryollarına 20 katrilyon kaynak

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, hükümetleri döneminde demiryollarına 6 katrilyon lira kaynak aktarıldığını belirterek, bu rakamın 20 katrilyon liraya kadar yükseleceğini söyledi.

Bakan Yıldırım, Demiryol-İş Sendikasının 8. Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, demiryollarının son 60 yıl içinde yaşadığı sorunlar, uğradığı ihmallerin toplumun kanayan yarası haline geldiğine işaret ederek, demiryollarının son 60 yılda adeta kaderine terk edildiğini ve tek çivi çakılmadığını ifade etti. Hükümetleri döneminde demiryollarına 6 katrilyon lira kaynak ayrıldığını söyleyen Yıldırım, şöyle devam etti: ‘’Bu 20 katrilyon liraya çıkacaktır. Bunun müjdesini veriyorum. 22 Temmuz seçimlerinde halkın tekrar huzur, güven ve istikrardan yana verdiği güçlü destekle beraber demiryolları başta olmak üzere karayolları, hava yolları ve denizlerimizde bu ülkeyi muasırlaştırma yolundaki temel projelerin yapımına devam edeceğiz.”

/ ANKARA

09.09.2007


 

Namaz düşmanlığı ile bir yere varılmaz

Namaz Gönüllüleri Platformu sözcülerinden Abdullah Yıldız, namaz için oluşturdukları bu platformda farklı cemaatlerden, meşreplerden insanların bir araya geldiğine dikkat çekerek, “Namazda birlik ruhunu yakaladık elhamdülillah” dedi.

Namaz Gönüllüleri Platformu’nu oluşturan, katkıda bulunan çok sayıda yazar, akademisyen, san'atçı, platformun istişare toplantısında bir araya geldi. Namazın Müslümanlar için öneminin ve platformun çalışmalarının hatırlandığı toplantıda, son zamanlarda bazı yayın organlarında görülen namaza karşı olumsuz muhtevalı haberler de eleştirildi.

Ensar Vakfı merkezinde gerçekleştirilen Namaz Gönüllüleri Platformu istişare toplantısı İhsan Atasoy’un okuduğu Kur’ân âyetleriyle başladı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Namaz Gönüllüleri Platformu Sözcüsü Abdullah Yıldız, namazın mü’minler için vesile-i rahmet, vesile-i vahdet olduğuna dikkat çekerek sözlerine başladı. “‘Namaz için otobüs durduruluyor’, ‘Devlet lisesinde toplu namaz’, ‘kebapçıda namaz, metroda namaz’ yaygaralarının koparıldığı son günlerde, ‘Bir kulu namaz kılmaktan alıkoymaya kalkışan kişiyi / zihniyeti gördün mü/ düşündün mü?’ ayetini daha iyi kavrıyoruz” diyen Yıldız, bugün de namazla insanlar arasında engeller konulmaya çalışıldığını ifade etti.

Namaz Gönüllüleri Platformu çatısı altında Nisan 2006’dan bu yana yapılan çeşitli faaliyetleri de anlatan Yıldız, “Farklı mekteplerden, meşreplerden hocalarımızın, ‘namaz için namaz’ ilkesini gözeterek, farklı frekanslara sahip olsalar da, ayetleri, hadisleri, sahabe örnekliğini önceleyerek ortak bir dil ve harmoni oluşturmalarının Rabbimizin rahmetine vesile olduğuna inanıyoruz. Böylece, namazla bir ilki yaşatarak, ‘namazda birlik’ lütfettiği için Rabbimize hamdediyoruz” şeklinde konuştu. Yıldız, bir yılda 1 milyon 500 bin Namazla Diriliş kitapçığın dağıtıldığı, 60 il, 90 ilçede konferansların gerçekleştirildiğini de aktardığı konuşmasında imece usulü çalışıldığının altını çizdi.

50 DERECEDE 4 SAAT NAMAZ KONUŞULDU

Namaz Gönüllüleri Platformu’nun Türkiye’nin farklı yerlerinde gerçekleştirdiği konferanslardan örnekler veren Yazar Cemil Tokpınar da, “24 Haziran’da İzmir’de 50 derece sıcaklıktaki salonu 3 bin kişi doldurmuştu ve orada 4 saat namaz konuşuldu. İnsanlarımız namaz açlığını tatmin etmek için koşturuyorlar” dedi. Tokpınar, sözkonusu namaz seferberliği sonrasında 300 bin insanın ilk defa namaza başladığı haberini aldıklarını da dile getirdi.

Hekimoğlu İsmail, İhsan Atasoy, Abdurrahman Dilipak, Metin Karabaşoğlu, Faruk Çakır, Yusuf Kaplan, İsmail Mutlu Mehmet Akça gibi farklı kesimden yazar, sanatçı, akademisyenin de bulunduğu toplantı katılımcıların tavsiye konuşmalarıyla devam etti.

Reyhan Özkahraman (Avukat)

Bursa Mustafakemalpaşa’da yaşıyorum. Annemin vefatından sonra birşeyler yapma ihtiyacı duydum ve internette Namaz Gönüllüleri Platformu ile tanıştım. Ardından Abdullah Yıldız Beyle tanışarak platforma katıldım. İlçemizde de bir toplantı düzenledik. Bu konuda hep birlikte çalışmamız gerekiyor.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

09.09.2007


 

Kur’ân okumada gururumuz Araklı’dan

Araklı ilçesinde Kur’ân Kursu öğrencisi olan Hafife Öztürk, Türkiye şampiyonu olduktan sonra Ürdün’de gerçekleştirilen Dünya Bayanlar Arası Kurân Okuma Yarışması’nda 6. oldu.

Türkiye’yi temsilen yarışmaya katılan Öztürk, 31 ülkenin yarışmacıları arasında 6. olmanın sevincini yaşadığını belirtti. Başarısının çok zor şartlar altında eğitim alarak gerçekleştiğini anlatan Öztürk, “Aileme ve hocalarıma çok şey borçluyum” dedi. Araklı Müftüsü İlyas Öztel de, “Bu kızımız Türkiye’nin gururu olmuştur. Bayındırlık Bakanı Faruk Özakın’ın tahsis ettiği prefabrik deprem evlerinden gelen bu başarı bütün Türkiye’ye örnek olmalıdır” dedi. Öztel, 9 Eylül 2007 günü Araklı’da yapılacak Türkiye Bayanlar Arası Kur’ân Okuma Finali’nde Kur’ân sevgisi olan herkesi beklediklerini de belirtti.

Yeni Asya / TRABZON

09.09.2007


 

Uzmanlar Ramazan uyarıları

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Günhan Erdem, Ramazan ayınında günlerin uzun olması sebebiyle beslenme biçiminin normalden farklılık göstermemesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Erdem, yanlış beslenmenin, Ramazan ayı sonunda ciddî sağlık sorunlarına sebep olabileceğini belirtti.

Erdem, Ramazan ayının her yıl yaz aylarına biraz daha yaklaşması sebebiyle uzun günlere rastladığına, uzun süren açlığın ise iştahı ve doyma eşiğini artırdığı; bu sebeple çok fazla yemek yiyen insanların dengesiz beslenmeye bağlı olarak bazı sağlık sorunları yaşayabileceğine işaret etti. Prof. Dr. Erdem, sahurda tok tutacak ve bazı besinlerin eksikliğine gerek bırakmayacak şekilde beslenilmesi gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Erdem, ramazanda tuz, yağ ve protein muhtevası yüksek olan besinlerin susuzluğu körükleyeceğini, bunun için yağ ve tuzdan uzak tutulmuş, protein miktarı daha az, karbonhidrata daha fazla dayalı bir diyet gerektiğini ifade ederek, ‘’Yemekler, tuzsuz ve yağsız pişirilmelidir. Çünkü tuz tansiyonu yükseltecektir. Yağlı yiyecekleri sindirmek için de safra tuzlarına ihtiyaç duyulacaktır. Onun için ramazan ayındaki beslenmenin yağdan ve tuzdan arındırılmasında fayda var’’ dedi.

“SAHURA MUTLAKA KALKILMASI GEREKİYOR”

Prof. Dr. Erdem, ramazanda sahura mutlaka kalkılması gerektiğini bildirdi.

Sahura kalkmadan oruç tutanlarda aç kalma süresi daha da artacağı için metabolizmanın hızı ve kan şekerinin düşeceğine işaret eden Prof. Dr. Erdem, ‘’Bu sebeple ramazanda iftar vaktiyle sahur arasında küçük porsiyonlarla sıklıkla beslenilmeli ve azar azar su içilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde baş ağrısı, halsizlik gibi sağlık sorunları ortaya çıkabilir’’ diye konuştu.

09.09.2007


 

İstanbul'da bodrum katlarını su bastı

İstanbul’da gece yarısına doğru başlayan sağanak yağış kısa sürmesine rağmen etkili oldu. Bazı ev ve işyerlerinin bodrum katını su basarken yağmur sebebiyle trafik kazaları taşandı.

Gece yarısına doğru aniden bastıran sağanak yağmur bazı bölgelerde çok kısa sürmesine rağmen ev ve işyerlerinde su baskınlarına sebep oldu. Zeytinburnu’nda bazı binaların bodrum katları sular altında kalırken itfaiye ekipleri, pompa yardımıyla biriken suyu tahliye etti. Fatih’te park halindeki bir beton mikseri yağmurun ardından çöken yola gömüldü. Mikserin sol tekerlekleri çöken yola gömülünce araç yan yattı.

/ İSTANBUL

09.09.2007


 

Göçebe gittiler, yerleştiler

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki evlerinde 3 ay kalan, 9 ayı ise Çukurova’daki tarım arazilerinde çalışarak geçiren ailelerin, çadırlarını sağlamlaştırarak yılın 12 ayı yörede kaldıkları gözleniyor.

Çukurova’nın özellikle Karataş ve bu ilçenin Tuzla beldesinde yoğunlaşan göçebe tarım işçilerinden memleketlerine dönmeyenlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Yüzlerce göçebe ailenin sıra çadırlar kurarak barındıkları yörede, kış öncesi sökülmeyen çadır sayısının artması, bu yıl da yaklaşan sezon sonu öncesi çok sayıda ailenin memleketlerine dönmeme yolunda aldıkları karar, Karataş ilçesindeki mevcut köylere tamamı çadır yeni köylerin eklenmesine sebep oluyor.

Tarım işçileri geliş gidiş masrafları, ekonomik sıkıntılar sebebiyle kışın az da olsa devam eden tarım faaliyetlerinde çalışmanın dışında çocuklarının eğitim sorunları ve iklim değişikliği ile ortaya çıkan sağlık sorunlarının kendilerini yılın 12 ayı Çukurova’da kalmaya zorladığını ifade ediyorlar. Tarım işçilerinin bu tasarrufu hayat tarzlarına da yansıyor. Saman, kamış ile naylondan yapılan çadırlar, duvarları sağlamlaştırılıp, yavaş yavaş konut görünümü kazandırılıyor. Daha modern görüntüye kavuşan çadırlarda, elektrik kullanma, uydu anten ve beyaz eşyalar kullanıldığı görülüyor.

SU SORUN, AMA

Suyu olmadığı için çadırlardaki en büyük sorunu bulaşık ve çamaşır yıkama oluşturuyor. Su sorun olsa da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Uluslararası Çalışma Teşkilâtı (ILO) ile yürüttüğü proje ve Sağlık Müdürlüğü ekiplerinin rutin denetimleri ile yörede yapılan yaygın çalışmaların ardından temizlik kurallarına azamî dikkat gösterildiği görülüyor.

Yerleşik hayat ‘’çadır köylerde’’ koyun, keçi, tavşan, tavuk, arı gibi evcil hayvan yetiştiriciliğini de arttırıyor. Aileler, tarlalardan elde ettikleri geliri, bu hayvanlar sayesinde çoğaltma imkânı buluyor. Bazı genç kızlar ise tarla dönüşü evde yapma çiçek yaparak aile bütçesine katkıda bulunuyor.

/ KARATAŞ

09.09.2007


 

Kaçak açılan su kuyuları Tuz Gölü’nü tehdit ediyor

Konya Kapalı Havzası’nda sayısı 50 bine ulaşan yer altı su kuyularından aşırı su çekilmesi sebebiyle Tuz Gölü’nün kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu bildirildi.

Tuz Gölü’ne basın gezisi düzenleyen WWF-Türkiye’nin Su Kaynakları Programı Alan Koordinatörü Çağrı Deniz Eryılmaz, Türkiye’de son 40 yılda 1 milyon 300 bin hektar sulak alanın ekolojik ve ekonomik işlevini yitirdiğini bildirerek, ‘’Ülkemizdeki 26 su havzasından biri olan Konya Kapalı Havzası, aşırı su kullanımından en fazla etkilenen havza. Burada bulunan 50 bin yer altı su kuyusunun 26 bini kaçak. Aşırı su kullanımı sebebiyle havzada her yıl su seviyesi 2-3 metre düşüyor. Küresel ısınmaya bağlı olarak ülkemizde 2025 yılında yağışların yüzde 25 azalması bekleniyor. Konya Havzası’nda ise hali hazırda yağışlar yüzde 40 ile 60 oranında azalmıştır’’dedi.

Alanı 260 bin hektar olan Tuz Gölü’nün de sulak alanının 130 bin hektara düştüğünü vurgulayan Eryılmaz, gölün 40 yılda yüzde 50 küçüldüğünü belirtti. Beslendiği yüzey suları tükenen Tuz Gölü’nün kaynağının sadece yeraltı suları olduğunu ifade eden Eryılmaz, şöyle konuştu: ‘’Konya Kapalı Havzası’nda sayısı 50 bine ulaşan yeraltı su kuyularından aşırı su çekilmesi sebebiyle, Tuz Gölü kuruma tehlikesiyle karşı karşıyadır. 26 bin kaçak kuyunun bulunduğu havzada, bilinçsiz ve aşırı su kullanımı var. Türkiye’nin en sığ gölü olan Tuz gölü, tarımsal, endüstriyel ve kentsel faaliyetler nedeniyle kirlenme ve kuruma gibi ciddî sorunlarla karşı karşıyadır.’’

/ KONYA

09.09.2007


 

İskenderun’da bin kişilik iftar çadırı

Hatay’a bağlı İskenderun Belediyesi Ramazan ayı müddetince bin kişilik iftar çadırı kuruyor. Ulucami Caddesi eski bit pazarı yerinde kurulacak olan iftar çadırı, maddî durumu elverişli olmayan vatandaşların faydalanmaları için hizmet verecek.

İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan, mübarek Ramazan ayında maddî durumu iyi olmayan, iftara yetişemeyen halkın orucunu açmasını sağlamak için bin kişilik iftar çadırı kurduklarını söyledi. Başkan Aslan, Ramazan ayında ekonomik durumu yerinde olan bütün hayırsever vatandaşlara da çağrıda bulunarak, “11 ayın sultanı, mükafatını yalnız Allah’ın vereceği rahmet ve bereket Ay’ı Ramazan-ı Şerife kavuşmanın sonsuz manevi mutluluğunu ve huzurunu hep birlikte idrak edeceğiz. Bizlere bu güzel hazzı tattıran Allahımıza şükrediyor, bu günlerin yüce milletimize, İslâm Âlemine sevgili hemşerilerimize hidayet, bereket ve hayırlar getirmesini diliyoruz. Bizler de İskenderun Belediyesi olarak Ramazan çadırı kurmayı ve fakirin karnını doyurmayı düşünüyoruz.” dedi.

/ HATAY

09.09.2007


 

Meslekler teknolojiye karşı direnemiyor

Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de teknolojinin gelişmesi bilgisayar ağırlıklı mesleklerde artışa yol açtı, özellikle el becerilerine dayalı mesleklerde gerilemeye sebep oldu.

DİYARBAKIR

Diyarbakır Esnaf ve san’atkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, şehir merkezinde internet kafe sayısında ciddî bir artış olduğunu söyledi. Teknolojik gelişmelerle birlikte bilgisayar satışları ve onarımı gibi meslek dallarının oluştuğunu belirten Ebedinoğlu, “Buna bağlı olarak kentte Diyarbakır İnternet Kafe Odası kuruldu. Üye sayısındaki azalma nedeniyle ise Bakırcılar Odası kapandı” dedi.

Özellikle el san’atlarının teknolojik gelişmelerden olumsuz etkilendiğini vurgulayan Ebedinoğlu, beden gücüyle yapılan işlerde yeni makinelerin devreye girmesiyle insan gücünün azaldığını, bunun da çırak ve kalfa yetiştiriciliğini etkilediğini belirtti.

SİİRT

Siirt Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (SESOB) Başkanı Rıfat Ayyıldız, yaklaşık 70-80 yıl önce Siirt’te faaliyet gösteren mesleklerin bugün değiştiğini belirtti. Eskiden ‘Savak’ adı verilen ham bez dokumacılığı yapılan mesleklerin olduğunu, şimdi ise bu mesleklerin kaybolduğunu ifade eden Ayyıldız, “Bunların kendilerine has bir çarşıları vardı. Biraz daha yakın bir zamana baktığımızda da dericilerin, ayakkabı imalatçılarının ve semercilerin bir bir kapandığını görüyoruz” diye konuştu.

MARDİN

Mardin Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (MESOB) Genel Sekreteri Aydın Olgaç, Mardin’de özellikle bilgisayar onarımı, program yazılımı, dijital reklamcılık ve web sayfa tasarımcılığının bir meslek haline geldiğini bildirdi.

Gelişen teknoloji konusunda esnafın ciddî bir eleman sıkıntısı yaşadığını anlatan Olgaç, şöyle konuştu: “Bunun yanı sıra bakır, hasır işlemeciliği gibi meslekler de kaybolmaya yüz tuttu. Şu anda Mardin’de birkaç ustamız kaldı. Teknolojik gelişmeler gümüş ve taş işlemeciliğini etkilemedi. Bunun nedeni de taş işlemeciliğinin meslek liselerinde branş olarak öğretilmesi ve bazı ticarî işletmecilerin bu meslekler üzerinde yoğun bir şekilde durmasıdır.”

KAHRAMANMARAŞ

Kahramanmaraş’ın çok eski el san’atlarından olan el dokuma kilimcilik san’atı, kaybolmaya yüz tutarken, yerini iplik örme, bez dokuma, kumaş gibi büyük tekstil fabrikalarına bıraktı. Türkiye’nin iplik ihtiyacının yüzde 30’unu üreten Kahramanmaraş’ta, tekstil sanayiînin temelini el dokuması oluşturuyor. Türkiye’de kaybolmaya yüz tutan bakırcılık san’atı, şehirde kısmi olarak varlığını sürdürürken, kuyumculuk san’atı 10-15 dükkân ile devam ediyor. 400’ü atölye olmak üzere kuyumculuk sektörüyle uğraşan 550 esnaf bulunuyor.

Kahramanmaraş’ta Selçuklular döneminden bu yana gelen ceviz ağaç oyma san’atının eski usulden çıkarak, bugün bir imalat sektörü haline dönüştüğü ve Türkiye’nin pek çok bölgesine açılım gerçekleştirdiği kaydedildi.

Kahramanmaraşlı esnafın en eski mesleklerinden biri olan dondurmacılık, eski klasik yapı usullerini terk ederek, günümüzde büyük bir dondurma sanayine dönüştü. Kentte dondurma sektörü, ihracat kapısını aralamış durumda.

ADANA

Adana’da da bakırcılık ve at arabacılığı gibi meslekler yok olma noktasına geldi. Şehirde yaklaşık 10 yıl öncesine kadar nadiren bulunan internet kafelerin sayısı, Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi her geçen yıl hızla arttı. Oda yetkilileri, şu anda Adana’da 170’i oyun oynatma ruhsatlı yaklaşık 470 internet kafe bulunduğunu belirttiler. Adana Umum Bakırcılar Sobacılar Tenekeciler Kovacılar ve Kalaycılar Odası Başkanı İbrahim Arıklar ise son 5 yılda üye sayısının 600’den yaklaşık 300’e düştüğünü söyledi.

Yaşadıkları sıkıntının en önemli sebebinin fabrikasyon ürünlerin piyasaya hakim olması olduğunu ifade eden Arıklar, “Fabrikasyon ürünler ucuza satılıyor. El san’atı ürünler bunlara göre daha pahalı olduğundan vatandaş alamıyor.Çoğumuzun ev ve dükkânı kendisine ait, aksi halde mesleklerimizi sürdürmemiz mümkün değil” dedi.

OSMANİYE’DE SARAÇLIK

Osmaniye’deki Rahime Hatun Mahallesi’nde, baba mesleği saraçlığı 22 yıldır sürdüren evli ve 6 çocuk babası Kadir Kocabaş (46), bölgede kendisinden başka bu işi yapan kimsenin kalmadığını söyledi. Kiracı olduğu 5 metrekarelik iş yerinde hayvan koşumları, inek yuları, köpek tasması gibi çeşitli ürünler yaptığını kaydeden Kocabaş, “Ürünlerin ham maddesini Bursa, Gaziantep ve Kahramanmaraş’tan alıyorum. Bölgede tek olduğum için, kazancım iyi. Köyler başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden müşterilerim var” diye konuştu.

TEKİRDAĞ’DA NALBANTÇILIK

VE AT ARABACILIĞI

Tekirdağ Esnaf ve san’atkar Odaları Birliği Genel Sekreteri Fatma Eras, kentte birçok kişinin geçim kaynağı olan nalbantçılık ve at arabacılığı mesleklerinin yok olduğunu belirtti. Tekirdağ’da tekstil ve beyaz eşya fabrikalarının yaygınlaştığını ifade eden Eras, “Artık insanlar fabrikalarda çalışarak geçimlerini sağlıyorlar. Bunun dışında internet kafe işletmeciliği, otomotiv sektörü de son zamanlarda gelişen iş kolları arasında yer almakta” dedi.

KONYA

Konya’da teknolojinin gelişmesiyle birlikte hasır yastıkçılığı, çarıkçılık, bakırcılık, saat tamirciliği, halı tamirciliği ve bisikletçilik ile at arabası tamirciliği gibi meslekler kaybolmaya yüz tutarken, tıbbî ve aromatik bitkiler teknikerliği gibi yeni meslekler ortaya çıktı.

Konya’da, eskiden hemen hemen her cadde ve sokakta bisiklet satış ve tamirinin yapıldığı dükkânlar bulunurken, bugün bu dükkânlar oldukça azaldı.

Bir zamanlar Konya’da toplu taşımacılığın ve yük taşımacılığının vazgeçilmezi konumunda olan at arabaları da şehirde artık tamamen bitmiş durumda. Bu sebeple at arabası imal eden birçok marangoz, farklı işlere yöneldi.

SAMSUN’DA YÖREYE ÖZGÜ

MESLEKLER YOK OLUYOR

Samsun’da da yöreye özgü mesleklerin giderek yok olmaya yüz tuttuğu görülüyor. Eskiden balıkçılığın son derece önemli olduğu bölgede balıkçılığa ilgi getirdiği kazanç sebebiyle giderek azaldı. Ağ örmeciliği, kayık yapımı için eleman bulmakta güçlük çekiliyor.

Öte yandan, bölgede semercilik, sepet örmeciliği, yorgancılık, kalaycılık gibi mesleklerde, yeni eleman yetiştirilemiyor. Bölgede yöreye özgü mesleklerin yaşatılması için açılan kurslara yeterli ilginin olmadığı belirtiliyor.

VAN’DA RÖTUŞÇULAR İŞSİZ KALDI

Özellikle büyük fotoğraf stüdyolarının olmazsa olmazları arasında bulunan ve kendilerine en fazla ihtiyaç duyulduğu dönemlerde yüksek ücretle çalıştırılan rötuşçular, teknolijinin gelişmesiyle çağı yakalamaya çalışan stüdyolarda iş bulamaz duruma geldi.

Van’da, 1990’lı yılların sonuna kadar yalnızca 10 kişinin rötuş ustası olarak görev yaptığı fotoğraf stüdyolarında, 2000 yılından itibaren başlayan bilgisayarlı sisteme geçiş sürecinde fotoşop tekniğinden anlayan az sayıdaki rötuşçu görevine devam ederken, mesleğe yıllarını veren ancak bilgisayar kullanmayı bilmeyen rötuşçular işsiz kaldı.

“MAKİNELER ÇIKTI, EL ÜRÜNÜ

TALEP GÖRMEZ OLDU”

Teknolojinin gelişmesiyle, özellikle bilgisayar ve aksesuarlarına yönelik iş kolları giderek artıyor. Burdur Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Göller Bölge Birlik Başkanlığı Sicil Amiri Hüseyin Başıbüyük, deri tabaklama, kalaycılık, bakırcılık, testicilik, dokumacılık, kıtıkçılık, semercilik, yorgancılık, at arabacılığı gibi meslek dallarının teknolojik gelişmelerin karşısında yok olma noktasına geldiğini söyledi.

El emeğine bağlı ürünlerin, makine üretimine göre daha zahmetli ve pahalı olduğunu belirten Başıbüyük, “Makineler çıktı, el ürünleri talep görmez oldu. Vatandaşlar, daha ucuz olması sebebiyle makinelerle üretilen ürünleri tercih etmeye başladılar” dedi.

HATAY’DA DEMİRCİLİK

VE SEMERCİLİK YOK OLUYOR

Hatay’da da demircilik, bakırcılık, kalaycılık ve semercilik gibi meslekler yok olma noktasına geldi. Antakya Demirciler ve Bıçakçılar Odası Başkanı Fahrettin Kelahmetoğlu, 15 yıl öncesine kadar şehir genelinde 100’e yakın demirci ve bıçakçının bulunduğunu, bugün bu sayının 9’a düştüğünü söyledi.

Tarihî Uzun Çarşı içinde bulunan dükkânlarında demirci ve bıçakçılardan son emektarların görev yaptığını bildiren Kelahmetoğlu, “Onlar da vakit geçirmek için iş yerini açıyor, hiç satış yapmadan kepenk kapatıyor” dedi.

Trakya'da bir zamanların

geçim kaynağı: Süpürgecilik

Trakya’da bir zamanlar geçim kaynağı olan süpürgecilik, kalaycılık, demircilik ve ahşap oymacılığı, teknolojinin gelişmesiyle birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan meslekler arasında yer alıyor. İnternet kafeler, otomotiv sektörü, büyük marketler, bilişim, hazır giyim gibi sektörler de yeni iş sahaları olarak dikkati çekiyor.

Kırklareli'de 200 demirci ustası kaldı

Kırklareli Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ali Fuat Şeker, 1984 yılında 400’e yakın demirci ustasının olduğu kentte şimdi bu sayının 200’e düştüğünü söyledi. 2002 yılından bu yana internet kafe işletmeciliğinde büyük artış olduğunu bildiren Şeker, evlerdeki internet sayısının artmasına rağmen, internet kafe işletmeciliğinde düşüş olmadığını, halen odaya kayıtlı 100 internet kafe bulunduğunu belirtti.

Doğu Karadeniz

Teknoloji ile birlikte Doğu Karadeniz’de birçok meslek de yok oluyor. Yörenin en önemli meslek grupları arasında yer alan kalaycılık, her geçen yıl daha da azalıyor.

Trabzon ve Rize’de bulunan kalaycılar, çırak ve usta yetiştirememekten şikâyetçi. Trabzon’da, bir zamanlar çekiç sesinin eksik olmadığı Bakırcılar Çarşısı’nda adeta bir sessizlik hakim. Kalaycı ve bakırcılar, teknoloji ile kaybolmaya başlayan iş kollarını büyük özlemle anıyorlar.

Ispartanın simgesi: Halı

Isparta’da şehrinin simgeleri arasında yer alan halıcılık, son temsilcileri tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. Geçmişte Isparta’da yaygın olan mescilik, yemenicilik, semercilik, mumculuk, sabunculuk, kendircilik, cezvecilik, bakırcılık, kavafçılık, demircilik, çilingircilik, oymacılık, bıçakçılık, hasırcılık ve keçecilik, gelişen teknoloji ve yeni iş kolları karşısında sona eren meslekler arasında yer aldı. Isparta ekonomisinin bir dönem lokomotifleri arasında olan halıcılık, dericilik, kalaycılık ve sobacılık ise son temsilcilerinin elinde sürdürülmeye çalışılan meslekler arasında bulunuyor.

Antalya da teknolojiye yenik düşen illerden

Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Orhan Tolunay, Antalya’da eskiden bakırcılık, kalaycılık, semercilik ve demircilik gibi mesleklerin yüzlerce esnaf tarafından icra edildiğini, ancak gelişen teknoloji ve makineleşmeyle birlikte bu meslek dallarının ortadan kalkmak üzere olduğunu belirtti.

Zanaatkârların yetiştirecek genç insan bulamadıklarını ifade eden Tolunay, "Teknoloji dünyasında yaşanan gelişmelerle bu tür meslekler tarihe gömülüyor" dedi.

/ ANKARA

09.09.2007


 

Bereket konvoyu yolda

Bayrampaşa Belediyesi tarafından düzenlenen “Balkanlarda ve Avrupa’da Ramazan” projesi için, 8 Balkan ve 3 Avrupa ülkesinde iftar sofraları açacak “Bereket Konvoyu” yola çıktı.

İstanbul Milletvekilleri Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile İdris Güllüce, İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Sırbistan Konsolosu İrena Kovaçeviç, Pınarhisar Belediye Başkanı Mehmet Kapılı, Lalapaşa Belediye Başkanı Ali Osman Uzman ve pek çok dâvetlinin katıldığı törende konuşan Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, “Kosova’da Sultan Murat’ımız, Bosna Hersek’te Sarı Saltuk’umuz ve bütün Balkanlarda milyonlarca şehidimiz bizden dua bekliyor” dedi.

Gittikleri her şehirde, her din ve ırktan insanlarla biraraya geleceklerini ve Ramazan ayının bereketini onlarla paylaşacaklarını ifade eden Bürge, bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek Balkanlar’da Ramazan programında 8 Balkan ülkesinin 19 ayrı şehrinde ve 3 Avrupa ülkesinin 5 ayrı şehrinde iftar sofrası açacaklarını söyledi.

Protokol konuşmalarının ardından, Bereket Konvoyu, duâlar edilerek, barış güvercinleri uçurularak, kervanların sembolü develer eşliğinde uğurlanarak yola çıktı.

Yeni Asya / İSTANBUL

09.09.2007


 

1 milyon çocuk okuma-yazma bilmiyor

Ankara Ticaret Odası ATO, Millî Eğitim Bakanlığı ve Toplumsal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) verilerinden yararlanarak “Türkiye’nin Eğitim Karnesi” adlı bir rapor hazırladı.

Öğretmen eksikliği, sınıf yetersizliği, engellilerin eğitimi gibi eğitim alanındaki birçok sorunun ele alındığı raporda 8 yıllık kesintisiz eğitim zorunluluğuna rağmen, Türkiye’de 1 milyon çocuğun okuma-yazma bilmediği de vurgulandı. Sözkonusu raporu değerlendiren ATO Başkanı Sinan Aygün, “Eğitimde sınıfta kaldık. Bu karneyle çağdaş ülkelerin sınıfına giremeyiz” dedi.

/ ANKARA

09.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri