Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Tarihsiz bir toplum olabilmemiz mümkün değil ki…

Eski bayramlarda radyodan Recep Birgit’in davudi sesiyle söylediği Rumeli türkülerini dinlemek de, bir çeşit gelenek olmuştu.

Dün biraz nostaljik takılmayı denedim ve IPod’umun belleğindeki Recep Birgit arşivini baştan sona dinledim. Meğer 82 tane icrası varmış bende.

Rumeli türkülerini dinlerken arada bir IPodu durdurup, bu türkülerde geçen coğrafyaları düşünüyordum.

Örneğin bir türkü “Beligrat kalası, Zemlin ovası”ydı:

“Beligrat Kalası dilber aman Zemlin Ovası

Atlısı geçemez dilber aman değil ki yayası

Gönlüm oldu benim dilber aman sevda yuvası”

Bir diğer türkü “Maçin Dağı”ydı:

“Maçin Dağı Maçin Dağı hiç sormazsın nazlı yari

Gurbet ele düşmüş gördüm silen yok gözüm yaşı

Maçin Dağı Maçin Dağı niçin susmuş yarin sazı

Yuvasından ayrı düşmüş ağlar gördüm nazlı yari”

ESTERGON KALESİ

Derken “Estergon Kalesi” geliyordu:

“Estergon kalesi subaşı durak

Kemirir gönlümü bir sinsi firak

Gönül yar peşinde yar ondan ırak

Akma Tuna akma ben bir dertliyim

Yar peşinde koşan kara bahtlıyım”

Sırada “Şardağından kalkan kazlar” türküsü vardı:

“Şardağından kalkan kızlar

Al topuklu beyaz kızlar

Yarimin yüreği sızlar

Eğlenemem aldanamam

Ben bu yerlerde duramam

Vardar Ovası, Vardar Ovası

Kazananmadım sıla parası”

BURALAR DA VATANDI

Böyle türküler birbirini izliyor, bazen Manastır’ın ortasındaki bir havuzun, bazen de Lofça’nın ardındaki bir kayanın öykülerine takılıyordunuz.

Bizim “vatanımız” olarak bildiğimiz ve 400 yıl oralarda yaşadığımız coğrafyaların türküleriydi bunlar.

Tabii sadece Rumeli üzerine değildi türkülerde anlatılanlar.

“Kırımdan gelirim adım Sinandır

Kılıncımın suyu kandır dumandır

Gizlenme Nemçelü halin yamandır”

Acaba buradaki “Kırım” Karadeniz’deki yarımadayı mı, yoksa Habsburglarla yapılan kanlı bir “savaş”ı mı ifade ediyordu?

Bu türküleri dinlerken, dalmışım.

20’inci yüzyılın ortasına kadar Britanya İmparatorluğu sınırları içinde kalan nice bölge de, artık bağımsız devletlerin toprakları. Ancak İngiliz edebiyatı da, diplomasisi de, medyası da, bu bölgeleri hiç unutmuyor.

Biz ise, şimdi komşularımız olan devletlerin topraklarında 400 yıl yaşamamışız ve yönetmemişiz gibi, buralarda olup bitenlere ilgi bile duymuyoruz. Sanki Fatih Sultan Mehmet sadece İstanbul’u almış gibi bir tarih ve coğrafya sığlaşması var belleklerimizde. Sanki Bağdat veya Kahire ya da Belgrad ve Budapeşte hiç Türk-Osmanlı fatihi görmemiş gibi bakıyoruz buralara.

ÖVÜNMEK İÇİN DEĞİL HATIRLAMAK İÇİN

Tabii ki “yeniden fetihlere başlamalıyız” demek istemiyorum.

Ama kendi insanımıza da, tarihimize de, biraz yabancıyız.

“Türbanlılar” ve “türbansızlar” ayırımı yapmak, siyaset ve düşünce hayatımıza yetiyor bugün.

Bu türküleri IPod’dan dinledikten sonra internette Youtube girdim. “Esma Redzepova” yazdım.

Ekranda bir dizi Boşnak şarkısı listelendi. Bunlardan birinde Esma Redzepova ile Şaban Bayramoviç birlikte “Moi Dilbere”yi söylüyorlar ve arada bir o dilber için “Aman yarabbi” diyorlardı.

Bayram günü Recep Birgit’ten Rumeli türkülerini dinlerken, hayalimde üç kıtayı dolaştım. “Tarihsiz toplum” olmadığımız yine hatırladım.

Övünmek için değil hatırlatmak için yazdım bunları.

Posta, 23 Aralık 2007

Mehmet BARLAS

24.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Hükümet ıskalayınca

  Doğu da biziz batı da

  ABD seçimlerine doğru

  Tarihsiz bir toplum olabilmemiz mümkün değil ki…


 Son Dakika Haberleri