Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Hayattaki enstantaneleri yakalamak

Ankara Zafer Çarşısındaki Güzel Sanatlar Galerisinde ünlü fotoğraf san’atçısı Ara Güler’in fotoğraf sergisini bir vesile için çarşıdan geçerken özellikle merak ederek gezme fırsatım oldu.

Her resmin önünde durarak inceledim ve kendi kendime iyi ki gelmişim dedim.

Fotoğraflarda tesbit edilen enstantanelerden hem tarih, hem psikoloji, hem sosyoloji alanını ilgilendiren orijinal tesbitler, mesajlar, bilgiler sahibi olmak mümkün. “Mükemmellik detaylarda gizlidir” sözü gereği, çok eski sayılabilecek tarihlerde çekilen resimlerdeki detayların ayrıcalığı fark ediliyor. İş fotoğraf olunca 50-60 yıl önceki şartları göz önüne alarak fotoğraf san'atındaki başarıyı da sıradan insan gözü ile bile anlamak mümkün. San’atın erbabı daha başka hususları da görmüştür şüphesiz.

Sergi, bana Şubat 2005’te AŞTİ’deki kitapçıdan—iç kapaktaki notumdan anlaşılan—şehir dışı bir yolculukta okumak üzere aldığım, Üstün Dökmen’in “Küçük Şeyler…” adlı kitabında aynı başlıktaki bölümü hatırıma getirdi. Dönüşte kitabı tekrar elime aldım ve “Yaşamdaki Enstantaneleri Yakalamak” bölümünü tekrar okudum. O bölümde sergiyi düzenleyen Ara Güler’in resimlerine de atıf vardı.

Hayattaki küçük şeyler ve enstantaneler konusuna dikkat çeken bir değerlendirme yapmayı öteden beri arzu ediyordum. Nasip bu yazıdaymış.

NTV programcılarından Oğuz Haksever’in “Ve insan” programının sonunda “O an” başlığı altından yayınlanan haber fotoğrafları da bu cümleden enstantanelerdir. Sayın Dökmen diyor ki:

“Fotoğraf san'atçıları enstantane yakalatmadan söz ederler. Sürekli değişim içindeki dünyada bir an için ortaya çıkan bir hareketin, bir durumun fotoğrafını çekmek demektir enstantane.

“Vesikalıklar, enstantane değildir. Poz veririz çünkü. Ama Afgan kızın bir anlık bakışı (National Geografi’ye kapak olmuştu) veya duvar dibindeki amelelerin bir anlık var oluşları birer enstantanedir.

“Dünyada, bir insan olmadan kendi kendine enstantane olmayı hak eden hiçbir manzara yoktur. Enstantane, san'atçının beynindedir. San'atçı enstantane yakalama veya başka bir deyimle bir şeyi enstantane haline getirme konusunda kendisini eğitmiş kişidir. Dilerseniz siz de kendinizi eğitebilirsiniz.

“Enstantane küçük bir andır; ama o ânı yakaladığınızda, o an bir ömür boyu karşınızdadır.

“Hiç fark etmeden geçip gittiğimiz sokaklar vardır; kapı önünde çocuklar vardır. Ara Güler, Şemsi Güner o anları ölümsüz hale getirmiştir.

“Yaşamınızdaki küçük şeylerde büyük tatlar bulmak sizin sorumluluğunuzdadır.

“Dünyada enstantane sıkıntısı yoktur, önemli olan sizin objektifinizin kaydetme gücüdür.”1

Ara Güler’in sergilediği enstantanelerde ağırlıklı olarak 50 veya 60 yıl İstanbul’un ara sokakları, küçük esnaf, balıkçılar, hamallar gibi ortam fotoğrafları dikkati çekmektedir. O günlerden bu günlere ne kadar büyük gelişim ve değişimler olmuş fark ediliyor. Hayatın daha sakin ve düşük tempoda aktığını anlamak da mümkündür. Daha çok mesajlar çıkarılabilir.

Her insanın hayatında unutulmaz enstantaneleri vardır. Poz verilmeden kaydedilmiş fotoğraflar zaten fark edilir.

Önemli olan enstantanelerde tesbit edilen “o an”ın nasıl, düşünce ve davranışı gösterdiğidir. Yani hangi hâl üzere iken bir tesbittir? Zaten hayat, “o an” levhalarının zaman şeridine takılmış fotoğraflarından ibaret değil mi ki?

Ömrün uzunluğu ve kısalığı değildir enstantaneleri teşkil eden hâl. Keyfiyettir. Hangi niyet üzere oluşudur.

Bediüzzaman, ânı yaşamanın, şimdi zamanın kıymetini idrak edebilmenin önemine Risâle-i Nur’un bir çok yerinde dikkat çeker.

“Belki her şeyin gâyât-ı vücudu ve netâic-i hayatı üç kısımdır:

“Birincisi ve en ulvîsi Sâniine bakar ki, o şeye taktığı hârika san'at murassaâtını Şahid-i Ezelînin nazarına resmî geçit tarzında arz etmektir ki, o nazara bir ân-ı seyyale yaşamak kâfi gelir.”2

Fotoğrafçıların yakaladığı enstantaneler insanın Yaratıcısını tanıdığı, Onun esmâsını idrak ettiği ve gereklerini yerine getirdiği anlardan olursa, işte “o an” gerçek anlamda ölümsüzleşmiştir.

Hayattaki enstantaneleri yakalamak, küçük şeyleri fark etmek ve farkındalık bilincini geliştirmek demektir. Farkındalık bilinci gelişmiş insanlar gerçek akıllı ve zekî insanlardır. Bakmakla görmek aynı şey değildir. Hem bakan hem de gören, hayattaki farkındalığı ve enstantaneleri yakalayabilenlerdir.

Dipnot:

1- Küçük Şeyler, Üstün Dökmen, Sistem Yayıncılık, Aralık 2004, İstanbul. 2- Sözler 74, Bediüzzaman Said Nursî, Yeni Asya Neşriyat, Haziran 2005, İstanbul

Dursun Sivri

29.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Sakın içinizdeki devi uyandırmayın

  Yılbaşında bir başka açıdan

  Hayattaki enstantaneleri yakalamak

  Yeni yılda yeni ve farklı programlar


 Son Dakika Haberleri