Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İran için ince mesaj

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Sean McCormack, İran'ın Türkiye'ye doğal gazı kesmesinin iki ülkeyi ilgilendirdiğini belirtti, ancak ''Bu tür şeylerin siyasi araç olarak kullanılması, bu rejimin yapısına ilişkin gerçek bir uyarı işareti'' dedi.

Düzenlediği basın toplantısında soruları cevaplayan McCormack, İran'ın Türkiye'ye doğal gazı kesmesi konusunun, Cumhurbaşkanı Abdullüh Gül'ün ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşmesinde gündeme gelmediğini, ancak ABD tarafının enerji konularını konuşmak üzere hazırlıklı olduğunu söyledi.

McCormack, ''Türkiye, Asya ile Avrupa arasında önemli bir geçiş noktası. Bu enerjinin taşınmasında kilit bir rol oynayacaklar'' diye konuştu. Sözcü, İran'ın Türkiye'ye doğal gazı keserken, teknik aksaklıklara işaret ettiğini belirtmekle birlikte sözlerini şöyle sürdürdü:

''İran'ın eylemleri, daha çok İran ve Türkiye'yi ilgilendirir. Ancak bu tür şeylerin siyasi araç olarak kullanılması, bu rejimin yapısına ilişkin gerçek bir uyarı işareti. Şimdi İranlılar bunun bazı teknik zorluklardan olduğunu söylüyor. Bilmiyorum. Ancak bunu, daha önce İran rejiminden gördüğümüz türdeki davranışlara ekleyince rejimin ortaya çıkan resmi; güvenilmez, karar verme sürecinde kesinlikle kapalı ve bölgede ya da küresel alanda olumlu bir rol oynamakla ilgili olmadığıdır'' dedi.

/ WASHINGTON

10.01.2008


 

SADECE ASKERî YÖNTEMLE OLMAZ

ABD yönetiminin bir üst düzey yetkilisi, Beyaz Saray'daki Bush-Gül görüşmesinden sonra AA'ya yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'ya karşı mücadelede askerî yöntemlerin, kapsamlı bir çözümün sadece bir parçası olacağını, "siyasî çözüm"ün de devreye sokulması gerektiğini kaydederek, "Buna Türkiye'nin güneydoğusundaki koşullar dahil'' dedi. Yetkili, ABD'nin, uzun dönemli çözüm için Türkiye'yi Iraklı Kürtlerle de diyaloga girmeye teşvik ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ABD Başkanı George W. Bush arasında Beyaz Saray'da yapılan görüşme ve öğle yemeğinin ardından, Beyaz Saray'dan üst düzey bir yetkili iki liderin temaslarına ilişkin soruları telekonferansla cevapladı.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, PKK ile mücadele konusundaki bir soruya karşılık, PKK konusunun Gül-Bush görüşmesi sırasında çok ağırlıklı olarak ele alındığını ve bir dizi çözüm yöntemi üzerinde konuşulduğunu söyledi.

Yetkili, PKK'ya uzun dönemli bir çözümün "kapsamlı'' olması gerektiğini belirtirken, "sadece askeri değil, siyasi çözümün de'' devreye sokulması gerektiğini kaydetti ve "buna Türkiye'nin güneydoğusundaki koşullar da dahil'' dedi.

Bu bölgede koşulların iyileştirilmesi yönünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de sözleri bulunduğunu belirten yetkili, terörizme açık bölgelerde koşulların iyileştirilmesi ve halka "alternatif'' sunulmasının, terörizme katılımı azalttığı değerlendirmesini yaptı.

Amerikalı yetkili, "Bu ziyaret, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ilk ziyareti. İyi ilişkilerin bir teyidi anlamına geliyor. Şu sırada Türk-Amerikan ilişkileri çok kuvvetli. İki lider, düzenli olarak temastalar. Bu çok iyi bir ziyaret oldu. Türkiye stratejik ortağımız'' diye konuştu.

İki liderin konuştukları konular ise PKK ile mücadele, Bush'un Ortadoğu ziyareti, Afganistan, Pakistan, Irak, Türkiye'nin Irak'ta oynadığı önemli rol, nükleerden arınmış bir İran, Türkiye'nin ABD'nin desteklediği AB'ye üyelik süreci, enerji meseleleri ve Kıbrıs olarak sayıldı.

UZUN DÖNEMLİ ÇÖZÜM FIRSATI

Beyaz Saray sözcüsü Dana Perino, ABD'nin, PKK meselesine "uzun dönemli bir çözüm'' bulunması yönünde bir fırsat bulunduğuna inandığını söyledi. Perino, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ABD Başkanı George Bush arasındaki görüşmeden önce gazetecilere bazı değerlendirmelerde bulundu. Dana Perino, Bush-Gül görüşmesinin iki ülke arasındaki uzun dönemli ve önemli ortaklığı yansıttığını belirtti. Perino, genç demokrasileri destekleme, Irak, Afganistan, Lübnan gibi bölgelerde barış ve istikrarın desteklenmesinden Türkiye ve ABD'nin ortak çıkarı olduğunu da söyledi.

PKK konusunda Türkiye'nin şu ana kadar "ihtiyatlı'' davrandığını ve sadece PKK hedeflerini vurduğunu belirten Perino, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Başbakanı Nuri El Maliki'nin, PKK konusunda Türkiye'nin endişelerini paylaştığını kaydetti.

Genel olarak iyi bir diyaloğun bulunduğunu belirten Perino, "Hedeflerden biri, daha uzun dönemli bir çözüm oluşturulması. Bu mesele çok uzun zamandır devam ediyor ve artık bunu durdurmaya çalışmanın zamanı'' diye konuştu.

Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusunda ABD'nin özel olarak yapabileceği bir şey olmadığını belirten Perino, şunları söyledi: "Türkiye'nin, AB tarafından öngörülen, karşılaması gereken yükümlülükleri var. AB'ye üyelik için yapılması gereken reformlar. Biz Türkiye'nin, AB'nin bir parçası olma arzusunu destekliyoruz. Bu reformlarda ilerlemelerini cesaretlendirebileceğimizi düşünüyorum. Başkan da bunu yapacaktır.'

/ WASHINGTON

10.01.2008


 

Cumhurbaşkanı Gül: Siyasi çözüm mümkün değil

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terör örgütünün, Irak topraklarından Türkiye'ye sivilleri ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılar gerçekleştirdiğini belirterek, "Böyle bir durumda 'dışarıdan gelen bir teröre karşı politik çözüm bulalım' denilebilir mi?'' dedi.

Gül, resmi ziyaret gerçekleştirdiği ABD'nin başkenti Washington'daki Woodrow Wilson adlı uluslararası düşünce kuruluşunda bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Türkiye'nin siyasi yapısı ve uluslararası toplumdaki konumu hakkında bilgi veren Gül, Cumhuriyetin ilanından sonra yaşanan modernleşme sürecini anlattı.

Gül, konuşmasında, tüm dünyayı tehdit eden terörizme karşı işbirliğinin önemini vurguladı. Türkiye'nin bölgesindeki sorunları dile getiren Gül, Türkiye'nin, bu sorunların çözümünde aktif çaba harcadığını kaydetti.

TERÖRLE MÜCADELE

Konuşmasının ardından katılımcıların sorularını da cevaplayan Gül, Türkiye'nin terör örgütüyle mücadelesinde politik çözüm arayıp aramayacağına ilişkin bir soruyu şöyle cevapladı: "Türkiye ve ABD'nin terörizme karşı işbirliği yaptığı yer, merkezi yönetimin otorite sahibi olmadığı Kuzey Irak. Burada terör örgütünün kampları ve yerleşim yerleri var. Bu kamplardan, başka bir ülkeden Türkiye'ye karşı gerek siviller, gerek güvenlik güçlerine yönelik saldırı olacak. Böyle bir konuda herhangi bir politik çözüm söz konusu olabilir mi? 'Dışarıdan gelen bir teröre karşı politik çözüm bulalım' denilebilir mi? Nasıl El Kaide'nin dışarıdan saldırılarına karşı 'Burada politik çözüm bulalım' denilemezse burada da böyle bir şey söz konusu olamaz. Dolayısıyla bunu, ne bugün burada ne de önceki görüşmelerde başka ortamlarda konuşmadık, konuşmayız da.''

Türkiye'nin kendi içindeki sorunlarını çözmek için ekonomik ve sosyal çok yönlü çalışmalar yapıldığını ve bu konuların tartışıldığını belirten Gül, bunun ayrı bir konu olduğunu kaydetti.

KIBRIS MESELESİ KULLANILIYOR

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs meselesinin Türkiye'nin AB üyelik sürecini nasıl etkileyeceğine dair bir soru üzerine, Annan Planı'nın bütün dünya tarafından ve Türk tarafınca kabul görmüşken Rumlar tarafından desteklenmediğini anımsattı. Türkiye'nin AB üyelik sürecinin devam ettiğine işaret eden Gül, "Kıbrıs konusu AB ile ilişkilerde maalesef zaman zaman bahane olarak kullanılıyor. İlişkilerde Kıbrıs meselesinin kullanılmasına üzülüyoruz'' dedi.

/ WASHİNGTON

10.01.2008


 

Cumhurbaşkanı Gül: ABD'nin bizden bir beklentisi yok

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terör örgütüne karşı mücadelede Türkiye ile ABD arasındaki kararlılığın devam ettiğini ve sonuna kadar devam edeceğini belirterek, bu konuda ABD Başkanı George W. Bush'ta hiçbir tereddüt görmediğini söyledi. Gül, ''Terör bağlamındaki konuşmamız, herhangi bir şekilde hesap verme şeklinde olmadı'' dedi.

ABD'ye resmi ziyaret gerçekleştiren Gül, Beyaz Saray'daki temaslarının ardından Türk gazetecilerle bir araya geldi ve ABD Başkanı Bush ile yaptığı görüşmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Gül, ABD ile Türkiye arasında 2006 yılında kağıt üzerine dökülen Stratejik Vizyon Belgesi üzerindeki konuların iki ülke ilişkilerinde geçerliliğini koruduğunu söyledi. Türkiye ve ABD arasında köklü ve kurumsal ilişki olduğunu anlatan Gül, ilişkilerde bu belgenin referans alındığını ifade etti.

İkili ilişkilerde günümüzde en ön plana çıkan konunun terörle mücadele olduğuna dikkati çeken Gül, bunun Türkiye açısından spesifik anlamda terör örgütü PKK ile mücadele olduğunu kaydetti.

"ABD'YE HESAP VERMEDİK''

Gül, Başkan Bush ile yaptığı görüşmede, terör örgütüne yönelik işbirliği kararlılığını teyit ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

''Terör örgütüne karşı hava operasyonları yapıldı. Kararlılık devam ediyor. Başkan Bush da bu konuda hiçbir tereddüt görmedim. Bize güvendiğini gördüm. Hedefimizin sadece PKK olduğunu biliyor. Bu kararlılık sonuna kadar devam edecek.

Türkiye'nin; terörle mücadelede, askeri boyutun yanında kapsamlı çalışmalar yaptığını anlattım. Biz, bir tane daha şehit annesi çıkmasın, gazi ailesi olmasın diye uğraşıyoruz. Terör bağlamındaki konuşmamız, herhangi bir şekilde hesap verme şeklinde olmadı.''

Görüşmede hava harekatına değinilmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin ''ABD, işbirliği karşılığında Türkiye'den ne bekliyor?'' sorusunu, ''Bizden hiçbir beklentisi yok. Hiçbir şey istemiyor'' diye yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Gül, ABD'nin terör listesine aldığı örgüte karşı mücadelede büyük sorumluluğu olduğunu ve Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ABD'nin kontrolündeki Irak topraklarından geldiğine işaret etti.

AB ÜYELİĞİNE KATKI

ABD yönetiminin Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine her zaman destek katkı sağladığını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, bunun devamını beklediklerini belirtti. Bu arada Beyaz Saray'daki temaslarda ikili ilişkilerin yanı sıra enerji konusu ele alınırken Türkiye'nin stratejik önemi üzerinde durulduğu öğrenildi. Türk tarafı görüşmelerde Türkiye'nin sadece bir enerji koridoru olarak değil, enerji politikalarının merkezi olarak görülmesi gerektiğini Amerikan yönetimine ilettiği belirtildi. Bu konu görüşülürken, ABD Başkanı Bush'un Türkiye'nin AB üyeliğini ve enerji politikasını iç içe değerlendirerek, ''AB, Türkiye'nin öneminin nasıl farkında olamaz?'' dediği ifade edildi.

/ WASHINGTON

10.01.2008


 

Soylu: Milletin değerleriyle bütünleşeceğiz

DP'nin yeni Genel Başkanı Süleyman Soylu mazbatasını aldıktan sonra parti genel merkezine geldi. Genel merkezde kurban kesilerek karşılanan Soylu kalabalık bir partili eşliğinde düzenlediği basın toplantısında milletin değerleriyle bütünleşen bir siyaset izleyeceklerini söyledi.

Köy, kasaba, ve şehirde demokratların kırat gibi koşarak arı gibi çalışacaklarını vurgulayan Soylu, siyaset zeminini sağlıklı ve doğru bir zemine kaydıracaklarını Türk siyasetinin görmediği proje, ümit ve anlayışla çalışacaklarını açıkladı.

Soylu, "Türk siyasetini demokratikleştirmek en büyük gayemizdir. Sivil, katılımcı ve şeffaf bir siyaset izleyeceğiz. Batıda olduğu gibi karnımızda ne varsa ağzımızda da o olacak. Ben emanetçi değilim. Bunu net olarak söylüyorum. Geçmişin tecrübesini hiçbir komplekse girmeden kucaklamak zorundayız. Siyaset normalleşmeden ayrılmamalıdır" şeklinde konuştu.

YENİ ASYA / ANKARA

10.01.2008


 

'Süleyman'lar buluştu

Demokrat Parti Genel Başkanlığına seçilen Süleyman Soylu, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i Güniz Sokak'taki evinde ziyaret etti.

Demirel, ziyaretin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, 22 Temmuz seçimlerinin ardından Genel Başkan Mehmet Ağar'ın fiilen görevi bırakmasıyla DP'de bir yönetim boşluğu oluştuğunu belirterek, geçen hafta sonu gerçekleştirilen kongrede genel başkanlık görevine getirilen

Soylu'yu kutlayarak, başarılar dilediğini söyledi.

Kendisinin 40 seneyi aşan siyaset yaşamı bulunduğunu ve isteğinin Türkiye'de demokratik sistemin işlemesi olduğunu ifade eden Demirel, siyasi partilerin de bunun ön koşulu olduğunu kaydetti. Demirel, siyasi partinin sadece siyasi iktidardan ibaret olmadığını, bir ülkeye siyasi iktidarın yetmeyeceğini, siyasi muhalefetin de çok önemli olduğunu ifade etti.

Kendisinin bugün partiler üstü bir konumda bulunduğunu, ancak bunun geçmişi ortadan kaldıramayacağını ifade eden Demirel, hem orta sağın hem orta solun toparlanması gerektiği görüşünde olduğunu ve bu görüşünü Soylu'ya da aktardığını belirtti.

DP Genel Başkanı Soylu da Demirel'e kendisini kabulünden dolayı teşekkür etti. Soylu, yaklaşık yarım saat süren görüşmeleri boyunca adeta tarihi bir ders aldığını söyledi.

/ ANKARA

10.01.2008


 

AİHM'den vicdanî red cezası

AİHM, Düşünce Suçuna Karşı Girişim sözcüsü Şanar Yurdatapan'ın açtığı davada Türkiye'yi, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için 6 bin YTL tazminata mahkum etti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Düşünce Suçuna Karşı Girişim sözcüsü Şanar Yurdatapan'ın açtığı davada Türkiye'yi, vicdani ret tartışmalarında ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için mahkum etti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesine dayanan şikayeti değerlendiren AİHM, vicdani retçi Osman Murat Ülke'nin düşüncelerini içeren bir bildiriden Yurdatapan'ın iki ay hapis cezasına mahkum edilmesini "demokratik bir toplumda gereksiz" buldu. Bildiri içeriğinde halkın şiddete teşvik edilmediğini ve firara açıkça çağrı bulunmadığını vurgulayan AİHM, Türkiye'nin Yurdatapan'a 2 bin avrosu manevi tazminat, bin 500 avrosu da mahkeme gideri olmak üzere toplam 3 bin 500 avro (yaklaşık 6 bin YTL) ödemesine hükmetti.

10.01.2008


 

Herkese bedava Kur'ân

Freekoran.com sitesi dünyanın her tarafına, isteyen herkese ücretsiz Kur'ân-ı Kerim gönderiyor.

Küreselleşen dünyada, internetin de keşfiyle bilgiye ulaşmak artık çok kolay hale geldi. Bu avantaj kutsal kitapların insanlara ulaşması açısından da geçerli. Geçtiğimiz günlerde Amerika'nın ünlü haber dergilerinden The Economist, dünyada Kur'ân ve İncil'e gösterilen ilgiyi sayfalarına taşıdı. Teknolojiyi çok iyi kullanan 'dindarlar'ın artık küreselleştiğine dikkat çeken dergi, her yıl milyonlarca baskı yapan iki kutsal kitap ve dinî yayınların dünyada çok büyük bir sektör haline geldiğini yazdı.

Tabiî kutsal kitapların insanlara ulaşmasını finansal bir menfaat gözetmeden yapanlar da çoğunlukta. Hıristiyanlar açısından bu işi misyoner kurumlar yürütürken, Kur'ân-ı Kerim'in de insanlara ulaştırılması için çalışan gönüllüler var. Şimdi nerede olursanız olun dünyanın her yerine ücretsiz Kur'ân-ı Kerim nüshası gönderme hizmeti sunan bir site hizmete açılmış durumda: www.freekoran.com

Bu siteye dünyanın neresinde olursanız olun müracaat edip formu doldurduğunuzda posta vasıtasıyla bir Kur'ân'ı Kerim nüshası elinize ulaştırılıyor. Sitede ad, soyad, adres, posta kodu, e-mail adresi gibi bilgilerinizi girerek, Kur'ân-ı Kerim isteğinizi bildiriyorsunuz. En kısa zamanda site yöneticileri adresinize Kur'ân-ı Kerim'i gönderiyorlar.

Özellikle gayri müslimler için tasarlanan bu sisteme ilgi de oldukça yoğun. Şu ana kadar dünyanın dört bir yanından tam 23 bin 750 Kur'ân-ı Kerim siparişi teslim edilmiş. Hem de tek kuruş ücret alınmadan.

Ancak bunun için mutlaka gayri müslim olmanız gerekiyor. Sitede Kur'ân talep formunun hemen altında "Bu ücretsiz servis sadece gayri müslimler içindir. Eğer Müslüman iseniz lütfen en yakınınızdaki bir camiye gidip bir adet Kur'ân'ı Kerim isteyiniz" notu yer alıyor. Ayrıca herkesten sadece bir adet Kur'ân isteğinde bulunması rica ediliyor. Tabii ki Müslüman olmanıza rağmen eğer Kur'ân'ı Kerim ihtiyacınız varsa siz de bir adet isteyebiliyorsunuz.

Evinize kadar Kur'ân-ı Kerim'inizi ulaştıran site ekibinin sizden tek isteği var, o da dualarınızda kendilerini de anmanız. Sitenin ana sayfasında şu ifadeler yer alıyor: "Maşallah, kısa bir zamanda dünya genelinde tam 23.750 kişiye ücretsiz Kur'ân-ı Kerim ulaştırdık. Lütfen bu siteyi hazırlayan ve ayakta durmasını sağlayan Freekoran.com ekibine siz de dualarınızda yer veriniz".

Resmi olarak belirtilmese de sitenin ABD'nin Texas eyaletinde hizmet veren Houston İslâm Topluluğu tarafından desteklendiği tahmin ediliyor.

Umut YAVUZ

10.01.2008


 

Yeni anayasa 82 Anayasasından daha geri

İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu, ''İktidarın hazırladığı anayasa, söylemleri çok büyük ama içeriğine baktığınız zaman 82 Anayasasından çok daha geri olduğunu görüyoruz'' dedi.

Kolcuoğlu, Özerk Sanat Konseyince, Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumunda düzenlenen ''Sanat ve Anayasa'' konulu panelde yaptığı konuşmada, iktidarın anayasayı temelden değiştirmek, yeniden yapmak istediğini belirterek, ''Bunu yeniden yapmak iktidarın, bir yönetimin işi değildir. Yönetimler anayasa yapmak üzere gelmezler, ülkeyi yönetmek için gelirler'' görüşünü ifade etti.

Anayasanın, toplumun ortak mukavelesi olduğunu ve toplumun tüm katmanlarının katkısıyla yapılabileceğini dile getiren Kolcuoğlu, siyasi iktidarın anayasada değişiklik yapabileceğini, ancak bu değişikliğin anayasayı yeniden yapma anlamında olmadığını söyledi.

Kolcuoğlu, hazırlanan anayasa taslağı metninde, şu anki anayasanın, devletin sanata desteğini kapsayan 64. maddesinin yer almadığını bildirerek şöyle konuştu: ''İktidarın hazırladığı anayasa, söylemleri çok büyük ama içeriğine baktığınız zaman 82 Anayasasından çok daha geri olduğunu görüyoruz. Bir defa, eşitliği kabul etmeyen bir anayasa. Böyle bir anayasa demokratik bir anayasa olabilir mi, demokratik bir toplumu oluşturabilir mi?''

Devletin felsefesi olan ''laik, demokratik, sosyal hukuk devleti'' anlayışının, tüm anayasaların olmazsa olmazını oluşturduğunu vurgulayan Kolcuoğlu, ''Bunu sizin artık başka bahanelerle 'renksiz, ilkesiz bir anayasa' adı altında kaldırıp bir tarafa atmaya hakkınız yok. Yapamazsınız'' dedi.

/ İSTANBUL

10.01.2008


 

Basın emekçileri hakları için direnecek

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu, "'TGS'nin öncülüğündeki tüm basın emekçilerinin, başta fiili hizmet süresi zammı ve 212 sayılı Yasa'dan doğan hakları olmak üzere bütün hakları için basın özgürlüğünün teminatı adına direneceğini'' bildirdi.

TGS Yönetim Kurulu'nca, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla yapılan açıklamada, birçoğu sendikal örgütlenme hakkından mahrum edilmiş gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarını koruyan, adeta tek güvencesi olarak kalan 212 sayılı Yasa'nın, bundan 47 yıl önce 10 Ocak 1961'de yürürlüğe girdiği hatırlatıldı.

Açıklamada, gazetecilerin sosyal haklarının temelini oluşturan, zamanına göre oldukça ileri haklar sağlayan 212 sayılı Yasa'nın, toplu iş sözleşmeleriyle desteklenmesi halinde hala vazgeçilmez niteliğini koruduğu da vurgulandı.

/ İSTANBUL

10.01.2008


 

Erzurum -30'u gördü

Doğu Anadolu Bölgesinde soğuk hava etkisini artırdı. Mevsimin en soğuk gecesi sıfırın altında 30 derece ile Erzurum'da yaşandı.

Meteoroloji Erzurum Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, gece yapılan ölçümlere göre en düşük hava sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Erzurum'da 30, Erzincan'da 13, Kars'ta 24, Ağrı'da 23, Iğdır'da 16 ve Ardahan'da 20 derece oldu.

Şehir merkezlerinde yapılan son ölçümlere göre kar kalınlıklarının da Ağrı'da 30, Kars'ta 21, Ardahan'da 18, Iğdır'da 2, Erzurum ve Erzincan'da ise 7 santimetre olarak kaydedildi. Kar sebebiyle Erzurum'da 141, Ardahan'da 14, Tunceli'de 56, Iğdır'da 27 ve Muş'ta 9 olmak üzere toplam 247 köy yolunda ulaşım sağlanamıyor. Kapalı köy yollarının açılması için başlatılan çalışmaların aralıksız sürdürüldüğü belirtildi.

/ ERZURUM

10.01.2008


 

Sigara yasağına jet uygulama

Kapsamı genişletilen sigara yasağını, İzmir'in Karaburun ilçesindeki eğitim kurumları uygulamaya başladı.

Yürürlük tarihine henüz dört ay olmasına rağmen harekete geçen İlçe Milli Eğitim Müdürü Himmet Uygun, eğitimcilerin her alanda topluma örnek olması gerektiğini belirterek, "Sigara yasağının toplumda daha hızlı ve bilinçli özümsenmesinin tek yolu eğitimden geçmektedir. Bu konuda topluma örnek olması gereken eğitimcilerin, herkesten önce bu yasağı benimsemesi ve uygulaması gerekmektedir" dedi.

/ İZMİR

10.01.2008


 

Vecdi Gönül'den Hartum'a ziyaret

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, hayırsever Türkiye halkının bağışlarıyla Sudan'ın başşehri Hartum'da "Katarakt Projesi'nin" yürütüldüğü Türk Göz Hastanesi'ni ziyaret etti.

Görme problemi yaşayan yoksul insanları ışığa kavuşturan doktorlarla bir süre sohbet eden ve ameliyatları izleyen Bakan Gönül, ekibe teşekkür ederek plaket takdim etti. Bakan Gönül, 12 kişinin gözlerinin açılması için de projeye bağışta bulundu.

Ömer AKYOL

10.01.2008


 

Hem okuyup hem çalışıyorlar

Muş Endüstri Meslek Lisesi'ndeki öğrenciler, hem eğitim görüp, hem de kazanç sağlayarak ailelerine katkıda bulunuyor. Kimi öğrenciler ise döner sermayeden kazandıkları parayla, evlerinin geçimini temin ediyor.

Okulda ders saatinin bitiminden sonra ve tatil günleri de dahil olmak üzere, birçok öğrenci okuldaki çalışmasına devam ederek, üretilen malzemelerin okul tarafından satışıyla da döner sermayeden kazanç elde ediyor.

Bir ayda 150 ile 300 YTL arasında döner sermayeden pay alan öğrencilerden bir kısmı ise evinin geçimini tamamen döner sermayeden aldığı paralarla sağlıyor.

/ MUŞ

10.01.2008


 

Engellilere netten meslekî eğitim

Ege Üniversitesi (EÜ) ve Element Eğitim Teknolojileri AŞ tarafından, engellilere mesleki beceri kazandırmayı amaçlayan ''Engelsiz Meslek Eğitimi Projesi'' (EMEP) projesi başlatıldı.

EÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen toplantıda EMEP'in, engelli vatandaşlara mesleki beceriler kazandırmayı, fiziki sınırlamaların etkisinin en aza indirerek, hem sosyal hem de iş hayatının içinde onların aktif olarak yer almalarını sağlamayı amaçladığı belirtildi.

EÜ Rektörü Prof. Dr. Ülkü Bayındır, yaklaşık 3.5 yıldır yürüttükleri "Halkın Üniversitesi'' projesinin üniversite olarak halka doğrudan katkı sağlama amacında olduğunu belirterek, EMEP'le bu projenin sürdürüldüğünü kaydetti.

EMEP'in çok kıymetli ürünler vereceğini ifade eden Bayındır, projeyle engellilerin mesleki alanda sertifika sahibi olmasının sağlanacağını vurguladı.

/ İZMİR

10.01.2008


 

Gazetecilerin çalışma şartları iyileştirilsin

Malatya Belediye Başkanı Cemal Akın, gazetecilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini kaydetti.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Akın, "Demokrasimizin ve Cumhuriyetimizin kökleşmesinde önemli bir yere sahip olan basınımız, idarecilerle vatandaşlar arasında önemli bir köprü vazifesi görmektedir" dedi.

Gazetecilerin birçok zorluklar içerisinde toplumun bilgilendirilmesi, ışık tutulması, memleket yararına yönlendirilmesi ve aydınlatılması gibi kutsal bir görevi yerine getirdiğini dile getiren Akın, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutladı.

Akın, bugüne kadar vatandaşın haber alma hakkını başarıyla yerine getiren basın mensuplarının, bundan sonra da bu görevlerini ilkeli, tarafsız, sorumlu gazetecilik anlayışı içerisinde başarıyla yürüteceklerine inandığını söyledi.

/ MALATYA

10.01.2008


 

Evlilik sorunlarına terapili çözüm

Uzman Psikolog, evlilik terapisti Dr. Bülent Budak, eşlerin birbirlerini "tapulu malları'' gibi görmelerinin evlilikte en önemli sorun olduğunu söyledi.

Dr. Budak, terapi ve psikolojik danışmanlığın, evli çiftlerin, sorunlarla etkin bir şekilde başa çıkmalarında yardımcı olmayı hedeflediğini söyledi.

Terapide "uyumsuz davranış modellerinin'' değiştirilmeye çalışıldığını ifade eden Budak, kişilik geliştirilmesi ve olgunlaşmaya yönlendirme yapıldığını kaydetti. Sorunlarla etkin bir şekilde başa çıkmaya yönelik olarak yapılan terapinin, eşler arasındaki etkileşimi yeniden yapılandırmaya katkı sağlayacağını bildiren Budak, eşlerin birbirlerine "tapulu malları'' gibi görmelerinin evlilikte en önemli sorun olduğunu kaydetti. Budak, terapistlerin her iki eşin gerginlik düzeylerini azaltarak, ilişkileri iyileştirme yoluna gitmelerini sağladığını ifade etti.

Terapinin çiftin isteğiyle yapıldığını ifade eden Budak, mutsuz eşlerin çatışmada, karşılarındaki insanı sorumlu tuttuğunu kaydetti.

/ ANKARA

10.01.2008


 

Babalar da çocuğun eğitimine katılmalı

Kars Özel Sultan Alparslan Koleji tarafından düzenlenen geleneksel Ana-Baba Okulu'na veliler büyük ilgi gösterdi. 'Aile içi iletişim' konusunda seminer veren Prof. Dr. Ramazan Abacı, "Eğitim sadece annelerin işi değil, babaların da mutlaka çocukların eğitimine ciddi katkıda bulunmaları gereklidir" dedi.

Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen seminere katılım beklenenin üzerinde oldu. Programın açılış konuşmasını yapan Özel Alparslan İlköğretim Okulu Müdürü Hüseyin Çelik, "Bu tür programlar veli-okul işbirliğini olumlu ve pozitif yönde etkilemektedir. Böylece okul ve veli aynı yaklaşım tarzları ve davranışları ile öğrenciyi daha başarılı hale getirmektedir. Bu tür programlarımız devam edecektir" dedi.

Eğitim sadece annelerin işi değil

Programa konuşmacı olarak katılan Sakarya Üniversitesi'nden Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ramazan Abacı da çocukların istenilen şekilde yetiştirilebileceğine işaret ederek, "Ama önemli olan doğru zamanda ve doğru davranışlarda bulunmamız. Meselâ, ev telefonu çalar, telefonu çocuk açar. Karşıdaki kişi çocuğa babasını sorar. Baba da eğer el ve mimik hareketleri ile evde olmadığını çocuğuna söylettirirse, çocuğuna yanlış davranış kazandırmış ve yalan söylemeye teşvik etmiş olur. Ayrıca eğitim sadece annelerin işi değil, babaların da mutlaka çocuklarının eğitimine ciddî katkıda bulunmaları gereklidir. Özellikle erkek çocuklar, kendilerine model seçerler. Eğer baba ilgili ise çocuğunun seçeceği model kendisi olacaktır. Aksi takdirde kendilerinin onaylamayacağı birisini model olarak seçebilir" diye konuştu.

/ KARS

10.01.2008


 

El ve ayak donmalarına karşı neler yapılmalı?

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ferruh Ayoğlu, "Kış aylarında el ve ayak donmalarında, donmuş kısımlar ovuşturulmamalı, nefesle ısıtılmalıdır'' dedi.

Yrd. Doç. Ayoğlu, soğuk havalarda donma tehlikesiyle karşılaşılabileceğini, vücut ısısının çok iyi korunmasının önem arz ettiğini söyledi.

Donmanın tüm vücutta olabileceği gibi el, ayak, burun ve kulakta da gerçekleşebileceğine dikkati çeken Yrd. Doç. Ayoğlu, şunları kaydetti: "Hava sıcaklığının düştüğü günlerde vücudun özellikle el ve ayak gibi uç kısımları donmaya karşı korunmalı. Sıcak tutucu çorap ve ayakkabı giyilmesi önem taşıyor. Ancak, parmakların hareket etmesini güçleştiren dar ayakkabıların yanı sıra kat kat giyilmiş kalın çoraplar kan dolaşımını engellediğinden donma olayı ayakta sık görülebiliyor. Kış aylarında el ve ayak donmalarında, donmuş kısımlar ovuşturulmamalı, nefesle ısıtılmalıdır. Ciddi lokal soğuk yaralanmalarında donmuş kısımlara soğuk ya da sıcak malzeme kullanılarak da müdahale yapılmamalıdır. Kışın sokakta kalan ya da evlerini çeşitli nedenlerden dolayı ısıtamayanlar için donma tehlikesi fazladır. Soğuk bölgelerde yaşayanlar da risk altındadır.'' Yrd. Doç. Ferruh Ayoğlu, çevre ısısının kışın düşük olması dolayısıyla kaybolan vücut ısısını düzenleyen mekanizmalar yetersiz kaldığından donma tehlikesinin söz konusu olabildiğini, donmuş bölgenin kesinlikle sıcak suya sokulmaması ve ateşe yaklaştırılmaması gerektiğini kaydetti.

/ ZONGULDAK

10.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri