Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 30 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 


Saadet Bayri FİDAN

Siz istemek nedir bilir misiniz?



Hiç düşündünüz mü?

Birinden bir şey isterkenki halinizi.

Ya da başınıza geldi mi?

Mecbur kalıp birilerinin kapısına gidip eksik olan bir şeyi istemek.

Komşunuzdan bahsetmiyorum, acil durumlarda aldığımız ödünçler de değil bu.

Hiç tanımadığımız birilerinin kapısına gidip, ihtiyacınız olanı istemek.

Nasıl şeyler derseniz.

Hani ekmek gibi, makarna gibi, pirinç ya da bulgur gibi. Yani yemek için bir şeyler. Peynir ya da zeytin. Hepsini düşünebilirsiniz.

İstiyorsunuz, alacak imkânınız, çalışıp kazanacak kudretiniz de yok.

Üstüne kimseniz de yok.

Hiç yaşamadıysanız buyurun hep beraber empati yapalım. Bu şekilde ne kadar hissedilirse o kadar hissedelim. Ancak şu bir gerçek ki; bazı duyguları bizzat yaşamadan hissetmek neredeyse imkânsızdır.

Birçoğumuz, bu sorularımı okurken, " Allah göstermesin. Rabbim namerde muhtaç etmesin" demiştir haklı olarak. Ya da henüz çok gencizdir ve hoyratça konuşabiliyoruzdur; "Açlıktan ölürüm yine de kimsenin kapısına gitmem" gibi.

Zira ben de böyle düşünüyorum, asla gidemem diyorum.

Nerden çıktı bu konu derseniz.

Günlerdir evdeyim. İçimden hiç şöyle dışarı çıkıp gezmek, alış veriş yapmak ya da etrafı izlemek gelmiyor.

Yorgunum.

Sanki her güne yorgun olarak başlıyorum. Böyle bir ruh hali içindeyken, annemin "Artık yeter çık dışarı" dediği bir gün. Hazırlanıp iniyorum. Tam asansörün kapısından çıkıyorum ki; apartman merdiveninde yaşlı mı yaşlı bir teyzecik. Beli bükülmüş, yüzünde kırışmamış yer yok. Ancak yine de ışıl ışıl bir çehre.

Merdivenlere oturmuş, soluklanıyor.

Önce birini görmeye geldi sanıyorum. Ya da birilerini bekliyor, yorulmuş olmalı ki oturmuş.

İçimdeki o dayanılmaz merak yine alt edip soruyorum.

"Hayırdır ninem" demekle ninem anlatıyor:

Gelini ve oğlu depremde ölmüş. Üç torunuyla kalmışlar. Kimsesi yok, çocuklar küçük. Yeri gelmiş bahçelerde çalışmış, yeri gelmiş merdiven silmiş, temizliğe gitmiş. Torunları için ne gerekirse yapmış.

Şimdilerde ise, yaşlı diye kimse iş vermiyormuş.

Çekinerek: "Kızım" diyor "Çocuklarının eskileri olan varsa verirler mi benim torunlara?" "Verirler ninem" diyorum. Zoraki yutkunduğum yaşlarımla. "Ekmek, çay ne olursa olur. Para istemiyorum kızım! Öksüzlerin karnı doysun yeter."diyor.

"Çıkalım" deyip koluna giriyorum nineciğin.

Merdivenlere yöneliyor on kat çıkamazsın dediğimde, "Asansör kullanmayı bilmiyorum ki." diyor. Giriyorum koluna on katı beraber geziyoruz. (Bu arada hiç görmediğim komşularımızı tanıyorum bende)

Ve hayatımda ilk defa birinden bir şey istemenin ezikliğini yaşıyorum. Ninem çekiniyor isterken. Belli ki bu yaşta ona da zor geliyor. Nasıl gelmesin ki, ben başkasının halini anlatırken eziliyorum, o kendine istiyor.

O kadar acı bir şey ki birinin kapısını çalıp, bir şeyler istemek.

Eve kendimi zor atıyorum.

Şükür secdesindeyim.

Nelere şükredeceğimi şaşırmış bir halde, sayıp duruyorum verilen nimetleri.

Şimdilerde, "Rabbim bizi kimseye muhtaç etme, şükrümüzü azaltma. Verip azdırtma. Elimizdekilere şükreden kullarından eyle" derken. Bâ duayı daha önce hiç yapmamış gibi hissediyorum.

***

Siz birinin kapısına gidip, sırf ihtiyaçtan bir şey istemenin ne demek olduğunu bilir misiniz?

Ben bilmiyorum ancak, isteyenin yanındayken bile ne kadar acı bir durum olduğunu biliyorum.

Rabbim kimseye bu durumları yaşatmasın.

Vesselâm

30.01.2008

E-Posta: [email protected]




Davut ŞAHİN

İnançsız gazi olur mu?



ATV'de ekrana gelen "Gazi" dizisinin bıçak sırtı bir konu olduğu söyleniyor. Doğrudur. Bana göre, bu dizi "ajite" sınıfına giriyor.

Dizi boyunca sürekli gözyaşı, acı ve dram işleniyor. Devamlı ağlayan insanları izlemek ve adeta ortalığı yetimhaneye çevirmek insanın içini karartıyor.

Zaten bunu kadın programları yapıyor. Bir de dizi filmlerde bu konu öylesine işlenince, insanın içi zift gibi oluyor.

Dizide dikkatimi çeken nokta, eğer şehitlik ve gazilik gibi bir mertebe vurgulanıyorsa, bunu "inanç" ve "mukaddesat" dışında anlatırsanız o şehitlik ve gazilik mertebesi sıfıra iner. Ruhsuzlaşır.

Peki, bin yıllık tarihimizde böyle bir örnek var mı?

BAŞÖRTÜSÜNE STV YORUMU

AKP ve MHP'nin baş-örtüsü konusunda şekillenen yeni yasa taslağı gündemde iken, STV'de tuhaf bir programda tuhaf bir sahne yaşandığını bir okurumuz yazmış.

'Boşanmak İstemiyorum' dizisi tuhaf bir format.

Dilerseniz Gemlik'ten yazan bir okurumuzun izlediği 'Boşanmak İstemiyorum' programından bir sahneyi aktaralım:

"Samanyolu TV'nin hafta içi her gün saat 18.00'de yayınlanan 'Boşanmak İstemiyorum' adlı dizisisin 1 Ocak 2008 tarihli yayınını hayretler içerisinde izledik. Dizide; başörtülü bir bayana, eşi başörtüsünü açması yolunda baskı yapıyor. Bayanın bu baskı sebebiyle boşanmak isteğine karşılık, hakim, uzun uzadıya 'başörtüsünün çok da önemli olmadığı' yönünde açıklamalarda bulunuyor. Hakimin verdiği ve dizinin bu açıklamaları destekler ve doğru bulduğu yönünde yapılan programı garip bulduk. Dizide, İslâmiyette önemli olan şekilciliğin değil, kalbin olduğu vurgulanıyor. Bu yapılırken de çok garip bir örnek veriliyor 'Hamidullah adında bir İslâm bilgininin dinî bir konferans için Afrika'da Müslüman bir ülkeye gittiği ve orada kadınlara verdiği konferansta kadınların tamamının üstlerinin açık olduğu ifade ediliyor. Bu örnekten hareket eden hakim, kalbini göstererek 'önemli olan şekil değil, burasıdır' diyor.

'Dizide başörtüsüz bir bayan da kendisinin namazlarını kıldığını, ancak örtünmediğini delil olarak gösteriyor. Dizi baş-örtüsünü açmak istemediği için boşanmak isteyen hanımı haksız bir durumdaymış gibi göstererek sonuçlanıyor. Bütün bu ifadeler 'sol' bir TV kanalında yer alıyor olsaydı belki tepki alacaktı. Peki bu yayınları sebebiyle STV'yi kimse uyarmayacak mı?"

Elçiye zeval olmaz. STV yetkilileri bu satırları umarım gözden kaçırmaz!

30.01.2008

E-Posta: [email protected]




Kazım GÜLEÇYÜZ

Endişeler artıyor



Başörtüsü için önceki gün saatler süren toplantıdan sonra AKP ve MHP'nin uzlaşarak "çözüm" diye kamuoyuna deklare ettikleri formül de daha açıkl