Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Danıştay: Başörtüsü Atatürkçülüğe aykırı

Bugün yapılan anayasa değişikliğinin de, yarın yasa değişirse yasa değişikliğinin de üniversitede başörtüsünü serbest bırakıp bırakmadığını sonunda Danıştay kararları belirleyecek.

O yüzden, Danıştay’ın konuyla ilgili akıl yürütme biçimini, kararlarının dayanaklarını bilmek önemli. Dediğim gibi, Danıştay’ın bu konuda verilmiş onlarca kararı var ama bu kararlar özellikle 1994’ten itibaren hemen hemen hep aynı cümlelerle kuruluyor, aynı mantık dizgesi izleniyor. O yüzden bugün size Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 17 Haziran 1994’te aldığı bir kararı örnek olarak vereceğim.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde bir öğrenci, derslere başörtülü olarak devam ettiği için disiplin cezası alır. Bu cezanın kaldırılması için de idari yargıya başvurur. Konu Danıştay 8. Dairesi’ne kadar gelir, daire ODTÜ yönetimini haklı bulur ve davayı reddeder. Bunun üzerine öğrenci başvurulabilecek son merci olan İdari Dava Daireleri’ne ‘karar düzeltme’ isteminde bulunur. İdari Dava Daireleri, 17 Haziran 1994’te verdiği kararla bir içtihat oluşturur. Kararın ilgili bölümünü aktarmak istiyorum:

(...)

“1982 Anayasası’nın başlangıç bölümünde, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık ve laiklik ilke olarak benimsenmiş, 2. maddesinde de, Türkiye Cumhuriyeti’nin, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Anayasa’nın 42. maddesinde bu ilkelerin eğitim ve öğretimde de geçerli olduğu kurala bağlanmıştır.

Diğer yandan, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 4. maddesinde, yükseköğretimin amacının, öğrencileri, Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine bağlı vatandaşlar olarak yetiştirmek olduğu belirtilmiş; aynı kanunun 5. maddesinde de öğrencilere, Atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincinin kazandırılması, yükseköğretimin “ana ilkeleri” arasında yer almıştır.

Bu bağlamda, yükseköğretim kurumlarında öğrencilerin kılık ve kıyafetinin, Anayasa’nın 174. maddesiyle anayasal güvence altına alınan devrim yasalarına, T.C. Anayasası’nın ilke ve kurallarına, Cumhuriyetin özgün niteliklerine ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 4 ve 5. maddelerinde belirtilmiş olan yükseköğretimin amaç ve ilkelerine uygun olması gerektiği kuşkusuzdur.

Nitekim, 3511 sayılı kanunun 2. maddesiyle 2547 sayılı kanuna eklenen Ek:16. maddede yer alan “Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuvar, klinik, poliklinik ve koridorlarda çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç nedeniyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılması serbesttir” kurallarının 2. cümlesinin, anayasaya aykırılığı iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesi, dava konusu kuralı 7.3.1989 günlü, E:1989/1, K:1989/12 sayılı kararı ile iptal etmiş ve gerekçesinde de, çağdaş bir görünüm taşımayan başörtüsü ve onunla birlikte kullanılan belli biçimdeki giysinin, Türk Devriminin ilkelerine aykırı olduğu, Anayasa’nın 174. maddesi kapsamındaki devrim yasalarının amaç ve içeriklerinin öngördüğü nitelikleri gözardı ederek dinsel inanç gereğine dayalı bir düzenleme getiren dava konusu kuralın Anayasa’ya aykırı bulunduğu vurgulanmıştır.

Buna göre, başörtülü veya türbanlı olarak yükseköğretim kurumlarında bulunmayı serbest bırakan kuralların Anayasa’ya aykırı olduğu saptanmış bulunmaktadır.

Daha sonra, 2547 sayılı kanuna 3670 sayılı kanun ile eklenen Ek: 17. madde ile “yürürlükteki yasalara aykırı olmamak koşulu ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir” kuralı getirilmiş ve bu kural da Anayasa Mahkemesi’nde dava konusu yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi 9.4.1991 günlü E:1990/36, K:1991/8 sayılı kararıyla, Anayasa’nın, hukuk normları sıralamasında en üstte yer aldığı ve “yürürlükteki yasa” deyiminden öncelikle Anayasa’nın anlaşılacağından kuşku bulunmadığını belirterek, “Anayasa Mahkemesi’nin 7.3.1989 günlü, E:1989/1, K:1989/12 sayılı kararına aykırı olmayan ve yükseköğretim kurumlarında çağdaş kıyafet ve görünüme ters düşen dinsel nitelikli kılık kıyafetin serbest bırakılmasını öngörmeyen, ancak, yürürlükteki yasalara aykırı olmamak kaydıyla kılık ve kıyafette serbestlik tanıyan Ek:17.maddenin Anayasa’ya aykırı olmadığı”na hükmetmiştir. Böylece Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan, boyun ve saçların başörtüsü ve türbanla kapatılması durumu kılık kıyafet serbestisi dışında tutulmaktadır. Diğer yandan, 2547 sayılı kanunun, yükseköğretiminin amaç ve ilkelerinin düzenlendiği 4 ve 5.maddelerinde bir yükseköğretim öğrencisinden ne beklendiği ve niteliklerinin ne olması gerektiğinin çerçevesi de çizilmiş bulunmaktadır. Buna göre, öncelikle ve özellikle, yükseköğretim öğrencisi, Atatürk inkılapları ve ilkelerini benimsemiş ve bu ilkeler doğrultusunda davranan kişi olmalıdır. Dolayısıyla, Atatürk inkılap ve ilkeleri dışında davranışlarda bulunan öğrencinin, yükseköğretim öğrencisi olma sıfatının gereklerini tam olarak yerine getirdiğinden söz etmenin imkânı bulunmamaktadır. Başka deyişle, çağdaş kıyafet ve görünüme ters düşen dinsel nitelikli kılık kıyafet giyen, başörtüsü veya türban takan öğrencinin, Atatürk inkılap ve ilkelerine aykırı davrandığı, böylelikle yükseköğretim öğrencisi olma sıfatının gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarstığı açık bulunmaktadır.”

(...)

Görüldüğü gibi üniversitede türban yasağının tek dayanağı Anayasa Mahkemesi kararı değil, bir de YÖK Yasası’nın 4 ve 5. maddelerinde Atatürkçülüğe yapılan göndermeler var. Tabii bir de Danıştay’ın Atatürkçülük ve ‘çağdaşlık’la ilgili yorumu...

Radikal, 14.2.2008

İsmet BERKAN

15.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Danıştay: Başörtüsü Atatürkçülüğe aykırı

  Başbakan Erdoğan’ın hukuk ve demokrasi sınavı...

  Mücadele gerçek mi?

  İlhan Selçuk 301’den yargılanır mı?

  Baskının etkisi: ‘Öğrenilmiş çaresizlik’


 Son Dakika Haberleri