Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Mücadele gerçek mi?

Danıştay cinayetiyle ilgili dava sona erdi. Bu olayla bağlantılı bir terör eylemi de Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılmasıydı. Danıştay cinayeti sanığı Alparslan Arslan’a ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi.

Hrant Dink davasında ise her duruşmada ortaya çıkan yeni bilgiler bütün bu olayların iç içe olduğu görüşünü güçlendiriyor.

Bu arada Ankara’da türbana karşı miting yolunda bir el bombası bulundu.

Hrant Dink cinayetinin sanıkları yeni bilgiler vermelerine rağmen hâlâ “bir yerlere” güvendiklerini belli eden davranışlar gösteriyorlar. Trabzon’daki rahip cinayeti ve Malatya’daki katliamla ilgili fazla bir gelişme sağlandığına ilişkin belirti bulunmuyor. Ama bu olaylarda yer alan kişilerin ilişkilerine bakıldığında, bir zamanlar bazı emniyet yetkililerinin söylediği gibi hiçbirinin “münferit” olmadığı giderek daha fazla kanıtlanıyor.

***

Türkiye’de çok kan dökülmesi yoluyla kargaşa çıkarmayı ve demokrasinin rafa kaldırılmasını sağlamayı, böylece de Batı ile ilişkileri koparmayı hedefleyen bir ya da birkaç örgütlenme bulunduğu ortaya çıkmıştır. Ankara’daki üst düzey yetkililer zaman zaman bu çetelerle mücadele edildiğini söylüyor. Ancak soruşturmaların ilerleyiş hızına bakıldığı zaman bu mücadelenin “gerçek” mi yoksa derine gitmemeye çalışan, yüzeyde ve tetikçilerde durmayı seçmiş bir tarz mı olduğunu anlamak kolay değil. Abdi İpekçi cinayetini işleyen tetikçilerin bağlantıları bir yere kadar izlenebildi, sonra soruşturma buharlaştı.

Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili hiçbir gerçek adım atılmış değil. Susurluk rezaleti soruşturmasının yine çok fazla soru işaretinin ortaya çıktığı bir aşamada durmuş olması da hatırlardadır. Bu olaylar aydınlanmadan, tetikçilerin gerçek bağlantıları ortaya çıkarılmadan ve cezalandırılacaklarına ilişkin kamuoyunda inanç yaratılmadan hukuk devleti olmanın kıyısına yaklaşamayız.

***

İnsanların yaşama hakkının “büyük hedefler” adına, “milliyetçilik” adına ya da başka “ulvi” amaçlar uğruna ellerinden alınabildiği bir ülkede kimse, herkesin can güvenliği olduğuna inanmaz. Bu yüzden de Ankara’nın tepelerinde “idam” sözleri, “beyaz çarşaf” edebiyatları eksik olmaz. Arızalı bir demokrasiyle yetinen bir toplumda hiç kimse güvence altında olamaz. Bütün vatandaşların bunun bilincine varmaları için, çetelerle gerçekten mücadele edildiğine inanmaları gerekir. İnandırmak, “bütün” Ankara’nın görevi ve sorumluluğudur. Ama hukuk devletinin anlamını bilen herkes de bunu şiddetle ve durmaksızın talep etmelidir.

Vatan, 14.2.2008

Okay GÖNENSİN

15.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Danıştay: Başörtüsü Atatürkçülüğe aykırı

  Başbakan Erdoğan’ın hukuk ve demokrasi sınavı...

  Mücadele gerçek mi?

  İlhan Selçuk 301’den yargılanır mı?

  Baskının etkisi: ‘Öğrenilmiş çaresizlik’


 Son Dakika Haberleri