Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Dâvâ, çetelerle mücadeleyi aksatmasın

Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Sinan Kılıçkaya, AKP’ye açılan kapatma davasının Ergenekon çetesini ümitlendirdiğini ifade ederek, davanın çetelerle yapılan mücadeleyi yavaşlatmayıp daha da kararlı olarak üzerine gidilmesi gerektiğini belirtti.

Av. Kılıçkaya, yaptığı açıklamada, Ergenekon çetesinin ülkeyi belirli bir düzene sokmayı amaçladığını dile getirdi. Kılıçkaya, “Bir kısım devlet görevlilerinin de içinde bulunduğu, kendilerine ‘Ergenekon’ ismini veren çetenin bir kısım üyeleri ve kamu düzenini, toplumun huzur ve refahını bozmaya yönelik eylemleri ortaya çıkarılmış ve çıkarılmaya da devam edilmektedir. Bu çeteler, suikastler ve cinayetler de dahil olmak üzere her türlü gayri meşru yöntemleri kullanarak kendilerince toplumu, devleti, milleti belirli bir düzene sokmaya çalışmaktadırlar. Bu düzenin de cumhuriyet, demokrasi veya hukuk olmadığı aşikârdır” diye konuştu.

Bu tip çetelerin tamamen bertaraf edilememesinin daha sonra yeni çetelerin ortaya çıkmasına sebep olduğunu belirten Kılıçkaya, şöyle devam etti:

“Bu ulusalcı çetelerin ülkeye çok büyük zararlar verdiği sabittir. Bunlarla yapılan mücadelenin aralıksız olarak devam ettirilip bertaraf edilmemesi halinde daha da büyüyecekler ve verecekleri zararlar da aynı orantıda büyüyecektir. Bu çete bugüne kadar tüm boyutları ile ortaya çıkarılmış değildir. Henüz karar mekanizması ve finans kaynakları ortaya çıkarılmamıştır. Göründüğü kadarı ile çetenin sadece bir eylem kolu ortadadır. Türkiye’de huzur, demokrasi, barış istiyorsak özellikle devlet içerisinde bu tip yasadışı yapılanmaların giderilmesi ve çeteleşmenin yok edilmesi gerekmektedir. Daha önce Susurluk hadisesinde bu tür devlet içerisinde gayri yasal yapılanmaların ortaya çıkarılıp yok edilmemesi nedeniyle bugün bu tür çetelerle karşılaşıyoruz. Türkiye’de huzur, demokrasi, barış istiyorsak özellikle devlet içerisinde bu tip yasadışı yapılanmaların giderilmesi ve çeteleşmenin yok edilmesi gerekmektedir.”

AKP’nin kapatılma davasının ülke gündemini değiştirerek, çeteleri ümitlendirdiğini ancak çözüm için kararlı bir şekilde Ergenekon ile mücadeleye devam edilmesi gerektiğini belirten Kılıçkaya, şöyle devam etti: “Ülke gündeminde çeteler ve bu çetelerin uzantıları var iken AKP aleyhine açılan kapatma davası gündemi değiştirmiştir. Kamuoyunun dikkati çetelerden kapatma davasına yönelmiştir. AKP hakkında açılan kapatma davası bu çeteleri ümitlendirmiştir ve davadan kendilerine pay çıkarmalarına neden olmuştur. Biz Hukukçular Birliği Vaktı olarak AKP’ye açılmış olan kapatma davasının çetelerle yapılan mücadeleyi yavaşlatmaması, aksine mücadeleye daha yoğun ve kararlı bir şekilde devam edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

Cemil YÜZER / ANKARA

21.03.2008


 

ÜAK BAŞKANI VE...

Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Türkiye’de laik rejimin tehdit altında olduğunu ve bir karşı devrimle karşı karşıya bulunulduğunu ileri sürdü. Buna karşı Yargıtay Başsavcısının “elbette gereğini yapacağını” belirten Akaydın, “Böyle bir faaliyette bulunması, görevini yaptığından dolayı Başsavcı adına övünülecek birşeydir. Başsavcı yakışıksız üslûplarla incitilmemeli” dedi.

Prof. Dr. Akaydın, Sabancı Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi’nde düzenlenen 8. Akdeniz Uluslararası Yüksek Öğretim Tanıtım Günleri’nde, gazetecilerin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının AKP hakkında açtığı kapatma davasına ilişkin sorularını cevapladı. Demokrasilerde siyasi partilerin kapatılması için dava açılmasının son derece üzücü olduğunu vurgulayan Akaydın, buna karşın dünya demokrasilerinde her ülkenin, rejimini korumak için benzer tedbirler aldığını söyledi. Prof. Dr. Akaydın, şöyle devam etti:

‘’Türkiye’de laik rejimin tehdit altında olduğu, bir karşı devrimin var olduğu somut bir gerçek. Ben bunu ÜAK Başkanı olarak özel misyonum gereği son iki ayda dile getirdim. Böyle bir durum ortaya çıktığı zaman elbette ki bunun en önemli sorumlu makamı olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı gereğini yapacaktır. Böyle bir faaliyette bulunması (iddianame hazırlaması) görevini yaptığından dolayı Başsavcı adına övünülecek bir şeydir. Ama böyle bir olayın Türkiye’ye yaşatılması üzücü bir şeydir. Ben siyasilerin bundan sonra çok daha özenli davranmaları gerektiği ve oy toplamak için Türk halkının son derece yumuşak karnı olarak kabul edilebilecek bazı ülke değerlerini tahrik etmemeleri gerektiği inancındayım. Herkesin bundan ders çıkartması ve toplumu germemesi lazım. Yargıtay Başsavcısını da çok yakışıksız üsluplarla incitmemeleri lazım. Hukuka saygısı olan bir ülke, aynı zamanda demokrasiye, Cumhuriyete saygısı olan bir ülke demektir. Bu saygıyı korumak sorumluluğu önce siyaset adamlarına aittir.’’

AYNI HASSASİYET ŞEMDİNLİ SAVCISINA NEDEN GÖSTERİLMEDİ?

Bu arada Türkiye’deki 26 hukuk fakültesi dekanı tarafından ‘’Yirmi Altı Hukuk Fakültesi Dekanının Kamuoyuna Duyurusudur’’ başlığıyla bir açıklama yapıldı. Yargı organlarının, yasama organı gibi millet adına egemenlik yetkisi kullandığına dikkat çekilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ‘’Cumhuriyet savcıları, kanunî görevleri gereği dava açar. Bu nedenle, Cumhuriyet savcıları, açtıkları davalarda kişisel olarak taraf değillerdir. Açılmış bir dava nedeniyle hakim ve savcılara yönelik tacizlerde bulunulması, yargı organlarının anayasa ve kanunlarla belirlenmiş görevlerinin sorgulanması hukuk devletini yıpratır. Basın ve yayın organlarının yayınladıkları haberlerde ve yorumlarda, herkesin ve özellikle siyasi parti temsilcilerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda yargı organlarını yıpratacak, hakim ve savcıları baskı altına alacak yaklaşımlardan özenle kaçınmaları zorunludur. Yargıyı korumak, hukuk devletini korumaktır. Bu görev, hepimizindir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur’’ Açıklama, “Aynı hassasiyet Şemdinli Savcısı için niye gösterilmedi?” sorusunu gündeme getirdi.

/ ANTALYA / ANKARA

21.03.2008


 

Günay: Ergenekon tartışmasını bitirdim

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, partisi hakkında açılan dâvâyla ilgili olarak sorulan “Ergenekon çetesiyle ilgili ilişkilendirmeye işarette bulundunuz. Bu tartışmaları bitirmek adına bir şey söyleyecek misiniz?” sorusuna, “Ben bu tartışmaları bitirdim” cevabını verdi.

Günay, Nevruz sebebiyle Türksoy heyetini kabulünün ardından gazetecilerin, AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili sorularını cevapladı. Bakan Günay, bir gazetecinin, ‘’Davanın açılmasının ardından ilk siz konuştunuz ve Ergenekon çetesiyle ilgili ilişkilendirmeye işarette bulundunuz. Bu tartışmaları bitirmek adına bir şey söyleyecek misiniz?’’ sorusu üzerine, ‘’Ben bu tartışmaları bitirdim. Bugün bir bayram eşiğindeyiz, bu bayramda kendi bakanlığımla ilgili bir görev yapıyorum’’

dedi. Bakanlık binasında görev yaparken, siyasi konulara girmemeyi tercih ettiğini söyleyen Günay, ‘’Ben sadece Türkiye’nin iyiye gittiği bir ortamda, böyle bir müdahalenin, böyle bir hukukî girişimin Türkiye için bir talihsizlik olduğunu çeşitli boyutlarıyla anlatmaya çalıştım. Ancak bugün bayram. Bırakın bayram tadında kalsın’’ diye konuştu.

‘’Talihsizlik sözünü biraz açar mısınız?’’ sorusuna Günay, ‘’Açmam, burası yeri değil’’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

21.03.2008


 

Kriz vurmaya başladı

Gaziantep Genç İşadamları Derneği (GAGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Erturhan, Türkiye dışında başlayan ekonomik ve malî krizin, Türkiye ekonomisini etkisi altına almaya başladığını bildirdi.

Erturhan, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisi ve KOBİ’lerin Türkiye dışından gelen ve gün geçtikçe derinleşen malî çalkantı ve krize hazırlıksız yakalanmaması gerektiğini belirtti. 2002’den 2007’ye kadar, gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye lehine gelişen küresel ekonomi hareketlerinin tersine döndüğünü ifade eden Erturhan, şunları kaydetti: ‘’Türkiye dışında başlayan ekonomik ve malî kriz, Türkiye ekonomisini de etkisi altına almaya başladı. Döviz kurlarında son 5 yıldaki gelişmelere göre pozisyon alan Türk özel sektörü, KOBİ’lerimizin ve tüm Türk toplumunun dış alemden gelen ve yaklaşık bir yıl süreceği var sayılan bu yeni ekonomik ve finansal konjonktürün en az kayıpla atlatılabilmesi için makro ekonomik ve makro finansal dengelerin ve stratejilerin çok iyi bir şekilde ortaya konulması gerekir.’’

Erturhan, yüksek cari işlemler açığının Türkiye ekonomisi için en büyük ekonomik risk olma özelliğini 2008 yılında da koruduğunu ifade etti.

/ GAZİANTEP

21.03.2008


 

Tüzmen: Demokrasi ucuz değil

Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, demokrasinin ucuz bir rejim olmadığını söyledi. Tüzmen, ticaret heyeti gezisi sebebiyle geldiği Hindistan’da gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısının ardından soruları cevaplandırda.

Tüzmen, bir soru üzerine görüşmelerinde AKP hakkındaki kapatma davasının hiç gündeme gelmediğini belirterek, Hindistan’da da gelecek yıl seçim olduğunu hatırlattı ve bunların konuşulmadığını söyledi. Demokrasinin 15 bin doların altında bütün kurum ve kuruluşları ile uygulanması zor bir sistem olduğunu söyleyen Tüzmen, şunları kaydetti:

‘’Uzun bir maraton. Türkiye kendi içinden çıkanlar zarar vermediği sürece kolay kolay zarar görmez. Gayet soğukkanlı bir şekilde bu gelir seviyemizi artırmamız lazım. Bütün olayların çıkışında, Türkiye’nin ihracatının artırılması yatıyor. İhracat rakamlarını 200 milyar dolarlara getirdiğimiz zaman bu tip sıkıntıları geride bırakmış olacağız. 500 milyar dolarlara geldiğimiz zaman çok rahatlıkla hareket edeceğiz. Bütün kurum ve kuruluşlar, yasaması, yürütmesi ve yargısı ile demokrasiyi, Türkiye’nin geleceğini gerçekten iyi bir şekilde düşünerek uygulamış olacaklar ki o seviye için belli bir bilgi birikimi, belli bir gelir, sermaye birikimi gerekiyor. Türkiye’yi herkes çok seviyor ve herkes diğerinden fazla sevdiğini söylüyor. İşte çok sevenler, ileriye doğru bakış açısı ile değerlendirmelerini yapacak olursa o zaman Türkiye için güzel bir gelecek platformu çizeriz. O platformu henüz sağlayamadığımız ortada. Bir takım soru işaretleri, bir takım tedirginlikler ile yolumuza devam etmek zorundayız. Eskiden de böyleydi, şimdi biraz daha azalarak devam ediyor. Yarın çok daha azalacak. Biz şimdi işimize bakalım.’’

TÜİK’in yeni millî gelir hesaplaması ile kişi başına gelirin 2 bin dolar artmasını da değerlendiren Tüzmen, bu yılki kişi başına gelirin de 9 bin dolara ulaşmasını beklediklerini açıkladı. Demokrasinin ucuz bir rejim olmadığını ifade eden Bakan Tüzmen, ‘’Çok ağır bir maraton, demokrasi için çok ağır bedeller ödüyorsunuz. Bütün kurum ve kuruluşlarıyla uygulamak için. Şu anda Türkiye’nin ödediği bedele bakın, geçmişte ödediği bedel var. Ama halen vazgeçmeden devam ediyor’’ diye konuştu.

Demokraside egemenlik kayıtsız şartsız milletin ise ve bu da parlamentoya gönderilen milletvekilleri ile bir şekilde temsil ediliyorsa, herkesin kabul etmesi gerektiğini bildiren Tüzmen, şunları söyledi:

‘’Şöyle veya böyle. Şimdi kafama göre parti geldi benim için demokrasi olmaz. Demokrasi çoğunluğun azınlığa tahakkümü değil ama kişi başına gelirin 10 bin doların altındaki demokrasilerde bu o oluyor. Bu ortamda açılımlar yapılamıyor. Yasama yürütme ile yargı, ayrı erkler. Bunlar Türkiye’de farklı farklı şeyler yapıyor. Bazen yürütme, yargı, bakıyorsun yasamanın önüne koyuyor. Yasama işini yapacakken yürütmenin içine giriyor. Geçmişte bunlar yaşandı. Bütün bunların ahenk içinde yaşaması için en az 10-15 bin dolar kişi başına gelir lazım.’’

/ YENİ DELHİ

21.03.2008


 

Gözler Kıbrıs’ta

Almanya Yeşiller Partisi Eşbaşkanı ve Federal Meclis Milletvekili Claudia Roth, ‘’Avrupa’da tüm gözlerin, yarın (bugün) KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas arasında yapılacak görüşmede olacağını’’ söyledi.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Fatma Ekenoğlu’nun daveti üzerine KKTC’ye gelen Roth ve beraberindeki heyet dün sabah KKTC’den ayrıldı. Roth ve beraberindekileri, Ercan Havaalanı’nda KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ekenoğlu ile diğer ilgililer uğurladı. Ercan’dan ayrılmadan önce basına açıklamaya yapan Roth, Avrupa’da bütün gözlerin bugün yapılacak Talat-Hristofyas görüşmesinde olduğunu ifade ederek, ne olacağının merakla beklendiğini söyledi. Roth, bugünkü görüşmede fırsat penceresinin açılacağı konusunda iyimser olduğunu da kaydetti. Roth, adada çözüm olması yönündeki yapıcı desteklerinin süreceğini vurguladı. Meclsi Başkanı Ekenoğlu da görüşme masasındaki sürecin çetin bir süreç olacağına işaret ederek, ‘’bu sürecin gerek Kıbrıs Türk gerek Kıbrıs Rum halkı için daha iyi bir süreç olması ve çözüm yönünde ciddi adımlar atılmasını ümit ettiğini’’ söyledi. Pazartesi akşamı KKTC’ye gelen Roth, Cumhurbaşkanı Talat, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ekenoğlu ve Başbakan Ferdi Sabit Soyer tarafından kabul edildi. Roth, önceki gün de Lokmacı kapısı ile Pile Köyünü ziyaret etti.

/ LEFKOŞA

21.03.2008


 

Yağış artacak

Yurdun kuzey, iç ve batı kesimlerinde görülen sağanak yağışların, bugün etkisini arttırması bekleniyor.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, yağışlı hava, yurdun kuzey ve iç kesimlerinde etkili olacak. Yurdun kuzey, iç ve batı kesimlerinde görülen sağanak yağışların bugün etkisini artırması bekleniyor.

Bugün Marmara, Ege, Göller Yöresi, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz’in iç kesimleri, Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve batısı ile Güneydoğu Anadolu’nun kuzeyi yağmur ve sağanak yağışlı geçecek. Yağışların, Marmara’nın güney ve doğusu, kuzey ve iç Ege, Göller Yöresi, İç Anadolu’nun kuzeyi ile Karadeniz bölgelerinde etkili olması bekleniyor. Yağışlar, yarın yurdun kuzeydoğusunda devam ettikten sonra yurdu terk edecek.

Hava sıcaklıkları hafta sonunda bütün yurtta 5 ila 7 derece artacak. Etkili yağışların oluşturabileceği lokal su baskınları gibi olumsuz şartlara karşı ilgililer ve vatandaşların tedbirli olmaları gerekiyor.

/ ANKARA

21.03.2008


 

“Başka bir kurum milletin önüne geçemez”

MÜSİAD Ankara Şubesi Başkanı Hüdaverdi Çakır, “Başka bir kurum halkın getirdiği bir partiyi kapatıp, milletin önüne geçemez” dedi.

MÜSİAD Ankara Şubesi, Almanya’dan gelen SPD Milletvekili Lothar Klemm (Ekonomi Eski Bakanı), SPD Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Jurgen Walter, SPD’den AB Parlamentosu Aday Adayı Mustafa Yüce ve işadamı Şakir Meraki için İlci Otel’de bir akşam yemeği verdi. Yemekte, açılış konuşmasını yapıan MÜSİAD Ankara Şubesi Başkanı Çakır, AKP’nin kapatılma davasına değinerek, “Siyasi partileri ayakta tutan halkın değerleridir. Eğer ki bir siyasi parti, halkın değerlerini yansıtmazsa onu ancak halk kapatır. Başka bir kurum halkın getirdiği bir partiyi kapatıp, milletin önüne geçemez” dedi.

SPD’li Klemm ise önümüzdeki 15 yıl içerisinde ABD ekonomisinin dünyanın 11’inci, Almanya ekonomisinin 27’inci olurken Türkiye ekonomisinin dünyanın 4. büyük ekonomisi olacağını belirtti.

Cemil YUZER / ANKARA

21.03.2008


 

Özgür basın, demokrasinin oksijeni

ABD’li gazeteci Deborah Potter, basının kamu alanının vazgeçilmezi olduğunu belirterek, ‘’Özgür basın, demokrasinin oksijenidir’’ dedi.

Potter, Çukurova Gazeteciler Cemiyetinde (ÇGC) düzenlenen ‘’Baskı Altında Gazetecilik: ABD ve Dünyada Trendler’’ konulu seminerde, ‘’Sorumlu gazeteciliğin evrensel standartları ve gazetecinin demokrasi içindeki rolü’’ konularında bilgi verdi.

Deborah Potter, 36 yıldır gazetecilik yaptığını, ABD’de CBS ve CNN’de 16 yıl muhabir olarak görev yaptığını söyledi. Gazeteciliğin çok önemli ve özel bir meslek olduğunu ifade eden Potter, gazetecilerin her gün yeni bir şey öğrendiğini ve bu sürecin hayatları boyunca sürdüğünü vurguladı. Dünyanın hemen hemen her ülkesinde medya ile hükümet arasında gerilim olduğunu belirten Potter, bunun da bilgi almayı zorlaştırdığını ifade etti. Gazetecilerin asıl görevinin kamuoyunu bilgilendirmek olduğuna dikkati çeken Potter, şunları kaydetti: ‘’Gazeteci, haberi doğru tarafsız ve hızlı şekilde kamuoyuna ulaştıran kişidir. Özgür basın, demokrasi için önemli. Özgür basın olmadığı sürece demokrasinin kamu alanında hissedilmesi kolay olmaz. Özgür basın, demokrasinin oksijenidir. ABD’de özgür basını koruyan yasalar var. Türkiye’de haber kurumları büyük şirketlerin elinde. ABD’de ise bu kurumlar halka açık.’’

/ ADANA

21.03.2008


 

YÖK Genel Kurulu toplandı

YÖK Genel Kurulu YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan Başkanlığında toplandı.

YÖK binasında 20 tam üye sayısı ile başlayan toplantıda ‘’kurulması teklif edilen vakıf yüksek öğrenim kuruluşlarına ilişkin olarak vakıf yetkilileri tarafından yapılacak sunumlar, Genel Kurul’ca yapılan işlerden, oluşturulan yeni Yürütme Kurulu’na devredilecek işler, Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Kriterleri ile ilgili hazırlanan komisyon raporu, Eğitim Komisyon Raporu, Kadro Komisyonu Raporu ile Diploma Denklik Komisyonu Raporu’’ görüşüldü.

/ ANKARA

21.03.2008


 

Genelkurmay’dan ‘’Nevruz’’ afişleri

Genelkurmay Başkanlığı, Nevruz dolayısıyla afişler hazırladı.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yayımlanan afişlerin ilkinde, baharla birlikte çiçek açmış ağaç görüntüsü eşliğinde “Baharın müjdecisi Nevruz ‘Yenigün’ bayramınız kutlu olsun. Türk Silahlı Kuvvetleri’’ yazısı yer alıyor.

İkinci afişte ise bir askerin yardımıyla kuşları eliyle besleyen küçük bir çocuk fotoğrafı bulunuyor. Afişte, “Sevgiyle, bereketle, huzurla... Nevruz ‘Yenigün’ bayramınız kutlu olsun’’ ifadesi bulunuyor.

/ ANKARA

21.03.2008


 

“Güroymak ismi ‘Norşin’ olsun” talebi Mecliste

AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler, Bitlis’in Güroymak ilçesinin adının değiştirilmesi hususundaki kanun teklifini Meclise sunduklarını söyledi.

Vahit Kiler, “Bitlis’in ilçelerinden biri olan Güroymak, gerek tarihî bağları ve gerekse, şu an bile halk arasında kullanım şekli olarak, “Norşin” adıyla anılmaktadır. Yöre halkının kullanımında kolaylık sağlaması açısından Güroymak isminin, Norşin olarak değiştirilmesi, yöre halkı tarafından gelen yoğun baskılar neticesinde, talep edilmektedir. Bu yüzden bizde Güroymak ilçesinin adının Norşin olarak değişmesi için Meclis’e kanun teklifini sunduk” dedi.

/ BİTLİS

21.03.2008


 

Partileri kapatmak çözüm değil

Siyasi parti İstanbul il başkanları AKP’nin kapatılmasına ilişkin davaya ortak tepki göstererek, parti kapatmanın çözüm olmadığını vurguladılar.

Saadet Partisi İstanbul Başkanı Sadrettin Karaduman ve beraberindekiler, MHP İl Başkanı İhsan Barutçu, Demokrat Parti İl Başkanı Remzi Şen, BBP İl Başkanı Kâzım Ayaydın ile CHP İl Başkanı Gürsel Tekin’i makamında ziyaret etti. Ülke sorunlarının çözümüne ilişkin önerilerin ele alındığı ziyaretlerde, partiler arasında diyaloğun önemine dikkat çekildi. Ziyaretlerin ana gündem maddesini ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne açılan AKP’yi kapatma davası oluşturdu. Siyasi parti İstanbul il başkanları, her ne sebepten olursa olsun parti kapatmanın çözüm olmadığına vurgu yaparak, dâvânın Türkiye’nin geleceği açısından kaygı verici olduğuna dikkat çektiler.

YENİ ASYA / İSTANBU L

21.03.2008


 

Türkçe'yi doğru kullanmak görevimiz

Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Murat Bulut, “Türkçemizi güzel ve doğru kullanmak vatandaşlık görevlerimizden birisidir” dedi.

Bulut, yaptığı açıklamada, Türkçenin yazıldığı gibi okunan bir dil olmadığını, özellikle fiillerin yazıldığı gibi okunmadığını belirtti. Türkçenin yazımında olduğu gibi konuşma dilinde de bir takım kuralları olduğunu anlatan Bulut, özellikle yazılı ve görsel medyada her gün birçok yanlışın yapıldığını söyledi. Murat Bulut, bu yanlışların Türk diline zarar verdiğine işaret ederek, ‘’Türkçenin konuşma ve yazımındaki kurallarını çok iyi bilmek zorundayız. Özelikle görsel medyada konuşma kurallarına çok dikkat edilmeli. Her gün milyonlarca insan, izlediği televizyonlarda yapılan Türkçe hataları doğru gibi algılıyor. Yazılı ve görsel basında her gün birçok yanlış yapılıyor. Anadolu Ajansı, medya kurumları arasında Türkçeyi en iyi kullanan kurum olarak dikkat çekiyor’’ diye konuştu. Türkçenin doğru kullanımı için ilköğretimin ikinci kademesinden itibaren diksiyon dersi konulması gerektiğini söyleyen Bulut, “Çocuklarımıza bu ders ile Türkçeyi doğru kullanmayı öğrenir. Ayrıca özellikle eğitim fakültelerinde bu dersin zorunlu olarak okutulması büyük önem taşıyor’’ dedi.

/ ERZURUM

21.03.2008


 

Yaşlılar çocuklarıyla yaşamaktan mutlu

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünce yaptırılan bir araştırma, yaşlıların yüzde 83,8’i çocuklarıyla yaşamaktan mutlu olduğunu ortaya koydu.

Aile yanında yaşayan yaşlıların aile içi ilişkilerdeki konumunun belirlenmesi amacıyla yapılan ‘’Yaşlı ve Aile ilişkileri: Ankara Örneği Araştırması’’ kapsamında, yaşlıya bakım veren bin 44 kişi ve bin 268 yaşlıyla görüşüldü.

Araştırmaya katılan yaşlıya bakım veren bireylerden alt sosyoekonomik düzeyde olanlar, yaşlıyla oturma nedeni olarak yaşlının bakacak kimsesi bulunmamasını, orta ve üst sosyoekonomik düzeyde olanlar ise evlenmemiş olmalarını gösteriyor. Yaşlıların yüzde 83,8’i çocuklarıyla yaşamaktan mutlu olduğunu belirtiyor. Ancak bu oranın alt sosyoekonomik düzeydekilerde üst ve orta sosyoekonomik düzeyde olanlara göre biraz düştüğü gözleniyor.

Araştırmaya katılan yaşlıların yüzde 62,2’si torunlarına çocuklarından daha farklı davrandıklarını kaydediyor. Buna neden olarak ‘’torun sevgisinin çocuk sevgisinden daha fazla olduğunu’’ gösteriyorlar. Yaşlıların yüzde 29,2’si torunlarıyla televizyon izlediklerini, yüzde 25’i oyun oynadıklarını, yüzde 20’si de sohbet ettiklerini belirtiyor. Bireylerin yüzde 65,5’i ise yaşlısıyla birlikte yaşamaktan mutlu.

Araştırmaya katılanların yüzde 49,9’u, yaşlının bakımını oğlu ve gelinin üstlenmesi gerektiğini düşünüyor. Kızı ve damadının yaşlıya bakması gerektiğini düşünenlerin oranı ise yüzde 19,6.

/ ANKARA

21.03.2008


 

Doğu’ya karşı önyargı var

Kimse Yok Mu Derneği’nin yaptığı kurban yardımlarından sonra derneğe yapılan teşekkür ziyaretleri kapsamında Hakkâri Şemdinli Millî Eğitim Şube Müdürü Muzaffer Akdeniz ile beraberindeki öğrenci ve yetkililerden oluşan 63 kişilik heyet İstanbul’a geldi.

15 Mart’ta yola çıkan ve ilk önce Çanakkale’yi ziyaret eden grup burada 2 gün kaldıktan sonra İstanbul’a geldi.

4 öğretmen, 48 ilköğretim okulu öğrencisi, Sabri Özel Lisesi ve Derecik Kız Meslek Lisesi’nden gelen 22 lise öğrencisi ve her ortaokuldan seçilen en başarılı iki öğrenciden oluşan heyet, Kimse Yok Mu Derneği Sosyal Faaliyet Koordinatörü Eyüp Tok öncülüğünde İstanbul’da önce Topkapı Sarayı’nı, ardından Sultan Ahmet Camii’ni ve Miniatürk’ü ziyaret etti.

Heyetteki öğrencilerden Rabia Oğuz, Çanakkale Ziyareti için yola çıktıklarını fakat sonra Kimse Yok Mu Derneği’nin katkılarıyla İstanbul’a geldiklerini, İstanbul’un büyüklüğünden çok etkilendiklerini ifade etti. Üniversiteyi kesinlikle İstanbul’da okumak istediklerini, böyle bir fırsat olursa koşa koşa geleceklerini de sözlerine ekledi.

8. sınıf öğencisi Leyla Ekinci de duygularını aktarırken unutulmayacak anılar yaşadıklarını, Çanakkale ve İstanbul’da büyük bir ilgiyle karşılandıklarını belirtti. Kendilerini Çanakkale ve İstanbul’a davet edenlere teşekkür ettikten sonra “Biz de onları Hakkâri Şemdinli’ye davet ediyoruz” dedi.

Hakkâri Şemdinli Millî Eğitim Şube Müdürü Muzaffer Akdeniz ise bölgeye gelen öğretmenlerin geldikten sonra “1 hafta içinde geri döneriz nasılsa” düşüncesiyle valizlerini bile açmadıklarını ancak oradaki sıcak havayı ve misafirperverliği gördükten sonra ayrılmak istemediklerini “Gelirken de ağlıyorlar giderken de ağlıyorlar” sözleriyle ifade etti.

Kimse yok Mu Derneği Sosyal Faaliyet Koordinatörü Eyüp Tok da “Dernek olarak ‘hizmetin devamlı olanı makbuldür’ çerçevesinde atılan kardeşlik köprüsünün devam etmesini hedefliyoruz” dedi. Kimse Yok Mu Derneği olarak, Hakkâri’nin en uç ilçesi olan Derecik’in Ağaçlı Köyünde bir okul projeleri olduğunu da belirten Tok, bunun için Millî Eğitim Bakanlığı ile temaslarının başladığını kaydetti.

Ziyaretlerin devamlılığına ve birlik beraberlik anlayışı çerçevesinde bu ziyaretlerin arttırılmasının önemine dikkat çeken Tok sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğu’ya karşı çok haksız ve bilinçsiz bir önyargı var. Birilerinin kasıtlı olarak yaptığı kötü davranışların neticesinde sanki bütün bölge bu şekildeymiş gibi algılanıyor. Buradaki insanların hepsi gerçekten vatanlarını, milletlerini ve bayraklarını çok seven insanlar.”

Tok bu önyargının yıkılması gerektiğine dikkat çektikten sonra bunun yolunun da batıdan iş adamlarının, esnafın, memurun, öğrencilerin bölgeye gitmesinin ve oradan da batıya iade-i ziyaretlerin yapılması, kardeşlik köprüsünün devam ettirilmesi olduğunu söyledi.

“Bu hizmetler devamlı hale getirilmeli. Eğitim, ticaret ve sanayi hamleleri bölgede yoğunlaştırılmalı” diyen Tok, kendilerinin de dernek olarak gönüllü işadamlarıyla birlikte üzerlerine düşen vazifeyi yapacaklarını sözlerine ekledi.

Öğle yemeğini Eminönü Belediyesi Sosyal Tesislerinde yedikten sonra Boğaz Turu’na katılan öğrenciler Kimse Yok Mu Derneğini de ziyaret etmeyi unutmadılar.

Öğle yemeğine katılması beklenen Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er gelemediği için yerine vekâleten heyete katılan Nejat Polat, dernek tarafından kendilerine verilen hediyeleri kabul etti.

Akşam yemeğinden sonra Üsküdar Belediyesi Kültür Salonu’nda gerçekleştirilen plaket töreni ve öğrencilerin konuşmalarının ardından program sona erdi. Grup, İstanbul’dan sonra Ankara’yı da ziyaret etti.

35 ilde 25 bin kurban

“Yoksula yetime can kurban” sloganıyla yola çıkan Kimse Yok Mu Derneği bu sene Kurban Bayramı’nda Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere, Türkiye’de ve bütün dünyada gönüllüleriyle kurbanlar kesip dağıtmayı organize etti. Vatandaşların bağışlarıyla, 2316 gönüllü tarafından, Türkiye’de 35 ilde 25 bin 721 kurban kesildi. Bu kurbanlar 102 bin aileye dağıtıldı. Yurtdışında 15 bin 474 kurban kesildi, 61 bin 896 aileye dağıtıldı.

Ahmet CEYLAN / İSTANBUL

21.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri