Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Rehn, iddianame ve Büyükanıt

Bence, son günlerin en belirleyici ifadesi AB Komisyonu genişlemeden sorumlu komiseri Rehn’in Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasal konjonktür, muhtemel gelişmeler ve zihniyetle AB müzakere sürecinin bir arada olamayacağı ve müzakerelerin durdurulabileceği yönündeki ifadesi.

Yazının belki de en sonunda söylenmesi gerekeni şimdiden ifade etmek istiyorum: Rehn haklıdır; yaşanan gelişmeler, ülkenin bir türlü aşamadığı devlet yapılanması meselesi Kopenhag siyasal kriterleriyle uyuşmamaktadır.

Aslında belki de Rehn’in bu ciddi uyarıyı, hatırlatmayı 2007 senesinin 28 Nisan sabahı yapması gerekiyordu; 27 Nisan gecesi yaşananlar, TBMM’nin, siyasal iktidarın ve hatta muhalefetin bu olay karşısında tepkileri Kopenhag siyasi kriterlerini ‘yeterince’ geride bırakmış bir ülkede yaşanmaması gereken gelişmelerdi.

Siyasal iktidarın meseleye sözel tepki vermesinin yeterli olmadığı, Beşiktaş kriterleriyle AB yolunda mesafe alınmasının olanaksız olduğu belki o zaman daha güçlü vurgulanmalıydı.

O zaman da yazmış idim, şimdi tekrarlıyorum, siyasette uzlaşma eşitler arasında söz konusu olması gereken bir konudur, meşru siyasal erk ile bürokrasi uzlaşmaya kalktığında demokrasi rayından çıkmış demektir.

O tarihlerde AB çıkışını çok ılımlı tuttu ve 22 Temmuz sonuçları da yaşanan faciayı bir ölçüde unutturdu ve yola 2005 senesinde kalındığı yerden devam edilebileceği izlenimi doğdu.

AKP bu aşamada büyük bir siyasal hata yaptı ve 23 Temmuz sabahı AB doğrultusunda siyasal atağa geçmeyerek 22 Temmuz gecesi elde ettiği muazzam siyasal üstünlüğünü, pozisyon üstünlüğünü AB karşıtlarına, kapalı toplum yanlılarına, isterseniz moda deyimiyle Ergenekon zihniyetine kaptırdı.

27 Nisan meselesiyle meşru hukuki zeminlerde (AB kriterleri) hesaplaşılamadığı için o facia bugün yüksek yargı marifetiyle tekrar gündemdedir ve bu işte, büyük siyasal meşruiyetine rağmen hukuki yolları zorlamayan AKP’nin büyük vebali vardır.

***

Siyasal pozisyon üstünlüğünün yitirilmesinin en yeni göstergesini, kanıtını Sayın Büyükanıt’ın Kıbrıs ziyaretinde yaşadık; Lokmacı kapısıyla ilgili olarak Sayın Büyükanıt’ın açıklamaları, çe-kinceleri olsa olsa siyasal otoritenin yapabileceği ve askeriyenin de uyacağı ya da en kötü ihtimalle kapalı kapılar arkasında konuşulabilecek konulardır ama Sayın Büyükanıt bu aleni açıklamalarıyla hem Ada’da, hem de Türkiye’de geçerli siyasal güç ilişkilerinin temel şifrelerini hem Türkiye’ye, hem Mehmet Ali Talat’a, hem Hristofiyas’a, hem de AB’ye bir kez daha hatırlatmış, göstermiştir.

Yaşanan yargı müdahalesinden sonra Sayın Büyükanıt’ın Kıbrıs konuşması AB içinde Türkiye’nin tam üyeliğine karşı olanlara çok büyük, arasalar bulamayacakları kozlar sunmuştur.

AB iç çekişmelerinde Türkiye’nin tam üyeliğine karşı dört devletle (Fransa, Almanya, Avusturya, Kıbrıs) AB Komisyonu arasında yaşanan çekişmelerde anlaşılan Türkiye’nin içindeki AB karşıtı güçler bu dört devletle örtük ya da açık, sübjektif ya da objektif bir biçimde ittifaka girmiş durumdadırlar ve gelişmeler AB Komisyonu’nun elini ciddi biçimde zayıflatmaya yönelik gelişmeler ve açıklamalardır.

***

Türkiye’de son günlerde yaşanan gelişmeleri, AKP’yi kapatma davası sürecini laiklik üzerinden okumanın ne kadar yanlış ve yanıltıcı olduğunu ilk kez yazmıyorum; kökleri çok eskilere dayanan kavganın temelinde merkez-çevre itişmesi, merkezin vesayet yetkisini kıskançlıkla koruma içgüdüsü, açık toplum-kapalı toplum kavgası ve şimdilerde de (son seneler) en belirleyici ve kurumsal olarak AB süreci vardır.

Türkiye’de ilerici-gerici kavgasını türban üzerinden değil, AB taraftarlığı-karşıtlığı üzerinden okumak şarttır; AB taraftarları arasında da ‘tabi istiyoruz ama...cılar’ yoktur.

Ancak, ‘zararın neresinden dönülse kardır’ deyimini de unutmamak gerekir.

Star, 31.3.2008

Eser Karakaş

01.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ergenekon sahiden yaşadı mı patron?

  Rehn, iddianame ve Büyükanıt


 Son Dakika Haberleri