Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

Nursî hanedanının âlim bir şahsiyeti

Dünden devam

SOFİ MİRZA’NIN BEŞİNCİ ÇOCUĞU: MOLLA

MUHAMMED (MEHMED)

Mirza Efendi’nin bahtiyar evlâtlarından birisi de, beşinci çocuğu olan Mehmed Okur’dur. Bediüzzaman Hazretleri’nin bir küçüğüdür. İsmi Muhammed veya Mehmed olarak anılır. Resmiyette Mehmet’tir. Fakat ona hep Muhammed denilmiştir. Molla Muhammed, Nurs köyünde yıllarca imamlık yapmıştır. Âlim ve fâzıl bir zattır. Fizikî olarak kısa boylu, sakallıdır. Güzel bir yazıya sahiptir. Tahsilini doğunun medreselerinde yapmış, akabinde yıllarca halkı iman ve Kur’ân hizmetleriyle tenvir etmiştir.

Mehmet Okur, evlenmiş fakat hiç çocuğu olmamıştır. Çocuk hasretini, Zübeyir isminde birini evlâtlık alarak dindirmiştir. Zübeyir, aslında Rus ve Ermenilerin Birinci Cihan Harbi’ndeki işgalleri sırasında o yörelerde kalan bir çocuktur. Zübeyir, o yıllarda İslâma girerek Müslüman olur. Molla Muhammed, onu evlâtlık alarak büyütür. Zübeyir hakkındaki bilgileri aşağıda aktaracağız.

Bediüzzaman’ın küçük kardeşlerinden Molla Muhammed, ağabeyi Bediüzzaman’a adeta aşık biriydi. Vefatı sırasında, ruhunu Rahmana teslim edeceği an, kollarını her iki tarafa açarak bağırdığı Nurslular tarafından anlatılmıştır. Molla Muhammed “Seyda geldi” diyerek kollarını iyice birbirine sarmış. Seyda’yı, yani ağabeyi Said Nursî’yi mânen gördüğü ve o anda onu sardığı, Nurs ve civarında herkes tarafından bilinen ve anlatılan bir hadisedir.

Vefatından önce kıldığı son Cuma namazının ardından kendi vefatını haber veren bir konuşma yapmıştır. Vefatından önce sık sık ağabeyi Bediüzzaman’ın kıymetini bilmediğini ifade ettiğini anlatmaktadırlar. 1951 yılı bir Cuma gününde Nurs’ta vefat etmiştir.

MOLLA MUHAMMED’İN

EVLÂTLIĞI: NURSLU ZÜBEYİR

Nurslu Zübeyir olarak çevrede bilinen bu zât, Birinci Cihan Harbi sıralarında bu yörede kalarak çocukken Müslüman olur. Molla Muhammed, onu evlatlık almış ve büyütmüştür.

Nurslu Zübeyir, daha sonra Nurs’un Aşağı Kiğıs köyüne taşınarak orada evlenir. Ev yurt kurarak, hayatına eşi ve çocuklarıyla devam eder.

Kiğıs köyünden olan Muhammed Okur rehberliğinde yaptığımız araştırmalar ortaya koymuştur ki, Zübeyir’in eşi ve çocukları, hâlâ hayatta ve Aşağı Kiğıs köyünde oturmaktadır.

Zübeyir’in vefatı da çok garip. Nurs köyünden Aşağı Kiğıs mezrasına giderken yolda çığ düşmesi sonucu vefat etmiş. Köylülerin aramaları sonucu Nurslu Zübeyir, çığ altında bulunmuş. Ancak görülen manzara hayret vericidir. Köylüler, onu çığ altında, elinde Kur’ân, Yasin-i Şerif’i okur vaziyette vefat etmiş bulmuşlar.

NURSÎ HANEDANININ MÜMTAZ BİR FERDİ,

BEDİÜZZAMAN’IN KÜÇÜK KARDEŞİ:

ABDÜLMECİD NURSÎ

Sofi Mirza Efendi’nin yaş sırasına göre altıncı çocuğudur. Bediüzzaman’ın küçük kardeşidir. Hanedanın diğer mümtaz fertleri gibi, Abdülmecid Efendi de âlim, fazıl, alçakgönüllü ve son derece tevazu sahibi biridir.

1884 yılında Nurs köyünde dünyaya gelir. Tahsilini şarkta yapar. Vanlı Şeyh Gazali Efendi’nin torunu Rabia hanımla evlenir. Bu evliliklerinden biri kız olmak üzere beş çocuğu olur. Çocuklarının isimleri, yaş sırasına göre şöyledir: Selahaddin, Fuad, Nihat, Suat, Saadet.

Abdülmecid Nursî, hayatı boyunca tarih silsilesiyle aşağıdaki beldelerde ikamet etmiştir:

1885-1895 Nurs köyü, 1895-1900 Arvas, 1900-1914 Van, 1914-1917 Şam, 1917-1920 Diyarbakır, 1920-1927 Van, 1927-1936 Ergani, 1936-1940 Malatya, 1940-1955 Ürgüp, 1955-1967 Konya. (Halil Uslu, Bediüzzaman’ın Kardeşi Abdülmecid Nursî, Yeni Asya Neş.)

Büyük bir âlim olan Abdülmecid Efendi, ağabeyi Said Nursî ile birlikte Birinci Cihan Harbinde Ruslara karşı Bitlis ve havalisinde çarpışarak gazilik mertebesine ulaşmıştır. Hocalık vasfıyla da yüzlerce talebe yetiştirmiştir.

Ülkemizin birçok yerinde meslek dersleri hocalığı da yapan Abdülmecid Efendi, Risâle-i Nur Külliyatı içinde yer alan İşârâtü’l-İ’câz ve Mesnevî-i Nuriye isimli eserleri Türkçe’ye tercüme etmiştir.

Ağabeyi Said Nursî ile birçok defa mektuplaşmıştır. Ağabeyine yazdığı, nesebî bağ ve kardeşliğin yanı sıra Kur’ân hizmetkârlığı hususiyetlerinin öne çıktığı bir mektubunda şöyle der:

“Bu eserler (Risâle-i Nurlar) bütün sınıflara ve cemaatlere daima mazhar-ı takdir oluyor. Kim görse istihsan eder. Tenkide mâruz olacak eserler değil. Fakat derecât-ı takdir, derecât-ı fehim gibi mütefâvit ve müteaddittir. Herkes derece-i fehmine göre takdir edebilir.” (Barla Lâhikası, s. 32)

Said Nursî, yazdığı bir mektupta kardeşi Abdülmecid’in şahsında ona ve Nursî Hanedanının sâir fertleri olan peder, anne ve kardeşlerine alâkadarlığını izhar eder. Mektup şöyledir:

“Sizi isminizle en has talebeler ve kardeşler içine dâhil edip, her sabah ne kazanıyorsam, peder ve valideme, hakiki ve çoğu âlem-i berzahta bulunan kardeşlerime verdiğim gibi senin defter-i a’mâline yazılmak için dergâh-ı İlâhiyeye niyaz ediyorum. Sen dahi beni uhrevî kazancına dahil et.” (Mufassal Tarihçe-i Hayat, c. 1., s. 695)

Abdülmecid Nursî, doğduğu köy olan Nurs’a, ayrıldıktan sonra iki kez gitmiştir. Bu ziyaretlerin birincisi 1948 yılında, ikincisi ise kardeşi Molla Muhammed’in vefatı münasebetiyle 1951 yılında olmuştur.

Abdülmecid Efendi, 11 Haziran 1967 yılında Konya’da vefat etmiştir. Mezarı Konya Üçler Kabristanındadır.

ABDÜLMECİD EFENDİNİN EŞİ: RABİA HANIM

Abdülmecid Efendinin değerli eşi Rabia Hanım, aslen Van’da Şeyh Gazali Baba sülâlesine mensuptur. Asil ve mübarek bir silsileye dayanan Şeyh Gazali Baba sülalesi Van’da herkes tarafından hürmetle yâd edilir. Türbesi Van’dadır. Mânâ eri, gönül sultanı evliyalardandır.

Rabia Hanım böylesine mübarek bir silsilenin torunudur. Abdülmecid Efendi, Van’da kaldığı yıllarda Rabia Hanımla evlenmiştir. Evlendikten sonra Bediüzzaman’ı da uzun zaman evlerinde misafir ederek onun hizmetinde bulunmuşlardır.

Abdülmecid Efendinin Rabia Hanımla evlenmeden önceki hâliyle alâkalı olarak anlatılan bir hatırada şunlar kaydedilir:

“Rabia Hanım daha beş-altı yaşlarındayken, Bediüzzaman Hazretleri onu Abdülmecid Efendi’ye göstererek ‘Bak, bu evliyâ torununu görüyor musun? Bu istikbalde senin hanımın olacaktır’ demiş... Hakikaten aradan yıllar geçmiş, Rabia hanımla Abdülmecid Efendi evlenmişler.” (Son Şahitler, c. 2, s. 153)

Rabia Hanım 1991 yılında Konya’da vefat etmiştir.

ABDÜLMECİD NURSÎ’NİN EVLÂTLARI:

1. Selahaddin

Selahaddin, Abdülmecid Efendi’nin ilk çocuğudur. Küçük yaşlarda vefat etmiştir.

2. Fuad

Abdülmecid Efendi’nin ikinci çocuğudur. Yüksek Ziraat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi iken, 11 Haziran 1944 tarihinde vefat etmiştir. Abdülmecid Efendi, oğlu Fuad’ın genç yaşta vefatına çok üzülmüştür. Bu nedenle, biricik oğlunun hasretiyle, onun anısına “Fuadiye Risâlesi” ismini verdiği bir manzum eser yazmıştır.

3. Suad

Suad, 1929’da doğmuştur. 4 Ekim 1993 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Amcası Said Nursî’yi hayatta iken Emirdağ’da ziyaret etmiştir. Polis memurluğundan emekli olmuştur. Çocuklarından ikisi hâlen hayattadır. İsimleri ise Seyda ve Serkan’dır.

4. Nihad

Abdülmecid Efendi’nin Nihad ismindeki mahdumu da küçük yaşlarda dar-ı bekâya irtihal etmiştir.

5. Saadet

Abdülmecid Efendinin son çocuğunun ismi Saadet’tir. İlkokul muallimeliğinden emeklidir. Konya’da hâlen hayattadır. Kendisine uzun ömürler diliyoruz.

BEDİÜZZAMAN’IN EN KÜÇÜK KARDEŞİ: MERCAN

Sofi Mirza Efendi’nin yedinci ve son çocuğu Mercan’dır. Mercan, Nurs doğumludur. Feke İbrahim denilen bir şahısla evlenmiştir. Evlendiği bu zatın da çok dindar ve iyi bir insan olduğu anlatılır.

Mercan Hanım’ın, Feke İbrahim’den bir kız ve bir erkek olmak üzere iki çocuğu olmuştur. Büyük ve erkek olanın ismi Bişar, diğeri ise Nazife’dir.

Nurs’un Aşağı Kiğıs Mezrası’nda ikamet etmişlerdir. Bu mezraya bizzat gidip yaptığım araştırmalara göre, Mercan’ın kızı Nazife’nin hayatta olan yedi torunu vardır. Aynı köyden Muhammed Okur kardeşimizin mihmandarlığında yaptığımız araştırmalarda bulduğumuz bilgiler, sadece bununla sınırlı kalmamıştır.

Yine Aşağı Kiğıs Mezrası’nda oturan Mercan’ın kızı Nazife’nin torunlarından hayatta kalan Feramuz Okuyan adlı zâtla bizi görüştürdüler. Feramuz Okuyan’dan gerekli bilgileri aldıktan sonra kendisiyle birlikte Aşağı Kiğıs’ın mezarlığına gittik. Burada Feramuz’un ninesi olan Mercan’ın mezarı vardır. Mercan’ın mezarını göstermeleri üzerine fotoğraflarını çektik.

Nazife’nin, Feramuz’un dışında üç torunu daha vardır. Bunların isimleri, Ethem, Bişar ve Mirza Okuyan’dır. Ethem ve Bişar Nurs’ta, Mirza ise Adana’da oturmaktadır. Ayrıca, kız torunlarının dördünün ismi şöyledir: Naime, Nazime, Azime, Zeyneb.

Mercan Hanım, Nurs’un Aşağı Kiğıs mezrasında vefat etmiştir. Kabri de bu mezrâdadır. Kaç tarihinde vefat ettiğini Nurs ve civarında bilen yoktur.

MUSTAFA ÖZTÜRKÇÜ

03.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (02.04.2008) - Nursî hanedanının medar-ı iftiharı: Bediüzzaman Said Nursî

  (01.04.2008) - AB süreci, Asya için de büyük fırsat

  (30.03.2008) - ‘Nurs, Risâle-i Nur’la iftihar kazanacak’

  (29.03.2008) - Dünya bir yana, Türkiye bir yana

  (28.03.2008) - Seyyidler sülâlesinden bir hanedan

  (27.03.2008) - Kosovalılar son yıllarda İslâma sarıldı

  (26.03.2008) - Bağımsız ve hür olmak çok güzel

  (24.02.2008) - Trafik Tahran’ın da derdi

  (23.02.2008) - Nükleer tesisleri gezemedik

  (22.02.2008) - İranlılar da dizilerimizden şikâyetçi

 

 Son Dakika Haberleri