03 Eylül 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

RAMAZAN HÂLLERİ

“Araplar oruca bir gün önce (veya sonra) başlamış!” - OSMAN ZENGİN

Âlem-i İslâm bir vücud gibi olmalı. Mezheblerde fer’î (teferruat) mes’elelerde farklılıklar olsa da, meselâ oruca başlamanın kıstası olan ‘hilâlin görülmesi’ mes’elesinde bir ittifak olması lâzım. İslâm milletleri, bu konuda da, aralarındaki birliği temin etmeliler.

Mesele, kısaca, akşam ile yatsı arasında yeni hilâlin görülmesi mes’elesidir. Bunu görecek, tesbit edecek şahısta da aslında uzmanlık ve dürüstlük, âdil olmak söz konusudur. Bu mevzuda, çok şeyler söylendi, yazıldı. Yani bugünkü teknolojik imkânlarla ve rasathanelerdeki gelişmiş hassas âletlerle yapılan hesaplara bazı ibadetlerde tâbî olunuyor, bazısında ise uyulmuyor.

Gerçekten, Cenâb-ı Hak’kın kullarına hesaplarını yapabilmeleri için de yarattığı, ay ve güneşin hareketlerini tesbit eden hassas cihazlar, tâ aylar öncesinden ay ve güneş tutulmalarını söylüyor ve aynı o vakit geldiğinde de bunun gerçekleştiği müşahade ediliyor. Tamam, biz bir şey demiyoruz, hilâlin görünmesinde sünnete uyarak tesbit güzeldir ama, sıhhat derecesi nasıldır? Hani, Bediüzzaman Hazretlerinin bir misâli vardır, ihtiyarın biri “Hilâli gördüm” diye herkese bayram yaptırmış, ama aslında gördüğü hilâl değil de kirpiğindeki beyaz kılmış, gözüne düşmüş onu hilâl sanmış. İşte bunun gibi, çıplak gözle ve şahidlerle de isbat edilmesi gereken bu mes’ele biraz çetrefillidir. Zaten, İslâm beldelerinden birinde görülen hilâl, diğerlerinde görülmese de oraya tâbî oluyor diğer İslâm memleketleri.

Namaz vaktinin tesbitinde de, meselâ öğle namazının vakti, mızrağın (veya her cismin) iki katı gölgesi olduğu zamandır. Bunu tesbit için kimse yanında mızrak taşımıyor. Takvime tâbî oluyor. Ama oruç meselesinde ise, zihinler bulandırılıyor, fitneye sebep olunup, icabında günaha da giriliyor. Bediüzzaman Hazretlerinin sağlığında da bu hadise mevzu bahis olmuş. Rahmetli Bayram Yüksel Ağabeyin hatırası şöyledir bu konuda:

“Üstadımız, Türkiye takvimine göre amel ederdi. Yeni yazı takvimden hatt-ı Kur’âniyeye çevirttirir, onu başucuna astırırdı. Şimdi olduğu gibi o zaman da Ramazan’da bazen bir gün evvel oruç tutanlar, bayram edenler olurdu. Üstadımıza söylerdik. O hiç ehemmiyet vermezdi. Hattâ bir gün Tahirî Ağabey, ‘Bugün Arabistan’da bayram’ dediğinde Üstad, takvimi göstererek; ‘Kardeşim ben Türkiye’ye göre amel ediyorum’ diye cevap verdi. Bilâhare bir dersinde, ‘Ben de öyle yaparsam, fitneye vesile olur’ demişti.”

Evet, bu mevzuyu İslâm memleketleri Türkiye’nin başkanlığında bir “rü’yet-i hilâl” toplantısıyla halletmişti 30-35 sene önce. Birlik sağlanmıştı ama sonra tekrar bozuldu. Yine aynı şekilde, mütehassıs bir hey’etin toplanarak, bu mevzuyu halletmesi lâzım, tâ ki fitne ortadan kalksın.

03.09.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Başlıklar

  BİR ÂYET, BİR YORUM

  BEHLÜL DÂNÂ VE HARUN REŞİD

  Bir Sahabenin Günlüğü

  SOHBET İKLİMİ

  RAMAZANİYE

  PEYGAMBER KISSALARI

  MİNİ HİKÂYELER

  RAMAZAN HÂLLERİ

  BEDİÜZZAMAN’IN VASIFLARI VE SOSYAL İLİŞKİLERİ

  ŞEYTANIN DESİSELERİ

  İLMİHAL

  MİNİKLERİN DÜNYASINDA RAMAZAN

  İNCİR ÇEKİRDEĞİ

  DENİZCİNİN RAMAZANI

  DÜŞÜNCE KIRINTILARI

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.