31 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Risale-i Nur referansı açılım için çok önemli

“said nursî ve Demokratik Açılım” panelinde konuşan Prof. Dr. Mithat Sancar, demokratik çözüm için Risâle-i Nur'un referans gösterilmesini “gerçek açılım” olarak nitelendirdi.

Sancar “Farklı referanslarla ortak noktaları savunabilecek duruma gelmemiz demokrasiyi yerleştirmek için en büyük umut kaynağımızdır” dedi.

Cumhuriyetin, vesayet rejimi üstüne kurulduğunu anlatan Sancar, “Halkın kendi adına karar veremeyeceği düşünüldü. Küçükler vesayet altına alınır. Toplumu da yeni doğmuş hale getirmenin ilk yolu, hafızasız kılmaktır. Cumhuriyet kendisiyle başlayan bir Kemalist proje üzerine kuruldu. Bunun da ön şartı öncesini yok saymaktı. Hafızasız bir toplum yaratılmak istendi” diyerek toplumun nasıl hafızasızlaştırıldığını şöyle açıkladı “Harf devrimi olarak yapılan icraat bence hafızasızlaştırmanın ilk şartıdır. Hem fikrî, hem tarihî ve içtimaî tecrübelerle toplumun sonraki şartlarının bağını kesti. Bugün ben dâhil Said Nursî gibi değerleri öğrenemediysek bu sadece bizim kusurumuz değildir. Hafızasızlaştırma politikasının başarısı olmuştur. Bunun gibi başka değerler de var. Ahmed-i Hani’nin adını sadece televizyondaki Başbakan’dan duyduysanız bu cumhuriyetin hafızasızlaştırma politikasının sonucudur. Hafızasız bir toplum, başkalarının acılarına bakmayı beceremez. Bu zemin üzerinde insanların birbirini anlayabilecekleri vicdan temelini de Kemalist proje çok zayıflattı.”

Toplum kesimlerinden muhafazakârların milliyetçilik düşüncesi, solcuları ise laiklik ve devletçilik düşünceleriyle başkasının acısını görmediklerini vurgulayan Prof. Dr. Sancar “Her bir toplum kesimi kendi yaşadığı acıdan sonra diğerlerinin acısına bakmayı öğrenerek şimdi bu vesayet rejimini çökertmeye başlamıştır... Muhafazakâr kitlenin mağduriyetleri bizzat yaşamasından sonra başlayan acıların buluştuğu ortak vicdan nehri, Türkiye’yi gerçekten büyük bir demokratik noktaya sürükleyebilecek bir akıştır” dedi.

Anayasanın değiştirilmesine karşı çıkanları “Vesayetçi yapının, oligarşik yargı bürokrasisinin hâkimiyeti büyük ölçüde sona erecektir, bunun için korkuyorlar” diyerek eleştiren Mithat Sancar, “Bu paketin esası bir dönüşümün yolunu açma hedefidir. Eğer bugüne kadar anayasa değişiklikleri paketleri yargı engeline takılmışsa önce bu engeli kaldırmak gerekir. Eğer 411 parlamenterin oyuyla bir anayasa değişikliği kabul edildiğinde mevcut anayasaya aykırı olduğunu bile bile Anayasa Mahkemesi bunu iptal ediyorsa, Anayasa Mahkemesinin böyle bir karar vermesinin önünü tıkayacak reform yapılmalıdır.” diyerek yetkileri kısıtlayan reformlar yapılması gerektiğine dikkati çekti.

Sancar konuşmasını şu sözlerle tamamladı “Birbirimizi tanıdıkça bu ülkenin vicdan temelinde demokratik dönüşümünü sağlayacağı görülecektir. Biz 85 yıldır bir yalan iktidarı sisteminde yaşıyoruz. Yalan üzerine kurulmuş bir sistem içinde yaşıyoruz. Bu sistem; sadece siyaseten, sadece sosyal açıdan tahribat yaratmakla kalmadı. Ahlâken de çöküntü yarattı. Bir sistem yalan üzerine kurulmuşsa o sistem hayatla kavga eder. Türkiye bu dönüşümü başarılı bir şekilde gerçekleştirirse, dünyaya model bir ülke olacaktır. Bütün kalbimle inanıyorum.”

MİTHAT SANCAR KİMDİR?

1963 Nusaybin doğumlu. Diyarbakır Öğretmen Lisesi ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. “Temel Hakların Yorumu” konulu teziyle 1995’te doktor, başka çalışmalar yanında “Hukuk Devleti” konulu teziyle de 1999’da doçent oldu. Başta Birikim olmak üzere çeşitli dergilerde çok sayıda yazısı yayımlandı. Halen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi.

Mithat Sancar’ın kitapları: “Devlet Aklı” Kıskacında Hukuk Devleti, Şehrin Zulası.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

MÜZAKEREYE BİLE KAPALI

Yeni anayasa yapılırken 1, 2 ve 3. maddeler ile bunların değiştirilemezliğini öngören 4. ve inkılâp kanunlarını koruyan 174. madde hariç, tüm maddeleri konuşmaya hazır olduklarını belirten AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, “Değişmez maddelerle ilgili teklifleri müzakereye açık olmadığımızı her zaman ifade ettik” dedi.

DEMOKRASİYE ENGEL

Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz, “Said Nursî ve demokratik açılım” panelindeki konuşmasında, “Değişmez maddelerle koruma altına alınan Atatürk milliyetçiliği kavramı ve hiçbir faaliyetin Atatürkçülük karşısında korunma görmeyeceği ifadesi durduğu sürece demokrasi olmaz” dedi.

Değişmeyen maddeleri müzakereye kapalıyız

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, bugüne kadar Türkiye’nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu, ancak yeni Anayasa yapılırken 1, 2 ve 3. maddeleri ile bunların değiştirilemezliğini öngören 4. madde ve 174. madde hariç, bütün maddeleri konuşmaya hazır olduklarını her zaman ifade ettiklerini kaydetti. Anayasa değişiklik teklifini, beraberindeki bir grup milletvekiliyle Meclis Başkanlığına sunan Bozdağ, çıkışta gazetecilere açıklama yaptı. Bozdağ, Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik öngören teklifi genel gerekçe, madde gerekçeleri ve teklif metniyle birlikte ve yeterli imzayla sunduklarını söyledi. Bundan sonraki süreçte TBMM İçtüzüğü ve Anayasa çerçevesinde, Anayasa Komisyonu ve Genel Kurul süreçlerinde Mecliste gerekli müzakerelerin yapılacağını anlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

‘’Dileğimiz o ki Anayasa Komisyonunda ve Genel Kurul çalışmaları sırasında, hem Mecliste grubu bulunan, bulunmayan siyasî partilerimizin hem bağımsız milletvekillerimizin, hem de sivil toplum örgütlerimizin ve konuya ilgi gösteren herkesin pozitif katkı sunmak suretiyle bu değişikliklerin iyileştirilerek, olgunlaştırılarak Meclisten geçmesidir. Teklif milletimiz, ülkemiz için hayırlı olsun. Demokrasinin, hukukun standartlarını yükselten, bireysel hakları daha güvence altına alan, sendikal hakları genişleten düzenlemeler içermektedir.’’

Bir gazetecinin, ‘’BDP’nin bazı önerileri oldu, onların önerilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle ilk 3 maddenin değiştirilmesini teklif ettiler’’ sözlerine karşılık Bozdağ, bugüne kadar Türkiye’nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı olduğunu, ancak yeni Anayasa yapılırken 1, 2 ve 3. maddeleri ile bunların değiştirilemezliğini öngören 4. madde ve 174. madde hariç, bütün maddeleri konuşmaya hazır olduklarını her zaman ifade ettiklerini kaydetti.

‘’Değişmez maddelerle ilgili teklifleri müzakereye açık olmadığımızı her zaman ifade ettik’’ diyen Bozdağ, bunun dışında, kamuoyundan gelen bütün teklifleri değerlendirmeye özen gösterdiklerini belirtti. Kamuoyuna sundukları metnin, şimdiye kadar hazırlanmış bulunan değişik Anayasa önerilerinin değerlendirmelerinden hareketle bir uzlaşma metni olduğunu ifade eden Bozdağ, teklif bütün olarak değerlendirildiğinde, her konuda objektif, hukukun gereklerine ve milletin taleplerine uygun düzenlemeler yapıldığını söyledi. Metni değerlendiren herkesin bunu göreceğini dile getiren Bozdağ, ‘’Bu metninin esasında hazırlanmış bir uzlaşma metni olduğunu değerlendirenler yakından görecektir’’ dedi. Teklifin, 215 milletvekilinin imzasıyla Meclis Başkanlığına verildiği belirtildi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

Medeniyetler ittifakı Medresetüzzehra projesiyle başarılır

En son konuşmacı olan Kâzım Güleçyüz, anayasada yer alan değiştirilemez maddelerle ve başlangıç metniyle demokrasinin olamayacağını söyledi.

Güleçyüz "Hukukta, bilimde ve dünyada yeri olmayan bir şekilde şahsa ve isme izafe edilen bir Atatürk milliyetçiliğini devletin temel nitelikleri arasında sayan ve hiçbir faaliyetin Atatürk ilke ve inkılâpları önünde korunma görmeyeceğini ilân eden bir yaklaşımla hiçbir zaman demokrasi olamaz. Dolayısıyla tartışmayı "değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez" maddelerdeki bu tabulara taşımak gerekiyor" dedi.

Güleçyüz, demokratik açılım tartışmaları için "Geçen yıldan beri demokratik açılım tartışılıyor. Tartışmalar Kürt açılımıyla başladı. Ardından Alevî, Roman, Ermeni açılımı. Ama bunlar gelip bir yerde takılıyor. Sonu gelmeyen açılımlarla bir yere varılamıyor. Aslında bu Türkiye'de derin bir tıkanmanın yaşandığına işaret. Bu tıkanma Kemalizm'in getirdiği bir tıkanma. Tıkanmadan, Bediüzzaman modeliyle çıkarız. Bediüzzaman kendisini dindar bir Cumhuriyetçi olarak tanımlıyor. Aslında Türkiye'de kimsenin cumhuriyetle bir sorunu yok. Asıl problem cumhuriyet adı altında uygulanan tek parti diktası. Türkiye'nin bunu aşması lâzım. Dindar cumhuriyet mânâsında demokratik cumhuriyet aşamasına artık ge-çilmesi lâzım" diyerek Said Nursî'nin cumhuriyeti "adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvet" olarak nitelendirdiğini anlattı.

Güleçyüz, Bediüzzaman'ın din ve fen ilimlerinin bir arada okutulacağı bir üniversite olarak tasarladığı Medresetüzzehra projesini çözüm olarak gösterdi: "Demokrasinin fikrî, toplumsal, ekonomik ve sosyal temellerini oluşturacak projeleri de geliştirmiş bir insan Said Nursî. En önemli projesi Medresetüzzehra. Geçen sene yaz aylarında Cumhurbaşkanı Gül, özel bir üniversite açılışı için Bitlis'e gitti. Orada ‘Bitlis'e üniversite kurmak Mustafa Kemal'in hasretiydi’ konuşmaları yapıldı. Oysa ondan çok önce bu projeyi gündeme getiren Bediüzzaman'ın bunu ifade ettiği tarih, 1910'dur. Sadece Bitlis'e de değil. Diyarbakır'a, Van'a ve daha sonra 50'li yıllarda bütün bölgeye hitap eden, Ortadoğu'ya, Orta Asya'ya, Kafkasya'ya, İran'a, Hint yarımadasına uzanan uluslar arası bir üniversite projesi."

"O günün şartlarında harpler, Osmanlının son dönemleri, Bediüzzaman'ın vatan müdafaası için cepheye koşması, bir hayli talebesinin şehit olması ve kendisinin esir düşmesi, Medresetüzzehra projesinin gerçekleşmesine engel olan sebeplerden bazılarıdır" diyen Güleçyüz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İkinci Meşrûtiyetin üzerinden 102 sene geçti. Meşrûtiyet bugün hâlâ demokratikleştirmeye çalıştığımız cumhuriyet sürecinin ilk aşamasıdır. Osmanlı son döneminde 2. Meşrûtiyetle birlikte çok partili bir hayata intikal etti. Medyada çok seslilik, hür tartışma ortamı vardı. O, o günün şartlarında bu sistemi yaşatma ve geliştirme imkânı olmadı. Osmanlının çöküşü ve Ankara merkezli yeni devletin ve TBMM'nin kurulmasıyla beraber yeni bir şans doğmuşken maalesef bu şans kullanılamadı. Bediüzzaman'ın 'Şu inkılâb-ı azimin temel taşları sağlam gerek' diye uyardığı demokratik bir ortam tesis edilebilmiş ve Medresetüzzehra mânasındaki bir eğitim seferberliği başlatılmış olsaydı Türkiye şimdi bugünkü sorunları konuşuyor olmazdı."

Güleçyüz, “Bediüzzaman Medresetüzzehra projesinin hedeflerini 1950 sonrasının Cumhurbaşkanına bir mektupla şöyle özetle ifade ediyor: 'İslâm kavimlerini menfi ırkçılık ifsat etmesin. Ve İslâm kardeşliği çerçevesinde bu kavimler birbirlerine yaklaşsınlar. Dinî ilimlerle felsefî ilimler birbiriyle barışsın'” sözleriyle anlattı.

Bediüzzaman'ın sosyal hayatla ilgili olarak da Kur'ân'dan çözümler sunduğunu hatırlatan Güleçyüz, "Said Nursî Kur'ân müfessiridir, ama Kur'ân'la beraber kâinatı da bir kitap gibi okumanın anahtarını sunar. Medresetüzzehra'nın temel ilkesini de şu şekilde ifade eder: Vicdanın ziyası ulûm-u diniyedir, aklın nuru fünun-u medeniyedir. Vicdanın dinî ilimlerle, aklın da modern fenlerle aydınlanması gerekir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. Ayrıldıkları zaman ne olur? Sadece dinin okutulduğu bir yerde taassup hastalığı, sadece modern bilimlerin okutulduğu yerde de hile ve şüphe ortaya çıkar. Bu tesbit, doğru ve ideal tevhid-i tedrisat modelinin temelini teşkil eder. Ama Türkiye'de dini tamamen dışlayan ve laiklik adı altında materyalist bir yaklaşımla ilimlerin okutulduğu bir sistem uygulanmıştır. Bunun meydana getirdiği sıkıntılı neticeleri yaşamaya devam ediyoruz. Şu anda yargı meselesindeki asker sivil ilişkilerindeki gerilimlerin altında da bu yatıyor" şeklinde konuştu.

Medeniyetler ittifakının Medresetüzzehra projesinin gerçekleşmesiyle başarılı olacağını ifade eden Güleçyüz, konuşmasını şöyle tamamladı. "O dönemde medrese, tekke ve modern mekteplerden yetişenler arasında uçurumlar oluştu. Sadece din eğitimi alanlar ayrı bir dünya, modern ilim verilen yerlerde eğitim görenler ayrı bir dünyaydı. Bediüzzaman'ın projesi, bütün bu sorunları izale edecektir. Şimdiye kadar gecikmiş olması Türkiye'ye, İslâm dünyasına ve tüm dünyaya çok şey kaybettirdi. Hiç değilse bundan sonra gecikilmeden hayata geçirilmelidir. Gerçi Said Nursî kurumsal olarak inşa etmeye imkân bulamadığı bu projeyi manen gerçekleştirmeyi başarmıştır. 50 dile çevrilen eserleri dünyanın her yerinde okunmaktadır ve okundukları her yer bu manevî üniversitenin birer şubesidir. Meselâ şu anda bu konuların konuşulduğu bu salon da, Medresetüzzehra'nın bir amfisidir. Sıra bu projenin kurumsal bir yapı olarak hayata geçirilmesindedir."




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

Bediüzzaman belirli bir coğrafyaya hapsedilemez

ProgramIn moderatörlüğünü yapan Av. Kadir Akbaş Türkiye’nin tartışmalı bir dönemden geçtiğini ifade ederek bu tartışmalı dönemde Said Nursî’nin düşüncelerinin, fikirlerinin payı olacağını söyledi.

Av. Kadir Akbaş “Sayın Başbakan da bu kapsamda ilk defa kamuoyu önünde Said Nursî ismini Türkiye’nin değerleri arasında zikretti. Bitlisli Said Nursî’siz bir Türkiye’nin maneviyatının eksik kalacağını ifade etti. Başbakanın bu tavrını takdirle karşılıyoruz. Ancak Said Nursî’yi yalnızca Bitlisli Said Nursî olarak zikretmek ve Risâle-i Nurlardaki tesbitlere mesafeli durmak Said Nursî’ye ve ülkemize yapılabilecek en büyük haksızlıklardan biri olacaktır” diye konuştu.

Kadir Akbaş konuşmasını şöyle sürdürdü; “Eserleri dünyada 50 dile çevrilmiş olan Said Nursî sadece Bitlisli değil o aynı zamanda Burdurlu, Ispartalı, Eskişehirli, Afyonlu, Kastamonuludur ve elbette taşı toprağıyla mübarek bir il olan Urfalıdır. Said Nursî Diyarbakırlı için ne kadar değerliyse, Edirneli için, İzmirli için de o değerde aziz ve saygıdeğerdir. Bu husus neden önemlidir? Çünkü Said Nursî’yi referans alacak demokratikleşme süreci Diyarbakırlıyı da, Edirneliyi de, Trabzonluyu da ikna edecek şüphelerden, korkulardan, evhamlardan uzak tutacaktır.”

Akbaş, bu vesileyle siyasal iktidarın demokratikleşme sürecinde 100 yılı aşan bir süredir dile getirilmekte olan keşif ve tesbitleri mutlak bir surette referans olarak kabul etmesini Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli bulduklarını ifade etti.

31.03.2010


 

Bütünüyle değişmeli

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, anayasa değişikliği paketine ilişkin olarak, ‘’Bunu bir bütün olarak ele almak lazım. Bu şekilde bölük pörçük ve parça parça almanın sağlıklı olmayacağı düşüncesindeyim’’ dedi.

Anayasa kökten değiştirilmeli

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Anayasa değişikliği paketine ilişkin olarak, ‘’Bunu bir bütün olarak ele almak lâzım. Bu şekilde bölük pörçük ve parça parça almanın sağlıklı olmayacağı düşüncesindeyim’’ dedi. Koç, TÜSİAD’ın Görüş Dergisi’nin yeniden yayınlaması nedeniyle düzenlenen kokteyl sırasında gazetecilerin sorularını cevaplarken, derginin kapağını çok güzel olduğunu belirterek, ‘’İnşallah devlet büyüklerimize bir mesaj verir’’ yorumunda bulundu. Anayasa değişikliği paketine ilişkin sorulara da Mustafa Koç, ‘’TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in dediklerine katılmamak mümkün değil. Bunu bir bütün olarak ele almak lazım. Bu şekilde bölük pörçük ve parça parça almanın sağlıklı olmayacağı düşüncesindeyim’’ cevabını verdi. Paketin toplu olarak referanduma götürülmesine dair de Koç, ‘’O büyüklerimizin karar vereceği bir şey. Ben bunun daha geniş bir platformda tartışılıp değerlendirilip o şekilde kamuoyuna sunulması gerektiğine inanıyorum’’ diye konuştu.

Koç, ‘’Siyasi istikrarsızlık tehlikesi görüyor musunuz?’’ sorusu üzerine ise önümüzdeki yıl seçim yapılacağını hatırlatarak, Türkiye’nin çok ciddî bir ekonomik krizi batı dünyasına göre göreceli olarak iyi bir şekilde atlattığını ve bunun devamının geleceğini ümit ettiğini vurguladı. Mustafa Koç, bu bakımdan çok aksi bir şey olmadığı sürece siyasi çalkantı veya istikrarsızlık beklemediğini de ifade etti.

İşsizlik sorununa ilişkin sorular üzerine de Koç, ‘’Felâket tellâllığı yapmayalım. İşsizlik herkesin sorunu. Bütün dünyanın sorunu. Bunu bir şekilde bertaraf etmeliyiz. Türkiye’nin bankacılık sektöründeki duruşu, mali disiplini öbür taraftan özel sektörün kuvvetli olması Türkiye’yi batı ülkelerine göre çok daha avantajlı kılıyor. Dinamik bir özel sektör, kalifiye genç nüfusumuz var’’ şeklinde konuştu.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

Paket Mecliste

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, geçici maddelerle birlikte 29 maddeden oluşan anayasa değişikliği teklifini, bir grup partili milletvekiliyle beraber makamında ziyaret ettiği TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'e verdi.

Paket Meclis’e sunuldu

TBMM Başkanlığı’na sunulan Anayasa değişiklik teklifi 26 maddeden oluşuyor. Teklifte, Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının da görevleriyle ilgili suçlarından Yüce Divan’da yargılanmasının yolu açıldı. Bozdağ, beraberinde bir grup milletvekiliyle Şahin’i makamında ziyaret ederek, hazırlanan Anayasa değişikliği teklifini verdi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’e sunulan Anayasa değişiklik teklifi 26 maddeden oluşuyor. Maddelerden birisi geçici 3 maddeyi kapsıyor. Teklifte, Anayasa’nın 10, 20, 23, 41, 51, 53, 54, 69, 74, 84, 94, 125, 128, 129, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 156, 159. ve 166. maddelerinde değişiklik öngörülüyor. Teklifle, geçici 15. madde yürürlükten kaldırılması da yer alıyor. Anayasa değişikliği teklifinin yürürlük maddesinde, halkoyuna gidilmesi durumunda teklifin tümüyle oylanması öngörülüyor.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

Bahçeli: Değişikliğe esastan ve usûlen karşıyız

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP AKP’nin anayasa değişikliklerine esastan ve usûlen kapalıdır” dedi. MHP Grup Toplantısı’nda konuşan Bahçeli, AKP’nin anayasa değişikliğini yangından mal kaçırırcasına yaptığını, bunun çok ciddi sorunları beraberinde getirdiğini savundu.

Bahçeli, “AKP’nin tek başına metin hazırlayıp ‘herkesle paylaştık beğenen beğendi beğenmeyen beğenmedi ne yapalım’ demesi anayasa değişikliğindeki samimiyetsizliği ortaya koyuyor” diye konuştu. Anayasanın şimdiden kavganın, ayrışmanın sebebi olduğunu iddia eden Bahçeli, AKP’nin anayasa değişikliğinden muradının kendine ayak bağı olanları etkisizleştirmek olduğunu savundu. Bahçeli, AKP’nin hesap vermekten kurtulmak istediğini öne sürdü. İşsizliğin, yolsuzluğun ve yoksulluğun Anayasa Mahkemesi üyesinin 19’a çıkmasıyla çözüm bulmayacağını aktaran Bahçeli, “Anayasa değişiklik taslağı tam bir dayatmadır. AKP samimi ve dürüst değil içten pazarlıklıdır. MHP, AKP’nin anayasa değişikliklerine esastan ve usûlden kapalıdır”şeklinde konuştu.

31.03.2010


 

AKP, bağımsız vekillerle görüştü

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay ve AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç, anayasa değişiklik paketinin Meclis Başkanlığı’na sunulduğu saatlerde Parlamento’da görev yapan bağımsız milletvekilleri ile görüştü.

Görüşmelerin ardından Meclis bahçesinde açıklama yapan Atalay, İzmir Bağımsız Milletvekili Recai Birgin ve Hüseyin Pazarcı ile görüşmesini aktardı. Bakan Atalay, ‘’İkisiyle de görüştük ve desteklerini istedik. TBMM çatısı altında kimsenin ihmal edilmemesini önemli görüyoruz’’ dedi. Meclis’e sunulan paket hakkında Atalay, ‘’Hepimiz bu anayasa değişikliğine iyi bakalım. İyi bir demokrasi paketi. Milletin iradesini güçlendiren bir değişiklik paketi’’ diye konuştu. ‘’Diğer bağımsız milletvekilleriyle de görüşmeler olacak.’’ diyen Atalay, çalışmaların süreceğini bildirdi.

31.03.2010


 

Merkel Sultanahmet’e hayran kaldı

Almanya Başbakanı Angela Merkel, İstanbul temasları çerçevesinde ziyaret ettiği Ayasofya ve Sultanahmet Camilerine hayran kaldı. Sultanahmet'e girişte ayakkabılarını çıkartan ve başını örtmeyen Merkel, cami için ‘Çok mükemmel’ ifadesini kullandı.

Merkel, Ayasofya ve Sultanahmet’e hayran kaldı Almanya Başbakanı Angela Merkel, Ayasofya ve Sultanahmet Camiini gezdi. Merkel, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile önce Ayasofya'ya geldi.Müze Başkanı Haluk Dursun, Almanya Başbakanı Merkel’e binanın tarihî ve özellikleri hakkında bilgi verdi. Ayasofya’yı hayranlıkla izlediği gözlenen Merkel, çıkışta özel defteri de imzaladı.

Ayasofya, Merkel’in gezisi sırasında ziyaretçi girişine kapatıldı. Merkel, Ayasofya'yı ziyaretinin ardından yürüyerek Sultanahmet Camiine geçti. Sultanahmet Meydanında basın mensuplarına poz veren Merkel, duygularını “Çok güzel” diyerek dile getirdi. Alman basını dışındaki gazetecilerin alınmadığı Sultanahmet Camiine ayakkabılarını çıkartarak, ancak başını örtmeden giren Merkel’e, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı ve Cami İmamı Emrullah Hatipoğlu bilgi verdi. Merkel ve beraberindeki heyet, daha sonra Özel Alman Lisesi ve Alman Protestan Kilisesini ziyaret etti.

31.03.2010


 

Gül’den Yüce Divan yorumu

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, Pakistan’a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin ‘’Anayasa değişikliği taslağında Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan’da yargılanmasına ilişkin düzenleme olduğunu’’ ifade ederek değerlendirmesini sorması üzerine Gül, şunları kaydetti: ‘’Geçende söylediğim gibi ortada ilk taslak var. Bu taslağın muhakkak ki üzerinde çalışılacak, görüşler alınarak. Nihayette son şekli verilecektir. Dolayısıyla bu tip değişikliklerin hepsi tabiî ki mümkündür. Yüce Meclis’in uhdesindedir bütün bunlar. Bunlar yapılırken tabiî görüşler alınır. Ve önemli olan, anayasalar toplumsal sözleşme olduğu için herkesi bağlayan, uzun süre bağlayan en üst belgelerdir. Bu tip değişikliklerin en iyi şekilde çıkması çok önemli. Bunun için de tabiî ki dikkat ve özen gösterilmelidir. Tabiî ki devletin yüksek görevlileri için yapılabilir.’’

31.03.2010


 

3 mayın şehidi daha

Hakkari’nin Çukurca ilçesinde mayın patlaması sonucu, uzman çavuşlar Mehmet Kaya Çelik (Elazığ), Nuri Aydın (Kayseri) ile Fatih Aydoğdu (Kırıkkale) şehit oldu, iki uzman çavuş yaralandı. Şehit olan jandarma uzman çavuş Nuri Aydın Sağır iki gün önce baba olmuştu.

3 mayın şehidi daha

HakkÂrı’nın Çukurca ilçesinde, mayın patlaması sonucu, 3 asker şehit oldu, 2 asker yaralandı. Alınan bilgiye göre, Jandarma Komutanlığı ekiplerinin, Çukurca ilçesi Hantepe bölgesinde sürdürdüğü arazi arama faaliyeti sırasında mayın patladı. Patlamada, uzman çavuşlar Mehmet Kaya Çelik (Elazığ), Nuri Aydın Sağır (Kayseri) ile Fatih Aydoğdu’nun (Kırıkkale) şehit oldu. Patlamada uzman çavuşlar Salih Önsal ile Arif Kılıç’ın hafif yaralandığı belirtildi. Yaralı askerlerin Hakkari Askeri Hastanesinde tedavi altına alındığı, şehit askerlerin cenazelerinin törenin ardından memleketlerine gönderileceği kaydedildi.Bölgede hava ve kara destekli geniş çaplı operasyon başlatıldı.

İZNE GELECEKTİ, ŞEHİT HABERİ GELDİ

Şehİt Jandarma Uzman Çavuş Mehmet Kaya Çelik’in (24) Elazığ’ın Kovancılar ilçesinde Bahçelievler Mahallesi’ndeki evine giden askeri yetkililer ve sağlık ekibinden oluşan heyet, baba Mehmet Çelik’e, acı haberi verdi. Ardından, Çelik’in baba evi ile çevredeki binalara Türk bayrağı asıldı. İki yıl önce evlenen ve göreve başlayan şehit Çelik’in eşinin ilk çocuğuna hamile olduğu bildirildi. Şehidin eşinin, Hakkâri’de bulunduğu belirtildi. Şehit Mehmet Kaya Çelik’in ailesiyle son telefon görüşmesinde uygun bir zamanda izne geleceğini söylediği bildirildi.

2 AY SONRA GÖREVİNİ BIRAKACAKT

Bİr çocuk babası Şehit Uzman Çavuş Fatih Aydoğdu’nun (35) baba ocağı Kırıkkale yas tutuyor. Fatih Aydoğdu’nun şehit olduğunu duyan akrabaları ve Kırıkkale halkı şehidin Yenimahalle semtinde bulunan baba evine akın etti. Baba Hilmi Aydoğdu, askerler ilgililer tarafından teskin edilmeye çalışıldı. Çocuğunun 2 ay sonra uzman çavuşluğu bırakacağını ifade eden anne Serpil Aydoğdu, oğlu Fatih Aydoğdu için 2Senin teskereni beklerken cenazen geldi” diyerek ağıtlar yaktı. Bu arada anne ve babanın yanında bulunan komutanlarda gözyaşını tutamadı.

2 GÜN ÖNCE BABA OLMUŞTU

HakkÂrİ’nİn Çukurca ilçesinde mayın patlamasında şehit olan jandarma uzman çavuş Nuri Aydın Sağır’ın 2 gün önce baba olduğu öğrenildi.Şehit Uzman Çavuş Nuri Aydın Sağır’ın Fevzi Çakmak Mahallesi’ndeki evine, asker ve şehit aileleri derneklerinin yetkilileri taziye ziyaretinde bulundu. Hacı Mehmet Soyışık İlköğretim Okulu Müdürü olan baba Zekeriya Sağır, 6 çocuğundan en küçüğü olan oğluyla en son 20 gün önce telefonla görüştüğünü belirterek, ‘’Vatanıma 42 yıl eğitimci olarak hizmet ettim. Oğlum da bu uğurda can verdi’’ diyerek gözyaşı döktü. Gazeteciler evde olduğu sırada çalan telefona bakan Sağır, durumu öğrenmek isteyen yakınlarına oğlunun şehit olduğunu güçlükle söyleyebildi. Oğlunun 2 yıl önce evlendiğini, 2 gün önce eşi Havva Sağır’ın bir erkek bebek dünyaya getirdiğini ifade eden Zekeriya Sağır, ‘’Vatan sağ olsun’’ dedi. Anne Sebahat Sağır’ın şehit oğluyla gelininin evlilik fotoğrafına sarılarak ağıt yakması taziye ziyaretine gelenleri duygulandırdı. Sebahat Sağır, 2 gün önce dünyaya gelen, adının ‘’Timuçin’’ olduğu öğrenilen torunu için de ‘’Torunum yetim kaldı, bu acıya nasıl dayanacağım’’ diye ağladı. Şehidin eşi Havva Sağır’ın Sivas’taki ailesinin yanında olduğu belirtildi.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

Korutürk İsveç’e döndü

Türkıye’nin Stockholm Büyükelçisi Zergün Korutürk, görev yeri İsveç’e döndü. Ermeni tasarısının İsveç parlamentosunda kabulünün ardından istişareler için Türkiye’ye çağrılan Büyükelçi Korutürk, Stockholm’e gidişinden önce Esenboğa havaalanında basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Korutürk, kararın kabulünün ardından İsveç hükümetinin attığı bütün adımların kararı hiçbir şekilde tasvip etmediklerini ve bunun uygulanabilir bir karar olmadığını ortaya koyduğunu belirtti. Bir gazetecinin, “Ne değişti de gidiyorsunuz” sorusu üzerine Büyükelçi Korutürk, çok şeyin değiştiğini belirterek, iki ülke dışişleri bakanının Finlandiya’da bir araya geldiğini, İsveç’in bu kararın çok ters bir karar olduğunu söylediğini, İsveç başbakanının Başbakan Erdoğan’ı arayarak özür dilediğini, İsveç basınında da pek çok haber çıktığını belirtti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile önceki gün gerekli istişareleri yaptıklarını kaydeden Korutürk, şunları söyledi:“Gelmem nasıl bir siyasi kararsa gitmem de siyasi bir karardır. Geri dönmem için bütün koşulların oluştuğu sonucuna varıldı. Bu aşamadan sonra İsveç ve hükümetinin tavrı önemli. Yapılan bu yanlışı nasıl telafi edeceklerini hep birlikte göreceğiz. İsveç hükümetinin elinden geleni yapacağını da umuyorum.”

31.03.2010


 

Taş atan 6 çocuğa 7’şer yıl 5’er ay hapis

Şirnak’ta gerçekleştirilen izinsiz gösterilere katıldıkları ve polise taş attıkları gerekçesiyle yargılanan yaşları 15-18 arası değişen 6 çocuk, 7’şer yıl 5’er ay hapis cezasına çarptırıldı.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, yaşları 15-18 arasında değişen tutuksuz yargılanan sanıklar Mahmut İ, Mehmet Y, Ekrem G, Cindi İ, Kadir K. ve Makbule B. katılmadı. Sanıklar avukatı Barış Güngör, dosyada, yakalama tutanakları ve polislerin ifadeleri dışında delil bulunmadığını savunarak, ‘’Dosya kapsamındaki mümzi tanıkların ifadelerini kabul etmiyoruz. Müvekkillerimin suç işlediklerine dair herhangi bir delil yoktur. Dosyada, müvekkillerimden Mehmet Y’nin olayı izlerken bir fotoğrafı vardır. Onun dışında delil yok’’ dedi. Mahkeme heyeti, sanık avukatının beraat talebini de dinledikten sonra, sanıkları, TCK’nın ‘’terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’’ suçunu içeren maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay, Terörle Mücadele Kanunu’ndaki ‘’terör örgütünün propagandasını yapmak’’ suçundan 1 yıl ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33/C maddesindeki ‘’dağılma sırasında silah veya araçlarla mukavemet etmek’’ suçundan da 5’er yıl olmak üzere toplam 13’er yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, sanıkların yaş ve yargılama esnasındaki durumlarını göz önünde bulundurarak, cezayı 7’şer yıl 5’er ay hapse indirdi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

31.03.2010


 

MİT Müsteşarı Taner hakkında takipsizlik

Sıncan Cumhuriyet Başsavcılığı, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ın, TİB’deki incelemeyle ilgili MİT Müsteşarı Emre Taner hakkındaki suç duyurusu üzerine yürüttüğü soruşturmada, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.

Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT Müsteşarı Taner hakkında yürüttüğü soruşturma çerçevesinde, 5 Şubat 2010 tarihinde, Başbakanlıktan soruşturma izni talep etti. Başbakanlık ise Taner için soruşturma izni vermedi. Başsavcılık, bunun üzerine Emre Taner hakkında, ‘’kovuşturmaya yer olmadığına’’ karar verdi.Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığındaki (TİB) ikinci inceleme öncesinde ‘’emir ve talimat içeren isteklerde bulunularak, yargı görevini yapanı etkileme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’’ suçları işlendiği iddiasıyla MİT Müsteşarı Emre Taner hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

31.03.2010


 

‘’TBMM’de Bir Lider: Muhsin Yazıcıoğlu’’

Helıkopter kazası sonucu vefat eden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun Meclisteki çalışmaları ‘’TBMM’de Bir Lider: Muhsin Yazıcıoğlu’’ adıyla kitaplaştırıldı.

TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu tarafından yayınlanan kitabın içeriğini, TBMM Kanunlar ve Kararlar Müdür Yardımcısı Habip Kocaman derledi. Yazıcıoğlu’nun TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmalar ile yasama ve denetim çalışmalarına yer verilen kitapta, Yazıcıoğlu’nun 1991-1995, 1995-1999 ve 2007-2009 yılları arasında üç dönem Sivas Milletvekili olarak Mecliste bulunduğu yıllardaki faaliyetleri bir araya getirildi. Muhsin Yazıcıoğlu’nun Genel Kurulda yaptığı konuşmaların yanı sıra Meclis Başkanlığına verdiği kanun teklifleri, değişiklik önergeleri, Hükümetin denetimi kapsamındaki soru, Meclis araştırması, genel görüşme ve gensoru önergeleri de çalışmada yer aldı. Kitabın önsözünü TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin yazarken, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Başkanı, TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil de sunuş yazısını kaleme aldı.

31.03.2010


 

Savcılar, Dalay ve Yurdaer için itiraz etti

“Balyoz” darbe planı iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Tümgeneral Abdullah Dalay ile Korgeneral Yurdaer Olcan’ın mahkemeden serbest kalmasına savcılar itiraz etti.

Şüpheliler hakkında yakalama emri çıkartılmasını isteyen savcılığın talebini İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti değerlendirecek. Korgeneral Yurdaer Olcan 25 Mart’ta, Tümgeneral Abdullah Dalay ise 28 Mart’ta çıkarıldıkları İstanbul nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakılmıştı. Bu arada sahte çürük raporu soruşturması kapsamında 2 subay ifade verdi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne gelerek savcılık katına çıkan muvazzaf subayların, ‘’Sahte çürük raporu’’ soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta ile görüştükleri öğrenildi. Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu’nun, söz konusu soruşturma kapsamında ifade verdiği iddialarının ise doğru olmadığı bildirildi. İ

31.03.2010


 

Gül, Üstün’ü yedek üye seçti

Cumhurbaşkani Abdullah Gül, Yargıtay Üyesi Burhan Üstün’ü, Anayasa Mahkemesi Yedek Üyeliği’ne getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, Anayasa Mahkemesi Yedek Üyeliği’ne, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca gösterilen üç aday arasından Yargıtay Üyesi Burhan Üstün’ü seçti. Bu arada, Denizcilik Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Alparslan Altan’ın, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine seçilmesine ilişkin karar dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.

31.03.2010


 

Cudi Dağı’nda büyük operasyon

Baharla birlikte operasyonları artıran Türk Silahlı Kuvvetleri, Cudi Dağı’nda harekata başladı. Operasyona çok sayıda profesyonel asker ve köy korucusu da katılıyor.

Askeri hareketliliğin yaşandığı Şırnak’ta, sınır birliklerine mühimmat sevkiyatı da devam ediyor. Cizre ilçe merkezinden geçen sivil plakalı kamyonlar silah ve cephane taşırken, otobüslerle askerlerin intikali sağlanıyor. Terör örgütü PKK’ya yönelik Cudi Dağı’ndaki operasyona profesyonel askerlerin yanı sıra Şırnak merkeze bağlı Kasrik ve Kumçatı beldelerinde görev yapan korcular ile Bolu Komando Tugayı’ndan gelerek İkiz Tugayı’na konuşlanan askerler de katılıyor. Yaklaşık 300 komando mağaraları didik didik arıyor. Şırnak ve Silopi’den kalkan helikopterler de operasyona destek veriyor.

31.03.2010


 

En iyi hizmet eğitmek

Mersİn’de sokaklarda mendil satarak, araba camı silerek çalışan çocuklar artık meslek sahibi oldu.

Sokakta çalışan çocuklar üzerinde 2005 yılından bu yana yapılan çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Çocuklar sokakların tehlikelerinden uzaklaştırıldıktan sonra şimdi de yeni meslekler öğrenerek kalifiye eleman oluyor. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgene Kurumu(SHÇEK) Mersin İl Müdürlüğüne bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezi (ÇOGEM) tarafından sokakta çalışırken sokaktan alınıp meslekî eğitime yönlendirilen 190 çocuk üç aylık seramik kaplama yer döşemeciliği kursunu tamamlayarak belgelerini aldı. Mersin Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ve İŞKUR tarafından desteklenen meslekî kurslara katılan çocuklar üç ay süreyle aylıklarını da aldı. Mersin Vali Yardımcısı Kadir Okatan, açılan kursların değişik meslek dalında yeni kurslarla devam ettirileceğini söyledi. Ülkeye yapılacak en iyi hizmetin genç kuşakları kötülüklerden alıkoyup meslekî alanda beceri sağlamalarını ve san'at öğrenmelerini sağlamak olduğunu vurgulayan Okatan, “ÇOGEM tarafından sokakta çalışırken tesbit edilen çocukların sokağın riskinden korunarak meslekî eğitime yönlendirilmesi çalışmalarına valilik olarak her türlü desteği veriyoruz.” dedi. Sosyal Hizmetler İl Müdürü Azmi Gülşen ise Mersin de sokakta çalışan çocuk sorununun ciddî oranda azaldığını kaydetti. Bu çalışmaların Türkiye’de örnek bir çalışma olarak diğer iller tarafından örnek alındığını belirten Gülşen, 2005 yılında 295, 2006 yılında 253, 2007 yılında 56 ve 2008 yılında 29 çocuğun kayıt altına alındığını, bu yıl ise 10 çocuğun geçici kayıt işleminin gerçekleştirildiğini söyledi. Mersin’de bu güne kadar sokakta çalıştığı tesbit edilen çocuk sayısının bin 646 olduğunu anlatan Gülşen, “Kayıt altına alınmış çocukların yaş dağılımına bakıldığında 741 çocuk reşit durumdadır. Hâlihazırda merkeze kayıtlı 18 yaş altı çocuk sayısı 905’dir” diye konuştu. Zorunlu eğitim çağında olup okula gitmeyen 2006 yılında 87, 2007 yılında 54, 2008 yılında 27 ve 2009 yılı ilk altı ayında 10 olmak üzere toplam 178 çocuğun eğitime kazandırıldığını ifade eden Gülşen, sokakta çalıştığı tesbit edilip okula devam eden etmeyen bütün çocuklar hakkında okul müdürlüklerinin bilgilendirildiğini sözlerine ekledi.

31.03.2010


 

Hem okuyorlar, hem çalışıyorlar

Selçuk Üniversitesi’nde ihtiyaç sahibi öğrencilere, derslerinden arta kalan zamanlarında kütüphane, uygulama çiftlikleri ve meslek yüksekokullarında çalışma fırsatı veriliyor. 650 öğrenci, günde 3 saat çalışma karşılığında 140 TL ücret alıyor.

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, yılda 650 öğrenciye üniversitenin çeşitli birimlerinde part-time çalışma fırsatı verdiklerini söyledi. Öncelikle ihtiyaç sahibi öğrencilere çalışma imkânı sunduklarını belirten Prof. Okudan, “Öğrencilerimiz çalışarak hem boş zamanlarını değerlendiriyor hem de bütçelerine katkı sağlıyor” dedi.

31.03.2010


 

Özgür Yazılım&Linux günleri başlıyor!

İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölümü ve Linux Kullanıcıları Derneği’nin birlikte düzenlediği Özgür Yazılım ve Linux Günleri 2010 bu sene 2-3 Nisan 2010 tarihlerinde Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçekleşecek.

Türkiye’nin özgür yazılım ve açık kaynak konularında daha fazla bilinçlenmesinin ve üretime geçmesinin amaçlandığı faaliyette, geçtiğimiz yıl dünyada ve Türkiye’de özgür yazılım ve bilişim teknolojileri alanlarında yaşanan önemli gelişmeler tartışılacak. Bu yılın yurtdışından gelen konukları arasında Ubuntu Projesi’nin CTO’su Matt Zimmerman ve Google Summer of Code programının Topluluk Yöneticisi Leslie Hawthorn bulunuyor. Özgürlük İçin Topluluğunu ve bütün Pardus kullanıcıları 2-3 Nisan 2010 Cuma ve Cumartesi günleri Dolapdere’ye dâvet ediliyor.

31.03.2010


 

İETT’den yeni hatlar

İstanbul’da toplu taşımanın yükünü çeken İETT, yolcu taleplerini dikkate alarak yeni hatlar açmaya devam ediyor. Yenibosna Metro’dan hareketle Güneşli Basın Tesislerine giden HT12 nolu hattın çalışmaya başlaması, bu hatta yolculuk yapanları sevindirdi.

Yolcular, bu hatta çalışan minibüslerin çok yoğun olduğunu, sabah ve akşam vakitlerinde minibüslere binmekte zorluk çektiklerini ve ayakta yolculuk yaptıklarından bahisle, aynı hatta İETT’nin çalışmaya başlamasından dolayı memnuniyetlerini dile getirdiler. Aynı yolcular, hattın kısa mesafe olduğuna dikkat çekerek, “Eğer bu hat indirimli yolcu taşırsa çok daha iyi olur, çok daha fazla yolcu otobüsü tercih eder” şeklinde konuştular.

31.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl