23 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Yollar buza dayanıklı ve uzun ömürlü olacak

Ankara’nIn ana arterleri ve caddeleri, yeni bir sistemle asfaltlanmaya başlandı. Üç katman halinde ve bazalt özellikli olacak yeni asfalt sayesinde, Başkent bulvar ve caddeleri buzlanmayacak ve uzun ömürlü olacak.

Daha önce yapılan klasik asfaltlarda yollar ağır tonajlı araçlara 1.5 yıl, normal araçlara 3 yıl dayanıklı oluyordu. Yeni sistem sayesinde asfaltlı yollar 7 ila 10 yıl arasında bozulmayacak ve daha önce yaşanan yol bozuklukları artık tarihe karışacak. Yeni sistemi Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Hipodrom Caddesi üzerindeki hizmet binası önünde denediklerini kaydeden yetkililer, yolda sorun olmadığını ve araçların düzgün biçimde ilerlediğini vurguladı. Yeni asfaltla birlikte yağışlı havalarda oluşan su birikintilerinin de önüne geçilecek. Yektililer, yolların eğimini düzenleneceğini, böylece araç sürücülerinin vatandaşların üzerine su sıçratmasının da tarihe karışacağını vurguladı.15 Eylül’e kadar bitirilecek olan çalışmalar öncesinde Büyükşehir Belediyesi, altyapı çalışmaları yürüten diğer kurumlarla da irtibata geçerek asfaltlama çalışmaları yapacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi, bölüm bölüm asfaltlama işlemlerini bir hamlede çözmek için çalışmalara başladı. Büyükşehir Belediyesi, tüm yolları okulların açılacağı tarihe kadar yetiştirmeyi hedefliyor.

23.07.2010


 

Saatte bin 609 km. yapacak

DünyanIn en hızlı aracını geliştirme hedefiyle yola çıkan İngiliz mühendis ekibi, sivri bir kaleme benzeyen Bloodhound adlı süpersonik otomobili tanıttı.

Araç, tamamen geliştirildiğinde saatte 1609 kilometre hıza ulaşacak. İlk deneme ise, 2012 yılında gerçekleştirilecek. Uzunluğu 12.8 metreyi bulan aracın genişliği ise 6.4 metre. 6.5 ton ağırlığında olan otomobil, 300 farklı bileşenden oluşuyor. Bir Typhoon fighter uçağının jet motoru ile Falcon roketinin birleşimiyle oluşturulan yeni motor, 135 bin beygir gücünde olacak.

23.07.2010


 

Elektrik yoksa güneş var

Dünya genelinde az sayıda ülkede yaygın olan tabiî enerjiden faydalanma oranı, Türkiye’de de yaygınlaşmaya başladı.

Güneş enerjisinden elektrik üretilmesi, elektrik hattının bulunmadığı yerlerde vatandaşların imdadına yetişiyor. Sivas’ta faaliyet gösteren bir firma, kurduğu sistem sayesinde dağ evlerinde ve yazlıklarda vatandaşın aydınlatma ihtiyacını karşılamasına yardımcı oluyor. İnsan sağlığına zarar vermeyen sistem, güneşten toplanan enerjinin elektrik akımına dönüştürmesi üzerine kurulu. Güneş panelinde toplanan ultraviyole ışınları, 12 voltluk elektrik enerjisine dönüştürülüyor. Bu enerji akümülatörden geçirilerek yükseltiliyor. Akülerde toplanan enerji, aydınlanma için kullanılabiliyor.

23.07.2010


 

Başörtüsü yasağı,hükümeti BM’de de terletiyor

BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW)'a üye ülkeler, Türkiye'de kadına karşı uygulanan ayrımcılığın en fazla başörtüsü sorununda yaşandığı eleştirisini yöneltince Türkiye heyeti hayli zor anlar yaşadı.

BÜROKRAT: TÜRKİYE DEMOKRATİK ÜLKE,

KISITLAMA YOK!

Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdür Yardımcısı Leyla Coşkun, bir CEDAW üyesinin Türkiye'de kadının giyim-kuşamına yönelik bir kısıtlamanın olup olmadığı sorusunu, "Türkiye demokratik bir ülkedir, böyle bir kısıtlama yok" diye cevapladı, ama bu cevap Bakan Selma Aliye Kavaf'ı sıkıntıya soktu.

BAKAN: YASAL BİR YASAK YOK, UYGULAMADA SIKINTI VAR

Toplantıya, başörtüsü nedeniyle Türkiye'de kadınların yaşadığı sıkıntıları içeren bir rapor sunan Av. Fatma Benli, “Kısıtlama yok” cevabına itiraz etti. CEDAW üyesi 7 delegenin de aynı yöndeki soruları üzerine Kavaf, yasal bir yasak olmamasına karşılık uygulamada sıkıntı yaşandığını itiraf etti.

Başörtüsü yasağı iktidarı terletiyor

BİRLEŞMİŞ Milletler’de Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) kapsamında 6. ülke dönem raporu Kadın ve Aile’den Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ve heyeti tarafından sunuldu ve raporun savunması yapıldı. Kadın- erkek eşitliğinin izlenmesi konusunda en önemli uluslar arası mekanizma olan CEDAW’da, Türkiye’nin taraf olduğu antlaşmadan doğan sorumluluklarını ne derece yerine getirdiği masaya yatırıldı. CEDAW üyesi ülkeler Türkiye’de kadına karşı uygulanan ayrımcılığın en fazla başörtüsü sorununda yaşadığı eleştirisi yapıldı. Türkiye’nin resmî raporunu sunduğu oturumda birçok CEDAW üyesi ülke temsilcisi Bakan Kavaf ve heyetine Türkiye’de başörtüsü yasağının dayandırıldığı hukuk gerekçesini sordu. Bakan Kavaf başörtüsü sorularına Türkiye’de böyle bir yasağın kanunen bulunmadığını; ancak uygulamalarda böyle bir sıkıntının yaşandığını itiraf etti.

BÜROKRAT YASAĞI GÖRMEZDEN GELDİ BM

Genel Merkezi’nde yapılan toplantının ilk oturumunda Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) Genel Müdür Yardımcısı Leyla Coşkun, bir CEDAW üyesinin Türkiye’de kadının giyim-kuşamına yönelik bir kısıtlamanın olup olmadığını sorusuna, “Türkiye demokratik bir ülkedir, böyle bir kısıtlama yok.” şeklinde cevap verdi. Ancak oturumun öğleden sonraki toplantısında CEDAW üyesi 7 delegenin başörtüsünde kadınların haklarının ihlâl edildiği ve bunun nasıl açıklanabileceği şeklindeki sorularına Bakan Kavaf, Leyla Coşkun’un “kısıtlama yok” açıklamasını düzeltmek zorunda kaldı. Bakan Kavaf sorulara verdiği cevapta, kadının okula başörtüsü ile gitmesinde ya da kamu sektöründe çalışmasını yasaklayan kanun maddesinin olmadığını ancak uygulamada bazı sorunların yaşandığını aktardı.

TÜRKİYE SÖZLEŞMEYE UYMUYOR

Türk hükümeti CEDAW’a verdiği resmî raporun dışında bazı kadın kuruluşları ile derneklerince hazırlanan toplam 6 adet “gölge rapor” da bu kuruluşa verildi. “Gölge rapor” veren 6 dernekten üçü CEDAW toplantısında söz alarak, Türkiye’nin imzalamış olduğu sözleşmeden doğan sorumluluklarından bazılarını yerine getirmediğini ifade etti. CEDAW üyeleri gölge ve resmî raporları inceledikten sonra iki hafta içerisinde Türkiye ile ilgili alacağı kararı açıklaması bekleniyor. CEDAW üyeleri Türkiye’de en fazla kadın hakları ihlâlinin başörtüsü nedeniyle yapıldığını düşünüyor. Zira CEDAW’a kadın hakları konusunda rapor veren Türkiye’ye en fazla soru başörtüsü konusunda geldi. Başörtüsü dışında CEDAW üyeleri Türkiye’de kadına karşı yapılan ihlâlleri de Türk heyetine sordu. Bu sorular arasında kadına yönelik uygulanan şiddet, sağlık, kredi, ayrımcılık, mahkeme, sığınak evleri ve devletin yardımları gibi konularda olduğu dikkat çekti. BM Genel Merkezi’nde Pazartesi günü başlayan CEDAW toplantılarının 3. gününde Türkiye 6. Dönem Raporu’nu Çarşamba günü sundu. Raporun sunumunda bir konuşma yapan Bakan Kavaf, son olarak 2005’te Türkiye’nin CEDAW’a rapor sunduğunu hatırlattı.

Bakan Kavaf’ın başkanlık ettiği heyette, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Güldal Akşit, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü temsilcileri de katıldı.

ON BİNLERCE GENÇ KIZ MAĞDUR

AVUKAT Fatma Benli, başörtüsü dolayısıyla Türkiye’de kadınların yaşadığı sıkıntıları içeren 6 gölge raporundan biri olan başörtüsü sorununu, CEDAW toplantılarının ilk günü olan Pazartesi oturumunda okudu. Bakan Kavaf ve heyetinin Çarşamba günü resmî heyeti sunması ve savunmasının ilk oturumunda “Türkiye’de kadının giyimine karşı baskı yok” açıklamasına itiraz eden Benli, bu rahatsızlığının toplantı sonrası önce TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı ve eski Bakan Güldal Akşit’e daha sonra ise Bakan Kavaf’a iletti. Avukat Benli, başörtüsü dolayısıyla on binlerce genç kızın eğitim haklarından mahrum edildiğini ifade ederek kamuda da başı kapalı kadınların çalışma haklarının ellerinden alındığını dile getirdi.

23.07.2010


 

TERÖRLE “KÖSTEBEK”LER MÜCADELE EDECEK

Sınır bölgelerindeki terörist sızmalar ile bölgedeki birlik ve karakolların güvenliği için ‘’köstebek’’ olarak adlandırılan uzaktan algılama sistemleri kullanılacak. Sistem, sınır boyları, askerî tesis ve karakolların çevresi ile birliklerin geçici konuşlanma bölgelerine çok kolay ve hızlı kurularak, terörist unsurların her türlü sızma, saldırı ve sabotaj tehditleri uzak mesafeden önceden haber alınabilecek. Bu arada sisteme entegre kameralar sayesinde kaydedilen fotoğraf ve video görüntüleri, alarm durumlarında komuta merkezine aktarılacak.

Terörle mücadelede ‘Köstebek’ dönemi

SINIR bölgelerindeki terörist sızmalar ile bölgedeki birlik ve karakolların güvenliği için ‘’köstebek’’ olarak adlandırılan uzaktan algılama sistemleri kullanılacak. Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü ortak proje sayesinde terörist unsurların kırsal bölgelerdeki hareketlerini anında tesbit etme imkanına sahip teknolojik sistemlerin kullanılması kararlaştırıldı. Yapılan çalışmalar neticesinde NATO birlikleri tarafından da kullanılan ‘’Yer Konuşlu Uzaktan Algılama Sistemleri’’nin sınır bölgesi ile bölgedeki operasyonel birlikler tarafından test edilmesi için düğmeye basıldı. Toprağa gömülü olarak gizlenen ve birbirinden farklı özelliklere sahip ‘’köstebek’’ olarak adlandırılan sistem, sınır boyları, askeri tesis ve karakolların çevresi ile birliklerin geçici konuşlanma bölgelerine çok kolay ve hızlı kurularak, terörist unsurların her türlü sızma, saldırı ve sabotaj tehditleri uzak mesafeden önceden haber alınabilecek. Sistemin parçalarından biri olan sismik dedektörler, sahip olduğu hassas özelliklerle gömülü oldukları bölgede atılacak her adımın toprak üzerindeki titreşimleri, kızılötesi dedektörler de bölge üzerindeki hareketleri algılayacak. Proje kapsamında Türkiye’de üretilmesi planlanan sistemin kısa süre içinde bütün güvenlik birimleri ile askerî birlik ve binaların güvenliği için kullanılması hedefleniyor.

23.07.2010


 

3 bin çocuk şimdilik kurtuluyor

Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, ‘’taş atan çocuklar’’la ilgili düzenlemeleri içeren yasadan, 3 binin üzerinde çocuğun yararlanacağını söyledi. Ama sorunun sadece bu yasayla çözümü mümkün değil.

3 binin üzerinde çocuk şimdilik kurtulacak

DİYARBAKIR Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, kamuoyunda ‘’taş atan çocuklar’’ olarak bilinen çocuklarla ilgili düzenlemeleri içeren yasadan, 3 binin üzerinde çocuğun yararlanacağını söyledi. Aktar, yaptığı açıklamada, taş atan çocuklar olarak bilinen çocuklara ilişkin yasal düzenlemeyi belli konularda eksik, ancak genel anlamda olumlu bulduklarını belirtti. Bu yasal düzenlemenin Çocuk Adalet Sistemi’ne aykırı olarak yargılanan çocukların durumunu düzelteceğini kaydeden Aktar, ‘’Şu anda yaklaşık 200 çocuğun tutuklu olduğunu düşünüyoruz. Ama 3 binin üzerinde çocuğun da son 4 yıl içerisinde Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsamında yargılandığı ve mağdur edildiklerini biliyoruz. Bu yasadan 3 binin üzerinde çocuk yararlanacak’’ dedi.

Asıl yapılması gerekenin, TCK’nın 220. maddesindeki değişikliğin yapılmadığını ifade eden Aktar, ‘’örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi’’ gibi cezalandırılma yolundaki uygulamanın devam ettiğini kaydetti. Aktar, devam eden dâvâlarla ilgili yasa yürürlüğe girer girmez yeni bir düzenleme yapılacağını ve Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin ‘’görevsizlik’’ kararı vererek dosyaları ilgili çocuk mahkemelerine göndereceklerini de belirterek, haklarında hüküm verilen ve dosyaları temyizde olan çocuklar hakkında ise Yargıtay’ın bozma kararı verip dosyaları geri çevireceğini ifade etti.

23.07.2010


 

Ergenekon savcılarına tazminat dâvâsı

Ergenekon soruşturması kapsamında 11 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, M. Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın hakkında 30 bin TL manevi tazminat talebiyle dava açtı.

Muammer Karabulut’un avukatı Bayram Atasoy tarafından Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasında, İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, M. Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın’ın, kamuoyunda Ergenekon olarak bilinen soruşturma dosyasının özel yetkili Cumhuriyet Savcıları olduğu, vekili Muammer Karabulut’un ise bu savcıların talebi ve istemi doğrultusunda Antalya’da 23 Ocak 2008’de gözaltına alınarak tutuklandığını hatırlattı. Davalı cumhuriyet savcılarının yürüttükleri soruşturma sonucu, ‘’Lobi Çokgizli Aralık 1999/İstanbul’’ başlıklı dokümanın, Karabulut’un iş yerinde ele geçirildiği gerekçesiyle tutuklanmasına neden olduklarını savunan Atasoy, dilekçesinde, ‘’Gerçeğe aykırı olarak düzenlenen iddianame ve öncesi yapılan aramalar Türk Medeni Kanunu 25. madde karşısında açıkça kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Bu açıdan dava, davacının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görülecek davalardandır’’ ifadesini kullandı.

Muammer Karabulut’un kamuya mal olmuş bir kişi olduğunu savunan Atasoy, üç cumhuriyet savcısı hakkında şu suçlamalarda bulundu:’’Mahkemedeki 29 Aralık 2008 tarihli itiraz da ise davalılar, ‘İddianamede, kendisinden bu dokümanın çıktığının yazılı olmadığı’ yönünde mütalaa vererek, başından itibaren yürüttükleri soruşturma dosyasını hiç incelemeden, altında imzaları bulunan iddianameyi dahi hiç okumadan görev yaptıklarını açıkça itiraf etmişlerdir. Aynı zamanda bu beyanlarıyla açıkça ve alenen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2008/2009 sayılı iddianamenin 219. sayfasındaki vekil edenim ile ilgili bölümü dahi yalanlamışlardır. Ancak dava dosyasının incelenmesi sonucu vekil edenin iş yerinin değil, evinin arandığı ve böyle bir belgenin de bulunmadığı, polisin hatası sonucu böyle bir iddianın iddianameye girmiş olduğu ve iddianamede hata yapıldığı 41 duruşma sonrasında ve tam 11 ay tutukluluktan sonra anlaşılabilmiştir.’’ Avukat Bayram Atasoy, Karabulut’un yargılama sürecinde hem şahsının, hem ailesinin, hem de sosyal çevresinin maddi ve manevi olarak etkilendiğini belirttiği dilekçede, Karabulut’un, tutuklu kaldığı süre içinde babasını kaybettiğini, cenazesine katılamadığını, cenazenin kaldırılmasından üç gün sonra tahliye edildiğini kaydetti.Atasoy, gazetecilere yaptığı açıklamada da, Karabulut’un, haksız şekilde cezaevinde kaldığını savunarak, ‘’Tazminat davasının yanı sıra bu savcılar hakkında HSYK’ya da ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘görevi ihmal’ suçlamasıyla şikayette bulunmuştuk. Bu süreç de devam ediyor’’ dedi. Atasoy, tazminat davasının Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüleceğini bildirdi.

23.07.2010


 

O maddedeğişse iyi olur

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, TSK İç Hizmet Kanununun ‘’Silâhlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır’’ hükmünü içeren 35. maddesinin değiştirilmesinin iyi olacağını belirterek, ‘’Şu ana kadar değiştirilmemiş olmasını da bir eksiklik olarak görürüm’’ dedi.

O madde değişse iyi olur TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, TSK İç Hizmet Kanununun ‘’Silâhlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır’’ hükmünü içeren 35. maddesinin değiştirilmesinin iyi olacağını belirterek, ‘’Şu ana kadar değiştirilmemiş olmasını da bir eksiklik olarak görürüm’’ dedi. Şahin, Japonya Parlamentosu Temsilciler Meclisi Başkanı Takahiro Yokomichi ile görüşmesinin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.12 Eylül darbesinin ardından asıl mağdurun kim olduğu tartışmaları yapıldığı hatırlatılarak, ‘’Sizce 12 Eylül’ün asıl mağduru kim?’’ sorusuna Şahin, ‘’Türk halkıdır, Türk halkının iradesi mağdur olmuştur. Çünkü Türk halkının iradesinin tecelli ettiği Meclis kapatılmıştır. Asıl mağduriyet, halkımıza dönüktür. O nedenle o tür tartışmaları bile gereksiz görüyorum. Türkiye’nin daha da demokratikleşmesi, millet iradesinin üzerinde başka güçlerin olmaması, millet iradesini ıskata ve ortadan kaldırmaya yönelik her türlü teşebbüsün önünün birtakım yasal düzenlemelerle kesilmiş olması veya kesilecek olması, bana göre Türkiye’de ileri bir adımdır’’ karşılığını verdi. Şahin, bu cümlelerinin, ‘’Meclis Başkanı, anayasa değişikliğine ilişkin referandumda görüşünü belirtti’’ şeklinde yorumlanmamasını isteyerek, bunun, genel bir değerlendirme olduğunu kaydetti. Bir gazetecinin, ‘’Darbenin yasal dayanağı olduğu iddia edilen İç Hizmet Kanunu 35. maddesinin değiştirilmesi gerekir mi?’’ sorusunu Şahin, ‘’Değiştirilse iyi olur diye düşünüyorum. Şu ana kadar değiştirilmemiş olmasını da bir eksiklik olarak görürüm. Türkiye’de millet iradesini savunmak ve millet iradesinin yansıdığı parlamentonun hukukunu korumak, herkesin görevidir. Özellikle şu anda bu parlamentonun başkanı olarak görev yapan benim, üzerinde en hassasiyetle durmam gereken konudur diye değerlendiriyorum’’ diye cevapladı.

BDP’Lİ KAPLAN: GELİN 35.MADDEYİ KALDIRALIM

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, ‘’Meclisin bir hafta daha çalıştırılarak, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi ile İç Hizmet Kanununun 35. maddesinin kaldırılması’’ önerisinde bulundu. Kaplan, düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin, kırmızı ciltli olduğu için ‘’Kırmızı Kitap’’ (Millî Güvenlik Siyaset Belgesi) olarak adlandırılan ‘’gizli bir Anayasası’’ olduğunu iddia etti. Bu gizli Anayasa içinde ne yazıldığını pek az kimsenin bildiğini, ancak buna rağmen bu kitabın Türkiye’yi yönettiğini ileri süren Kaplan, ‘’1961 darbesi sonrası 10-15 sayfa olarak ‘Millî Güvenlik Politikasının Esasları’ olarak karşımıza çıktı, sonra 10 yılda bir yapılan askerî darbelerle kalıcı hale geldi’’ dedi. Hasip Kaplan, ‘’Türkiye gizli kurallarla bugüne kadar yönetildi. İktidara gelen partiler, programlarını bir kenara bırakıyor. Ulusal güvenlik sendromunun temelinde bu belge yatıyor’’ diye konuştu. Bu kitapta; ‘’Komünizm’’, ‘’İrtica’’, ‘’Bölücülük’’ tehdidi ile iç ve dış düşman tanımlarının zamanla değiştiğini savunan Kaplan, AKP Hükümetleri zamanında, ilki 2005 yılında ikincisi de 2010’da hazırlanan ‘’Millî Güvenlik Siyaset Belgesini’’ Meclis, muhalefet milletvekilleri ve siyasî parti gruplarının bilmediğini, ancak Hükümet ile AKP’li milletvekillerinin bildiğini iddia etti. Kaplan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelttiği ‘’Millî Güvenlik Siyaset Belgesinin tarafına verilmesi’’ konusundaki soru önergesine olumsuz cevabı aldığını belirterek, egemenlik kayıtsız şartsız milletinse, Meclis’in bu belgeyi bilmesi ve denetlemesi gerektiğini kaydetti. Kaplan, ‘’Anayasa referandumuna gidiyoruz, ancak gizli Anayasa varken, referandumun ne kadar anlamsız olduğu ortada. Sayın Başbakan darbelere karşıysa, gizli Anayasayı ve İç Hizmet Kanununun 35. maddesini kaldırsın. Kaldı ki benim bunun kaldırılması için verdiğim kanun teklifi var. Anayasa’yı değiştirmek istiyorsak, gelin gizli Anayasa’dan başlayalım’’ diye konuştu.TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, ‘’İç Hizmet Kanununun 35. maddesinin değiştirilmesi’’ yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kaplan, şöyle konuştu: ‘’Sayın Meclis Başkanına ‘Günaydın’ diyorum. Bizim teklifimiz orada duruyor. Sayın Başbakan ağlayacağına getirsin. Partim adına çağrıda bulunuyorum. Eğer isterlerse bir hafta daha Meclisi çalıştırır, siyaset belgesini ve İç Hizmet Kanunu 35. maddeyi kaldırabiliriz.’’

23.07.2010


 

'12 Eylül Anayasası tümden çöpe atılmalı'

Devrimcİ 78’liler Federasyonu, gelinen süreçte 12 Eylül döneminde idam edilen Erdal Eren ve Necdet Adalı’nın isimlerinin anılması dolayısıyla politikacıları eleştirdi.

Ankara 78’liler Derneği Başkanı Hüseyin Esentürk, 12 Eylül Anayasa’nın tümden çöpe atılması gerektiğini düşündüğünü, bu yüzden Anayasa’nın bir yerinde ‘’tadilat yapılmasının kendilerini kesmediğini’’ söyledi.

Hüseyin Esentürk, Kızılay’daki Mülkiyeliler Birliğinde düzenlenen toplantıda, federasyon adına yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısındaki konuşmasını federasyon üyelerince dehşetle izlendiklerini ve sahici olmayan bir atmosfer meydana getirildiğini savundu. Sonuçta 12 Eylül’de yapılacak referandumun işaret edildiğini ve evet oyu istendiğini iddia eden Esentürk, AKP’nin referandum propaganda profilinin de çizilmiş olduğunu öne sürdü. Erdal Eren’in, Necdet Adalı’nın ‘’kirli politikalara karıştırılmamasını’’ isteyen Esentürk, bu tür politikalardan herkesi men ettiklerini söyledi. Esentürk, bir gazetecinin Anayasa değişikliğiyle ilgili sorusu üzerine, 12 Eylül Anayasa’nın tümden çöpe atılması gerektiğini düşündüğünü, bu yüzden Anayasa’nın bir yerinde ‘’tadilat yapılmasının kendilerini kesmediği’’ görüşünü ifade etti. Bu arada, şair Mehmet Özer de Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezinde, 1 Eylül’den 15 Eylül’e kadar sürecek, 12 Eylül döneminde, öncesi ve sonrasında çekilen fotoğrafların, karikatürlerin yer aldığı sergilerin açılacağını bildirdi. Dönemi anlatan belgesel gösterimlerinin yapılacağını ve başka faaliyetler de düzenleneceğini anlatan Özer, daha sonra Erdal Eren ve Necdet Adalı’nın ailelerine yazdığı mektupları okudu. Ankara / aa

23.07.2010


 

İnternet kafeler denetlendi

Alaçam İlçe Emniyet Amirliğine bağlı çocuk büro ve polis büro amirliği görevlileri Alaçam’da bulunan internet cafeler genel asayiş ve güvenlik yönünden denetlendi.

2009-2010 Öğretim yılı döneminin sona ererek okulların tatil olması sebebiyle internet cafelere çocukların yoğun talep edeceği göz önünde bulundurularak İlçe Emniyet Amir Vekili Alper Çetiner ve İlçe Emniyet Amirliğine bağlı ekiplerince çalışmalar yapılarak denetlemeye tabi tutuldu. Yapılan bu denetlemelerde internet cafe işletmecilerine sigara yasağı, saat 20.00’dan sonra 15 yaş, gün içerisinde ise 12 yaşında küçük çocukların yanlarında velileri olmadan giremiyeceği hususu hatırlatıldı. İlçe Emniyet Amir Vekili Alper Çetiner, Yapılan bu çalışmaların amacının var olan huzur ve güven ortamını kalıcı hale getirmek olduğunu kaydetti.

23.07.2010


 

Afet Kaçış Yolu’nda çalışmalar sürüyor

Kocaelı Büyükşehir Belediyesi’nin, tehlikeli ve patlayıcı madde üretim ve rafineri tesislerinin bulunduğu Körfez Bölgesi’nde yaşayan vatandaşların muhtemel deprem, tabiî afet ve yangın gibi sebeplerle en kısa sürede tahliye edilebilmesi amacıyla başlattığı çalışmalar sürüyor.

Bu kapsamda, tek gidiş geliş olarak kullanılan mevcut yol, çift gidiş gelişli bir bulvar haline dönüştürülüyor. Halen kullanılan kavşağın daha işlevsel hale getirilmesini amaçlayan proje kapsamında, bölgedeki ulaşımı rahatlatacak yeni bir kavşak yapımı da yer alıyor.

23.07.2010


 

PKK, referandumu baltalamak istiyor

Türkıye Muharip Gaziler Derneği Kocaeli Şube Başkanı Yunus Coşkun, kritik 12 Eylül referandumu öncesi bazı güçlerin, PKK’yı kullanarak ülkeyi karıştırmak istediklerini belirtti. Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Gebze Şube Başkanı İhsan Duyar da PKK’nın Türkiye’nin her kritik süreci öncesinde terörü arttırarak, ülke üzerinde oyun oynadığını ifade ederek vatandaşları sağduyuya dâvet etti.

Yunus Coşkun, son günlerde artan şehit sayısının kendilerini üzdüğünü belirtti. Uykularının kaçtığını kaydeden Coşkun, Türkiye için kritik 12 Eylül referandumu öncesi ülke üzerinde oyunlar oynandığına dikkati çekti. Referandumun olumlu sonuçlanması durumunda zararlı çıkacağını bilen PKK’nın, ülke üzerinde oyun oynadığını ifade eden Coşkun, “Her şehit haberi biz şehit ailelerini üzüntüye boğuyor. Gözümüze uyku girmiyor. PKK ve dış güçler, Türkiye’nin güçlenmesini istemedikleri için terör olaylarını arttırarak şehit sayısını arttırmaya çalışıyorlar. Bunlar birer provokasyondur. Bu provokasyonlar, PKK’nın bir oyunu olduğundan böl, parçala, yönet stratejisini izleyerek ülkemizi bölmek istiyorlar. Bunu da hiç bir zaman yapamayacaklar. Teröre bir an önce çözüm bulunması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

23.07.2010


 

RTÜK: IPTV ön denetim içermiyor

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’ndan (RTÜK) yapılan açıklamada, IPTV Yayın ve İzin Yönetmeliğinin ön denetim içermediği belirtildi. Açıklamada, Resmî Gazete’de yayımlanan IPTV Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği ile ilgili basın ve yayın organlarında bazı haberlerin yer aldığı ifade edildi. Yönetmelikle yayıncı kuruluşların IPTV yayın lisans ve izni almak için yerine getirilmesi gereken yükümlülükler ile IPTV yayın lisans ve izni verilme esas ve usullerinin belirlendiğinin aktarıldığı açıklamada, bu kapsamda, IPTV platform işletmecilerinin RTÜK tarafından uygun bulunmayan isteğe bağlı yayın hizmetlerini program kataloğundan çıkarmakla ve isteğe bağlı yayınlar için program kataloglarını Üst Kurula bildirmekle de yükümlü olduğu belirtildi.

Yönetmelikte, IPTV platform işletmecilerinin yükümlülükleri arasında yer verilen, ‘Üst Kurulca uygun bulunmayan isteğe bağlı yayın hizmetlerinin program kataloğundan çıkarılması’ hükmü de bir ön denetim ya da sansür anlamına gelmemektedir. Program kataloğundaki isteğe bağlı yayın hizmetlerinin 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda belirtilen hükümlere uygunluğu platform işletmecisinin yükümlülüğü kapsamındadır. Listede yer alan isteğe bağlı yayın hizmetlerinin denetimi ancak yayından sonra mümkündür.’’

23.07.2010


 

CHP, yine Anayasa Mahkemesi'ne gidecek

CHP, iki yasanın bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak.

Partinin bugün yapılan kapalı grup toplantısında, başvurular için milletvekillerinden imza toplandı. Alınan bilgiye göre, Dışişleri Bakanlığının yeniden yapılandırılmasını öngören ‘’Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’’ ile Akkuyu’da nükleer güç santrali kurulmasını öngören ‘’Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Türkiye Cumhuriyetinde Akkuyu Sahasında Bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun’’un bazı hükümlerinin iptali istenecek. Dışişleri Bakanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘’büyükelçilerin, görev yaptıkları ülkelerde devleti, Cumhurbaşkanını ve hükümeti temsil edeceğine’’ ilişkin hükme ‘’hükümeti temsil’’ yönünden itiraz edilecek ve iptali istenecek. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile anlaşma konusunda ise ‘’bir ihale anlaşmasının’’ Anayasa’nın 90. maddesinin uluslar arası anlaşmalara verdiği üstün statüden yararlanmak için uluslar arası anlaşma haline getirilerek denetim dışı bırakıldığı iddia edilecek. Bunun hukuk devletine, idarenin bütün yargı ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması ilkesine aykırılık teşkil ettiği savunulacak.

23.07.2010


 

Şehit başkomiserin elbiselerini çaldılar

Ankara’dakı bir olayda şehit olan Başkomiser Erkan Ataman’ın annesinin Keçiören’deki evine giren kişi ya da kişiler, hatıra olarak saklanan şehidin elbiselerini çaldı.

Alınan bilgiye göre, henüz kimlikleri tesbit edilemeyen zanlılar, 2006’da bir yaralama olayının aranan faili tarafından şehit edilen Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amir Yardımcısı Erkan Ataman’ın annesi Emine Ataman’ın Keçiören Esertepe Mahallesi’ndeki evine girdi. Kapıyı kırarak girdikleri evde bir şey bulamayan zanlılar, Emine Ataman’ın hatıra olarak sakladığı Erkan Ataman’a ait takım elbiseleri çalarak kaçtı. Anne Emine Ataman, eşi Atilla Ataman’ın da 1988 yılında görevi başındayken meydana gelen trafik kazası sonucu şehit olduğunu belirterek, oğlunun elbiselerinin çalınmasının acısını daha da arttırdığını söyledi. Polis, hırsızlık zanlılarının yakalanması için çalışma başlattı.

23.07.2010


 

Ankara Emniyet Müdürü Çatalkaya göreve başladı

Ankara Emniyet Müdürlüğüne atanan Zeki Çatalkaya görevine başladı.Çatalkaya, Bursa’da toprağa verilen Şehit Komando Onbaşı Hakan Yutkun için düzenlenen cenaze törenine katıldıktan sonra dün Ankara’ya geldi. Dün sabah Ankara Emniyet Müdürlüğündeki görevine başlayan Zeki Çatalkaya, emniyet müdür yardımcıları ve şube müdürleriyle biraraya geldi.

Zeki Çatalkaya, Cumhuriyet Başsavcılığının Kayseri’de yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in yerine Bursa Emniyet Müdürlüğü görevinden 18 temmuzda Ankara’ya atanmıştı.

23.07.2010


 

Bayraklar değiştiriliyor

Vatan İçin Can Verenler Derneği, Kırıkkale Belediyesi’nin desteğiyle şehitlerin mezarı başındaki eskiyen Türk Bayraklarını değiştiriyor. Kırıkkale Belediyesi’nden temin ettiği bayrakları Şehit mezarlarının başına asan Dernek Başkanı Mümtaz Torunlu, şehitler için omuzlar değil, başların feda olacağını söyledi.

Her sabah şehitliğe giden Başkan Torunlu, ilk olarak şehitler için dua ediyor. Ardından eskiyen bayrakları tesbit edip değiştiriyor.

23.07.2010


 

Evren’in hakları geri alınsın

BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in, Cumhurbaşkanlığından kaynaklanan bütün haklarının geri alınması için kanun teklifi verdi. Halis’in, TBMM Başkanlığına sunduğu teklifin gerekçesinde, 12 Eylül 1980 darbesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tarihin sayfalarına geçtiği, ancak bu darbeyi yapanların yargılanmadıkları, devlet imkânlarından fazlasıyla yararlandığı ve imtiyazlı bir halde hayatlarını sürdürdüğü belirtildi. Darbecilerin, anayasaya koydukları geçici 15. madde ile kendilerini korudukları kaydedilen gerekçede, şu ifadelere yer verildi: ‘’Darbe suçunun bir numaralı sanığı olarak yargılanması gereken Kenan Evren, çıkardığı darbe anayasasının olanaklarıyla Cumhurbaşkanı olmuştur.

Cumhurbaşkanlığından kaynaklı olanaklardan yararlanarak imtiyazlı bir şekilde yaşamaktadır. İnsanlığa karşı suç işlemiş birinin bu haklardan yararlanıyor olması, günümüz demokrasisi için bir ayıp olduğu gibi, darbenin mağdurlarına hakarettir.’’ Teklifte, 7.Cumhurbaşkanı Evren’in, cumhurbaşkanlığından kaynaklı bütün haklarının geri alınması öngörülüyor.

23.07.2010


 

İsrail ile ilişkiler yavaş yavaş düzelmeye başladı

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı, İsrail’le Türkiye arasındaki ilişkilerin yavaş yavaş düzelmeye başladığını söyledi.

İsrail, 31 Mayıs’ta Mavi Marmara Gemisine düzenlenen baskın sonrası vatandaşlarına yaptığı ‘’Türkiye’ye seyahate gitmekten kaçınmaları’’ yönündeki uyarısını kaldırdı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü Cumhur Güven Taşbaşı, yaptığı açıklamada, İsrail’le Türkiye arasındaki ilişkilerin yavaş yavaş düzelmeye başladığını ifade ederek, İsrail’in vatandaşlarına yaptığı Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını kaldırdığını bildirdi. Bu durumun yılın ikinci altı ayında İsrail’den gelecek turist sayısının normale döneceği anlamına geldiğini belirten Taşbaşı, ‘’Bu çok iyi oldu. Dışişleri Bakanlığımız iyi bir dış politika yönetti. İsrail’den gelen turist sayısı yüzde 20 azalmıştı. Uyarının kalkmasıyla İsrail’li turist sayısının artacağını düşünüyorum’’ dedi.

23.07.2010


 

İşçi Partisi'nden YSK'ya başvuru

İŞÇİ Partisi, seçmen kütükleri ve seçim sonuçlarının bilgisayar ortamında birleştirilmesinin seçimleri şaibeli hale getirdiği gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu.

İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey’in YSK’ya gelişinde, emniyet yetkilileri, YSK önünde açıklama yapamayacağını belirtti. Bunun üzerine Özbey ve emniyet yetkilileri arasında kısa süreli arbede yaşandı. Tartışmanın ardından YSK’ya başvurusuna ilişkin dilekçeyi veren Özbey, daha sonra gazetecilere açıklama yaptı. Yasalarda yapılan değişiklikle seçmen kütüklerini belirleme yetkisinin YSK yerine fiilen İçişleri Bakanlığına devredildiğini ifade eden Özbey, resmi kurumların belirlediği seçmen sayısında 6 milyon fark bulunduğunu öne sürdü. Seçim sonuçlarının birleştirilmesi işleminin bilgisayar ortamında yapıldığını ifade eden Özbey, ‘’Dünyanın birçok ülkesinde hileye açık olduğu için reddedilen bu yöntemin Türkiye’de uygulanması kamuoyunda endişe yaratmış, seçim sonuçları hakkında kuşku duyulmasına yol açmıştır’’ dedi.Özbey, YSK’yı göreve çağırdıklarını dile getirerek, seçmen kütükleri ve seçim sonuçlarının bilgisayar ortamında birleştirilmesi sorununun çözüme kavuşturulmasını istedi.

23.07.2010


 

Sağlıkta bölgesel yapılanma dönemi

Sağlık Bakanlığı, bölge merkezli yapılanmaya giderek, sağlık hizmet sunumu ve planlama sı bakımından 29 bölgeye ayırdı.

Sağlıkta bölgesel yapılanma dönemi

Yeni sistemde her sağlık bölgesi için ‘’Bölge Merkezi’’ ve bu illere bağlı ‘’Alt Bölge Merkezi’’ iller belirlendi, hastaların tıbbî bakım ve tedavilerinin öncelikle sağlık bölgesi içerisinde yapılması ilkesi benimsendi. Bölge merkezli yapılanmayla ilgili düzenlemeleri Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun, yayımladığı genelgeyle duyurdu. Tosun, genelgede, başta sağlık insan gücü olmak üzere sağlık tesisi, ileri tıbbî teknoloji ve finansman gibi sağlığa ayrılan kaynakların dengeli dağılımını sağlayarak bunları etkin ve verimli bir şekilde kullanabilmek amacıyla sağlık hizmet sunumunda bölge merkezli sağlık uygulaması anlayışının benimsendiğini bildirdi. Bu çerçevede, Türkiye, sağlık hizmet sunumu ve planlaması bakımından 29 bölgeye ayrıldı. Her sağlık bölgesi için; nüfus, ulaşım imkânları, insan gücü mevcudu, tesislerin şartları, hizmet sunum kapasitesi ve sahip olduğu benzeri sağlık kaynakları itibariyle bölge sağlık merkezi konumunu üstlenecek kapasitede ‘’Bölge Merkezi’’ ve bunlara bağlı ‘’Alt Bölge Merkezi’’ iller belirlendi. Alt bölge merkezi iller, güçlendirilmiş ilçelerle ilişkilendirildi, bunlara da nüfus yoğunluğu bakımından daha küçük ilçeler bağlandı.

23.07.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.