11 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

S. Bahattin YAŞAR

Yakalanacağımız kaçışlar yaşıyoruz


A+ | A-

Sabah yürüyüşündeyiz.

Parkta sonbahar esintisi hakim.

Kuşların cıvıltısı her zamanki gibi etkin.

Sabahın bu erken saatinde yüzlerce insan yürüyüşte.

Tabiî herkes bir başka yürüyor.

Hayatta her yürüyüşün özel olduğu burada da anlaşılıyor.

Yürüyüşten öte bir başka meşgul insanlar.

Yürüyüş, hayatın gerçekliğini yansıtmayan bir görüntü taşıyor.

Yürürken, rahat değil insanlar.

Suratlar daha bir asılmış.

Sabahın bu özel saatinde bu yüz hatları çok sağlıklı değil.

Problemler sanki bu saati fırsat bulmuş. Rahat, huzurlu, mutlu, neşeli ve hayata hayat katan yürüyüş değil bunlar. Birazdan evine dönünce, şöyle bir duş alıp, ‘Oh bee, rahatladım.’ diyemeyecek bu insanlar.

Sosyolojik, psikolojik gerçekler insan yüzlerinde birer anket sonucu gibi duruyor. Rahatlamak için kazanan, mutlu olmak için çalışan insanların kazandıkları ve çalışmaları; rahatlamayı ve mutlu olmayı sonuç vermiyor. İnsanlar sanki bir şifreyi unutmuş gibi yaşıyorlar.

Mutluluğun adresi, ‘biraz daha’, ‘biraz daha’ diye diye kayboluyor.

Varın mutluluğunu yaşamayan, ‘biraz daha’nınkini hiç yaşayamıyor.

Kazandıkça kaybetmek, acı bir son.

Kalbin selâmeti, fikrin istikameti, bedenin sıhhati gün be gün yok oluyor.

Yapmak niyetiyle çıkılan işler, maddî ve manevî yıkımları sonuç veriyor. Sigara gibi, alkol gibi. İnsan onu tükettiğini zannederken, kendisi tükeniyor. İçtikçe ve içine çektikçe; o, onu içine çekiyor. Kafesini kendi eliyle örüyor insan. Sonra da, ‘benim elimde her şey’ dediği şeylerin esiri oluyor.

Batağa düşen insanlar, mutlu değil bu durumdan. Ama düşmüşler bir kere çıkamıyorlar. Hatta miskü amber zannedip yüzlerine, gözlerine bulaştırıyorlar.

İnsan, kendi kendini ne de zavallılaştırıyor.

**

Sabah yürüyüşündeyiz.

Tek başına yürüyüş yapan insanlar sanki bir ciddî kalabalık içinde.

Bakışlarından, yürüyüşlerindeki tedirginlikten bu anlaşılıyor.

İnsan, sabahın o erken saatinde tek başına yürüyüş de yapsa, yalnızlaşamıyor. Dünya ve dünyalık varlıklar peşini bırakmıyor insanın.

Hesaplar kitaplar yaşanmaz hale getirmiş hayatı.

“Bu saat kendime özel” diye bir zaman dilimi kalmamış.

Peşinden koştukça da kaçar hale gelmiş, uğrunda yorulduklarımız.

Oysa bir adım atana, on adım; yürüyerek gelene koşarak gitmek vardı.

**

Yürüyüşteyiz. Buradakiler genelde, hastalıklar sonrası yürüyüş.

Yani hayat çarpmış, insan düzeltmeye uğraşıyor.

Yürüyüşler, gerçekten çarpık.

Zihin yorgunluğu, yük taşırcasına kambur hale getirmiş insanları.

Düşüncenin, sırtta taşınan yüklerden daha ağır olduğunu düşünüyorum.

Öyle sarmal hale gelinmiş ki, sıyrılmaklar, kaçmaklar, uzaklaşmalar imkânsızlaşmış hale gelmiş. Kendisine hizmet etmesi gereken unsurların hizmetkârı olmuş insan. Değmeyecek sevgiler yüklemişiz varlıklara.

Yüklerimizi indirmeliydik.

Yalnızlaşmalıydık dünyada.

Yalnızlaşmalı ve yalnızlaşmaya alışmalıydık.

Çünkü geliş de, gidiş de tek başına dünyada.

Aslında yaşarken de yalnızız.

Etrafımızda kalabalıklar artmış; şehirlerde caddeler renk renk, farklı farklı duygu taşıyan yüzlerle yüzbinler, milyonlar dolaşıyor.

Ama insanlar yine yalnızlar.

Koluna girdiğiniz insan, farklı dünyalarda, farklı duygularla yaşıyor.

Aynı evde yaşamak, aynı duygularda olmak anlamı taşımıyor.

Her oda meçhule akıp giden bir kompartıman.

Anne farklı, baba farklı, çocuklar çok daha farklı istikametlerde seyrediyor. Aynı sona gitmiyor evin odaları.

İşte asıl kopuş bu.

Asıl fırtına burada.

Ama kaçışlar yaşıyoruz.

Yakalanacağımız kaçışlar…

**

Oysa biz yürüyüş yapıyorduk.

Yürüyüş yazacaktım ben de.

Ama işte yürüyüşlerin tablosu bu.

İçe yürüyemiyoruz.

Onun için ikili yürüyüş yapanlar biraz daha şanslı gibi.

Sabahın o erken ve diri vaktinde, o ne konuşmaklar öyle. O ne konu bolluğu. O ne gerginlik. O ne neşe. O ne hayat tahlili öyle.

Ölçüsüz gülmekler; kahkahalar. Bu gülmek değil, bir problem teşhisi.

Beyefendi, yürüyüş esnasında, yanındakine “Benim bütün olumsuz davranışlarımın altında onun davranışları yatıyor.” diyor.

Yani sen yoksun, o var, öyle mi?

Bu mu kişilik? Bunun neresinde irade?

Senin davranışların başkasının tetiklemesi ile ise, sen kimsin ve neredesin? Zayıf varlıklar insanlar.

Neyse çaktırmayın, yürüyüşteyiz.Kendimize gelme antrenmanları bunlar!

11.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (04.10.2010) - Urfa’da, Bediüzzaman müzesi neden olmasın?

  (27.09.2010) - Yarın sizin, buyurun...

  (20.09.2010) - “Çocuklarım için yaşıyorum diyen” anne babalar!

  (13.09.2010) - Haklı olmak iddiası çözüm üretmiyorsa, haksızdır

  (06.09.2010) - Kendimizi ve ehlimizi, ‘şer’rimizden korumak

  (30.08.2010) - Çocuklarımız hakkındaki konuşma hakkımız

  (23.08.2010) - Serin ve selâmetli sıcaklar

  (16.08.2010) - Âlimi, âlim yapan sır

  (09.08.2010) - Kişilik, üzerindeki esma tecellilerini okumaktır

  (03.08.2010) - İstişare, danışmaktır


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.