06 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Abdil YILDIRIM

Masumâne tebessüm


A+ | A-

Bediüzzaman Hazretleri, bütün İslâm milletlerinin çok muhtaç oldukları ittihadı İslâm’ı anlatırken öyle lâtif, öyle güzel, öyle edebî ve ebedî ifadeler kullanıyor ki, belâgatına hayran olmamak elde değil. İşte o cümlelerden bir kaç tanesi:

”Eğer şu Kâbe’nin ziynet ve nakşını görmek istersen, işte bak: Hayâ ve hamiyetten neş’et eden civanmerdâne humret; hürmet ve rahmetten tevellüd eden masumâne tebessüm; cezalet ve melâhatten hâsıl olan ruhanî halâvet; aşkı şebabîden, şevki baharîden neş’et eden semavî neşe; hüzni gurubîden, ferahı seherîden vücuda gelen melekûtî lezzet…” (Eski Said Dönemi Eserleri)

Paragraf, bu şekilde çok insicamlı cümlelerle devam edip gidiyor. Bu ifadelerin her kelimesi bir makale kadar mânâ, her cümlesi bir kitap kadar tesir ihtivâ ediyor. Bir kere daha anlıyoruz ki, bu kadar derin mânâ ve yüksek belâgat, ancak Kur’ânı Kerîm’in bir mânevî mu’cizesi olan Risâle-i Nur’da görülebilir.

Üstâd Hazretlerinin sıralamış olduğu cümlelerden bir tanesi bile aramızdaki ihtilâf ve iftiraka son vermeye, sosyal hayatımızı düzene sokmaya yetecek bir reçetedir. Meselâ, “hürmet ve rahmetten tevellüd eden masumâne tebessüm” esasını kendimize rehber yapacak olsak, hayatımıza hayat kattığını göreceğiz. Yüzümüze yerleştireceğimiz bir tebessüm tablosu, hayatımızı değiştirecek, dünyamızı güzelleştirecektir. Zira gülümseyen bir yüz, etrafına muhabbet sinyalleri yayacak, bu sinyallerin ulaştığı her simâ, aynı muhabbetle mukabelede bulunacaktır. Artık o çevrede hased ve husûmete, kin ve nefrete yer kalmayacaktır.

Her insanın ruhunda pek çok güzellik ve meziyet mevcuttur. Fakat herkes her zaman bu güzelliklerini ortaya koyamaz. Bazen de dünyevî ve nefsânî meşguliyetler ve mâniler, bu cevherleri perdeler. Böylece insanın güzel yüzü çirkinliklerin arkasına gizlenir. İşte tebessüm, bu güzellikleri ortaya çıkartır. İnsanın ruhundaki değerli cevherlerin yüzüne yansımasını sağlar. O zaman başka insanlarla olan ilişkilerimiz daha insanî, daha medenî ve daha sağlıklı olur.

Tebessüm, gönül kapılarını açan sihirli bir anahtardır. Bir insana bir hakikati anlatmak için günlerce dil dökseniz, yüzünüzde tatlı bir tebessüm olmadığı müddetçe onun gönlüne nüfuz edemezsiniz. Asık bir suratla söylenen en değerli sözler, karşı tarafın kalbine ulaşmadan boşluğa düşer. Zira insanlar arasındaki en kısa mesafe, tebessümden geçer. En sağlam köprü, tebessümle kurulur. İttihadın en kuvvetli bağı, tebessümdür.

Tebessüm, başka insanlara verebileceğimiz en güzel bir hediye, en makbul bir ikramdır. Bu ikramı takdim etmekle bizden bir şey eksilmez, aksine içimizdeki huzur ve mutluluk artar. Tebessüm, vereni fakirleştirmez, ama alanı da vereni de gönül zengini yapar.

Tıpkı selâmlaşmak gibi, tebessüm etmek de bir İslâm şiârıdır. Zira Peygamber Efendimiz (asm), her zaman güler yüzlü bulunurlardı. Bir hadisi şeriflerinde, “Gülümsemek bir sadakadır” buyurmuşlardır. Tebessüm öyle bir sadakadır ki, zengin olsun fakir olsun herkes bu sadakayı bol bol verebilir. Sadaka vermek isteyip de “Maddî imkânım yok” diyenler için en güzel tasadduk fırsatı, tebessüm etmektir. Tebessüm, hem kolay, hem de masrafsız bir sevap kazanma vesilesidir. Zira insanın suratını asması için tam 113 adet kası harekete geçerken, tebessüm etmesi için sadece 11 adet kas hareket etmektedir. Yani burada bile sevap kazanmanın ne kadar kolaylaştırıldığını, günah işlemenin ise ne kadar zorlaştırıldığını görebiliyoruz.

“Masumâne tebessüm,” insanlar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesinde ve barış ve kardeşliğin sağlanmasında en önemli formül olarak istimal edilebilir. İttifak, yardımlaşma, dayanışma, sadakat, muhabbet ve fazilet gibi yüksek duyguların anahtarı, bu cümle içinde bulunmaktadır. Masumane bir tebessüm, kalplerin katılaşmasını önler, öfkeyi kini eritir, yeis ve kederi sevince çevirir. Böylece hem toplum huzur bulur, hem ferd mutlu olur.

06.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.09.2010) - Nizasız mübâhese

  (15.09.2010) - Şimdi sıra başörtüsünde

  (09.09.2010) - Bir tesellidir bayram

  (07.09.2010) - Hangi yoldan gitmeli?

  (30.08.2010) - Ramazan ateşi

  (26.08.2010) - Derin bakışlar

  (24.08.2010) - Kanatlar aşka uçmak içindir

  (16.08.2010) - Ramazan kampanyası

  (04.08.2010) - Risâle-i Nur kılcal damarlara işlemiş

  (10.07.2010) - Hayırla meşgul olanı şerler meşgul eder


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.