15 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Sıcak para riski

Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş, Türkiye’ye gelen net sıcak para tutarının önceki 4 yılın toplamını geçtiğini belirterek, son verilere göre Türkiye’deki sıcak para stokunun 133,3 milyar doları bulduğuna ve bu paranın Türkiye ekonomisi için ciddî bir risk olduğuna dikkat çekti.

Sıcak para ciddî risk

ANKARA Giyim Sanayicileri Derneği (AGSD) Başkanı Canip Karakuş, Türkiye’ye gelen net sıcak para tutarının önceki 4 yılın toplamını geçtiğini belirterek, ‘’Türkiye spekülatörler için altın yumurtlayan tavuk olmaktan çıkmalı’’ görüşünü bildirdi.

Karakuş, yaptığı yazılı açıklamada, Merkez Bankasının verilerine göre yabancı yatırımcıların Ekim 2010 sonu itibariyle İMKB’de 68,1 milyar dolarlık hisse senedi yatırımı, 34 milyar dolarlık da devlet iç borçlanma kağıdı bulunduğunu, yabancıların Türkiye’deki mevduatlarının ise Ağustos 2010 sonu itibariyle 31,2 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirtti. Bu verilerin Türkiye’deki sıcak para stokunun 133,3 milyar doları bulduğuna işaret ettiğini kaydeden Karakuş, sıcak paranın Türkiye ekonomisi için ciddî bir risk olduğuna dikkati çekti.

‘’HİSSE HİSSE SICAK PARA’’

Türkiye’deki sıcak paranın büyük bölümünün hisse senetlerinde bulunduğunu hatırlatan Karakuş, hisse senetlerinin TL bazında yüzde 25,7 oranında değer artışı yaşadığı, dolar kurunun ise sadece yüzde 0,7 arttığı, bu yıl 1 Ocak-13 Aralık günleri arasında İMKB’nin dolar bazında getirisinin de yüzde 24,8 olarak gerçekleştiğini ifade etti. Karakuş, şunları kaydetti:

‘’2009 yılı sonunda Türkiye’ye getirilerek hisse senedine yatırılan 1 milyon dolar, 13 Aralık 2010 itibariyle 1 milyon 248 bin dolar oldu. 2002 yılı sonunda Türkiye’ye gelen 1 milyon dolarlık sıcak para 13 Aralık 2010 tarihi itibariyle İMKB’de 6 milyon 695 bin dolara yükseldi. 2009 yılı sonunda Türkiye’ye getirilerek DİBS’lere yatırılan 1 milyon dolar, 13 Aralık günü itibariyle 1 milyon 71 bin dolara kadar yükseldi. 2009 yılı sonunda TL mevduata yatırılan 1 milyon dolar Aralık 2010’da 1 milyon 88 bin, 2002 yılı sonunda Türkiye’ye getirilerek TL mevduatta tutulan bin dolar, Aralık 2010 itibariyle 5 bin 524 dolara ulaştı.’’

15.12.2010


 

AMERİKA'DA YÜZDE 14, BİZDE YÜZDE 64

Dünyada en ucuz benzinin Amerika'da olduğunu ve oradaki vergi oranının yüzde 14 olduğunu belirten Opet Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, Avrupa ülkelerindeki ortalama vergi oranının yüzde 53, Türkiye'de ise yüzde 64 olduğunu kaydetti. Öztürk, fiyatın ucuzlaması için bu verginin düşürülmesi gerektiğini söyledi.

BAYİ VE ŞİRKET KÂRININ TOPLAMI YÜZDE 10

Öztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda 4 liranın 38 kuruşu, bayi artı dağıtım şirketinin kâr marjı. Burada vergileri unutuyoruz. Devlet hiçbir zaman vergiyi indirmedi. Geçen yıl benzinde yüzde 20, motorinde yüzde 30 arttırdı. Yüzde 10'la uğraşmak yerine yüzde 64 vergi var, onunla uğraşın.”

Akaryakıtta vergiyi düşürün

OPET Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Öztürk, bir bayinin ve dağıtım şirketinin kar marjının benzinde brüt yüzde 4,8, motorinde ise 6,1 olduğunu belirterek, ‘’Şu anda 4 liranın 38 kuruşu, bayi artı dağıtım şirketinin kar marjı. Burada vergileri unutuyoruz. Devlet hiçbir zaman vergiyi indirmedi. Geçen yıl benzinde yüzde 20, motorinde yüzde 30 artırdı. Ham petrol fiyatının artması ya da azalması aynı oranda pompa fiyatına yansımaz. Yüzde 10’la uğraşmak yerine yüzde 64 vergi var onunla uğraşın’’ dedi.

Öztürk, Koç Holding Enerji Grubu Başkanı ve OPET Yönetim Kurulu Üyesi Erol Memioğlu ve Opet Genel Müdürü Cüneyt Ağca ile birlikte Four Seasons Otel’de düzenlenen toplantıda, akaryakıt sektörü ve Opet’in 2010 yılını değerlendirdi. Öztürk, basın mensuplarının benzin fiyatlarındaki artışı sorması üzerine de, ‘’Benzinde bir bayinin ve dağıtım şirketinin kar marjı brüt yüzde 4,8, motorinde ise 6,1’dir. Dağıtım şirketleri tavan fiyat açıklar. Bu en yüksek satılacak fiyattır. 95 oktanlı benzinin litre fiyatı 99 kuruş, ÖTV 1.89 lira, EPDK payı 1.74, KDV de 587.29 ve vergilerin toplamı 2 lira 48 kuruş. Bu yüzde 64,4’e tekabül ediyor’’ bilgisini verdi. Buna navlun (0,28) ve kara nakliyesinin de eklendiğini belirten Fikret Öztürk, şöyle konuştu: ‘’Bayi ve dağıtım şirketi payı toplandığında da 95 oktanlı benzinde 9,6 kar marjı var. Bu da 36,7 kuruşa denk geliyor. Şu anda kar marjları bir litrede 38 kuruş civarında. 4 liranın 38 kuruşu, bayi artı dağıtım şirketinin kâr marjı. Burada vergileri her şeyi unutuyoruz, dağıtım şirketi ve bayi hiç almamış olsa 38 kuruş. Yani yüzde 9,6 eksilecek. Bayi ne yapacak. 97 oktanlı benzinde ise kar marjı yüzde 4,9, motorinde ise yüzde 12,2. Tüpraş, dağıtım şirketleri, artı bayiler topladıkları kâr ve verdikleri vergilere bakın, bir bankanın kârı kadar. Sanki petrol fiyatını pompadaki fiyatları artıran dağıtım şirketleri ve bayiler.’’

“TAVAN FİYAT UYGULANACAKSA UYGULANSIN’’

ÖZTÜRK, önceden dağıtım şirketi sayısı 3-5 tane iken şimdi 50’yi geçtiğini belirterek, ‘’Rekabet 50’yi geçen şirkette olmayacak da nerede olacak? Biz birbirimizin elimizden gelse gözünü oyacağız. Rekabetse sonuna kadar varız. Daha girecek varsa girsin. Kamu da girsin. Tavan fiyat uygulanacaksa uygulansın. Ticarette az da olsa para kazanmadan ticaret olmaz’’ diye konuştu. Bir gazetecinin petrol fiyatları ne kadar düşerse düşsün benzin fiyatlarındaki düşüşün birkaç kuruş olduğunu belirtmesi üzerine Öztürk, geçen yıl tavan fiyat uygulandığını, yıl sonunda toplam benzinde yüzde 20 ÖTV artışının, motorinde yüzde 30 artışın olduğunu anlattı.

Benzin zammı maliyetleri arttırdı

AKARYAKIT fiyatlarında yapılan son artışla 97 oktan benzinin litresi 4 TL’yi aştı. Maliyetleri katlayan bu fiyat artışı, tüketiciler kadar otomotiv ve nakliye sektörünü de kaygılandırıyor. Zamların ardından kendi giderlerinin arttığını aktaran sektör temsilcileri, ürün ve hizmetlerine olan taleplerde hissedilir bir gerileme gördüklerini belirtiyor. Benzin fiyatlarındaki gidişatı, gelişmiş ülkelerdeki pazar sıkıntısına rağmen bu yılı 80 binlik satış rakamına ulaşarak kapatmayı hedefleyen otomotiv sektörünü endişelendiriyor. Mercedes-Benz Türk Satış ve Pazarlama Direktörü Süer Sülün, “Biz de hem kullanıcı olarak, hem yönetici olarak, hem de bir otomotivci olarak dünyadaki en pahalı yakıtı kullanmaktan hoşnut değiliz” dedi. Lojistik sektöründe faaliyet gösteren Barsan Global de fiyat artışlarını yakından izliyor. Şirketin yönetim kurulu üyesi ve TIR Direktörü Sedat Geyik, en büyük giderlerinin akaryakıt olduğuna işaret etti. Zamların her zaman nakliye sektöründe kaygıya sebep olacağını belirten Geyik, “Devlet, gümrüksüz akaryakıt alımındaki kısıtlamaları kaldırmalı. Hiç değilse revize etmeli. Bu olursa ülkemizin uluslararası nakliyatta rekabet gücü artacaktır.” şeklinde konuştu.

15.12.2010


 

Erdoğan: Polisimizi kimseye ezdirmeyiz

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, polisi hiç bir zaman hiç bir yerde kimseye ezdirilmediğini, ezdirilmeyeceğini belirterek, “Öğrencilerimizin hepsini başımızın gözümüzün üstünde taşıdık, taşıyoruz, elinde taş, molotof kokteyli olan ve yumurta ile gelenin değil” dedi.

Erdoğan, 2011 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde milletvekillerinin eleştirilerini cevaplandırdı. Muhalefetin, üniversite öğrencilerinin protestolarına yönelik tavrına da değinen Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Biz polisimizi hiç bir zaman hiç bir yerde kimseye ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz ama şunu bilmenizi istiyorum: biz illegal örgüt mensupları derken... Kusura bakmayın, kuru kuruya atmıyoruz, hepsinin belgeleri, vesikası var. Nerede olduğunu sen çok iyi bilirsin. Biz entellektüel ortamda her türlü tartışmaya varız. Önce Hükümete ‘faşist’ derken, daha sonra kendileri konuşturulmayınca öğrenciye ‘faşist’ diyen sizin insanınız ama ne oldu? Ertesi gün gene çark ettiniz, gene U dönüşü yaptınız; mesleğiniz o. Bu ülkede sadece o çocuklar yok, bu ülkede milyonlarca çocuğumuz, öğrencimiz var. Öğrencilerimizin hepsini başımızın gözümüzün üstünde taşıdık, taşıyoruz, elinde taş, molotof kokteyli olan ve yumurta ile gelenin değil. 156 üniversiteyi öğrencilerimiz için yaptık. Biz konuşmaya değil, bu tür şiddete karşıyız.”

15.12.2010


 

HADEP kararı da AİHM’den döndü

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Anayasa Mahkemesi tarafından 2003 yılında kapatılan Halkın Demokrasi Partisi’nin (HADEP) yaptığı şikayette Türkiye’yi haksız buldu.

HADEP adına eski genel sekreter Turan Demir tarafından 2003 yılında yapılan başvuruyu karara bağlayan AİHM, ‘’Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) toplanma ve örgütlenme hakkıyla ilgili 11. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine’’ hükmetti. Türkiye karar gereği, mahkeme masrafları da içinde olmak üzere Demir’e yaklaşık 26 bin avro ödeyecek. AİHM, Demir’in, AİHS’nin ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, ayırımcılığın yasaklanması, seçme ve seçilme hakkı ile mal ve mülkiyetin korunmasıyla ilgili maddelerinden yaptığı şikayetlerinse incelenmeye alınmasına gerek görmedi.

15.12.2010


 

Venedik Komisyonu, HSYK Kanunu konusunda görüş bildirecek

AVRUPA Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Venedik Komisyonu, 17-18 Aralıkta düzenlenecek 85. Genel Kurul toplantılarda, geçen hafta Mecliste kabul edilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kanunu hakkında görüş bildirecek.

Venedik Komisyonu üyeleri, 25 ve 26 Kasım tarihlerinde Ankara’da temaslarda bulunmuş ve yüksek yargı, baro ve siyasi parti temsilcileriyle görüşmüştü. Adalet Bakanlığı, Venedik Komisyonu’ndan, 12 Eylüldeki halk oylamasında Anayasa değişikliğiyle yeniden yapılandırılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yeni yapısına ilişkin düzenlemeler içeren HSYK Kanunu ile ilgili görüş belirtmesi talebinde bulunmuştu. Venedik Komisyonu, Avrupa Konseyi’nin ilkelerine uygun olarak üye ülkelerdeki, anayasa çalışmalarına destek vermek ve yardımcı olmak için faaliyet gösteriyor. Komisyonun, Venedik’te düzenlenecek 85. Genel Kurul toplantılarında, Ukrayna’daki anayasa değişikliği ve seçim yasası, Norveç ve İngiltere’deki seçim yasaları, Ermenistan’daki din ve toplanma özgürlüğü, Beyaz Rusya’da (Belarus) basın özgürlüğü, Rus birliklerinin yurt dışında görev alması, Sırbistan’da siyasi partilerin finansmanı konularında hazırlanan yasalara ilişkin görüşleri oylamaya sunulacak.

15.12.2010


 

Kamu uzmanları hükümete tepkili

TBMM'DE görüşmeleri devam eden ve vergi borcuna kolaylık getiren tasarıdan uzmanların özlük haklarını düzenleyen kısımların çıkarılması büyük tepki aldı.

TBMM’de görüşülmeye devam eden ve kamuoyunda “torba kanun” olarak bilinen yasa tasarısı, tartışmalara sebep olmaya devam ediyor. Tasarının ilk halinde, başta Maliye’de çalışan uzmanlar olmak üzere 2 bin 500 uzmanla ilgili özlük hakları düzenlemesi de yer alıyordu. Düzenleme, tasarının alt komisyon görüşmeleri sırasında metinden çıkarıldı. Bu durum, özellikle Maliye’de çalışan uzmanları isyan ettirdi. Maliye’de görevli uzmanlar, düzenlemenin çıkarılmasında Maliye üst düzey bürokratlarının etkili olduğunu ileri sürüyor. Özlük haklarla ilgili düzenlemelerin tasarıdan çıkarılmasına büyük tepki gösteren uzmanlar, Maliye’deki seçkin bir tabakanın bu reformu baltalamaya çalıştığını iddia ediyor. Uzmanlar açıklamalarında söz konusu durumun bürokratik oligarşiye güç vereceğini belirterek şu ifadeleri kullandılar: “Bu durumda statükodan beslenen bürokratik oligarşi bir defa daha galip gelerek hükümete iktidar olabilirsiniz ancak muktedir olamazsınız mesajını veriyor. Bu çevreler, Sayın Başbakanı da yanıltılarak tasarının mevcut haliyle çıkması durumunda ücret adaletsizliğinin artacağı yalanını ileri sürmektedirler. Oysa ki tasarının mevcut haliyle yasalaşması durumunda yıllardır devam eden adaletsizlik giderilmiş ve iş barışı sağlanmış olacaktır.”

15.12.2010


 

Camide patlama: 1 ölü, 12 yaralı

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde bir camide ısıtma amaçlı kullanılan su dolu kazanın aşırı basınçtan patlaması sonucu ilk belirlemelere göre 1 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.

Bandırma Belediye Başkanı Sedat Pekel, Eski Garaj Camisi’nde öğle namazı öncesinde şiddetli bir patlama olduğu yolunda ihbar aldıklarını söyledi. Olay yerine gittiklerinde bomba patlamış gibi bir görüntüyle karşılaştıklarını ifade eden Pekel, şunları kaydetti: ‘’Burası savaş alanı gibi. Olayda bir kişi öldü, 2’si ağır 12 kişi yaralandı. Şadırvana giden suyun ısıtılması için kullanılan kazanın aşırı basınç sebebiyle patladığını öğrendik. İlk başta doğalgaz patlaması üzerinde duruldu ancak böyle olmadığı anlaşıldı.’’ Pekel, kazanın caminin alt kısmında bulunduğunu belirterek, ‘’Patlama sırasında cemaat, abdest aldıktan sonra merdivenlere doğru yürüyormuş. Patlamayla birlikte ölen ve yaralananlar olmuş’’ dedi. Bandırma Müftüsü Cahit Çetin, öğle namazı öncesi meydana gelen patlamada ölen kişinin çay ocağı işletmecisi Yalçın Erdek (68) olduğunu söyledi. Patlamada yaralananların Bandırma Devlet Hastanesinde tedavi altına alındığını olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünü dile getiren Çetin, ‘’Çok şiddetli bir patlama olmuş. Acımız büyük’’ dedi.

15.12.2010


 

Ankara-Konya YHT test sürüşü bugün

ANKARA-KONYA arasını 1 saat 15 dakikaya indirecek Yüksek Hızlı Tren test sürüşleri bugün başlıyor. Ulaştırma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, bugün Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren Hattı’nda resmi test sürüşlerini başlatacak ve test trenini basına tanıtacak.

Resmi test sürüşü için tren saat 14.00’te Konya Garı’ndan hareket edecek. Ankara-Konya yüksek hızlı tren projesi kapsamında, 250 kilometre saat hıza uygun çift hatlı, elektrikli, sinyalli, en son teknolojiyle yeni demiryolları inşa edildi. Projeyle, Ankara-Konya arasında demiryoluyla 10,5 saat, karayoluyla 4 saat olan seyahat süresi 1 saat 15 dakikaya inecek.

15.12.2010


 

Balıkçı ağına mermi takıldı

KRŞEHİR'İN Kaman ilçesinde, bir gölette poşet içerisine konulmuş 500 adet G_3 piyade tüfeği mermisi bulundu.

Alınan bilgiye göre, Kaman ilçesi Çağırkan kasabasındaki Darıözü Göleti’nde avlanan balıkçılar, bir poşet içerisinde 500 mermi buldu. Yapılan inceleme sonucunda, mermilerin G_3 piyade tüfeği mermisi olduğu bildirildi.Olayı polise bildiren balıkçıların ifadeleri alınırken, olayla ilgili soruşturmanın geniş yönlü olarak sürdürüldüğü bildirildi.

15.12.2010


 

Üniversitelerdeki sıkıyönetim Türkiye’yi olumsuz etkiliyor

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı tarafından, Türkiye’de yükseköğretim sistemi ve rekabet gücü arasındaki ilişkiye ışık tutmak amacıyla yapılan çalışmada, üniversiteler üzerindeki sıkıyönetimin Türkiye’nin inovasyon performansını olumsuz etkilediğini ortaya koydu.

Üniversitelerdeki sıkı yönetim olumsuz etkiliyor

Türkİye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından, Türkiye’de yükseköğretim sistemi ve rekabet gücü arasındaki ilişkiye ışık tutmak amacıyla yapılan çalışmada, üniversiteler üzerindeki sıkıyönetimin Türkiye’nin inovasyon performansını olumsuz etkilediği iddia edildi. TEPAV araştırmacıları Selim Arslanhan ve Yaprak Kurtsal tarafından ‘’Üniversiteler üzerindeki sıkıyönetim Türkiye’nin inovasyon performansını nasıl etkiliyor?’’ başlıklı bir politika notu yayımlandı. Çalışmada üniversitelerin performanslarına ve inovasyon sürecine katkılarına bakıldığında, en önemli faktörlerden biri olarak özerkliğin belirlendiği ifade edildi. OECD’nin tanımlamasına göre üniversite özerkliğinin 8 faktör ile ifade edildiği çalışmada, bu faktörler ‘’gayrimenkul ve diğer donanımların mülkiyetine sahip olabilmek, borçlanarak fon yaratabilmek, yaratılan kaynakları kendi amaçları doğrultusunda bağımsız harcayabilmek, akademik program ve ders içeriklerini belirleyebilmek, akademik personelin işe alınmasına ve işten çıkarılmasına karar verebilmek, çalışanların ücretlerini belirleyebilmek, öğrenci kontenjanlarını belirleyebilmek ve öğrenci harçlarını belirleyebilmek’’ olarak açıklandı.

TEPAV’ın notunda İngiltere, ABD, Almanya, Japonya, Fransa gibi ülkelerde Türkiye’dekine benzer bir Yükseköğretim Kurulu bulunmadığına dikkat çekilerek, özerkliğin yüksek olduğu ülkelerde üniversitelerin kendi yönetimlerinden sorumlu oldukları için Türkiye’deki gibi bir kurulun, üniversitelerin üzerinde yer almadığına işaret edildi.

TÜRKİYE, ÖZERKLİĞİ EN DÜŞÜK ÜLKELER

ARASINDA

Türkİye’nİn konumu incelediğinde ise durumun pek de iç açıcı gözükmediğine dikkat çekilen çalışmada, OECD özerklik puanlamasına göre Türkiye’nin, özerkliğin en düşük olduğu ülkeler arasında yer aldığı bildirildi. Çalışmada, ‘’Türkiye’de özerklik oldukça düşük, hatta neredeyse var olmamakta iken Türkiye’nin inovasyon performansının da oldukça düşük olduğu görülmektedir’’ denildi. ‘’Dünyada tek tip üniversite yapısından uzaklaşma ve üniversitelerin kendi kendilerini yönetmesine doğru bir trend olduğu ve Türkiye’nin bunun farkında olması gerektiği’’ şeklinde değerlendirilme yapılan çalışmada, şunlar kaydedildi: ‘’Özerklik ile inovasyon arasındaki pozitif korelasyon, gelişmiş ülkeler dışında Çin, Hindistan gibi hızla yükselen ülkeler tarafından da fark edilmiş olup üniversitelerde özerkliğin arttırılmasına yönelik politikalar geliştirilmektedir. Türkiye’nin de mevcut büyüme ve sanayi stratejisinde değişim gereksinimi açıktır. Gerek orta gelir tuzağı etkisinden kurtulabilmek gerekse rekabet gücü kazanabilmek için işleyen bir inovasyon ekosistemine ihtiyacı vardır. Üniversiteler ise bu ekosistemin en önemli parçalarındandır. Etkin çalışan bir sistem için üniversitelerin araştırma rollerinin ön plana çıkarılması, verimliliklerinin arttırılması ve Ar-Ge zincirindeki kopuklukların giderilerek hızla ticarileştirmeye giden yolda engellerin ortadan kaldırılması oldukça önemlidir. Bütün bunlara yönelik olarak ise yükseköğretim sisteminin ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.’’

15.12.2010


 

SAHAB, “WikiLeaks sızmalarını” engelleyecek

ASELSAN, güvenlik düzeyi yüksek resmi kurumlar arasında, en güvenilir bilgi paylaşımı ve iletişimine imkân veren, ‘’2180 Sanal Hava Boşluğu-SAHAB’’ isimli yeni bir sistem geliştirdi.

Aselsan 2180 Sanal Hava Boşluğu (SAHAB), farklı güvenlik seviyesine sahip ağların (Cross Domain Networks) yüksek güvenlik seviyesine sahip ağın güvenlik seviyesini ihlal etmeden birbirleriyle güvenli bilgi alış verişini sağlayan bir sistem çözümü olarak, WikiLeaks belgelerinde olduğu gibi bilgi sızmalarının da önüne geçiyor. SAHAB, iç ve dış sunucuların paylaştığı disk ünitesi özgün bir yöntemle biçimlendiriliyor. Ayrıca disk üzerine bilgiler anlık ve şifreli olarak yazılıyor. Böylece herhangi bir sebeple ele geçirilen disk ünitesi üzerinde yapılan çalışmalar ile sağlıklı bir bilgi edinilmesi mümkün olmuyor. SAHAB, güvenlik duvarından geçen ve sisteme erişen ağ trafiğinde barınabilecek muhtemel saldırıları önlemek ve kayıt altına almak amacıyla iç ve dış sistemde ağ ve sistem tabanlı ‘’saldırı tespit’’ özelliğine de sahip bulunuyor.

15.12.2010


 

Roman semineri 2 gün sürecek

İstanbul’da 15-16 Aralık tarihlerinde ‘’Türkiye’deki Roman Vatandaşlar’’ başlıklı bir seminer düzenenlenecek.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, yaptığı açıklamada, Avrupa Komisyonuna bağlı Kurumsal Yapılanma Birimi tarafından, aday ülkelere Avrupa Birliği müktesebatının üstlenilmesi ve mevzuat uyumu çalışmalarında kısa süreli teknik destek verilmesini amaçlayan Teknik Destek ve Bilgi Değişim Ofisi (TAIEX) mekanizması çerçevesinde Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) ve komisyonun işbirliği ile Türkiye’de 2006 yılından bu yana ‘’siyasi kriterler’’ alanında seminerler düzenlediklerini belirtti. Bağış, şunları kaydetti: ‘’Bu kapsamda, 15-16 Aralık 2010 tarihlerinde ‘Türkiye’deki Roman Vatandaşlar’ başlıklı bir TAIEX semineri düzenliyoruz. Seminere, Roman derneklerinden temsilciler de dahil olmak üzere toplamda 200’ün üzerinde yerli ve yabancı katılımcı davet edilmiştir. Bütün ön yargılardan uzak bir şekilde, Roman vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmak, seslerinin bütün toplumumuz tarafından daha iyi duyulmasını sağlamak, millî birlik ve beraberliğimizi, toplumsal kardeşliğimizi daha da ileri noktalara taşımak amacıyla bu seminerin önemli yararlar sağlayacağına inanıyorum.’’

15.12.2010


 

“Kenan Evren” yerine “Erdal Eren” ismi verilsin

İzmİr’de, çeşitli sivil toplum kuruluşlarına mensup bir grup, Gültepe Kenan Evren Anadolu Lisesi’nin adının Erdal Eren Anadolu Lisesi olarak değiştirilmesini talep etti.

Gültepe Kenan Evren Anadolu Lisesi önünde toplanan sivil toplum örgütü temsilcileri adına açıklama yapan Eda Aktaş, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in ölümünün üzerinden 30 yıl geçtiğini belirtti. Aktaş, ‘’12 Eylül, Türkiye tarihinde kara bir leke. Gültepe semtindeki liseye verilen Kenan Evren adının değiştirilerek, Erdal Eren Anadolu Lisesi yapılmasını istiyoruz. Böylece çok sayıda insanın tutuklandığı, işkence gördüğü, idam edildiği 12 Eylül darbesinin izleri silinebilecek’’ dedi. Grup, açıklamanın ardından dağıldı.

15.12.2010


 

Rapor yırtan Fahrettin Yokuş’a 8 bin TL ceza

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Prof. Dr. Baskın Oran, ‘’Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar’’ raporunu yırtan Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Fahrettin Yokuş’tan 8 bin lira mânevî tazminat kazandı.

Prof. Kaboğlu ve Prof. Oran’ın, ‘’Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar’’ raporunun yırtılması ve sonrasında yapılan açıklamalar dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Fahrettin Yokuş ile Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Başkanı Abdullah Buksur aleyhine açtığı 22 bin liralık mânevî tazminat davası sonuçlandı. Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Kaboğlu ve Oran’ın avukatı Oya Aydın ile Yokuş ve Buksur’un avukatı Hamit Kocabey katıldı. Hakim Ahmet Tevfik Erginbay, avukatların son beyanlarını dinledikten sonra kararını açıkladı. Kaboğlu ve Oran’ın Yokuş’tan mânevî tazminat talebini kısmen kabul eden Erginbay, Yokuş’un ‘’Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar’’ raporunun yırtıldığı 1 Kasım 2004’teki haksız eylemi sebebiyle Kaboğlu’na 3 bin lira, Oran’a bin lira ödemesine hükmetti. Erginbay, 7-8 Kasım 2004’teki açıklamaları sebebiyle Yokuş’un Kaboğlu ve Oran’a toplam 4 bin lira daha mânevî tazminat ödemesine karar verdi, Buksur yönünden ise dâvâyı reddetti.

15.12.2010


 

“Balyoz” ve “Dink” hakimleri değişti

“Balyoz Planı” davasına bakacak olan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ile “Hrant Dink cinayeti davası”nın görüldüğü 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak’ın görev yerleri değişti.

Alınan bilgiye göre, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, bazı hakimlerin geçici yetkiyle görev yerlerinde değişikliğe gitti. Bu kapsamda, “Balyoz Planı” davasına bakacak olan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt Gebze’de, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak da Sakarya’da geçici yetkiyle görevlendirildi.

15.12.2010


 

DP, kongre tarihini yarın belirleyecek

Demokrat Parti’de (DP) kongre tarihi yarın yapılacak Genel İdare Kurulu toplantısında belirlenecek.

Edinilen bilgiye göre, il ve ilçe kongrelerini 26 Aralık’da tamamlaması beklenen partinin yönetimi, yarın Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk başkanlığında toplanarak Ocak ayında yapılacak kongrenin gününü belirleyecek. Kongre tarihinin belirlenmesi ile aday ya da adayların ortaya çıkması beklenirken, Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk’un, yakın çevresine ‘’Partiyi çok daha iyi yerlere götürebilecek bir aday çıkarsa kendisinin aday olmayacağını’’ ifade ettiği öğrenildi.

15.12.2010


 

Motosikletle PTT soygunu

Adana’da, PTT şubesine gelen bir kişi, silahla görevlileri tehdit ederek paraları alıp kaçtı.

Alınan bilgiye göre, Meydan Mahallesi Kıbrıs Caddesi’ndeki PTT şubesine gelen ve başında motosiklet kaskı olan bir kişi, silâhla vezne görevlilerini tehdit ederek paraları istedi. İçerde bir müşterinin de bulunduğu sırada paraları alan zanlı, plakası poşetle kapatılmış motosiklete binerek uzaklaştı. Polis ekipleri, zanlının yakalanması için operasyon başlatırken, çalınan paranın miktarının henüz belirlenmediği bildirildi.

15.12.2010


 

Cansuyu’ndan Arnavutluk’a sel yardımı

Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin, sel felâketi dolayısıyla Arnavutluk’a acil yardım ekibi gönderdi.

Dernekten yapılan yazılı açıklamaya göre, 50 yılın en büyük sel baskınları yaşayan ülkeye Cansuyu Genel Sekreteri Muhammed Polat koordinatörlüğündeki heyet, İşkodra’ya hareket etti. Ekip ilk olarak selden etkilenenlere gıda ve battaniye dağıtımında bulunacak. İhtiyaçların tespitinin ardından yardım çalışmaları bu ihtiyaçlar doğrultusunda sürecek.

15.12.2010


 

Müslümanlara güveni arttırmalıyız

İngiltere’de yayınlanan Emel dergisinin 16 yaşında iken Müslüman olan yayın yönetmeni Sarah Joseph, İngilizlere İslâmın doğru anlatılması ve Müslümanlara karşı güvenin arttırılması gerektiğini söyledi.

Müslümanlara olan güveni arttırmalıyız

SARAH Joseph, İngiltere’de “Emel” isimli Müslüman hayat tarzını anlatan bir dergi çıkartıyor. Joseph, Katolik bir genç kız iken 16 yaşında İslâmı seçmiş. Bir gazeteye verdiği röportajda ailesinin kendisine tepki gösterdiğini fakat zamanla hayat tarzını sevdiklerini ifade eden Joseph, Uluslar arası Medya Sempozyumun için Türkiye’ye geldi. “Emel” dergisinin yayın yönetmeni Sarah Joseph, konuşmasında İngiltere’de medyanın Müslümanlara karşı tutumunu ve yedi yıldır İngiltere’de yayımladığı Emel dergisini anlattı. Joseph, dergiye verilen Emel ismi; Müslim Life kelimelerinin baş harflerinden oluşan ML’nin telaffuzundan (M=em ve L=el) ortaya çıktığını belirtti.

İngiliz medyasında Müslümanların nasıl yer aldığını slaytlarla anlatan Joseph, karikatür krizi üzerine bazı Müslüman gençlerin yaptığı aşırı protestoların da bunda etkili olduğunu belirtip eleştirdi. Müslümanların da yer yer hatalı olduğunu belirten Joseph, Müslümanların yaptıkları eylemlerde “İslam’la alay edenleri keselim biçelim” gibi ifadeler kullanıldığını, bunun yanlış olduğunu vurguladı. 1998’de Guardian’da bir toplantı yaptıklarını belirten Joseph, “Hıristiyan ve Müslüman kelimeleri insanlara neleri çağrıştırıyor diye bir araştırma yaptık. Hıristiyan sevgi, demokrasi ve kiliseyi çağrıştırırken. Müslümanlık ise kökten dinci ve aşırılık ifadeleri akla geliyor. Müslümanlar sığınmacı olarak görülüyor” dedi.

İNGİLTERE BASINININ IRKÇI TUTUMU

İNSANLARIN bilinçaltına yerleştirilen bu çağrışımlarda medyanın payı olduğunu belirten Sarah Joseph, İngiliz basınında Müslüman kelimesinin, sığınmacı ve terörist gibi kelimelerle birlikte kullanıldığına dikkati çekti. “Burada med-cezirden ve selden değil su damlalarından korkmalıyız” diyen Joseph, gazetelerde ırkçı dille yazılmış çeşitli kışkırtıcı haberlere her gün rastladıklarını, bunun da halk üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu söyledi. Joseph konuşmasını şöyle tamamladı, “Basın özgürlüğü elbette isteniyor, ama her şeyin yayınlanması gerekmez. Sorumluluklarımızın farkında olmalıyız. Emel dergisiyle insanları eğitmek istiyoruz. Müslümanlara karşı güvenin artmasına katkıda bulunmamız gerek. Biz bu ülkenin vatandaşlarıyız. Müslümanız, hem İngiltere’ye, hem de bütün insanlığa katkıda bulunmak istiyoruz.”

ELİF NUR KURTOĞLU / İSTANBUL

15.12.2010


 

Uyuşturucuyla mücadelede sadece ikaz etmek yetmez

BURSA Emniyet Müdürlüğü, uyuşturucu ile mücadelede, tehlikenin anlatılmasının tek başına yeterli olmadığını bildirdi. Emniyet yetkilileri, “Etkili tedbir olarak, çocukların ve gençlerin, ‘Uyuşturucuya hayır’ diyebilecek duruma getirilmesi lazımdır.

Bunun için kendilerine olan güvenlerinin arttırılması, güçlükleri yenebilmeleri ve kendilerini hayata hazırlamaları hususunda onlara her fırsatta yardımcı olunması gerekmektedir” denildi. Bursa Emniyet Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, uyuşturucu kullanımının işaretleri olabilecek davranış şekillerini teşhis ederek, gecikmeden gerekli tedbirlerin alınmasının önemine vurgu yapılıyor. Uyuşturucu bağımlılarının tıbbî tedaviye ve rehabilitasyona muhtaç olan hastalar olduğunun belirtildiği açıklamada, uyuşturucu kullanımının ne kadar erken fark edilirse, bağımlının kurtulma şansının da o kadar yüksek olduğuna dikkat çekildi. Alkol ve madde kullanan gençlerin ailelerinin de yaklaşımının önemli olduğunun anlatıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sorun ortaya çıkmadan önce bilgi, duyarlılık ve önlem alma önemlidir. Alkol ve madde kullanımına zemin hazırlayan ve bu riski arttıran nedenleri ve koşulları önceden tanıma, düzeltme ve tedavi için profesyonel yardım almak gerekir. Soruna karşı duyarlı olma ve erken fark etme de tedavide önemli bir aşamadır. Çocuğu iyi tanıma, anlama, gözlemleme, izleme; çocuğun duygu, düşünce, davranış özelliklerini tanıma tedavide önemlidir. Arkadaş ilişkileri, okula-işe uyumu, okul-iş başarısını izleme de son derece tedavîde etkili bir yöntemdir.”

15.12.2010


 

Diyanet’in 'sandalyede namaz' kararı

DİYANET İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 1 Aralık Çarşamba günü yaptığı toplantıda ‘’sandalyede namaz’’ konusu gündeme alındı.

Din İşleri Yüksek Kurulu kararında, namaz kılmak amacıyla camilerde sıralar halinde sabit oturakların yapılmasının cami doku ve kültürüyle bağdaşmadığı belirtilerek, ‘’hastalık ve özürlülük gibi herhangi bir rahatsızlığı bulunan kimselerin, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil yere oturarak kılmalarının uygun olduğu’’ ifade edildi.

15.12.2010


 

Magandalara 3 yıl hapis

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu’nda oluşturulan Silâh Alt Komisyonu’nun hazırladığı silahlanmaya ilişkin tasarıda magandalara yönelik cezalar geliyor.

Tasarıya göre düğün ve nişan gibi açık toplantılarda silâh kullananlara 1 yıl ile 3 yıl arasında değişen hapis cezası verilecek. Ayrıca tasarıya göre İçişleri Bakanlığı bünyesinde ruhsatlı silâhlar için merkezi bir sistem getiriliyor. Ruhsatlı silâh verilirken herkesin silâhından bir boş kovan numune alınacak.

15.12.2010


 

Selzedelere psikolojik destek

AYDIN'DA sel felaketinden etkilenen Koçarlı’nın Güdüşlü Köyü sakinlerine psikolojik destek veriliyor.

Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Hüsnü Tırpancı, İl Sağlık Müdürlüğü Ruh Sağlığı ve Sosyal Hastalıklar Şubesinin, Güdüşlü Köyü’ndeki sel felaâketinin ardından acil psikolojik destek hizmeti vermeye başladığını bildirdi. Psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hekim ve hemşireden oluşan dört kişilik ekibin köye giderek, çocuklar ve ailelerinin acil tıbbî bakım, ilâç, gıda, su, barınma, giyim, temizlik gibi fizyolojik ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını ifade eden Tırpancı, özellikle çocukların güvende olduklarından emin olunması için gerekli inceleme ve araştırmaların tamamlanmasının ardından, ruhsal destek çalışmalarına başlandığını belirtti.

15.12.2010


 

Sağlık Bakanlığı 2011’de de sınav açacak

SAĞLIK ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SAĞLIK-SEN), Sağlık Bakanlığının 2011 yılında da görevde yükselme sınavı açacağını bildirdi.

Sendika Genel Başkanı Mahmut Kaçar, 9 Aralık 2010’da Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı ziyaret ettiklerini hatırlatarak, 2010 yılında 2 bin 830 kadro ihdasıyla gerçekleştirilen görevde yükselme sınavı için Bakan Akdağ’a teşekkürlerini ilettiklerini ifade etti. Kaçar, açıklamasında, Akdağ’ın ‘’2010 yılında yapılan sınavı kazananların yerleştirme işlemi bitirildikten sonra 2011 yılında da görevde yükselme sınavı açılması konusunda ilgili birimlere talimat verdiğini’’ bildirdiğini kaydetti.

15.12.2010


 

İzmir’de Ulaşım Bilgi Sistemi

İZMİR Büyükşehir Belediyesinin, belediye sınırları içindeki bütün yolların teknik ve fiziki durumunu gösteren Ulaşım Bilgi Sistemi’ni 2011 yılında hizmete alacağı bildirildi.

Belediyeden yapılan yazılı açıklamaya göre, İzmir Büyükşehir Belediyesinin mevcut Coğrafi Adres Bilgi Sistemi ve İmar Bilgi Sistemi altyapısıyla bütünleşmiş olarak çalışması hedeflenen Ulaşım Bilgi Sistemi kapsamında, ulaşım verileri ortak bir veri tabanında toplanacak ve güncel verilere kolay, hızlı ulaşım sağlanacak. Sistem kapsamında Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararları ilgili güzergahlarla görsel olarak ilişkilendirilecek ve yolların durumu ile ilgili bilgiye anında ulaşılabilecek. Ulaşım planlarının analitik yapıya kavuşturulmasını sağlayacak olan sistemle kavşak ve güzergâh düzenlemeleri daha bilimsel kriterlere dayandırılabilecek. Ayrıca ulaşım kararları Altyapı Koordinasyon Merkezi (AYKOME) kararları ile birlikte görüntülenebilecek ve kısa yol analizi yapılabilecek.

15.12.2010


 

Denizlere acil müdahale

2005’de, deniz çevresinin korunması amacıyla, ‘’Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun’’un çıkartılmasının ardından Denizcilik Müsteşarlığı bir dizi çalışma başlattı.

Hangi deniz ve kıyı alanlarının petrol ve diğer zararlı maddelere karşı hassas olduğu, riskin seviyesi, korunması gereken deniz ve kıyı alanları, buralardaki tabiî kaynaklar ile kıyı tesisleri, muhtemel kirlilik sebepleri ve özellikleri, kirliliğin olaydan sonraki müdahale aşamasında muhtemel hareketi ve buna etki edecek sabit ve değişken etkenler ile buna benzer diğer hususların bilimsel olarak incelenmesi ve acil müdahale merkezlerinin kurulmasına temel oluşturulması amacıyla ‘’Acil Müdahale Merkezlerinin Oluşturulması ve Denizlerimizde Mevcut Durumun Tespiti Fizibilite Projesi’’ TÜBİTAM MAM Çevre Enstitüsünce tamamlandı. Proje kapsamında, denizde meydana gelecek bir kaza sonucunda, petrol ve diğer zararlı maddelerle oluşacak deniz kirlenmesine müdahale edilmesi için kaç adet acil müdahale merkezi kurulacağı ve bu merkezlerin nerelere kurulacağı planlandı. Acil müdahale merkezlerinde hangi ekipmanların bulunacağı, deniz kirlenmesine nasıl müdahale edileceği de belirlendi. Deniz çevresinin ve kıyılarının kirlenmesine karşı hassasiyetler ve acil durumlarda alınacak tedbirler ile deniz ortamını kirletici maddelerin etkilerini içeren bir veri tabanı oluşturarak müdahalede etkinliği tespit edildi. Ayrıca, muhtemel bir kaza sonucunda petrol ve diğer zararlı maddelerden kaynaklanan kirliliğin yayılımının hangi sürede nasıl olacağına ilişkin çalışmalar da yapıldı.

20 İSTASYON İÇİN UYGUN YERLER BELİRLENDİ

Bütün kıyılarda, bölgesel ve ulusal seviyede meydana gelecek bir kazaya müdahale için 1’i ulusal, 2’si bölgesel olmak üzere toplam 20 müdahale istasyonu kurulacak. Müdahale istasyonlarının yerleri belirlenirken Türkiye kıyıları, Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz olmak üzere dört bölge olarak ele alındı ve petrol kazası olması halinde kaza noktasına en hızlı ulaşılabilecek noktalar tespit edildi. Kazaların bölge sınırları içindeki deniz alanında düzgün dağıldığı varsayılarak, belli bir sürede kazaya ulaşabilmek için en uygun yerler, birbirine yaklaşık eşit uzaklıkta yer alan ve içinde korunaklı bir limanı ve mümkünse bir liman başkanlığı olan yerleşimlerden seçildi. Ulusal sınırların uç noktalarında, komşu ülke karasularında olabilecek petrol kazaları ve bunları Türkiye kıyılarına doğru sürükleyebilecek rüzgâr ve akıntı şartları da gözönünde tutuldu.

15.12.2010


 

Yorgun arılar hata yapabiliyor

ArIlarIn insanlar gibi yoruldukları zaman hata yapmaya başladıkları tespit edildi.

İşçi arılar, kovandaki arıların nerede polen bulacaklarını bilmelerini sağlıyor. Bu bilgiyi diğer arılara, bir nevi “sallanma dansı” yaparak aktarıyor. New Scientist’teki habere göre, işçi arılar uykusuz kaldıklarında bu yetenekleri zayıflıyor. Araştırma, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı.

15.12.2010


 

Karpuz kadar limon

Pakİstan’In doğusundaki Sargodha’da bir çiftçinin yetiştirdiği 5,5 kilogram ağırlığındaki limon görenleri şaşırtıyor.

10 yıldır büyük boy limon yetiştirmek için bahçesinde çalıştığını belirten 35 yıllık çiftçi, limon ağacını özel olarak aşıladığı ve ağacın dallarının limonların ağırlığını taşıması için meyvelerin altına iskele kurduğunu ve köylüler tarafından kopartılmaması için ağacı koruma altına aldığını ifade etti. Karpuz büyüklüğündeki limon başşehir İslamabad’da yabancıların yoğunlukla yaşadığı bölgede bir manav dükkânında sergileniyor.

15.12.2010


 

Güneşteki patlama NASA’nın gözünü açtı

Güneş’te 1 Ağustosta meydana gelen patlama üzerinde yapılan analizlerde, patlamanın, güneşin yarıküresini sardığı anlaşıldı.

Manyetik lifler ve patlamalar güneş küresini bir ağ gibi sararken, şok dalgaları ve tsunamiler tüm güneş yarıküresi boyunca yayıldı. NASA sayfasındaki haberde, ‘’bu aktivite o kadar büyüktü ki güneş faaliyetlerine ilişkin eski fikirleri sarsabilir’’ denildi. Lockheed Martin’in Güneş ve Astrofizik Laboratuvarı’ndan Karel Schrijver, ‘’1 Ağustostaki bu olay, gözlerimizi açtı’’ derken, ‘’böylece güneş fırtınalarının bütün güneş küresini sarabilen olaylar olduğunu gördük, bunların ölçeğiyle ilgili bilgilerimiz değişti’’ dedi.

15.12.2010


 

Voyager-1, güneş sistemine yaklaştı

NASA, 1977’de fırlatılan Voyager-1 uzay aracının güneş sisteminin ‘’kenarına’’ yaklaştığını açıkladı.

Yolculuğu boyunca güneş sisteminin gezegenlerini ve güneş sistemindeki diğer yapıları inceleyerek dünyaya bilgi gönderen Voyager-1’in güneş sisteminden tamamen çıkıp yıldızlar arası uzaya girmesi için 4 yıl daha yolculuk yapması gerekiyor. Aracın, gönderdiği verilerden, bulunduğu yerde güneş fırtınalarının sıfıra indiği, güneş sisteminin kenarına yaklaştığının anlaşıldığı kaydedildi.

15.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.