ş
          
        
        
          
            aHıs
          
        
        
          
            B
          
        
        
          
            ilGileRi
          
        
        
          
            | 448 | AsA-yı MûsA
          
        
        
          bütün istidat ve kabiliyetlerinin  açığa çıkabilmesi, Esma-i Hüsnasının tamamını gösteren parlak birer
        
        
          ayna olabilmelerini temin etmek için vazifelendirerek imtihan dünyasına indirmiştir. Hz. Âdem (
        
        
          AS
        
        
          ) ilk
        
        
          peygamber olarak görevlendirilmiş ve kendisine on sahifeden oluşan kitapçık verilmiştir. Allah’ın seçkin
        
        
          kıldığı kişiler arasında sayılmış olduğundan “safiyyullah” ve insanlığın ilk atası olması sebebiyle de
        
        
          “ebü’l-beşer” ünvanıyla anılmaktadır. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (
        
        
          AS
        
        
          ) bin yıl gibi uzun bir süre
        
        
          yaşamıştır.
        
        
          
            ALİ (
          
        
        
          RA
        
        
          
            ):
          
        
        
          Hz. Ali (
        
        
          RA
        
        
          ). Hz. Peygamberin damadı, Hulefa-i Raşidîn’in dördüncüsüdür. Hicretten yaklaşık
        
        
          yirmi iki yıl önce (m. 600) doğduğu rivayet edilen Hz. Ali’nin babası Hz. Peygamberin amcası Ebu Talib,
        
        
          annesi de Fatıma bint Esed b. Haşim’dir. Hz. Muhammed’in peygamberliğine ilk iman eden çocuk olan
        
        
          Hz. Ali, Hicret sırasında Mekke’de kalmış, geceyi Hz. Peygamberin yatağında geçirerek onun evde olduğu
        
        
          kanaatini uyandırmıştır. Hicretin ikinci yılında Hz. Peygamberin (
        
        
          ASM
        
        
          ) kızı Fatıma ile evlenen Hz. Ali’nin
        
        
          bu evlilikten Hasan, Hüseyin ile Zeynep ve Ümmü Gülsüm adlı çocukları olmuştur. (Muhsin adlı çocukları
        
        
          ise henüz bebekken ölmüştür.) Esedullah (Allah’ın aslanı) ünvanıyla anılmıştır. Hz. Peygambere kâtiplik
        
        
          de yapan Hz. Ali, Hudeybiye Anlaşmasını yazmıştır. Mekke’nin fethinden sonra Kâbe’deki putları imha
        
        
          etme görevi ona verilmiştir. İlk üç halife döneminde de idarî görevlerde bulunan Hz. Ali, Hz. Osman’ın
        
        
          şehit edilmesiyle birlikte seçimle halife olmuştur. Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde İslâm tarihinin en üzücü
        
        
          olaylarından Cemel Vakası (Hz. Aişe önderliğindeki ordu ile yapılan savaş) ile Hz. Muaviye ile yapılan
        
        
          Sıffin savaşları meydana geldi. Hicrî 19 veya 21 Ramazan’da (26 veya 28 Ocak 661’de) Kûfe’de, Haricî
        
        
          Abdurrahman b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle şehit edildi. Hz. Ali Kufe’ye (Necef) defnedilmiştir.
        
        
          Hz. Ali’nin, kendisine Hz. Peygamber (
        
        
          ASM
        
        
          ) tarafından verilen “Ebu Türab” lâkabından başka “el-Murtaza”
        
        
          ve “Esedullâhi’l-Gâlib” gibi lakapları da vardır. Çocukluğunda puta tapmadığı için daha sonraları
        
        
          “Kerremallahu Vecheh” dua cümlesiyle de anılmıştır.
        
        
          
            ALİ ULVİ KURUCU:
          
        
        
          1920’de Konya’da doğan Ali Ulvi Kurucu, dolu dolu bir ömrün arkasından 4 Şubat
        
        
          2002 tarihinde Medine’de vefat etti. 81 yaşında aramızdan ayrılan Ali Ulvi Kurucu, 60 yıldır Medine-i
        
        
          Münevvere’de yaşıyordu. 1994’den beri senenin altı ayını Türkiye’de geçirmeye özen gösteriyordu.
        
        
          Safahat’ı ezbere bilen ve Akif gibi şair olmayı Cenab-ı Hak’tan isteyen Kurucu’ya, yazdığı şiirlerinden
        
        
          dolayı II. Akif denmektedir. 1938 yılında ailesiyle birlikte Medine’ye göç ederler. Çocuklarını okutmak
        
        
          için Türkiye’den gitmek zorunda olan İbrahim Efendi, Ali Ulvi’yi hafız yaptıktan sonra Kahire Ezher
        
        
          Üniversitesine gönderir. Bitirdikten sonra da Medine’de önce Evkaf Dairesinin inşaat ve sicilat emini
        
        
          olarak çalışır. Daha sonra Sultan Mahmud’un yaptırdığı Mahmudiye Kütüphanesinde çalışan Ali Ulvi
        
        
          Kurucu, emekli oluncaya kadar da Arif Hikmet Kütüphanesinde çalıştı.
        
        
          
            ÂLİME HANıM:
          
        
        
          Bediüzzaman’ın kız kardeşi Âlime Hanım kocası Molla Said Efendi ile birlikte l944’te
        
        
          Hicaz’da tavaf esnasında iken aynı anda vefat etmişlerdir. Üstat, Barla Lâhikası’nda “Nuh Bey, Molla
        
        
          Abdülmecid, Molla Hamid” diye başlayan bir mektubunda “Şam-ı Şerif’te eniştem Molla Said var” diye,
        
        
          kız kardeşi Âlime Hanım’ın eşinden bahsetmektedir. Bediüzzaman’ın âlime kız kardeşi ve eniştesi Âlime
        
        
          Hanım, merhum Mirza Efendi, merhume Nuriye Hanım’ın yedi evlâdından birisidir. Âlim ve fazıl bir
        
        
          hanımefendidir. On beş yıl Şam’da müderrislik yapmıştır. l9l9 yılında hacca gitmiştir. Yedinci seferi olan
        
        
          l944 yılında hacda sedye ile tavaf ederken vefat etmiştir. Bediüzzaman ondan, Meyve Risalesi’nin On
        
        
          Birinci Meselesinde “Hacca gidip sekerat içinde tavaf ederken, tavaf içinde vefat eden Âlime Hanım
        
        
          namındaki merhume hemşirem” diye bahsetmektedir. Âlime Hanım, Molla Said isimli bir zatla evlenmiş,
        
        
          hiç çocukları olmamıştır. Molla Said, Şam’da talebelerine ders verirken bir meselede yanıldığında
        
        
          talebeleri, Âlime Hanımı kastederek, “Seyda, isterseniz bu dersi yarın Seyyide’den (Hanım) sorduktan
        
        
          sonra bize anlatın” derlermiş. O kadar ilmine itimat edilen bir hanımefendi imiş. Âlime Hanım ve Molla
        
        
          Said daima dualarında, birbirlerini yalnız bırakmamayı, beraber vefat edip, ebede gitmeyi niyaz
        
        
          ederlermiş. Allah bu dualarını kabul edip ruhlarını birlikte almış. Molla Said’in Bitlis’te Hürriyetin ilânı