Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Ne oluyor, bu AKP’li milletvekillerine?!

İsrail’in saldırgan tutumunu artırması ile birlikte Türkiye kamuoyunda bir talep oluştu.. Herkes İsrail’e tepkisini kendi imkânı ölçüsünde ortaya koymaya çalışıyordu. Herkes bulunduğu noktada, İsrail’le arasındaki mesafeyi bir adım geriye çekmek için çırpınıyordu.

İsrail’le alışverişi olan, bu ilişkisini birazcık olsun azaltmaya; haftada bir giden, bu ziyaretlerini azaltmaya; İsrail mallarını kullananlar, başka mallara yönelmeye, ama herkes İsrail’e tepkisini bir şekilde göstermeye çalışıyordu.

Böyle bir ortamda, “Türkiye-İsrail Dostluk Grubu” adıyla oluşturulmuş yapının üyelerinden de bir adım atmalarını istemek hakkımız değil miydi?

Tabii ki hakkımızdı.. Nitekim halk, bu grubdan da bir şeyler yapmalarını isteme hakkına sahip olduğunu düşünüp, “istifa çağrısı”nda bulundu milletvekillerine. Birer ikişer, daha sonra beşer onar istifalar ardı ardına geldi. CHP’lisiyle, AKP’lisiyle..

Ama dün farklı bir açıklama da geldi “Dostluk Grubu”nun başkanından..

“Dostluk grubumuz, kamuoyunda bazı çevrelerce, sanki Filistin ve Lübnan’a karşı bir grup gibi algılandırılmaya çalışılmaktadır” diye girmiş söze, “Dostluk grubundan istifa etmek soruna çözüm değil” diye devam ettirmiş açıklamasını!

Kimmiş bu Dostluk Grubu Başkanı?

AKParti Adana Milletvekili Vahit Kirişçi..

Gerekçe olarak da şöyle bir izahat sunmuş sayın milletvekili: “Ben grubun başkanı olarak, İsrail Büyükelçiliği aracılığıyla gerekli mesajları elimizde bulundurduğumuz sıfata dayanarak iletebiliyorum. Bu sıfatım olmasa, hiçbir fonksiyonumuz ve etkinliğimiz kalmaz.”

O zaman samimi olarak soralım sayın Kirişçi’ye: “Bugüne kadar istifa etmediğiniz için, İsrail Büyükelçiliği’ne hangi mesajları ilettiniz ve bu mesajlardan hangileri için ne işlem yapıldı?”

Öyle ya, Dostluk Grubu Başkanı, “Biz dostluk grubunun amacının barışa katkı olduğunu söylüyoruz. Gruptan istifa etmekle barışı sağlamış olmayacağız. Aksine grupta kalıp, bu grubun üyesi olmanın verdiği sorumlulukla ilgili yerlere mesajlarımızı iletme imkânımız var. Ankara’da İsrail Büyükelçiliği’ne bu konudaki tepkilerimizi sürekli dile getiriyoruz. Onlar da bizi grubun üyesi olmamız sıfatıyla dinliyor” diyor ya, biz de merak ediyoruz, acaba hangi taleplerini dinlemiş o İsrail?

Bilelim de, haksızlık yapmayalım sayın Kirişçi’ye!

“Kana’daki çocukların ölümü büyük bir vahşetti. Bu eyleminiz sebebi ile özür dilemeyi düşünüyor musunuz?” türünden bir mesaj mı ilettiniz İsrail Büyükelçisi’ne?

Veya “Kana’dan sonra da Hula’da sergilenen benzeri saldırı” sebebiyle bir talepte mi bulundunuz İsrail’den?

Mesela, “Türkiye-İsrail Dostluk Grubu olarak, Hula’da suçsuz yere sivilleri öldüren İsrailli askerlerin derhal tesbit edilerek, uluslararası mahkemede yargılanmalarının sağlanmasını talep ediyoruz” türünden bir çağrıda mı bulundunuz?

Öyle ya, Dostluk Grubu dağılırsa, barışa katkıda bulunulmuş olunmazmış!

Öyle ise, grubu dağıtmayarak barışa yaptığınız katkıyı ispatlayın şöyle!

Ne yapıyorsunuz da, barışa katkıda bulunuyorsunuz?

Daha ötesini sorayım: “İstifa ederek barışa katkıda bulunulmuş olunmuyor da, grubda üye olmaya devam edilerek mi barışa katkıda bulunulmuş olunuyor?”

Aslında olay bu kadar da masum değil!.

İsrail’le bir dostluk grubunun varlığı, Filistin’de,Lübnan’da katliamlar sürerken bu grubun hiçbir şey yokmuş gibi varlığını sürdürmesi, İsrail’in terörist eylemlerini dünya kamuoyunda, Türkiye kamuoyunda meşru göstermeye çalışan bir girişimden başka bir şey değildir.

Biraz abartılı bir örnek vereyim..

Bugün bazı milletvekilleri çıksa ve “PKKile Dostluk Grubu” kursa ve eleştirilere de, aynen Kirişçi’nin getirdiği savunma gibi, “Biz dostluk grubunun amacının barışa katkı olduğunu söylüyoruz. Gruptan istifa etmekle barışı sağlamış olmayacağız” cevabını verse, ne derece kabul edilebilir bu gerekçe?

İsrail’in yaptığı katliamların, PKK’nın yaptıklarından ne farkı var?

O da asker-sivil demeden insan öldürüyor, o da..

Ne farkları var ki, “PKK ile Dostluk Grubu” diye bir şeyi ağzımıza bile alamıyoruz da, İsrail’le Dostluk Grubu’nu ısrarla ayakta tutmaya çalışıyoruz?

Ve sayın Kirişçi’den samimi bir talep.. Kendi vicdanınızda bir sorgulama yapsanız.. Sizin, “Ben grubun başkanı olarak İsrail Büyükelçiliği aracılığıyla gerekli mesajları elimizde bulundurduğumuz sıfata dayanarak iletebiliyorum. Bu sıfatım olmasa hiçbir fonksiyonumuz ve etkinliğimiz kalmaz” demeniz bile, aslında İsrail’i talepleri dikkate alan bir devlet gibi gösterme yanlışına düştüğünüzün delili değil mi?

İsrail kimi dinlemiş ki, sizi dinlesin? BM’yi dinlemeyen, sizi dinler mi sayın Kirişçi?

Vakit, 10.8.2006

Ali KARAHASANOĞLU

11.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Neocon politikalar ABD’yi de felâkete sürüklüyor

  Ne oluyor, bu AKP’li milletvekillerine?!

  İsrail’in savaşı, Türkiye’nin arabuluculuğu

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004