02 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Ahmet BATTAL

Türk soylu yabancılar


A+ | A-

Demokratik açılım projesinin mimarı görünen Başbakan, bu konuda, bilgi ya da itikat eksikliği dolayısıyla olsa gerek, zaman zaman yalpalıyor.

Başbakan bir konuşmasında hukuk nazarında ve kanunlar önünde bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının eşit haklara sahip hale gelmiş olduğunu iddia etti.

Yani bundan sonra hak istemenin aslında başka mânâya geleceğini ima etti.

Gerçekten, hak isteyen bazı Kürtlerin amacı aslında devleti köşeye sıkıştırmak ve konuyu içinden çıkılmaz bir hale getirerek bundan bazı yararlar elde etmek olabilir.

Ama kanaatimce yine de Başbakan’a düşen, istenen hak gerçekten hak ise bu hakkı sahibine vermek konusunda istekli ve iradeli olmaktır.

Üstelik kanunlarda Türkiye’de yaşayan Türklere tanınan haklar ile diğer unsurlara tanınan haklar arasında bazı farklar halen de vardır. Bu farkların giderilmesi ise başta Meclis ve hükümet olmak üzere herkesin görev ve sorumluluğundadır.

Ben bu yazımda bunlardan birine işaret edeceğim. Danışmanları başbakana anlatırlar diye ümit ediyorum.

“Türk soylu yabancıların Türkiye’de meslek ve san'atlarını serbestçe yapabilmelerine, kamu, özel kuruluş veya işyerlerinde çalıştırılabilmelerine ilişkin 2527 sayılı kanun” 25.09.1981 tarihinde yani TBMM’nin silâh zoruyla kapalı tutulduğu dönemde darbecilerce yürürlüğe konulmuş, darbe mirası bir kanun.

Bendeniz, bir hukukçu olarak, bu kanunu fakülte yıllarımda değil hayat okulunda hem de acı bir dersle öğrendim.

Güneydoğudaki hakimlik yıllarımda, bir sohbet ortamında yerel halka şimdi Başbakan’ın dediği gibi “Ne hakkı istiyorsunuz, eşit haklara sahibiz” deyip dururken devlet yanlısı bir korucubaşı muhtar sözümü kesti ve bu kanunu bana öğretti.

Cahilliğime mi şaşırayım, kanuna mı şaşırayım, şaşırdım.

Kanunun adı dahi gösteriyor ki Türk soylu yabancı olmakla Türk soysuz yabancı (!) olmak arasında fark var.

Bunun derinden okunuşu aslında şöyle: Türk soylu Türk olmakla Türk soylu olmayan Türk olmak arasında fark var.

Buna göre Türk soylu Türklerin meselâ Bulgaristan’dan ya da Yunanistan’dan gelen kardeşleri Türkiye’de Türk vatandaşı gibi çalışma hakkına sahip oluyor. Nitekim seksenli ve doksanlı yıllarda bu uygulama, kaçan ya da kitleler halinde göç eden “soydaşlar” için yapıldı. Yapılan doğruydu. (Gerçi gelenlerin çoğunun gözü, sonradan, Bulgaristan’ın Avrupa Birliğine girmesinden sonra geriye dikildi, ama neyse).

Buna karşılık meselâ Türk soylu olmayan Türklerden bir grup olan Gürcü kökenli vatandaşlarımızın Gürcistan’dan gelen kardeşleri olan Gürcüler bu kanundan yararlanamıyor.

Aynen Türk soylu olmayan Türklerin diğer bir grubu olan Kürtlerin 1987-1988 yıllarında Iraktan kaçıp gelen kardeşleri olan Peşmergelerin bir süre “tanrı misafiri” denilip ülkemizde tutulduktan sonra geriye gönderilmeleri gibi.

Akla gelecek olan şudur: Ne yani! Ülkemizdeki çingenelerin dışarıdaki kardeşlerine de mi kucak açalım!

Evet, elbette evet. Gelmek istiyorlarsa bizim için onurdur, onur olmalıdır, zira misafirperverlik hamiyetin yüksekliğindedir. İmparatorluk bakiyesi olmak kolay değil. Yetmişiki milleti bir arada tutacaksanız size Türklük yetmez. Başka bir mayaya ihtiyacınız var demektir.

Gördüğünüz gibi demokratik açılım için yapılacak daha çok iş var.

«««

Bir okuyucum yazıyor:

Bayram haftasında yolumuz Hatay-Belen’e düştü. Dostlarımızın tavsiyesiyle, meşhur bir millî pehlivanın adını kullanan bir yol üstü lokantasına girip bahçesine oturduk, siparişimizi verdik. Yemeğimizin çoğunu yedikten sonra başka bir masaya içki servisi yapıldığını gördük. Garsona “Burası içkili lokanta mı” diye sorduk ve evet cevabını aldık. Oysa lokantanın girişindeki isim levhasında içkili lokanta olduğunu gösterecek biçimde alkollü içecek reklâmı değil, içkisiz olduğunu gösterecek biçimde alkolsüz içecek reklâmı vardı ve bu görüntü girerken bizi rahatlatmıştı. Görüntünün bizi yanılttığını ise geç anladık. Doğrusu canımız sıkıldı, lokantanın ruhsatına da bakmadık. Ama ruhsatta içkili lokanta olduğu gerçekten yazılı ise ve buna rağmen böyle bir görüntü veriyorlar ise gerçekten önlenmesi gereken bir yanıltmaca var demektir.

Ben de soruyorum:

İçki satanın bunu gizleyerek yemek satması ve müşteri çekmesi ahlâka uygun mu? Belediyelerin yetkisi yok mu? Helâl gıda sertifikası konusunda sıkı bir çalışma içinde olan hükümetin gerekirse bu konuya da el atması lâzım değil mi?

02.12.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (30.11.2010) - HSYK’nın iki acil görevi

  (25.11.2010) - Partiler ve ideolojiler

  (23.11.2010) - Yasama faaliyetlerinin kalitesi

  (18.11.2010) - Hakkı kötüye kullanmak mı?

  (16.11.2010) - Bir kurban yazısı

  (09.11.2010) - Bitlis’te beş gökdelen!

  (04.11.2010) - Anayasal ordinans

  (02.11.2010) - Kanun yazmak ve devrim yapmak

  (31.10.2010) - Adalet ve başörtüsü hakkı

  (26.10.2010) - Sadece ölüler, kanun değiştiremez


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.