İnşaallah Yaradanın (cc) rızasını kazanmaya çalışarak; iyi, güzel ve doğru için gayret sarf ederek geçirelim. Sonradan pişmanlıkları yaşamayalım. “Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat, bir uykudur; bir rüyâ gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider.’’ (Sözler, s. 193)

‘’Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur. Birbiri içinde mütedâhil dâireler gibi, her insanın kalb ve mide dairesinden ve ceset ve hane dairesinden, mahalle ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve küre-i arz (dünya) ve nev-i beşer (insanlık) dairesinden tut, tâ zîhayat (hayat sahibi) ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Herbir dairede, herbir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede en büyük ve ehemmiyetli ve daimî  vazife var. Ve en büyük dairede en küçük ve muvakkat arasıra vazife bulunabilir. Bu kıyasla, küçüklük ve büyüklük makûsen mütenasib [ters orantılı] vazifeler bulunabilir.’’ (Asa-yı Musa)

En küçük dairemiz KALB dairesi. Dikkat etmemiz gerekiyor; çünki en büyük görev burada! Peygamberimizin (asm) büyük cihad dediği önemli görev, en küçük dairemiz olan kalble-nefisle ilgili. Madalyonun bir başka yüzü ise değerli dostlar, kalbimiz çok hassas ve nazik bir organımızdır. Kırıldığında kaynak veya lehim yapılarak tamir edilmesi de mümkün değildir! İki günlük dünya için kalb kırmaya değmiyor. Özellikle siyasî gündemler; kalp kırmaya müsait konular oluyor. Aman dikkat diyorum!

İnsan olan her insanın başına açılmış bir dâvâ var. Bu dâvâ ise; ebedî bir hayatı kazanıp kaybetme davası, en önemli bir konu. Ne bir takımın şampiyonluğu, ne de bir partinin iktidar olması bu dâvânın yerini doldurması mümkün değil. Küçük dairedeki görevler doğru yapıldığında; dünya hayatımız da, ahiret hayatımız da güzelleşecek inşaallah. Hayat devam ediyor. Peygamberimizin (asm) “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışınız” hadis-i şerifi önümüzü aydınlatmalı. Tabii ki vakur duruş önemli. Bazı dostlar sessiz ve vakur duruşu tenkit edebilir. Ancak kul olarak siz; size düşeni en güzel ve doğru şekilde yerine getirmekle mükellefsiniz. Bu doğru olarak yapıldıktan sonra, ortaya çıkan sonuç baş göz üstüne. Bu sebeple küçük daire çok çok önemli. Kapılarımızın önünü süpürmeye devam. “Benim kapımın önünü süpürmemle ne değişecek, bir şey değişmez ki” düşüncesini kafamızdan silmemiz gerekiyor. Çünki; “Kimin himmeti milleti ise; o tek başına bir millettir.” (Hutbe-i Şamiye) 

Kendime soruyorum: “Tek başıma millet mi olmak istiyorum?” O halde, en küçük dairemden Bismillah diyerek başlıyorum. Buyurun dostlar, buyurun birlikte inşaallah. Saygılarımla.