"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yaralı yüz

Fadime KAYA
07 Ağustos 2016, Pazar
Ben bugün sabrı öğrendim. Yüzü yaralı bir kıza bakarken sabrı yeniden keşfettim.

Yarasında ne hazineler saklı olduğunu gördüm. Cevherler yayıldı önüme, elmaslar parıldadı. Gün yüzüne çıkmamış mânâlar belirdi. Işığıyla dokundu, üzerimde gezdi.

Yaralı bir yüze bakıp tevekkülü gördüm. 

Eyüp Peygamberi (as) hatırladım. Tahammül, kuşlar gibi kanat çırptı omuzlarımda. Çırpındı, çırpındı. Kurtlar döküldü onun yaralarından, benim günah yaralarımda kurtlar birikti. Kalbimde meydana gelen her siyah noktanın ahiretimi mahvedecek  korkunç bir tohum olduğunu anladım yeniden. Tövbe, istiğfar, tazarru diye inledim.

Yaralı bir yüze bakıp tevekkülü gördüm. 

Ben bugün güzelliğe nankörlük ettiğimi fark ettim. Şükrümün eksik olduğunu ve daha çok şükretmem gerektiğini hissettim. Gözlerim doldu. Güneş gözlüğümün arkasına sakladım. Görmesin diye gözlüğümü hiç çıkartmadım. Kendisi için üzüldüğümü düşünmesin diye. Halbuki ben ona değil kendime üzüldüm. Daha dün üzüldüklerim un ufak oldu. Sabırsızlığıma of çektim. Gücümün üstünde değilmiş yüküm. Kaldırabiliyormuşum. Anladım. Bir anda kendime geldim. “Ya Rahman” dedi dilim.

Yaralı bir yüze bakıp tevekkülü gördüm. 

“Bana duâ et” dedim. Senin duân kabul olur. Acziyetin kudretin katında şefaatçi olur.  O da duâ istedi. Şafi, Şafi! dedi dilim. Şifa gelir bulur seni. Yüzündeki yaralardan tebessüm bile edemedi. Ama ben anladım hoşnut olduğunu. Gecelerde yapılan duâların nuru yayıldı. Nurdan kelimeler hasıl oldu. Enva-i çeşit renkler devşirildi. Lâtif duyguların etkisinde kaldım. Biraz daha yanında kalmak, unutkanlık perdelerimi açmasını diledim.

Yaralı bir yüze bakıp tevekkülü gördüm. 

Omuzuna dokunarak “sen Cennetliksin. Duâ et, sabır göster, isyan etme. Allah seni çok seviyor. Sen ayrıcalıklısın. Günahlardan uzak, hastalığınla birliktesin. Bütün dertlerin dermanı O’nda.” dedim. Bekliyordu bir teselli. Yüreğindeki inancı kuvvetlendirecek bir söz. Birbirimize ne çok muhtaçmışız. Bedevi çöllerde yalnız başımıza geziyormuşuz. Tenha yerlerde, bir ağacın gölgesinde yalnızmışız. Sırların gayr-i mülk olduğu bu dünyada bir anlık görüşmekmiş bizimkisi. Gürül gürül akan bir şelâleye bakıyormuşum gibi. Beni huzur iklimlerin yolcusu yaptı.

Yaralı bir yüze bakıp tevekkülü gördüm. 

Yüzüme, teslimiyetin saklı bahçesinde açan güllerin serinliği yayıldı. Mis kokular şehrin gürültüsünde ruhuma dolandı. Beklemiyordum, o gün kendi dünyamdaydım.  Gözlerim içime bakıyor, kulağım kendi sesini duyuyordu. Dalgındım. Otobüs durağında bile çevremdeki insanlardan habersizdim. Ne zaman onu gördüm. Bakmam gereken başka fotoğraflarda varmış. Görmem gerekiyormuş bu kızı, kendim için. Bu kız, kim bilir hangi sabahların güneşiydi. Bugün benim üzerime yayıldı güneşi. Bu güneşle beraber, dalgınlığımdaki dar kapı açıldı. İçeriye teslim, tevekkül, huzur, sabır girdi. Ve tevekkül ne büyük bir nimetmiş. 

Okunma Sayısı: 1521
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı