"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milli Eğitim’de iyi şeyler olabilir

İBRAHİM DEMİRKAN
19 Temmuz 2012, Perşembe
2007 yılından itibaren düzenlenmeye başlayan ve eğitimde ilginç projelerin olduğu Yenilikçi Öğretmenler Forumu Ankara’da Başkent Öğretmenevinde yapıldı. Farklı illerden 210 öğretmenin öğrencileriyle birlikte hazırladığı 69 proje sergilendi.
Birbirinden güzel bu projeler akademisyenlerin oluşturduğu bir jüri tarafından oylanarak dereceye girenler ödüllendirildi.
Millî eğitimdeki en sahici ve en sonuç alıcı çalışmalardan birisiyle karşılaştım, fakat eğitim çalışanlarının indinde imajı pek de iyi olmayan bakanın mutlaka gelmesi, görmesi gereken bu faaliyeti niye kaçırdığını merak ettim?
Başşehir öğretmenevindeki bir kısım projelerin sunumunu ben de izledim.
Hangi projeden bahsedilse diğerine haksızlık olacağını düşündüğüm forumda sergilenen öyle projeler var ki ‘dünyada ilk’ olanlardan yurtdışında patenti satın alınmak istenen projelere kadar el emeği göz nuru çalışmalar vardı. Projelerin listesine ve hazırlayanlarına Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (YEĞİTEK) sitesinden ulaşabilirsiniz.
Projeleri ve forumu düşündüğümde şunları söyleyebilirim: Eğitimde verdiğiniz bilgi ve heyecan okul duvarlarından aşıp sokağa, mahalleye ve eve taşmıyorsa o eğitimden bir şey çıkmaz. Bu forumdaki projeler ise hayattan kopuk eğitim anlayışımızın aşılacağı müjdesini veren çalışmalardı.
İlkokulda birebir öğrenme ve aldıklarını yaşama heyecanı fazla olduğu için bu kademedeki çocuklar okulda öğrendiğini evde tartışmak isteyebilir, ama karakterin sağlamlaşmaya başladığı ergenlik dönemindeki öğrencileri kapsayan eğitim anlayışımızın ise öğrencilerimizin okulda aldığı bilgiyi hayatlarında tedavüle sokacak ve maddî-manevî fayda vermekten uzak olduğu rahatlıkla müşahede edilebilir.
Saf ve masum aşkı iştahla anlatan bir edebiyat öğretmeni dersten çıktıktan sonra arkasından derse giren Din ders öğretmeni ‘Çocuklar aşk-meşk derken aman ha gayr-i meşrû ilişkilere girmeyin’ nasihati bir bütün halinde düşünülmesi gereken eğitim felsefemiz açısından bence üzerinde düşünülmesi gereken bir realitedir. Kime neyi anlattıracağız? Çocuğun sahibi kim? Devlet ‘zorla getireceksiniz’ diyor. Diyelim ki bir vatandaş çocuğuna din dersini istemiyor, neler yapmak lâzım? İHL açmakla iş bitmiyor o okulda Kur’ân okumak için abdest alınacak ve Allah’ın emri namazı ifa için mescid de gerekecektir. Kur’ân dersinde çocuklar başlarını örtüp başka zamanlarda açması nasıl bir psikolojik etki yapacaktır? Çocukları ikiyüzlülüğe mi alıştıracağız? Okulda başka hayatta başka felsefesi eğitimi ne kadar sahici ve ne kadar ciddiye alınır kılar?
İslâmî hassasiyetle siyaset, sendikacılık ve akademisyenlik yapan herkesin düşünmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız.
Bana göre bunun bir cevabı var o da; eğitimin hayata hazırlık değil, hayatın kendisi olduğunu bilmemizdir. "Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz" emrinin günümüz dünyası ‘Hayat boyu öğrenim’ kelimesiyle karşılıyor ve MEB bile bu adla bir genel müdürlük açmış durumda. Bir işi ve ilmi bilmek ve onu doğru düzgün uygulayabilme kabiliyeti mi önemli yoksa o işin diplomasını sahip olmak mı? Biz diplomayı gösterge olarak isterken, şimdi araç olmaktan çıktı amaç oldu. Meselâ öğretmen seçiminde iyi hazırlanan bir öğretmen adayı iki saatlik bir sınav sonrası başarısına göre ‘Evet sen öğretmen olabilirsin’ demeye başladık. Halbuki okullara yönelik her geçiş sınavında biz biliyoruz ki o sınava en akıllı, en yetenekli değil, en iyi hazırlanan öğrenci kazanıyor. Diyelim ki çok yetenekli, fedakâr ve merhametlisiniz, bir şeyler öğretebilme kapasiteniz üst seviyede, ama kaderin fetvasıyla sınava iyi hazırlanamadınız. Halbuki o mesleği en iyi yapacak kişi de sizsiniz. Bu yüzden akademik olduğu kadar değerler eğitimi açısından öğretmen adayı olsun, üniversite adayı çocuklar olsun, akademik başarının yanında mezun oldukları okullardaki öğretmenler ya da öğretim üyelerinin oluşturduğu kurul kararlarının % 15’lik bir etkisi olmalı. Sınavlarda alacağı başarı puanına bu kurulların verdiği puanlar yansıtılmalı. Çünkü hayatın her noktasında insanlar aynı performansı gösteremez. Öğretmen kurulları ve eğitim fakültelerinde oluşturulmuş kurulların raporları bir öğrencinin hayatına komple bakış açısı yapmamızı sağlamalıdır. At yarışı gibi gençlerin ve çocukların sınavlarda koşturulmasına ve sınav stresine engel olacak bir çözüm yolu da budur.
Son olarak başbakanın Fatih projesinin açılışında yaptığı konuşmasında (Okullaşma ile ilgili rakamları verdikten sonra) ‘Sadece rakamlardan bahsetmiyorum biz müfredatı da değiştirdik’ cümlesini duyunca gülümsedim. Evet müfredat değişti, ama zihniyet değişmedi Sayın Başbakanım. Onu da başka vakte talikan örnekleriyle anlatmaya çalışacağım.
Bizler için okul hayatî bir müsameredir. Hepimiz biliriz ki orada verdiğimiz bilgiler devletin resmî ideolojisini güçlendirmek için inanmadığımız konuları ikiyüzlüce öğrettiğimiz bir yerdir. Öğrenci de bilir bunu, öğretmen de. Samimiyetin zerresi yoktur. Örnek mi? Başbakan Dersim katliâmından bahsediyor, ama İnkılâp Tarihi dersi ise hiç öyle bir şey olmamış gibi bize Cumhuriyetin kazanımlarından bahsediyor. Buyurun buradan yakın.
Başladığımız konuya, Yenilikçi Öğretmenler Formuna dönecek olursak bu anlamda forumda sergilenen projeleri hayatın içinden ve eğitime katkı açısından çok samimî buldum, hatta kimi projeler bana göre gayr-i İslâmî ve ideolojik olsa da samimî ve dürüst buldum. Dindar nesil yetiştireceğiz diyen AKP iktidarına da zıt bir durum değil bu. Çünkü farklı düşünceler ve görüşler elbette olacaktır. Allah (cc) bile “Allah isteseydi bütün insanları tek bir ümmet yapardı” (Maide – 48) buyurmuşken bize lâf düşmez.
Kısaca eğitimde bize ilk önce bu lâzım: Samimiyet.
(“Tanzimat ilân ettik olmadı, meşrûtiyet ilân ettik olmadı, cumhuriyet ilân ettik o da olmadı. Yahu biraz da ciddiyet ilân etsek” diyen o zamanki Ankara Sultanisi, yani Ankara Erkek Lisesi Müdürü Sakallı Celal’in sözünü ‘samimiyet’ olarak değiştirebiliriz. Ki Mahir İz Hocanın naklettiği şu hatırası da bu anlamda bizleri doğrulamaktadır: ‘Bir gün Sakallı Celal’e Kadıköy vapurunda rastlamıştım. Sizi hâlâ huzura kavuşmuş göremiyorum. Ne istiyorsanız, ne düşünüyorsanız, hatta şimdiye kadar düşünmediklerinizin hepsini Mustafa Kemal Paşa yaptı. Neden hâlâ memnun değilsiniz, diye sordum. Bana, ‘Sen hiç tiyatroya gitmedin mi?’ diye sorup devam etti: Perde açılır, karyolaya uzanmış bir hasta görürsün, başında ilâç veren bir de hemşire vardır. Biraz sonra doktor içeri girer, nabız yoklar, reçete yazar… Aslında ortada ne hasta, ne hemşire ne de doktor vardır. Bunların hepsi bilirsin ki rolden ibarettir. İşte bizim Cumhuriyetimiz de öyle. Yaşasan Cumhuriyet rolünden ibaret, diye karşılık verdi!”)
2012 Türkiye Yenilikçi Öğretmenler Forumu Paylaşım Töreni Sonuçları MEB’in resmî sitesinden bakılabilir.
Okunma Sayısı: 1311
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • salih gün

    19.7.2012 00:00:00

    Bizler için okul hayatî bir müsameredir. Hepimiz biliriz ki orada verdiğimiz bilgiler devletin resmî ideolojisini güçlendirmek için inanmadığımız konuları ikiyüzlüce öğrettiğimiz bir yerdir. Öğrenci de bilir bunu, öğretmen de. Samimiyetin zerresi yoktur. Örnek mi? Başbakan Dersim katliâmından bahsediyor, ama İnkılâp Tarihi dersi ise hiç öyle bir şey olmamış gibi bize Cumhuriyetin kazanımlarından bahsediyor. Buyurun buradan yakın. çok doğru ifadeler

  • adil gülmez

    19.7.2012 00:00:00

    Eğitimde verdiğiniz bilgi ve heyecan okul duvarlarından aşıp sokağa, mahalleye ve eve taşmıyorsa o eğitimden bir şey çıkmaz. Bu forumdaki projeler ise hayattan kopuk eğitim anlayışımızın aşılacağı müjdesini veren çalışmalardı.
    Her şey bu kadar güzelken sayın Bakanımızın gelmeyişinin mutlaka makul ve makbul bir gerekçesi vardır, aksini düşünemiyorum...

  • İSMAİL

    19.7.2012 00:00:00

    benim canım yanmış tek kullanımlık peçete gibi.
    yalan uğruna birileri sırtı pekdi daha güçlü oldular..
    Allah’tan ,dinden bahsedenlerin bir tek Allah kelimesi doğru gerisi....
    haklıyken haksız olmuşum kime ne değil mi...
    gemisini kurtaran kaptan misali....

  • saficemal

    19.7.2012 00:00:00

    yazarın başka bir yerde okuduğum biz sözü vardı ki bu yazı da ona uygun ’Besmelesiz eğitim olmaz’

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı