Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Mecburî din dersleri ve Aleviler

12 EYLÜL rejiminin okullara mecburi din dersi koyması, cumhuriyetin “homojenleştirme” politikasının uygulamalarından biriydi. Sünnileri ve Alevileri şeriatsız bir Müslümanlık anlayışında birleştirmek suretiyle hem laiklik kökleşecek, hem “mezhep meselesi” çözülecekti.

George Harris’in gösterdiği gibi, 12 Eylül öncesindeki sağ-sol çatışmaları mezhep farklarıyla örtüştüğü için çok kanlı olmuştu. O ortamda “homojenleştirme” fikri daha bir cazip geldi, Anayasa’ya mecburi dersler konuldu.

Peki sonuç ne?

Alevi kimliği

Doç. Dr. Kamil Fırat’ın araştırmalarına göre, okuryazar olmayan Alevilerin yüzde 98’i, okuryazar Alevilerin yüzde 77’si Aleviliği “gerçek İslam” olarak benimsiyor. Mecburi din derslerini okumuş lise mezunlarında, tersine dönüyor, yüzde 68’lik bir kesim Aleviliği İslamla ilişkilendirmiyor, sadece “kültür” sayıyor!

Modern eğitimin ve kentleşmenin Sünnilerde de görülen “sekülerleşme” etkisinin bunda rolü çok büyük ama mecburi din derslerinin ‘amaca’ hizmet etmediği, hatta tam tersine, Alevilerde baskı olarak algılanıp tepki yarattığı da bir gerçektir.

Alevilerin yüzde 15’inin kendisini “ateist” olarak tanımlamasının da sebebi, İzzettin Doğan’ın belirttiği gibi, “tepki” duygusudur.

Alevi-İslamın ruhani değerlerini, tasavvufu ve ibadetleri kentlerde yeni kuşaklara taşıyacak dinsel kurumların olmaması da Alevi gençlerde ‘Alevi İslam’dan uzaklaşma eğilimini güçlendiriyor.

Eski tekke ve dergâhların yerine kurulan cemevleri iyi bir örnektir. Cemevlerine devam eden Alevilerin yüzde 70’i Aleviliği İslamın bir kolu ve “gerçek İslam” olarak benimserken, cemevlerine ilgisiz Alevilerde oran tersine dönüyor! (Milliyet, 4 Temmuz 2005 ve devamı)

Demek ki, Alevi-İslam kurumlarını kapatmak ve mecburi din dersleri koymak Alevileri Sünnileştirmemiş, umulan homojenleşmenin tam tersine, heterojenliği derinleştirmiştir!

Gözden geçirmeliyiz

Hukuki adı ne olursa olsun, mecburi din dersleri Alevilere ‘itici’ geliyor. Cemevlerinin ‘konferans salonu’ olmadığı da muhakkak! Buralarda ibadet yapılıyor, dua ediliyor, yasin okunuyor! Buralarda tasavvuf ve hikmet geleneği yaşatılıyor!

Politize olan cemevlerinin sayısı azdır; tepkisellik azaldıkça ve tasavvuf geleneği işlendikçe onlar da ruhani mekân vasfını alacaktır zamanla.

Sevindirici bir gözlem: Birçok yerde cemevi ve cami cemaatleri, imamlar ve dedeler arasında çok sıcak ilişkiler gelişiyor; “mecburi” değil, doğal olarak. Ortak değerler çok güçlü çünkü.

Mecburi din dersleri dine mesafeli Sünni ailelerin çocuklarını da ‘dindar’ yapmıyor. İrticanın kaynaklarından birinin din dersleri olduğu iddiası zırvadır. İslamcı Abdurrahman Dilipak, bu dersler konusunda “Bu benim dinim değil” diye yazmıştır!

Öte yandan dindar aileler ve dini temayülü olan çocuklar için okullarda ‘din dersi’ verilmesi de doğal bir haktır.

Kimlikler ve inançlar bastırılamaz; “homojenleştirme”ler hep geri teper. Hepimiz yaşadığımız süreçleri, zihnimizdeki kalıpları gözden geçirmeliyiz.

İlk adımda, her inançtan çocuklarımızın birbirlerine sevecenlikle bakmasını öğretecek bir ‘din kültürü’ müfredatı, ikinci adımda, Anayasa değişikliğiyle seçimlik ‘din dersi’ formülü bana makul gözüküyor.

Milliyet, 6.7.2006

Taha AKYOL

07.07.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Müslümanlar yeni duruşlarıyla, Avrupa’nın yeniden gündeminde

  YÖK ne yapıyor?

  Mecburî din dersleri ve Aleviler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004