Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dizi Yazı

Canan KARAKAŞ

Âlemi sen kendinin kulu, kölesi sanma, sen Hakk için âlemin kölesi ol

ŞEYH HAMİD-İ VELİ CAMİİ VE KÜLLİYESİ

Somuncu Baba ile oğlunun kabrinin içinde bulunduğu cami, 14. yüzyıl eserlerindendir. Birçok insanın ziyaret mekânı olan cami, milâdî 1596 yılında Yavuz Sultan Selim Han zamanında onarılır. Minaresi, Somuncu Baba’nın soyundan olan Abidin Paşa tarafından 1685’te yaptırılır. En son 1990-2000 yılları arasında Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfı’nca restore edilen külliye, çok ilginç bir yapı özelliklerini taşıyor. Cami, adeta sırtını muhkem kayalara yaslamış. Büyük bir kayalığın altında inşa edilen caminin bir duvarını yaslandığı kaya oluşturuyor. Yine görenleri şaşırtan güzelliklerden birisi de caminin içinden akan, kaynağı yaslandığı kayalıktan çıkan ılık su. Suyun tadı zemzeme benziyor. Külliyenin içerisinde bulunan balık kuyuları ve daha sonra yapılan havuzdaki balıkların Şeyh Hamid-i Veli zamanından kaldığına inanılıyor. Caminin içini gezdikten sonra, tanıtım merkezine geçiyoruz. Tanıtım merkezinde Darende’nin zengin tarihî ve kültürel geçmişinin delili olan farklı medeniyetlere ait yüzlerce eseri birarada görebiliyorsunuz. Farklı devirlere ait paralardan dokuma eşyalara, silâhlardan takı ve süs eşyalarına, kullanılan kap kacağa, kazılar sonrası bulunmuş taşlara, ayrıca Peygamber Efendimizin annesinin kabrinin toprağına kadar, farklı ve birbirinden orjinal eserler, gezip görülmeyi bekliyor.

ES-SEYYİD OSMAN HULûSî EFENDİ

Darende’nin çehresini değiştiren, yaptığı ve öncülük ettiği hizmetlerle, Darende’ye kattığı güzelliklerle anılan Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi 1914-1990 yılları arasında yaşamış bir gönül sultanı. Soyu 12. batından Somuncu Baba’ya, 36. kuşaktan Peygamber Efendimize dayanıyor. 1945-1987 yılları arasında 42 sene Somuncu Baba Camiin’de görev yapar Hulûsî Efendi. “Âlemi sen kendinin kulu, kölesi sanma, sen Hakk için âlemin kölesi ol, kulu ol” diyen Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi, hayatı boyunca kendini insanlığa hizmete vakfetmiş, bir hizmet insanı. Bu büyük gönül insanı Darende’de din, eğitim, kültür alanındaki birçok gelişmenin mimarı ve öncüsü olmuş, kurduğu vakıfla, kendinden sonra da bu hizmetlerin devam etmesini sağlamıştır. “Allah güzeldir, güzel olanı yapar” prensibiyle, güzel olan birçok şeyi memleketine ve insanlığa sunan Hulûsî Efendi gibi, kurduğu Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfı da bugün aynı prensip ve inançla hizmet veriyor. Darende’de açılan ilköğretim ve lise düzeyindeki Birgül Kolejleri, Birgül Dershanesi, yurdu gibi en iyi imkânların sunulduğu eğitim yuvaları, ilçedeki birçok tarihî eserin ve mekânın restorasyonu, yakında açılacak olan Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Hastahanesi, yapılan hizmetlerin sadece birkaçı.

TOHMA’DA RAFTİNG KEYFİ

Gün boyu akşam geç saatlere kadar süren keyifli ve dopdolu bir programın ardından sıra gezi faslına gelmişti. Bu güzel memleketin çocuğu olmama rağmen, Darende’ye ilk kez gelenler kadar meraklıydım. Çünkü şu bir gerçekti: Biz içinde yaşadığımız toprakların bilgisine sahip değildik. Böyle bir merakımız da yok açıkçası. Ben de Darendeli olmama rağmen, memleketimin sakladığı bu tabiî ve kültürel zenginliğin farkında olmadığımı, olmadığımızı fark ettim. Bu yabancılığın sebebi neydi peki? İnsan bilmediğine yabancıdır. Ayrıca geçim sıkıntısı yaşayan, öbür ayı nasıl çıkaracağını düşünen, bu yıl ürünüm iyi vermezse, bir kışı nasıl geçiririm diye düşünen Anadolu insanının, bütün bu dert ve sıkıntılarını bırakıp, “Acaba bu topraklarda, kaç tarihi cami, çeşme, han hamam ya da minare var?” diye bir gündeminin olmaması, çok tabiîdir. Gezip görebilmek de nihayetinde ekonomik refahla doğrudan bağlantılı. Bütün bunların yanında insanlara tanıtmak, anlatmak, bildirmek gerekiyor. Düzenlenecek faaliyet, gezi, festivallerle ve basın yayın araçlarıyla bu bilincin topluma kazandırılması gerekiyor. Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı’nın, Darende’nin tarihî, kültürel, tabiî ve manevî zenginliğini tanıtmak amacıyla 6 yıldır gerçekleştirdiği kültür faaliyetleri bu anlamda takdir edilmesi gereken bir örnek. ‘Otuz yapraklı gül şehri’nde ki son sabahımız Tiryandafil Otelde’ki kahvaltımızın ardından ekibimizin rafting keyfiyle başladı. Tohma’nın akıntılı sularına Yüksel Durgut’un kaptanlığında kürek çeken arkadaşlarımız, alabora olmadan raftingi tamamlayan ilk ekip oldu. Bu keyifli su sporunun biraz uzun sürmesiyle gezi programındaki birkaç yeri listeden çıkarmak durumunda kaldık.

Anadolu’nun İslâmlaşması sırasındaki savaşlarda şehit düşen Seyyid Battal Gazi’nin amcası ve kayınpederi Hasan Gazi’nin türbesine uğradık öncelikle. Namları asırları aşan şehitler bu toprakların manevî tapularının sağlam ellerde olduğunu gösteriyor. Burada yeni inşa edilen şehitlik anıtında ise, çeşitli savaşlarda şehit düşen Darendeli 92 vatan evlâdının ismi yazılı. Türbenin ve Şehitlik Anıtı’nın inşası ise yine Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı’nın ilçeye yaptığı hizmetlerden.

GÜRPINAR ŞELÂLESİ

Darende’nin tabii güzelliklerinden biri olan Gürpınar Şelâlesi önemli bir mesire yeri. Darende’ye 8 km mesafedeki şelâlenin metrelerce mesafeden köpürerek dökülen suları ziyaretçilere eşsiz bir görsel ziyafet sunuyor. Şelâle boyunca kurulan alabalık tesisleri ise damaklara hitap ediyor. Ancak şunu hatırlatalım Darende Belediyesi’ne: “Acilen çevre düzenlemesi gerekiyor!” Şelâlenin çevresindeki mesire yerleri de bu tabiî güzelliğe yakışır olmalı. Vaktimiz o kadar az ki ancak resim çektirebiliyor ve hemen ayrılıyoruz Gürpınar Şelâle’sinden. Otele uğrayıp, bir an evvel hazırlanıp yola koyuluyoruz. Görmemiz gereken birçok yer vardı oysa ki. Biz bu sefer gezemedik, ancak yolunuz düşerse mutlaka görmeniz gereken; Zengibar Kalesi, Hüseyin Paşa Bedesteni, Gökpınar Gölü, Abdurrahman Erzincani Külliyesi, Kudret Havuzu, Balıklı Kuyular, Hititler döneminden kalma Aslantaşlar, Ozan Mescidi, Tarihi Darende Evleri, Ulu Camii Külliyesi, Hüseyin Paşa Hamamı, Köprüler, Medişeyh Camii ve Külliyesi, Yenice Maşattepe Tümülüsü, Tarihi Camisiz (Yalnız) Minareler, Darende’nin köklü tarihinin, zengin kültürünün ve manevî atmosferinin ispatı niteliğinde.

DARENDE’DE KONAKLAMA

Tarihî kaynaklara göre Darende’nin belirlenen 30’a yakın isminden biri de Tiryandafil (otuz yapraklı gül anlamına gelir). Tiryandafil Otel’in adı da buradan geliyor. Tiryandafil Otel, 60 kişilik kapalı alanı ve yaz aylarında terasları ile 150 kişilik kapasiteye çıkan yöre yemeklerinin yanı sıra, her türlü ızgara ve tatlı çeşitlerini güler yüzlü personeli ile hizmetinize sunuyor. 24 saat oda servisi hizmeti olan Tiryandafil Otel, sıcaklığı yaz kış 22 derece olan tabiî havuzu ve saunasıyla gelenlerini memnun ederek yolculuyor. “Olmayasın üç beldenin birinden, Eğin’den, Darende’den, Gürün’den” diye de dillere temsil olmuş, otuz yapraklı gül şehri Darende’nin güler yüzlü, sıcacık kalpli insanları misafirlerini bekliyor. Memleketim diye söylemiyorum...

— SON —

Canan KARAKAŞ

07.07.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Dizi Yazı

  (06.07.2006) - Anadolu’nun manevî pusulaları

  (22.06.2006) - Makedonya’nın son Osmanlısı

  (21.06.2006) - Kalkandelen’in Rabia’ları

  (20.06.2006) - Ayasofya’ların ortak kaderi mi

  (19.06.2006) - Manastır ve Resne boylarında

  (18.06.2006) - Balkanlarda bir Osmanlı ülkesi

  (17.06.2006) - Üsküp’ü yakan Neron

  (16.06.2006) - Balkanları Osmanlı kaybetmedi

  (15.06.2006) - Makedonya ve 28 Şubat

  (14.06.2006) - Sarı Saltık’ın izinde Balkanlar’da

 
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004