Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Siyaseti bilmek ve tecrübe

“Kodumu oturtan paşa cephede olur.”

Bu sözler DYP genel başkanı Ağar’a ait… Bu sözleriyle askere gerçek konumunu hatırlatan Ağar, tam 3 yıldır hadiseyi enine boyuna değerlendirip Anadolu’yu karış karış gezdikten sonra dile getirdiği “düz ovada siyaset” sözleriyle de gündeme oturdu. Bütün dikkatleri üzerine çekecek içi dopdolu bir ifade ile bomba gibi konuşan ve sözlerinin arkasında duran sayın Ağar’a da zaten bu yakışırdı. (23.10.2006, Sabah)

Farkında mısınız, bir yandan ‘Asker muhatabım değil’ diyerek herkesin görevini yapması gerektiğini söylerken diğer yandan çözümü lâfı dolandırmadan dillendirmesi ne kadar ilginç sayın Ağar’ın. Bu hükümetin “Ne şiş yansın, ne kebap” tarzındaki beyanlarından sonra ilâç gibi geldi Ağar’ın ifadeleri kilitlenmiş siyasete… Basında ve diğer muhalefetteki “PKK’ya af istiyor” karalamalarına karşı verdiği “Affı millet çıkarır yani salt meclis bile bu işe soyunamaz” cevabıyla o deliği de bizzat kendisi tıkadı.

Askerle onu karşı karşıya getirmek isteyen suallere verdiği şu dengeli cevabın güzelliğine bakın: “Benim siyaset alanımı ben ve millet belirler. O alanı asker belirleyemez. Ben bu coğrafyada ordunun ne demek olduğunu en iyi bilenlerden biriyim. Ordusuz bir devlet idare edilemez. Ama siyaset alanımı ben tanzim ederim. Siyaset bir özgürlük alanıdır. Herkesin istediği gibi kısıtladığı bir alan değildir. Kararı ben veririm.” Bunları sayın Ağar’ın ifade etmesi çok önemli tabiî. Zira terörün tam göbeğinde uzun süre mücadele etmiş, olgunlaşmış ve tecrübe yüklü biri olarak onun bu konudaki sözlerine eklenecek çok fazla bir şey olmasa gerek.

Sivrisinekleri tek tek avlamak yerine bataklığı kurutmanın zamanının gelip geçtiğini vurgulayan Ağar’ın böyle bir vukufiyete sahip olmasını ben şahsen beklemiyordum. DYP’nin başına geçtiğinde bazı tereddütler vardı kafamda, ama demokrat misyonun şu andaki bayraktarı olarak bu sefer tam kitabın ortasından konuştu ve boş lâfla vakit geçiren hükümete de güzel bir ders verirken o şüphelerimi de izale etti sayın Ağar. Kendisini içtenlikle kutluyor, bu ve bu gibi isabetli politikalarının devamını diliyorum.

DYP Genel Başkanı ovadakilerin dağdakilere iltihak etmesinin önünü kesmeden bu işin bitmeyeceğini de söyledi. Bununla ne kadar isabetli bir teşhiste bulunduğunu her kesimden hakperest yazarların dahi sayın genel başkana omuz vermesi zaten gösteriyor…” Adım Mülayim… Sert olsan ne yazar” nevinden birinin değil de sayın Ağar’ın bu ifadeleri terennüm etmesi, siyasette taşların yerine oturmaya başlayacağının güzel bir müjdesi oldu. Şükürler olsun. İktidar olup sonunu da iyi getirirse o zaman inşallah gidip tebrik edeceğim kendisini …

Sayın Genel Başkanın ana fikri, temel yaklaşımı çok güzel, ancak Güney Doğuda dinin kaynaştırıcı faktörünü de ihmal etmemek gerektiğini kendisine hatırlatmadan geçemiyeceğiz. Osmanlı’da olduğu gibi, yıllardır hep birlikte kavgasız gürültüsüz yaşatan, kardeşlik aşılayan İslâmiyet unsuru bilhassa bu bölgede tekrar imar edilmeli. AKP gibi dini, asla siyasî ortama taşımadan, ama onun ferdî yaşantıdaki bütün güzelliklerini ihya eden bir yaklaşım bu meseleyi kökünden halledecektir. Buna yüzde yüz eminiz ve böyle yapılırsa yıllar önce Demokrat misyon diyen ve açık oyuyla bunu destekliyen Bediüzzaman Hazretlerinin manevî desteğinin de sayın Ağar’ın arkasında olacağına can-ı gönülden inanıyoruz.

Artık bazı şeyleri açık konuşmak, gerektiğinde—ki şu anda mutlak surette gerekiyor—kral çıplak demekten çekinmemek lâzım. Şimdiye kadar ülkede yürüyen “görünürde demokratik” bir rejimle bir yere varılamıyacağı yıllardır edinilen tecrübelerden anlaşılmış olmalıdır. Türkiyedeki mevcut statüko ve PKK’nın devamı birbirleriyle et ve tırnak gibi olmuşlardır. Statükonun bitmesi terör örgütünün de sonu olacaktır. Teröre ve silâha doğrudan bulaşmamış oradaki vatandaşlarımıza alabildiğine demokrasi sunmak ve ekonomik kalkınmalarına destek olmak bu işi bitirecektir. Bundan sonra terör ve silâhla bu barış ortamına karşılık vermeye kalkışanların hakkından Mehmetçiğin geleceğine de şüphemiz yoktur. Ta ki asıl meselelerin üzerine nasıl gidileceğini bilen bir iktidarın önü açılsın.

Yeter ki Türkiye’deki pek çok meselenin sadece etrafında dolaşan, yumuşak karınlı, ürkek ve vaziyeti idare edip sorunları öteleyen hatta AB’yi bile akamete uğratma tehlikesi taşıyan bu “pansumancı” iktidardan kurtulalım. Ve artık kökü, birikimi ve kararlı bir politikası olmayan, günü birlik yaşayan içi boş bir balondan ibaret iktidarların devri kapansın… Böylece bu iktidarla alevlendirilen irtica gibi gereksiz gündemler sona ersin.

Sonrasını sayın Ağar ve partisinin götüreceği kanaati giderek güçlendiğine göre, aydınlık günler çok fazla uzakta olmasa gerektir. Allah bu necip millete biraz sıkıntılar verse de—ki bize göre onun da hikmetleri vardır tabiî—her zaman sonunda felâha kavuşturmuştur.

Hakan GÜRSOY

31.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004