Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Terör, askerî tedbirle önlenmez

Fransa’nın terörle mücadele başsavcısı Jean-Louis Bruguire, “askerî güç kullanarak, terör savaşının kazanılacağını düşünmenin yanlış olduğunu” söyledi. Başsavcı, ABD’nin “yurt dışında terörü savaşla yenme” yöntemini eleştirdi ve “Belki hem ABD’de, hem de Avrupa’da yurt dışından olandan daha fazla potansiyel terörist var” dedi.

“Irak’ın, teröristler için bir mıknatıs özelliği taşıdığını” ifade eden Başsavcı, “diğer ülkelerden gelen radikal militanların sayısının her geçen gün arttığını ve bunların Irak’ta eğitim aldıktan sonra kendi ülkelerine dönerek, belirgin hedeflere terör saldırıları düzenleme hazırlıkları yaptığını” söyledi.

04.11.2006


 

STRATEJİK BİR ADIM

İtalya Dışişleri Bakanı Massimo d’Alema, AB’nin Türkiye’ye “kapılarını açık tutması” gerektiğini söyledi. D’Alema İtalyan La Repubblica gazetesine yaptığı açıklamada, “AB’ye Müslüman bir ülkenin entegrasyonu, medeniyetler çatışmasına karşı stratejik bir adım olacak. Nasıl Orta ve Doğu Avrupa’nın üyeliği komünizme karşı bir adımsa” dedi. İtalyan bakan, “Avrupa’nın zorlukları ve Türkiye’nin seçimler öncesi yaşadığı sıkıntıları anlayabiliyorum. Ancak Türkiye’ye kapıları açık tutmalıyız” şeklinde konuştu.

GÜÇLÜ AVRUPA İÇİN

Avrupa Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) Başkanı ve Paris Ticaret Odası Başkanı Pierre Simon, Türkiye’nin AB üyeliğine destek verdi. AB’nin, Türkiye’nin dış ticarette birinci ortağı olduğunu söyleyen Simon, “Güçlü Türkiye güçlü Avrupa’dır” dedi.

TOBB’un düzenlediği “Avrupa Birliği Katılım Süreci ve Ticaret ve Sanayi Odaları: Örnek Uygulamalar-Projeler” konulu toplantıda konuşan Pierre Simon, Türkiye’nin, Eurochambers’a 40 yıldır üye olduğunu, Türkiye ile Avrupa’nın ekonomik yapılarının paralellik gösterdiğini söyledi. Her iki tarafta da ekonomik yapının KOBİ’ler üzerine temellendiğini belirten Simon, AB’nin, Türkiye’nin dış ticarette birinci ortağı olduğunu, AB açısından ise Türkiye’nin ithalatta 7. ihracatta ise 6. sırada yer aldığını belirtti.

AB’nin 8 Kasım’da açıklayacağı ilerleme raporunda Türkiye’nin makroekonomik istikrar, enflasyondaki düşüş ve finansal alandaki ilerleme için takdir görmesinin beklendiğini söyleyen Simon, “Ekonomideki dinamizm memnuniyetle karşılanıyor ancak atıl bir kapasite de bulunuyor. Ticaretin serbestleştirilmesi, özelleştirilmelerin tamamlanması ve iş ortamının iyileştirilmesi gibi unsurların yerine getirilmesi önem taşıyor. Bu unsurlar sağlandığında, yabancı sermayede doğrudan artış olacaktır. Güçlü Türkiye’nin güçlü Avrupa olduğunu düşünüyoruz” dedi.

DAHA FAZLA ÇABA GÖSTERİLMELİ

AB sürecinde herkesin daha fazla çaba göstermesi gerekeceğine dikkat çeken Simon, kendilerinin de iş dünyasının liderleri olarak Türk iş dünyasının bütünleşme sürecine hazırlanmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Sözde Ermeni soykırımını inkara ceza öngören yasa teklifinin Parlamento’da oylandığını, ancak bu oylamada üyelerin büyük bölümünün yer almadığını kaydeden Simon, iş dünyası olarak ekonomiye odaklandıklarını söyledi. Simon, “Biz, politikacılara doğru yolu göstermek için çalışmalıyız. Ticaret, barış anlamına gelir” dedi.

Kemal BENEK / ANKARA

04.11.2006


 

Salgın hastalık uyarısı

Uludağ Üniversitesi (UÜ) Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hamdi Aytekin, sel felaketi yaşanan bölgelerde altyapı sisteminin çökmesi sonucu, büyük ishal salgınları yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Hamdi Aytekin, yaptığı açıklamada, yaşanan sel felaketinin içme suyu şebekeleri ve kanalizasyon sistemini büyük ölçüde tahrip ettiğini belirterek, selin etkili olduğu bölgelerde su sıkıntısı olacağını, sudaki kirlenmenin de artacağını söyledi. ‘’Sel felaketi yaşanan bölgelerde altyapı sisteminin çökmesi sonucu, büyük ishal salgınları olabilir’’ diyen Aytekin, şöyle konuştu: ‘’Belediyeler, salgının geniş çaplı olmaması için ilk etapta araçlarla temiz su dağıtmalı, bir an önce de altyapı sistemindeki arızaları gidermeli. Kirlenmenin fazla olması nedeniyle diğer zamanlara oranla suya yüksek klor koyulması, alınacak bir diğer önlemdir.’’ Aytekin, ishal salgını dışında, hepatit-a virüsünün de yayılma imkanı bularak, salgına yol açabileceği uyarısında bulundu.

Güneydoğu’da sel felaketinin yaşandığı yerleşim birimlerindeki ev, iş yeri, cadde ve sokakların çamurdan temizlenmesi çalışmalarına başlandı. Resmi kurumlar ve bazı özel şirketlere ait iş makinelerinin yanı sıra vatandaşlar da kendi imkanlarıyla temizleme çalışmalarına başladı. Ekipler, özellikle ulaşımın rahatlıkla sağlanabilmesi amacıyla cadde sokak ve yolları çamurdan temizlemeye başladı. Bölgede, hasar tespit komisyonları da çalışmalarını sürdürüyor.

/ BATMAN

04.11.2006


 

Sel tehlikesi geçmedi

Hafta sonundan bu yana selin yol açtığı yıkımlarda ölenlerin sayısı 35’e yükselirken, Türkiye yeni bir soğuk ve yağışlı havanın etkisine girdi.

Şanlıurfa Valiliği, Harran ilçesinde 230 haneli Hayati Harrani Mahallesi ile 100 haneye sahip İmam Bakır Mahallesinin muhtemel sel tehlikesine karşı uyarıldığını açıkladı.

04.11.2006


 

Yeni soğuk dalgası geliyor

Türkiye Balkanlar’dan gelen yeni bir soğuk havanın etkisine girdi. Meteorolojinin günler öncesinden yaptığı uyarının ardından Edirne’de dün sabaha karşı başlayan kar yağışı şehri, beyaza bürüdü.

Kar yağışı yollarda etkili olmazken, evlerin çatısı, araçların üzeri ve yeşil alanlar karla kaplandı. Kar kalınlığının 2 santimetreyi geçtiği Edirne’de kar yağışının aralıkla devam edeceği belirtilirken, meteoroloji yetkilileri, don olayına karşı uyararak hava sıcaklığının gündüz sıfır derece olacağını gece ise hava sıcaklığının sıfırın altına düşeceğini belirtti. Edirne Meteoroloji Müdürlüğü, hava sıcaklığının tüm yurtta hissedilir derecede 8 ile 10 derece azalacağını ve bu durumun dona yol açacağını bildirdi.

04.11.2006


 

AKP’li vekil: CHP camileri samanlık ve ahır yapmıştı

TBMM Genel Kurulunda, Vakıflar Yasa Tasarısının görüşmelerinde, AKP Amasya Milletvekili Hamza Albayrak’ın, CHP’lilere dönerek söylediği, ‘’Anadolu’daki vakıf eserlerini, camileri, ibadethaneleri ahır, samanlık yapacaksın ve şimdi vakıf aklınıza gelecek’ şeklindeki sözleri, tartışmalara sebep oldu.

Tasarının 1. bölümü üzerinde verilen değişiklik önergelerinin görüşmelerinde söz alan AKP’li Albayrak, düzenlemenin doğru ve yerinde olduğunu belirtti. ‘’1936 yılında camiler ahır yapıldı, Ağustos 2002’de 161 cemaat vakfının 1200 mülk edinmesine yol açıldı. Atatürk Orman Çiftliğinin 55 bin dönümlük arazisinin 22 bininin talan edilmesine sebep oldunuz’’ diyen Albayrak’a, CHP’li milletvekilleri tepki gösterdi. CHP’lilerin itirazı üzerine elindeki belgeleri gösteren Albayrak, ‘’KİT Komisyonunun raporları burada’’ diye konuştu. Albayrak’ın ardından konuşan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP’nin köklerine saldıranların öncelikle abdest alması gerektiğini ifade etti. Yeniden söz alan Albayrak, ‘’Vakıf abat edilirken, acaba vakıf eserlerini ahır, samanlık olarak kullananlar hangi iktidarlardı?’’ diye sordu. CHP sıralarına dönerek sözlerini sürdüren ve ‘’Şimdi Batı Trakya vakıflarına sahip çıkacaksın öyle mi?’’ diyen Albayrak, ‘’Anadolu’daki vakıf eserlerini, camileri, ibadethaneleri ahır yapacaksın, samanlık yapacaksın ve şimdi vakıf aklınıza gelecek’’ dedi. CHP’li üyeler, Albayrak’ın sözlerine, sıralara vurarak tepki gösterdi. Albayrak, sözlerini, CHP milletvekillerinin protestoları altında tamamladı. CHP’li üyeler, Albayrak’ın sözlerine, sıralara vurarak tepki gösterdi. CHP’lilerin, Albayrak’ın kürsüden ayrılmasından sonra da tepkilerini sürdürmeleri üzerine, Genel Kurulda bir süre gerginlik yaşandı.

/ ANKARA

04.11.2006


 

Ermeni tarihçi: Soykırım yok, tehcir var

Ermeni Tarihçi-Yazar Levon Panos Dabağyan, Ermenilerin 1915’te Batılıların dediği gibi soykırıma değil tehcire tabi tutulduklarını belirterek, ‘’Tehcir, Ermenistan ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil, Türk Ermenisi ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konudur’’ dedi.

Dabağyan, CHP İstanbul İl Başkanlığında düzenlenen ‘’Gün Işığında Ermeni Meselesi’’ konulu toplantıda yaptığı konuşmada, tarihte Ermenilerin, gayrimüslimler içinde Türklere en yakın olduklarını dile getirerek, Ermenilere ‘’teba-ı sadıka’’ adının da verildiğini ifade etti. Türkler ile Ermenilerin bin yıl beraber yaşadıklarını, 1. Dünya Savaşı sırasında ise birbirlerine düşürüldüklerini kaydeden Dabağyan, Ermeniler ile Türkleri birbirine düşürenlerin kimler olduğunun da bilindiğini ifade etti. Ermenilerin, Selçuklular döneminde Malazgirt Meydan Savaşı sırasında Türklerin tarafında yer aldığını ifade eden Dabağyan, tüm bunların, tarih kitaplarında yer almasına rağmen her iki halka da anlatılmadığını, daha sonra da Türkler ile Ermenilerin çeşitli oyunlarla birbirlerine düşürüldüklerini anlattı. Dabağyan, ‘’Ermeniler, 1915’te tehcire tabi tutuldular. Ama Batılıların dediği gibi soykırım diye bir şey yoktur, tehcir vardır’’ dedi. Dabağyan, tehcir konusunun Türkiye ile Ermenistan arasında bir konu olduğunun sıklıkla dile getirildiğini de kaydederek, ‘’Tehcir, Ermenistan ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil, Türk Ermenisi ile Türkiye’yi ilgilendiren bir konudur’’ diye konuştu. Son dönemde Fransa ile yaşanan sıkıntılara da atıfta bulunan Dabağyan, ‘’(Bir komisyon kurup, Fransa’ya gidip bunları anlatalım) diyorlar. Fransa, Adana’ya Fransız niformalarıyla Ermenileri getiren ve Türkleri öldürten değil miydi? Biz gidip neyi anlatacağız. Adamlar her şeyi biliyor, çünkü kendileri hazırladı’’ şeklinde konuştu.

/ İSTANBUL

04.11.2006


 

Emir olmadan yakalayamayız

Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, savcılık talimatı olmadan polisin bazı haller dışında yakalama yapamayacağını söyledi.

Çalışkan, haftalık basın bilgilendirme toplantısında YİMPAŞ ile ilgili yürütülen soruşturmalar konusundaki soru üzerine, İsviçre makamlarıyla konuyla ilgili daha önce yapılan görüşmelerde, bu şirketten başka yerlere para aktarıldığına dair bilgiler üzerine söz konusu ülkeden konu ile ilgili bilgi ve belge istenildiğini kaydetti. Çalışkan, İsviçre’den gelen bilgi ve belgelerin savcılığa aktarıldığını, savcılığın bu konuda inceleme başlattığını bildirdi. Çalışkan, bu tip suçlarda projeli çalışmalar yürütüldüğünü belirterek, savcının konu ile ilgili murakıplardan, uzman kurum ve kuruluş görevlilerinden yardım alabileceğini hatırlattı. İsmail Çalışkan, bundan sonra da elde edilen bilgi ve belgelerin savcılık tarafından değerlendirilebileceğini bildirdi. Edirne Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı görevinden YİMPAŞ soruşturması kapsamında alınıp alınmadığını sorulması üzerine Çalışkan, ‘’Hayır. Atamaların ne şekilde yapıldığını biliyorsunuz’’ dedi. Polisin suçüstü halleri ve gecikmesinde sakınca bulunan haller dışında kendiliğinden yakalama yapamadığını hatırlatan Çalışkan, ‘’Savcılık talimatı olmadan polis, bu haller dışında yakalama yapamaz’’ diye konuştu.

Çalışkan, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’in terör örgütü mensuplarıyla ilgili açıklamaları hatırlatılarak yöneltilen bir soru üzerine, terör örgütü mensuplarının topluma yeniden kazandırılması konusunda polisin her zaman çalışma yürüttüğünü kaydetti. İsmail Çalışkan, suça karışmayan örgüt mensuplarının ifadeleri alındıktan sonra hemen serbest kaldığını, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak isteyenlerin de bu kapsamda değerlendirildiğini bildirdi. Bir soru üzerine fadeler ve güvenlik birimlerinin kendine özgü yöntemleriyle tespit edildiğini açıkladı.

/ ANKARA

04.11.2006


 

Yabancılar vakıf kurabilecek

TBMM Genel Kurulunda görüşülen ve Vakıflar Yasa Tasarısının ilk 30 maddesini kapsayan 1. bölümü kabul edildi.

Tasarı, mazbut, mülhak, ve yeni vakıflar ile cemaat ve esnaf vakıflarını kapsıyor. Düzenlemenin uygulanmasında, milletlerarası mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi saklı tutuluyor. Tasarıyla yabancılar Türkiye’de vakıf kurabilecek, Türkiye’de kurulan vakıfların yönetimlerinde görev alabilecek. Vakıflar mal edinebilecek, malları üzerinde tasarrufta bulunabilecek. Vakıflar, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, yurtiçi ve yurtdışındaki kişi ve kurumlardan yardım ve bağış alabilecek, şirket kurabilecek. Yöneticisiz kalan mülhak vakıflar, mahkeme kararıyla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edilecek. Vakıfların hayrat taşınmazları haczedilemeyecek, rehnedilemeyecek. Düzenlemenin uygulanmasında, milletler arası mütekabiliyet ilkesi saklı tutuluyor.

04.11.2006


 

Siviller daha iradeli olmalı

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hazırladığı 2006 yılının ilk 9 aylık zaman dilimine ilişkin rapora göre insan hakları ihlallerinde artış olduğu ortaya çıktı. İHD Başkanı Yusuf Alataş, tüm yasal düzenlemelere rağmen hak ihlallerinin artmasını yöneticilerin irade eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.

İHD Genel Merkezinde düzenlenen toplantıda, 2006 yılının ilk 9 ayının insan hakları açısından kaybedilmiş bir dönem olduğunun ifade eden Alataş, “demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, azınlıkların korunması alanlarında ileriye doğru adım atma konusunda Türkiye’de ciddi bir irade eksikliği var.

Güvenlik konsepti ile yasalarda geriye doğru yapılan değişiklikler ile bu anlayışa dayalı askeri ve sivil söylem ve uygulamalar bu irade eksikliğini mevcut haklardan geriye doğru gidişe yönelmektedir” dedi.

AB sürecinde insan hakları alanında yapılan düzenlemelerin kağıt üzerinde kaldığını vurgulayan Alataş, “Bu düzenlemeler kendi vatandaşımız için yapılıyorsa bunları uygulamak gerekiyor. Ama maalesef Türkiye’de devlet bireyden önce gelmektedir. Türkiye hâlâ militarist bir zihniyetle hazırlanan anayasa ile yönetilmektedir” diye konuştu.

“BÜYÜKANIT SİVİL ALANA MÜDAHALE EDİYOR”

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Yunanistan ziyaretini de değerlendiren Alataş, “Sayın Büyükanıt Yunanistan’da AB makamlarını hedef alan açıklamalar yapıyor. Bu doğrudan doğruya sivil alana yapılan bir müdahaledir” değerlendirmesinde bulundu.

2006, 2005’TEN KÖTÜ

İHD Dokümantasyon Merkezi tarafından Ocak-Eylül 2006 tarihine kadarki 9 aylık insan hakları ihlallerini kapsayan raporda yer sonuçlardan bazıları şöyle:

-2005 yılının 12 aylık döneminde kadın intiharları sayısı 30 iken, 2006’nın ilk 9 aylık döneminde 153’e yükseldi.

-2005 yılının 12 aylık döneminde işkence sayısı 165 iken, 2006’nın ilk 9 aylık döneminde 189’a yükseldi.

-2005 yılının 12 aylık döneminde düşünce ve ifade özgürlüğü alanında dava açılan kişi sayısı 192 iken, 2006’nın ilk 9 aylık döneminde 261’e yükseldi.

-2006’nın ilk 9 aylık döneminde; bireysel silahlanma neticesinde 32 kişi hayatını kaybetti. Toplatılan afiş, kitap ve roman sayısı 18. Ertelenen, yasaklanan toplantı ve gösterilerin sayısı 34. Sendikalı oldukları için baskıya uğrayanların sayısı 165. Hakkında soruşturma açılan öğrenci sayısı 521.

İbrahim DOĞRU / ANKARA

04.11.2006


 

Sosyal güvenlikte açık büyüyor

Sosyal güvenlik kuruluşlarının açığının gelecek yıl yaklaşık 12,8 Milyar YTL olması öngörülüyor.

Bu miktar, Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) yüzde 2’sine denk düşüyor. İşsizlik Sigortası Fonunun toplam varlığının ise 2007’de 30 milyar 258 milyon YTL’ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayınlanan ‘’2007 Yılı Programı’’na göre, gelecek yıl sosyal güvenlik kuruluşlarının devlet katkısı dahil toplam gelirinin 70,1 milyar YTL, giderinin 82,8 milyar YTL, açığının da yaklaşık 12,8 milyar YTL olması öngörülüyor. Sosyal güvenlik kuruluşlarının gelirleri, GSYİH’nin yüzde 11,1’ine, giderleri yüzde 13,1’ine, açıkları da yüzde 2’sine denk düşüyor. Gelecek yıl Sosyal Güvenlik Kurumuna faturalı ödemeler, sosyal yardım zammı, sosyal güvenlik sistemine devlet tarafından yapılacak katkı, prim ödeme gücü olmayanların devletçe ödenecek sağlık sigortası primleri, emeklilere yapılan ek ödeme dahil olmak üzere toplam 31,6 milyar YTL bütçe transferi yapılması planlanıyor. Sosyal güvenlik sisteminin bütçe üzerindeki yükünü azaltmak amacıyla önümüzdeki yıl kayıt dışı istihdamı azaltacak ve prim tahsilatlarını artıracak tedbirler alınması planlanıyor. Bu kapsamda prim alacaklarına yönelik icra işlemlerine hız verilmesi ve sözkonusu tahsilatların yapılmasında dışarıdan hizmet satın alınması öngörülüyor. ‘’2007 Yılı Programı’’na göre, genel sağlık sigortası sisteminin mali sürdürülebilirliğini sağlanmak amacıyla sağlık harcamaları kontrol altına alınacak. Bu amaçla sevk zinciri uygulaması etkin hale getirilecek, aile hekimliği yaygınlaştırılacak.

/ ANKARA

04.11.2006


 

Hepimize geçmiş olsun

Sarıyer’de aralıksız üç gün süren yağmur sebebiyle meydana gelen sel felâketinin yaraları sarılmaya başlandı.

Sarıyer’de meydana gelen sel baskını ardından Sarıyer Belediyesi, ilçede meydana gelen hasar tesbit çalışmalarına başladı. Belediye Başkanı Yusuf Tülün, selden en çok etkilenen mahalleleri gezerek incelemelerde bulundu. İlçede çok sayıda ev ve iş yerinin sular altında kaldığını belirten Başkan Yusuf Tülün “İlçemizde etkili olan sağanak yağış bir çok yerde olduğu gibi Sarıyer’de de sel felâketi yaşanmasına neden oldu. Tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun…” dedi.

Belediye ekipleri, dalgıç motoru, greyder ve temizlik araçları olmak üzere toplam 70 araç ve 300 personelle çalışmaları yürütüyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

04.11.2006


 

Afrika’ya destek olmalıyız

Üç gün süren Afrika Kıt'ası Müslüman Ülke ve Toplulukları Dini Liderler Toplantısı dün sona erdi.

Ceylan İntercontinental Hotel’de yirmi iki Afrika ülkesinden yaklaşık kırk dini liderin katılımıyla gerçekleştirilen toplantının kapanış oturumunda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, sadece yakın çevremiz değil uzak çevremizdeki sorunların çözümüyle de sorumlu olduğumuzu ifade etti.

PAYLAŞMAYA İHTİYAÇ VAR

Toplantıda konuşulanlar neticesinde oluşturulan sonuç bildirgesini okuyan Bardakoğlu, “Birinci husus, Müslümanların kardeş olduğu, ırk, dil ve renk ayırımı yapmaksızın birbirlerini daha yakinen tanımaya ve sorunlarını paylaşmaya ihtiyaçları olduğudur. Biz sadece yakın çevremiz değil uzak çevremizdeki sorunları da çözmek zorundayız” dedi.

Sonuç bildirgesinde yeralan diğer maddelerden birinin de Müslümanlara, İslâma karşı çok ciddî haksız ithamlar yapılması olduğunu aktaran Bardakoğlu, Müslümanların buna karşı sadece reaksiyonla kalmaması, ortak bir tavır sergileyerek İslâm medeniyetinin birikimini, güzelliğini bütün dünyaya anlatması gerektiğini belirtti.

DİNÎ BİLGİ DOĞRU ÜRETİLMELİ

“İslâm dünyasında dini bilgiyi doğru üretmek, sağlıklı yöntem geliştirmek ve dini bilgiyi toplumların refahı, mutluluğu ve barış içinde birlikte yaşaması için kullanmak gereklidir. Bu itibarla İslâm ülkelerinde din eğitimi, dinî bilgiyi yenileme, dini bilgiyle rasyonel düşünceyi geliştirme fevkalâde bir önem taşımaktadır” diyen Bardakoğlu, Afrikanın temel sorunlarından birisi olan dini eğitim konusunda Türkiye’deki kamusal ve sivil imkânların değerlendirilmesi gerektiğini de vurguladı.

Sonuç bildirgesinde yeralan ve Bardakoğlu’nun aktardığı maddelerden bir diğeri de insan haklarıyla ilgiliydi. İslâm ülkelerinde dil, din, ırk ayırımı yapmadan insan haklarının sağlanması ve korunması, kadının sosyal statüsünün geliştirilmesi, kadına karşı ikinci sınıf varlık olarak bakma anlayışının mutlaka sona ermesi gerektiğini ifade eden Bardakoğlu, dinî liderlerin bu konularda öncülük etmesi gerektiğini belirtti.

ORTAK ÇÖZÜM ARAYIŞI

Afrika ülkelerinin başta açlık, sefalet, yoksulluk ve yoksunluk olmak üzere bir dizi sorunu olduğunu söyleyen Bardakoğlu, bu sorunlara ortak çözüm arayışının elzem olduğunu ifade ederken sözkonusu sorunların istismar edilerek din propagandasında kullanılmasını da eleştirdi.

Bardakoğlu, dünya kamuoyunda genel olarak, yardıma muhtaç bir Afrika görüntüsü çizilmesinin de, kıt'anın iç dinamiklerini, medeni, dinî ve kültürel boyutlarını ihmal etmeye yol açtığını söyledi ve “Biz, yardıma muhtaç bir Afrika anlayışıyla değil, her şeyden önce insanlık ailesinin eşit bireyleri olduğumuzun farkında olarak ilişki kurmak zorundayız” dedi.

Afrika’daki dinî kurumlarla Türkiye’deki dinî kurumlar arasında sağlıklı ve daimi bir iletişimin kurulmasını öncelikli görevler arasında gördüklerini de belirten Bardakoğlu, dini, kültürel ve eğitim alanındaki işbirliğinin güçlendirilerek devam edeceğini vurguladı.

KURBAN HATIRLATMASI

Kapanış toplantısında, Afrikalı dinî liderlerin, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girebilmesini önemsediklerini ve Afrika’da Osmanlı mimarisini yansıtan camilerin yapılması konusunda destek istediklerini de aktaran Bardakoğlu, “Türkiye’de insanlarımızın gönlünü, gözünün Afrika’nın bu ihtiyacına çevirmesi gerekiyor. Yılda sadece kurban bayramında bir lokma et yenen Afrika ülkeleri olduğunu lütfen bilelim ve insanlık olarak, Müslümanlar olarak sahip olduğumuz imkanları paylaşmayı dindarlığımızın bir parçası görelim” sözleriyle de kurban bayramında Afrikalıların hatırlanması gerektiğinin altını çizdi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

04.11.2006


 

Başörtülülerden özür dilesin

Başını örten hanımlara hakaret eden Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a tepki gösteren Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, “Kimse başörtülü hanımları böyle aşağılayamaz. Sayın Çığ’ın beraat etmesi işin sonu değildir. Hakarete maruz kalan başörtülü hanımlar haklarını mahkeme yolu ile aramalıdırlar” dedi.

Başoğlu, düzenlediği basın toplantısında “Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ‘Vatandaşlık Tepkilerim’ adlı kitabında yer alan ve 1997 yılında Bilim ve Ütopya Dergisi’nde yayınlanan yazısı ile başını örtenlere hakaret etmiştir” diye konuştu.

Yazar Çığ’ın bu ağır suçlama karşısında başörtülülerden özür dilemesini de isteyen Başoğlu, “Aksi takdirde uğrayan bütün başörtülü hanımların haklarını mahkemelerde aramalarının doğru olacağını söylüyor ve tavsiye ediyorum. İnsanların inançlarından dolayı başlarını örttüğü için ağır bir suçlama maruz kalmaları, toplumda inanç özgürlüğüne aykırı olduğu gibi barış ve kardeşliğin bozulmasına da büyük etki yapar” şeklinde konuştu.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

04.11.2006


 

Çocuktaki deprem korkusu nasıl anlaşılır?

Deprem gerçeğinin çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çeken uzmanlar, depremin çocuklarda meydana getireceği sorunları ve çözüm yollarının bilinmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Özel Hayat Hastahanesi doktorlarından Psikolog Filiz Yakmaz, çocukların deprem gerçeğinden korktuklarını belirtti. Bu korkunun zaman zaman çocuğun gelişmesinde engel olabileceğinin altını çizen Yakmaz, “Okul öncesi dönemdeki çocuklar deprem felâketinin insan kontrolü dışında gerçekleştiğine inanmazlar. Anne babasının onaylamadığı bir düşüncesi ya da davranışı sebebiyle başlarına geldiğini sanırlar. Böylece bir suçluluk duygusuna kapılırlar” dedi.

Okul çağındaki çocukların tabiî olayları anlayabileceklerini, ancak böylesine büyük bir felâketi daha önce yaptıkları kötü bir davranıştan dolayı kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabileceklerini vurgulayan Yakmaz, ergenlerin depremi algılayışının yetişkinlerinkine benzediklerini, ancak bu felâketin kendi başlarına gelmiş olmasından öfke duyacaklarını belirtti. Psikolog Filiz Yakmaz, çocukların deprem felâketi karşısındaki tepkileri birbirinden farklı olabileceğini belirterek, “Bazıları depremin hemen ardından bir takım davranış değişiklikleri gösterirken, bazıları günler haftalar, hatta aylarca hiçbir şey olamamış gibi davranıp daha sonra problemli davranışlar sergileyebilirler” diye konuştu. Çocuklarda depremle birlikte değişen davranış özelliklerine de değinen Yakmaz, şunları söyledi: “Çocuklar içine kapanabilir, göz temasından kaçınır, yenilgiye uğramış gibi hissetmeye başlayabilir. Aşırı sorumluluk sahibi, ana baba gibi davranan bir çocuk olmaya başlayabilir. Herkes hakkında kaygı duyar, başkalarının bakıcılığını üstlenmeye kalkar, kendi duygularını tartışmaz, ifade etmez. Ya da tekdüze, donuk, durgun hiçbir şey hakkında kaygı ya da endişe duymaz, hiçbir şeyle ilgilenmez, hiçbir şeye odaklanamaz, sakin bir şekilde oturamaz; yüksek enerji ve hiperaktivite gösterir.”

Sinirli, gergin, heyecanlı görünen, çabucak kızgınlık gösteren, başkalarının kendisi hakkındaki düşüncelerine karşı olağanüstü tetikte ve duyarlı olan ve çabucak ağlayabilen çocukların depremden etkilenmiş olabileceklerini belirten Yakmaz, şöyle konuştu: “Çocuğunuz deprem konusunda konuşmak istediğinde onu dinleyin. Çocuğunuzu depremin, hiçbir şekilde onun bir hatası sonucu olmadığı konusunda ikna edin. Yatma zamanı geldiğinde çocuğunuzun yanında olmaya çalışın, ona bir hikâye okuyun ya da anlatın onu okşayın ve konuşun. Herhangi bir sebeple çocuğunuzdan bir süre ayrılmanız gerekirse, ona nereye gideceğinizi mutlaka anlatın ve döneceğinizden emin olmasını sağlayın. Ailenizin bir arada olmasını sağlayın. Çocuğa oyun oynaması için izin verin hatta onu oyun oynamaya teşvik edin. Ergenlik çağındaki gençlere sosyal ilişkilerini yeniden kurmaları konusunda destek olun. Çocuğun kızgın duygularını yansıtın, ona gösterin. Duyguları sözlerle ifade etmeyi ona gösterin. Başkalarının ona olan tepkilerinden duyduğu endişeye dikkat edin ve bu endişeyi olduğu gibi kabullenin. Bu duyguları bir topluluk içindeyseniz diğerlerine de yansıtın, bırakın ağlasın, sonra da konuşun, ona kaygılarıyla ilgili sorular sorun.”

/ BURSA

04.11.2006


 

Toprak suya doydu

Son günlerde birçok bölgede su baskınlarına yol açan yağmurların sürekli aktığı için yeraltı sularına ciddî anlamda katkısının olmadığı, şimdilik sadece kuruyan toprağı suya doyurduğu bildirildi.

Konya Su ve Kanalizasyon İdaresinden (KOSKİ) edinilen bilgiye göre, son yıllarda Konya ve çevresinde, yetkililerin deyimiyle ‘’yeraltına 1 bardak su iniyor, 5 bardak çekiliyor.’’ Binlerce kaçak kuyudan kontrolsüz su çekimi, kuraklık ve eskisi gibi kar yağışının olmaması ve buna benzer etkenlere bağlı olarak Konya ve çevresinde yeraltı su seviyesi, son 50 yılda 25-30 metre, 2 yılda ise 1-3 metre arasında düşüş gösterdi.

Bu azalmaya bağlı olarak yeraltından su çeken KOSKİ ve DSİ her geçen yıl kuyuları daha derine indiriyor. KOSKİ, 120-200 metre derinliğe kadar inerken daha sağlıklı ve dengeli su çekiminin sağlanması için son açtığı kuyularda 300 metreye kadar inmek zorunda kaldı.

04.11.2006


 

Yüksek gerilimde eğitim

Malatya’da kız öğrenci yurdu olarak inşa edilen, ancak hiç öğrenci kalmadığı için 2004 yılında spora eğitimi verilmek üzere Malatyaspor Lisesine dönüştürülen binanın bahçesinden yüksek gerilim hatlarının geçmesi, özellikle öğrencilerin yağışlı havalarda bahçeye çıkmasını engelliyor.

Malatya Millî Eğitim Müdürü Mehmet Bulut, geçmişte kız yurdu olarak inşa edilen binanın, içinde öğrenci kalmadığı için uzun yıllar kullanılmadığını daha sonra okula dönüştürüldüğünü söyledi. 2004 yılında eğitim vermeye başlayan Malatyaspor Lisesinin bulunduğu yerin eğimli olması sebebiyle çok miktarda hafriyat dökülerek zeminin düzeltildiğini dile getiren Bulut, “Hafriyat dökerek zemini düzelttik, ancak bu durumda da yüksek gerilim hattıyla yer arasındaki mesafe 2 metre kadar düşmüş oldu. Öğrencilerin sürekli spor yapması gereken bir okul bahçesinde böyle bir hattın geçmesi tehlikeli” dedi.

04.11.2006


 

Bu ilçe ömre ömür katıyor

Adana’nın Torosların eteğinde kurulu şirin ilçesi Aladağ’da ölümlerin büyük bölümünün 75 yaş ve üstü gerçekleşmesi dikkati çekiyor.

Bu yılın ilk 10 ayında 1-4 yaş arası 3, 5-9, 10-14, 15-19, 25-29, 35-39 yaş araları birer, 50-54 yaş arası 2, 56-58 yaş arası 3, 65-69 yaş arası 1, 70-74 yaş arası 5 kişi ölürken, 75 ve üstü 20 kişi hayatını kaybetti.

İlçede genellikle ölümlerin 90-100 yaş aralığında olması, kişilerin uzun ömür ve sağlıklı oluşları, Adana şehir merkezinden bu ilçenin yaylalarına yerleşen kişi sayısının artmasına yol açıyor. İlçe Belediye Başkanı Yusuf Yıldız, Torosların eteğinde bin 50 rakım üzerine kurulu Aladağ’ın insana rahatlık ve huzur veren bir havaya sahip olduğunu ifade etti.

04.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004