Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Bu derginin konusu YASAK

Gençler olarak, hayatımız boyunca çeşitli yasaklarla karşı karşıyayız. Özellikle eğitim hayatımız bir yasaklar silsilesi halinde devam ediyor. Yıllardır çözülemeyen başörtüsü yasağı tüm hukuksuzluğu ile karşımızda dururken, belki daha önemsiz, ama bir zihniyeti ortaya koyması bakımından vahim, yeni yasaklarla karşı karşıyayız. Genç Yaklaşım, pek tartışılmayan bir konuyu, yasakları tartışmaya açıyor, Aralık sayısında.

Bunlara, son aylarda hayatımıza giren, cep telefonu yasağını, kimi okullarda uygulanan mp3 çalar yasağını örnek gösterebiliriz. Bütün bu yasakların elbette bir gerekçesi vardır ve bir ihtiyaçtan doğmuştur, bir düzeni sağlama zorunluluğunun gereğidir, ama burada sormamız gereken soru şu: Yasak olmadan da, düzen sağlanamaz mı? Yasaklar en son başvurulan çare mi, yoksa ilk akla gelen yöntem mi? Yasaklar bir gereklilikten mi, yoksa keyfilikten mi doğuyor?

Gözlemlerimiz bize şunu gösteriyor ki, toplumumuzda, yasaklara karşı bir boyun eğiş hakim. Bir otorite, hayatımıza yeni bir yasak getirdiğinde, ona sorgusuz sualsiz itaat etme eğilimindeyiz. Böyle olunca ne yasak için bir açıklama yapılma ihtiyacı duyuluyor, ne de bu yasaklar tartışılıyor.

Genç Yaklaşım, işte bu pek tartışılmayan konuyu, yasakları tartışmaya açıyor, Aralık sayısında.

Veli Sırım, karşımıza “özgürlük” olarak çıkan esaretleri ele alıyor yazısında: “Gerçek özgürlük, belli mihrakların esiri, belli amaçsız ve hedefsiz grupların kölesi ve ortaya koydukları saçma sapan kuralların uygulayıcısı olmaktan kurtulmakla elde edilebilir.”

Saadet Bayri Fidan, “bize özgü” yasakları sergilerken, yasaklara karşı olan tepkisizliğimize dikkat çekiyor, “Keyfî yasağa rağmen, neden hiç kimseden ses çıkmıyor” diye soruyor.

Feyza Keleş Gizligider ise, 25 yaşındaki bir genç kızın yasaklar serüvenini aktararak, traji-komik manzarayı gözler önüne seriyor.

Yasakların toplumun ve gençlerin üzerindeki etkisi üzerine konuşulan Belkis Ertürk gençlere, “kendilerini tanıma süreçlerini çok iyi değerlendirmeleri ve sınırlarını keşfetmeleri” teklifinde bulunuyor.

Kapak dosyası dışındaki yazılara bakacak olursak:

San’at ve medya üzerine yapılan söyleşide müzisyen Hasan Cihat Örter, “Yoz medyaya kim dur diyecek?” diye soruyor.

Vehbi Kara okuyucuları bu ay Cebelitarık’a bir yolculuğa götürüyor.

Ayşe Çağlayan, medya okuryazarlığı üzerinde duruyor.

04.12.2006


 

Mevlânâ’dan altın öğütler

Mevlânâ törenleri için bastırılan, içinde faaliyetlerin tanıtıldığı kitapçığın her bir sayfasında, Mevlânâ’nın fazlaca bilinmeyen öğütleri dikkati çekiyor. Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Mevlânâ’yı anma törenleri için bastırdığı, içinde faaliyetlerin nerede ve ne zaman yapılacağının belirtildiği kitapçığın sayfalarını, ünlü düşünürün sözleriyle süsledi.

Kitapçıkta, “Gel ne olursan ol yine gel... Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol’’ gibi çok bilinen sözlerinin yanında, Mevlânâ’nın eserlerinde geçen, ancak fazlaca bilinmeyen sözleri de yer aldı.

“DİN EHLİNİ KİN EHLİNDEN AYIRT ET’’

Kitapçıkta yer alan ünlü düşünür ve mutasavvıf Mevlânâ Celaleddin-i Rumî’nin, derin anlamlar taşıyan sözleri şunlar: “İnsan hayatı arayışlarla doludur. Bulmak için aramak gerekir... Benlik Firavununu beden Mısır’ından atarsan, gönül evinde Musa’nı da görürsün Harun’unu da... Sevgi ve acıma insanlık vasfıdır. Hiddet ve şehvetse hayvanlık vasfıdır... Güzel bir ağaç dalı kötü bir ağaca aşılansa, o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir... Aşk Hak sıfatıdır. Korku ise, şehvete kapılmış kulun sıfatıdır... Din ehlini kin ehlinden ayırt et, Hak’la oturanı ara, onunla otur... Ya üstün ol, ya üstünlüğü ara. Ya görüş sahibi ol, yahut bir görüş sahibi ara... Sabır, İman yüzünden baş tacı olur... Sevgiden acılar tatlılaşır, sevgiden padişahlar kul olur...

Belâyı def etmenin çaresi sitem etmek değildir. Buna çere ihsandır, aftır, keremdir... Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, aramamak demektir... Hak’tan baş çektin gittin amma bir yol bulabildin mi? Yola gel, sersemce kaybolup gitme...’’

/ KONYA

04.12.2006


 

Bayburt’ta tarihî eser bulundu

Bayburt Kalesi’nin içi ve etrafında, yaklaşık 5 aydır sürdürülen kazı çalışmalarında, Ortaçağ, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda tarihî kalıntı bulunduğu bildirildi.

Erzurum Müze Müdürlüğünde görevli Arkeolog Gülşah Altunkaynak, yaptığı açıklamada, Bayburt İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce Bayburt Kalesi’nin restorasyonu işinin ihale edildiğini, ihale şartnamesine, restorasyon sırasında kale çevresinde bilimsel ve resmî kazı yapılması yönünde madde konulduğunu belirtti.

İhaleyi alan firmanın restorasyon ile birlikte kazı çalışmalarını da başlattığını ifade eden Altunkaynak, Bayburt’ta müze olmadığı için kazı çalışmalarının Erzurum Müze Müdürlüğü koordinatörlüğünde 15 Haziran 2006’da başlatıldığını söyledi.

Kazı çalışmalarının planlandığı şekilde sürdürülerek yüzde 60 oranında tamamlandığını belirten Altunkaynak, hava şartları sebebiyle çalışmalara 15 Kasım’dan itibaren ara verildiğini, çalışmalara 15 Nisan 2007’de yeniden başlanıp 2007 Temmuz ayında tamamlanmasının planlandığını kaydetti.

Altunkaynak, 5 ay süren çalışmalar sonunda kalenin batı surlarına paralel alanda toplam 41 mekânın açığa çıkarıldığını ifade ederek, şunları söyledi:

‘’4 ana bölümde yapılan kazılarda açığa çıkan mekânların geç döneme ait moloz taş-çamur harç ile yapıldığı, bazı kısımlarda ahşap malzemenin yoğunlukla kullanıldığı görülmektedir. Kilise viranesi ile giriş kapısı arasında kalan kısımlarda bulunan mekânların, daha yoğun ahşap kullanıma sahip, iki katlı binalar olduğunu gösteren kapısız mekânlar olduğunu gözlemledik. Özellikle bu kısımların çok yoğun bir yangın geçirdiği tespit edilmiştir. Batı sur paralelindeki bayrak direğinden kuzeye doğru gidildiğinde yangın izlerinin kaybolduğu tesbit edilmiştir.’’

/ BAYBURT

04.12.2006


 

19. Avrupa Film Ödülleri sahiplerini buldu

Soğuk Savaş dönemi Doğu Almanyası’nda bir gizli polise ilişkin olan, Alman yönetmen Florian Henckel Von Donnersmarck’ın filmi ‘’Das Leben Der Anderen (Ötekilerin Yaşamı),’’ 19. Avrupa Film Ödülleri’nde büyük ödülü aldı.

İspanyol yönetmen Pedro Almodovar’ın yönettiği ‘’Volver (Dönüş)’’ adlı film de, en iyi yönetmen ve en iyi kadın oyuncu dahil, 5 dalda ödül kazandı. Ünlü yönetmen Roman Polanski’ye de bu yıl, ‘’Yaşam Boyu Başarı’’ ödülü verildi.

Ödüller, Avrupa Film Akademisi tarafından 1988 yılından beri veriliyor.

/ VARŞOVA

04.12.2006


 

Altınkoza 5 Aralık’ta

Adana Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği “8. Altınkoza 13 Kare Uluslararası San’at Festivali”nin 5-15 Aralık tarihleri arasında yapılacağı bildirildi.

Adana Kent Konseyi Genel Sekreteri Bülent Acevit, festivale, bu yıl 12 san’at dalında, 10 ülkeden 100’e yakın sanatçının, 17 faaliyetle katılacağını söyledi. Acevit, fotoğraf san’atı dalında Türkiye’nin Oscar’ı sayılan Altın Kamera Yarışması’nın ödül töreni ve sergisinin de festival faaliyetleri kapsamında yapılacağını belirtti. “Küçük bütçeli, büyük bir festival” gerçekleştirmeyi hedeflediklerini kaydeden Acevit, şöyle devam etti: “Yaklaşık 60 bin YTL bütçeli festivale 2 sponsor, 3 bin YTL tutarında katkı sağlıyor. Amacımız, gelecek yıllarda çok daha kapsamlı bir festival gerçekleştirmek. Adana’yı Doğu Akdeniz’in kültür başşehri yapmak istiyoruz.”

04.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004