Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Demokrasiden kim rahatsız?

Başbakan Erdoğan, 2007 yılı bütçesi üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin normalleşmesinden, demokratik süreçlerin normal işleyişinden, anayasal takvimlere bağlı kalınmasından kim, niçin rahatsız oluyor? Cumhuriyetimizin karakteristik dört aslî özeliğini tanımlayan demokrasinin, laikliğin, sosyal devlet ve hukuk devlet olma anlayışının bu özelliklerle güçlenmiş olmasından kim rahatsız olabilir? Toplumun demokratik hukuk devleti ile güçlenmesinden kim rahatsız olabilir?” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Hangi yapay tartışma başarımızı gölgeleyebilir? Türkiye’nin normalleşmesinden, demokratik süreçlerin normal işleyişinden, anayasal takvimlere bağlı kalınmasından kim, niçin rahatsız oluyor?’’ dedi.

2006 bütçesi gibi 2007 yılı bütçesini de 3 yıllık bir gelecek perspektifiyle hazırladıklarını belirten Erdoğan, bütçenin, tarihte ilk kez 5. yıl için hazırlanan bir bütçe olduğunu söyledi. Hükümetlerin esas görevinin günü kurtarmak değil, geleceği planlamak olduğunu belirten Erdoğan, 35 aylık hedeflerle değil, 3 yıllık bir bütçeyle, 7 yıllık bir kalkınma hedefiyle, cumhuriyetin 100. yıldönümü olan 2023 yılı hedeflerini hesaba katarak Türkiye’yi yönettiklerini bildirdi.

DÜŞÜNEN KADRO

Erdoğan, ‘’Cumhuriyetimizin 100. yılını bugünden düşünebilen bu kadro, popülizmin tuzaklarına düşmeyecek, ülkemizin gelecek hedeflerinden şaşmayacaktır’’ diye konuştu.

Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Tek parti dönemini bir yana bırakırsak, son 60 yılda 45 hükümet kurmuşuz. Türkiye’nin normal bir demokratik istikrar çizgisi olsaydı, 60 yılda 45 değil 15 hükümetimizin olması gerekirdi, milletimiz bunun muhasebesini gayet iyi yapacaktır. 60 yılda 45 hükümet. hükümet başına düşen süre ne? 16 ay... Bunun maliyetini Türkiye ne yazık ki ağır bedellerle ödemiştir. Yatırımcı, üretici, memur, çiftçi, işçi kimse yıllarca önünü görememiştir. Bu tabloyla Türkiye’ye dışarıdan bakan hiç kimse istikrarla güven arasında bir ilişki kuramamıştır. Oysa dünyanın güçlü ülkelerinin önemli özelliği ekonomik ve siyasi istikrardır.’’

EKMEĞİMİZ BÜYÜDÜ

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’nin geldiği bu noktada sormak gerekiyor. Şimdi hangi yapay tartışma bu başarıyı gölgeleyebilir. Türkiye’nin normalleşmesinden, demokratik süreçlerin normal işleyişinden, anayasal takvimlere bağlı kalınmasından kim, niçin rahatsız oluyor? Cumhuriyetimizin karakteristik 4 aslî özelliğini tanımlayan demokrasinin, laikliğin, sosyal devlet ve hukuk devlet olma anlayışının bu özelliklerle güçlenmiş olmasından kim rahatsız olabilir? Toplumun demokratik hukuk devleti ile güçlenmesinden kim rahatsız olabilir?’’

/ ANKARA

27.12.2006


 

1336 ilköğretim öğrencisiyle yapıldı

Yatılı ve pansiyonlu ilköğretim okullarının “yıllardır ihmal edildiğini ve burada okuyan öğrencilere üvey evlat muamelesi yapıldığını’’ belirten Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri İsmail Koncuk, sendikalarınca Türkiye’nin çeşitli illerinde 1336 ilköğretim öğrencisinin katılımıyla yapılan ‘’şiddet ve taciz’’ anketi hakkında bilgi verirken, “öğrenciler arasında sözlü, fiziksel ve cinsel taciz oranının düşündürücü boyutlara ulaştığını’’ ifade etti.

Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri İsmail Koncuk, okullarımızın son yıllarda şiddet ve taciz skandallarıyla sarsıldığına dikkat çekerek, bunun son örneğinin ise Tunceli’de bir Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda yaşanan tecavüz dehşeti olduğunu vurguladı. Koncuk, “Tunceli’de vuku bulan bu olay gözleri yeniden Yatılı İlköğretim Bölge Okulları ve Pansiyonlu İlköğretim Okulları’na çevirmiştir. YİBO ve PİO’lar yıllardır göz ardı edilmiş, bu okullarda okuyan öğrencilere de üvey evlât muamelesi yapılmıştır” diye konuştu.

TACİZ ORANI YÜZDE 92’YE ULAŞTI

Sendikanın öğrenciler arasında şiddet ve tacize ilişkin yaptığı anket çalışmasının çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu söyleyen Koncuk” şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde yer alan muhtelif illerden, bin 136 ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencisinin katıldığı anket, öğrenciler arasında taciz oranının yüzde 92’lere kadar çıktığını ortaya sermiştir. Bu çerçevede; öğrenciler arasındaki taciz oranı yüzde 92, öğrencilerle eğitim kurumu arasındaki ilişkiler açısından karşılaşılan taciz -kurumsal olana yönelik, kurumsal olanı temsil edenlerce yapılan- oranı ise yüzde 8’dir.”

Sendika olarak bu anket çalışmasından yola çıkarak, okullarda yaşanması muhtemel şiddet ve taciz vakalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı’nı defalarca uyarmasına rağmen bir sonuç alınamadığını ve bugün okulların böylesi skandallara sahne olduğunu söyleyen Koncuk, “Yoksul ailelerin çocuklarının ağırlıklı olarak bulunduğu bu okullarımız, sokakta yaşayan çocuklarımıza da kapılarını açmaktadır. YİBO’larda okuyan çocuklarımızda ezilmişlik duygusu vardır” diye konuştu.

KANAYAN BİR YARA

YİBO ve PİO’larda rehberlik sisteminin yetersiz olduğunu, rehber öğretmenlerin de ihtiyacı karşılayamadığını ileri süren Koncuk, okullarda personel açığından dolayı temizlik yapma görevinin öğrencilere verildiğini, bu okulların, beslenme şartları açısından da uygun olmadığını söyledi. Koncuk, “Yatak yetersizliği büyük bir handikaptır. Üstelik odalarda kalacak öğrenciler yaş grubuna göre belirlenmemekte, her yaş grubundan öğrenci aynı odada kalabilmektedir. Bu da öğrenciler arasında istismarı beraberinde getirmektedir. Bu okullarda fiziki mekân yetersizliği had safhada iken, ders araç-gereçleri açısından da büyük sıkıntı yaşanmaktadır” dedi.

YİBO’lar yaşanan istismarın yakın plana alınması ve detaylı raporlar hazırlanması gerektiğini, bu sorunu ortadan kaldırmak için ivedilikle tedbirlerin alınması gerektiğini söyleyen Koncuk, “YİBO’larda rehber öğretmen sorunu giderilmeli, sağlık personeli sayısı artırılmalıdır. YİBO’ların fiziki mekân sorunu çözülmeli, ders araç-gereçleri ihtiyacı karşılayacak düzeye ulaştırılmalıdır” dedi.

SKANDALDA İHMALİN PAYI BÜYÜK

Tunceli’de yaşananların ihmalin payının büyük olduğunu da dile getiren İsmail Koncuk şöyle dedi: “İnsanın kanını donduran bu vahim olay karşısında ivedilikle yapılması gereken, sorumluların ortaya çıkarılarak, hesap sorulmasıdır. Hiçkimse bu olay karşısında devekuşu misali başını kuma gömüp, suçu bir diğerine atamaz. Öte yandan Türkiye çapında tüm okullarda istismarı önleyici kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlenmelidir. Unutulmamalıdır ki sorunun kaynağına inilmeden çözüme asla ulaşılamaz.

Recep GÖREN / ANKARA

27.12.2006


 

Baykal: Atatürk’ü sevmeyen, cumhurbaşkanı olamaz

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Atatürk’ü anlayamamış, sevememiş; hakkında yolsuzluk dosyaları bulunan, doğru dürüst bir mal beyanı yapamayan bir kişinin cumhurbaşkanı olmaması gerektiğini” söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi üzerinde yaptığı konuşma sırasında CHP Lideri Deniz Baykal’ın söylediği, ‘’Başörtüsü eşlerin ayıplarını örtmeye yetmez’’ sözü üzerine çıkan tartışmalar sonucunda verilen aranın ardından birleşimi yeniden açan Başkanvekili İsmail Alptekin, Genel Kurulda kimsenin arzu etmediği bir durumla karşı karşıya kalındığını söyledi.

Bu sözlerini açmasını isteyen Alptekin’e Baykal, parlamentodaki görüşmenin duygusal gerilim ortamı içinde, bu sözü bazı arkadaşlarının, ya yanlış anladığını ya da çarpıttığını bildirdi.

Bir duygusal tepki ve birikim içinde parlamento görüşmelerinin tıkanmak zorunda kaldığını dile getiren Baykal, şunları kaydetti: ‘’Sayın Başkanvekili zabıtları incelemiştir. Şimdi burada da ifade etti. Şunu herkesin çok iyi bilmesini istiyorum. Ben siyasi tartışmalara eşlerin herhangi bir biçimde karıştırılmasını kesinlikle reddetme anlayışında olan birisiyim. Ailenin, eşlerin herhangi bir şekilde siyasî tartışmanın bir unsuru haline getirilmesinden şahsen rencide oldum. Bunu çok yakışıksız, ayıp sayarım.

Bütün siyasî hayatım boyunca insanların eşlerine, ailelerine en yüksek düzeyde saygı göstermeye gayret etmişimdir. Bu anlayışımı da şu anda da bozmam söz konusu değildir, bundan sonra da bozmam söz konusu değildir. Bu tartışma maalesef cumhurbaşkanlığı tartışmasından çıktı. Gerekçelerimi söyledim. Bu gerekçelerin tümü benim, Sayın Başbakanın anlayışı, zihniyeti ve onun siyaset uygulamalarıyla ilgili. Ne demek Anayasa? Anayasanın koyduğu çerçeveyi herkes bu ölçülerle değerlendirir, ya da değerlendirmez, siz bunu paylaşmaya bilirsiniz. Bunu ifade etmeye çalıştım.

Ailevî, kişisel bir tartışmaya yönelmek benim kesinlikle kabul edeceğim bir şey değildir. Maalesef Sayın Başbakan, tartışmayı bir kavim tartışmasına çekmiştir. Bundan büyük üzüntü duydum. ‘Başörtüsüyle uğraşıyorlar’ demiştir. Ben kimsenin eşinin başörtüsüyle meşgul değilim. Ben Cumhurbaşkanı olmak isteyen insanın zihninin içiyle meşgulüm. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum. Durduk yerde eşinin başörtüsünün gündeme getirilmesi karşısında ‘Eşlerin başörtüsü ayrı bir iştir, o siyasetin ayıbını örtmez, eşlerin başını örtmez’ dedim. Sözlerimin Sayın Hanımefendiye yönelik saygısızlık içeren bir tarafı yoktur. Bunu net bir şekilde buradan ifade ediyorum.’’

ATATÜRK’Ü SEVEN CUMHURBAŞKANI OLAMAZ

Anayasada, cumhurbaşkanlığı makamının çok özel ve saygın bir yeri olduğuna işaret eden Baykal, cumhurbaşkanlığı konusunda anayasanın koyduğu çerçevenin temel alınması gerektiğine yönelik hiçbir tereddütleri bulunmadığını vurguladı.Baykal, Anayasanın 104. maddesine göre cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağını; Anayasanın öngördüğü şartları taşıyan bir kişinin cumhurbaşkanı seçileceğini belirterek,sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ama Anayasanın öngördüğü şartları karşılayanların arasında olmaması gereken insanlar da var. Anayasanın şartlarının karşılanması, ‘en uygun cumhurbaşkanın ne olması’ sorusuna en iyi cevabı vermemize yetmez. Anayasanın şartları yerine getirilmelidir ama bence, Atatürk’ü anlayamamış, sevememiş bir insan, cumhurbaşkanı olmamalıdır.’’

/ ANKARA

27.12.2006


 

Arınç: Aşçı ölüm orucuna son versin

TBMM Başkanı Bülent Arınç, F tipi cezaevlerini protesto amacıyla 265 gündür “ölüm orucunda” bulunan Avukat Behiç Aşçı’nın ailesi ve bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile yaptığı görüşmede, “İsteğimiz, Behiç Aşçı’nın 265 gündür devam eden direncinin, yani ‘ölüm orucu’ diye isim koyduğu olayın bitirilmesidir” dedi.

Arınç, Dolmabahçe Sarayı’nda Behiç Aşçı’nın ailesi ile bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini kabul ederek bir süre görüştü. Görüşmede bir konuşma yapan Arınç, Behiç Aşçı’nın, 265 gündür kendisinin ‘’ölüm orucu’’ olarak adlandırdığı bir direnişi sürdürdüğünü belirtti. Geçen süre içinde Behiç Aşçı’nın hayatının tehlikeye girdiğini vurgulayan Arınç, kutsal bir hak olan yaşama hakkının herkes için geçerli olduğunu söyledi.

Bir avukatın, hayatını hiçe sayarak bir konu üzerinde ısrarla durduğunu dile getiren Arınç, buna millet egemenliğinin toplandığı Meclis’in duyarsız kalmasının mümkün olmadığını ifade etti. Arınç, eylemin Behiç Aşçı’nın hayatını tehlikeye soktuğunu yineleyerek, ‘’Vakit geçirmeden bu konu üzerinde duyarlılık gösterilmelidir. Behiç Aşçı, bir an evvel bu ölüm orucunu bırakmalıdır’’ dedi. Basının konuya geniş ilgi göstermesine de işaret eden Arınç, gösterdiği insani duyarlılık nedeniyle basına teşekkür etti. Arınç, ‘’Dileriz ki, Behiç Aşçı’nın bugün bu talebimizi dikkate alarak ‘Ölüm orucuna son veriyorum’ demesi, toplumu rahatlatacaktır’’ dedi.

/ İSTANBUL

27.12.2006


 

Öğretim üyelerinden YÖK'e tepki

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu üyeleri, Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu’nun yeniden dekanlığa atanmaması nedeniyle YÖK’e mektup göndererek, ‘’öğretim üyelerine iade-i itibar yapılmasını’’ istedi.

Yönetim kurulu üyeleri, Çorapçıoğlu’nun YÖK tarafından yeniden dekanlığa atanmamasına tepkilerini dile getirmek amacıyla Morfoloji binasında basın toplantısı düzenlediler. İlkkan Dünder, toplantıyı ‘’mevcut bir gerçeğin sansasyonelleştirilmesi değil, sadece vurgulanması’’ amacıyla düzenlediklerini belirterek, ‘’Buradan hareketle Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu üyeleri olarak vurgulamak istediğimiz içerik değil, üsluptur’’ dedi. Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dünder, bu toplantıyı, ‘’474 öğretim üyesinin iade-i itibarı için yaptıklarını’’ vurguladı.

YÖK, Ankara Üniversitesi Rektörü Aras tarafından ilk sırada dekanlığa aday gösterilen Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu’nu yeniden dekanlığa atamamıştı.

/ ANKARA

27.12.2006


 

Ağar: Türkiye’nin büyümeye ihtiyacı var

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye’nin erken seçim için çok sayıda sebebe sahip olduğunu belirterek, ‘’Ancak mesele cumhurbaşkanlığı seçimi adına bir nüfus sayımı haline getirilmemelidir’’ dedi.

TBMM’de düzenlediği basın toplantısına, ‘’2007 yılı bütçe görüşmeleri sırasında Meclis İçtüzüğünün kendine vermediği imkânı gazetecilerle burada buluşarak paylaşmak istediğini’’ ifade ederek konuşmasına başlayan Ağar, 2007 yılı bütçesine ilişkin görüş ve eleştirilerini dile getirdi.

Ağar, 2007 yılı bütçe görüşmelerinin, kuru lâf kalabalığı, ölçüsüz gerginlikler ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türk devlet hayatında hiç olmayan bir şekilde büyük meseleler yerine, belediyelerin alt ve üst geçitlerini anlatarak geçirildiğini söyledi. ‘’Başbakan’ın aklı hâlâ belediye başkanlığında kaldığı anlaşılıyor’’ diyen Ağar, Türkiye’nin büyük projelere, yatırımlara ve bu yatırımların ortaya koyacağı ayağı yere basan gerçek anlamda büyümeye ihtiyacının bulunduğunu kaydetti. Bütçe konuşmalarında çiftçinin, esnafın, KOBİ’lerin yer almadığını, üretim ve işsizlik meselesinin nasıl çözüleceği konusunda hiçbir işaretin bulunmadığını savunan Ağar, bunun yerine çatışma kültüründen beslenen bir siyaset anlayışının, zıtlaşma ve kutuplaşmanın ülkeyi germeye devam ettiğini ifade etti.

Ana muhalefet partisinin seçim konusunda millet yerine TÜSİAD’a bel bağladığını iddia eden Ağar, ‘’Türkiye’de siyasetin umudu ve gücü sadece milletin kendisindedir. Başka yerlere bel bağlayarak, hiç kimse siyaset yapamaz’’ dedi.

Ağar, ortaya çıkan iktidar ve ana muhalefet anlayışının siyasete olan güveni azalttığını ileri sürerek, hükümetin, yetersizliğini ve beceriksizliğini, Meclis kürsüsünden polemiklere boğmak suretiyle saklamak istediğini söyledi.

Türkiye’de zenginin daha zengin, orta sınıfın ise ortadan kaldırıldığını dile getiren Ağar, en alt gelir gruplarına odun-kömür dağıtmayla ülkenin yönetilemeyeceğini vurguladı.

Mehmet Ağar, TBMM Genel Kurulundaki bütçe görüşmeleri sırasında ‘’eşlerin polemik konusu yapılması’’nın sorulması üzerine de şunları söyledi: ‘’Bu, benim girmediğim bir alandır. Kimsenin ailesiyle, çoluk çocuğuna ilişkin ağzımdan bir şey çıkmamıştır. Zabıtları okudum, Sayın Baykal’ın böyle bir

niyeti olmadığı ortadadır. Doğru bir şey değil, aileleri siyasetin dışında tutmak lâzım. Allah herkesin ailesini, çoluk çocuğunu kendisine bağışlasın.’’

/ ANKARA

27.12.2006


 

Kara hazırlıksız yakalandılar

Düzce ve Bolu’da etkili olan kar yağışı sebebiyle zincirsiz araçların yolda kalması sonucu Kaynaşlı-Bolu Dağı çıkışı trafiğe kapandı. Yoğun kar yağışının devam ettiği Kaynaşlı-Bolu Dağı arasında zincirsiz kamyon ve TIR’ların yolda kalması sebebiyle ulaşım durdu.

Alınan bilgiye göre, D-100 karayolunun Bolu Dağı kesiminin Düzce bölgesinde İstanbul-Ankara yönünde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle yol bir süre ulaşıma kapandı. Yoğun kar yağışı sebebiyle Bolu Dağı’nda sürücüler zor anlar yaşıyor. Bolu’da TEM otoyolunda ve D-100 karayolunda yer yer buzlanma sebebiyle değişik bölgelerde 16 maddi hasarlı trafik kazası meydana geldi. Bolu Emniyet Müdürlüğü Bölge trafik ekipleri yola çıkacak olan sürücüleri yoğun kar yağışına karşı uyarıda bulunarak sürücülerin çekme halatı, takoz ve zincir bulundurmalarını istedi. Kar sebebiyle yolda kalan sürücülere Kızılay tarafından çay ve kahve ikram edildi.

/ BOLU

27.12.2006


 

İstanbul’da buzlanma tehlikesi

İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, ‘’Çarşamba ve Perşembe yağış beklenmiyor. Ama bu iki gün don ve buzlanma tehlikesi var. Vatandaşlarımızın don ve buzlanmaya karşı dikkatli olmaları uyarısında bulunuyoruz’’ dedi.

İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, kar yağışının bugün öğlen saatlerinde şehri terk etmesinin beklendiğini bildirdi. Yıldırım, boğaz çevresi ve Anadolu yakasında daha fazla kar yağışının görüleceğini belirterek, kar yağışının kentin yüksek kesimlerinde örtü oluşturabileceğini söyledi. Yıldırım, ‘’Çarşamba ve Perşembe yağış beklenmiyor. Ama bu iki gün don ve buzlanma tehlikesi var. Vatandaşlarımızın don ve buzlanmaya karşı dikkatli olmaları uyarısında bulunuyoruz’’ dedi.

Öte yandan İstanbul’da beklenen kar yağışı etkisiz bir şekilde kendini göstermeye başlarken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’de (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) oluşturduğu kriz merkezi ile kara hazırlanıyor. Anayollar ve geçiş güzergâhlarına konulan kameralarla 24 saat boyunca görüntülü takip yapılan merkezde, İtfaiye, İSKİ, İGDAŞ, emniyet ve zabıta görevlileri çalışıyor.

/ İSTANBUL

27.12.2006


 

Bayram namazı İstanbul’da 8:15’te

Kurban Bayramı namazı, Ankara’da 07.55’te, İstanbul’da 08.15’te, İzmir’de 08.13’te, Kars’ta ise 07.17’de kılınacak.

Diyanet İşleri Başkanlığından alınan bilgiye göre, diğer illerdeki bayram namazı saatleri de şöyle: Adana: 07.35, Adıyaman: 07.26, Afyonkarahisar: 08.00, Ağrı: 07.14, Amasya: 07.46, Ankara: 07.55, Antalya: 07.53, Artvin: 07.25, Aydın: 08.08, Balıkesir: 08.14, Bilecik: 08.08, Bingöl: 07.21, Bitlis: 07.13, Bolu: 08.03, Burdur: 07.58, Bursa: 08.11, Çanakkale: 08.22, Çankırı: 07.55, Çorum: 07.49, Denizli: 08.03, Diyarbakır: 07.19, Edirne: 08.27, Elazığ: 07.25, Erzincan: 07.28, Erzurum: 07.22, Eskişehir: 08.04, Gaziantep: 07.27, Giresun: 07.37, Gümüşhane: 07.31, Hakkari: 07.03, Hatay: 07.29, Isparta: 07.57, Mersin: 07.37, İstanbul: 08.15, İzmir: 08.13, Kars: 07.17, Kastamonu: 07.57, Kayseri: 07.40, Kırklareli: 08.25, Kırşehir: 07.47, Kocaeli: 08.10, Konya: 07.49, Kütahya: 08.05, Malatya: 07.28, Manisa: 08.12, Kahramanmaraş: 07.31, Mardin: 07.14, Muğla: 08.04, Muş: 07.16, Nevşehir: 07.43, Niğde: 07.41, Ordu: 07.39, Rize: 07.29, Sakarya: 08.08, Samsun: 07.47, Siirt: 07.12, Sinop: 07.54, Sivas: 07.38, Tekirdağ: 08.21, Tokat: 07.42, Trabzon: 07.32, Tunceli: 07.25, Şanlıurfa: 07.22, Uşak: 08.05, Van: 07.08, Yozgat: 07.47, Zonguldak: 08.05, Aksaray: 07.45, Bayburt: 07.27, Karaman: 07.44, Kırıkkale: 07.52, Batman: 07.15, Şırnak: 07.08, Ardahan: 07.21, Iğdır: 07.11, Kilis: 07.27, Bartın: 08.04, Karabük: 08.01, Yalova: 08.12, Osmaniye: 07.32, Düzce: 08.06.

/ ANKARA

27.12.2006


 

Gündoğdu: Art niyetli teşebbüsler ciddiye alınmayacak

Son günlerde bazı küçük derneklerin cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek amacıyla antidemokratik oluşumlar içinde yer aldığına dikkat çeken Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Bu sözde sivil toplum kuruluşlarının artniyetli fitne çıkarma teşebbüslerini, demokrasiye yürekten bağlı milletimiz elbette ciddiye almamıştır, almayacaktır” dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası’nın İzmir Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenleyen Ahmet Gündoğdu, bazı sivil toplum kuruluşlarının yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemek için girişimlerde bulunmalarını sert bir dille eleştirdi. “Darbecilerin çarkına su taşımak STK’lar adına utanç vericidir” diyen Gündoğdu, sendikal mücadelenin ana hedefinin, demokrasinin gerçek anlamda tabana yayılmasını temin etmek olduğunu hatırlattı.

Bir süreden beri, bir kamu çalışanları konfederasyonunun ev sahipliğinde buluşan bazı küçük dernek ve vakıflardan oluşan grubun, antidemokratik bir oluşum başlatma arayışı içinde olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Hemen belirtelim ki millet iradesine kaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı, ülkemizin anayasal demokratik işleyişine karşı bu tür teşebbüs sahipleri hüsrana uğrayacaklardır” şeklinde konuştu. Gündoğdu, demokrasiye yürekten bağlı milletin bu sözde sivil toplum kuruluşlarının artniyetli fitne çıkarma teşebbüslerini ciddiye almayacağını vurguladı.

Sendikaların sözkonusu konfederasyondan ayrılma noktasına gelmelerinin de bu ciddiye almama durumunun göstergesi olduğunu belirten Gündoğdu, “Kamu çalışanlarının böyle bir kirli işbirliğine alet olmaya isyan edişleri, istifa etmeleri, bizleri elbette memnun etmiş, bilhassa eğitim çalışanlarına duyduğumuz güvenin haklılığını ispatlamıştır” dedi.

Gündoğdu, ekonomi çevrelerinin de bu oluşumu yalnız bıraktığını hatırlattığı konuşmasını, “Bu darbeci artıklarının, bu halksız, tabansız muhterislerin cumhurbaşkanlığı seçimlerini bahane ederek gerginlik oluşturma çabaları acaba gerçekte neye hizmet etmektedir? Hangi yabancı güçlerin çarkına su taşımaktadırlar? Kamuoyunun takdirine sunuyorum” sözleriyle sürdürdü.

Yeni Asya / İZMİR

27.12.2006


 

Meclisten rekor mesai

TBMM Genel Kurulu, 24 Aralık Pazar günü saat 11.00’de başladığı mesaisini yaklaşık 40 saatlik çalışmayla Salı günü saat 02.45’de tamamladı.

Konuşmaların tamamlanmasının ardından açık oya sunulan 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, 2005 Mali Yılı Katma Bütçeye Dahil İdarelerin Kesinhesaplarına Ait Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile 2005 Mali yılı Katma Bütçeli İdareler Kesinhesap Kanunu Tasarısı kabul edilerek yasalaştı. Daha sonra, büyükşehir belediyeleri, bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası büyükşehir belediyelerine ait şirketlerin alacaklarının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık takas ve mahsup edilmesine olanak sağlayan yasa teklifi kabul edildi.

/ ANKARA

27.12.2006


 

Baykal ayıplı siyaseti bırakmalı

Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER) Başkanı Dr. Refia Kızılhan, her fırsatta hükümet mensuplarının eşlerinin başörtüleri üzerinden gerginlik oluşturan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın son bütçe görüşmeleri sırasındaki “Başörtüsü saçları örter, eşlerin ayıplarını örtmez” sözüne tepki gösterdi.

Başörtülü kadınların, hiç kimseye kendi üzerlerinden siyaset yapma yetkisi vermediğine de dikkat çeken Kızılhan, “AKDER olarak talebimiz, tüm siyasi partilerle beraber ana muhalefet liderinin de, başörtülü kadınların herkes kadar onurlu bir yaşamı hak ettiklerinin bilincinde olmasıdır” dedi. Kızılhan, siyasetçilerin kendi siyasi kavgalarına kadınların kiyafetlerini karıştırarak acziyetlerini ortaya koymamaları gerektiğini vurguladı.

Yeni Asya / İSTANBUL

27.12.2006


 

Sınıf tekrarı yapanlara ayrı grup

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, liselerde sınıf tekrarı yapan öğrenciler için ayrı gruplar oluşturulması uygulamasının, mevcut şartlarda yapılabileceğin en iyisi olduğunu bildirdi.

Çelik, CHP Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt’un, sınıfta kalan öğrenciler için ayrı grup oluşturulmasının, bu öğrencilerin tecrit edilmesi anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin soru önergesini cevapladı. Üç yıllık sisteme tabi olup başarısızlıkları sebebiyle sınıf tekrarı yapacak öğrencilerin yıl kaybını önlemek amacıyla; okulunda, mümkün olmaması halinde bulunduğu il veya ilçede grup oluşturulduğunu ifade eden Çelik, böylece 3 yıllık sistemden mezun olmaları veya velilerinin istemesi halinde 4 yıllık sisteme tabi olmaları ya da açık öğretim programlarına devamlarının sağlandığını anlattı. Çelik, bunun, mevcut şartlarda öğrenciler için yapılabileceğinin en iyisi olduğunu belirtti.

/ ANKARA

27.12.2006


 

Kurbanlık alırken sağlık raporunu görün

Yaklaşan Kurban Bayramı öncesi vatandaşlara çeşitli uyarılarda bulunan Obasan A.Ş. Üretim Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Mehmet Akif Şen, vatandaşların kurbanlık alırken mutlaka hayvanın veteriner sağlık raporunu görmeleri gerektiğini, bu raporun bulunmasının hayvanın sağlık yönünden kontrollü olduğunun garantisi olduğunu kaydetti.

Vatandaşların hayvanlarını belediyelerce gösterilen hijyenik ortam sağlanmış kurban kesim yerlerinde kesmeleri ve bu ortamlarda veteriner hekim bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Şen, “Özellikle sakatat konusunda, uzman bir veteriner hekim ürün için çok sağlıklı karar verebilir. Eğer bu noktalara mesafe anlamında sıkıntı yaşanıyorsa temizlik konusunda emin olunan bölgeler kullanılmalıdır. Hayvanlara kesimden önceki son 6 saatlik dilimde herhangi bir şey yedirilmemelidir. Fakat su verilmelidir. Bunun sebebi işkembesinin boş olması gerekliliğidir” dedi.

Yeni Asya

27.12.2006


 

Kesim yerleri ilâçlanıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü ilâçlama ekipleri kurban satış ve kesim yerlerinde dezenfeksiyon amaçlı çalışmalarını sürdürüyor.

İBB Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü İlâçlama birimi ekipleri tarafından yürütülen çalışmalarda İstanbul genelinde 97 kurban satış merkezinde ilâçlama yapılıyor. İlâçlama çalışmalarında Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tavsiye ettiği ve Sağlık Bakanlığı’nın onayladığı dezenfektanlar kullanılıyor.

Yeni Asya / İSTANBUL

27.12.2006


 

Kurbanda fakirleri hatırlayalım

Selçuk Üniversitesi (SÜ) İlahiyat Fakültesi İslâm Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker, Kurban Bayramı’nda fakire verilecek etin, hayvanın en iyi ve lezzetli yerinden seçilmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Çeker, kurban kesmenin hikmetlerinden birinin de yıl boyunca et yüzü görmeyen fakirlerin et yemesi olduğunu belirtti. Kendilerine bazen, fakirlere Kurban Bayramı’nda et verilmediği veya aradan 2 ay geçtikten sonra bozulmaya yüz tutmuş kurban etlerinin verildiği yönünde şikâyetler geldiğini ifade eden Prof. Dr. Çeker, şunları kaydetti: ‘’Kurban kesen birçok kişi maalesef kestiği kurbanın etinin tamamını kendine saklıyor. Sonra da tüketemeyip bozulmaya başlayınca, fakirlere veriyor. Bu yanlış. Günümüzde lüks otomobil ve cep telefonlarına sahip olduğu halde kestiği kurbanın etinin tamamını kendine ayıran kimse, kurbandan elde edeceği sevaptan mahrum olur. İyilik yapılacaksa en iyisi yapılmalı. Kendimizin kabul edemeyeceği bağışı başkasına yapmamamız lâzım. Fakire verilecek etin kurbanın en iyi kısmından en taze ve lezzetli yerinden verilmesi gerekir.’’

Hz. Muhammed’in (a.s.m.) kurban etlerinin bolluk döneminde 3 günden fazla evde bulundurulmaması, fakirlere dağıtılması gerektiğini, kıtlık döneminde de 1 yıl evde tutulabileceğini söylediğini belirten Prof. Dr. Çeker, şöyle devam etti: ‘’Kurban kesen her Müslümanın, dünyada kıtlık gibi bir tehlikenin olmadığı günümüzde etin büyük bölümünü fakirlere dağıtması gerekir. Normalde etin üçte biri fakirlere dağıtılır, üçte biri komşularla birlikte yenilir. Geri kalan üçte birlik kısmı da eve ayrılır. Ancak bu mecburi değildir. Yani isteyen etin tamamını da fakirlere verebilir. Büyük bölümünü de fakirlere verebilir.’’

/ KONYA

27.12.2006


 

MGK toplanacak

Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 28 Aralık Perşembe günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in başkanlığında Çankaya Köşkü’nde toplanacak.

MGK’nın yılın son toplantısı saat 13.30’da başlayacak. Toplantıda, iç ve dış gelişmeler değerlendirilecek.

/ ANKARA

27.12.2006


 

Diyarbakır’da 11 uçak seferi iptal

Diyarbakır’da yılın ilk karı, kara ve hava ulaşımını olumsuz etkiliyor.

Diyarbakır’da önceki gece başlayan ve aralıksız devam eden kar yağışı sebebiyle Türk Hava Yolları (THY) ile özel şirketlere ait uçakların dün Diyarbakır’dan karşılıklı olarak İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’ya yapmaları gereken 11 uçak seferi iptal edildi. Şehir merkezinde kar kalınlığı 15 santimetreye ulaştı. Diyarbakır-Mardin, Diyarbakır-Bingöl ve Silvan-Batman karayolu ulaşıma kapandı.

/ DİYARBAKIR

27.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004