DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Türkiye’nin en önemli ilişki alanının AB olduğunu bildirdi. Üyelik sürecinde bazı zorluklar bulunduğunu belirterek, “Zorlukları, sıkıntıları olmasına rağmen müşterek bir çalışma ve iradeyle bunların aşılacağını düşünüyoruz'' diyen Ağar, parti olarak AB sürecine önem verdiklerini vurguladı.
Ağar, Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Heidermaria Gürer’i parti genel merkezinde kabul etti. Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ağar, Gürer ile ‘’ağırlıklı olarak geleneksel Türkiye-Avusturya ilişkileri üzerine konuştuklarını’’ bildirdi. Ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi ve siyasî ilişkilerin artırılması konularında da görüş alış verişinde bulunduklarını ifade eden Ağar, ‘’Türkiye’nin en önemli ilişki alanının AB olduğunu’’ kaydetti. Türkiye’nin AB için öneminin Avusturya tarafından da bilindiğini anlatan Ağar, üyelik sürecinde bazı zorluklar bulunduğunu belirterek, ‘’Zorlukları, sıkıntıları olmasına rağmen müşterek bir çalışma ve iradeyle bunların aşılacağını düşünüyoruz’’ diye konuştu. Ağar, parti olarak AB sürecine önem verdiklerini vurguladı. Büyükelçi Gürer ise 2007 yılının, Türkiye için iki seçim yapılacağından dolayı yoğun geçeceğini belirtti. Gürer, ‘’DYP’nin sonbaharda TBMM’ye gireceğini umduğunu’’ söyledi.
“RUM KESİMİ’NİN YAPTIĞI KABUL EDİLEMEZ”
Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Ağar, ‘’Rum Kesimi’nin, Kıbrıs açıklarında Lübnan ve Mısır ile petrol ve doğal gaz arama yönündeki anlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu şöyle cevapladı:
‘’Kabulü mümkün olmayan bir iştir. Uluslararası hukukun hiçbir yerinde böyle bir şeyin yapılabilmesi söz konusu değildir. Hukukî statüsü netleşmemiş olan bir meseledir bu. Burada tabii bir yandan 15 gün evvelki Başbakan’ın Lübnan seyahatinin ne işe yaradığı belli olmayan ve seyahatin hemen akabinde ortaya çıkan bu sonuçlar... Lübnan’nın, kendi iç meselelerini istikrara oturtamamışken alelacele böyle anlaşmalar yapmasını da Türkiye’nin çok iyi değerlendirmesi lâzım. Gerek burada KKTC’nin hukuki varlığı açısından, gerekse Türkiye’nin uluslararası hudutları ve uluslararası hakları bakımından daha ciddî tepkilerin gösterilmesi gerekir ve Türkiye’nin hiçbir zaman bu oldu bittileri kabul etmesi söz konusu dahi olmayacaktır. 2003 yılında aynı şekildeki teşebbüslerine, o teşebbüse yaraşır biçimde sert bir tepki konulsaydı belki bugün Lübnan’dan böyle bir sonuç çıkmazdı.’’
“LÜBNAN HASMIMIZ OLAMAZ”
Ağar, aynı gazetecinin, ‘’Lübnan’ın Kıbrıs Rum kesimiyle anlaşmasının, Başbakan’ın ziyareti ile nasıl bir bağlantısı olabilir?’’ sorusunu cevaplarken de şunları söyledi: ‘’Ne konuştular diye merak ediyorum. Bu konu gündeme gelmedi mi? Böyle bir bilgi yok muydu? Bilinmiyor muydu? Kısa bir zaman evvel bir Lübnan ziyareti oldu, Lübnan ile ilgili Türkiye’nin bir takım iyi niyetli çabaları var, girişimleri var, bütün bunları yok farz ederek ve Türkiye ile de birtakım ilişkiler düzlemi içerisinde olan bir hükümet yapısını böylesine bir girişimde bulunulması kabul edilemez. O zaman böyle bir anlaşmanın var olduğu biliniyorsa niye böyle bir ziyaret yapıldı? Gidildiyse niye bu konu orada tartışılmadı, açıkça bir tavır konulmadı, bunları merak ediyoruz.’’
Mehmet Ağar, ‘’Lübnan parlamentosu aynı zamanda Türkiye’nin Ermeni soykırımı yaptığını iddia eden bir kararı da kabul etmiştir. Bu şartlar altında Türkiye’nin buradaki askeri birliği gündeme gelmeli mi?’’ şeklindeki soruya da şu cevabı verdi:
‘’Lübnan falan bizim hasmımız olamaz. Türkiye için küçük olan ülkelerdir. Lübnan veya Orta Doğu coğrafyasındaki ülkelere Türkiye büyük bir ülkedir. Onların, Türkiye’ye hasmane bir politika izlemeye güçleri yetmez. Kimin adına o politikaları oluşturuyorlar onun arkasına Türkiye’nin bakması lâzım.”
|