Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 21 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

AB’de 301 endişesi

Avrupa Birliği, “TCK’nın 301. maddesinden kaynaklanan sorunların zaman içinde ortadan kalkacağı” yaklaşımından endişe duyuyor. AB kaynakları, Türkiye’de 2005 yılında yeni TCK yürürlüğe girdiğinde kanundan kaynaklanan endişelerini dile getirdiklerini ve uygulamasını takip edeceklerini belirttiklerini hatırlatıyor.

AB kaynakları, Türkiye’de 2004 yılında yeni TCK yürürlüğe girdiğinde kanundan kaynaklanan endişelerini dile getirdiklerini ve uygulamasını takip edeceklerini belirttiklerini hatırlatıyor. Kaynaklar, 301. maddenin değiştirilmesi konusunda Türkiye’ye “Şu tarihe kadar yasayı değiştirmelisiniz” demediklerini, 301. maddenin değiştirilmesinin Türkiye’nin elinde olduğunu ifade ediyor.

Türk yetkililerinin yıllardır kendilerine, “301. maddenin mahkemeler tarafından uygulanmasının zaman içinde görüleceğini, böylece bu yasadan kaynaklanan sorunların bir süre sonra ortadan kalkacağını söylediklerini” belirten AB kaynakları, “Ankara’nın bu yaklaşımından endişe duyduklarını” bildiriyor. Bunun bir “zihniyet sorunu” olduğunu ve bu zihniyetin değiştirilmesi için yıllarca beklenemeyeceğini belirten kaynaklar, öldürülen gazeteci Hrant Dink’in 301. maddeden yargılandıktan sonra mahkum edildiğine işaret ediyor.

TCK’nın 301. maddesinin değişikliği için sivil toplum örgütleriyle bir çalışma yapıldığının hatırlatılması üzerine ise AB kaynakları, bu çalışmanın “ilginç bir öneri” olduğunu söylüyor, ancak yasaları sivil toplum örgütlerinin değil, hükümetin belirlediğini vurguluyor.

4 MÜZAKERE BAŞLIĞININ

AÇILMASI HEDEFLENİYOR

AB kaynakları, 11 Aralık 2006 tarihinde Türkiye ile müzakerelerin 8 başlıkta askıya alınması kararının Türkiye’de “hayal kırıklığı oluşturduğunu” bildiklerini, ancak bu kararın Ankara anlaşması ek protokolünün uygulanmasına yönelik AB tarafından verilen “politik ve kesin” bir mesaj olarak algılanması gerektiğini belirtiyor. Kaynaklar, ayrıca “artan gerginlik ortamında 11 Aralık kararının mümkün olan en iyi sonuç olduğunu” kaydediyor.

Türkiye’nin AB ile müzakere sürecinde 2007 yılında 2006 yılına göre daha fazla ilerleme kaydedeceğini umduklarını belirten kaynaklar, Almanya’nın AB dönem başkanlığı sırasında Türkiye ile müzakerelerde 4 başlığın açılabileceğini kaydediyor ve bu başlıkları işletme ve sanayi politikaları, finansal kontrol, ekonomi ve izleme politikaları ile istatistik olarak sıralıyor. Kaynaklar, Türkiye’de reform sürecinin sürdüğünü, teknik olarak sürecin çok iyi gittiğini ve Brüksel’e Türk yetkililerin sıklıkla gelmeye devam ettiğini de ekliyor.

AB kaynakları, Türkiye’nin AB üyeliği için yaptığı reformların sadece “AB yetkililerini memnun etmek için değil, her şekilde Türkiye için gerekli olduğunu” bildiriyor ve Türk hükümetinin yapılan reformların öncelikle Türk halkı için olduğunu dile getirmesinin “iyi bir yaklaşım” olduğunu ifade ediyor. Türkiye’de bu yıl yapılacak seçimlerin Türkiye’nin AB sürecini etkilememesini umduklarını belirten kaynaklar, 2007 yılının Türkiye için zor bir yıl olacağı görüşüne katılıyor.

Kaynaklar, ayrıca Türkiye’de iç politika gündemi ve dış politikada Irak konusu nedeniyle son zamanlarda AB konusunun gündemde fazla yer almadığını doğruluyor, ancak Türkiye için AB konusunun önemini yitirmediğini ve yitirmeyeceğini vurguluyor.

/ BRÜKSEL

21.02.2007


 

Esaslı yargı reformu

Kamu vicdanı bazan verilen kararlarla tatmin olmazken, bazı dâvâların “zamanaşımı’’ ile ortadan kalkması tepkiyle karşılanıyor. Bu tartışmaları değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Polat Soyer, çözüm olarak yargının özgür olmasını, bağımsız ve hızlı çalışmasını sağlayacak esaslı bir yargı reformuna ihtiyaç olduğunu söyledi. Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk da, “Yasalar toplumun ihtiyacına göre yapılanmadığı sürece kamu vicdanını rahatsız eden kararlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır” şeklinde konuştu.

İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir, yaptığı açıklamada, vatandaşın adalet duygusunun çok ciddî biçimde rencide edildiğini ifade etti. Türkiye’de 2005 yılında ceza konusunda yapılan yasal düzenleme sonucu ceza ve taksir kavramlarının karıştırıldığını söyeyen Erdemir, şu görüşleri dile getirdi: ‘’Yargıdaki gecikmenin, ceza adaletindeki aksamanın temelinde de yasal düzenlemeler yapılırken özensiz davranılmış olması yatıyor. Yeterli özen gösterilmediği için bugün mahkemeler tıkandı, kamuoyu çok rahatsız. Yargılamalar uzun sürüyor, verilen cezalar vatandaşın vicdanını rahatlatmıyor.’’

Erdemir, hukuktaki sorunların hakim ve savcılardan kaynaklanmadığını, siyasetçilerin yargının aksamasına sebep olduğunu öne sürdü.

“ESASLI REFORM GEREKLİ’’

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Polat Soyer, esaslı bir yargı reformunun gerekli olduğunu belirtti. Yargının bağımsız çalışmasını sağlamanın ön şart olduğunu ifade eden Soyer, yargıyı hızlandıracak tedbirlerin alınması gerektiğini kaydetti.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Disiplin Kurulu Üyesi ve eski Manisa Baro Başkanı Hüseyin Erkenci, tutuklama ve serbest bırakma konularının verilecek cezayla karşılaştırılmaması gerektiğini belirtti. Erkenci, savcıların bizzat olay yerinde bulunmaları, hakimlerin ise hukuk çerçevesinde vicdanlarını rahatlatıcı karar vermeleri gerektiğini ifade etti.

‘’Suçlulara yönelik verilecek cezaların gecikmesinin suçların artmasına neden olduğunu belirten Erkenci, ‘’Yargının seri, bir o kadar istikrarlı çalışması gerekir. Ancak TCK uyum süreci yaşadığı için tüm sıkıntılar bundan kaynaklanıyor. Mağdur vatandaşların yargılama sürecini sabırla beklemesi gerekir’’ dedi.

CEZA DÂVÂLARINDA ZAMAN AŞIMI SORUNU

Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Memurun Muhakematı Kanunu kapsamında şüpheli ve sanıkların ciddî korumadan yararlandığını ifade ederek, yargının ağır işlemesi ve zaman aşımı durumlarıyla yargıya güvenin azaldığını söyledi. Özellikle kamu personelinin içinde olduğu ve devletin sorumluluğunu gerektiren davalarda yargının daha ağır işlediğini söyleyen Tanrıkulu, ‘’Adalete güven zaten az. Bu işleyişle gittikçe daha da azalıyor. Yargıya güven olmayınca da hukuk devletinden uzaklaşılıyor ve herkes kendi hakkını başka türlü arama yoluna başvuruyor. Çetelerin belli ölçüde toplumsal meşruluk kazanmasının nedeni de budur’’ dedi. Tanrıkulu, Türkiye’de yargının henüz hukuk devleti olma konusunda zihniyet dönüşümü sağlayamadığını da kaydetti.

TÜRKİYE DOKUNULMAZLAR CENNETİ

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Mustafa Canoruç ise emniyet ve sağlık birimlerinin 24 saat çalışması gibi yargının da 24 saat çalışması gerektiğini belirterek, bu sebeple gece mahkemeleri kurulması gerektiğini söyledi. Dokunulmazlıkların yargıya büyük engel teşkil ettiğini ifade eden Canoruç, şunları kaydetti:

‘’Birçok kuruluş yasasında personelin yargılanmasıyla ilgili izin sistemi öngörülmüş. Ancak Türkiye dokunulmaz alanlar cenneti. Suç işlenmişse görevden dolayı yargılanmanın engellenmemesi lâzım. Bu kadar sıkıntılar içinde hakim ve savcılar kendi kabuklarına çekilmek zorunda kalıyorlar. Hukukî güvenceleri olmamasından dolayı sağlıklı adalet gerçekleşmiyor.’’

“KAMU VİCDANINI RAHATSIZ EDEN

UYGULAMALAR OLMAMALI’’

Anadolu Üniversitesi (AÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nüvit Gerek, “Hukukta kamu vicdanını rahatsız eden uygulamaların olmaması lazım” dedi.

Hukuk sisteminin, adalet tecelli etsin, insanlar hukuka güvensinler diye kurulduğunu hatırlatan Gerek, ‘’Er geç suçlu olanın, bunun müeyyidesiyle karşılaşacağının hakim kılınması lâzım ‘’ diye konuştu.

“HAKİMLERE ÇOK FAZLA

YETKİ TANINMASI’’

Ağrı Baro Başkanı Timur Demir de, ülkede ‘’hakim hukuku’’nun egemen olduğunu, hakimlere çok fazla yetki tanınmasının dâvâ sonucunu olumsuz etkilediğini efade ederek, ‘’Türkiye’de kamu vicdanını rahatsız eden dâvâların büyük bölümü, yargının ağır işlemesinden, eksik düzenlemelerden ve hakimlere çok sayıda yetki verilmesinden kaynaklanmaktadır’’ diye konuştu.

“CİDDî YARGI REFORMUNA İHTİYAÇ VAR”

Van Baro Başkanı Ayhan Çabuk ise gelişen ve değişen dünyada yasaların toplumun ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi gerektiğini belirterek, ‘’Yasalar, toplumun ihtiyacına göre yapılanmadığı sürece kamu vicdanını rahatsız eden davalarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. Son dönemde AB süreciyle birlikte yapılan reform ve değişiklikler de yeterli değil. Bu sebeple ciddî yargı reformuna ihtiyaç var’’ diye konuştu.

“DÂVÂ BİR POSTA PULU İÇİN 3-4 AY

UZAYABİLİYOR’’

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zehra Gönül Balkır, sağlıklı yargılama için iyi yapılmış kanunların yanında, yeterli sayıda hakime, Cumhuriyet savcısına ve adli personele ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Altyapı sorunları, hakim başına düşen dâvâ sayısının fazlalığı, adli personelin yetersizliği ve bürokrasinin uzamasının hukuk sisteminin yavaş işlemesine sebep olduğunu belirten Balkır ‘’Dâvâ bir posta pulu için 3-4 ay uzayabiliyor’’ dedi.

“BAZEN YASALARI ANLAMAKTA

GÜÇLÜK ÇEKİYORUZ’’

Konya Baro Başkanı Hasan Özen de, son birkaç yılda kanunlarda köklü değişiklikler olduğunu, ceza ve ceza muhakeme kanunlarında kolay kolay değişiklik yapılmaması gerektiğini kaydetti. Meselâ 301. maddenin yeni konulduğunu ancak tekrar tartışılmaya başlandığını dile getiren Özen, şunları söyledi:

“Kanunların uzun ömürlü ve toplumun yapısına uygun olması gerekiyor. Biz de çok sık değişiklik yapılıyor. Çok fazla araştırma yapılmıyor. Fakültelerden ve barolardan görüş alınmadan yasalar çıkarıldı. Çelişkili hususlar olabiliyor. Biz ve hakimler bile bazen yasaları anlamakta güçlük çekiyoruz. Birçok kavram yer değiştirildi ya da kaldırıldı. Yeni kavramlar geliyor. Bunların uygulanması zaman alabiliyor.’’

“HÂLÂ DEĞİŞİKLİKLERE İNTİBAK EDEMİYORUZ’’

Trabzon Baro Başkanı Veysel Malkoç da toplumun, adaletin uygulanmasını ve cezanın karşılığını görmeyi beklediğini, ancak bir cezanın onaylanmasının iki seneyi geçtiğini belirterek, ‘’Bu, kanun değişikliklerinin getirdiği tıkanıklıktan kaynaklanıyor’’ dedi.

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) son 2 yılda 5 değişiklik yapıldığını belirten Malkoç, ‘’Böyle temel kanunlar oturulup, yıllarca tartışılmalı ve sosyolojik olarak toplumun yapısına uygunluğu incelenmeli. Hâlâ hakimler ve bizler değişikliklere intibak edemiyoruz. Çünkü sürekli değişiyor, sürekli bakmak lâzım. Birçoğumuz aralık ayında yapılan değişiklikleri bilmiyoruz’’ diye konuştu.

“ASIL SORUN, UYGULAMADADIR”

Mersin Barosu Başkanı İsa Gök, TCK’de ateşli silâhlarla yaralamalara verilmesi öngörülen cezaların, Avrupa ile kıyaslandığında az olmadığını ancak uygulamaların yetersiz olduğunu savundu.

Adana Barosu Başkanı İbrahim Gazioğlu ise yeni TCK’deki ceza miktarlarının yeterli olmadığını savundu.

/ ANKARA

21.02.2007


 

301’i değiştirmek de sorunu çözmüyor

Mazlumder Diyarbakır Şubesi tarafında oluşturulan çalışma ekibi, hazırladıkları 301 raporunda, 301. maddedeki değişikliğin yeterli olmadığı, TCK’da ifade hürriyetini kısıtlayabilecek 40 maddenin bulunduğu, asıl yapılması gerekenin, “bataklığın kurutulması” olduğu ifade edildi.

Avukatlar Nesip Yıldırım, Ercan Ezgin, Cengiz Analay ve Şerife Sönmez tarafından hazırlanan “Vatandaşlık, Türklük ve 301. Maddenin Değerlendirilmesi Raporu”nda, 301. maddenin değiştirilmesinin yetmeyeceği ifade edilerek, “Kelimeleri değiştirmekle uğraşmak, bataklığı kurutmamız gereğini, fikir insanlarını veya mağdur kesimlere sıkıntı yaşatılabileceği gerçeğini unutturmamalıdır. Vakit geç olmadan ezberlerimizi, kimin işine yarayacak endişesine kapılmadan, hakkı teslim etme, adil olma yönünden masaya yatırmamız gerekmektedir” görüşlerine yer verildi. “Bu madde kimi koruyor? Mağduru, mazlumu mu yoksa; sevabıyla günahıyla gücü, iktidarı mı? Türklüğü aşağılamanın somut, değişmez ve net ölçüsü nedir? Yoksa yasayı uygulayıcının şahsi dünya görüşü mü kıstas? Aldığı resmi ideolojinin kendisine öğrettiği doğruları mı? Yoksa evrensel insan hakları ölçülerine göre mi insanın yaşamı, ceza tehdidiyle değerlendirilecek?” sorularının sıralandığı raporda, “301, insanları ben ve benden olmayanlar şeklinde değerlendirip, kendinden olmayanları potansiyel düşman olarak görme zihniyetine yol açabilecek negatif bir maddedir. Bu madde ile sadece aşağılayanları değil, düşüncelerini ifade edenleri, zalim konumuna gelen kişi ve yapılara ‘zalim’ diyenleri, yargısız infaz yapan katile, ‘katil’ dediği için de kişi cezalandırılabilir” tespitleri yer aldı.

301’İN CENGAVER SAVUNUCUSU:

ADALET BAKANI

Bu arada aralarında Ümit Kardaş, Vedat Türkali, Sevnur Sezer, Celal Başlangıç ve Akın Birdal’ın da bulunduğu hukukçu, sanatçı ve aydınlar da 301’in değiştirilmesinin çözüm olmayacağını belirti. Hükümetin yeni TCK hazırlanırken ifade özgürlüğünü sınırlayan bazı maddelerin yasada yer almaması görüşlerini görmezden geldiğinin hatırlatıldığı açıklamada, 301. madde üzerinden yürüyen tartışmaların demokratik ve özgürlükçü bir anayasanın da acil bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha gösterdiği vurgulanırken, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “301’in cengaver savunucusu” olarak adlandırıldı.

Kemal BENEK / ANKARA

21.02.2007


 

Herşeye rağmen müzakere sürüyor

Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Marc Pierini, olumsuz birtakım algılamalar olsa da Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında müzakere sürecinin kesinlikle devam ettiğini söyledi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin AB fonundan aldığı hibe destekle restore ettirdiği Kır Kahvesinde gazetecilerle bir araya gelen Pierini, katılım müzakerelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını cevapladı. Pierini, Türkiye’den AB’ye üyelik konusunda farklı algılamalar, bazı negatif düşünceler olduğunu bildiklerini ifade etti. Örneğin Türkiye ile AB’ye katılım müzakerelerinin dondurulduğundan söz edildiğini belirten Pierini, şunları kaydetti:

‘’Katılım müzakerelerinin dondurulduğundan bahsediyorlar. Halbuki müzakereler dondurulmadı. Tam aksine müzakere sürecinde son 2 ayda, ondan önceki 15 ayda kaydedildiğinden daha fazla ilerleme kaydedildi. Devlet Bakanı Ali Babacan’ın Brüksel’i ziyareti ve yaptığı görüşmeler de müzakerelerin kararlı bir şekilde yürütülmekte olduğunun kanıtı oldu. Başlıklar teker teker müzakereye açılıyor. Olumsuz birtakım algılamalar olsa bile Türkiye ile AB arasında müzakere süreci kesinlikle devam ediyor.’’

Pierini, katılım öncesi yardım programı kapsamında Türkiye’ye yaptıkları yardımın yılda 500 milyon avroya ulaştığını, bu programın dünyadaki en büyük yardım programları olduğuna dikkat çekti. ‘’Bu program Ankara’daki delegasyonumuz tarafından Türk hükümeti ile birlikte yürütülüyor’’ diyen Pierini, bu programla katılım öncesinde Türkiye’de reformları desteklediklerini, Türkiye’nin katılım müzakerelerinde öngörülen koşulları yerine getirmesine destek olduklarını bildirdi.

/ GAZİANTEP

21.02.2007


 

AKP’li Çelik: 301 gündemden kalkacak

AKP Grup Başkanvekili Faruk Çelik, TCK’nın 301. maddesinin raftan kalkacağını söyledi.

Çelik, AKP grup toplantısı öncesinde “301 ile ilgili ne yapılacağı” sorusuna, konunun önceki gün yapılan MYK’da ele alınmadığını, ancak Bakanlar Kurulunda görüşüldüğünü belirterek, “Bu konu gündemden, raftan kalkacak” dedi. Konunun, Bakanlar Kurulundaki değerlendirmelerinden haberi olmadığını belirten Çelik, “Bugün çıkışta Sayın Başbakanımızla konuyu görüşeceğim. Bu iş Türkiye gündeminden kalkmalı. Değişiklikse değişiklik, değişiklik olmayacaksa değişiklik olmayacak şekilde nihai şekil almalı” diye konuştu.

Çelik, bir soru üzerine, seçimin erkene alınmasıyla ilgili hiçbir değerlendirmenin hiçbir kurulda olmadığını bildirdi. Ortaya çıkan görüşlerin bireysel olduğunu kaydeden Çelik, “Bunlar, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası değerlendirilecek görüşlerdir. Bugün kurumsal olarak erken seçimle ilgili hiçbir yerde, hiçbir toplantımızda ve Başbakanla görüşmemizde konu gündeme gelmemiştir” dedi.

CHP ile konuyla ilgili bir görüşmelerinin de olmadığını ifade eden Faruk Çelik, “Seçimle ilgili kendileriyle hiçbir temasımız olmadı” diye konuştu.

/ ANKARA

21.02.2007


 

Tavizsiz istikrar çizgisinde 38. yıl

21 Şubat 1970’te ilk sayısını çıkaran gazetemiz, hizmetteki 37. yılını da geride bıraktı. Aynı çizgide daha nice yıllara...

38. yıla girerken, Yeni Asya'nın “dışarıdan” nasıl görüldüğünü tesbit için bazı isimlerle konuştuk. Gelen cevaplardan bazıları:

* Mehmet Altan: Demokratikleşme yolundaki ısrarlı takibini sürdüren Yeni Asya'nın tavrı bu süreçte önemli.

*Alper Görmüş: Yeni Asya, solcular ve büyük medya dahil, hepsinden daha sivil. AB sürecine en büyük desteği o veriyor.

*Hüseyin Hatemi: Bazı görüşlerine katılmasam da, ciddî, üçkâğıtçılıktan uzak, inançlarından taviz vermeyen bir gazete.

*Mahir Kaynak: İslâmın doğru yorumlanmasına önemli katkılar sağlıyor. Din ve fen ilimlerini birleştiriyor.

*Ahmet Taşgetiren: Basın camiasında duyarlı bir geleneği temsil ediyor, Risâle-i Nur çizgisini yansıtıyor.

*Ayhan Bilgen: Manevî değerlere bağlılıkla özgürlükçü yaklaşımın çelişmediğini gösteriyor. Ezber bozan bir duruşun sahibi.

*Selâhattin Yazıcı: Yaşayarak, hissederek ve bedel ödeyerek insan hakları ve hukukun savunuculuğunu yapıyor.

*Hüsnü Mahallî: Sınırlı imkânlarla gazetecilik yapıyor, ama bunun karşılığında taviz vermiyor.

*Şaban Dayanan (İHD): Türkiye'de insan haklarının gelişimine ve hukukun hakim olmasına katkıda bulunuyor.

* Hüsnü Tuna: Yeni Asya'nın yankısının ulaştığı satıh daha çok genişlemeli ve yayını uzun yıllar devam etmeli.

*Ahmet Gündoğdu: Susturma girişimlerine aldırmadan cesur yayınlarını kararlılıkla sürdürüyor.

Ezberbozan duruş

Ayhan Bilgen MAZLUMDER Genel Başkanı

Yeni Asya manevî değerlere bağlılıkla özgürlükçü yaklaşımın çelişmediğini yıllardır tutarlılıkla gösteren bir mücadele zeminidir. Bu ezber bozan duruşun ağır bedelini defalarca sahibi, yöneticileri ve yazarları ödemiş, ödemeye de devam etmektedir.

Farklı düşüncelere mensup çevrelerin ifade özgürlüğünü tereddütsüz savunan bir gazetenin bu denli yoğun soruşturma, yargılama ve cezalandırılmaya tabi tutulması basın özgürlüğü açısından endişe vericidir.

Bildiklerini, inandıklarını haykırmaktan geri durmayacağını, baskı ve yıldırma girişimlerine boyun eğmeyeceğini bildiğim Yeni Asya gazetesinin sadece ülkemizde değil tüm dünyada özgürlükçü bir anlayışın egemen olmasına bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hizmetlerinin geçeceğine inanıyorum. 38 yıllık sabırlı yürüyüşün daha güçlü devam etmesi dileği ile emeği geçen herkesi kutluyor başarılar diliyorum.

Susturulamadı

Ahmet Gündoğdu Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı

Yeni Asyanın en önemli insan hakkı olan ifade, düşünce ve inanç özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için verdiği hukuk mücadelesini, hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuku ön plana çıkaran ve yasaksız bir Türkiye özlemini içeren yayınlarını takdirle karşılıyorum.

Yeni Asya yazarlarının yasakların kaldırılması ve Türkiye’nin demokratik bir ülke olması yolunda verdiği mücadele sırasında büyük bedel ödediklerini ve halen de ödemeye devam ettiklerini biliyorum. Bu mücadeleyi verirken bazı kurum ve kişilerce çifte standarda tabi tutulduklarına da şahit oluyorum.

Bütün bu zor şartlara rağmen demokrasi mücadelesi veren, doğru çizgisinden asla taviz vermeyen, susturma girişimlerine aldırmadan cesur yayınlarını kararlı bir şekilde sürdürdüğünü takdirle izliyorum.

Bu duygularla Yeni Asya’nın 38. kuruluş yıldönümünü kutlar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

“Herkese özgürlük”

Dr. Ahmet Aksu

Memur-Sen Genel Başkanı

Türkiye gibi demokrasiyi tam anlamıyla henüz sindirememiş ve en temel insanî hakların bile büyük mücadeleler verilerek kazanıldığı bir ülkede, adalet, özgürlük ve eşitlik gibi her dünya insanının doğuştan sahip olduğu hakların kazanılmasında yaptığı yayınlarla sivil toplum kuruluşlarına büyük destek veren ve bu uğurda herkesten çok bedel ödeyen ve ödemeye devam eden Yeni Asya Gazetesi’ni, 38. kuruluş yıldönümünde tebrik ediyor ve yayın hayatında başarılar diliyoruz.

Hep birlikte herkese özgürlük isteyen ve bu tavrıyla örnek bir yayıncılık sergileyen Yeni Asya’nın; Türkiye’nin ve Türk insanının demokrasi ve insan hakları kazanımlarında yeri unutulmayacak gayretiyle takdire şayan yayıncılığa devam edeceğine inanıyor, tüm çalışanlarına takdirlerimizi sunuyoruz.

Objektif, ilkeli ve kaliteli yayın

Mustafa Başoğlu Türkiye Sağlık İşçileri

Sendikası Genel Başkanı

Demokrasiye, insan haklarına ve İslâma hizmet etmede gerekli duyarlılığı gösteren Yeni Asya’nın bütün zorlamalara rağmen 38 yıldır ayakta durmayı başarmasının ve objektif, ilkeli, kaliteli yayınını sürdürmesinin başlı başına bir başarı olduğuna inanıyorum.

Doğrunun gür sesi

Mürsel Turbay BEM-BİR-SEN Genel Başkanı

Yeni Asya, kuruluşundan bu güne kamuoyunun haber alma ve bilgilenme özgürlüğünü varlık sebebi bilerek izlediği sağduyulu ve objektif gazetecilik anlayışıyla ‘doğrunun gür sesi’ olarak milletimizin gönlünde taht kurmuştur.

Bu vesileyle yıllardır demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda verdiği insan temel hak ve özgürlükleri mücadelesinden dolayı Yeni Asya’nın kuruluş yıldönümünü tebrik ediyor, düşünce ve ifade özgürlüğü mağduru edilen değerli yazarlarının mahrumiyet ve mahkûmiyetlerinin sona erdirilmesini ve kamuoyunun doğru haber alma ve bilgilenme özgürlüğü üzerindeki antidemokratik uygulamaların son bulmasını diliyorum.

İslâmı doğru yorumladı

Mahir Kaynak Star Gazetesi yazarı

Dinî bir akımın temsilcisi olarak görüyorum. Türkiye’de İslâmın doğru yorumlanması anlamında önemli katkılar sağladığını biliyorum. Din ilimleriyle fen ilimlerini birleştirmesi noktasında önemli bir geleneğe sahip olduğunu düşünüyorum.

İyi niyetli ve azimli

Av. Fatma Benli AKDER Başkan Yardımcısı

Günümüzün en revaçtaki kavramları olan insan hakları ve hukuk, sözde kalmaması, fiilî olarak da uygulanması gereken kavramlar. İnsan hakları ve hukuk ihlâllerinin önlenmesi ise, ancak dördüncü kuvvet niteliğindeki basının ve sivil toplum kuruluşlarının görevlerini lâyıkı ile yerine getirmesiyle mümkün olabilir. Yeni Asya Gazetesi de, sahip olduğu iyi niyet ve azim sayesinde, hukuk devleti ilkesinin yerine getirilmesi yolunda önemli bir işlev görüyor.

Herkesin eşit olarak haklarını kullandığı, hakların soyut varsayım ve korkulara kurban edilmediği bir Türkiye hayalini gerçekleştirmeye uğraşan AKDER, bu noktadaki misyonundan ötürü Yeni Asya gazetesini kutlamakta ve başarılarının devamını dilemekte.

Basının yüzakı

Av. Kadir Akbaş Demokrat

Hukukçular Derneği 2. Başkanı

Yeni Asya Gazetesi uzun yıllar önce Türkiye’de demokrasinin sancılı olduğu bir dönemde yayın hayatına başlamış köklü bir basın kuruluşu. Yayınlanmaya başladığı günden bu güne ülkemizde demokratik değerlerin içtenlikle benimsenmesi, demokrasinin kurumsallaşması, hiçbir şartta meşruiyetten ayrılmaması, hukuk devleti ilkesinden taviz verilmemesi konusunda ilkeli bir yayın politikası izlenmiştir.

Çok uzun bir geçmişi olmayan ülkemiz demokrasisi maalesef sık sık açık ve örtülü darbelerle kesintilere uğradığından hukukun üstünlüğü ilkesini ve insan haklarını savunmak ciddî bedeller ödemeyi göze almayı gerektirmiştir.

Yeni Asya, ülkemiz açısından yüzakı bir yayın organı olarak her dönemde, her ne pahasına olursa olsun insan hakları ihlâllerine ve hukukun üstünlüğü ilkesinden ayrılmasına karşı çıkmıştır. Bu onurlu duruşu sebebiyle kimi zaman yıllarca kapatılmış, bütün yazarları hakkında onlarca dâvâ açılmış, zindanlara atılmışlardır.

Herkesin sustuğu, doğruların gizlenmek istendiği dönemlerde Yeni Asya haykırmaktan, gerçeği ortaya koymaktan kaçınmamıştır. Yeni Asya kimi zaman ağırlıklı olarak özellikle din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde yaşanan insan hakları ihlâllerine karşı daha hassas davranmakla birlikte, son yıllarda hemen her alandaki insan hakları ihlâllerini, mağduru, muhatabı kim olursa olsun ilkeli bir şekilde gündeme getirmekte ve karşı durmaktadır.

Bu meyanda Yeni Asya’nın ülkemizin Avrupa Birliğine üyelik sürecini içtenlikle her zeminde desteklemiş olması kayda değer bir çabadır. Yeni Asya’nın ülkemizde her alanda yaşanan insan hakları ihlâllerine karşı ihlâlin konusu, muhatabı, mağduru kim olursa olsun ısrarla karşı çıkmak yönündeki yayın politikasını sürdürmesini diliyorum.

İnsan haklarında hassas

Şaban Dayanan İHD İstanbul

Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi

Yeni Asya gazetesi, insan hak ve özgürlüklerinin engellenmesine ilişkin gelişmelere genişçe yer vererek, Türkiye’de insan haklarının gelişimine ve hukukun hakim olmasına katkıda bulunmaktadır. Bu yüzden de sürekli olarak, kendisi de insan hakları ihlâline maruz kalmaktadır. Yeni Asya hakkında açılan dâvâlar, düşünce özgürlüğünün engellenmesine ilişkin girişimlerdir. Bu baskıcı tutuma rağmen Yeni Asya gazetesinin insan hakları alanına gösterdiği hassasiyet takdire değerdir. Bir insan hakları savunucusu olarak, Yeni Asya gazetesini insan haklarına katkı sunan bir gazete olarak değerlendiriyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

En “sivil” gazete

Alper Görmüş Nokta Dergisi Genel Yayın

Yönetmeni

Benim için Yeni Asya gazetesi, solcular ve büyük medya da dahil olmak üzere hepsinden daha sivil. Sivil iddiasıyla çıkan Radikal gazetesi bile çok ilginç şeyler yapabiliyor.

Yeni Asya gazetesinin AB konusundaki tavrı ilgimi çekiyor. AB konusunda en az “ama” diyenlerden...

Aktüel dergisinde çalışırken, okuyuculara “Şaşıracaksınız, ama AB konusunda en açık desteği veren gazete Yeni Asya” demiştim. Bu yazımdan sonra çok sayıda “Allah, Allah nasıl olur” diye birçok mesaj geldi. İnsanların kafasında farklı ve doğru olmayan bir imajı var. Yeni Asya gazetesi sivillik, AB konusunda ilkeli bir tutum izliyor.

Taviz vermedi

Hüsnü Mahalli Yeni Şafak gazetesi yazarı

Kendi mantığı içinde, kendi siyasal ve sosyal anlayışı çerçevesinde kararlı bir şekilde yayın hayatına devam ettiğini düşünüyorum. Sınırlı imkânlarla gazetecilik yaptığını ve bunun karşısında taviz vermediğini biliyorum.

Demokratikleşme sürecinin ısrarlı takipçisi

Mehmet Altan Star gazetesi başyazarı

Demokratikleşme yolunda ısrarlı takibini sürdüren Yeni Asya gazetesinin bu süreçteki önemini vurgulamak isterim.

Sağduyulu tavır

Ergun Babahan Sabah gazetesi yazarı

Düzenli izlediğim bir gazete değil. Gazetelerin kendinden olmayan farklı kesimlerin uğradıkları haksızlıklara yer vermesini ve acılarını paylaşması gerekliliğini savunuyorum. Yaşadığımız Hrant Dink cinayeti sonrasında Yeni Asya’nın takındığı tavır sağduyulu olduğunu göstermiştir.

Ciddi ve tavizsiz

Hüseyin Hatemi Akademisyen-yazar

Yeni Asya gazetesi ciddî, üç kâğıtçılıktan uzak, inançlarından taviz vermeyen bir gazetecilik örneği gösteriyor. Bu da Yeni Asya’yı pek çok gazetenin sahip olduğu maddî kazançtan, şöhretten uzak tutuyor. Gazetenin bazı görüşlerine takılmasam bile İnanç ve ilkelerinden taviz vermemesi takdire şayandır. Burada Yeni Asya gazetesinde belli bir dönem yazarlık yaptığımı da belirtmek isterim.

Haksızlık karşısında susmadı

Selahattin Yazıcı TİYEMDER (Tüm İlahiyat

Fakülteleri ve Yüksek İslâm Enstitüleri Mezunları

Derneği) Başkanı

Yeni Asya; yaşayarak, hissederek ve de bedel ödeyerek insan hakları ve hukuk savunuculuğu yapıyor. Konjonktürün neresinde olduğuna bakmadan, rüzgârın en sert estiği ortamda cesurca bunu yapıyor. Bence hakkını veriyor. Bir mukayese gerekirse bir kısım medya konjonktürün normalleşmesini ve rüzgârın dinmesini beklerken Yeni Asya “tatlı su balığı” olmak yerine her ne şartta olursa olsun “Haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytan” olma, vebal ve inancını yaşıyor. Ve, “En güzel ibadet padişaha karşı söylenen hak sözdür” prensibinden hiç taviz vermiyor.

Özgürlükleri savundu

Hülya Şekerci ÖZGÜRDER Genel Başkanı

Yeni Asya gazetesinin yayın politikası düşünce ve inanç özgürlüğünden yana; vesayet rejimine, askerî darbelere ve resmî ideolojinin dogmalarına karşı bir çizgiyi ifade ediyor. Yayın süreci içinde genellikle eski TCK 163. ve 312. maddelerden, şimdilerde de 301’den yargılanan bir gazetenin ve gazete yazarlarının insan hakları ve hukukî sistemin normalleştirilmesi mücadelelerine ilgisiz kalması düşünülemez.

Biz Yeni Asya’yı hep düşünce yasaklarının, keyfî yargılamanın, derin devlet dayatmalarının, başörtüsü ve İslâmî eğitim yasaklarının karşısında, hakları ve özgürlükleri savunan bir yayın etkinliği içinde gördük.

Tabiî ki Yeni Asya’nın düşünce özgürlüğü, İslâmî kimliğin yasaklanması ve emperyalizm karşısında tavır alan tutumunu, Rabbimizin verdiği fıtrî kimliklerin yasaklanması bağlamında Kürt kimliği, Ermeni kimliği gibi kavmi kimlik ve dillerin yasaklanmasında da; F Tipi cezaevi uygulaması ve tecrit zulmü gibi, ulusal kimliğin ve kapitalist tüketim kültürünün dayatılması gibi konularda da derinleştirmesini temenni ediyoruz.

Risâle-i Nur çizgisini yansıtıyor

Ahmet Taşgetiren Gazeteci-yazar

İslâmî camiada önemli bir yeri olan Yeni Asya gazetesi 37 yıllık geçmişiyle de basın camiasında duyarlı bir geleneği temsil etmektedir. Türkiye’de demokrasinin zaafa uğradığı, nefes almanın zorlaştığı dönemlerde ciddî bedeller ödemiştir. Bunun yanında Risâle-i Nur çizgisini de yansıtması bakımından önemli bir misyona sahip olduğunu düşünüyorum.

Sorumlu ve tutarlı

Mustafa Ercan Mazlumder

İstanbul Şube Başkanı

Yeni Asya tüm gazeteler içerisinde yaptığı haberler ile insan haklarına saygılı bir tutum benimsediği gibi, özellikle insan hakları örgütlerinin görüş ve faaliyetlerinin yayılmasında üstün bir gayret içerisinde görüyorum. Yeni Asya Gazetesi bu anlamda sorumlu ve tutarlı yayın çizgisiyle her türlü takdir ve teşekkürü hak ediyor.

Sesi daha çok yayılmalı

Av. Hüsnü Tuna Hukukçular Derneği

Başkanı

Yeni Asya, gerek insan hakları ihlâllerine ilişkin haberleri kamuoyuna taşıyarak gerekse insan hakları içerikli makalelerle (köşe yazıları) ile insan hakları ihlâllerinin giderilmesine katkıda bulunan bir yayın organıdır. Ayrıca Türkiye’de yasadışı yapılanmalar veya hukuku zedeleyen resmî uygulamalara karşı vermiş bulunduğu tepkiler de insan hakları ve hukukun üstünlüğü açısından takdire şayan davranışlardır. Yeni Asya’nın yankısının ulaştığı sathın daha çok genişlemesine hem de uzun yıllar yayın hayatını sürdürmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu nedenle bundan sonraki yayın hayatında Yeni Asya’ya başarılar dilerim.

Bedel ödeyerek mücadeleye devam

Ahmet Yıldız Diyanet-Sen Gen

Farklı vizyon ve misyonuyla 38 yıldır yayın hayatına devam eden Yeni Asya, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, fikir ve inanç özgürlüklerinin, ifade özgürlüğünün gereği gibi kullanılması ve bu özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması adına mücadele vermektedir.

Özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması adına verdiği mücadelede ağır bedeller de ödeyen Yeni Asya ilkeli ve cesur yayınlarına devam etmektedir. Bütün zorluklara rağmen 38 yıldır yayın anlayışından taviz vermeden yoluna devam eden Yeni Asya’nın 38. kuruluş yıldönümünü kutlar başarılar dilerim.

Süleyman Bahadır Diyanet-Sen Genel Eğitim

ve Dış İlişkiler Sekreteri

Türkiye gibi bir ülkede düşünce ve fikir hürriyetinin önündeki her türlü olumsuzluğa rağmen kulvarında özgürlük mücadelesi veren ve bunun bedelini katma değeri ile ödeyen Yeni Asya’nın kuruluşunun 38. yıldönümünü tebrik ediyor kaliteli yayınlarınızı nice yıllar devam ettirmenizi diliyorum.

21.02.2007


 

Bu rezaleti durdurun

Dünyada 24 saatte 10 bin porno sitesinin açıldığı, internet üzerinden yayın yapan porno sitelerin yeterince denetlenemediği ve filtre uygulamalarının da yüzde 100 çözüm getirmediği bildirildi.

Tüm İnternet Evleri Derneği Başkanı Yusuf Andiç, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 18 bine yakın internet kafe bulunduğunu, bunlardan ancak 15 bininin ruhsatlı olduğunu söyledi. Son aylarda özellikle çocuk pornosu olaylarının ardından internet kafelere yönelik operasyonların arttığını belirten Andiç, daha önce ayda 2 kez yapılan denetimlerin 4’e çıkarıldığını hatırlattı. Denetimlerde herhangi bir sorun olmadığını anlatan Andiç, ancak başta porno içerikli olmak üzere sakıncalı sitelere erişimi engellemeye yönelik tedbirlerde sıkıntının olduğunu vurguladı. Andiç, şöyle konuştu: ’’ Sorun, ancak merkezden çözümlenebilir. İnternetin Türkiye’ye girdiği bir hat var. Bu hatta Telekomda. Eğer bu hattın başına bir filtre koyarsanız o zaman zararlı bir içerik varsa hiç kimse giremez ve sıkıntı çözümlenmiş olur. Ancak, bu kez de sansürcü kuruluş olmaktan korkuluyor. Bu konuda hiçbir kurum sorumluluk almak istemiyor.’’

/ ADANA

21.02.2007


 

Erdoğan: Gençliği içi boş sloganlarla kimse yönlendiremez

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gençliği 1960’lı, 1970’li yılların içi boş sloganları ile kimsenin yönlendiremeyeceğini söyledi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, toplantının konusunun ‘’gençlik’’ olduğunu belirterek, ‘’Türkiye’nin bugününü ve geleceğini konuşmak, Türkiye’nin gençliğini konuşmayı gerektiriyor’’ diye konuştu. Türkiye’nin çözülmesi gereken meseleleri, zengin imkan ve fırsatlarının da genç nüfusla doğrudan ilgili olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye’de eğitim süreci içinde yaklaşık 17 milyon çocuk ve genç bulunduğunu hatırlattı. 30 yaşın altındaki nüfusun 40 milyona yakın olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, bugünkü gençliğin 1970’li, 1980’li yılların gençliği olmadığını kaydetti. Erdoğan, ‘’Bu gençliği, 1960’lı, 1970’li yılların içi boş sloganları ile kimse yönlendiremez’’ dedi. Erdoğan’ın konuşması, salonda bulunan gençlerin alkışlayıp, slogan atması nedeniyle sık sık kesildi.

/ ANKARA

21.02.2007


 

KKTC’de Meclis ikinci kez olağanüstü toplandı

KKTC Cumhuriyet Meclisi, olağanüstü toplanarak, Kıbrıs konusundaki gelişmeleri görüştü. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da katıldığı toplantı, basına kapalı yapıldı.

Cumhurbaşkanı Talat’ı meclise gelişinde, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Fatma Ekenoğlu karşıladı. Talat, meclise gelişinde açıklama yapmadı. Ekenoğlu başkanlığında yapılan toplantıda, Cumhurbaşkanı Talat’ın 12 Şubat’ta, Kıbrıs konusunda Genel Kurul’da yaptığı bilgilendirme üzerine milletvekillerine söz verildi. Olağanüstü toplantıya, Meclis Genel Kurul çalışmalarını boykot eden, ana muhalefet Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Demokrat Parti (DP) milletvekilleri katılmadı.

/ LEFKOŞA

21.02.2007


 

Türkiye'siz asla

Eski AB Büyükelçisi Albert Maes, Türkiye AB’ye üye olmazsa Avrupa’da barış ve güvenliğin sağlanamayacağını, Türkiye’nin üyeliği durumunda ise büyük problemlerle karşı karşıya kalınabileceğini söyledi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’de Türk gazetecilere Avrupa Komisyonu ve Avrupa Gazetecilik Merkezi tarafından verilen “AB’yi anlamak” başlıklı seminer kapsamında, eski AB Büyükelçisi Albert Maes ve Avrupa Politika Merkezi uzmanı Antonio Missiroli, Türkiye-AB ilişkileri konusunda konuşmalar yaptı. Maes konuşmasında, Türkiye’nin AB üyeliğinin “çok hassas” ve “çok önemli” bir konu olduğunu kaydederek, Türkiye’nin AB’ye katılımının, hem AB’yi, hem de Türkiye’yi çok değiştireceğini ifade etti. AB’nin genişleme konusunda “hazırlıksız” olduğunu ve eksiklikleri olduğunu kaydeden Maes, “Türkiye hazır değil, ama AB de kesinlikle hazır değil” dedi ve AB’nin kendi içinde, anayasa gibi problemleri olduğunu kaydetti. Maes şöyle konuştu:

“Türkiye’nin AB üyeliğine hayır dersek, Avrupa’da barış ve güvenliği asla sağlayamayız. Ancak eğer Türkiye AB üyesi olursa da büyük problemlerimiz olacak.”

“Türkiye’nin AB’ye katılımının sadece Müslüman bir ülke olduğu için değil, kalabalık nüfusu nedeniyle de zor olduğunu” kaydeden Maes, ancak Türkiye’nin müzakere sürecindeki isteğini ve dinamizmini kaybetmemesi gerektiğini vurguladı.

/ BRÜKSEL

21.02.2007


 

Çakan: İktidar dâvânın uzamasını istiyor

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan, Yüce Divan’da yargılandığı dâvânın uzamasının, “siyasi iktidarın tek arzusu” olduğunu ileri sürdü.

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan’ın, “enerji ihalelerinde yolsuzluk yaptıkları” iddiasıyla Yüce Divan’da yargılandıkları davaya devam edildi. Duruşmada, söz alan Zeki Çakan ise yaklaşık 3 yıldır Yüce Divan’daki yargılamasının devam ettiğini belirterek, TBMM Soruşturma Komisyonu’nda yargısız infaza tabi tutulduğunu ileri sürdü. Çakan, bugünkü iktidarın hakkındaki iddiaları siyasi malzeme olarak kullandığını ve kullanmaya da devam ettiğini savunarak, ‘’Hiç hak etmediğim halde yargılanmamın, 28 yıllık, hakkında hiç şaibe bulunmayan bir siyasetçi olan şahsım için ne kadar zor olduğunu Yüce Heyet’in takdirine bırakıyorum’’ dedi. Yüce Divan heyeti, katılan vekillerin esas hakkındaki görüşlerini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için süre verdi. Heyet, müdahil avukatlarının bilirkişi incelemesi taleplerin ise reddetti. Duruşma, 30 Mart 2007’ye bırakıldı.

/ ANKARA

21.02.2007


 

Erinç: İfade özgürlüğünün önündeki engeller sürüyor

TGC Başkanı Orhan Erinç, "301’in de aralarında bulunduğu 13 madde, ifade özgürlüğünün önünde engel olmayı sürdürüyor" dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) 60. kuruluş yıldönümü hatırasına, Cemiyetin ve Türk basınının 60 yılını yansıtan ‘’Cemiyette 60 Yıl, Basında 60 Yıl, Basında Bir Devir Böyle Geçti’’ adlı belgeselin tanıtımı yapıldı.

Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleştirilen tanıtım galasında konuşan TGC Başkanı Orhan Erinç, Cemiyetin 10 Haziran 1946’da kurulduğunu ve aradan geçen 60 yılın, hem TGC’nin, hem de Türk basınının kısa tarihinin bir özeti olduğunu söyledi.

Erinç, ‘’Aradan geçen bu süre içinde ne değişti?’’ sorusuna cevap bulmanın zor olduğunu, ama o dönem matbuat özgürlüğü, bugün de basın özgürlüğünün konuşulduğunu ve içeriğinde büyük bir değişiklik olduğunu söylemenin de mümkün olmadığını ifade etti.

Erinç, şunları kaydetti: “Şu anda ifade özgürlüğü kapsamında en çok tartışılan konu TCK’nın 301. maddesidir. Biz, başlangıçta TCK’nın 26 maddesine karşı çıkmıştık. Çeşitli kereler yapılan görüşmeler sonunda bunların 13’ü değiştirildi. Ama, 301’in de aralarında bulunduğu 13 madde, ifade özgürlüğünün önünde engel olmayı sürdürüyor."

/ İSTANBUL

21.02.2007


 

Nevruz öncesi güvenlik zirvesi

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 81 ilin emniyet müdürüyle Ankara’da yaptığı toplantının ardından şimdi de doğu ve güneydoğunun güvenliğini masaya yatırılıyor.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Emniyet Müdürleri toplantısı Diyarbakır’da başladı. Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altıntaş, Genel Müdür Yardımcısı Ramazan Er, Genel Müdürlük Sözcüsü İsmail Çalışkan’ın yanı sıra ilgili daire başkanlarının da katıldığı toplantıda bölgedeki terör, asayiş ve güvenlik konuları ele alındı.

/ DİYARBAKIR

21.02.2007


 

Atmosferi kirletmekte hızlıyız

Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler’in (BM) son açıkladığı, ‘’İklim Değişikliği Raporu’’na göre, 1990-2004 yılları arasında yüzde 72.6 ile karbondioksit gazı salınımında dünyada en hızlı artış kaydeden ülke olduğu bildirildi.

Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) Kaynak Geliştirme ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Yeşim Beyla, yaptığı açıklamada, BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin, 6 yıllık çalışma sonucunda hazırlanan , ‘’İklim Değişikliği Raporu’’nu Şubat ayı başında açıkladığını hatırlattı.

Raporun, küresel ısınmanın son 50 yılda yüzde 90 oranında insan eliyle yaratıldığını ve bu durumun daha asırlarca süreceğini bilimsel olarak ortaya koyduğunu ifade eden Beyla, rapora göre Türkiye’nin 1990-2004 yılları arasında yüzde 72.6 ile karbondioksit gazı salınımında dünyada en hızlı artış kaydeden ülke olduğunun belirlendiğini vurguladı.

Beyla, Türkiye’nin, yıllık 294 milyon tonluk karbondioksit salınımıyla, ABD (5.5 milyar ton), Rusya (2.8 milyar ton) ve Japonya’nın (1.3 milyar ton) ilk 3 sırayı oluşturduğu dünyada; en fazla karbondioksit gazı salan ülkeler arasında 13. sırada yer aldığını bildirdi.

‘’Hızlı ve çevreyi dikkate almadan sanayileşme’’nin, atmosfere salınan gaz miktarındaki artışın en önemli etkenlerinden biri olduğunu anlatan Beyla, enerji ihtiyacının hiç dikkat edilmeden fosil yakıtlarla karşılanmasının da karbondioksit artışında payı olduğunu kaydetti.

ENERJİDE DEVRİM YAPMANIN ZAMANI

Türkiye’nin bu duruma gelmesinin son derece düşündürücü olduğunu belirten Beyla, enerji üretimi ve tüketiminde kullanılan fosil yakıtların sera etkisi yaratarak, çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine sebep olduğuna değindi. Beyla, şöyle konuştu: ’’Bu da enerji sorununu gün geçtikçe artırıyor. Enerji verimliliği ve başta güneş olmak üzere bir an önce yenilenebilir kaynaklara ağırlık veren, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltan enerji stratejisi geliştirmemiz gerekli. Artık enerjide devrim yapmanın, enerji verimliliği ve yenilenebilir kaynaklara yeni yatırımlar yapmanın zamanı geldi, hatta geçiyor. Sorumluluğumuz çok büyük, çünkü alacağımız karar hem bizi hem de bizden sonraki tüm nesilleri etkileyecek.’’

Yeşim Beyla, küresel ısınmayı önlemek için en önemli çalışmalardan birinin ağaçlandırma olduğunu, bu nedenle ormanların korunması ve daha fazla ağaç dikilmesi gerektiğini dile getirdi.

/ BURSA

21.02.2007


 

‘Meşrubat ve sigara kemikleri eritiyor’

Doç. Dr. Damla Gökşen, uzun süreli kötü beslenme, normalin üzerinde fiziki aktivite ve sigara içmenin kemik gelişimini engellediğini belirtti.

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Gökşen, “Meşrubatların çocukların beslenmesinde süt ve süt ürünlerinin yerini alması, kalsiyum kaybına sebep olmaktadır” dedi. Fosfor içeren gazlı içeceklerin (meşrubat) kemikten kalsiyum kaybına yol açtığını açıklayan Doç. Dr. Gökşen, “Kola ve gazoz gibi gazlı içecekler yerine süt, su ve ayran içilmelidir. Gereğinden fazla fiziki aktivite, kız çocuklarda kötü beslenmenin oluşturduğu problemlere benzer rahatsızlıklar oluşturur. Sigara, kemiklerden kalsiyumu çalar ve büyüme için gerekli olan vitamin ve proteini kaybettirir” diye konuştu. Gökşen,

çocukluk ve ergenlik döneminde kemik gelişiminin en iyi dereceye ulaşmasının ileri yaşlarda kemik erimesi (osteoporoz) riskini azaltacağını kaydetti.

/ İZMİR

21.02.2007


 

Kıyıklık, Yeni Asya'yı ziyaret etti

İSTANBUL - Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık gazetemizi ziyaret etti. Bizim Radyo’da Tuğba Akbey İnan’ın sunduğu ‘Mavi Dünya’ isimli programa katılan Feyzullah Kıyıklık daha sonra gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz’ü ziyaret etti.

Türkiye’nin sıkıntılarından kurtulması için öncelikle anayasayı değiştirmesi gerektiğini söyleyen Kıyıklık, gazetemizin yazar ve yöneticileri de sohbet etti. Kıyıklık, 38. yıldönümümüzü de kutlayarak başarılar diledi.

/ İSTANBUL

21.02.2007


 

İstanbul-İzmir yakınlaşıyor

TCDD Genel Müdürlüğünce yenilenen Bandırma-İzmir demir yolu hattında seferlere bugün başlanacak. Hatta sefere konulacak ‘’6 Eylül Süper Ekspresi’’yle Bandırma-İzmir arası 4 saat 53 dakikaya inecek.

İDO’nun kombineli yolcu taşımacılığı ile İstanbul-İzmir arası ise 6 saat 53 dakika sürecek TCDD Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Balıkesir’in kurtuluş günü hatırasına ‘’6 Eylül Süper Ekspresi’’ adı verilen trenle, yenilenen Bandırma-İzmir hattında ilk sefer, bugün 09.30’da Bandırma Garından uğurlama töreni ile başlayacak.Tren, İstanbul-Bandırma arasında sefer yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri (İDO) ile bağlantılı çalışarak, İstanbul-İzmir arasındaki seyahatlere önemli bir alternatif getirecek. İzmir Çiğli’den 15.05’de, Bandırma’dan 09.30’da kalkacak trenin İstanbul bağlantıları, Bandırma’dan 20.30’da, İstanbul-Yenikapı’dan da 07.00’de hareket eden feribotla sağlanacak.

İzmir-Bandırma hattında Cumhuriyet’in ilk yıllarında 125 kilometre/saate varan tren hızları 2004 yılında bazı yerlerde 30 kilometre/saate kadar düşürülmüş, buna bağlı olarak da seyahat süresi 6 saat 40 dakikaya ulaşmıştı. Pulman, yemekli ve jeneratör vagonlardan oluşan ‘’6 Eylül Süper Ekspresi’’, yol yenileme çalışmaları yapılan Bandırma-İzmir arasında 30-120 kilometre/saat arasında değişen hızlarla seyrederek, seyahat süresini 4 saat 53 dakikaya indirecek. Böylelikle, İstanbul-İzmir arasındaki mesafe, deniz otobüslerinin kombineli yolcu taşımacılığıyla 6 saat 53 dakikaya inmiş olacak.

TCDD’nin mevcut hatları yenileme programı kapsamında, 372 kilometrelik Bandırma-İzmir parkurunda 2004 yılında başlatılan çalışmalar çerçevesinde, 101 kilometre yol yenilenirken, 261 kilometre yolda bakım ve tamir gerçekleştirildi ve 40 kilometre ihata yapıldı. Trafik yoğunluğu olan 64 hemzemin geçit korumalı hale getirilirken, trafik yoğunluğu olmayan 140 hemzemin geçit de kapatıldı. Çalışmalar kapsamında 74 makas tamamen yenilenirken, 100 makasın emniyet kilidi değiştirildi. TCDD tarafından 51 milyon YTL harcama yapılan İzmir-Bandırma parkurunda daha kaliteli seyahatin gerçekleşmesiyle, feribot bağlantılı yılda yaklaşık 1 milyon yolcunun, 600 bininin demir yollarına yönlendirilmesi hedefleniyor.

/ ANKARA

21.02.2007


 

Camide gençlere internet hizmeti

Antalya’nın Finike İlçesi Sahilkent Beldesi’ndeki Kum Mahallesi Camii görenleri şaşırtdıyor. Camii içinde kütüphane, internet cafe ve dinlenme salonu bulunuyor.

Antalya’nın Finike İlçe Müftüsü Ali Erhun, “1976 yılında ibadete açılan Sahilkent Kum Mahallesi Camii bölgenin hızla artan nüfusuna karşı yetersiz kalmış artık genişletilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Böylece yeni camii yaptırılma kararı da alınmıştır. Yeni camii inşaatı başladıktan kısa süre sonra bitirilmiştir. Yeni haliyle Kum Mahallesi Camii daha büyük, çok amaçlı ve çift minareli olarak yapılmıştır” dedi.

Müftü Ali Erhun, “İlk katta geniş bir kütüphane, dinlenme salonu ve birde gençlerimize hizmet vermesi için bölgemizde de ilk olan bir internet cafe vardır. İkinci ve üçüncü katlar ise ibadet için ayrılmıştır. Caminin ikinci katı ana ibadet alanı olup üçüncü kat ise geleneksel Türk mimarisinde de olduğu gibi ikinci katın içinde bir bölüm olarak yer alır “ diye konuştu.

/ ANTALYA

21.02.2007


 

Hastalara dayak iddiası koltuğundan etti

Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastahanesinde, hastalara kötü muamele yapıldığı yönünde bir televizyon kanalında yer alan görüntülerle ilgili soruşturma başlatıldığı, Başhekim Dr. Cem Uraldı’nın görevden uzaklaştırıldığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, bir televizyon kanalında yayınlanan ve hastanede tedavi gören hastaların, bir hastabakıcı tarafından dövüldüğü görüntüleri üzerine Adana İl Sağlık Müdürlüğü’nce soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın selâmeti açısından, 2006’nın Nisan ayında bu göreve atanan hastahane Başhekimi Dr. Cem Uraldı’nın görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.

/ ADANA

21.02.2007


 

Küçük Menderes mercek altında

Sınırları genişleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi, Küçük Menderes nehrindeki kirliliğe karşı 12 noktada birden ölçüm çalışmaları başlatıyor. Küçük Menderes Havzası’nda yapılacak arıtma tesisleri ile ilgili hazırlıklar da bu çalışmalara paralel yürüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 5216 sayılı “Büyükşehir Belediyeler Kanunu”nun yürürlüğe girmesi ile sınırlarına dahil olan Bayındır, Torbalı ve Selçuk’u da içine alan “Küçük Menderes Havzası Kirlilik Etüd Çalışmaları” başlattı.

Küçük Menderes Nehri’ndeki kirliliğin belirlenmesi, kontrolü ve tedbir alınması konularında yürütülen çalışmalar kapsamında, Küçük Menderes nehrinde belirlenen 12 adet noktadan 1 yıl boyunca periyodik olarak numuneler alınarak, nehir havzasındaki su kalite durumu, eğilimleri, kirlilik yükleri belirlenecek ve mevsimsel değişiklikler gözlemlenecek. Yapılacak ihaleden sonra, numune alma çalışmaları hemen başlayacak ve sonrasında elde edilen veriler ile Havza’ya ait bütün bulgu ve belgeler “Coğrafik Bilgi Sistemi”ne de işlenecek.

/ İZMİR

21.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004