Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Şaka gibi: TBMM Ödülü Doğramacı’ya!

İhsan Doğramacı’nın Devrim Sevinay’a (Vatan) bir yıl kadar önce verdiği röportajda soruları cevaplarken sergilediği rahatlık inanılmazdı doğrusu.

Soru: “Sizin 12 Eylül’le anılıyor olmanız...”

Cevap: “Doğru...”

Soru: “Bunlar sizi üzmüyor mu?”

Cevap: “Hayır, hayır... Ben darbelere karşıyım. O sırada da zaten Paris’teydim. Kimsenin bana karışmayacağını söyledikleri için kabul ettim. Çünkü önemli bir reform yapma imkânı vardı.”

Röportaj böyle tıkır tıkır gidiyordu... “1402’likler”? Yalandı tabii ki... “Sol görüşlü öğretim üyelerinin...?” Yalan... Baskılar vesaire? Külliyen yalan...

Peki ya “6 Kasımlarda” YÖK aleyhine yapılan protestolara göz atıyor muydu? Atıyorsa bu protestolar “sinirine dokunuyor” muydu?

Cevap: “Hayır, çünkü bu bir tür dünyayı bilmezliktir.”

Röportajdan, Doğramacı’nın adının birkaç defa bakanlık ve hatta “başkanlık” için geçtiğini de öğreniyorduk. Ama o bu tür görevleri hiçbir zaman düşünmemişti, aklı fikri eğitim-öğretim ve dolayısıyla üniversite reformundaydı.

Doğramacı böyle bir insan; En iyisini o biliyor ve en iyisini o yaptı bugüne kadar...

Duymuşsunuzdur, şimdiye kadar pek çok ödüle layık görüldü. Olabilir, dünyada ödülden çok bir şey yok. “Biyografisi” okumakla bitmeyen cinsten. TBMM Başkanı “20 sayfalık biyografisi bulunduğuna ve altı dil bildiğine” dikkat çekiyor. Olabilir, belki Sevinay’a verdiği röportajda belirttiği gibi o günden bugüne merak sardığı Çinceyi de öğrenerek dil sayısını yediye çıkarmış da olabilir.

Fakat ben yine de sormadan yapamayacağım: 12 Eylül rejiminin başındaki kişiye İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde “fahri hukuk doktorası” payesi verdiren bir “hocabey”e TBMM gibi bir kurumun “onur ödülü”nü vermek münasip midir? Yoksa bu işin adı münasebetsizliğin dik âlâsı mıdır?

Dikkat ederseniz, Doğramacı’nın diğer ödüllerine ve başarılarına bir şey dediğim yok. Ama insaf; “TBMM Onur Ödülü” doğru adrese mi gitmiştir?

Şöyle bir akıl yürütme yani: 12 Eylül rejimi ilk iş olarak TBMM’yi lağvetmiştir = Askeri rejim üniversitelere “çeki düzen” vermek için Doğramacı’yı göreve çağırmıştır= Doğramacı, Evren’e “cübbe giydirmek” de içinde olmak üzere totaliter bir dönemin başta gelen gönüllü kulu olmuştur = ve nihayet TBMM, çeyrek asır sonra Doğramacı’yı “TBMM Onur Ödülü” ile şereflendirmiştir...

Ne dersiniz, ayıp olmuyor mu biraz... TBMM’ne karşı tabii ki....

Bu satırları Doğramacı hakkında taşıdığım olumsuz düşünceleri kışkırtarak yazmıyorum. Kendisinin YÖK dışı başarılı işlerini de inkâr edecek değilim. Ama her şeye rağmen bu son “ödüllendirme” işi son derece sakattır.

Ayrıca anlaşılır gibi değil gerçekten... Ortada ne yapılacağı, nasıl bir şekle sokulacağına bir türlü karar verilemeyen YÖK gibi bir kurum dururken; bu kurum “türban” lafının mucidi tarafından hâlâ sonuna kadar savunulurken; ülkenin yüksek öğretim politikası iflas etmişken, sen tut “TBMM Onur Ödülü”nü Abdullah Gül tarafından aday gösterilen (?) YÖK’ün kurucu babasına ver...

“Yapmasaydınız keşke!” diyorum ödülü veren TBMM Başkanlık Divanı üyelerine... Üniversitelerin 12 Eylül’le birlikte Doğramacı’nın YÖK’ü marifetiyle nasıl bir “cadı kazanı”na dönüştürüldüğü aklınıza gelmedi mi? Üniversitelerin hiçbir zaman askeri rejimlerin gözünün içine bakan kişi ve kurumlarca reforme edilemeyeceğini, “ettik” diyenlerin de doğruyu söylemediklerini hatırlamadınız mı?

Aferin doğrusu....

Yeni Şafak, 17.3.2007

Kürşat BUMİN

18.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  TCK madde 301’in ‘öteki’ hali

  Hepsi yanlış olsa bile ‘Sarıkız Operasyonu bölümü” doğru olmalı...

  Şaka gibi: TBMM Ödülü Doğramacı’ya!


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004