Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Fransa doğru yolda, ya biz?

Çivi battığı yerden çıkacak. Siyaset ve düşünce hayatımızı boydan boya bölen kırılmaların neredeyse tamamını Fransa’dan aldık. Sonu gelmez verimsiz tartışmaların arka planında da yine Fransa’dan aldığımız kavram ve düşünce dünyası var.

Fransızlar, bizi dinlerken ve Türkiye’deki tartışmaları izlerken bir zaman tüneline girdiklerini düşünüyorlar. Bizler, çok önemsediğimiz ve her şeyin merkezine aldığımız prensiplerin boyut değiştirdiğini, aşılarak farklı bir kimyaya dönüştüğünü görüyoruz. Laiklik, cumhuriyet, demokrasi, özgürlük gibi; iki asırdan fazla zamandır dünyanın çekim gücünü oluşturan kavramlar içerik ve nitelik değiştirerek yollarına devam ediyor.

Fransız aydınlar laikliği tartışmaya yeniden başlamışlar; ama bunun sebebi Fransa’nın kendi Müslümanları. Beş milyonluk Müslüman nüfus, laikliği farklı bir boyutta gündemin merkezine yerleştiriyor. Başörtüsü sorunu bizim değil, Fransa’nın da en çok tartışılan meselesi.

Fransa Türk toplumunu değil ama, okumuş-yazmış takımını derinden etkiledi. Belki de bizim Jakoben aydınlarımız, Fransız cumhuriyetçiliği ve laikliğinde, iddialı bir seçkin-bürokrat yönetiminin elverişli araçlarını buldular. Bugün Fransız laikliği ile Türkiye’deki laiklik tartışmaları arasındaki bağ tamamıyla kopmuş durumda. Joseph Mailla, dünyevî ve dinî ayırımının imkansız hale geldiğini; çünkü dünyevî alanın dinî olmayan açıklamalarının imkânsız hale geldiğini söylüyor. Seküler bir toplum, bireyleri toplumsal bir varlık olmaktan uzaklaştırıyor. Türkiye’de gözlediği laiklik ile Fransa’daki arasına şöyle bir fark koyuyor: Fransa’da laiklik dinle toplum ve devlet arasına mesafe koymak demek; Türkiye’de ise bütün dikkat dini devletten ve toplumdan uzak tutmaya teksif ediliyor.

Fransızların Türk laikliğinde farklı buldukları çok şey var. Nüfusun ancak % 8 gibi küçük bir azınlığının haftada bir kere pazar günü kiliseye gitmekten ibaret olan dinî vecibelerini yerine getirdiği dikkate alınırsa, derin farklılıkların ortaya çıkması kaçınılmaz. Aslında tam da Fransızların, dinî alanı bir kavga konusu olmaktan çıkartan çözümleri Türkiye’ye uzak duruyor. Fransızlar, kendi imalatları olan felsefî ekollerinin dinlerle kavgaya girişmesini önlemek için laikliği sadece dinler değil, felsefî inançlar arasında da tarafsızlık haline getirmişler. Bizde, dinler karşısında bir felsefî inancı savunmak normal ve doğal karşılanıyor. Daha ötesi laiklik, 19. yüzyıla özgü ve büyük ölçüde Fransa damgası taşıyan pozitivizm zannediliyor. Laikliği, aklın ve bilimin insanlara rehberlik ettiği bir dünya düzeni zannetmek, Fransızlara göre çok arkaik bir düşünce; ama Türkiye işte bu arkaik düşüncenin kıskacında kıvranıyor. Aklın aydınlığındaki bilimden elimizde kalan eleştirel düşünce sadece. Bilim de, bir dünya düzeni vaat etmek yerine, rekabet eden farklı kuramların çatıştığı ve bilimsel düşüncenin mütevazî sınırlara çekildiği bir vasat içinde anlam kazanıyor. Bize neyin doğru, neyin yanlış olduğunu gösterecek, ahlâkî düsturlarımızla yer değiştireceğimiz bir “bilim” ortada yok.

Laikliği, dini toplumdan uzaklaştırmak olarak anlayınca ortaya yeni bir kavga konusu çıkıyor. Dinler arasındaki kavgayı sona erdirmek için icat edilen laikliğin bu sefer dinler ile felsefî inançlar arasında kavga konusu olmasını engellemenin bir tek yolu var. Oliver Roy, bunun çaresinin, ideolojik ve politik laiklikten uzak durmak olduğunu söylüyor. Abant Platformu tarafından ikincisi gerçekleşen “Türkiye-Fransa Söyleşileri” siyaset ve düşünce hayatımızın tam merkezinde yer alan tartışma ve kavga konularına yeni ve canlı bir boyut getiriyor. Bir zamanların ileri düşünceleri, şartların değişmesi ile dönüşüme uğruyor. Biz şartları değiştirmek için ödünç aldığımız kavramsal araçları, hâlâ değişen şartların gerisinde kalarak savunuyoruz. İkna edemediklerimiz için rehber edindikleri Fransa’nın kendisi, karşımızda farklı bir dünya olarak duruyor.

Zaman, 17.4.2007

Mümtaz’er TÜRKÖNE

18.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Derin sivil toplum arayışı

  Bir kez daha 14 Nisan’ın dili, havası!

  Fransa doğru yolda, ya biz?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004