Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Seçim bildirisi gibi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ulusa sesleniş” konuşmasında, “84 yıllık süreçte Türkiye büyümüş, gelişmiş, kalkınmış, zaman zaman kalkınma mücadelesi kesintiye uğrasa, krizler yaşansa, duraklama dönemlerine girilse de milletimizin var olma iradesi her defasında yeniden ortaya çıkmış ve ülkemiz ayağa kalkarak yeniden hedeflerine yürümeye başlamıştır” dedi.

Başbakan Erdoğan, televizyonlardan yayınlanan ‘’Ulusa Sesleniş’’ programında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin, gerçekleştirdiği bu değişim atılımıyla Cumhuriyet ideallerine her zaman olduğundan daha yakın olduğunu, bu yolda her zaman olduğundan daha büyük bir inançla ilerlediğini anlattı. Değişik alanlardan pek çok örnekle Türkiye’nin hangi imkânsızlıklardan, hangi yokluk zamanlarından bugüne geldiğini ortaya koymanın mümkün olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Elbette her dönemin şartları, imkânları birbirinden farklı... Ama inkâr edilemez bir gerçek var ki, o günlerin genç Türkiye Cumhuriyeti, geçen zaman zarfında muasır medeniyet yolunda çok yol almış, çok mesafe almıştır. 84 yıllık süreçte Türkiye büyümüş, gelişmiş, kalkınmış, zaman zaman kalkınma mücadelesi kesintiye uğrasa, krizler yaşansa, duraklama dönemlerine girilse de, milletimizin var olma iradesi her defasında yeniden ortaya çıkmış ve ülkemiz ayağa kalkarak yeniden hedeflerine yürümeye başlamıştır.

Son dört buçuk yıllık süre içinde ortaya konan değişim atılımı, bu sarsılmaz iradenin ne kadar güçlü olduğunu bir kere daha dünyaya göstermiştir. Daha dört buçuk yıl önce ciddi sıkıntılara duçar olan bu ülke, bugün şükürler olsun ki, sıkıntılarını birer birer aşmış, milletimizin büyük mücadele azmiyle kısa zamanda yeniden dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yerini almıştır.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Karar süreci etkileyecek

Cumhurbaşkanı seçimi için geçtiğimiz Cuma günü TBMM’de yapılan ilk tur oylamada toplantı yeter sayısının en az 367 olması gerektiği ve bu sayının bulunamadığı iddiasıyla CHP’nin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru, mahkeme Başkanı Tülay Tuğcu’nun açıklamasına göre bugün veya yarın sabah karara bağlanacak. Mahkemenin vereceği karar, seçim sürecinin bundan sonraki seyrini ve siyasî gelişmelerin yönünü belirleyecek.

Cumhurbaşkanı seçimi için geçtiğimiz Cuma günü TBMM’de yapılan ilk tur oylamada toplantı yeter sayısının en az 367 olması gerektiği ve bu sayının bulunamadığı iddiasıyla CHP’nin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvuru, mahkeme başkanı Tülay Tuğcu’nun açıklamasına göre bugün veya yarın sabah karara bağlanacak. Mahkemenin vereceği karar, seçim sürecinin bundan sonraki seyrini ve siyasî gelişmelerin yönünü belirleyecek. Mahkeme başvuruyu reddederse Meclisteki cumhurbaşkanı seçim turları sürecek ve ikinci tur yarın gerçekleştirilecek. Buna karşılık ilk turun iptali durumunda hangi gelişmelerin yaşanacağı belirsiz. Böyle bir kararın siyasette erken seçim dahil farklı senaryoların önünü açacağı ifade edilirken, hukukun yüksek mahkeme eliyle siyasallaştırıldığına dair tartışmaları yoğunlaştıracağı ve hukukun yine zedelenmesinden kaygı duyulduğu vurgulanıyor.

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Başoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya birer mektup gönderdi.

Başoğlu, Başbakan Erdoğan’a Genelkurmay muhtırasına Bakanlar Kurulu’nun verdiği cevaptan dolayı teşekkür ederken, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya, mahkemenin cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda alacağı kararın “siyasi” olacağı uyarısında bulunarak “Yüksek Mahkeme siyasi bir tartışmaya doğrudan taraf olmamalıdır” çağrısı yaptı. Başoğlu, "Mahkemenin, cumhurbaşkanı seçiminin yapılmasını geciktirecek ya da seçimin yapılmasını durduracak bir karar vermesi halinde, takdir edeceğiniz üzere bu siyasî tartışmaya doğrudan karışacak ve böyle bir kararın alınması seçime etki yapacaktır. Bunun, hem Yüksek Mahkeme’nin sahip olduğu itibarı sarsacağını hem de siyasî bir tartışmaya doğrudan taraf olacağını ve böylece Yüksek Mahkeme’ye duyulan güvenin sarsılacağına inanıyorum” dedi.

Recep GÖREN / ANKARA

01.05.2007


 

Ordu kışlaya

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Tery Davis, ‘’Türk ordusunun siyasetin dışında ve kışlasında kalması gerektiğini’’ söyledi. ‘’Genelkurmay Başkanlığı’nın yayınladığı bildiriden büyük endişe duyduğunu’’ söyleyen Davis, ‘’Bu tür açıklamalar, ordunun yeni cumhurbaşkanı seçimini bilerek etkileme girişimi gibi görünüyor’’ ifadesini kullandı.

Türk halkının, insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi alanında ‘’Avrupa Konseyi’ne üye oluş tarihi 1949 yılından bu yana önemli ilerlemeler sağladığını’’ belirten Davis, ‘’Bu başarılar riske atılmamalı’’ dedi.

Davis, ‘’Avrupa Konseyi üyesi Türkiye’de ordunun son açıklamasından şoka’’ uğradığını söyledi ve ‘’bütün siyasi partilerin bu tür bir müdahaleye karşı tavır alması gerektiğini’’ ifade etti.

Davis, Türkiye’nin ‘’olgun bir demokrasiye sahip olduğunu ve kendi anayasasına göre cumhurbaşkanını seçeceğine olan inancının tam olduğunu’’ sözlerine ekledi.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Davis, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın “yeni cumhurbaşkanı seçimi sürecini etkilemek için kasıtlı bir girişim gibi göründüğünü” ileri sürdü.

/ STRASBOURG

01.05.2007


 

Barroso: Türkiye, AB için gerçek Avrupalı olmalı

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye’nin bir gün AB’ye katılabileceğini umduklarını, ancak bunun için Türkiye’nin önce gerçek bir Avrupalı olması gerektiğini söyledi.

ABD-AB zirvesi için AB dönem başkanı Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel ile Washington’a gelen Barroso’ya, CNN televizyonunda katıldığı söyleşide, Türkiye’de yaşanan gerginlik ve önceki gün İstanbul’da yapılan miting hatırlatılarak Türkiye’nin AB’ye girmesi ihtimali soruldu. Barroso, ‘’Türkiye’nin bir gün AB’ye katılabileceğini umuyoruz, ancak bunun için Türkiye, AB’de bulunmayan standartları katan bir ülke değil ekonomik ve siyasi açılardan gerçek bir Avrupalı olmak zorunda’’ dedi. Bu konunun, Türkiye ile yapılan üyelik müzakerelerinin parçasını oluşturduğunu anlatan Barroso, bazı zorlukların bulunduğunu, ancak Türkiye’de geçen yıl çok büyük bir ilerleme kaydedildiğini söyledi. Barroso, ‘’Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik umutlarının, Türkiye’de reformların devam etmesini isteyenlere, modern, demokratik ve hukuka tamamen saygılı bir Türkiye isteyenlere yardımcı olduğu kanısındayız’’ diye konuştu.

/ WASHINGTON

01.05.2007


 

AB Komisyonu: Demokrasi hükümete bırakılmalı

AB Komisyonu, Türkiye’de “demokrasinin demokratik yollarla seçilmiş hükümete bırakılması” gerektiğini bildirdi.

AB Komisyonunun Başsözcüsü Johannes Laitenberger, Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun ve AB dönem başkanı Almanya’nın gerekli açıklamaları yaptığını hatırlatarak, “Türkiye’de demokrasi, demokratik yollarla seçilmiş hükümete bırakılmalı. AB için laik demokrasi yüksek değerdedir. Anayasa Mahkemesi, dış baskılardan etkilenmeden tam bağımsızlık içinde karar almalı” dedi.

Türkiye ile müzakerelerin geçen aralık ayında alınan 8 faslın dondurulması kararına rağmen devam ettiğini belirten Laitenberger, bu yılın ilk yarısında 2 ya da 3 başlıkta daha müzakerelerin başlatılabileceğini ifade etti.

/ BRÜKSEL

01.05.2007


 

Genelkurmay açıklamasına dâvâ

Ankara Barosu avukatlarından Kemal Vuraldoğan, Genelkurmay Başkanlığı’nın basın açıklamasının, kendisinde rahatsızlığa sebep olduğunu belirterek, Milli Savunma Bakanlığı aleyhine sembolik olarak 1 YTL’lik manevi tazminat dâvâsı açtı.

Ankara 5. İdare Mahkemesi’nde açtığı dava dilekçesinde, muhtıranın ‘’uyarma amacıyla yazılan yazı’’ anlamı taşıdığını ifade eden Vuraldoğan, Genelkurmay Başkanlığı’nın basın açıklamasının içeriğinin de ‘’muhtıra’’ şeklinde olduğunu iddia etti. Görev ve yetkileri sebebiyle Başbakana karşı sorumlu olan Genelkurmay Başkanlığı’nın, Başbakan’ın başkanlığındaki Bakanlar Kurulu’na muhtıra vermesinin, 1324 sayılı Genelkurmay Başkanı’nın Görev ve Yetkilerine Ait Kanun’a aykırı olduğu ifade edilen dilekçede, söz konusu açıklamanın, Anayasa’nın bazı maddelerine de aykırı olduğu kaydedildi.

Açıkamada, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasının, ‘’sıradan vatandaşı üzecek, endişeye sevk edecek ve mutsuz olmasına yol açacak’’ nitelikte olduğu ifade edildi.

Avukat Kemal Vuraldoğan, Genelkurmay Başkanlığı’nın basın açıklamasının bir idari işlem olduğunu belirterek, işlem nedeniyle uğradığı, elem, ıstırap ve endişenin giderilmesi için sembolik olarak Milli Savunma Bakanlığı’ndan 1 YTL manevi tazminat talep etti.

/ ANKARA

01.05.2007


 

İnal Batu, DYP'ye katıldı

CHP’den istifa eden Hatay Milletvekili İnal Batu, düzenlenen törenle DYP’ye katıldı. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, törenin başında ‘’Sayın Batu’ya şahsım ve partim adına hoş geldiniz diyorum’’ dedi.

Geçtiğimiz hafta partisinden istifa edeceğini açıklayan Hatay Milletvekili Batu, beklendiği gibi dün istifa dilekçesini TBMM Başkanlığı’na sundu. İnal Batu, istifa gerekçesini “CHP sosyal demokrasiden uzaklaştı” sözleriyle açıkladı.

İnal Batu DYP’ye katılım töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok çetin bir dönemden geçtiğini belirterek, en demokratik yaklaşımların, ülkenin sorunlarının çözümü için en somut projelerin DYP’de olduğunu söyledi. DYP’nin, gerilimi ortadan kaldırma, ülkede yeniden hoşgörü ortamı sağlama üslubuna da sahip olduğunu ifade eden Batu, ‘’En güzel umutlarla, en taze heyecanlarla DYP’ye girmiş bulunuyorum’’ diye konuştu.

Batu, DYP’ye ve DYP Genel Başkanı Ağar’a kendisine gösterilen ilgiden dolayı teşekkür etti. DYP Genel Başkanı Ağar da ‘’Türkiye’de değerleri çatıştırmayan, milletin milli ve manevi değerleriyle cumhuriyetin değerleri arasında denge ve uyum sağlayabilen yolu ‘doğru yol’ olarak tarif ettiklerini’’ söyledi.

Siyasetin gücünü millet eliyle yeniden egemen kılacak arayış içinde olduklarını anlatan Ağar, Batu’nun özellikle dış politikada katkıda bulunacağına inandığını kaydetti. Konuşmaların ardından DYP Genel Başkan Yardımcısı emekli büyükelçi Nüzhet Kandemir, Batu’ya parti rozetini taktı.

TBMM’deki milletvekili dağılımı şöyle:

AKP: 353, CHP: 151,

ANAVATAN: 20, DYP: 5,

SHP: 1, HYP: 1, GP: 1,

Bağımsız: 10, Boş: 8

/ ANKARA

01.05.2007


 

Koray Aydın’a 216 yıl istendi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Koray Aydın’ın 10 ihaleye ayrı ayrı, 19 ihaleye de zincirleme olarak “fesat karıştırmak” ve “haksız mal edinme” suçlarından toplam 216 yıl 6 aya kadar hapsini istedi.

Aydın’ın Yüce Divan’da yargılandığı davada, esas hakkındaki görüşünü açıklayan Ok, Koray Aydın’ın bakanlığı dönemindeki ihalelerde mevzuata aykırı davrandığını söyledi. Başsavcı Ok, bakanlığı döneminde Aydın’ın, yalnız özel nitelik taşıyan ihaleler için uygulanabilecek “kapalı teklif, davetiye usülü” yöntemini, bütün ihaleler için uyguladığını savundu. Ok, böylelikle Koray Aydın’ın 29 ihaleyi kendi istediği firmalara kazandırmak için kanuna, kriterlere aykırı olarak işin niteliğine uymayan ihalelere onay verdiğini iddia etti. Başsavcı Ok, Aydın’ın, ihaleleri istediği firmaların kazanmasını sağlayarak, bu firmaların haksız kazanç elde etmesine ve devletin zarara uğramasına neden olduğunu ileri sürdü. Böylelikle Aydın’ın eyleminin, “Görevi kötüye kullanma suçu boyutunu aşıp, ihaleye fesat karıştırma suçunu oluşturduğunu” iddia eden Başsavcı Ok, Koray Aydın’ın, haksız edindiği ileri sürülen 1 trilyon 961 milyar TL’nin zor alımına karar verilmesini de talep etti. Duruşma, Aydın ve avukatının esas hakkındaki savunmalarını yapmaları için 25 Mayısa ertelendi.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Dink dâvâsında iddianâme reddedildi

Gazeteci Hrant Dink cinayetine ilişkin hazırlanan iddianamenin, “terör örgütü konusundaki delillendirmenin yeterli olmadığı” gerekçesiyle reddedildiği öğrenildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 sayfalık ret kararında, “iddianamede terör örgütü konusundaki delillendirmenin yeterli olmadığını” bildirdi. Bu karara, iddianameyi hazırlayan savcıların itiraz hakkı bulunuyor. Savcıların itirazı halinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararının yerinde olup olmadığını İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirecek.

/ İSTANBUL

01.05.2007


 

Saldırı girişimine 3 tutuklama

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’e yönelik saldırı girişimiyle ilgili olarak gözaltına alınan 6 kişiden aralarında Nurullah İlgün’ün de bulunduğu 3 kişi mahkemece tutuklandı.

Ankara Jandarma Merkez Komutanlığında sorguları süren İlgün ve kız arkadaşı olduğu öğrenilen bir kişi ile diğer 4 zanlı, daha sonra jandarma ekipleri tarafından Ankara Adalet Sarayı’na getirildi. Terör ve Organize Suçlara Bakmakla Görevli Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen tarafından sorgulanan 6 zanlıdan, Nurullah İlgün’ün de aralarında bulunduğu 4 kişi, ‘’adam öldürmeye teşebbüs’’, "terörle mücadele yasasına muhalefet’’ ve "ruhsatsız silah bulundurma’’ suçlarından tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Zanlı Nurullah İlgün, mahkemeye sevk edilirken kız arkadaşına, "Hayatımı mahvettin’’ diye bağırdı. İlgün, jandarma tarafından güçlükle sakinleştirildi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğine çıkarılan zanlılardan Nurullah İ, Muhammet A. ve Bülent A. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Çağlayan'dan sağ duyusu çağrısı

Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan, son siyasi gelişmelerle ilgili ‘’sağduyu’’ çağrısında bulundu.Çağlayan, yaptığı yazılı açıklamada, ‘cumhuriyetin temel kazanımlarını koruma konusunda gereken hassasiyetin gösterilmesini’’ istedi.

‘’Laikliğe, demokrasiye ve cumhuriyetin temel ilkelerine sadık kalalım’’ çağrısı yapan Çağlayan, ‘’Anayasal sürecin işlediği bu hassas dönemde, ülkemizin, her zamankinden daha fazla demokrasiye, sabır ve sağduyuya, cumhuriyetin temel ilke ve kurallarına ihtiyaç duymakta olduğunu, cumhuriyetin, laikliğin ve demokrasinin korunması, kollanması, işlerliğinin sürdürülmesi ve standartlarının daha ileriye götürülmesinde hepimize görev düştüğünü’’ ifade etti.

‘’Gün, demokraside, laiklikte ve cumhuriyetin temel ilkelerinde ve siyasette uzlaşma günüdür’’ diyen ASO Başkanı, Türk özel sektörü ve Türkiye ekonomisinin, siyasetteki uzlaşmazlığın sonucu olan 2001 krizinin menfi etkileri henüz atılamamışken, yeni olumsuzluk ve belirsizliklerle karşı karşıya kalmaması gerektiğini vurguladı.

Tüm kurumların eskisinden daha dikkatli, serinkanlı ve sabırlı olması gerektiğini vurgulayan Çağlayan, açıklamasında şunları kaydetti:

‘’Çünkü bugün Türk özel sektörünün üzerinde 120 milyar dolardan fazla dış borç riski vardır. Ülkemiz dünyanın en yüksek faiz yüküyle karşı karşıyadır. 6 milyon işsizimiz ve buna ilaveten her bir dakikada 2 yeni işsizin işsizler ordusuna katıldığı bir yapı ile karşı karşıyayız. Her üç üniversite mezunundan biri işsizdir. Hepimizin, tüm kurumların eskisinden daha dikkatli, serinkanlı ve sabırlı olması gereken bir ortamda, dışardan etki edecek piyasa spekülatörlerine karşı dikkatli olmalıyız. İnanıyoruz ve diliyoruz ki siyasi, ekonomik, demokratik ve laik kazanımları korumak için çözüm; demokratik kurallar içinde olmalı, herkes demokrasiye, laikliğe ve cumhuriyetin temel ilkelerine karşı eskisinden daha duyarlı, daha sadık ve hassas olmalıdır.’’

/ ANKARA

01.05.2007


 

Rapor Anayasa Mahkemesi üyelerinde

CHP’nin cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunun iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davada, raportörün raporunu tamamlandığı ve üyelere dağıtıldığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, raportör hazırladığı raporu bugün Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’ya teslim etti. Tülay Tuğcu da raporun birer örneğini üyelere dağıttı. Anayasa Mahkemesi Heyetinin, yarın eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Cumhur Ersümer ile Zeki Çakan’ın Yüce Divan’da yargılandıkları davanın duruşmasının ardından, toplanarak CHP’nin başvurusunu görüşmesi bekleniyor.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Kınamak yetmez sorumlular cezalandırılsın

Genelkurmay’ın açıklamasına yönelik tepkiler devam ederken insan hakları dernekleri, olayın kınanmasından çok sorumluların cezalandırılmasını istedi.

Yapılan açıklamalarda, birkaç mevzi olay bahane edilerek toplumun büyük bir kesiminin suçlanmasının en tehlikeli ayrımcılık olduğuna dikkat çekilerek, asıl amacın yeni bir ara rejim ile demokratikleşmenin önünün kesilmesi olduğu vurgulandı. İşte sivil toplum örgütlerinin açıklamaları:

İnsan Hakları Derneği Merkez Yürütme Kurulu:

Açıklama, demokrasiye açık bir müdahale teşkil etmektedir. Devlet organlarının ve kurumlarının görevlerini yerine getirmede ve yetkilerini kullanmada hukuk dışına çıkmaları ya da yargı organları üzerinde baskı oluşturabilecek tutum ve davranışlar içerisine girmeleri, hukuk devleti ilkesini bütünüyle ortadan kaldırır.

Demokratik bir hukuk devletinde, hukuka aykırı olan, suç sayılan tutum, davranış ve eylemlerin soruşturulmasını sağlayacak, sabit olduğunda da cezalandıracak mekanizmalar bulunmaktadır. Devletin hiçbir organı ya da kurumu, kendini tek başına devletin koruyucusu ya da temsilcisi addedemez, diğer organların ve kurumların görev alanlarına müdahale hakkını kendinde göremez.

Açıklamanın siyasi tespit ve yorumlar içermesi, gerektiğinde askeri güçlerin duruma müdahale edeceği uyarısında bulunması, yargının tarafsız ve bağımsız görev yapması önünde önemli bir engel oluşturacağı açıktır.

İnsan Hakları Gündemi Derneği Yönetim Kurulu:

Sorun, Genelkurmay açıklamasının içeriğinden öte böyle bir açıklamanın yapılmış olmasıdır. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklama siyasetin dışında olması ve siyasi mücadelede taraf olmaması gereken bir kurumun anayasal sınırlarını ihlal niteliğindedir.

İçinde bulunduğumuz ortamda Türkiye’deki temel sorun, “irtica”, “bölücülük” veya “misyonerlik” suçlamalarıyla, yurttaşların sivil ve siyasal haklarını kullanmalarının bir “tehdit” olarak gösterilmeye ve böylece demokratikleşme sürecinin tersine çevrilmeye çalışılması sorunudur. Bugün asıl tehlike, bütün eksikliklerine karşın sahip olduğumuz demokrasiyi bile sakıncalı gören zihniyet ve odaklarca, ülkenin yeniden bir ara rejime doğru sürüklenmek istenmesidir.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrım yarattığını ve bir kısmını düşman saydığını düşündüğümüz söz konusu açıklamada yer alan yaklaşımdan da büyük kaygı duyuyoruz.

Ülke sorunlarının; bu tür müdahalelerden medet ummadan ve toplumda gerilim yaratmadan, siyasete daha fazla katılmanın yollarını açarak çözülebileceğine; böylece demokratik yapının daha da güçleneceğine inanıyoruz.

Kemal BENEK / ANKARA

01.05.2007


 

Mumcu’dan ‘son çağrı’

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ‘’Siyaseti söz sahibi kılmanın tek yolu Anayasa Mahkemesi’nin karar vermesini beklemeden Cumhurbaşkanı adayının adaylıktan geri çekilmesidir. Bu süreç demokrasinin önünü açacaktır, Türkiye demokrasisini vesayet gölgesinden kurtaracaktır’’ dedi.

Mumcu, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında, toplantıyı ‘’muhataplarına son çağrı ve tarihe not düşmek adına’’ düzenlediğini ifade etti. ‘’Kum saatinde kum tükenmek üzeredir’’ diyen Mumcu, ‘’her şeyin ters yüz olabileceği bir sürecin içinde olunduğunu’’ savundu. Mumcu, ‘’Önümüzdeki 36 saat Türkiye’nin gelecek 36 yılı bakımından fevkalade önemlidir. Muhataplarım durumun ciddiyetini ya anlamamışlar ya anlamazdan geliyorlar ya da beni kahreden bir şekilde Türkiye’nin istikrarına tuzak kuruyorlar’’ dedi. Genelkurmay açıklamasının ‘’Türk demokrasisi üzerinde bir askeri vesayet gölgesi izlenimi doğurduğunu’’ ifade eden Mumcu, ‘’Türk demokrasisi bu izlenimden kurtulmak zorundadır. Bu noktada sorumluluk ve inisiyatif siyaset kurumunda olmalıdır” dedi.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Taksim’de eyleme izin verilmeyecek

İstanbul Valisi Muammer Güler, 1 Mayıs’ta Taksim’de kitlesel bir eyleme izin verilmeyeceğini belirterek, ‘’Herkesi sağduyulu davranmaya dâvet ediyorum’’ dedi.

Güler, DİSK’in, 1 Mayıs’ta Taksim’de anma yapma çağrısını gazetecilere değerlendirerek, defalarca Taksim’in toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılacak alanlardan olmadığını belirttiklerini söyledi.

Taksim’de bir toplantı dâveti için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda da bulunduklarını hatırlatan Güler, ‘’Bu konuda gerekli yasal işlemler de devam ediyor. 1 Mayıs’ta Taksim’de kitlesel eyleme izin verilmeyecektir’’ dedi. Vali Güler, çelenk konulması gibi, yöneticiler düzeyinde anma yapılmasının yıllardan beri uygulandığını da dile getirerek, şöyle devam etti: “Ama onlar kitlesel bir katılım öngördüler. Böyle bir izin verilmesi mümkün değil. İşin daha sıkıntılı yönü. Birçok illegal kuruluşun çeşitli şekillerde oraya gelmek istedikleri, provokatif bir eylem hazırlığı içinde oldukları ve polisle de çatışmaya girecekleri konusundaki istihbari bilgileri değerlendiriyoruz. Gerekli kuvvet takviyesi yapıldı. Biz orada bir kitlesel eyleme izin vermeyeceğiz. Yarınla ilgili tedbirlerimizi aldık. Herkesi sağduyulu davranmaya dâvet ediyorum. Huzur ve güvenliği bozmasınlar. Bundan İstanbul zarar görür. Biz kanunlar çerçevesinde düşüncelerin özgürce ifade edilmesi ve kanunların tanıdığı toplantı ve gösterişi yürüyüşü haklarının da sonuna kadar kullanılmasından yanayız. Ancak kanunların yasakladığı fiillere de göz yummamız mümkün değildir.’’

/ İSTANBUL

01.05.2007


 

Doğu’yu sel bastı

Şırnak’ın Silopi ilçesinde, bir kadının yıldırım düşmesi sonucu hayatını kaybettiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde selden etkilenen vatandaşlar, evlerindeki suları tahliye etmeye çalışıyor.

Önceki gün Silopi ve Cizre ilçelerinde meydana gelen selde çok sayıda ev ve iş yeri zarar gördü, vatandaşlar sabahın erken saatlerinden itibaren belediye ve sivil savunma ekiplerinin yardımıyla evlerinde biriken su ve çamuru tahliye etmeye başladı.

Şırnak Valisi Selahattin Aparı, Cizre’ye gelerek Kaymakam Gökhan Azcan ile birlikte selden etkilenen mahallelerde incelemede bulundu. Şırnak Valiliğinden yapılan açıklamada, Cizre ve Silopi ilçelerinde önceaki gün yoğun yağışın etkili olduğu belirtildi. Cizre’de Sur, Nur ve Cudi mahallelerinde yoğun yağıştan dolayı çok sayıda evin sel suları altında kaldığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: “Bir kadın boğulma tehlikesi geçirdiği için hastahaneye kaldırılmış olup, bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir. 3 kişinin ise hastanede tedavileri sürmektedir. Silopi’de Karşıyaka ve Yeşilyurt mahallelerinde çok sayıda ev oturulamayacak durumdadır. Ayrıca Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) sular altında kalmıştır. Görümlü Beldesi’ndeki açık araziye Yıldırım düşmesi sonucu Canan Güldal (30) yaralanmış, vatandaşımız kaldırıldığı hastahanede bütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir.’’ Şırnak’ın Cizre ilçesi Kaymakamı Gökhan Azcan, önceki gün meydana gelen sel sebebiyle 400-500 ev ve iş yeri ile 11 okulun zarar gördüğünü bildirdi.

Kaymakam Azcan, yaptığı açıklamada, dün etkili olan yağmurun ilçede sele sebep olduğunu belirterek, Nur, Sur, Cudi ve Yasef mahallelerinde bir çok ev ve iş yerinin sular altında kaldığını bildirdi.

Selde bir kadının hayatını kaybettiğini hatırlatan Azcan, ‘’Mahsur kalıp kurtarılan 3 kişi ise yaşadığı şokun etkisi nedeniyle hastanede tedavi altına alındı. Bu 3 vatandaşımızın da durumu iyi’’ dedi. Hasar tespit çalışmalarının başlatıldığını kaydeden Azcan, şöyle konuştu: ‘’Selden 400-500 arasında ev ve iş yeri ile 11 okul zarar görmüş. 70’in üzerinde ekip, su tahliye ve temizleme çalışmalarını yürütüyor. 31 vatandaşımız barınma sorunu olduğunu belirterek başvurdu. Bunları kurum misafirhanesine yerleştiriyoruz. Kızılay da zarar gören vatandaşlarımıza kumanya dağıtımına başladı. İhtiyaç olması durumunda Kızılay çadır da kuracak. Sel nedeniyle ilçe merkezindeki tüm okullarda bugün eğitime ara verilmesini kararlaştırdık.’’ Öte yandan, sağlık ekipleri de selin etkili olduğu mahallelerde sağlık taraması yapıyor.

KIZILAY’DAN BÖLGEYE YARDIM

Türk Kızılay’ı Cizre’de sağanak yağış sebebiyle meydana gelen sel felâketinin ardından ilçeye 100 çadır, bin battaniye, 100 katalitik soba ve 350 yatak gönderdi. Türkiye Kızılay Derneğinden yapılan yazılı açıklamada, Şırnak’ın Cizre ilçesinde meydana gelen sel felâketinin ardından Elazığ Bölge Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi haberleşme ekiplerinin bölgeye gönderildiği bildirildi. Kaymakamlıkta kurulan kriz masası ile koordineli çalışıldığı belirtilen açıklamada, Cizre’ye ilk etapta 100 çadır, bin battaniye, 100 katalitik soba ve 350 yatak gönderildiği kaydedildi.

Batman Yerel Afet Müdahale ve Lojistik Merkezi’ndeki konteynerlerin de bölgeye ulaştırılması için hazırlıklara başlandığı ve ilçe kriz masasının bildireceği diğer ihtiyaçların karşılanabilmesi için her türlü hazırlığın yapıldığı belirtildi.

Varto sular altında

Muş’un Varto ilçesine bağlı Erdoğan köyünde aşırı yağış sebebiyle yaşanan su baskınında köy camisi ve bazı evler zarar gördü. Muş Valisi İbrahim Özçimen, yaptığı açıklamada, aşırı yağış sebebiyle Varto ilçesine bağlı Erdoğan köyünde su baskını yaşandığını ifade etti. Su baskınında köy camisi ve bazı evlerin zarar gördüğünü belirten Vali Özçimen, ekiplerin köyde gerekli çalışmalara başladıklarını söyledi.

Caminin minaresi yıkıldı

Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde bir caminin minaresini de deviren şiddetli yağmur ve fırtına ile oluşan hortumun yol açtığı zararın tespiti amacıyla çalışmaların sürdürüldüğü bildirildi. Kadirli Kaymakamı Rauf Ulusoy, Belediye Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, Müftü Şemsettin İnceler, minaresi yıkılan Şehit İbrahim Kundakçı Mahallesi’ndeki İhlas Camisinde incelemelerde bulundu, mahalle sakinleriyle görüştü.

Kaymakam Ulusoy, dün akşam etkili olmaya başlayan yağmur ve şiddetli rüzgar ile oluşan hortum sonucunda bazı evlerin çatısının uçtuğunu, ağaçlar, elektrik ve telefon direklerinin devrildiğini, caminin minaresinin yıkılması sonucu bazı evlerde zarar meydana geldiğini belirterek, ‘’Hasarlarla ilgili araştırmalar sürüyor.

Aras’da taşkın uyarısı

Iğdır Valisi Saffet Karahisarlı, Aras nehrinde oluşabilecek taşkınlara karşı vatandaşları uyardı. Karahisarlı, yaptığı yazılı açıklamada, kar erimesinden dolayı Aras nehrinde taşkınların olabileceğini belirterek, nehirdeki taşkın sebebiyle Ermenistan’da bir köyün zarar gördüğünü belirtti. Geçen yıl Karakoyunlu ve Aralık ilçelerine bağlı bazı köylerde sel felâketi yaşandığını hatırlatan Karahisarlı, şunları kaydetti: “Ermenistan’da yaşanan taşkının ilimiz sınırında da olabileceğini düşünerek sele karşı yapılan mevcut setlerin yükseltilip, koruma güvenliği sağlanmalıdır. Vatandaşlarımız taşkın konusunda daha dikkatli ve duyarlı olunması gerekir.’’

/ CİZRE/SİLOPİ /MUŞ

01.05.2007


 

Yörük göçü başladı

Kışı Akdeniz sahillerinde geçiren Yörüklerin yaylalara göçü başladı. Anadolu’da bin yıldır yaşayan, efsane olan ancak yerleşik düzene geçenlerin yoğunlaşmasıyla sayıları parmakla sayılacak kadar azalan Yörükler, bir kültürü yaşatmaya devam ediyor.

Yörük obalarının son temsilcilerinden Sarıkeçililer, hayattan mutlu olmasalar da geçim sıkıntısı sebebiyle konar göçer hayatını sürdürüyorlar. Sonbahar’da Akdeniz sahillerine inen, Nisan sonu itibarıyla yaylalara göç eden Yörükler, eskiden olduğu gibi at ve deve sırtında değil, motorize araçlarla göç ediyorlar. Göçerlerin son temsilcileri olan ve yaz mevsimini Konya ile Karaman yaylalarında, kış mevsimini ise Mersin’in Silifke, Gülnar ve Aydıncık ilçesinde sahile yakın kesimlerde geçiren Sarıkeçili Yörüklerinin de 2 ay sürecek zorlu yolculukları başladı.

/ ADANA

01.05.2007


 

Kamu-Sen: Demokrasiden vazgeçilmesin

Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, altında TSK imzası olan muhtıranın ortaya hoş olmayan sonuçlar çıkardığını söyledi.

Akyıldız, yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanlığı makamının sokaklarda tartışılır hale getirildiğini ifade ederek, şunları söyledi: “Ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından internet sitelerinde başlayan bir açıklamayla kamuoyu ciddi anlamda sarsılmıştır. ‘Efendim şöyle değerlendirilir, böyle değerlendirilir, darbe midir, muhtıra mıdır?’ bunlar çok önemli değil. Ama ortaya hoş olmayan bir sonuç çıkmıştır ve bu sonucun altında TSK’nın imzası bulunmaktadır. Bize göre TSK bu konuda toplumun hassasiyetlerinin ötesinde tavır sergileme ihtiyacı duymuştur. Biz toplumumuzun gelinen noktada demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesinden vazgeçmemesi gerektiğine inanıyoruz. Seçime çok az bir süre kala toplumu germeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir inatlaşma noktasında değerlendirilmesine sebep olacak bir uygulamaya, ne siyasetçinin ne askerin hakkı yoktur. Toplumun beklentisi artık bir seçimdir.’’

Kahraman ALPAK / RİZE

01.05.2007


 

Balkanlarda Müslümanların yüzleri Türkiye’ye dönük

Yunanistan’ın Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, Balkanlarda 10 milyon Müslüman Türk’ün yaşadığını ve bunların hepsinin gönüllerinin ve yüzlerinin Türkiye’ye ve Ankara’ya dönük olduğunu söyledi.

İbrahim Şerif, 150 bin Batı Trakya Türk’ünün Türkiye’ye muhtaç olduğunu söyledi. Şerif, Edirne’nin İpsala ilçesinde Kurtuluş Parkı’nda düzenlenen Kutlu Doğum Haftası töreninde, Batı Trakya Türklerinin dini, dili ve kültürüyle Türkiye’de yaşayanlardan farkı olmadığını söyledi.

1923 yılında Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Meriç Nehri’nin karşı tarafında azınlık olarak kaldığını ifade eden Şerif, ‘’Müslüman Türk olarak Balkanlarda yaşayabilmemiz, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Arnavutluk, Makedonya ve Romanya’da yaşayan Türkler kültürlerini devam ettirmek için Türkiye ile ilişki kurmak mecburiyetindedir’’ dedi. Şerif, 150 bin Batı Trakya Türk’ünün Türkiye’ye muhtaç olduğunu kaydetti. Törene, İpsala Kaymakamı Aylin Kırcı Duman, Belediye Başkanı Emin Başaran, Edirne İl Müftüsü İsa Saim ve Bulgaristan’ın Kırcaali Müftüsü Şaban Ali Ahmet katıldı.

/ EDİRNE

01.05.2007


 

Rusya Müftüsü: Risâle-i Nur aydınlatıyor

Rusya’da Bediüzzaman Said Nursî’nin kitaplarının yasaklanması için açılan dâvâda, Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuddin imzasıyla mahkemeye gönderilen görüşte, “Said Nursî’nin ünlü Kur’ân yorumcularından biri olduğu, eserlerinin müstesna şekilde aydınlatıcı unsurlar taşıdığı ve manevî değerler aşılanmasını sağladığı” belirtildi.

Rusya’da Bediüzzaman Said Nursî’nin kitaplarının yasaklanmasını için açılan dâvâda mahkeme Moskova Devlet Üniversitesi ve Tataristan Pedagoji Üniversitesi’nce hazırlanan raporları yetersiz buldu. Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuttin imzasıyla mahkemeye gönderilen görüşte ise “Nursî’nin ünlü Kur’ân yorumcularından biri olduğu, eserlerinin müstesna şekilde aydınlatıcı unsurlar taşıdığı ve manevî değerler meydana getirilmesini sağladığı” belirtildi.

Rusya’da Said Nursî’nin kitaplarının, “din düşmanlığı yaydığı” iddiasıyla yasaklanması istendi. Rusya hükümetinin yayın organı Rossiskaya gazetesinin haberine göre, Moskova’daki bir mahkeme kapalı oturumlarla dosyayı inceliyor. Nursî’nin Rusçaya çevrilen kitaplarında İslâmın üstünlüğü propagandasıyla diğer dinlere karşı düşmanlık duygularını savunduğu iddia ediliyor.

Rosbalt Ajansı da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Tataristan Başkanı Mintimer Şaymiyev’in dâvâyla yakından ilgilendiğini yazdı ve mahkeme sonucunun ülkede faaliyet gösteren Nurcu hareketlerin geleceğini belirleyeceği yorumunda bulundu.

Rossiskaya gazetesi, savcılığın Moskova Devlet Üniversitesi ve Tataristan Pedagoji Üniversitesi psikoloji bölümü uzmanlarının hazırladığı raporu delil olarak sunduğunu, ancak mahkemenin raporu yetersiz bularak Rusya Bilimler Akademisi uzmanlarından görüş istediğini bildirdi.

MANEVî DEĞER KAZANDIRIYOR

Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuttin imzasıyla mahkemeye gönderilen görüşte, “Nursî’nin ünlü Kur’an yorumcularından biri olduğu, eserlerinin müstesna şekilde aydınlatıcı unsurlar taşıdığı ve manevi değerler meydana getirilmesini sağladığı” vurgulandı.

Moskova’ya taşınan dava ilk olarak 2005 yılında Tataristan’ın Naberejnaya Çelna kasabasındaki Nurcu bir örgüt hakkında soruşturma açılmasıyla başlamıştı. Suçlular bulunamadığı gerekçesiyle davanın düşmesinin ardından Tataristan Savcılığı Nursi’nin Rusçaya çevrilen kitaplarının yasaklanması için Moskova’da dâvâ açtı.

/ MOSKOVA

01.05.2007


 

Şener: Erken seçim kararı yok

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, cumhurbaşkanı seçiminde sürecin devam ettiğini ifade ederken, ‘’Sayın Gül’ün cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğine sahip olduğunu düşünüyorum’’ dedi.

Şener, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, erken seçime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin, “İşleyen bir süreç var. İşleyen süreci takip etmemiz daha doğru. Seçimle ilgili herhangi bir şey söylemiyorum. Bu konuyla ilgili alınmış bir karar da yok. Bu tarihten sonra gidilecek bir seçim de erken sayılmaz. Çünkü 4 yılı aşan tek hükümet biziz” dedi. Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, hükümetin piyasaları ihtiyatlı bir şekilde izlediğini açıkladı. Bazı televizyon kanallarının yöneticileri ile biraraya gelen Şener, “Ekonomiye içeride ve dışarıda güven” olduğunu söyleyerek, “biz de gelişmeleri ihtiyatlı bir şekilde izliyoruz. Bakan arkadaşlarımıza da bilgi veriyoruz” dedi.

/ ANKARA

01.05.2007


 

Bolu Dağı Tünelinde çalışma var

Ankara-İstanbul Otoyolunun Bolu Dağı Tünelinde modifikasyon test çalışmaları dolayısıyla, tünel, İstanbul-Ankara istikametinde yarın saat 07.00’dan itibaren 4 Mayıs Cuma günü saat 18.00’a kadar kapatılacak.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, yapılacak çalışma dolayısıyla oto yoldan çıkışlar Kaynaşlı kavşağından verilecek. Ankara-İstanbul istikametinde bugün saat 07.00’dan itibaren 3 Mayıs Perşembe günü saat 08.00’a kadar trafiğe kapatılacağından çıkış Bolu Batı kavşağından verilecek.

/ ANKARA

01.05.2007


 

İstanbul’da 41 okul tatil

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 1 Mayıs nedeniyle Şişli ve Beyoğlu ilçelerinde Taksim’e yakın 41 okulu ubgün tatil etti.

İl Milli Eğitim Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, İstanbul Valiliğinin emriyle Şişli ilçesinden 8 ve Beyoğlu ilçesinden de 33 okulda güvenlik nedeniyle yarın eğitim ve öğretim yapılmayacak.

/ İSTANBUL

01.05.2007


 

Beş yıldızlı mezar hizmeti

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde eşine pek rastlanmayan modernliğe sahip ‘’Cennet Bahçesi Mezarlığı’’, havuzu, altyapısı, yağmurlu ve güneşli havalarda kullanılan tentesi, bilgisayarlı kayıt sistemi, mezarlara dikilen farklı çiçekleri ve bakımıyla görenleri şaşırtıyor.

Kemalpaşa Belediye Başkanı Yakup Karaca, 1999 yılında hizmete açılan ‘’Cennet Bahçesi Mezarlığı’’nın modernliğiyle Türkiye’de eşine az rastlanır bir mezarlık olduğunu söyledi. 16 dönüm üzerine kurulu mezarlıkta yaklaşık 800 mezarın bulunduğunu belirten Karaca, mezarlığın Aile, Çocuk, Normal ve Şehit Mezarlığı olarak 4 ayrı bölüme ayrıldığını anlattı. Mezarlıkta her türlü hizmetin yapıldığını anlatan Karaca, buraya İzmir ve Türkiye dışından büyük talep geldiğini ifade etti.

/ İZMİR

01.05.2007


 

Yaz geliyor, dikkatli beslenin

Sağlık Bakanlığı, havaların iyice ısındığı şu günlerde vatandaşları beslenme ve ölümlere yol açan kalp-damar hastalıkları konusunda uyardı.

Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Türkiye’de gerçekleşen bütün ölümlerin ilk sırasında kalp-damar hastalıklarının yer aldığı vurgulanarak, vatandaşların özellikle yaz aylarında daha fazla dikkatli olmaları gerektiği bildirildi.

Erken ölümlere yol açan ve kişilerin hayat kalitesini olumsuz etkileyen kronik hastalıklardan korunmanın, alınacak ‘koruyucu tedbirler’ ile mümkün olduğu belirtilen açıklamada dünyada her yıl yaklaşık 17 milyon kişinin hayatını kaybetmesine yol açan kalp damar hastalıklarının, ülkemizde de en önemli halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürdüğüne dikkat çekildi.

Açıklamada, Türkiye’de yaklaşık 2 milyon koroner kalp hastası bulunduğu ve bu hastaların yılda 130 bininin hayatını kaybettiği ifade edilerek, “Özellikle sıcak yaz aylarında hayvansal kaynaklı gıdaların yoğun olarak tüketimi, yemeklerin aşırı yağlı pişirilmesi, meyve-sebze tüketiminin yeterli düzeyde olmaması ve fiziksel faaliyetlerin yetersizliği, yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık ve diabet, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini artıran faktörlerin başında yer alıyor” denildi.

SİGARAYA BAĞLI ETKİLER

Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’de koroner kalp hastalıklarından ölüm oranının, bütün ölümler içinde yüzde 43 oranıyla ilk sırada yer aldığı vurgulanarak, bu ölümlerin önemli bir bölümünün 41-58 yaş grubunda gerçekleştiği bildirildi. Kalp-damar hastalıklarının yol açtığı ölümlerin önemli bir bölümünün, sigaraya bağlı sebeplerden gerçekleştiğine dikkat çekilen açıklamada, sigara dumanının içerdiği karbon monoksitin kan dolaşımına girerek pıhtılaşmaya yol açtığı ve atardamarların iç duvarlarına zarar vererek kalp krizlerine sebep olduğu kaydedildi.

Sigaranın sıcakların etkisiyle bunalan insan vücuduna iki kat olumsuz etki yaptığı vurgulanan açıklamada, şu uyarılara yer verildi: “Kalp-damar hastalıklarının oluşumunu önlemek için özellikle yaz aylarında sigaradan hem aktif hem pasif içici olarak uzak durun. Beslenmede doymuş yağ oranını azaltarak, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri içeren yağların oranını artırın. Besinler yoluyla alınan kolesterole dikkat edin ve posa içeren yiyeceklerle meyve-sebze tüketimini artırın. Şeker ve tuzu alt düzeyde tüketin. Vücut ağırlığınızı kontrol altında tutarak, doğru besinlerle beslenmeye özen gösterin. Stresi azaltın. Alkol ve oksijensiz ortamlardan uzak durun. Spor yapın veya haftada 3-4 kez yarım saat yürüyüş yapın”. (iha)

/ ANKARA

01.05.2007


 

Bugün, Dünya Astım Günü

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Alerji İmmunoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Seval Güneşer Kendirli, astımın, çocukluk çağının en önemli kronik hastalığı olduğunu bildirdi.

Prof. Dr. Kendirli, önemli bir sağlık sorunu olan astımın, 1998’den beri her yıl Mayısın ilk haftasında sağlık örgütleri tarafından gündeme getirildiğini ve 1 Mayıs’ın “Dünya Astım Günü” olarak kutlandığını söyledi. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Alerji İmmunoloji Bilim Dalı, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Toraks Derneği Adana Şubesi, Astımlı Hastalar Derneği ve Ulusal Alerji ve Klinik İmmunoloji Derneği’nin, 1 Mayıs’ta astımı değişik faaliyetlerle gündeme getireceğini ifade eden Kendirli, amacın, her yaştaki astımlı hastanın hastalığını kontrol altına almak, hastaların yaşıtlarıyla aynı iş veya aktiviteleri yapmalarını ve hayat kalitelerinin artmasını sağlamak olduğunu kaydetti. Kendirli, “Hastalarımızın, tüm insanların sağlıklı olmaları için temiz bir dünyada yaşamaları, sigara içme ve çevre kirliliğinin azaltılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. Astımlı hastalar, ilâçlarını uygun şekilde ve sürede kullanırlarsa yaşam kaliteleri artacak, aileleriyle güzel birliktelik sağlanacaktır” dedi.

/ ADANA

01.05.2007


 

Şifalı bitkilerle zayıfladı

Muş’ta bitkilerle çeşitli hastalıkları tedavi eden Yasin Oflaz, yaptığı karışımla 115 kiloluk gencin 40 günde 95 kiloya inmesini sağladığını söyledi.

12 yıldır bitkilerle çeşitli hastalıkları tedavi eden Yasin Oflaz, yeni karışımla rejimi tarihe karıştırıyor. 17 yaşında olmasına rağmen 115 kilo olan Cem Özer, Yasin Oflaz’ın hazırladığı özel karışımla 40 günde 95 kiloya düştü. Muş’un Erzurum Caddesi üzerinde şifalı bitkiler satan Yasin Oflaz isimli esnaf, tabiattaki bitkilerin her derde deva olduğunu ancak önemli olan bitkilerin doğru şekilde kullanılması olduğunu söyleyerek, tamamen tabiî bitkiler ile hazırladığı özel karışımın zayıflamak isteyenleriçin büyük bir fırsat olduğunu kaydetti.

Oflaz, “Genç yaşta 115 kilo olan Cem Özer için özel karışım hazırladım ve kullanmasını söyledim. Cem, bu karışımı kullandıktan 40 gün sonra 20 kilo zayıfladı. Ben şuna inanıyorum, bütün hastalıkların tedavisi tabiatta mevcut, yeter ki bilerek kullanılsın. Ben doğadan elde ettiğim şifalı bitkilerle doktorların dahi iyileşemez dedikleri hastalıkları tedavi ettim. Bunların en büyük örnekleri Antalya’da geçirdiği kabakulak hastalığı sonucu geri dönüşümsüz işitme kaybı yaşayan 6 yaşındaki Burak Gündoğmuş’a göndermiş olduğumuz şifalı bitkileri kullanarak bir haftada sağlığına kavuştu. Diğer bir örnek ise Abdulrezzak Yalvarıcı, 3 kalp damarında tıkanıklık vardı. Bitkisel ilâçlar ile 45 günde damarları açıldı” şeklinde konuştu.

/ MUŞ

01.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004