Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Bush çekilmeyi veto etti

ABD Başkanı George W. Bush, Irak’taki ABD askerlerinin çekilmesini öngören yasa teklifini veto etti. ABD Kongresi, geçen hafta kabul ettiği, Irak’taki askerlerin çekilmeye başlamasını öngören savaş bütçesi yasasını onay için Bush’a göndermişti.

George W. Bush, Irak’taki ABD muharebe güçlerinin, 1 Ekim’den başlayarak 6 ay içinde tamamıyla çekilmesini öngören yasa teklifini, Florida’daki MacDill Hava Gücü Üssü’ne yaptığı ziyaretten Beyaz Saray’a dönüşte veto etti. MacDill Hava Gücü Üssü, ABD’nin Irak ve Ortadoğu’daki diğer askeri operasyonlarının yönetildiği merkez komutası karargahı olarak kullanılıyor. ABD Kongresi, geçen hafta kabul ettiği, Irak’taki askerlerin çekilmeye başlanmasını öngören savaş bütçesi yasasını onay için Bush’a göndermişti. Bush, daha önce yaptığı açıklamalarda, sözkonusu yasa teklifini veto edeceğini açıklamıştı.

/ WASHINGTON

03.05.2007


 

Olmert’e istifa baskısı artıyor

İsrail’de Hizbullah ile geçen yaz girilen savaşta başarısız olmakla suçlanan Başbakan Olmert’e baskılar artıyor. Kabineden bir bakanın istifasının ardından Dışişleri Bakanı Livni ve iktidardaki Kadima Partisi üst düzey isimlerinden Itzchaky de Başbakanın istifasını istedi.

İsrail’de geçen yılki yaklaşık bir aylık savaşın başarısızlıklarını irdeleyen raporun ardından, internette de Başbakan Ehud Olmert’in istifasını isteyen elektronik postalar dolaşmaya başladı.

Haberi veren Ynet sitesine göre, Eğitim Bakanlığı sözcüsü Avinoam Magen, raporun yayımlanmasının hemen ardından, internet üzerinden, Olmert’in istifasını isteyen mektup yazarak dağıttı. Sözcü, “Bunun Eğitim Bakanlığı ile ilgisi yok elbette. Bu benim ve bazı arkadaşların kişisel tutumu” diye konuştu.

Winograd raporunun açıklanmasından ve savaşta çocuklarını yitiren ailelerin açıklamalarını dinlemelerinin ardından böyle bir mektup yazdıklarını ve elektronik posta aracılığıyla dağıttıklarını söyleyen Magen, Ynet’e yaptığı açıklamada, herkesin kişisel görüşlerini açıklamasından yana olduğunu belirtti ve “Her şeyden önce ben bir vatandaşım” diye konuştu. “Niçin ayrılmıyorsun? Başbakan’a açık mektup” başlığıyla kaleme alınan ve internette dağıtılan elektronik posta, istifa etme niyetinde olmadığını açıklayan Olmert’i eleştiriyor ve istifaya çağırıyor.

Bu arada Yossi Fuchs adlı bir avukat, Yüksek Adalet Mahkemesine bir dilekçeyle başvurarak, Olmert’in görevden alınmasını istedi. Fuchs, başvuru dilekçesinde, Başbakan Olmert’in adaletin yerine gelmesini önlemeye çalıştığını ve tüm kamuoyunu rehin aldığını öne sürdü.

‘YA KADİMA, YA OLMERT’

Bu arada, İsrail’in geçen yaz Hizbullah’la giriştiği savaşın başarısızlıklarından, başta Başbakan Ehud Olmert’i ve hükümetini sorumlu tutan Winograd raporu, hükümeti sarsmaya devam ediyor. İsrail koalisyon grubunun başkanı, Kadimalı Avigdor Yitzaki de Olmert’e karşı bayrak açtı. Kadimalı milletvekillerini, Olmert’e karşı Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin başbakanlığına ikna etmeye çalıştığı belirtilen Yitzaki, “Olmert istifa etmezse Kadima biter” diye konuştu.

/ KUDÜS

03.05.2007


 

Irak’ta hatalar yaptık

Irak’ın 2003’te istilası sırasında İngiltere Savunma Bakanı olan Geoff Hoon, Irak konusunda “hatalar yaptıklarını” itiraf etti. İngiliz The Guardian gazetesine demeç veren Hoon, ABD ve İngiltere’nin Irak’ı istila ettikten sonra olup bitecekleri tahmin edemediğini söyledi.

“Hatalar yaptık” diyen Hoon, İngiltere’nin Irak ordusunun dağıtılması ve Baasçıların kamu yönetiminden uzaklaştırılması konularında Amerikan yönetimiyle ters düştüğünü belirtti. Savaşın gerçek sonuçlarını öngöremediklerini ifade eden Hoon, fazla iyimser olup halkın kendilerini sokaklarda sevinç gösterileriyle karşılayacağını sandıklarını anlattı. Hoon, Şii ve Sünni gruplar arasındaki çatışmanın ulaşacağı boyutları tahmin etmeleri gerektiğini de söyledi. Eski bakan, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin Washington yönetiminin kararlarında İngilizlerin tahmininden fazla ağırlığa sahip olduğunu gördüklerini de belirtti.

/ LONDRA

03.05.2007


 

El Cezire muhabirine hapis cezası

Mısır’da El Cezire televizyonunun muhabiri, bir belgesel için sahte işkence sahneleri kurgulayarak, ülkenin ulusal çıkarlarına zarar vermekten 6 ay hapse mahkum edildi.

Mahkeme yetkilileri, geçen ocak ayında Kahire havaalanında kısa süre gözaltına alınan 43 yaşındaki Huveyde Taha’nın, gıyabında 5200 dolar para cezasına da çarptırıldığını bildirdi.

Taha’nın şu anda Katar’da olduğu, Mısır’da gözaltına alındığı sırada muhabirin yanındaki 50 video kasete el koyulduğu belirtildi. Mısır vatandaşı olan Huveyde Taha ise Associated Press ajansına telefonla yaptığı açıklamada, mahkemenin kararının adil olmadığını, ülkesinde bağımsız yargının bulunmadığını savunarak, “Bu siyasi bir karar, yasal değil” dedi. Taha, bir sonraki adımı için avukatıyla görüştüğünü söyledi. Kocası ve üç çocuğu Mısır’da bulunan Taha’nın temyize gitmesi için ülkesine dönmesi gerekiyor.

/ KAHİRE

03.05.2007


 

İran, eski nükleer müzakereciyi tutukladı

Eski İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi dönemindeki nükleer müzakere heyetinden Hüseyni Museviyan’ın tutuklandığı bildirildi.

İLNA haber ajansının, ismini vermediği bir yargı yetkilisine dayandırdığı haberine göre, eski Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi (UYGK) üyesi ve AB ile yürütülen nükleer müzakerelere katılan Museviyan, güvenlik güçlerince 2 gün önce tutuklandı.

Museviyan’ın tutuklanma sebebinin eski göreviyle ilgili olduğu belirtildi. Hatemi döneminde, UYGK Genel Sekreterliği ve nükleer başmüzakereciliği, reformcu bir din adamı olan Hüccetülislam Hasan Ruhani yürütüyordu. Mahmud Ahmedinejad’ın 2005’teki cumhurbaşkanı seçimlerini kazanmasından sonra Ruhani ve ekibi değiştirilmişti. Hatemi döneminde AB ülkeleriyle yapılan nükleer müzakerelere katılan önemli isimlerden olan Museviyan’ın, son dönemlerde hükümetin nükleer program konusundaki tutumuna sert eleştiriler yönelttiğine dikkat çekiliyor.

/ TAHRAN

03.05.2007


 

İran-ABD gerilimi ve Ortadoğu

Ortadoğu coğrafyasında çok bilinmeyenli denklemlerin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) çıkmaza düştükçe, süreç daha da karmaşıklaşıyor. Şaşırtıcı bir biçimde, “kimin eli kimin cebinde” denecek kadar şaşırtıcı ilişkiler cereyan ediyor.

Aslında; sömürgecilik ve emperyalizm deneyimine sahip Batı kültür, medeniyet, yönetim, siyaset, ticaret, iletişim ve anlayışını kavrayabilmek adına, GOP bağlamındaki ABD-İngiltere-İsrail üçlü mihverinin bölgemizdeki girişim, hamle ve operasyonlarını çok dikkatli bir şekilde incelemek ve irdelemek gerekmektedir.

Büyük Ortadoğu Savaşına yol açma ihtimali olan bu karmaşık ilişkilerden “bölge ülkelerince” gerektiği gibi istifade edilebilirse; umulur ki, İslâm coğrafyasının tarihî problemi konumundaki birçok eksiklik, zafiyet, çelişki, düşmanlık ve kamplaşma kendiliğinden bertaraf edilebilir.

Örneğin; Müslüman halklar arasında var olduğu iddiasıyla “Batılılar tarafından sürekli kaşınan” Sünni-Şii kamplaşması, Türk-Kürt-Arap-Acem ırkçılığı, kamplaşmalar vs. gibi netameli sorunlar; bizzat ABD ve müttefiklerinin keyfi, bencil, çıkarcı ve insafsız saldırılarının etkisiyle “beş on yıl sonra” ihtimaldir ki neredeyse “yok” hükmüne geçecektir.

Açıkçası, Müslümanların üç küsur asırlık fetret, ıztırap ve çile devrinin ortadan kaldırılması için “sarsıcı bir uyarıcıya ihtiyaç duyulduğu” inkâr edilemez. Dolayısıyla, GOP girişiminin hayrımıza mı şerrimize mi olduğunu peşin bir hükümle yargılama yerine, “alternatif projeler etrafında birleşme” girişimlerine öncülük etmek daha akılcı ve isabetli olacaktır.

Hâlihazırdaki durumumuz iyi bir gözleme tabi tutulursa; Müslümanlar üzerine serpilmiş bulunan “ölü toprağının kaldırılması” için mutlak ve korkunç bir uyarıcıya ihtiyaç olduğunu kimse reddedemez. O halde, ABD-İngiltere-İsrail üçlü mihverinin Büyük Ortadoğu istila programına tepki koyarken; kesinlikle korkuya, endişeye, ümitsizliğe, tedirginliğe ve tefrikaya kapılmamak lâzım. Olabildiğince organizeli, pratik, akılcı ve planlı bir şekilde sürece “pro-aktif bir şekilde” müdahale etme beceri ve başarısı gösterilmelidir.

Bu anlamda, klasik Ortadoğu coğrafyası son haftalarda önemli istişare ve diplomasi toplantılarına sahne oluyor. Bu toplantılardan kimin daha kârlı çıkacağını zaman gösterecektir; ama gidişata bakılırsa süreç, ABD-İngiltere-İsrail mihverinin tezleri doğrultusunda işletilmektedir. Gerek Irak’a komşu ülkeler ile BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve bölgesel örgütlerin temsilcilerinin katılımıyla yapılan Bağdat toplantısı; gerek Türkiye ve İran’ın da davet edildiği Arap Birliği tarafından düzenlenen Riyad zirvesi; gerekse de Irak, Irak’a komşu ülkeler, G–8 ülkeleri ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Dışişleri Bakanları ile Birleşmiş Milletler, İslâm Kalkınma Örgütü ve Arap Birliği temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da yapılacak olan “geniş katılımlı toplantı” tamamen ABD-İngiltere-İsrail mihverinin yönlendirmesi doğrultusunda tertip edilmektedir.

Çeşitli görüşlere mensup uzmanın değerlendirmesine göre, üç toplantının da öncelikli görünen ve görünmeyen hedefi; İran’ın bölgede yalnız bırakılması ve ABD öncülüğündeki mihverin “muhtemel İran işgaline karşı” bölge ülkelerinin tepkisini en aza indirmektir.

Öte yandan; Riyad Zirvesi’nde tekrar gündeme getirilen “2002 Beyrut İnisiyatifi” vesilesiyle temelde şu kararlar üzerinde yoğunlaşılmıştır: 1- Arap devletleri ile İsrail arasındaki anlaşmazlığı sona ermiş kabul ederek; bölgedeki bütün devletlerin güvenliğinin tesis edilmesi beklentisiyle, İsrail ile Arap devletleri arasında bir barış anlaşması yapma taahhüdünde bulunmak; 2- Küresel barışa ve bu arada özellikle Ortadoğu barışına katkıda bulunmak amacıyla Arap devletleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi taahhüdünde bulunmak. Bu taahhütlere karşın, İsrail’den de şu şartlara uyması istenmektedir: 1- İsrail’in, bölgeye yönelik mevcut siyasetini gözden geçirerek, küresel barışa hizmet edecek bir çizgiye gelmesi; 2- İsrail’in, 1967 öncesindeki sınırlarına geri çekilmesi; 3- İsrail’in, milyonlarla ifade edilen Filistinli mülteciler için çözüm bulması; 4- İsrail’in, başkenti Doğu Kudüs olan, Filistin Devletinin kurulmasını kabul etmesi.

Aslında Riyad Zirvesi ve İsrail’in daha önce reddettiği “2002 Beyrut İnisiyatifi” sayesinde; ABD öncülüğündeki mihver, şu sonuçlara ulaşmak istemektedir: 1- İsrail’in bütün Arap ülkeleri tarafından tanınmasını sağlamak; 2- İran’ı etkisizleştirip yalnızlaştıracak biçimde, Arap ülkeleri ile İsrail arasında bir yakınlaşma hattı kurmak; 3- “2002 Beyrut İnisiyatifi” temelinde, İsrail ile Filistin arasındaki barışı tesis etmek üzere, ileri sürülen “Barış Planını” zamana yayarak hiçbir somut adım atmadan rafa kaldırmak. 4- Ortadoğu’da öteden beri var olan “Arap-İsrail gerginliği” yerine “Şii-Sünni kamplaşmasını” tesis etmek. 5- GOP bağlamında giderek yaygınlaşan Amerikan karşıtlığını törpüleyerek, ABD öncülüğündeki mihverin muhtemel İran işgaline karşı bölge halklarının tepkisini en aza indirmek.

Sonuç olarak: Büyük Ortadoğu Savaşına karşı oluşabilecek bölgesel birlik ruhunun önünü kesmek üzere, Batılıların yönlendirmesiyle gerçekleştirilmekte olan diplomatik toplantı ve zirvelerden en azami faydayı sağlayabilmek için Türkiye-İran-Suudi Arabistan üçlüsüne büyük görevler düşmektedir. ABD öncülüğündeki mihver ile çatışmadan kaçınmak ne kadar gerekli ise, aynı mihverin “bölge gerçeklerine göre hareket etmesi” hususunda uyarılması rolüne soyunmak da aynı derecede önemli ve gereklidir.

Dr. Sıddık ARSLAN

03.05.2007


 

Müşerref aleyhtarı gösteriler sürüyor

Pakistan’ın başşehri İslamabad, Devlet Başkanı Pervez Müşerref aleyhinde bir gösteriye daha sahne oldu. Müşerref’in yüksek mahkeme başkanını azletmesiyle patlak veren protesto gösterilerinin ardı arkası kesilmiyor.

Başşehirdeki yüksek mahkeme yakınlarında toplanan göstericiler, Müşerref aleyhinde sloganlar attı. Büyük şehirlerde de benzer gösteriler yapıldı. Göstericiler, “Çek git Müşerref”, “Amerikan kuklası Müşerref” şeklinde sloganlar attı ve yargının bağımsızlığını talep etti. Gösteriler olaysız sona erdi. Muhalefet, yüksek mahkeme başkanı İftihar Muhammed Çavduri’nin 9 Marttaki azlini anayasaya aykırı buluyor.

/ İSLAMABAD

03.05.2007


 

Irak’ta Mısrî tartışması sürüyor

Irak İslam Devleti örgütü, El Kaide’nin Irak lideri Ebu Eyüp El Masri’nin öldürüldüğü haberlerini tekzip etti.

Örgütün bir internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, “Irak İslam Devleti, Şeyh Ebu Hamza El-Muhacir’in (El Masri) hayatta ve güvende olduğunu ve hala Allah’ın düşmanlarıyla mücadele ettiğini belirtmektedir” denildi.

/ DUBAİ

03.05.2007


 

Hizbullah’tan Nejad’a ‘ahlâksız’ suçlaması

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, eski bayan öğretmenine sarılınca “ahlaksızlık” suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

Ahmedinecad önceki gün bir tören sırasında eski öğretmeninin elinden öperken ve yaşlı kadına sarılırken görüntülendi. Aşırı muhafazakar Hizbullah gazetesi ilk sayfadan verdiği haberinde, bu tür hareketlerin şeriat kurallarına aykırı olduğunu vurgulayarak, “Bu tür bir ahlaksızlığın, dini ve kutsal değerleri ihlal etmek gibi büyük neticeleri vardır” diye belirtti.

Ahmedinecad daha önce de kadınların futbol maçı izlemesine izin vermesi ve yardımcılarından birinin Türkiye’deki bir tören sırasında dansöz izlediği yönündeki iddia sebebiyle zor günler geçirmişti.

/ TAHRAN

03.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004