Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Güvenlik mi, demokratik güvenlik mi?

Dün sabah araba ile sahil yolunda seyrederken dinlediğim spiker, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın konuşmasını naklen yayınlayacaklarını söyleyerek konuğunun sözünü aceleyle kesti...

Genelkurmay Başkanı, ‘güvenliğin yeni boyutları ve uluslararası örgütler’ konulu uluslararası sempozyumun açılış konuşmasını yapıyordu... Demokratik ülkelerde askeri yetkililerin konuşmalarının canlı yayınlarda yayınlanması ne görülür, ne de işitilir. Biz de ise bu işler nedense çok normal sayılır...

Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasını yol boyunca dinledim....

***

Türkiye, tam bir milli güvenlik devletidir.

Milli güvenlik devleti demek, bütün toplumsal yaşamı ‘güvenlik’ kavramı etrafında örmek demektir. Hatta güvenlik emrediyorsa demokratik hakları rahatça dışlayabilmek demektir. Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasında ‘demokratik güvenlik’ kavramını kullanıp kullanmayacağına dikkat ettim. Ama izleyebildiğim kadarıyla güvenlik kavramını demokratik tamlamasıyla hiç ilişkilendirmedi.

***

Halbuki demokratik güvenlik kavramını sanıyorum ki ilk kez Milli İstihbarat Teşkilatı Emekli Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş kullandı.

12 Nisan tarihli Radikal Gazetesi’nde ‘Demokratik güvenlik’ şart başlıklı uzun yazısının bir bölümünde şunları yazıyordu: ‘1830’lardan 1980’li yıllara değin aşiret yapısı, din, mahalli çıkarlar ve / veya dış yönlendirmelerle gelişen, etnik milliyetçi duyguları pekiştiren siyasal süreçte, ayaklanma şeklinde ortaya çıkan olayların, genellikle devletin zor kullanım metotlarıyla bastırılmasının, mahalli insanımızda yarattığı birikimlerin ve oluşan travmaların günümüze kadar uzanan etkilerini anlayabilmeliyiz. PKK’nın silahlı mücadele sürecinin 20 yılı aşan devamlılığı, yarattığı acı ve kayıpların büyüklüğü, tüm ülkeyi etkileyen, her an yeni krizleri davet edebilecek psiko-sosyal bir ortamı oluşturmuştur. Terör örgütü kimliği ülkemizde ve uluslararası platformlarda tescillenen bir örgütün silahlı-otoriter baskı ile de olsa, Türkiye’de Kürt siyasi hareketi üzerinde olan merkezi, yönlendirici rolünü sürdürebilmekte oluşu önemli. Öcalan’ı ve PKK ismini terörist kimliği sebebiyle tecrit eden dış aktörlerin, Kuzey Irak’ta şekillendirdikleri güçlendirilmiş federe devlet oluşumuna verdikleri destek, Suriye ve İran’ın yanı sıra, Türkiye Kürtlerini de doğrudan ilgilendiriyor. PKK’nın terörist kimliğiyle oluşturduğu illegal ve legal görünümlü geniş organizasyonların örgütlediği kitlesel yapı özellikli bir durum arz eder. 1999’dan sonra Öcalan’ın mahkûmiyetiyle başlayan süreçte örgüt içi mücadelelerin, Irak Kürtlerinin yarattığı cazibenin, Öcalan karşıtı görünümlü dış desteğin, örgüt bünyesinde yarattığı zafiyete rağmen, PKK sempatisini devam ettiren vasatların, genel Kürt siyasi hareketi içerisinde önemli yerini korumakta olduğunu ifade edebiliriz.

...İşaret edilmesine çalışılan gerçekler, terörle mücadelede kullanılması gereken enstrümanların çeşitliliğini gösterirken, genellikle uygulanagelen ve sonuçları görülen dar çerçeveli güvenlik anlayışı yerine, yeni bir zihniyetin şekillendirdiği soruna bütünselliği içerisinde yaklaşan ‘Demokratik Güvenlik Konsepti’nin gerçekleştirilmesi zorunluluğu ile karşı karşıyayız.’

***

Demokratik güvenlik, Cevat Öneş’in de yazısında vurguladığı gibi demokratik imkânları geliştirip, derinleştirerek terörü, toplumsal destekten tamamıyla yoksun bırakmayı hedefliyor...

Örneğin, Cevat Öneş, bugünkü terör sürecinin neden devam ettiğini şöyle açıklamakta:

*‘30 bini aşan can kaybının ülkenin her köşesinde yarattığı acılar, terörle mücadelenin kaçınılmazlığı içinde doğru veya yanlış uygulamalar sonucu boşaltılan köylerin, yıkılan-yakılan evlerin insanlarımıza olan etkileri,

* Zorunlu göçlerin, ülkenin her köşesinde oluşturduğu gettolar ve artan sefalet ile silahlı mücadele ve yoksulluk içerisinde büyüyen yeni nesil çocuklarımızda şekillenen ‘yabancılaşma’ ve ‘nefret’ duyguları...’

***

‘Kuzey Irak’a operasyon’ kazanının ısrarlı bir hararetle kaynatılmaya çalışıldığı... Devlet örgütünün paramparça bir görüntü verdiği... Askeri otorite ile sivil otoritenin kreşendo halinde polemik yaptığı bir görüntünün amacı terör mü, yoksa siyasal iktidar kavgası mı? Çok da belirgin değil...

Ama amaç gerçekten terör ise ‘demokratik güvenlik’ kavramı çok daha ciddi ve geniş bir biçimde tartışılmalı.

Star, 1 Haziran 2007

Mehmet ALTAN

02.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Birine paşam, diğerine paryam

  Lisede namaz!

  Siyaset kızıştı, irtica tavan yapacak

  Kolay sorular!

  Bağcılar Lisesi’nde namaz skandalı!

  Güvenlik mi, demokratik güvenlik mi?


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004