Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

KOBİDER: Yeni YÖK Başkanı özgürlükçü olmalı

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, “Yeni seçilecek YÖK Başkanı kavgacı değil, uzlaşmacı olmalı ve toplum ile üniversiteleri barışık hale getirmelidir” dedi.

KOBİDER Genel Başkanı Özgenç, yaptığı açıklamada, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresinin yarın biteceğini, yerine cumhurbaşkanı tarafından yeni bir isim atanacağını hatırlattı. YÖK Başkanının, kim olacağının bilinmediği ancak önemli olanın koltuğunu ne kadar dolduracağı olduğunu belirten Özgenç, “Böylesi makamlar, siyaseten gelinen makamlar değil, hakkını vermek gerekir. Yoksa kargaşa çıkıyor. Şuan ve önceki dönemlerde olduğu gibi” dedi.

MESLEKî EĞİTİME ÖNEM VERMELİ

Özgenç, YÖK Başkanlığının sıradan bir makam olmadığını, zira devlet protokolünde en ön sıralarda yer aldığını kaydetti. YÖK’ün Anayasal bir kurum olduğunu ifade eden Özgenç, şunları söyledi: “İşte bu yüzden cumhurbaşkanımızın, tercihini kullanırken çok titiz olacağına şüphemiz yok. En azından daha önceki cumhurbaşkanlarının yaşadığı pişmanlıkları yaşamamak için seçici olacaktır diye düşünüyoruz. Yeni seçilecek YÖK Başkanı kavgacı değil, uzlaşmacı olmalı ve toplum ile üniversiteleri barışık hale getirmelidir. Öğrenci ve öğretim elemanlarından yana da olmalı ve onların sorunlarına sahip çıkmalıdır. Günü kurtaracak değil, cesur ve reformist olmalı ki, üniversitelerin yeniden yapılanmasına yönelik çareler üretip uygulamaya koyabilsin. Katsayı ve başörtüsü engeli ilk işi olmamalı. Nitelikli eleman yetişmesi için mesleki eğitimin önünü tıkamamalı. Hükümetler ile barışık olmalı.”

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜNE SERBESTLİK TANIMALI

KOBİDER Genel Başkanı Özgenç, yüksek öğrenim yapan başörtülülerin üniversiteye girmesinin önündeki engellerin kaldırmasını isteyerek, yeni YÖK Başkanının özgürlük ve biliminin destekçisi olmasını ve üniversitedeki bireylerin ideolojilerine takılmadan hizmetlerini ödüllendirmesi gerektiğini vurguladı. Özgenç, şöyle devam etti: “Herkesin bireysel siyasî görüşü olabilir. Ancak bu görüş, görünüş ayrımcılığı yapmak olmamalıdır. Bireysel eşitlik ilkesi; dili, dini, ırkı, siyasal düşüncesi ne olursa olsun herkesi kapsamalıdır. İnsanlar düşünce yapılarına göre değil başarılarına ve akademik çalışmalarına göre değerlendirilmelidir. Seçilecek başkan, Türkiye’yi hem içte, hem dışta çok iyi temsil edebilmelidir. Yeni YÖK Başkanı, bilgisini siyaset yaparak değil araştırma yaparak eğitim seviyemizi yükselterek, bilinçli bir gençlik oluşturmak için kullanmalı. Türkiye’nin böylesi bilim adamlarına, yani ideolojisini izole edebilmiş ayrım kayırım yapmayan çağdaş bilim insanlarına çok ve acil ihtiyacı vardır.”

VATANDAŞ, EKONOMİK GENİŞLEMEDEN

PAYINI ALAMIYOR

KOBİDER Genel Başkanı Nurettin Özgenç, makro ekonomik göstergelerdeki büyümenin mikro ekonomiye yansımadığını, vatandaşın ekonomik genişlemeden payını alamadığını söyledi. Bizim Radyo’da “Reel Sektör” programına konuk olan Özgenç, Yeni Asya Genel Müdürü Recep Taşcı’nın sorularını cevaplandırdı. Özgenç, ekonomide sıkıntıların hâlâ devam ettiğini belirterek, Türkiye’de ekonomik istikrarı istemeyen grupların kriz ortamı havası oluşturarak ülkedeki istikrarlı havanın sekteye uğratılmak istendiğini ifade etti. Makro ekonomik göstergelerdeki büyümenin mikro ekonomiye yansımadığını, vatandaşın ekonomik genişlemeden payını alamadığını anlatan Özgenç, piyasa da likidite darlığının olduğunu sıcak paranın piyasada dönmediğine dikkat çekti. KOBİ Bakanlığının kurulmasını isteyen KOBİDER Başkanı Özgenç, “Çevre Bakanlığı var, KOBİ Bakanlığı neden olmasın” sorusunu yöneltti.

Ahmet Turan SÖYLER / İSTANBUL

07.12.2007


 

ÇARE, TOPLUMA DİNİ ÖĞRETMEK

Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu, yasaklarla, yasal düzenlemelerle misyonerlik faaliyetlerinin önüne geçme imkânı bulunmadığını belirterek, “İletişimin akıl almaz bir noktaya geldiği çağımızda birşeyleri yasaklayarak, üstünü örterek bunlarla mücadele imkânı geride kalmıştır. Bunlarla mücadelede önemli olan, herşeyden, her inançtan üstün olduğuna inandığımız yüce dinimizin prensiplerini insanımıza, toplumumuza en iyi şekilde vermektir” dedi.

Yazıcıoğlu, Alevilerle ilgili olarak, ‘’Zamanında belki bu vatandaşlara biz bir elbise biçmeye çalıştık, ama elbise uymadı. Şimdi hep birlikte yeni bir elbise dikip, onların da huzurlu, mutlu şekilde yaşamalarını sağlamak temel görevimizdir’’ dedi.

Meclisteki bütçe görüşmelerinde yapılan konuşmalarda, ‘’misyonerlik faaliyetlerinin, AB müktesebatı kapsamında Türkiye’nin yaptığı bazı düzenlemeler sonucu bu noktaya gelindiğinin kast edildiğine’’ işaret eden Yazıcıoğlu, şöyle konuştu:’’Bu, önemli bir konudur. Ama bunun yasaklamalarla, yasal düzenlemelerle önüne geçme imkanı yoktur. İletişimin akıl almaz bir noktaya geldiği çağımızda, bir şeyleri yasaklayarak, üstünü örterek bunlarla mücadele imkânı geride kalmıştır. Bunlarla mücadeledeki anahtar cümle, Diyanet İşleri görevlilerinin eğitim seviyesini en üst düzeye çıkarmaktır. Onları, bilgili, donanımlı kılmaktır. Önemli olan, her şeyden, her inançtan üstün olduğuna inandığımız yüce dinimizin prensiplerini insanımıza, toplumumuza en iyi şekilde vermektir. Önemli olan kalitedir, sunumdur.’’

Bakan Yazıcıoğlu, Alevi vatandaşlarla ilgili açılım etrafında bazı tartışmalar yaşandığına işaret ederek, şunları kaydetti: ‘’Bir yerde bir sorun varsa, onun çözümüyle ilgili çalışma yapmak, hem milletvekillerinin hem de Hükümetin görevidir. Bu nedenle konunun tartışılmasını ben olumlu değerlendiriyorum. Bu konu üzerinde siyaset yapmak, doğru ve uygun bir davranış değildir. Bu konunun çözümüyle ilgili kim, ne biliyorsa onu ortaya koymak durumundadır. Çünkü burada bir sorunun varlığını hepimiz kabul ediyoruz. Onu çözmek durumundayız. Bunun için herkes elbirliğiyle olumlu katkılarını ortaya koymak durumundadır. Bu tür inanç konularını bir takım siyasi düşüncelere bağlayarak ifade etmek doğru değildir. Dolayısıyla son haftalardaki tartışmaları böyle görüp, olumlu katkı vermek gereğine inanıyorum. Bizim kimseyi etkileme, değiştirme ve dönüştürmeye niyetimiz yok. Bizim endişesini taşıdığımız şey; herkesin kendi düşünce ve inancı içinde bu ülkede mutlu yaşamasını temindir. Bu konuda yapılacak tüm çalışmaları saygıyla, takdirle karşılar, çözüme katkısı olur düşüncesiyle yaklaşır ve değerlendiririz.’’

/ ANKARA

07.12.2007


 

DTP’liden tuhaf sözler

DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, Alevilerin önde gelen isimlerine verilecek iftarla ilgili olarak, ‘’Aleviliği İslam içi görme hakkını ve haddini kimden alıyorsunuz?’’ sorusu üzerine, AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu, yemeğin ‘’Alevi inisiyatifi’’ olarak verildiğini, AKP’nin düzenlemediğini söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, Başbakanlığın 2008 bütçesi üzerinde konuşan DTP Batman Milletvekili Bengi Yıldız, MİT’in istihbarat toplama ve bunu ilgili kurumlara iletme görevi olduğunu belirterek, MİT’in dışında Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığının da ayrı ayrı istihbarat birimleri olduğunu ileri sürdü. DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, Diyanet İşleri Başkanlığının tüm inanç gruplarına eşit mesafede yaklaşmasını öngören yapılanmaya ihtiyacı olduğunu savundu.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Mazlum-Der: İnsan hakları için mücadeleye devam

MAZLUMDER’in son genel kurulunda Genel Başkan seçilen Ömer Faruk Gergerlioğlu,”MAZLUMDER her şubesi ile her türlü insan hakkı ihlaline karşı durmuş ve duracaktır. Hak ihlallerinde ayrım yapmamış ve yapmayacaktır.Derneğimizin mazisi bunun iftihar edeceğimiz net örnekleri ile doludur” dedi.

“İnsan hakları alanında çalışan bir derneğin mozaik farklılığındaki bir Ülke’de farklı kesimlerin uğradığı haksızlığa karşı adaletli bir ses yükseltmesinin zor bir iş olduğunu biliyoruz” diyen MAZLUMDER Genel Başkan seçilen Ömer Faruk Gergerlioğlu, şöyle devam etti: ”Fakat yapılması gereken en erdemli faaliyet olduğunu da biliyoruz. İnsan hakları ve mazlumlar için dayanışma kavramlarını adında barındıran derneğimiz kuruluşundan itibaren ne emek istediğini bilmiş ve gereğini yapmaya çalışmıştır. Ülkemizde uzun yıllardır önemli insan hakları ihlallerine yol açmış olan Kürt sorunu konusunda da mantalitesinde bir değişim bulunmamaktadır. Ülkeyi kendi zihniyetine göre şekillendirmeyi esas almış ve jakoben karakterdeki bir sistemin Türkiye’de din ve vicdan özgürlüğü düşünce ve ifade özgürlüğü alanında büyük rahatsızlıklar oluşturmasına yol açtığı gibi kimlik haklarının tanınmamasından dolayı Kürt sorunu oluşturduğu da apaçık ortadadır. Doğuştan kendi ırkını seçme kabiliyeti olmayan her insanın temel haklarda eşit haklara sahip olması gerektiğini söyledik ve söylemeye devam edeceğiz.”

/ İSTANBUL

07.12.2007


 

Türk-İş’ten grev uyarısı

Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, kıdem tazminatına dokunulması halinde Türk-İş için genel grevin yolunun açılacağını belirtti.

Türk-İş’in dört gün sürecek 20. Olağan Genel Kurulu başladı. Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonunda gerçekleştirilen genel kurulun açılışına, TBMM Başkanı Köksal Toptan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile çok sayıda davetli katıldı.

Türk-İş Genel Başkanı Kılıç, açış konuşmasında, işçi hak ve özgürlükleri bakımından Avrupa Birliği (AB) standartlarında bir Türkiye istediklerini söyledi. Yapılan değişikliklere rağmen Anayasa ve çalışma mevzuatında temel sendikal hak ve özgürlükleri sınırlayan çok sayıda düzenleme bulunduğunu vurgulayan Kılıç, Türk-İş’in Türkiye’nin AB’ye üyeliğini çalışma hayatına, sosyal yaşama ve ülkenin demokratikleşme sürecine getireceği katkılar nedeniyle desteklediğini kaydetti.

Kılıç, son dönemde yaşanan terör olaylarına da değinerek Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve askeri önlemler bütünü içerisinde terörü bitirmeye yönelik çabalarını açıkça ortaya koyması gerektiğini, Türk halkının devletinden bunu beklediğini belirtti. “12 Eylül döneminin ürünü antidemokratik anayasanın toplumun örgütlü kesimlerinin katılacağı demokratik bir tartışma sürecinde evrensel demokrasi ilkelerine, onaylanmış uluslararası sözleşmelere uygun bir biçimde değiştirilmesi gerektiğini’’ ifade eden Kılıç, ‘’Türk-İş, üzerinde toplumsal bir mutabakat sağlanan bir anayasa değişikliği yapılmasını ve anayasanın toplumun ortak bir uzlaşma zemini haline getirilmesini savunmaktadır’’ diye konuştu.

GENEL GREVİN YOLU AÇILMASIN

İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken paranın başka amaçlarla kullanılacağı yönündeki spekülasyonların çalışanları tedirgin ettiğini söyleyen Kılıç, fonda birikmiş paranın başka amaçlarla kullanılmasının mümkün olmaması gerektiğini belirtti. Kılıç, ‘’Fon’dan yararlanma koşullarının geliştirilmesi ve ödenek miktarlarının yükseltilmesini’’ talep etti.

Kılıç, ayrıca Fon’daki kaynaktan yılda 3-4 ay süreyle çalışabilen yaklaşık 40 bin ‘’kampanya işçisi’’nin yararlandırılarak emeklilik haklarına kavuşmalarının sağlanmasını istedi. Kıdem tazminatı konusunda kazanılmış hakkı geriye götürecek bir düzenlemeyi Türk-İş’in kabul etmesinin beklenmemesi gerektiğini ifade eden Kılıç, ‘’Türk-İş’in kıdem tazminatının korunması amacıyla 19. genel kurulda aldığı karar bellidir. Bu hakka dokunulması halinde Türk-İş için genel grevin yolu açılacaktır’’ dedi.

Salih Kılıç, çalışma hayatını düzenleyen yasaların gelecek yıl uluslararası sözleşmelere uygun olarak ve sosyal tarafların beklentileri doğrultusunda değiştirilmesi gerektiğini belirterek, taşeronlaşmayı getiren düzenlemelerin ortadan kaldırılmasını, bu konuda işçiler lehine düzenlemelere gidilmesini, iş güvencesi yasasının kapsamının genişletilip etkinliğinin artırılmasını ve kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı tanınmasını istedi.

İŞSİZLİK ÜRKÜTÜCÜ BOYUTLARDA

Kılıç, Türkiye’nin IMF politikalarıyla geldiği noktanın belli olduğunu kaydederek, ekonomide sıcak paranın yol açtığı riskler, yüksek cari açık, ağır borç yükü, kronik işsizlik gibi çözüme kavuşturulmamış bir çok temel sorun bulunduğunu söyledi. Ücretlerin vergi baskısı altında bulunduğunu vurgulayan Kılıç, vergi gelirlerinin yüzde 52’sinin işçi ve memurlar tarafından karşılandığına dikkati çekti.

Başta kadınlar ve gençler olmak üzere işsizlik oranının yüksekliğinin ‘’ürkütücü boyutlara vardığını’’ kaydeden Kılıç, ‘’Türkiye’de yaşayan yaklaşık her üç kişiden biri, iktisaden çalışabilir durumdaki her iki kişiden biri istihdam edilebilmektir’’ diye konuştu.

Kılıç, Türkiye’deki ağır işsizlik sorunu çözülmeye çalışılırken işsizliği yoksulluk meydana getirecek çözme yaklaşımının benimsenmemesi gerektiğini kaydetti.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Kurban sempozyumu

Kurban ibadeti, ilk kez bir uluslararası sempozyumda enine boyuna ele alınacak. Bayrampaşa Belediyesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 8-9 Aralık 2007 tarihlerinde kurban ile ilgili uluslararası sempozyum düzenlenecek.

İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Salonu’nda gerçekleştirilecek sempozyumda, 6 ayrı ülkeden 52 bilim adamı, uzman ve yönetici kurbanın dinî, sosyal, kültürel yönlerine dair tebliğler sunacak. Sempozyuma İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Devlet Bakanı Sait Yazıcıoğlu, İKÖ Genel Sekreteri Ekmelettin İhsanoğlu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun da katılması bekleniyor. Sempozyumda tebliğler, Türkçe ve İngilizce olarak sunulacak.

Bayrampaşa Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, uluslararası kurban sempozyumuyla, öncelikle kurban konusunda kamuoyunca zaman zaman oluşturulan kafa karışıklığını ortadan kaldırmayı ve kurbana ilişkin doğru bilgilendirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Erol DOYURAN / İSTANBUL

07.12.2007


 

İslâm fobisi masaya yatırılacak

İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğince (İDSB), 8-9 Aralık’ta İstanbul’da, ‘’Uluslararası İslamofobya Konferansı’’ düzenlenecek.

32 ülkeden toplam 101 sivil toplum kuruluşunu bünyesinde bulunduran İDSB tarafından 8-9 Aralık’ta, Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek konferansta, Müslümanlara ve İslam’a karşı hakaretlerin, yanlış uygulamaların artmasında önemli rol oynayan İslâmofobya’nın teorik ve pratik yönleri incelenecek. Akademik camiadan ve sivil toplum kesiminden uzmanların bir araya geleceği konferansta, İslamofobya ile mücadele yolları tartışılacak, çözüm yollarına yönelik sivil inisiyatiflerce hazırlanan somut projeler de değerlendirilecek. Konferansta, konuya siyasî, sosyal ve ekonomik açılımlar kazandırılarak, İslamofobya’nın sebep ve sonuçları, muhataplarının ortaya konulması amaçlanıyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

07.12.2007


 

Makedonya meclis heyeti TBMM’de

Makedonya Cumhuriyet Meclisi AB İşleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyet, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış ile bir araya geldi.

Komisyon Başkanı Tito Petkovski’nin başka bir programı sebebiyle katılamadığı görüşmede, heyette yer alan İç Makedon Devrimci Örgütü-Makedonya’nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi Milletvekili Petar Pop-Arsoy, Türkiye’nin Makedonya’da dost ülke olarak görüldüğünü ifade etti. Türkiye’nin, Makedonya’yı tanıyan ilk ülke olmasından her zaman onur duyduklarını belirten Pop-Arsoy, NATO ve AB üyeliği konusunda Türkiye’nin desteğini aldıklarını, bunun gelecekte de sürmesini istedi.

Makedonya’nın da tıpkı Türkiye gibi AB yolunda kararlı adımlarla yürüdüğünü ifade eden Pop-Arsoy, ‘’Bu yolda birbirimizi desteklemeyi, katkıda bulunmayı, kısaca lobi yapmayı istiyoruz. Olumlu olan ilişkilerimizi her alanda geliştirmeyi amaçlıyoruz. Ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi için karşılıklı çaba göstermeliyiz’’ dedi.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Afetlerden zarar gören çiftçiye destek teklifi

CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, tabii afetlerde, ürünlerinin en az yüzde 40’ını kaybeden çiftçilere, zararlarının yüzde 50’sinin karşılanmasını öngören kanun teklifini, TBMM Başkanlığına sundu.

Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Kanunda değişiklik yapılmasını öngören teklifin gerekçesinde, Türkiye’nin her tarafında yapılan zarar tespitlerin ve uygulamanın, daha objektif kriterlere dayandırılması amacıyla böyle bir teklif hazırlandığı belirtildi.

Aslanoğlu’nun, TBMM Başkanlığına sunduğu başka bir kanun teklifinde de ‘’Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’ ile ‘’Yatırımların ve İstihdamın Teşvikine Yönelik Kanunda’’ değişiklik yapılması öngörülüyor.

Teklifte, 31 Aralık 2008 tarihinde sona erecek teşviklerin; TÜİK tarafından belirlenen fert başına GSYH tutarı 600 dolara kadar olan illerde 20 yıl, 801-1000 dolar arasındaki illerde 18 yıl, 1001 dolar ve üzeri illerde ise 15 yıl sürmesi öngörülüyor.

Aslanoğlu, devlet memurlarının 0-6 yaş arasındaki çocuklarının yurt ücretlerinin devlet tarafından karşılanmasını öneriyor.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Kurbanlıklar el yakacak

Gaziantep’te, yaklaşan Kurban Bayramı öncesinde besicilerin iş bırakması sebebiyle besi ahırlarının büyük bölümünün boş kaldığı bildirildi.

Güneydoğu Anadolu Besiciler ve Canlı Hayvan İhracatçıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Abdulsamet Korkmaz, besiciliğin cazip olmaktan çıkması sebebiyle kurbanlık koyun fiyatlarında geçen yıla kıyasla önemli artış olduğunu söyledi.

‘’Kurbanlık koyunun kilosu bayramda en az 5,5 YTL olur, fiyat 7 YTL’ye kadar yükselirse bizim için sürpriz olmaz’’ diyen Korkmaz, piyasaya arz edilen kurbanlık sayısının her geçen yıl azaldığını, bu durumun fiyatların yükselmesine yol açtığını kaydetti. Korkmaz, besiciliğe ilişkin önemli yanlışlar yapıldığını savunarak sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Besicilerin niçin hallerinden şikâyetçi olduklarını merak edenler arpanın, samanın fiyatına baksın. Girdi fiyatlarının aşırı artması nedeniyle bu ülkede besicilik yapmak olanaksız hale geldi. Gaziantep’teki her 100 besiciden 80’i işini bıraktı, 20’si ayakta durmaya çalışıyor. Yapılan yanlışların faturasını bayramda vatandaş ödeyecek.’’

Yıllardır Gaziantep’te koyun besiciliği yaptığını söyleyen Önder Yıldız da açıklamasında, geçmiş yıllarda 500-600 bin koyunun besiye alındığını, bayramın yaklaşmasına rağmen besi ahırlarında ancak 50 bin dolayında koyun bulunduğunu belirtti.

Arpa ve saman ihtiyaçlarını gidermede sıkıntı yaşadıklarını ve yetkililerden arpa ithal edilerek sıkıntılarının çözülmesini istediklerini kaydeden Yıldız, şunları anlattı:’’ Bırakın her yıl olduğu gibi kurbanlık talebinin karşılanması için Gaziantep’ten Ankara ve İstanbul gibi büyük illere koyun göndermeyi, Gaziantep’teki koyunlar kentin ihtiyacını karşılamaya ancak yeter. Şimdi kurbanlık satın alacaklar fiyatların yükselmesine bakarak iyi kazanç elde ettiğimizi düşünebilir ama öyle değil. Zarar etmezsek kendimizi kâr etmiş sayıyoruz ve daha ne kadar dayanabiliriz bilemiyorum.’’

Önder Yıldız, Gaziantep’te bayramda kurbanlık koyunun kilosunun en az 6 YTL dolayında olacağını tahmin ettiğini, İstanbul, İzmir, Ankara gibi illerde fiyatın daha da yüksek olacağını kaydetti.

/ GAZİANTEP

07.12.2007


 

Mardin’de bayram hazırlıkları başladı

Mardin’de, Kurban Bayramı’nın huzur ve güvenli bir ortamda geçmesi amacıyla valilik tarafından bir dizi tedbir alınacağı bildirildi.

Mardin Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, vatandaşların yoğun olarak bulunduğu alış veriş merkezlerinde, toplu taşıma araçlarında, bayram namazı sebebiyle camilerde ve bayramlaşma yapılan yerlerde güvenlik birimlerince gerekli emniyet tedbirleri alınacak. Alınan tedbirler çerçevesinde zorunlu haller dışında emniyet ve jandarma personeline izin kullandırılmayacak, bayramlaşmalar gruplar halinde ve hizmet aksatılmadan nöbetleşe gerçekleştirilecek.

Trafik, belediye zabıta ve vergi denetim elemanlarının ekipler halinde denetim ve kontrollerini sıklaştıracakları bayram tatilinde, sağlıkla ilgili konularda ve yangın tehlikelerine karşı tedbir alınacak ve görevlendirilecek ekipler her an müdahaleye hazır bekletilecek.

/ MARDİN

07.12.2007


 

Keçiören, deniz ve çiçek kokacak

Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, ‘’son yıllarda şelaleler ve gül bahçeleriyle anılan Keçiören’in sokaklarını çiçekleri güzel kokan ağaçlarla donatacaklarını’’ bildirdi.

Altınok, ilçedeki yeşil alan dokusunu arttırmak için sokakları, akasya, ıhlamur, iğde gibi çiçeği güzel kokan farklı ağaçlarla, donatmayı planladıklarını bildirerek, belediye meclisi kararıyla da bu sokaklara dikilen ağaçların türüne göre isimlendireceklerini kaydetti. Ayrıca, Keçiören’de çok geniş bir araziye, içinde yüzlerce deniz canlısının barınacağı tünel akvaryum inşa edeceklerini kaydeden Altınok, bu projeyle deniz kokusunu Keçiören’e taşıyacaklarını sözlerine ekledi.

YENİ ASYA / ANKARA

07.12.2007


 

Yalova dijital şehir olma yolunda

Yalova Belediyesi, dijital kent vizyonu çerçevesinde çalışmalarını hızlandırdı.

Bütün ekipman ve teknolojik altyapısı Cisco tarafından ücretsiz olarak sağlanan ve Yalovalılar’ın hayat kalitesini yükseltmek amacıyla oluşturulan Yalova Belediyesi Mahalle Bilgi Evi ve Yalova Belediyesi Arı Kovanı Portali, Yalova Belediye Başkanı Barbaros Binicioğlu ve Cisco Türkiye Genel Müdürü Erkan Akdemir’in katıldığı basın toplantısı ile tanıtıldı.

‘Benim Mahallem’ programıyla entegre edilecek Mahalle Bilgi Evleri, çalışmalar kapsamında vatandaşların sağlık ve sosyal durumları ile beklentileri tesbit edilen bu kapsamda bir bilgisayar ve internet destekli bir eğitim ortamı olarak kullanılacak. Yalovalılar’ın ihtiyaç duyacakları bütün temel bilgileri içeren Arı Kovanı Portali ise bir kişisel gelişim ve hizmet mecrası olarak bütün Yalovalılar’ın kullanımına açık olacak.

YENİ ASYA / YALOVA

07.12.2007


 

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kuruluyor

Afet ile ilgili zarar azaltma, risk ve kriz yönetimi ile ilgili tüm yetkiler, tek elde toplanacak.

Bu çerçevede, farklı kurumlar bünyesindeki ilgili 3 genel müdürlük kapatılacak ve Başbakanlığa bağlı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı” kurulacak. Başbakanlık’ta hazırlanan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı Taslağına göre, başbakan, başkanlıkla ilgili yetkilerini bir Bakan aracılığıyla kullanabilecek. Başkanlık çatısı altında “Planlama ve Hazırlık”, “Müdahale”, “İyileştirme”, “Sivil Savunma” ve “İdarî Hizmet” olmak üzere 5 daire başkanlığı bulunacak. Yeni yapılanma çerçevesinde “Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu” ile “Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu” oluşturulacak. Başbakan veya görevlendireceği bir Başbakan Yardımcısının başkanlığında Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Sağlık, Ulaştırma, Bayındırlık ve İskân ile Çevre ve Orman bakanlarından oluşan Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, “afet ve acil durumlarla ilgili hazırlanan çalışma hedefleri, politikaları, yıllık çalışma raporu ve yıllık eylem planı onaylamakla” görevli olacak. Kurul, yılda en az 1 kez toplanacak. Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kuruluna ise Başbakanlık Müsteşarı başkanlık edecek ve söz konusu bakanlıkların müsteşarları ile Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı ve ihtiyaç duyulması halinde diğer kuruluşların üst yöneticileri yer alacak. Koordinasyon Kurulu, afet ve acil durum hallerinde bilgileri değerlendirecek, önlemleri tesbit edecek ve uygulanmasını sağlayacak. Başkanlık il düzeyinde de örgütlenecek ve valilikler bünyesinde “İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri” kurulacak.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Yolcu otobüslerinde şahsî yayın zorunluluğu

Ulaştırma Bakanlığı, şehirlerarası yolcu otobüslerinde sesli ve görsel yayınların kulaklıklar aracılığı ile izlenebilmesini zorunlu hale getirecek.

Bakanlık, otobüs firmalarından Ocak ayına kadar gerekli düzenlemelerin yapılmasını istedi. Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat Aydın, yaptığı açıklamada, şehirlerarası yolcu otobüslerinde yapılan sesli ve görsel yayınların şekli konusunda çok sayıda şikâyet aldıklarını belirtti. Aydın, otobüs firmaları ile otobüs üreticisi firmalara birer yazı gönderdiklerini ve mevcut otobüslerdeki yayın sisteminin bireysel izlemelere imkânlı hale getirilmesini, bundan sonra üretilecek otobüslerin de buna uygun dizayn edilmesini istediklerini bildirdi.

Aydın, Ulaştırma Bakanlığının Ocak ayından itibaren uygulamayı zorunlu hale getirmeyi planladıklarını, bu sebeple otobüs firmalarından bu tarihe kadar gerekli düzenlemelerin yapılmasını istediklerini kaydetti.

/ ANKARA

07.12.2007


 

Suyumuz atıl durumda

Türkiye’nin 115 milyar metreküp olan yer altı ve yer üstü kaynaklarının sadece 50 milyar metrerüplük bölümünün kullanılabildiği belirtildi.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Alagöz, son günlerde su kaynaklarında yaşanan sıkıntının sadece küresel ısınmaya bağlanmaması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin ‘’su fakiri’’ olduğunun bazı çevrelerce ileri sürüldüğünü ifade eden Alagöz, bunun kabul edilemeyeceğini; 115 milyar metreküp olan yer altı ve yer üstü su kaynaklarının sadece 50 milyar metreküplük bölümünün kullanılmasının, bunun göstergesi olduğunu kaydetti.

‘’Türkiye su fakiri değil, önemli olan potansiyeli harekete geçirebilmek’’ diyen Alagöz, şöyle devam etti: ‘’Son zamanlarda gündemde yer alan küresel ısınma dolayısıyla su kıtlığı sorunu ortaya çıktı. Bu sorun, İstanbul ve Ankara gibi nüfusu yoğun olan illerde gündemi uzun süre meşgul etti. Ancak, her ne kadar küresel ısınmadan dolayı sıkıntı söz konusu olsa da asıl sorun mevcut kaynakların kullanılamamasıdır. Türkiye’nin, yer üstü suları toplamı 100 milyar metreküp, yer altı suları ise 15 milyar metreküptür. Toplam 115 milyar metreküp suya sahibiz ancak, bunun 50 milyar metreküpünün kullanılabiliyoruz. Yani 65 milyar metreküp suyu kullanamıyoruz, atıl durumda bekletiyoruz.’’

/ ADANA

07.12.2007


 

Bilinçsiz definecilik öldürüyor

Buldukları parçaları kanunî değerinin üstünde satma umuduyla kaçak kazı yapan definecilerin, bilinçsizlik sebebiyle hayatlarını tehlikeye attığı bildirildi.

Definecileri bekleyen tehlikeler arasında, göçük, zehirli hayvanların ısırması, ‘’ganimeti’’ paylaşamadıkları için çıkan anlaşmazlıklarda birbirlerine zarar vermeleri, kullandıkları makinelerden kaynaklanan kazalar ve gömü tuzakları yer alıyor.

Anadolu Teknik Araştırma Grubu (ATAG) Başkanı Muzaffer Nişancı, Türkiye genelindeki bütün definecileri, resmî kazılara yönlendirmek ve tarihî eser kaçakçılığını önlemek amacıyla dernek kurma çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Muzaffer Nişancı, son olarak Bursa’da 3 kişinin, define bulmak amacıyla 15 metre derinliğindeki bir çukurda kullandıkları jeneratörün egzoz gazından zehirlenerek öldüğünü hatırlattı.

/ BURSA

07.12.2007


 

Klâsik müzik ineklere iyi geldi

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sığırcılık İşletmesinde yürütülen bilimsel çalışmada, klâsik müziğin inekler üzerinde birçok olumlu etkisi tesbit edildi.

Bilimsel çalışmayı yürüten Araştırma Görevlisi Jale Metin, 40 Holstein ve 60 Brown cinsi 100 kültür ırkıyla yapılan çalışmalarda, klâsik müziğin inekler üzerinde çeşitli olumlu etkilerini tesbit ettiklerini söyledi.

Klasik müziğin rahatlatıcı ve sakinleştirici yönde etkisiyle ineklerde süt verimini olumlu yönde etkilediğinin geçmişte yapılan çalışmalarda belirlendiğine dikkati çeken Metin, ‘’Biz ise yaptığımız çalışmada süt miktarının yanı sıra sağım özellikleri, süt bileşenleri ve hayvanların 24 saatlik davranış parametrelerini de ele aldık’’ diye konuştu.

/ ERZURUM

07.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri