Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Yök’leme...

Binaların ve tüm araç-gereçlerin mülkiyet hakkına sahip misiniz?

Kredi alabilme yetkisine sahip misiniz?

Bütçenizi oluşturup öncelikleriniz doğrultusunda sarf edebiliyor musunuz?

Akademik yapıyı kendiniz belirliyor, ders programlarını kendiniz mi oluşturuyorsunuz?

Akademik personeli işe alma veya işine son verme yetkisi sizin mi?

Maaşları rahatlıkla belirliyor musunuz?

Üniversiteye alınacak yeni öğrenci sayısını saptayabiliyor musunuz?

Öğrenim ücretlerini tayin edebiliyor musunuz?

Eğer bu sorulara rahatlıkla anında ‘evet’ diyemiyorsanız, siz özerk ve demokratik bir üniversitesiniz, eğer diyemiyorsanız, durum nafile...

Kime göre?

OECD’nin 2003 yılındaki yukarıda sıralaya geldiğimiz kriterlerine göre...

Gelişmiş dünya 2003 yılından beri özerklik kriterlerini somutlaştırırken biz 1982 Anayasasının üniversiteleri kışlalaştırma anlayışının esiri olmaya devam ediyoruz.

***

Sadece OECD’mi?

Avrupa Birliği de 1998 yılından beri Avrupa Yüksek Öğretim Alanı kurmak ve bu sistemi dünya çapında teşvik etmek için çırpınıp durmakta...

Avrupa Birliği 2010 yılına kadar hedefine varmayı planlamakta...

Avrupa’nın üniversite konusundaki çabalarını somutlaştıran bu atılımın adı ‘Bologna Süreci’ olarak biliniyor.

‘Bologna Kriterleri’ de bu süreci hem yol haritası hem de pusulası...

Avrupa Yüksek Öğretim Alanı kurulduğunda ne olacak?

Üniversitelerde güvenilir bir kalite güvencesi sağlanacak.

Üniversiteler uluslararası iş pazarlarında rahatlıkla istihdam edilebilir düzeyde öğrenci yetiştirecek

Avrupa üniversiteleri arasında yüksek kalitede öğrenci ve akademisyen hareketliliği sağlanacak.

Kısacası üniversiteler, dünyalaşacak...

Yerel bir mezrayı üniversite diye tedavüle sokmak mümkün olamayacak.

***

Hem OECD Özerklik Kriterlerini hem de Bologna Sürecini hatırlatmamızın nedeni çok açık...

Çünkü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün YÖK Başkanlığı’na Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı atadı.

Türkiye, siyasal bir toplum. Bütün tartışmaları siyasi ve siyasal pozisyona göre.

Hatırlayın...

Türkiye’de büyük bir çoğunluğun ittifak ettiği nadir konulardan biri YÖK’ün kaldırılması idi...

Ama YÖK’ün kaldırılıp yerine Bologna Kriterleri ve OECD’nin somutlaştırdığı özerklik anlayışı ikame edilmediği için konu ayağa düşüp tuz buz oldu.

İlkesel bir tartışma buharlaştı, siyasal bir çatışma kreşendo çizerek süregeldi.

Halbuki, üniversite konusu doğrudan akademik bir konu.

***

Türkiye yeryüzü standartlarında üretim yapabilecek özerk ve demokratik bir üniversite istiyorsa yapılması geren çok açık...

Yukarıdaki kriterleri uygulamak bunun için yeterli...

Tabii bir de Türkiye’deki akademik performansa tavan yaptıracak bir İrlanda örneği var.

İrlanda Bologna Kriterleri’ni en başarıyla uygulayan en birinci ülke...

Gene muhakkak ki tartışma gündemimizde olması gereken bir başka örnek de İngiltere...

Tony Blair 2006’da yürürlüğe koyduğu yeni üniversite reformu ile ülkesindeki sosyal adaletsizlikleri yok etmek, fakir doğanın fakir öldüğü bir kaderi, yeni üniversite reformu ile ortadan kaldırmayı amaçladı...

***

Türkiye, yeryüzünün aranışlarına maalesef fazla bigane kalıyor...

Yeryüzü daha ileri bir noktaya ilerlerken, Türkiye’nin sağırlığı artıyor.

Neden?

Çünkü gelişmiş ülkelerde öğretim kurumlarında etkin rol oynayanlar yüksek standartlardaki beyinler iken, biz de ağır basan memurluk zihniyeti oluyor.

Lisedeki öğretmenlerin gerçek birer entelektüel,

Evrensel standartlarda bilim adamlarının egemen olduğu bir Türkiye’de YÖK kurulabilir miydi?

YÖK devam edebilir miydi?

YÖK’ün varlığı yerine YÖK’ün siyasası mı tartışılırdı? YÖK, bilimi bir yana koyarak, Cumhuriyeti koruyup kollamayı asli işi haline getirir miydi? Bilim olmayan bir Cumhuriyet işe yararmış gibi...

***

Umarız yeni atamayla YÖK’ün gündeme gelmesi, evrensel bir üniversite anlayışının da ne olduğunun tartışılmasına yol açar.

Üniversite insanoğlunun evrensel düzeydeki beyinsel faaliyetinin billurlaştığı kurumun adıdır. Türkiye böyle bir yapılanmayı başaracak mı? Başaramayacak mı?

Gerisi laf-ı güzaf...

Gerisi Yök’lemedir.

Star, 11.12.2007

Mehmet ALTAN

12.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ABD darbesi

  Yök’leme...

  Türkiye’de yargı ve AB

  Mülâkata kızanlar, ‘daha önceleri neredeydiniz?’


 Son Dakika Haberleri