Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Mülâkata kızanlar, ‘daha önceleri neredeydiniz?’

Eskiden de Adalet Bakanlığı, hakim ve savcıları mülakatla alıyordu. Ama o zamanlar Adalet Bakanlığı CHP geleneğinden gelen bir partide veya 28 Şubat Hükümetinin bir bakanındaydı.

Bugün şikayet edenlerin tamamına yakını o zamanlar ses çıkarmıyor, ‘yargı bağımsızlığı zedeleniyor, yargı politize oluyor’ demiyordu. Hatta kendi ağzıyla kadrolaştığını söyleyen bakana karşı bile miting falan yaptıkları yoktu. Çünkü alınanlar ‘iyi çocuklar’dı.

Ama gelin görün ki, bu ‘mutluluk tablosu’ değişti. Çünkü mülakatı yapacak olanlar değişti. İşte ‘o saat’ onlar da değişti. Mülakat olmazdı. Mülakat demek kayırma demekti. Danıştay bu işe el atmalıydı.

Sonrası malum. Danıştay söz konusu yönetmeliğin yürütmesini durdurunca yeni bir düzenleme gereği doğdu. Buna göre hakim ve savcı adayları Adalet Bakanlığı’nın yaptığı mülakatla atanacaktı, ama bu kez Adalet Akademisi üyeleri (varsa öncelikle Yargıtay ve Danıştay üyesi) de mülakat heyetine dahil edilecekti. Kısacası bu düzenleme öncekine göre daha ‘objektif’ bile sayılabilirdi.

Bugün söz konusu düzenlemeye mülakat yönteminin adil olmadığı tezinden hareketle karşı çıksalar, eski defterleri karıştırmadan hala makul bir tartışmanın mümkün olabileceğini düşünebilirdim. Ama onların tamamına yakını mülakata değil, onu yapacak olana karşı olduklarını gösteriyorlar; mülakatı Bakanlığın değil seçilmişlerle hiç ilgisi olmayan bir kurulun yapmasını istiyorlar.

Bir dernek başkanı hukuk devletine sahip çıkmak, yargı bağımsızlığını savunmak ve yargının siyasallaşması tehlikesini gördükleri için toplandıklarını belirterek, yargının Atatürkçü hakim ve savcılara emanet edilmesi gerektiğini söylemiş. Gazeteci Tuncay Özkan ‘rejimin teminatı olan hukukçuların ve hukuk sisteminin yanındayız’ demiş.

Neresini düzeltmeli? Hem yargı erkini rejimin teminatı yapacaksınız ve rejimi koruma görevi verdiğiniz hukuk insanlarından adil karar bekleyeceksiniz. Hani tarafsızlık?

Ama zaten bu süreçte şikayet edenler genellikle yargının bağımsızlığından söz ediyorlar; yargının tarafsızlığından değil. Bağımsızlıktan söz ederken de esas olarak yargının ve yargı mensuplarının devletten, resmi ideolojiden bağımsızlığını değil, toplumdan ve onun oyuyla oluşan demokratik kurumlardan bağımsızlığını anlıyorlar. Eski devşirme sisteminin devamını istiyorlar; topluma karşı hesap verme durumunda olmayan, bu anlamda ‘bağımsız’ bir yargı istiyorlar. ‘Yargıya müdahale’den anladıkları da sadece Hükümetten gelecek olan müdahale; başka türden müdahalelerden pek de şikayetçi görünmediklerini 28 Şubat sürecinde yargıya verilen brifinglerden biliyoruz.

Sivas Baro Başkanı Mustafa Coşkun, ‘Yassıada mahkemelerine, 28 Şubat sürecinde yargıya müdahale olarak yorumlanan davranışlara ve 27 Nisan bildirisine karşı çıkmayanların ‘bağımsız yargı’ ve ‘demokrasi’ söylemleri inandırıcı olmamaktadır’ demiş. Yerden göğe haklı.

Yeni düzenlemeyi eleştirecekseniz avukatlıktan gelenlerin ayrı bir sınava tabi tutulmasını eleştirin; ‘fiziksel görünüm’ kriterini eleştirin; veya bütün mülakatları eleştirin, sadece Bakanlığınkini değil.

Ama çoğunuzun bunu yapmayacağını biliyorum.

Star, 11.12.2007

Berat ÖZİPEK

12.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  ABD darbesi

  Yök’leme...

  Türkiye’de yargı ve AB

  Mülâkata kızanlar, ‘daha önceleri neredeydiniz?’


 Son Dakika Haberleri