Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Röportaj

Zeynep Dişiaçık

Doğru konuşmayı öğretiyoruz

Kuşdili Eğitim Merkezi kurucu sahiplerinden eğitmen Hakan Öztürk ile merkezin faaliyetleri hakkında görüştük. Öztürk, verdikleri eğitimle, günümüzde eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlar sebebiyle eğitim alamayanlara alternatif oluşturduklarını, aynı zamanda güzel Türkçemize hizmet ettiklerini söyledi.

*Kuşdili Eğitim Merkezi’nin kuruluşundan biraz bahseder misiniz?

Kuşdili Eğitim Merkezi’ni 1989 yılında üç ortak olarak kurduk, kurucu ortaklarımızdan biri olan babamın, 1993 yılında vefatından sonra, o yıla kadar verdiğimiz muhtelif konulardaki eğitimlerden vazgeçtik. Özel televizyon ve radyo kanallarının yaygınlaşması ile birlikte medya sektöründe oluşan arz talep dengesizliği ve bu sektörde çalışan spikerlerin eğitim açığı ortağım Fatih Bey ve benim müteşebbis ruhumuzu kamçıladı ve bizi harekete geçirerek Spikerlik, Sunuculuk, Diksiyon konusunda eğitim vermeye yöneltti… O zamanlar tesadüfen girdiğimiz bu sektörün bizim için ne kadar önemli olabileceğini, maddî çıkarların yerini manevî duyguların alacağını yetiştirdiğimiz kursiyerlerimiz ve Türkçemizin gençler üzerindeki olumlu etkilerini gördükçe öğrendik.

*Spikerlik mesleğine olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özel yayın kuruluşlarının gün geçtikçe artması ve her gün radyo ve televizyon kanallarındaki spiker veya sunucuların alıcılar sayesinde evlerimizin içerisinde olması spikerlik ve sunuculuk mesleğine olan ilgiyi her zaman üst seviyelerde tutuyor. Özellikle genç kişiler ekrandaki kişileri örnek alıyor ve yerlerinde olmak istiyorlar. Eğer ses tonları da biraz iyiyse ve çevresindeki insanlar tarafından bu özellikleri kendilerine hatırlatılıyorsa, ister istemez bu işi yapabileceklerini hissediyorlar.

*Katsayı sorunundan dolayı birçok öğrencinin üniversite eğitimi alamadığı günümüz şartlarında Kuşdili Eğitim Merkezi onlara alternatif bir meslek sahibi olma şansı veriyor diyebilir miyiz o zaman?

Evet…

Günümüzde eğitim sisteminden kaynaklanan bazı sorunlar olduğu açık ve üniversitelerde istedikleri bölümlerde okuyamayan bir çok kişi var. Bu konuda önemli bir yere sahibiz, yani bu tarz kurslar meslek edinmeyi amaçlayan, fakat üniversite eğitimi alamayan insanlar için bir alternatif. Kuşdili Eğitim Merkezi olarak bu alanda, hem eğitim kadrosuyla, hem eğitim metoduyla, hem de Türkçe’ye vermiş olduğu değerle sektörün ön sıralarında yer alıyoruz.

* Eğitim kadrosu ve eğitim tarzı metodu dediniz, bu konuyu biraz açar mısınız? Kimler eğitim veriyor ve ne tarz bir eğitim veriyorsunuz?

Bugüne kadar Kuşdili Eğitim Merkezinin eğitim koordinatörü olarak her zaman kaliteyi ön planda tuttum. Bu konuda en büyük destek ortağım Fatih Beyden geldi. Aynı fikirdeyiz ve bu bizi hep başarıya götürdü.

İlk eğitmenlerimizden Orhan Ertanhan ve Tuna Huş bize çok şey kattılar. Daha sonra Gülgün Feyman, Attila Sarıkayalı ve Bülend Özveren de unutulmamalı, hepsi alanlarında tek isim. Şu anda ulusal televizyonların genel haber müdürleri dahi bizimle birlikte kurumumuzda eğitim veriyorlar. İşin ciddiyetini herkes kavradı. Eğitim şart, artık ekranlarda eğitimsiz bir spiker olmaması görüşünü tüm haber müdürleri benimsedi diyebilirim. Bütün spikerlerden sertifika istenmeli.

Yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak stüdyo destekli çalışmalar, kamera prompter gibi teknik bütün cihazlar kurumumuzda mevcut. Yani bir kursiyer kursunu bitirene kadar, gerçek bir tv kanalındaki gibi bütün gerekli cihazları görüyor ve usta isimlerden teknik eğitim alarak yetişiyorlar.

*Kuşdili Eğitim Merkezi eğitim kadrosuyla da bu alanında en iyilerden, kadronuzda Gülgün Feyman, Dr. Attila Sarıkayalı, Orhan Ertanhan ve sizin de saydığınız birçok isim var. Bu meslekte en deneyimli ve profesyonel isimlerle çalışmak, nasıl bir avantaj sağlıyor?

Yaklaşık 15 senelik süreç zarfında eğitim kadromuz da birtakım nedenler ile değişiklikler olmasına rağmen, asla kaliteden ödün vermedik. Hep mesleğinde en üst düzeyde duayenler ile çalıştık. Bu nedenledir ki, yayın kuruluşları ve yöneticileri bizi tercih ediyorlar. Hatta komple personeline eğitim verdiğimiz birçok ulusal yayın kuruluşu var.

*Kuşdilinde eğitim alan her öğrenci 14 hafta sonunda haber spikeri olabiliyor, sizce bunun için bir altyapı da gerekli mi, yoksa bu kurs her katılımcıya eşit haber spikeri olma şansını sağlıyor mu?

Burada şu konuya çok dikkat etmek gerekiyor; Biz hiç bilmeyeni sihirli bir değnekle dokunup spiker veya sunucu yapmıyoruz, bu mümkün değil. Biz normal bir kişiye, gerekli teknikleri, çalışma metotlarını uygulamalı olarak verip, onlardan çalışmalarını istiyoruz. Eğer verilen teknikler gerçekten çalışılırsa ve kişide de birazcık yetenek de varsa geldiğinden çok farklı bir kişi olarak mezun olabiliyor. İşte o zaman bu mesleğe adım atmak kolay oluyor. Şunu kesinlikle unutmamak gerekir; Spikerlik, sadece önüne konulan kâğıdı iyi okumak demek değildir. Eğer bir spiker sorulduğunda gündemi bilmiyorsa veya yakın tarihteki önemli konular hakkında bilgisi yoksa, bu işi yapamaz, yani Irak savaşının niye çıktığını veya şu andaki iç ve dışarıdaki önemli gündem maddeleri hakkında bilgisi yoksa, kişi bu işe kalkışmamalı.

*Kursiyerlerinize mezun oldukları takdirde iş imkânı sunuyor musunuz?

15 seneyi aşan bir geçmişimiz var. İlk zamanlar istihdam konusunda gerçekten çok sıkıntılarımız oldu, fakat televizyon kanallarının artması ve eleman eksikliğinin yaşanmasıyla birlikte, bu sıkıntılardan kurtulduk diyebilirim. Yıllar evvel yayın kuruluşlarına muhabir olarak gönderdiğimiz kişiler, bugün iyi birer gazeteci, ana haber spikeri, haber müdürü, yayın yönetmeni, program müdürü ve hatta genel yayın yönetmeni olarak üst düzey mevkilere geldiler. Ulusal kanallar, eleman ihtiyaçlarını bugün ilk olarak eğitim kalitesini çok iyi bildikleri, eski eğitim merkezlerini, yani bizi tercih ediyorlar. Yani bir yönetici beni arayarak, “bana şu vasıflarda bir spiker veya sunucu gerekiyor” diyebiliyor.

Zaten, artık bizi tanımayan yayın kuruluşu kalmadı diyebilirim. Bu nedenle kurumumuzun mezunları pek sıkıntı çekmiyorlar.

*Kursunuzu başarı ile bitirmiş, mezun olmuş öğrencilerinizi çeşitli televizyon ve radyolarda çalışırken gördüğünüzde neler hissediyorsunuz?

En büyük zevk o işte,

Bunu anlatabilmek imkânsız… Düşünün bir kanalı açıyorsunuz ve o kanalda karşınıza aylarca emek verdiğiniz, gerektiğinde kızdığınız, beraber güldüğünüz, başarısında tamamen katkınız olan bir mezununuz haber okuyor veya sunucu olarak karşınızda, çok büyük bir keyif. Zaten hemen hepsi ile sık sık görüşüyoruz, gerektiğinde bizden fikir alırlar. Bugün itibarı ile, kamera önü veya arkasında bu sayının 700-800 kişiye ulaştığını söyleyebilirim.

*Bugüne kadar kursiyerlerinizle aranızda geçen ilginç bir olay oldu mu?

Ben, bizde eğitim veren TRT kökenli eğitmenlerden biraz daha farklı bir eğitim veriyorum. Eğitmenlerimizin tümü okullu, çünkü hepsi TRT kültürü ile o kurumdan yetişmişler, ama şahsım adına konuşuyorum, ben alaylı olarak yetiştim, yani TRT kültüründen gelmedim. Şahsım adına TRT’ye programlar çektim, birtakım yayın kuruluşlarına prodüksiyonlar yaptım, birçok seslendirme de görev aldım. Ben yayıncılığı bu şekilde pratikten öğrendim. TRT’li hocalarımızın dedikleri en doğrusudur, bunun aksini kimseye söyletmem, ama ben de alaylı olarak birtakım pratik teknikler geliştirdim ve kursiyerlere teknik anlamlarda bilgiler verip, onların etütlerine katılıyorum. Bu insanların hoşuna gidiyor, bu teknikleri halen kullanan, kanallarda spikerlik yapan kursiyerlerim var. Ben çok pratik bir insanım ve hep birtakım sistemler geliştiririm. Bir gün, şimdi spikerlik yapan bayan bir kursiyerlerim, ders sırasında beni ziyarete geldi. Tanınmış bir spiker olduğu için, sınıfla tanıştırmak istedim, öğrencilerden biri sizin bana sorduğunuz soruyu kendisine sorarak bir anı anlatmasını istediğinde verdiği cevap bana çok dokunaklı geldi. Şöyle demişti; Hakan Hoca ile çalışacaksanız ağlamayı göze alacaksınız, eğer ben bugün haber okuyorsam bunu, beni derslerinde çalışmadığım zaman azarlayarak ağlatmasına borçluyum.

*Eğitim merkezinize sadece spikerliği meslek edinmek amaçlı olan kişiler mi başvuruyor?

Bu kurslara, sadece spikerliği meslek edinmek amacıyla olduğu kadar, düzgün ve temiz bir Türkçe’ye sahip olmak amacıyla gelen kişiler de çok. Çeşitli meslek gruplarından gelip daha etkin ve profesyonel konuşmak isteyenler için “Etkili Konuşma” adında bir profesyonel iletişimi içeren kurslarımız var. Bu kursların yanı sıra, konuşmasında bozukluk olanlara yönelik konuşma terapistlerinin katıldığı konuşma bozuklukları için programlar da var, yani kısaca konuşturmak bizim işimiz.

*Etkili konuşmak, iyi bir diksiyona sahip olan herkes tarafından mümkün mü peki?

Hayır…

Çok ayrı şeyler. Bir insan çok iyi bir tonlamaya diksiyona sahip olabilir, ama anlatmak istediğini anlatamaz veya eksik anlatabilir. Bu tamamen yöntem ve pratik meselesidir.

Biz bu konuda yıllardan beri çeşitli kuruluşlara devamlı eğitimler veriyoruz… Özel eğitimlerimiz de var, bunları; siyasetçiler, üst düzey yöneticiler, sanatçılar, başkanlar gibi öne çıkmış kişiler tercih ediyor. Sevindirici taraf ise, insanlar artık daha bilinçli ve eksiklerini görerek telâfi yoluna gidebiliyorlar.

*Birçok spiker ve sunucu yetiştirmiş bir kişi olarak, bu mesleğe yeni başlayanlara ne gibi tavsiyelerde bulunacaksınız?

Öncelikle, bu işe gönül vermiş olanlar, kadrosu iyi seçilmiş Dil-Eğitim Merkezlerinde eğitim almalılar. İyi araştırılmış bir eğitim merkezi ve kesinlikle Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir eğitim kurumu seçilmelidirler. Aldıkları eğitimle yetinmeyip, üzerine bilgilerini inşa etmelidirler. Sürekli araştırıp kendilerini geliştirmelidirler. Her zaman çok okuyarak tartışarak ve merak ederek mesleklerinde ileriye gidebilirler.

Bilindiği gibi, RTÜK geçen sene Türk Dil Kurumu’na hazırlattığı raporda sunucu ve spikerlere sertifika şartı getirilmesi öngörülmüştü. Bu hazırlıklar son aşamaya geldi, gerçekleştiğinde hepimizin arzuladığı bir yaptırım olacak bu… Bizim dileğimiz, tüm bu işi yapacak kişilerin bu işin uzmanlarından oluşmuş bir eğitim merkezinde gerçek anlamda eğitim alarak televizyonlara çıkmaları ve gençliğe temiz bir Türkçe ile hitap edebilmeleri. Unutulmamalı ki, bir ülkeye en büyük zararı onun öz dilini bozarak verebilirsiniz.

Lütfen herkes üstüne düşen görevi unutmasın, kimsenin ana dilimizi bozmaya kirletmeye hakkı yok.

Zeynep Dişiaçık

16.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Röportaj

  (10.12.2007) - Başörtülülere ayrımcılık yapılıyor

  (09.12.2007) - Yeni Asya’dan beklenen çalışma

  (03.12.2007) - ‘Bor’ gerçeği başbakandan saklanıyor

  (02.12.2007) - Atomdan alacağımız dersler var

  (29.11.2007) - Prof. Dr. Mehmet Emin Ay: Gençlere sorumluluk verilmeli

  (28.11.2007) - Mesut Uçakan: Son derece züğürt bir yönetmenim

  (26.11.2007) - Artık PKK bitmiştir

  (19.11.2007) - İsrail barış getirmez

  (15.11.2007) - İhtiyar dünyamızın görmüş olduğu en centilmen savaş: Çanakkale

  (12.11.2007) - Geçmişin nefreti üzerine gelecek bina edilmez

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri