Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

'Vizesiz' Avrupa yolu aralandı

Akdeniz Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Almanya'nın Offenbach şehrinde düzenlediği basın toplantısında, Alman hükümetinin, Hür Demokrat Partinin soru önergesine verdiği cevapla Türklere vizesiz Avrupa'nın yolunu açtığını belirtti.

Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Almanya'nın Offenbach şehrinde düzenlediği basın toplantısında Alman hükümetinin, Hür Demokrat Parti'nin (FDP) soru önergesine verdiği cevapla Türklere vizesiz Avrupa'nın yolunu açtığını öne sürdü.

ABHaber sitesinde yer alan habere göre Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Alman hükümetinin bir soru önergesine verdiği cevapla, Avrupa Birliği (AB) içinde Türklere yönelik vizesiz seyahatin yolunu açtığını ileri sürdü. Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu'nun (TİDAF) Frankfurt yakınlarındaki Offenbach şehrinde düzenlediği bir basın toplantısını katılan Prof. Gümrükçü, Türklerin yaklaşık yüzde 48'ini kapsayacak "vizesiz Avrupa" konusunda son yaşanan gelişmeyi şöyle anlattı: "Alman Hür Demokrat Partisi'nin 26 Kasım tarihinde Federal Hükümeti on maddelik bir soru önergesi verdi. Önergede Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın (ATAD) 20 Eylül 2007 tarihinde Türkiye ve Avrupa'da yaşayan Türklerin lehine verdiği mahkeme kararını hatırlatılarak, Federal Hükümetin bundan sonra Türklere uygulanan vize konusunda ne tür bir düzenlemeye gidileceği soruldu. Alman hükümetinin soru önergesine verdiği 5 sayfalık cevapta vize konusundaki yeni düzenlemelerin Avrupa Konseyi'nin tasarrufunda olduğu belirtiliyor ve hükümetin oradan gelecek bir karara göre hareket edeceği vurgulanıyor."

Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Federal Hükümetin bu cevabının Türkler açısından son derece önemli olduğunu hatırlatarak, "Türklerin zaten Avrupa Birliği'yle önceki anlaşmalardan doğan hakları var. Başta 1963 tarihli Tam Üyeliğe Dönük Ön Üyelik Anlaşması (Ankara anlaşması) olmak üzere bu anlaşmalara göre AB, çıkardığı kanunlarda Türklere yönelik kötüleşmelere gidemez, tam tersine iyileştirmelere gitmek zorundadır. Türkiye'nin AB ile imzaladığı bütün anlaşmalar Türklerin bu konudaki haklarını muhafaza ediyor. Dolayısıyla eğer Avrupa Birliği, bu konuda ortak bir standarda giderse yeni düzenlemeler Türklerin lehine olmak zorundadır. Aksi takdirde AB kendi hukukuyla çelişmiş ve hukukun üstünlüğü zedelenmiş olur. Açıkçası böyle bir hataya da düşeceğini sanmıyorum" ifadelerine yer verdi.

Harun Gümrükçü, çok yakın bir gelecekte Türklere vizenin kalkacağı Savunarak, "Hukuki olarak artık vize kalkmıştır, bunun fiili olarak da kaldırılması için girişimde bulunmalıyız" dedi.

Prof. Gümrükçü, böylelikle AB ülkelerine hizmet sunumu ya da edinimi için giden iş adamı, esnaf, öğrenci, sporcu, gazeteci, avukat, doktor, şoför ve diğer meslek gruplarının vizesiz seyahat edebileceğini belirtti.

Almanya'nın Ağustos ayında yürürlüğe koyduğu göç yasasının son yaşanan gelişmeler ışığında Türklere uygulanamayacağını da kaydeden Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Türklerin bu konuda haklarını aramaları gerektiğini söyledi. Gümrükçü, "Vatandaşlarımız Avrupa Hukuku'ndan doğan haklarını talep etsinler. Gerekirse mahkemeye başvursunlar. Bu konuda kararlı olurlarsa mutlaka pozitif cevap alacaklardır" diye konuştu.

Avrupa Birliği ülkeleri tarafından Türklerden alınan vize paralarının haksız olduğunu söyleyen Prof. Dr. Harun Gümrükçü, bu paraların AB Komisyonu kararını verene kadar bir fonda toplanması ve daha sonra da Türklere iade edilmesini istedi.

Türk sivil toplum örgütleri olarak diğer AB ülkelerinde girişimlerin yoğunlaştırılması tavsiyesinde bulunan Prof. Gümrükçü, Türk resmi makamlarından da benzeri yönde bir adım beklediklerini vurguladı. Gümrükçü, kendilerinin de girişimlerini yoğunlaştıracaklarını ifade etti.

/ OFFENBACH

03.01.2008


 

Reformlar ağırdan alınıyor

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye'nin yeni yılda mutlaka AB reformlarına yoğunlaşması gerekiyor. Bilhassa 301. madde ve diğer konularda reformlara devam edilmesi önemli. Türkiye son iki yıldır reformları çok ağırdan alıyor. Türkiye'nin 2008 yılında AB reformlarına kaldığı yerden devam etmesi lâzım."

Avrupa Birliği Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin AB-Türkiye müzakere sürecini kesme girişimini çok yanlış bulduğunu belirtti. ABHaber'e Türkiye-AB ve Kıbrıs ilişkilerini değerlendiren Lagendijk, AB'de oy birliği ile alınan kararı yine oy birliği ile değiştirmek gerekeceğine dikkati çekerek daha önceden alınan kararları görmezlikten gelip önceden belirlenmiş oyunun kurallarını değiştirmeye kalkmanın uluslararası alanda AB'nin saygınlığına ve inandırıcılığına darbe vuracağını söyledi.

Avrupa Parlamentosu AP Yeşiller Grubu üyesi Lagendijk, Sarkozy'nin kendisi de Türkiye ile müzakereleri durduramıyacağını biliyor. Ancak sembolik kazanımlar peşinde diye konuştu.

Lagendijk, şunları kaydetti: "Türkiye'nin yeni yılda mutlaka AB reformlarına yoğunlaşması gerekiyor. Bilhassa 301. madde ve diğer konularda reformlara devam edilmesi önemli. Türkiye son iki yıldır reformları çok ağırdan alıyor.Türkiye 2008 yılında AB reformları alanında kaldığı yerden devam etmesi lazım. Fazla karamsarlığa gerek yok."

/ BRÜKSEL

03.01.2008


 

Vatandaşlıktan çıkarmak artık kolay olmayacak

Türk vatandaşlığının kazanılmasına ve kaybedilmesine dair usul ve esasları belirleyen; askerlik görevini yapmamayı ve izin almadan yabancı bir ülke vatandaşlığına geçmeyi Türk vatandaşlığını kaybetme nedenleri arasından çıkaran "Türk Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı'', TBMM İçişleri Komisyonunda kabul edildi.

Tasarıya göre, doğumla kazanılan Türk vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılacak. Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı evli ana ve babadan doğan çocuk, Türk vatandaşı anne veya babadan evlilik içi veya dışı doğan çocuk, soy bağı kurulmasını sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi halinde Türk vatandaşlığını kazanacak.

Türkiye'de doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşı olacak. Türkiye'de bulunmuş çocuk, aksi sabit olmadıkça Türkiye'de doğmuş sayılacak.

Sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı, yetkili makam kararı veya evlat edinilme ya da seçme hakkının kullanılmasıyla gerçekleşecek. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, kanunda belirtilen şartları taşıması halinde, yetkili makam kararıyla bu hakkı elde edebilecek. Ancak aranan şartları taşımak, vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamayacak. Türk vatandaşlığı kaybettirilenler Bakanlar Kurulu kararıyla, Türk vatandaşlığını kaybedenler Bakanlık kararıyla, milli güvenlik bakımından engel oluşturacak bir halinin bulunmaması ve Türkiye'de 3 yıl ikamet etmek şartıyla Türk vatandaşlığını yeniden kazanabilecek.

VİCDANİ REDÇİLER VATANDAŞ KALACAK

Doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni alarak Türk vatandaşlığını kaybedenler, milli güvenliğe ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü, seçme ve seçilme, kamu görevlerine girme ve muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları dışında sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı kalmak ve bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabi olmak şartıyla Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam edecek.

Yabancı bir devlette Türkiye'nin menfaatlerine uymayan herhangi bir hizmette bulunup da bu görevi bırakmaları kendilerine bildirilmesine rağmen bırakmayanlar; Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin her türlü hizmetinde Bakanlar Kurulunun izni olmaksızın kendi istekleriyle çalışmaya devam edenler; izin almaksızın yabancı bir devlet hizmetinde gönüllü olarak askerlik yapanlar; Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlığı kaybedecek. Türk vatandaşlığının kaybettirilmesi, Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girecek. İzin almaksızın kendi istekleriyle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazananlar, yurtdışında bulunup da muvazzaf askerlik görevini yapmak veya Türkiye'de savaş ilanı üzerine, yurtdışında bulunup da yurt savunmasına katılmak için yetkili kılınmış makamlar tarafından usulen yapılacak çağrıya mazeretsiz olarak 3 ay içinde icabet etmeyenler, sevk sırasında veya kıtalarına katıldıktan sonra yurtdışına kaçıp kanuni süre içinde dönmeyenler, milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak kaydıyla, Türkiye'de ikamet etme şartı aranmaksızın Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına alınabilecek.

Silahlı kuvvetler mensupları ile askerlik görevini yapmakta olanlardan görev, izin, hava değişimi veya tedavi için yurtdışında bulunup da süresi bittiği halde mazeretsiz olarak 3 ay içinde geri dönmeyenler de bu hükümden yararlanacak. Böylece askerlik görevini yapmayanlar ile izin almadan yabancı bir ülke vatandaşlığına geçenlerin Türk vatandaşlığının kaybettirilmesi uygulamasına son verilecek.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye'de ve dünyada sosyal ve ekonomik alanda meydana gelen çok hızlı gelişme ve değişmeler sonucunda, Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybı işlemlerini azaltmak, uygulamada görülen gereksiz formaliteleri ortadan kaldırmanın zorunlu hale geldiğini, bu nedenle kanunda değişiklik yapmak istediklerini bildirdi. Bakan Atalay, Türk Vatandaşlığı Kanunun; devlet ile vatandaşlar arasında, vatandaşlık hukukunu düzenleyen temel kanun olduğunu söyledi.

Atalay, Anayasaya göre vatandaşlığın, kanunun gösterdiği şartlarda kazanılacağı ve ancak kanunda belirtilecek hallerde kaybedileceğinin öngörüldüğünü belirtti.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Slovenya AB dönem başkanlığını devraldı

Slovenya, b1 Ocak itibariyle AB dönem başkanlığını Portekiz'den devraldı. Slovenya'nın dönem başkanlığı 6 ay sürecek ve daha sonra Fransa tarafından devralınacak.

Eski Yugoslavya cumhuriyetlerinden olan ülkenin Dışişleri Bakanı Dimitri Rupe, Batı Balkan bölgesi ülkelerine "Avrupa perspektifinin garanti edilmesi gerektiğini" belirtti. Rupel, "Avrupa'nın, 20'nci yüzyıl sonundaki gelişmelerden etkilenen bu bölgesinin istikrarlı hale gelmesi için bizim yapacağımız katkı bu olacak" dedi.

/ BRÜKSEL

03.01.2008


 

Ruijten: AB-Türkiye ilişkileri herşeye rağmen iyi

Avrupa Parlamentosu AP Türkiye Raportörü Hıristiyan Demokrat Grubu üyesi Hollandalı Ria Oomen-Ruijten, ABHaber'e verdiği özel mülakatta ''Türkiye AB ilişkilerinde dramatik gelişme yok. Müzakere süreci kaldığı yerden devam ediyor'' dedi.

ABHaber sitesinde yer alan habere göre Türk halkının yeni yılını kutlayan Ruijten, AB Türkiye arasında herşeye rağmen iyi ilişkiler bulunduğunu kaydetti.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'e rağmen müzakerelerin sürdüğünün altını çizen Ria Oomen-Ruijten, "iki başlıkta müzakerelerin açılması hedeflenmişti. Bu oldu. Müzakereler sürüyor'' diye konuştu.

Müzakere sürecinin tüm AB üyesi ülkelerin isteği ile kesilebileceğini işaret eden Ruijten,Türkiye'nin AB için stratejik öneme sahip olduğunu belirtti.

Yeni yılda Türk hükümetine vereceği mesajın, reform, reform, reform olduğuna dikkati çeken Ruijten, 301. madde,kadın-erkek eşitliği, vakıflar yasası gibi alanlarda artık Ankara'nın somut adım atmasını bekliyoruz şeklinde konuştu. Türkiye'nin enerjisini reformlara vermesi çağrısında bulunan AP Türkiye raportörü Türkiye-AB müzakere sürecini birlik içinde destekleyen çok sayıda ülke var görüşünü dile getirdi.

/ BRÜKSEL

03.01.2008


 

Sanberk: Fransa kızdırmaya devam edecek

Emekli Büyükelçi, eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Özden Sanberk Türkiye AB ilişkileri bağlamında Fransa'nın kızdırmaya devam edeceğini söyledi.

Milliyet'in haberine göre Emekli Büyükelçi, Özden Sanberk şunları kaydetti: "AB'de değişen dönem başkanlıkları, AB'nin birincil mevzuatı haline gelmiş olan önceki zirve kararlarını değiştiremez. Bu kararların değiştirilmesi ancak iki kademeli ağırlıklı oylama kurallarıyla kabildir. Türkiye'nin üyeliği ile ilgili Zirve kararlarının değiştirilmesine kesinlikle karşı olan üye ülkeler ise bellidir. Bu gerçeğin bilincinde olan Fransa, hukuk yoluyla ulaşamayacağı hedefine siyaseten ulaşmak isteyecek.

Yani 2008'in ikinci yarısından itibaren dönem başkanlığı sırasında (ve öncesinde) Türkiye'nin kimliği ile ilgi olarak bizi kızdıracak beyanlara ve oyalayıcı tutumlara devamla bizim tepki göstererek tam üyelikten vazgeçmemizi sağlamaya çalışacaktır."

Türkiye'nin bu oyuna gelmesi halinde Fransa'nın dönem başkanı olarak dengeleri fiilen etkileyebileceğine işaret eden Sanberk, "Türkiye'nin havlu atması Fransa Cumhurbaşkanı'nın ekmeğine yağ sürer ve Avrupa'da ve Dünya'da Türkiye karşıtı ülkeleri ve etnik lobileri sevindirir. Türkiye'yi zaafa uğratır. Ayrıca Avrupa'daki 700 yıllık tarihi, kültürel ve siyasi bağlarımızdan da feragat etmiş oluruz. Çünkü AB'nin ortak dış politikası Balkanlar'ı bizden tedricen ayırır" uyarısında bulundu.

Sanberk, "Her şey bize bağlı. Eğer 2'nci Erdoğan hükümeti siyasi irade gösterir, dış politika önceliklerine ve hedeflerine açıklık getirir ve reform sürecine kararlılıkla devam ederse Fransa, dönem başkanı da olsa, süreci kesemez. Ancak bir süre için yavaşlatır, zorlaştırır, gerginleştirir. Ama bu gerginlik ne Avrupa Birliği'nin kurucu mantığına uygun olur, ne de Fransa ve Türk halklarının menfaatine" görüşünü dile getirdi.

/ İSTANBUL

03.01.2008


 

Çöplük projesine AB desteği

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, şehir çöplüğünün şehrin dışına çıkarılması için hazırlanan 16 milyon 500 bin avroluk projeye, Avrupa Birliği'nden 11 milyon 800 bin avro destek sağlandığını bildirdi.

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, yaptığı açıklamada, katı atıkların bertarafıyla ilgili, Türkiye genelinden yaklaşık 300 belediyenin destek için AB'ye yaptığı başvurular arasından sadece Çanakkale ve Kuşadası belediyelerinin projelerinin seçildiğini kaydetti.

Çanakkale'de çöp döküm alanının şehrin en görünür yerinde, yerleşim yerlerinin yakınında bulunduğunu belirten Gökhan, "Çevre ve Orman Bakanlığı mevzuatına göre, yerleşim yerlerindeki çöp depolama alanlarının şehir dışına taşınması ve eski çöp depolama alanlarının da yeniden doğaya kazandırılması gerekiyor'' dedi.

''AB'DEN DESTEK''

Belediye Başkanı Gökhan, AB'nin 2004 yılından bu yana, katı atık için hazırlanan projelerin maliyetinin yüzde 75'ine kadar hibe desteği verdiğini anımsattı. Çanakkale, İntepe, Kepez, Kumkale, Umurbey, Lapseki ve Çardak belediyeleri ile İl Özel İdaresinin oluşturduğu "Çanakkale Katı Atık Birliği''nin hazırladığı projeyle AB'ye başvurduklarını ifade eden Gökhan, projeye fon desteği sağlandığını bildirdi.

Gökhan, projenin toplam bedelinin 16 milyon 500 bin avro olduğunu, bunun yaklaşık 11 milyon 800 bin avrosunun AB'den hibe olarak alınacağını, geriye kalan 4 milyon 700 bin avronun ise belediyeler tarafından İller Bankasından alınacak krediyle karşılanacağını söyledi.

"ÇALIŞMALAR MART AYINDA BAŞLAYACAK''

Çanakkale'de, konum itibariyle açık arazi bulma imkanının kısıtlı olduğuna işaret eden Gökhan, diğer belediyelerin de benzer sorunlarla karşılaşmaları sebebiyle Kumkale, İntepe, Kepez, Umurbey, Lapseki ve Çardak belediyelerini kapsayan yerleşim şeridinin projenin içine alındığını söyledi.

Gökhan, şehir çöplüğünün eski bir maden ocağına taşınması için ihalelerin yapıldığını, mart ayında başlayacak çalışmaların 2008 yılı sonu itibariyle tamamlanmasının planlandığını kaydetti.

Proje kapsamında Çanakkale'de 1, Lapseki ile Çardak'ta 2'şer eski çöp depolama alanının rehabilite edileceğini ifade eden Gökhan, söz konusu alanların yeşillendirilip doğaya kazandırılacağını da sözlerine ekledi.

/ ÇANAKKALE

03.01.2008


 

Şiddeti 'okul polisi' önleyecek

Gaziantep Emniyet Müdürü Dr. Ali Yılmaz, "Okul Polisliği'' projesi kapsamında, her okulu iki polis memuruna zimmetlediklerini bildirdi.

Yılmaz, okullarda ya da okul önlerinde meydana gelebilecek şiddet olaylarının ve çeşitli olumsuzlukların önüne geçmek için Millî Eğitim Müdürlüğü ile ''Okul Polisliği'' projesi başlattıklarını belirtti.

Projenin okullarda şiddetin yanı sıra çocukların zararlı alışkanlıklar edinmesini önlemek amacıyla yürütüldüğünü ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: "Proje kapsamında okul yöneticileriyle polis arasında köprü oluşturduk. Bizim okullara girip her öğrencinin yanında bir polis bekletmemiz mümkün değil. Ancak okul yetkililerinden, öğretmenlerden okul ve öğrencilerle ilgili sorunlar konusunda bilgi alabiliyoruz. Her okulumuzu iki arkadaşımıza zimmetledik; bu arkadaşlarımız o okul ya da çevresinde meydana gelebilecek olayları önleme konusunda çalışma yapıyor.'' Yılmaz, okulda meydana gelebilecek herhangi bir sorunla ilgili olarak okul yöneticilerinin görevli polis memurlarıyla iletişim kurduğunu ve sorunun işbirliğiyle çözüme kavuşturulduğunu belirtti. Polislerin, görevli oldukları okullar çevresinde çalışma yürüttüğünü ve okul dışından ve şüpheli gördükleri kişileri soruşturduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: ''Gaziantep'te okullarımızda ve okul çevresinde bazen ufak tefek sorunlar yaşanabiliyor. Ancak eğitim ve öğretim özgürlüğünü engelleyici anlamda bir olumsuzluk yaşandığını söyleyemeyiz. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü olarak çocuklarımızı kötü alışkanlıklara yönlendirecek kötü niyetli kişilere izin vermiyoruz. Şiddet olayları konusunda da gerekli tedbirleri okul yöneticilerimizle birlikte alıyoruz. Hedefimiz öğrencilerin huzurlu ve güvenli bir ortamda eğitimlerini sürdürmesini sağlamak.''

/ GAZİANTEP

03.01.2008


 

Bâlâ'da öğrencilere psikolojik destek

Ankara'nın Balâ ilçesindeki depremlerle ilgili olarak, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce, idareci, öğretmen, öğrenciler ile velilere ''psikolojik destek'' için çalışma başlatıldı.

50 uzmanın katılımıyla, ''Depremin etkilerinin, en az düzeye çekilmesi'' ve ''Eğitimin normalleşmesi'' için program uygulanacak. Müdürlük bünyesindeki 15 psikososyal ekip, depremdeki psikolojik yaraları sarmak için harekete geçti. Öncelikle, 1 Şube Müdürü ve 5 uzmandan oluşan ekip, geçen hafta Bala'daki tüm okul müdürleriyle toplantı yaptı.

PSİKOSOSYAL DESTEK

15 müdahale ekibinden en az 50 uzman, dünden itibaren, depremin en fazla etkilediği Afşar Beldesi ve Sofular köyündeki okullar başta olmak üzere tüm okullarda, öğretmen, öğrenci ve velilere yönelik, psikososyal destek çalışmalarına başladı. Öncelikle öğretmen, öğrenci ve veliler üzerindeki deprem etkilerinin en aza indirilmesi için çalışma yürütülüyor. Çalışmaların temel amacının, idareci, öğretmen, öğrencilerin rehabilitasyonu, ''Depremin etkilerinin, en az düzeye çekilmesi'' ve bir an önce ''eğitimin normalleşmesini'' sağlamak olduğu bildirildi.

/ BALÂ

03.01.2008


 

Kara tahtanın yerine elektronik tahta

Eğitim teknolojilerindeki hızlı gelişme, ders işleme ve izleme yöntemlerinde çeşitliliği artırırken, teşebirle yazılan ''kara tahta''ların yerini elektronik tahtalar alıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, 1000'e yakın ilköğretim okulunda 2 yıldır kullanılan etkileşimli elektronik tahtaları, 400 liseye daha kurmayı planlıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Nizami Aktürk, elektronik tahtaların, okul aile birliklerinin katkısıyla yavaş yavaş okullara girmeye başladığını belirterek, şöyle devam etti:''Bugün birçok okulda bu tahtalar kullanılmaya başlandı. Fakat biz bunun bir modaya dönüşmesinden korkuyoruz. Moda olmasını değil de gerçekten kullanılmasını istiyoruz. Bunlar gerçekten hakkıyla kullanılırsa ve beğenilirse, eğitime katkısı olduğu çalışmalarla ortaya çıkarsa bunların sayısı da artırılabilir. Buradaki en büyük sıkıntı bütün öğretmenler bunu tam anlamıyla kullanamayabiliyor. Onun için öğretmenlere hizmet içi kurs veriliyor.''

Gelişmiş bazı ülkelerde kullanılmaya başlanan yeni bir yöntemi de anlatan Aktürk, artık sınıftaki derslerin internetten de izlenebildiğini ifade etti. Aktürk, şunları anlattı:''Bazı ülkelerde şöyle bir uygulama var: Ders bittiği anda öğretmenin anlattığı ders internetten izlenebiliyor. İlerde biz de geçeceğiz.''

/ ANKARA

03.01.2008


 

Doğu'da kış kendini hissettiriyor

Doğu Anadolu Bölgesi'nde soğuk hava artarak etkisini sürdürüyor. Bölgede gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 28 dereceyle Ardahan'da yaşandı.

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü verilerine göre, bölgede gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında olmak üzere Ardahan'da 28, Kars'ta 23, Ağrı'da 21, Erzurum'da 20, Erzincan'da10, Iğdır'da 9 derece oldu. Gün içinde en yüksek hava sıcaklığının da yine sıfırın altında Ardahan'da 15, Ağrı'da 11, Kars'ta 10, Erzurum'da 5, Erzincan'da 1 derece olması bekleniyor. Iğdır'da ise sıcaklık 1 derece olacak.

/ ERZURUM

03.01.2008


 

Kızılırmak buz tuttu

Türkiye'nin en uzun nehri olan Kızılırmak'ın Sivas'taki bazı bölümlerinde, soğuk havanın etkisiyle buzlanmalar oluştu.

Son günlerde etkili olan soğuk hava sebebiyle buz tutan Kızılırmak'ın, özellikle göl görünümünü andıran bölümlerinin tamamen buz örtüsü ile kaplandığı, akıntının yoğun olduğu kısımların ise kısmen buz tuttuğu görüldü.

/ SİVAS

03.01.2008


 

Sayaçlarınızı soğuğa karşı koruyun

ASKİ yetkilileri, su sayaçlarını soğuğa karşı korumak konusunda uyarıda bulundu.

Vatandaşların daha önce bir çok kez uyarılmasına karşın su sayaçlarıyla ilgili şikayetlerin arttığını belirten ASKİ yetkilileri, düşen sıcaklığın su sayaçlarının donarak zarar görmesine sebep olduğunu ifade ettiler. Yetkililer, donan sayaçlara sıcak su ya da ateşle müdahale edilmemesi gerektiğini kaydettiler.

Su sayaçlarının bulunduğu yerlerin hava cereyanına karşı korunması için açık bölümlerin kapatılması ve kırık camların yenilenmesi gerektiğini ifade eden yetkililer, ''Sayaçlar ve açıkta kalan su boruları, izocam, cam yünü, bez parçası, talaş, boru kılıfı gibi maddelerle kaplanmalıdır.'' uyarısında bulundular.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Türk-İş'e siyah çelenk

Asgari Ücretle Çalışanlar Derneği üyesi bir grup, Türk-İş'in 2008 yılında uygulanacak asgarî ücreti belirleyen Asgarî Ücret Tespit Komisyonu kararına muhalefet şerhi koymamasını protesto etmek için Türk-İş Genel Merkezi'ne siyah çelenk bıraktı.

Ellerindeki "Hükümet misiniz, TİSK misiniz, İşçi temsilcisi misiniz?'' yazılı pankartlarla Türk-İş Genel Merkezi önüne gelen gruptakiler adına basın açıklaması yapan Asgarî Ücretle Çalışanlar Derneği Başkanı Kazım Çorap, asgarî ücret belirlenirken geçmiş tecrübelerine bağlı olarak bu sene de hükümetten ve işverenden fazla bir beklentileri olmadığını dile getirdi.

Asgarî ücrete yapılan günlük 56 YKr'lik artışla bir çok yerden simit bile alınamayacağını savunan Çorap, "Bize verilen bu zam, yeni yılla başlayan zam yağmuruyla ulaşıma gelen zammı bile karşılamamaktadır'' dedi.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Guardian'ın yorumu: Euro, Kıbrıs'ta barış umutlarını canlandırdı

İngiliz Guardian gazetesi, "Euro'nun kullanıma girmesi, Kıbrıs'ta barış umutlarını canlandırdı" diye yazmış.

BBC Türkçe Servisi'nin haberine göre Ada'nın Avrupa Birliği'ne katılmasından bu yana, dört yıldan daha az bir zaman geçti, ancak dün ortak para birimi Euro'ya dahil olması, Türk ve Rum toplulukları birleştirebilecek bir gelişme olarak algılandı.

"Kuzey Kıbrıs'ta YTL kullanılmaya devam edecek, ama bir çok işyeri halihazırda Euro kullanıyor ve bu durumun burada emlak piyasasındaki patlamada etkili olduğu düşünülüyor."

Kıbrıs ve Malta, Euro kullanan Avrupalılara yalnızca 1,2 milyon kişilik bir nüfus daha ekledi ama her iki ülke, Avrupa Merkez Bankası'nda diğer 13 üyeyle eşit oy hakkına sahip olacak. Her iki ülkede de Euro'ya geçiş için yoğun hazırlıklar yürütülmüştü.

Kıbrıs'ta evlere 300 bin döviz kuru hesap makinesi dağıtıldı. Malta'daysa 59 'euro merkezi'nin yanısıra, euro kullanımı hakkında sürekli bilgi veren bir telefon hattı oluşturuldu.

Kıbrıs'ta Euro'nun kullanıma girmesi, adadaki bölünmüşlüğü bir kez daha gündeme getiriyor. Kuzey Kıbrıs'ta YTL kullanılmaya devam edilecek.

Kıbrıs ve Malta, daha önceki yıllarda Euro'ya geçen ülkelerdeki deneyimleri dikkate alarak, perakendecilerin fiyatları yuvarlayıp enflasyonu yükseltmemesi için piyasayı dikkatle denetleyecek.

Malta ve Kıbrıs'ta ulusal para birimleri Ocak yı sonuna dek yürürlükte kalmaya devam edecek.

Kıbrıs'taki İngiliz üslerinde de Euro kullanımına geçiliyor. Böylece bu bölgeler, Euro'nun geçerli olduğu ilk İngiliz toprakları sıfatını kazanıyor. Kuzey Kıbrıs'ta da birçok işyeri ve işletme, bir süredir Euro üzerinden işlem yapıyor.

/ LONDRA

03.01.2008


 

DP kongrede kökleriyle buluşuyor

Demokrat Parti (DP) Genel Başkan Adayı Çağrı Erhan, genel başkan seçilmesi durumunda DP yeni dönemde, köklerinden kopmadan ihmal ettiği, ulaşmakta zorluk çektiği şehirli kesime de ulaşacağını söyledi.

Üniversitede akademisyen iken katıldığı bir televizyon programında AB konusunda getirdiği açılımların, sonrasında o zaman ki Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar tarafından siyasete davet edilen Çağrı Erhan, Ağar'ın daveti üzerine girdiği siyasette demokrat bir ailenin çocuğu ve olduğu için zorlanmadığını söyledi. Hayatının bütün dönemlerinde demokrat misyonla birlikte hareket ettiğini kaydetti. DYP'de Genel Başkan yardımcılığı GİK üyeliği görevlerini yürüten Erhan, Temmuz 2007'deki genel seçimlere DP Ankara birinci sıra adayı olarak katılmıştı.

İzmir ve Ankara'da düzenlediği iki ayrı basın toplantısında adaylığına ilişkin görüşlerini açıklayan Erhan DP'nin seçim yenilgisini hakeden bir parti olmadığını belirterek, "23 Temmuz sabahı ilk şoku atlattıktan sonra doğruca Genel Merkez'in yolunu tuttum ve gelen telefonların başına oturup, bu işin bir büyük dava ve bir büyük sevda olduğunu anlattım, bayrağın düşmediğini ispat ettim" diyor.

Emanetçilik söylemlerine de değinen Erhan, "Bu benim yaşımdaki ve benim tarzımdaki biri için büyük bir haksızlık, aynı zamanda Demokrat ve Ahrar çizgiye ağır bir ithamdır. Emanet Büyük Kongre'nindir. Kim veya ne olursanız olun, emaneti Büyük Kongre'den alır ve günü geldiğinde de ona teslim edersiniz. Bir akademisyene birilerinin emanetçisi misin diye sormayı zûl kabul ederim. Ben 2008 yılındaki iki kongrede de adayım, karşıma kim çıkarsa çıksın. Herhalde bu tavrım yeterli olacaktır" diye konuştu.

Çağrı Erhan, sağlam demokrat ve Türkiye sevdalısı bir parti yönetimini iş başına getirmeyi planldığını belirterek DP'nin yeniden kitleler nezdinde sempatik hale gelmesi ve ümit olabilmesi için bire bir insanı hedefleyen bir çalışma takvimi belirlediğini kaydetti. Erhan, aday olmaktaki ikinci hedefini ise şöyle açıkladı: "İktidara gerçek bir alternatif olunduğunu, merkez sağ kitlenin adresinin DP olduğunu ispat ederek kamuoyunu ikna etmek."

"Genel başkanlık emanetinin sadece genel kurula ait olduğunu'' ifade eden Erhan, "genel başkanlık koltuğunun kimsenin babasının malı'' olmadığını kaydetti. Erhan, "Kongrede sadece genel başkan seçilmeyecek bu ülkeye bir başbakan adayı seçilecek'' dedi.

Genel başkan adaylarının sayısının 16'ya yükseldiğini anımsatan Erhan, bunun DP'nin dinamizmini yansıtması açısından önemli olduğunu söyledi. Erhan, "Diğer adaylara da sesleniyorum; ben Mayıs ayında yapılacak olağan kongrede de adayım. Diğer adaylar da bunu açıklarlarsa emanetçi tartışmalarını bir kenara bırakıp asıl işimize bakarız. Genel başkan adayları terör, dış politika, Kıbrıs, istihdam konusundaki görüşlerini anlatırlar'' diye konuştu.

Gökçe Ok - Cemil Yüzer / İZMİR - ANKARA

03.01.2008


 

'İleri Teknoloji'ye VIP açılış

TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) İleri Teknolojiler Araştırma Enstitüsü'nün (İLTAREN) yeni AR-GE binası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından törenle açıldı.

Açılış törenine, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Ankara Valisi Kemal Önal, TÜBİTAK Başkan Vekili Nüket Yetiş ve diğer ilgililer katıldı. Başbakan Erdoğan ve beraberindekiler, enstitüye ilişkin brifingin ardından açılış törenine geçtiler.

Erdoğan, AR-GE binasının kurdelesini Devlet Bakanı Aydın, Orgeneral Büyükanıt ve Orgeneral Başbuğ ile birlikte kesti. Başbakan Erdoğan, kurdeleyi keserken, "İnşallah Silahlı Kuvvetlerimiz bunlarla güvenli yarınlara adımlar atar'' diyerek, tesisin hayırlı olmasını diledi. Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra binayı gezerek, yetkililerden bilgi aldı. 1972 yılında kurulan UEKAE, 35 yılı aşkın bir süredir kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla ortak AR-GE projeleri üzerinde çalışıyor. UEKAE, bilgi güvenliği ve ileri elektronik teknolojileri alanlarında NATO'da aktif rol oynuyor.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Elektronik sigara bir kandırmaca mı?

Ankara Üniversitesi'nden (AÜ) Prof. Dr. Recep Akdur, sigarayı bırakmanın bir aracı gibi sunulan elektronik sigaranın, sigarayı bırakmadaki etkisinin kanıtlanmadığını belirterek, ''Bu sebeple sigara bırakma aracı gibi sunulması yanlış ve yanıltıcıdır'' dedi.

Sağlık Bakanlığı Ulusal Tütün Kontrol Komitesi üyesi de olan Akdur, Sağlık Bakanlığınca elektronik sigara ve kartuşların yasaklanmasının yerinde ve sevindirici olduğunu söyledi. Elektronik sigaranın, sigarayı bırakmadaki etkisinin kanıtlanmadığını bildiren Akdur, ''Bu sebeple sigara bırakma aracı gibi sunulması, yanlış ve yanıltıcıdır'' dedi. Bağımlılık açısından bakıldığında, elektronik sigaranın nikotin alışkanlığı olanların gereksinim duyduğu günlük nikotini almalarına fırsat tanıdığını kaydeden Akdur, böylece tiryakilerin nikotin bağımlılığının devam ettiğini belirtti. Akdur, elektronik sigaranın, nikotinin zararları açısından bakıldığında ise tütünden üretilen sigaralar kadar tehlikeli ve zararlı olduğunu vurguladı.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Doğalgazla temiz Adana

Adana şehir merkezinde hava kirliliğiyle mücadelede özellikle büyük sanayi kuruluşlarının doğal gaza geçmesinin büyük katkı sağladığı bildirildi.

İl Çevre ve Orman Müdürü Nebi Erol Metin, yaptığı açıklamada, hava kirliliği sorunu Anadolu'daki diğer şehirlere göre daha az boyutta olan Adana'nın, Türkiye'nin en temiz şehirlerinden biri olması için 5 ekip ve 30 teknik personelle mobil çalışma yaptıklarını kaydetti.

Şehir merkezi yakınlarındaki sanayi kuruluşlarının önemli bölümünün doğal gaza geçtiğini; sadece bunun bile hava kirliliği üzerinde olumlu etki oluşturduğunu ifade eden Metin, "OSB'de doğal gaz kullanımının yaygınlaşması, büyük ölçekli firmaların doğal gaza geçmesi etkisini gösterdi. Önceki yıllara göre hava kirliliğinde yüzde 50-60 civarında azalma var. Adana'da bu konuda çok iyi derecede bilinçlenme de gözlüyoruz. Asıl sevindirici durum bu'' dedi.

Metin, mevcut sorunun, küçük ölçekli firmaların fuel oilden vazgeçmemesiyle kısmen de olsa devam ettiğini vurgulayarak, "Bu fabrikalardan ilk ateşlemede bir süre yoğun duman çıkması normal ancak, duman uzun süreli olursa hava kirliliği açısından sorun var demektir. Bu kuruluşların 458 84 13 veya 459 00 75 numaralı telefonlarımıza bildirilmesini istiyoruz'' diye konuştu.

03.01.2008


 

Denizli'de feci kaza

Denizli'nin Buldan ilçesinde, bir fabrikanın işçilerinin bulunduğu minibüsün devrilmesi sonucu 1 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Manisa'nın Sarıgöl ilçsine bağlı Kızılçukur köyünden Denizli'deki bir tekstil fabrikasına işçi taşıyan Ali Şılak (20)idaresindeki 20 ZC 602 plakalı minibüs, ilçeye bağlı Yenicekent beldesi yakınlarında sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi. Kazada, sürücü Şılak'ın yanı sıra Kadriye Şılak (3), Nursel Şılak (25), Züleyha Ölmez (17), Elif Karahan (17), Ümmü Baş (16), Fatma Ölmez (17), Fatma Derin (19), Muhammet Aygün (20), Melek Aygün (19), Emine Derin (20), Sultan Koçyiğit (20), Meryem Bilgi, Vildan Yurttaş, Pınar Özel, Aynur Ölmez, Özlem Memiş ve Zeynep Bozdağ yaralandı. Yaralılar Denizli, Buldan ve Sarayköy devlet hastanelerine kaldırıldı. Sarayköy Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralılardan Kadriye Şılak, kurtarılamadı.

/ DENİZLİ

03.01.2008


 

Ankara'da su kesintisi

İçme suyu şebeke bağlantısı sebebiyle Yüzüncü Yıl İşçi Blokları ve Kızılırmak Mahallesi'ne bugün 10 saat süreyle su verilemeyecek.

Ankara Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, Balgat Yüzüncü Yıl Mahallesi'nde içme suyu şebeke bağlantısı yapılması sebebiyle yarın 08.00-18.00 saatleri arasında Yüzüncü Yıl İşçi Blokları ile Kızılırmak Mahallesi'ne su verilemeyeceği bildirildi.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Uyuşturucuya önder aileler tedbiri

İzmir Büyükşehir Belediyesi, çocukları uyuşturucu ve suçtan uzak tutmak amacıyla ''Önder Aileler'' adıyla yeni bir sosyal proje başlattı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Alkol, Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi (EGEBAM) ile ortak proje başlatıldığını, kötü alışkanlıkların ortadan kaldırılabilmesi için toplumda söz sahibi olacak ''Önder Aileler'' yetiştirileceğini bildirdi.

Program kapsamında ihtiyaç duyulan bölgelerde anne ve babalara madde bağımlılığı eğitimi veriliyor. Geçen yılın aralık ayında başlatılan proje, bu yılın haziran ayına kadar her ay farklı bir bölgede sürdürülecek. 7 ayrı bölgede eğitilecek önder aileler, komşu aileleri ve yakınlarını bilgilendirerek, toplumun bağımlılıkla savaş konusundaki bilinç düzeyini yükseltecek.

Eğitim sürecini tamamlayan ailelere katılım belgesi verilecek.

Proje kapsamında her bölgede haftada bir kez olmak üzere 4 toplantı gerçekleştiriliyor. İlk olarak Çiğli İlçesi Güzeltepe semtinde başlatılan uygulama çerçevesinde bölgede belirlenen önder aileler, ''bağımlılık ve bağımlılıkla mücadele ilkeleri'', ''ergenlik'', ''etkin disiplin yöntemleri'', ''evden kaçma, şiddet ve suça yaklaşım'' başlıklı seminerlere katıldı.

/ İZMİR

03.01.2008


 

Sigara satılmayan tek şehir: Medine

Peygamberimizin (a.s.m.) Mekke'den hicret ettiği ve kabrinin bulunduğu Medine, dünyada sigara satışının yasak olduğu tek şehir olarak kayıtlara geçti.

Medine'de yedi sene önce Hz. Muhammed'in (a.s.m.) kabrinin bulunduğu Harem çevresinde başlayan sigara satış yasağı, zamanla okul çevreleri ve mescit kenarlarındaki dükkânlarda uygulandı. Yasak son olarak yedi aydır bütün şehir genelinde uygulanıyor.

Suudi Arabistan Sigara ile Mücadele Derneği Başkanı Dr. Halit El Sibeyti, hacılara "Bu sadece halkımız için değil hacılarımız için de sigarayı bırakmaları bakımından bir fırsat. Arafat'ta manevi günahlardan arındığınız gibi Medine'de de kötü alışkanlıklarınızdan arınarak gidin." çağrısı yaptı. Sibeyti, en çok da Türk hacıların sigarayı bıraktığına dikkat çekti.

Suudi Arabistan devleti, dünya genelinde en çok sigara içilen ülkeler arasında 25. sırada yer almasından yola çıkarak sigaraya karşı savaş açtı. Hac döneminde Medine'de sürdürülen mücadele kapsamında sigaranın yol açtığı hastalıkların fotoğraflarını sergileyen yetkililer, ayetler eşliğinde sigara içenlerin kendi sağlıklarını tehlikeye attıklarını anlatmaya çalışıyor.

Suudi yetkililer, uyarıların yanı sıra sigaraya karşı yaptırımlar da uyguluyor. İlk yasaklama Peygamber efendimizin (a.s.m.) Mescid'i çevresinde başlatılmış. Yedi yıl önce başlayan yasaklama daha sonra okul ve diğer cami çevrelerine kaydırılmış. Altı ay önce ise yasak bütün Medine genelinde uygulamaya koyulmuş.

Bakkallarda, marketlerde sigara satışı yapılmıyor. Caddelerde bol sayıda içen kimseler ise sigaralarını el altından satan yerlerden veya diğer şehirlerden temin ediyor.

Dr. Halit El Sibeyti, uygulanan yasağın gençleri zararlı alışkanlıklara karşı korumak için gerekli olduğunun altını çizdi. Medine'nin bir milyon 200 bin nüfusu ile sigara satılmayan şehirlerin en başında geldiğini ifade eden Dr. Halit El Sibeyti, bu yasaklamanın hem halkı için hem de hacılar için yararlı olduğunu ifade etti. Satış yapan yerler tespit edildiğinde önce küçük para cezaları sonrasında tekrar yakaladıklarında ise yüksek para ceza verildiğini dile getiren Dr. Halit El Sibeyti, satışta ısrar edilirse dükkanın kapatıldığını belirtti.

Dr. Halit El Sibeyti, aynı uygulamanın gelecek yıllarda Mekke'de de uygulanmaya konulacağını kaydetti. Dernek gönüllülerinin sokakta ellerinde hurma, misvak ve güzel kokularla dolaştığını ifade eden Dr. El Sibeyti, sigara içen birisiyle karşılaştıklarında ellerindekini ikram ederek sigaranın zararlarını anlattığını aktardı. SİGARA YASAĞI ÖDÜL GETİRDİ Medine'de sigaranın yasaklanmasından dolayı Suudi Arabistan Krallığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından ödüle layık görüldü. İnternet ortamında 'hangi özel yerlerde sigara içmek yakışmaz' yönünde bir anket yapıldığını anlatan Dr. Halit El Sibeyti, Mekke ve Medine'nin bu ankette büyük bir farkla önde geldiğinin altını çizdi. Dr. El Sibeyti, vatandaşın bu kutsal iki şehirde sigara içilmesini hoş karşılamadığını vurguladı. Uygulanan yasağın çok önemli olmasına rağmen dünya kamuoyunda hiç yer bulmadığını aktaran Dr. El Sibeyti, bunu da sigara firmalarının medya ile olan iyi ilişkilerine bağlıyor. 'KAZANCIMIZ DÜŞTÜ, AMA YASAĞA Yasaklamaya bakkallardan da destek var. Yasağın uygulanmasından bu yana satışlarında eksilme olduğunu dile getiren Medineli bakkal sahibi Muhammed Havari, "Kazancımız düşse de insanların sağlığı için sigara yasağının tatbik edilmesi taraftarıyız." diyerek uygulamaya destek verdi. UYACAĞIZ'

/ MEDİNE

03.01.2008


 

Gençler evliliğe olumlu bakıyor

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünce yaptırılan bir araştırmaya göre üniversiteli gençler evlilik müessesesinin önemli olduğunu düşünüyor ve çocuk sahibi olmaya sıcak bakıyor.

Dr. Nesrin Türkarslan ve Semra Yurtkuran Demirkan'ın yaptığı ''Üniversite Son Sınıf Öğrencilerinin Evliliğin Kuruluşuna İlişkin Görüş ve Düşünceleri'' konulu araştırma kapsamında, 12 üniversitede okuyan 1682 son sınıf öğrencisiyle görüşüldü.

Araştırmaya katılan gençler, kadın için en uygun evlilik yaşının 25-29 olduğunu belirtiyor. Erkek öğrencilerin yarısı kadın için uygun evlilik yaşının, 20-24, kız öğrencilerin yüzde 60.3'ü ise 25-29 olduğunu düşünüyor. Erkek için uygun evlilik yaşı konusunda ise yaklaşık oranlarda olmak üzere kız ve erkek öğrencilerin yüzde 60'ı 25-29 yaş görüşünü dile getirdiler.

Öğrencilerin yüzde 81,2'si, eş seçerken kararı kendilerinin vereceğini daha sonra ailelerinin onayını alacağını belirtiyor. Kız öğrencilerde bu oran yüzde 87,1 iken, erkeklerde yüzde 74,8 olarak ortaya çıkıyor. Öğrencilerin yüzde 1,9'u ''kararı ailem verir, sonradan benim onayımı alır'' derken, ''ailem karar verir ben karışmam'' diyenlerin oranı ise yüzde 0,4'de kalıyor.

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 56,5'i sanal ortamda tanışarak evlenmeye karşı çıkıyor. Batı Anadolu doğumlu öğrencilerin yüzde 16,4'ü sanal ortamda evlenmeye sıcak bakarken, Kuzey Anadolu doğumlu gençlerin yüzde 64,9'u bu şekilde evlenmeye karşı olduklarını belirtiyor.

EVLENMEDEN BİRLİKTE YAŞAMAK DOĞRU DEĞİL

Üniversite gençliğinin yarıdan fazlası, evlenmeden birlikte yaşamayı onaylamıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 57.4'ü evlenmeden birlikte yaşamaya karşı olduğunu belirtiyor. Bunu onaylayanların oranı yüzde 27,8 iken, konu hakkında fikri olmadığını ifade edenlerin oranı yüzde 14,8...

EŞ SEÇİMİNDE DİN TERCİHİ

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 68,8'i kendi dininden biriyle evlenmenin önemli olduğunu belirtiyor. Kız öğrenciler, evlenilecek kişinin dinini erkek öğrencilere göre az bir farkla daha önemli görüyor. Kız öğrencilerin yüzde 70,6'sı, erkek öğrencilerin yüzde 66,8'i eşlerinin aynı dinden olmasının önemine inandığını vurguluyor.

ERKEKLER DÜZENLİ BİR HAYAT İÇİN EVLENİYOR

Araştırmaya göre, üniversiteli gençlerin çok büyük bir çoğunluğu evliliğin önemli olduğunu düşünüyor. Evliliğin neden önemli olduğu sorusuna, kız öğrencilerin yüzde 84'ü ''hayatımı sevdiğimle paylaşmak için'', erkeklerin yüzde 74,1'i ise ''daha düzenli bir hayat için" cevabını veriyor.

GENÇLER, ÇOCUK SAHİBİ

OLMAYA SICAK BAKIYOR

Araştırmaya göre, üniversiteli gençler, çocuk sahibi olmaya sıcak bakıyor. Kızların yüzde 60,6'sı, erkeklerin ise yüzde 53,4'ü ideal çocuk sayısını 2 olarak belirtiyor. Erkekler, daha fazla sayıda çocukları olmasını isterken, kızlarda 3 ve daha fazla çocuk isteği konusundaki oran düşüyor. Hiç çocuk istemeyen gençlerin oranı ise sadece yüzde 2,8...

Erkek öğrenciler eşlerinin eğitim seviyesinin kendileriyle aynı olmasını isterken, kızlar eşlerinin eğitim seviyesinin kendileriyle aynı düzeyde ya da daha yüksek olmasını tercih ediyor. Eğitim farkının önemli olmadığını belirten erkek öğrenci oranı yüzde 17,6 iken, kız öğrencilerde bu oran yüzde 5,5'e düşüyor.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Sözleşmeli pozisyonlara başvurular 7 Ocak'ta

Sağlık Bakanlığının sözleşmeli pozisyonlarına yapılacak yerleştirme için adaylardan 7-11 Ocak 2008 tarihleri arasında başvuru alınacak.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinden (ÖSYM) yapılan açıklamaya göre, Sağlık Bakanlığının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/B maddesine göre istihdam edeceği sözleşmeli pozisyonlara yerleştirme yapmak amacıyla adaylardan tercih alınacak. Bu amaçla hazırlanan Kamu Personel Seçme Sınavı KPSS-2008/1 tercih kılavuzunda ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyindeki sözleşmeli pozisyonlar yer alıyor. Kılavuzda yer alan sözleşmeli pozisyonlardan tercih yapabilmek için, 10-11 Temmuz 2004 tarihlerinde yapılmış 2004-KPSS veya 1-2 Temmuz 2006 tarihlerinde yapılmış 2006-KPSS/1'e veya 17 Eylül 2006 tarihinde yapılmış 2006-KPSS/2'ye girilmiş ve bu sınavların en az birinden ortaöğretim mezunları için KPSSP94, ön lisans mezunları için KPSSP93 ve lisans mezunları için KPSSP3 puanının alınmış olması gerekiyor. Adaylar tercihlerini 7-11 Ocak 2008 tarihleri arasında ÖSYM'nin internet sitesinde yayımlanacak kılavuzda yer alan kurallara göre internet üzerinden kendileri yapacaklar. ÖSYM'ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacak.

/ ANKARA

03.01.2008


 

Belediyeden okullara ilkyardım çantası

Kartal Belediyesi ilçe sınırları içinde bulunan tüm okullara içinde bütün malzemeleri bulunan İlkyardım Çantası dağıtıyor.

İlçede bulunan 82 okulu dolaşan, öğretmenlerin ve öğrencilerin sorunlarını dinleyen Belediye Başkan'ı Arif Dağlar, "Belediye sınırlarımız içinde bulunan tüm okulların her türlü ihtiyacını elimizdeki imkanlar dahilinde karşılıyoruz. Bu okullarımızda zaman zaman ufak tefek kazalar meydana gelmektedir bunlara da anında müdahale etmek gerekmektedir" dedi.

Yeni Asya / İSTANBUL

03.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri