Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Polis, memur mudur, işçi midir, asker midir?

İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde 08. 04. 2008 Salı günü görülecek 13 dosya vardı. 8. Ağır Ceza Mahkemesi Devlet Güvenlik Mahkemesi görevini sürdürüyor. Mahkemenin 12. sırasında 32 sanıklı bir dâvâya girecektik. Sanıklara itham edilen suç 5 ile 15 yıldan başlıyordu. Biz sabah saat 09.00’da mahkeme kapısına vardığımızda, duruşmamızın saat 14.00’de olduğunu öğrendik. Bizi karşılayan ve mahkemeye gelenleri arama yapan polislere, Polis Haftalarının kutlu olmasını diledik.

Salonda ve koridorlarda hanımlı ve erkekli en azından 15 polis bulunuyor ve görev yapıyordu. Saat 14:00’de başlayacak dâvâya 16.30’da başladık. Bu dâvâ klâsörlerle, dosyalarla oluşmuştu. Saat 21.30–22.00’ye kadar devam etti. Görevli polisler bizimle beraber salon ve koridorlardan saat 22.00’de ayrılmışlardır. Kendilerini 13 saati geçen bu mesailerinin nasıl değerlendirildiğini ve nasıl mesai ücretlerini aldıklarını sorduk. Çok ketum olan bu memurlar kısa olarak her birimize, ‘fazla mesai yapılsın yapılmasın ayın sonunda 40’ar lira maaşlarımıza ilâve yapılır, böyle çözülür beyim’ dediler.

Esasında polisler günlük mesai bakımından memur mudur, işçi midir, asker midir pek anlaşılmış değildir. Memurlar günde ne kadar çalışır? Sabah 09.00, akşam 17.00 dir. Ayrıca öğlen tatili de vardır. İşçiler 8 saat veya sözleşmelerle daha az çalışırlar, ama polislerin çalışmasına ve mesailerine günümüz Türkiye’sine bir nev'î Rüfailer karışır. Onlar mevsime, bayrama, günlere, yaşanan olaylara, memleketin yüksek menfaatlerine içinde bulunan şartlara göre mesaileri artar da artar. Büyüklerimiz gelir ve çok büyüklerimiz gelir, törenler, şölenler ve mitingler yapılır. Ferman emri gibi emirler gelir ve polislerin izinleri kaldırılır. İzine çıkanlar da gerektiğinde göreve geri çağırılır. İzinler dondurulur, durdurulur ve kullanılamaz, kullandırılamaz. Mesailer böyle olduğu gibi Pazar, bayramlar, yıllık izinler, kırpıla kırpıla, azalta azalta, daraltılarak verilir. Fazla yapılan mesailerin, resmî tatillerin daha sonra verildiği veya verileceği konusunda kafa yormaya veya arkasını aramaya kalkmayın, dertlenirsiniz.

Yıllık izinler de aynı dertten muzdariptir. Hatta o kadar ki hiçbir memur ve işçi izinliyken kendi mesleğiyle ilgili bir olayda çalıştırılmaya mecbur tutulamaz. Polislerde ise çoluk çocuğuyla tatil yaparken dahi yaşadığı mesleği ile ilgili bir olaya hemen el koymak, görev yapan polis gibi olaya girmek durumundadır. Kimseye ‘Ben tatildeyim’ diyemez. Polisi yöneten yasalar 70 küsur yıl geride kalmıştır. Bu Austın model arabayla, Mersedes’i yürütmeye benzer. Bir türlü reform görmüş polis mevzuatı getirilmemiştir. Çünkü yönetenlerimiz, iktidarlarımız, polisin mutlaka bağımlı olmalarını isterler. Ülkemizdeki memuriyet mesleğinde en çok polisler görevlerinden ihraç edilir, polisler disiplin tahkikatlarıyla karşı karşıyadır. Araştırmalar, en çok polislerin mesleğinde intihar varlığını ortaya koyar. Gerektiğinde kendilerinden asker gibi görev yapmaları istenir, ama askerin imkânlarına ve güvencesine sahip değildir. Adlî görev içindedirler, adlî görevi tamamlarlar, ama klâsik memuriyet görevleri dışında adlî güvenceden yararlanamazlar.

Tayin, terfi, yer ve makam değiştirme güvencesi içinde değildir. Yaptıkları işler itibariyle, hem adliyeye, hem İçişleri Bakanlığına ve hem de yerel yönetimlerce Vali ve Kaymakamlıklara bağlıdırlar. O kimin emrindedir, kime tabidir, kime bağlıdır evrak üzerinde bellidir. Ancak güç ve ses nereden geliyorsa onun üstünlüğü söz konusu olur.

Bugün, polis güvencesizdir. Bugün, polis yarın ne olacağını bilmez, öyle 3 yılda 5 yılda seneler içerisinde terfi edecektir diye bir kaidesi yoktur, olsa bile ve bu uygulatılırsa bile bunun ceremesini polis çeker.

Biz polisi giyimiyle, kuşamıyla, kültürüyle, bilgisiyle, öğrenimi ile çok değiştirdik ve ilerlettik. Haftanın 6 gününü karakollarda mahkûm gibi yatırarak görev yapmasını sona erdirdik. Hemen hemen bütün polisi üniversiteli haline getirdik. Ama bir türlü Osmanlı zaptiyesinin bağlı olduğu zihniyetten kendisini kurtaramadık. Çünkü işimize öyle gelmiştir. Polise karşı yapılan ayıplardan, eskiden bir ‘gün’ olan polis günlerini ‘Polis Haftaları’na çevirerek kutlamaya başladık. Polislerin üzerine yazdığımız şiirler ve söylevlerde belâgat oranını arttırarak aklımızca polislere karşı işlenen ayıpları gidermeye çalışıyoruz. Bu söylevlerle ve şiirlerle olmuş. Yasa ile Anayasa ile ve olaya inanmakla olur. Polis Günü ve Polis Haftası, milletimize uğurlu olsun.

AV. TURGUT İNAL

16.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri