17 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Şükrü BULUT

Ölmüş rejimin bekçiliği


A+ | A-

Sakın ölüye bekçilik yapılır mı, demeyiniz. Ölülerden korkanlar kategorilere ayrıldıkları gibi, bekçilik yaptıkları nesnenin ölümünden habersizce huzurunda “nöbet bekleyenler” de birkaç sınıf halinde incelenmelidir.

Bolşevizmin cihan hakimiyeti peşinde koşanlar; onu ölürken fark edememişlerdi. Şahlarının esaretinden bîhaber fedaîlerinin naralarına benzer tarrakaları 1980'de İstanbul'da duyduğumuzda, sosyalizm veya bolşevizm çoktan ölmüştü. Gorbaçov ile Yeltsin “içi boş iskeletine” dokunduklarında, dünya onun yere yığılışını görmüştü. Sovyetler dağılırken, komünizm düşünceleri hür dünyaya çoktan uçmuştu. Materyalist düşüncenin 11 Eylül’le birlikte evvelâ Atlas ötesinden başlamak üzere Batı Avrupa ve Güneybatı Asya'dan hücuma geçtiğini efkâr-ı amme çok geç anlayacaktı.

Kemalizmin, takipçisi olduğu Sosyalizm gibi öldüğünü kabullenmeyenleri, hür dünyanın mahfillerinde gezdirmek gerekiyor. Bırakın Amerika ve Avrupa'yı; diktatörlükle idare edilen bazı Asya ve Afrika ülkelerinde bile Kemalizmin mahiyeti ortaya çıkmamış. Birinci Cihan Harbinin negatif şartları üzerinde kurulan 1920'li ve 30 model Kemalizmin öldüğünü; Türkiye’nin okullarında, askeriyesinde ve devlet dairelerinde ona bekçilik yapanların, “mahiyeti meçhul ölüleri” beklediklerini bilememeleri, neticeyi değiştirmiyor.

Elli milyon insanın hayatına mal olan dehşetli İkinci Cihan Harbi kışının akabinde ortaya çıkan hürriyetler ve bağımsızlıklar baharının Kemalizme zarar vermemesi, komünizmin yardımıyla Kemalizmin korunması için en az beş-altı ihtilâl yapılmış. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat gibi askerin âlet edildiği darbeler yapılmamış olsaydı, Kemalizm de muasırları olan faşizm ve sosyalizm ile birlikte çoktan tarihe gömülmüş olacaktı.

Kemalizmi diğer rejimlerden ayıran en önemli hâsiyeti, nifak ile istibdadı birlikte kullanmasıydı. Öyle dehşetli bir korku, öldürücü bir nifak ve kahredici bir ye’si milletin içine atmıştı ki, ihtilâllerle irtibatlı siyasî kadrolarda hâlâ Kemalizme mutlak bir teslimiyet hissediliyor. Zaten 12 Eylül'den günümüze cemiyete göz açtırmadan bizi sürükleyen bu korku değil mi?

Siyasal İslâmcıların “hakikî Kemalist” olduklarına inanır mısınız? Bazı dinî cemaat temsilcilerinin veya bazılarının “Kemalizm methiyelerine” hakikî Kemalistler de, modern komünistler de inanmıyorlar. Fakat yukardaki dehşetli korku, nifak ve yeis, hem iktidar kadrolarını ve hem de iktidara talip “dinî cemaatleri” tutsak almış. Şu garip cehaleti, Beytüşşebap kaplıcasının mahiyetini bilemediklerinden, şifahaneye elbiselerini çıkarıp gözlerini kapatarak anadan üryanca girenlerin cehaletine de benzetebiliriz. (Geniş bilgi için Bediüzzaman’ın Münâzarât kitabına bakabilirsiniz.)

Toplumun Kemalizmi kabullendiğini, seksen-doksan senedir dindarlara yapılan zulmü tasvip ettiğini ve Avrupaî bir değer olduğunu zannederek milletin idaresine talip olanların mutlaka gözlerini açmaları gerekiyor.

Son zamanlarda bazı şahıslar üzerinden yapılan “yakın tarih tartışmaları” Kemalizmin korku olarak dağa taşa sindiğini gösteriyor. Mevcut iktidarın bu korkudan birkaç post çıkardığını millet bundan böyle öğrenecek. İsrailli diplomatın, Erdoğanizmi Kemalizmin güncellenmiş versiyonu olarak vasıflandırması, AB temsilcilerinin Kemalizmle medenî mahfillere girilemeyeceğini yüzlerce kez seslendirmeleri ve meşhur Bağdat kasabının Kemalizmi methetmesi, maalesef medyanın uyuttuğu toplumda hâlâ tam anlaşılmış değil.

Varsın Bardakoğlu kudsî bir makam olan minbere Kemalizmi çıkarsın, Başbakan ve Bakanlar Kemalizm methiyelerini sürdürsünler ve koca bir dönemin bütün hatalarını İsmet Paşanın başına boca ederek “birinci reis”i temize çıkarmaya çalışsınlar, efkâr-ı âmme bu dehşetli zilleti ve çirkin takiyyeyi detaylarıyla seyrediyor. Ölmüş bir rejimin korkusuyla bu denli irtifa kaybetmeye gerek var mıydı?

Burada endişelendiğimiz bir hususu sizlerle paylaşmakta fayda var. Biliyorsunuz ki Kemalistler de neoliberaller gibi reenkarnasyona inanırlar. Yani Kemalizm ruhunun sivilleşerek başta Türkiye olmak üzere İslâm coğrafyasında başka şekil, renk ve mahlûklar suretinde yeniden dirileceğine inananlar, galiba bizi oyalıyorlar. Nasıl ki, Sovyetlerin çöküşüyle komünizm başka suretlerde yeniden Avrupa'yı kavurmaya başladı. Kemalizm de Süfyaniyet kimliğiyle nifak, sefahet, kaos ve ihanetle Anadolu'dan başlayarak İslâm âlemini neoliberallerin yardımıyla işgale başlıyor gibi.

Çok dikkat gerekiyor. İffetsizliğin, eşcinselliğin, her nevî ahlâksızlığın, rüşvet, israf ve tembelliğin birer değer olarak digital medyada, yazılı basında ve bazı STK enstitülerinde ortaya çıkışı cidden endişelerimizi büyütüyor. Ailenin, iffetin, nikâhın, doğruluğun, ciddiyetin, tevazuun, çalışkanlık, iktisat ve temizliğin tu kaka edilmeye başlandığı şu cemiyette tedirgin olmamak elbette elimizde değil.

Kemalizmin özelliklerini taşıyan toplumdaki değişim ve dönüşüm, ölmüş Kemalizm yerine “birşeylerin” ikame edilmekte olduğunu gösteriyor. Mevcut tezgâhın devamı istikametindeki bu çabalarla ölmüş Kemalist rejimin yeri doldurulmaya çalışılıyor. Gelişen hadiseler yeni şeyler söylemeyi ve mutabık tedbirler almamızı gerektiriyor. Ölmüş bir rejimin bekçiliğini yapanlar, geçici menfaatleri için reenkarnasyonculara yardım etmemeli.

17.05.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Geri


Önceki Yazıları

  (14.05.2010) - Baykal’ın gidişi

  (07.05.2010) - Galipler ligindeki mağlûp takım...

  (03.05.2010) - Dindarlar Marksistlerle ittifak edebilir mi?

  (26.04.2010) - Nur Talebelerini farklılaştıran bir husus: İstiğna…

  (23.04.2010) - İslâmiyet Müslümanlarca temsil edilmelidir…

  (19.04.2010) - Dünya yüzümüze tükürüyor!

  (16.04.2010) - Bahar bayramı…

  (12.04.2010) - Risâle-i Nur’u Zübeyrîce okumak...

  (09.04.2010) - Müslümanların iffeti entegrasyona engel mi?

  (05.04.2010) - Zübeyri üslûp ve tarz...

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Yeni Asya Gazetesi - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat-Promosyon - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım